Ana Sayfa Bilgi Bankası

31 Ocak 2011 Pazartesi

POP MÜZİK,Blues ve Rhythm and Blues,Rock and Roll ve Rock,Reggae, Kalipso, Rap ve Disco,Türkiye'de Pop Müzik,Yeni Türkü


POP MÜZİK. Geniş kitlelerce dinlenen ve çok çeşitli müzik üsluplarını kapsayan bu terim, İngilizce'de "yaygın olarak sevilen müzik" anlamına gelen popular music söz­cüklerinden gelir. 1950'lerde ABD'de ortaya çıkan rock and roll müziğinden kaynaklanan pop müzik, sürekli değişen üslupları içerir. Pop müziğin doğduğu yer İngiltere ve ABD olduğu için adlan da İngilizce olan rock and roll, ragtime, reggae, folk, rhythm and blues, blues, swing, salsa, heavy metal, punk, funk, soul, caz, disco, rap ve country, pop müzik kapsamına giren müzik türlerinin yalnızca birkaçıdır.
Müzik üsluplarındaki bu sınırsız çeşitlilik,pop müziği açıklayıcı bir tanımın yapılması­nı güçleştirmektedir. Binlerce izleyici önünde verilen dev konserlerin yanı sıra, pop müziğin geniş kitlelere ulaşmasını ve benimsenmesini sağlayan en önemli öğe, 20. yüzyıl teknolojisi­nin getirdiği, sesi kusursuz bir biçimde ileten radyo, pikap, kaset, teyp, televizyon ve video gibi sesli ya da hem sesli, hem görsel iletişim araçlarıdır. ABD'de ve Av­rupa ülkelerindeki 100 bin kişilik salonlarda yapılan konserlerle ve teknolojik olanaklarla milyonlarca kişiye ulaşan pop müzik, dünya­nın öteki ülkelerinde de özellikle gençlerce sevilerek dinlenir. Son yıllardaki pop müzik konserlerinin en ünlüsü 13 Temmuz 1985'te Etiyopya'da açlık çeken insanlara yardım sağlamak amacıyla gerçekleştirilen konserdir. Aynı anda İngiltere'de Londra'da 72 bin, ABD'de Philadelphia'da 90 bin kişilik bir izleyici kitlesi önünde verilen bu dev konser, ABD'den dünyadaki 1,5 milyar televizyon izleyicisine canlı yayınla iletilmiştir.
Aşağıda pop müzik kapsamına giren deği­şik müzik üsluplarına kısaca değineceğiz.
Blues ve Rhythm and Blues
1900'lerde, Afrika'dan getirilen kölelerin ABD'nin güneyindeki pamuk tarlalarında ça­lışırken söylediği ezgilerden caz müziği doğdu. Yan yakınma yarı türkü biçimin­de, hüzünlü ve ağır tempolu ezgilerden oluşan blues, aksak ritimli ragtime, daha sert ritim­lerle söylenen rhythm and blues caz müziğinin ilk örneklerindendi. Ragtime üslubunun kö­keni ortaçağ halk ozanlarının şarkılarına, Siyahlar'ın banço müziğine ve honky tonk denen aksak ritimli piyano müziğine dayanı­yordu. Ragtime'm en ünlü temsilcisi, Maple LeafRag (1899) adlı parçasıyla adını duyuran Scott Joplin'di. Zamanla çeşitli caz topluluk­ları, Bessie Smith, Leadbelly, Chuck Berry, B. B. King, gibi ünlü adlar ortaya çıktı. 1950'lerde ABD'de beyazlara özgü kırsal mü­zik türü olan country üslubu, gene aynı yıllarda hızlı ve güçlü ritimlerden oluşan, coşkulu ve taşkın duyguların müziği olanrock and roll ortaya çıktı. Pop müzik tarihin­de yepyeni bir çığır açan rock and rolVun te­meli blues ve rhythm and blues'a dayanıyor­du.
Rock and Roll ve Rock
1950'lerin ortalarında, aslında Siyahlar'ın mü­ziği olan rhythm and blues'u beyaz gençlerin coşkuyla dinlediğini fark eden Cleveland'lı radyo programcısı Alan Freed, bu müziğe programlarında yer vermeye başladı. Freed'in rock and roll adıyla sunduğu bu müzik kısa zamanda büyük bir hızla yaygınlaştı. Başlan­gıçta gençler arasında geçici bir heves olarak değerlendirilen rock and roll coşkusu, ateşlili­ği, kurallara ve geleneklere karşı çıkan tarzıy­la tutucu politikacılar ve din adamları tarafın­dan tepkiyle karşılandı. Rock and roWun gör­düğü olağanüstü ilgi plak yapımcılarını da bu alana yöneltti.
Rock and rolV un ilk beyaz şarkıcısı Bili Haley ve grubu Comets'in, radyo programla­rında binlerce kez çalınan Rock Around the Clock (1954) adlı plakları 25 milyonun üzerin­de satıldı. Rock and roll un tüm dünyada yaygınlaşmasını sağlayan bir başka ad ise Buddy Holly idi. Bununla birlikte, dönemin asıl temsilcisi rhythm and blues, country ve o zamanlar, yalnızca güneydeki beyazlarca din­lenen western müzikten yararlanarak, rock and rolVu kendine özgü bir tarzla geliştiren Elvis Presley'dir. Bağımsız, uçarı ve isyankâr görünüşü, gençlerin duygularını ve tepkilerini dile getiren besteleriyle, Presley bir anda
savaş sonrası genç kuşağın gözdesi oldu. Arayış içinde olan bu gençler, kendilerinden önceki kuşağın deneyimlerinden yararlanmak yerine, yaşayarak öğrenmek istiyorlardı. Be­ğenileri, yaşama bakışları ve müzik anlayışları ana babalarınınkinden çok farklıydı. Presley' in müziği, özellikle de rock and roll onların beklentilerinin yanıtı gibiydi. Presley 1956' da, her biri 1 milyonun üzerinde satan 45 plağının birincisi olan Heartbreak HoteVi çıkardı.
1960'larda pop müziği etkileyen önemli olaylardan başlıcaları "topluluk" kavramının yerleşmesi, ABD'li gitarcı Les Paul'un elektrogitan yetkinleştirmesi ve sesi yükselten bir aygıt olan amplifikatörün geliştirilmesiydi. Aynı dönemde rock and rolVdan daha karma­şık biçimli ve ritmi daha güçlü olan rock müzik ortaya çıktı. Rock müziğin İngiltere' deki en önemli temsilcisi, Liverpool kentin­den John Lennon, Paul McCartney, George Harrison ve Ringo Starr adlı dört gencin kurduğu Beatles topluluğuydu. 1960'ta çıktık­ları Avrupa turnesinde Yesterday ve Yellow Submarine gibi, pop müziğe yepyeni bir içerik kazandıran parçalarıyla büyük bir ilgi ve hayranlıkla karşılanan bu ünlü topluluk, rock müziğin tüm dünyada tanınmasını ve benim­senmesini sağladı. Topluluk 1970'te dağıldı, ama plak ve kasetleri 1982'ye kadar yaklaşık 1 milyar sattı. Aynı dönemde rock müzikte çok çeşitli yönelimler ve türler gelişti. Sözgelimi psychedelic rock, uyuşturucularla yola çıkan, uzun saçları ve olağandışı giysileriyle "barış ve sevgi" üzerine kurulmuş bir yaşamın sözcü­lüğünü yapan hippie'lerin dünyasını yansıtı­yordu. Ayrıca, daha yumuşak ve uyumlu seslerden oluşan sof t rock; Siyahlar'ın gospel müziğinden etkilenmiş, dindışı konulu şarkı­lardan oluşan soul; geleneksel biçimde yazıl­mış, akustik gitar, elektrogitar, bas ve davulla desteklenmiş folk rock; melodi öğesini en aza indirerek vurmalı çalgılara ağırlık veren, aksak ritimli imfc elektronik çalgılara ağırlık veren ve klasik motiflerle rock müziğe sanatsal bir nitelik kazandıran progressive rock gibi yeni türler ortaya çıktı.
1960'larda rock müziğin siyasal ve toplum­sal konuları dile getirmekteki yatkınlığını keşfeden bazı sanatçılar rock müziğinde önemli bir atılım gerçekleştirdiler. Bu döne­min ünlü adları Rolling Stones, The Yardbirds, The Byrds, The Grateful Dead, Jeffer- son Airplane, The Beach Boy s, The Doors, The WJıo, Pink Floyd, Janis Joplin ve Jimi
Hendrix'di. 1960'larda savaş karşıtı protesto şarkılarında beste ve güfte yeteneğini birleşti­ren Bob Dylan (asıl adı Robert Zimmerman), Blowin in the Wind ve The Times They Area Changin' adlı şarkılarıyla dünya gençliğini derinden etkiledi. Aynı dönemde rock müzik dünyasının en önemli olaylarından biri de 1969'da ABD'de, üç gün boyunca 500 bini aşkın izleyici önünde ger­çekleştirilen Woodstock Müzik ve Sanat Festivali'ydi. 1960'ların sonlarında kurulan Chi­cago, Deep Purple, Jethro Tull, King Crimson, Yes, Genesis, Pink Floyd ve Crosby, Stills, Nash and Young gibi topluluklar 1970' lerde ürettikleri özgün müziklerle rock müziğe yepyeni boyutlar kazandırdılar. 1970'lerde rock müzikle klasik müziğin kaynaşması, rock müzi­ğin dans müziği olmaktan çıkıp sanatsal niteliği­nin ağırlık kazanmasına yol açtı.
1970'lerin sonlarına doğru rock müzik top­luluklarının çoğu dağılırken Elton John, Rod Stewart, Abba, The Eagles, Electric Light Orchestra, Emerson, Lake and Palmer, Rick Wakeman, David Bowie, Bruce Springsteen, Poliçe, Queen, Supertramp gibi yeni toplu­luklar ve sanatçılar öne çıktı. 1970'lerin sonla­rında Chick Corea ve John McLaughlin'in öncülüğünde jazz rock, İngiltere'de Sex Pistols ve Stranglers gibi toplulukların öncülü­ğünde punk rock ortaya çıktı. 1980'lerdeki heavy metal'in kökeni Led Zeppelin, Deep Purple ve Black Sabbath gibi toplulukların ve Alice Cooper'ın elektrogitar ve davula ağırlık veren yüksek sesli, sert ritimli müziğine daya­nır. Bu türün ilk örneklerini verenler Kiss, Def Leppard, Iron Maiden, Krokus ve Scorpions topluluklarıydı. Rock müzikte toplum­sal bir niteliği olan öfke ve şiddetin, onun bir uzantısı olarak gelişen heavy metaVfe başlı başına, kendi içinde bir amaç olduğu görülür. 1980'lerin önde gelen heavy metal grupları Iron Maiden, Metallica, Guns'n' Roses ve AC/DC'dir.
1980'lerin bir başka önemli olayı da 1970'lerin sonlarına doğru tırmanmaya başla­yan nükleer silahlanmaya, Afrika kıtasında baş gösteren açlığa, Güney Afrika'daki ırkçı­lığa, Amazon ormanlarının yok edilmesine ve çevre kirliliğine tepki olarak gerçekleştirilen dev konserlerle rock müziğin siyasal, toplum­sal olayları konu edinrrtesidir. 1985'te Afrika' da açlık çeken insanlara yardım amacıyla düzenlenen "Live Aid" konserlerine ve Ulus­lararası Af Örgütü'nün düzenlediği konserle­re David Bowie, Peter Gabriel, Tracy Chapman, Sting ve Bruce Springsteen gibi birçok ünlü sanatçı katıldı. Ünlü şarkıcı ve söz yazarı Paul Simon, Güney Afrikalı müzikçilerle Afrika ve batı müziğinin uyumlu bir birleşimi olan Graceland (1986) adlı bir albüm çıkardı.
Günümüzde adından en çok söz edilen pop müzik sanatçı ve toplulukları arasında Madonna, U2 ve Simple Minds sayılabilir.
Reggae, Kalipso, Rap ve Disco
Bob Marley öncülüğünde gelişen Jamaika kökenli reggae müziğin belirgin özellikleri, ağır vurmalı çalgılar, yankılanan ritmik gitar, derin bas ve vokaller'dir. Kökeni, 1950'lerde yaygınlık kazanan kalipso'ya dayanır.
Jimmy Cliff'in The Harder They Come (1973) adlı filmiyle daha geniş bir dinleyici kitlesine ulaşan reggae, 1970'lerden başlaya­rak çok sayıda pop müzik topluluğuna ve şarkıcıya esin kaynağı olmuştur. Reggae'nin dünya çapında ün kazanmasını sağlayan İngi­liz topluluğu UB40'tır.
1970'lerde yaygınlık kazanan disco müziği yalnızca hareket ve dans amacıyla geliştiril­miş, özellikle ritmin vurgulandığı bir türdür. 1977'ye kad,ar daha çok Siyahlar'ın soul müzi­ğinin etkilerini taşıyan disco, Michael Jackson'la daha vurucu ve daha renkli bir yapıya kavuştu. Sonraları, rhythm and blues öğeleriyle kurulmuş bir başka hareket ve dans müziği olan rap ortaya çıktı. Kurtis Blow'un The Breaks adlı yapıtı bu türün ilk örneklerindendi. Dans ve rock7u en iyi biçimde birleştiren Talking Heads topluluğu, Genius of Love adlı plaklarıyla büyük ün kazandı.
Türkiye'de Pop Müzik
Ülkemizde pop müzik batı ülkelerinden ol­dukça değişik bir biçimde gelişti. 1940'larda halk müziği ve sanat müziği dışında, Türkçe sözlerle söylenen ve dans müziği olarak dinle­nen yabancı kaynaklı tangolar Türkiye'de pop müziğin başlangıcı sayılır. Radyo yayıncı­lığının altın yıllarını yaşadığı 1940'larda ve 1950'lerde Fehmi Ege, Necdet Koyu türk ve Şecaattin Tanyerli'nin Türkçe sözlerle yazdık­ları tangolar sevilerek dinlenirdi. 1960'larda dünyada hızla yayılan pop müzik ülkemizde de etkisini gösterdi. Ama o yıllarda özgün pop şarkıları yazmak yerine yabancı şarkılara Türkçe sözler yazılırdı. Dönemin en çok tutulan şarkılarına söz yazan Fecri Ebcioğlu ve Sezen Cumhur Ünal'ın şarkıları radyo programlarında sık sık yer alıyordu. O dö­nemde özellikle okullarda amatör müzik top­lulukları çeşitli konserler verir, kendi arala­rında coşkuyla izlenen yarışmalar düzenler­lerdi.
Zamanla sayıları artan pop müzik sanatçıla­rı yeni arayışlar içine girdiler. Bu arayışın ilk ürünleri geleneksel halk müziğinden esinlene­rek yazılmış şarkılar oldu. Dönemin önde gelen adları Fikret Kızılok, Cem Karaca, Alpay, Erol Büyükburç ve Ajda Pekkan ile Moğollar, Üç Hürel ve Dönüşüm toplulukla­rıydı. Aynı yıllarda pop müzik dünyasında yeni bir çığır açan Beatles ülkemizde de etkisini gösterdi. 1960'ların sonlarında ortaya çıkan Modern Folk Üçlüsü özgün besteleriyle pop müziğe yeni bir soluk getirdi. 1970'lerin önde gelen öteki adları halk müziğinden esinlenerek yazdığı şarkılarla ve ilginç görü­nümüyle tanınan Barış Manço, ülkemizde rock müziğin ilk özgün örneklerini veren Erkin Koray, söz yazarı, besteci ve şarkıcı Timur Selçuk'tu.
Yeni Türkü
Yeni Türkü toplukları sayılabilir. Son yıllarda ülkemizde büyük bir ilgi gören disco, har d rock ve özellikle heavy metal müzikte kendi olanaklarıyla çalışmalar yapan gençlerin kur­duğu çeşitli amatör topluluklar vardır. Bu topluluklardan özellikle Pentagram ve Meta­for'un çalışmaları ilgiyle izlenmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder