Ana Sayfa Bilgi Bankası

31 Ocak 2011 Pazartesi

PROTESTAN KİLİSESİ,Protestanlık,Lutherciler,Presbiteryenler,Anglikan Kiliseler Topluluğu,Püritenler,Babtistler,Metodistler,


PROTESTAN KİLİSESİ, Katolik ve Orto­doks kiliseleriyle birlikte Hıristiyanlık'ın üç ana kolundan biridir. 16. yüzyıla kadar Batı Avrupa'da tek egemen kilise Katolik Kilisesi idi. Reform hareketi Katolik öğretisine ve uygulamasına karşı çıkan Protestanlık'ın ku­rulmasıyla sonuçlandı. 16. yüzyılda Protestan Kilisesi yalnızca Martin Luther ile Jean Calvin'in izleyicilerince kuru­lan Lutherci ve Kalvenci (bugün Presbiteryen ve Reform) kiliseleri kapsarken, daha sonra kendi içinde birçok mezhebe bölünmüştür.
18. yüzyıla gelindiğinde Katolik Kilisesi, Or­todokslar dışındaki hemen bütün reform yan­lılarını Protestan olarak niteleyince, tüm bu mezhepler Protestan adıyla anılmaya başlandı.
Protestanlık, iman ve kilise düzeni konula­rında Kutsal Kitap'ı Tanrı'nın gerçek sözü olarak kabul eder. Protestanlar papa kavra­mına karşı çıkarak her Hıristiyan'ın Kutsal Kitap'ın öğretilerini izleyip gerçek ibadet yolunu bulabileceğini ve bir Hıristiyan yaşamı sürebileceğini savunur. Protestan kiliselerin hemen tümü, İncil'de yer aldığı gerekçesiyle vaftiz ve komünyon (şükran ayini) ayinlerini sürdürür.
Lutherciler, dünyada 70 milyona varan üye sayılarıyla Protestan Kilisesi'nin en kalabalık mezhebini oluştururlar. 16. yüzyıl din reform­cusu Martin Luther'in izleyicisi olan bu mezheptekiler, aynı zamanda Evanjelik olarak da adlandırılır. Reform döneminde kurulmuş tüm Protestan kiliseleri için, Kutsal Kitap'ı iz­leyenler anlamındaki Evanjelik terimi kulla­nılır. Daha dar anlamda, dine kişisel olarak bağlanılacağını, kilise törenlerinde İncil'in va­az edilmesini ve Kutsal Kitap'ın tek yetki kay­nağı sayılmasını savunan kiliselerdir. Augsburg'da 1530'da yazılan ve Luther ile yandaş­larının görüşlerinin yer aldığı Augsburg îti katnamesi bugünkü Lutherci inanışın temelini oluşturur.
19. yüzyılda Alman hükümetinin reformcu bütün mezhepleri bir devlet kilisesi içinde toplama kararı, birçok Lutherci'nin Alman­ya'yı terk etmesine yol açtı. Avustralya'ya giden bu gruplar Lutherci Kilise'yi kurdu. Almanya'da kalan, ama birleşik kiliseye gir­mek istemeyenler ise "Hür Kiliseler"i oluştur­du. Günümüzde toplam 70 milyon Lutherci' nin yüzde 40'ı Almanya'da yaşamaktadır. Norveç, îsveç, Danimarka ve İzlanda'nın resmi devlet kilisesi olan Lutherci Kilise'ye burada yaşayanların yüzde 90'ı bağlıdır.
ABD'de de 8,5 milyonun üzerinde üyesi vardır. Hemen tüm Lutherci Kiliseler 1947'de kurulan Lutherci Dünya Federasyonu'na üyedir.
Presbiteryenler. Presbiteryen Kilise'de in­sanların kendi temsilcilerini seçerek oluştur­dukları bir temsili yönetim vardır. Bu yöneti­ciler genellikle daha yaşlı ve deneyimlidir. Bu nedenle bu kilise, "yaşlı" anlamında Yunanca bir sözcükten türetilen "presbiteryen" olarak adlandırılmıştır. Presbiteryenler'in ibadetleri arasında Kutsal Kitap ve ilahiler okuma, dua etme, vaaz verme vardır. Aralarındaki işbölü­müne göre kilisenin dinsel etkinliklerini dü­zenler ve denetler, yoksullara yardım eder ve kilisenin mali işleriyle ilgilenirler. 16. yüzyılda Reform hareketiyle birlikte oluşan Presbiter­yen Kilise, Jean Calvin'in öğretisi üzerine kuruldu. Martin Luther'den etkilenen Calvin, İsviçre'de yalnız dinsel inançlarını ve düşün­celerini açıklamakla kalmadı, yaşlılar ya da presbiterlerin önderliğinde bir kilise örgütle­me tasarımını da gerçekleştirdi. Kalvenci düşünce Avrupa'da, özellikle de Fransa, İskoçya, Hollanda ve İsviçre'de hızla yayıldı. Fransa'da Huguenotlar, Hollanda'da Hollan­da Reform Kilisesi ortaya çıktı. İskoçya'da Presbiteryen Kilise resmi devlet kilisesi ola­rak tanındı. Amerika'ya göç eden Fransız Huguenotlar, İskoçlar ve İngilizler Presbiter yenlik'i bu yeni kıtaya da taşıdılar.
Anglikan Kiliseler Topluluğu, kökenleri İngiltere Kilisesi'ne dayanan ulusal ve özerk kiliselerin oluşturduğu bir topluluktur. Anglikanlık hem Protestanlık, hem de Katoliklik özelliklerini barındırır. Bir orta yol olarak, ibadet ve kilise örgütlenmesinde daha esnek ve özerk bir yapısı vardır. 17., 18. ve 19. yüzyıllarda İngiltere'den dünyanın çeşitli böl­gelerine gidenler, buralarda İngiltere Kilisesi' nin inanç ve ibadet biçimlerine bağlı kalarak kendi kiliselerini kurdular. Bu kiliseler so­nunda Anglikan Kiliseler Topluluğu'nu oluş­turdu.
Reform hareketiyle papalıktan ayrılan İn­giltere Kilisesi, bu ayrılışa önderlik eden VIII. Henry'nin ölümünden sonra yeniden Katoliklik'e döndü. 17. yüzyılda Reform'dan yana olanlar kilise içinde ağırlık kazandıysa da, bu yüzyılın sonunda İngiltere Kilisesi kralın otoritesinin ağır bastığı ulusal bir yapı­ya kavuştu.
Reform'dan sonra, değişik zamanlarda ve nedenlerle İngiltere Kilisesi'nden kopan kili­seler "Hür Kiliseler" olarak adlandırılır. Ay­rılma nedenleri arasında kendi inançlarını dile getirme özgürlüğü, kilise yaşamını özellikle de Tanrı'ya tapınma biçimini düzenleme hak­kı ve kilise yönetimine ilişkin görüş farklılık­ları sayılabilir. En büyük "Hür Kiliseler" Babtist Kilise, Birleşik Reform Kilisesi (Pres biteryenler ve Kongregasyonaller) ve Metodist Kilise'dir. Quaker'lar gibi başka bazı kiliseler de Hür Kiliseler kapsamındadır.
Püritenler. Püriten sözcüğü gerçekte "kili­seyi saflaştırmak isteyen kişi" anlamına gelir. İlk Püritenler'in genellikle katı ve yalın bir yaşamları vardı. Süssüz giysiler giyer, saçları­nı kısa kestirir, neşelenmeyi ve eğlenmeyi hoş karşılamazlardı. 16. yüzyılda papalıktan ayrı­lan İngiltere Kilisesi, Katolik öğretinin önem­li bir bölümünü korumuştu. İngiltere Kilisesi içinde kalarak bu kiliseyi dönüştürme uğraşı veren Püritenler, ibadetin yalınlaştırılmasını ve kilisede daha fazla reform yapılmasını istediler. Ayrılan bir bölüm Püriten İngiltere' de Presbiteryen Kilise'yi kurarken, başka bir bölümü de bugün Kongregasyonal olarak adlandırılan Bağımsız Kilise'yi oluşturdu. Kongregasyonaller her Hıristiyan topluluğun kendi içinde bir kilise olduğunu, kendi rahip­lerini seçerken kimsenin karışmaması gerekti­ğini savunuyorlardı. 17. yüzyılın ikinci yarı­sında, İngiltere'de bütün din adamlarının İngiltere Kilisesi'nin kurallarına uyması iste­nince, Püritenler kilisenin dışında kalmayı seçtiler. Baskıya uğradıkları bu dönemlerde İngiltere'yi terk eden birçoğu Amerika'ya göç etti.
Babtistler. Dünyadaki 30 milyondan fazla Babtist'in büyük bölümü Kuzey Amerika'da yaşar. Babtist Kiliseler Avrupa'da da oldukça yaygındır. Babtist Kiliseler evanjeliktir. Kut­sal Kitap'ın, özellikle de Yeni Ahit bölümü­nün kilise törenlerinden çok daha önemli olduğunu savunurlar. Reform döneminde or­taya çıkan Babtist hareket, bütün vücudun suyun içine sokularak vaftiz edilmesini öngö­rür. Babtistler küçük çocukları vaftiz etmez­ler, çünkü ancak yetişkinlerin bu inancı kav­rayabileceğine inanırlar. Bu kilise insanlara tam ve kesin olarak neye inanmaları gerekti­ğini söylemez. Onlara inanç özgürlüğü tanır; neyin doğru, neyin yanlış olduğuna kendileri­nin karar vereceklerini belirtir. Bütün Baptist Kiliseler birbirleriyle sıkı ilişkiler içindedir. Babtistler'in çoğu Dünya Babtistler Birliği'ne bağlıdır.
Metodistler, 18. yüzyılda İngiltere Kilisesi içinden doğan bir dinsel akımın izleyicileridir. John ve Charles Wesley adlı iki din adamının öğretileri doğrultusunda İngiltere Kilisesi'nde reform yapmak isteyen bu dinsel topluluk kilise dışına itilince, Metodist adını alarak özerk bir kiliseye dönüşmüştür. İlk Hıristi­yanlık öğretilerine bağlı olan Metodistler bu öğretilere uygun olarak yaşamayı önerirler. 18. yüzyılda Amerikan kolonilerinde çalışma­ya başlayan Metodist vaizler, 19. yüzyılda inançlarını tüm dünyaya yaydılar. İngiltere'de Hür Kiliseler'in en büyüğü olan Metodist Kilise'nin Avrupa'nın başka ülkelerindeki ye­ri daha önemsizdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder