Ana Sayfa Bilgi Bankası

25 Ocak 2011 Salı

ZONGULDAK,ZONGULDAK,DOĞAL YAPISI,ZONGULDAK TARİHİ,ZONGULDAK EKONOMİSİ,ZONGULDAK TOPLUM VE KÜLTÜRÜ,ZONGULDAK,İL MERKEZİ ZONGULDAK


ZONGULDAK ilinin adı geçince akla hemen kömür getir. Ülkemizdeki' tek taşkömürü üretim alanı Zonguldak ilinin sınırları içinde¬dir. Bulunuşundan günümüze kadar, özellikle sanayide kullanılan değerli bir enerji kaynağı olması nedeniyle önemini koruyan taşkömü¬rü, karaelmas olarak da adlandırılır. Bu nedenle bazı kaynaklarda Zonguldak'tan "ka¬raelmas diyarı" adıyla söz edilir.
Zonguldak yöresinde varlığı saptanan ve bir bölümünde üretim yapılan taşkömürü yataklarının yer aldığı bölge Ereğli Zonguldak Kömür Havzası olarak adlandırı¬lır. Bu havza batıda Ereğli mendireğinden doğuda Kastamonu ili sınırları içindeki İnebo¬lu'ya kadar uzanır. Güneyde sınırı Devrek, Yenice, Karabük ve Araç yörelerine kadar genişleyen havzadaki taşkömürü yatakları ku¬zeyde Karadeniz dibinin altlarına doğru sokulur. Bu sınırlar içinde havzanın yüzölçümü 13.350 km2'yi bulur. Bu alanın yaklaşık 2.200 km'si Karadeniz'in altındadır. Oldukça geniş bir alanı kaplayan havzanın bir bölümü Kas¬tamonu ili sınırları içindedir.
Resmi kaynaklara göre taşkömürü ilk kez Uzun Mehmed adlı bir köylü tarafından Ereğli'nin doğusundaki Köse ağzı yöresinde 8 Kasım 1829'da bulunmuştur. Bazı kaynaklar ise Hacı İsmail adlı bir gemicinin aynı yörede bulduğu taşkömürü parçalarını 1822'de İstan¬bul'a götürdüğünü ve Padişah II Mahmud ta¬rafından ödüllendirildiğini yazar. Öte yandan havzada daha eski tarihlerden beri küçük çap-ta taşkömürü üretimi yapıldığını, Uzun Mehmed'in kömürü buluş öyküsünün gerçek ol¬madığını ileri sürenler de vardır.
Doğal Yapı
Karadeniz Bölgesi'nin Batı Karadeniz bölü¬münde yer alan Zonguldak ili toprakları hiçbir kesimde 2.000 metreyi aşmaz. İl top¬raklarının yaklaşık yansı dağlardan, üçte biri dalgalı düzlüklerden, geri kalanı da tarım alanı olarak değerlendirilen alçaktaki ovalar¬dan oluşur.
İl topraklarını Kuzey Anadolu Dağları'na bağlı dağlar engebelidir. İlin kuzey ve kuzeydoğusun¬da yer alan dağlar, bu dağ sırasının kıyı dağlarından olan Küre Dağları'nın batı uzan¬tılarıdır. Kuzeybatı kesimi ise Göl Dağı (771 metre) ve Orhan Dağı (905 metre) engebeli¬dir. Bu yükseltilerden Göl Dağı Zonguldak Dağları'na Orhan Dağı ise Kıyı Dağları'na (Akçakoca Dağları) bağlıdır. Zonguldak ili¬nin güney kesimini ise Kuzey Anadolu Dağla rı'nın iç sıralarından Bolu Dağları'nın bazı uzantıları engebelidir. Bazı. haritalarda Gökçeler Dağı olarak da geçen Arkut Dağı bu kesimdeki başlıca dağlık alanı oluşturur. Arkut Dağı'nın kuzey kesiminde 1.999 metre¬ye erişen Keltepe, Zonguldak ilinin en yüksek noktasıdır. Doğu kesimdeki önemli yükselti¬ler ise Göktepe (1.416 metre) ve Sarıçiçek Tepesi'dir (1.726 metre).
Dağların kıyıya ve akarsu vadilerine doğru alçalarak silikleştiği yerlerde görülen yayla düzlükleri yer yer bitkisel üretim de yapılan hayvancılık alanlarıdır. Geniş kıyı düzlükleri¬ne rastlanmayan ildeki en önemli ovalar vadi tabanlarının genişlediği kesimlerdedir.
Zonguldak ili topraklarından kaynaklanan sular, bazı küçük akarsular ile Bartın ve Filyos çayları aracılığıyla Karadeniz'e ulaşır. Bu küçük akarsulardan ikisi üzerinde kurulan Gülüç ve Kozlu barajlarının ardında suların birikmesiyle oluşan yapay göller Zonguldak ilindeki başlıca göllerdir. İl sınırları içinde' önemli bir doğal göle rastlanmaz.
Fazla girintili çıkıntılı olmayan Karadeniz kıyısının birçok yerinde yazın denize girilen doğal kumsallar vardır. Bu kıyıdaki en önemli girinti, kuzey rüzgârlarına kapalı olan ve içinde Ereğli limanı bulunan koydur. Başlıca çıkıntılar ise bu koyu oluşturan çıkıntının ucundaki Baba Burnu ile Hisar Burnu, Yıkık burun ve Çakraz Burnu'dur. Bu kıyı açığında yer alan bazı kaya parçalarından oluşan kü-çük adalardan en önemlisi, Amasra açığında¬ki Büyükada'dır.
Zonguldak ili Karadeniz Bölgesi'nin batı kesiminde görülen ılıman bir iklim tipinin etkisi altında kalır. Ama iç kesimlere doğru gidildikçe, özellikle kışın kara ikliminin etki¬lerine rastlanır. Yıllık ortalama sıcaklığın 13,4°C olarak hesaplandığı il merkezinde ölçülen en düşük hava sıcaklığı - 8°C, en yük¬sek hava sıcaklığı da 40,5°C'dir. En çok kışın yağış alan Zonguldak kentinde yıllık ortalama yağış miktarı 1.200 milimetreden fazladır. Zonguldak ilinin iç kesimlerine daha az yağış düşer.
Nemli ve fazla soğuk olmayan bir iklimin etkisi altında kalan Zonguldak doğal bitki örtüsü açısından zengin bir ildir. İl alanının yaklaşık yüzde 60'ı ormanla örtülüdür. Kara¬deniz kıyısına bakan dağların yamaçları geniş yapraklı, iç kesimdeki dağlık alanlar ise daha çok iğneyapraklı ağaçlardan oluşan ormanlar¬la kaplıdır. Ormangülü gibi orman altı bitki örtüsü açısından da zengin olan bu ormanlar kıyı dağlarında ıhlamur, kestane, gürgen, meşe ve kayınlardan, iç kesimlerde ise kara çam, köknar ve sarı çamlardan oluşur.
Tarih
Karadeniz kıyılarında bulunan tarım ürünleri¬ni ucuza alarak kendi ülkeleri ile öbür ülkele¬re satan bazı Egeli denizciler İÖ 6. yüzyılda bu kıyıdaki bazı iskelelerde ticaret amacıyla küçük yerleşme yerleri kurdu. Emperion ola¬rak adlandırılan bu ticaret iskelelerinden başlıcaları Herakleia Pontika (ya da Herakleia Pontike) ve daha sonraları adı Amastris olarak değiştirilen Sesamos'tu. Bir ticaret kolonisi olması nedeniyle yöreye ve Anadolu' ya egemen olan güçler Herakleia Pontika'ya dokunmadılar ve kent uzun bir süre özerk olarak kaldı. Daha sonra bir Ceneviz (Cenova) kolonisi haline gelen kent, 1380'de Os¬manlılar tarafından Cenevizliler'den satın alındı. Osmanlılar tarafından Bender-i Ereğli olarak adlandırılan kentin adı giderek Ereğli' ye dönüştü.
Sesamos da Megaralı gemiciler tarafından kurulmuş olan bir ticaret iskelesiydi. Büyük İskender'in Anadolu'yu Makedonya Krallığına bağlamasından sonra, Pers asıllı olduğu sanılan Prenses Amastris, merkezi Sesamos' ta olmak üzere bir yönetim kurdu. Bu nedenle Sesamos'un adı da Amastris biçimin-de değiştirildi. Bartın'ın da iskelesi olan Amastris 13. yüzyılda Bizanslılar tarafından Cenevizliler'e kiralandı. 1460'ta Fatih Sultan Mehmed tarafından Osmanlı topraklarına ka¬tılan Amastris'in adı daha sonra Amasra'ya dönüştü. Bizanslılar tarafından yapılan ve Cenevizliler'in bazı bölümler eklediği Amasra Kalesi gümüzde de büyük ölçüde ayaktadır.
19. yüzyılın ortalarında taşkömürü üretim çalışmalarına başlanan bu yöre, o dönemde Kastamonu vilayetinin sınırları içindeydi. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924'te il yapı¬lan Zonguldak'ın yakın tarihinde, taşkömürü üretiminde çalışan işçilerin ücret ve sosyal hak istemlerinin yerine gelmesi doğrultusun¬da ortaya koydukları mücadele ve grevlerin önemli bir yeri vardır. Bu grevlerden ilki 1908'de Fransız şirketinde çalışan işçiler tara¬fından Ereğli'de yapıldı Sonuncusu ise tüm havzadaki üretim bölgelerindeki 40 bini aşkın işçi tarafından 30 Kasım 1990'da başlatılan grevdir. Neredeyse tüm il halkının desteğini kazanarak büyük ölçekte çeşitli gösteri ve yürüyüşlerle süren bu sonuncu grev, hüküme¬tin 1991 başlarında, Körfez Savaşı nedeniyle grevleri ertelemesi kararıyla sona erdi ve kısa bir süre sonra da toplusözleşme yapılarak so¬nuçlandı.
Ekonomi
Zonguldak ili ekonomisi büyük ölçüde ma¬denciliğe, yani taşkömürü üretimine bağlıdır. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tarafın¬dan işletilen Ereğli Zonguldak Kömür Hav¬zasındaki yüksek nitelikli taşkömürü içeren maden yatakları rezervinin 1 milyar tondan fazla olduğu sanılmaktadır. Bu yataklar hav¬zadaki jeolojik yapının neden olduğu güçlük¬ler yüzünden kolay işletilemez. İşletme güçlü¬ğünün yanı sıra modern madencilik yöntemle¬rinin de yeterli ölçüde kullanılmadığı havzada taşkömürü damarlarına ulaşabilmek için bir¬çok kuyu ve galeri açılmıştır. Bu kuyulardan bazılarının derinliği 800 metreyi aşar. Havza¬da 1986'da 6.500'den fazla iş kazasında 23 işçi yaşamını yitirmişti. 1988'de havzadan elde edilen temiz taşkömürü miktarı yaklaşık 3,3 milyon tondu. Can güvenliği tehlikesinin yük¬sek, verimin ise düşük olduğu havzadaki işlet¬me maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle maden ocaklarının kapatılması tartışması hükümet tarafından son grev sırasında kamuoyunun gündemine getirildi. Oysa ildeki taşkömürü üretiminde 40 binden çok kişi, taşkömürü üretimine dayanan öbür sanayi tesislerinde de çok sayıda işçi çalışmaktadır.
1936'da yabancı şirketlerden satın alınarak devletleştirilen havzada çalışmak için başta Karadeniz Bölgesi'nin doğu kesimi olmak üzere birçok yöreden Zonguldak'a göç oldu. Bu nedenle Zonguldak halkı oldukça değişik etnik kökenden gelen çeşitli insanlardan olu¬şur. Halkının ancak yüzde 38'i il ve ilçe mer¬kezlerinde yaşayan il nüfusu çok düşük bir hızla artar.
Ülkemizdeki en eski ağır sanayi kuruluşları Zonguldak ilindedir. Kısa adı KDÇİ olan ve yapımına 1937'de başlanan Karabük Demir- Çelik İşletmeleri Türkiye'mi ilk demir-çelik tesisidir. 1965'te işletmeye açılan ve kısa adı ERDEMİR olan, Ereğli Demir-Çelik İşlet¬meleri ise aynı konuda üretim yapan ikinci kuruluştur. Demir-çelik tesislerinin Karabük ve Ereğli'de kurulmasının başlıca nedeni taş-kömürü üretim alanına olan yakınlıklarıdır. Bu yakınlık düşünülerek kurulan bir başka te¬sis de Türkiye'nin ilk bölgesel elektrik santralı olan ve birinci ünitesi 1948'de tamamlanan Çatalağzı Termik Santralı'dır (ÇATES). Zon¬guldak ilinde yer alan öbür sanayi kuruluşla¬rından başlıcaları un ve unlu ürünler, orman ürünleri, kâğıt, tuğla ve kiremit, ateş tuğlası, çimento, çivi ve kriko fabrikalarıdır. Küçük sanayi etkinliği açısından oldukça canlı olan ilin Karadeniz kıyısında bazı gemi ve tekne yapım yerleri bulunur.
Eskiden tüm ulaşımı büyük ölçüde denizyo¬luna bağlı olan Zonguldak ili, Irmak hattının açılmasıyla 1937'de ülkenin demiryolu ağına bağlandı. Kozlu'ya kadar uzanan bu demiryo¬lundan başka Ereğli ile Armutçuk arasında da bir demiryolu hattı vardır. Eskiden yolcu taşı¬macılığında büyük önem taşıyan il kıyıların¬daki limanlardan günümüzde daha çok yük taşımacılığında yararlanılır. Zonguldak ili ge¬lişmiş karayolu bağlantılarına sahiptir.
Ekime elverişli toprakları yetersiz olan Zonguldak ilinde bitkisel üretim fazla önem taşımaz. Daha çok büyükbaş hayvan yetiştiri¬ciliği yapılan ilin kırsal kesiminde halkın bir bölümü ormanlardaki taşımacılık ve kesim gi¬bi işlerde çalışarak geçimini sağlar. Kıyı kesi¬mindeki ekonomik etkinliklerden biri de ba¬lıkçılıktır.
Geniş ormanları ve 200 kilometreyi bulan kıyısıyla Zonguldak azımsanmayacak ölçüde turizm potansiyeline sahip olan bir ildir. Ye¬nice ormanlarındaki Kavaklı yöresinde bulu¬nan porsuk ağaçları ile Çitdere yöresinde yer alan Istranca meşelerinin yayıldığı alanlar, 1987'de doğayı koruma alanı olarak ayrılmış¬tır. Soyları tükenmekte olan geyikler ile kara¬calar 4çin Ulus ve Yenice ilçelerinde koruma ve üretme alanları vardır. Doğal güzellikleri ile ilgi çeken birçok alanda da orman içi din¬lenme yeri kurulmuştur. İl kıyılarında doğal kumsalların bulunduğu bölümler yazın büyük ilgi görür. İlin gözde plajları Alaplı, İnkumu ve Amasra kıyılarındadır.
Toplum ve Kültür
Osmanlı döneminde bu yöredeki köy, kasaba ve kentlerde yaşayan halkın bir bölümü Rum¬lar ile Ermeniler'den oluşuyordu. 19. yüzyıl ortalarında üretime açılan taşkömürü yatakla¬rı eskiden yabancı şirketler tarafından işletilirdi. İlkel yöntemlerle işletilen bu kömür ocaklarında çalışacak işçi bulma güçlüğü kar¬şısında, 1867'de çıkarılan bir kararnameyle yörede yaşayan 14 yaşından 50 yaşma kadar tüm erkeklerin madenlerde çalışması zorunlu hale getirildi. Yeraltında çalışma süresini gün¬de 10 saat olarak belirleyen bu kararnamede¬ki, bir ay çalışıp bir ay dinlenme uygulaması günümüzde de sürdürülmektedir.
Zonguldak ilinde toplumsal yaşamın biçim¬lenmesi ve kentleşme süreci tümüyle taşkö¬mürü üretimi ile bu üretime bağlı olan öbür sanayilerin gelişme çizgisini izlemiştir. Yöre¬deki yükseköğretim etkinlikleri bile madenci¬lik ve sanayiye eğitimli işgücü sağlayacak doğ¬rultuda düzenlenmiştir. Zonguldak ilindeki başlıca eğitim ve kültür kurumları Hacettepe Üniversitesine bağlı Zonguldak İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile Zonguldak Meslek Yüksekokulu ve Ereğli Meslek Yüksekoku¬ludur.
İl Merkezi: Zonguldak
Zonguldak kenti ildeki kentsel yerleşmeler arasında en yeni olanıdır. İlkçağda Sandra adıyla anılan Üzülmez Deresi'nin ağzındaki bataklığın kıyısında yer alan balıkçı köyüne eskiden Sandraka ya da Sandrake denirdi. Günümüzdeki adı, buradaki sazlık ve batak¬lıklara verilen "zongalık" adından kaynak¬lanır.
19. yüzyılın ikinci yansında havzada taşkö¬mürü üretimi yapan yabancı şirketlerin yöne¬tim birimleri Kozlu'daydı. Zonguldak kıyısı yükleme ve boşaltma tesislerinin yapımına daha uygun olduğundan, daha sonra, önemli bir taşkömürü yükleme tesisi olan limanın bu¬rada kurulmasına karar verildi. 1899'da kaza merkezi yapılan Zonguldak, yabancı şirketle¬rin yönetim birimlerinin de buraya taşınma¬sıyla gelişmeye başladı. I. Dünya Savaşı sıra¬sında Rus donanması Zonguldak limanını bombardıman etti. Savaş sonrasında havzada¬ki denetimlerini güçlendirmek isteyen Fran¬sızlar, askeri birlik çıkararak 8 Mart 1920'de Zonguldak'ı işgal edip tüm maden ocaklarına el koydular. Kısa bir süre sonra 19 Haziran 1920'de Fransızlar'ın çekildiği Zonguldak kenti 1924'te il merkezi yapıldı. 1950'lerde ye¬ni limanın yapılmasından sonra daha da geli¬şen kent, eskiden ocak ağızlarında beliren kü¬çük birer yerleşme olan çevresindeki mahalle ve semtlerle bütünleşti. 1950'de 35 bin olan nüfusu, 1960'ta 50 bini, 1980'de de 100 bini aştı. Ülkemizin en önemli madencilik, sanayi ve ticaret merkezlerinden biri olan Zongul¬dak, Samsun ve Trabzon'dan sonra Karade¬niz Bölgesi'ndeki üçüncü büyük kenttir. Zon-guldak kenti kara ve demiryollarıyla ülkemi¬zin öbür önemli merkezlerine bağlanır. Zon¬guldak limanından günümüzde yalnızca yük taşımacılığında yararlanılır.
Kentin nüfusu 120.300'dür (1990 geçici sonuç).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder