Ana Sayfa Bilgi Bankası

31 Ocak 2011 Pazartesi

RADYO VE TELEVİZYON YAYINLARI,Radyo,Televizyon,RADYO VE TELEVİZYONTeknolojik Gelişmeler, RADYO VE TELEVİZYON programlar,


Elektriğin bir enerji kaynağı olarak yaygın bir biçimde kullanılması ve motorlu taşıtlar ile uçakların ulaşımda yol açtığı büyük gelişme bir yana bırakılırsa, yaşamımızı büyük ölçüde etkileyen ve toplumları biçimlendirmekte bü­yük bir rol oynayan olay radyo ve televizyon yayımcılığıdır. Bir bilgi kaynağı olduğu kadar eğlence ve eğitim aracı da olan radyo ve tele­vizyonun özel yaşamımıza gereğinden çok gir­diğini ve insanların birbiriyle konuşma alış­kanlığını ortadan kaldırdığını düşünenler var­dır. Ama radyo ve televizyonun bir iletişim aracı olarak değerini, bilgi verme ve eğlendir­me gücünü çok az kimse yadsıyabilir.
Burada, radyo ve televizyon yayımcılığının tarihi ile günümüzdeki özeUikleri ele alınmış­tır.
Radyo yayımcılığı 12 Aralık 1901'de, İtalyan Guglielmo Marconi'nin İngiltere'deki Poldhu kasabasından gönderilen radyo sinyallerini Newfoundland'daki St. John's kasabasından almayı başarmasıyla başladı. Atlas Okyanusu ötesine ulaşan bu ilk radyo yayınıyla, mors alfabesine göre düzenlenmiş sinyaller gönde­rilmişti. İnsan sesinin radyo dalgalarıyla gön­derilmesi ise ilk kez 1892'de ABD'de gerçek­leştirildi. Ama gerçek anlamda ilk radyo yayı­nı 24 Aralık 1906'da yapıldı. Massachusetts' teki Brant Rock'tan yapılan bu yayında ilk kez müzik de yayımlanmıştı.
Bunu izleyen 10-15 yıl içinde radyo verici ve alıcılarındaki teknik gelinmelerle radyo ya­yımcılığının gelişme gücü yavaş yavaş ortaya çıktı. I. Dünya Savaşı sırasında radyo askeri denetim altına girdi. Marconi 1916'da, kısa dal­ga yayınlarıyla askeri radyo yayınlarını düşma­nın engellemesini önleyici yöntemler üzerinde çalışıyordu. Savaş sonrasında deneme yayımı yapan istasyonlar kuruldu. İngiltere'de düzenli radyo yayını 14 Şubat 1920'de Writtle'da başla­dı. Radyo yayımcılığının gelişmesi ABD ve İn­giltere'de değişik yönlerde oldu.
ABD'de ilk düzenli radyo yayını 2 Kasım 1920'de Pittsburgh'da başladı. Bu yayının ba­şarısı öbür radyo istasyonlarının kurulmasını yüreklendirdi. Radyo yayımcılığının başlangı­cından beri, ABD'deki radyo istasyonları, reklam karşılığında programların giderlerini karşılayan özel ticari şirketlerin denetiminde oldu. Günümüzde de ABD'de ticari şirketler ya reklam karşılığında belirli bir programın giderlerini üstlenir ya da yapılan reklamlar için ödedikleri parayla radyo istasyonunun gi­derlerinin büyük bölümünü karşılarlar.
ABD'de radyo yayımcılığının ilk yıllarından başlayarak ortaya çıkan başka bir gelişme de ülkenin her yanındaki belirli bazı radyo istas­yonlarının özel telefon hatlarıyla birbirine bağlanması oldu. 1926'da NBC (National Broadcasting Company Ulusal Yayım Şirketi) özel telefon hatlarıyla birbirine bağlanmış bir radyo istasyonları ağı oluşturdu. Böylece Ne w York'taki ana radyo istasyonunun günlük programları bütün öbür istasyonlara iletilebiliyordu. 1927'de çıkarılan Radyo Yasası ile ABD'de radyo yayımcılığı belirli kurallara bağlandı.
İngiltere'de kurulan özel radyo istasyonları ise kısa sürede hükümetin denetimine girdi. İlk özel radyo istasyonu, önemli askeri radyo yayınlarını engelleyeceği gerekçesiyle yasak­landı. Ama 150 kadar amatör radyo yayımcısı ile 4.000 kadar radyo alıcısı ya da telsiz sahibi İngiltere posta yönetiminden lisans almıştı. İngiltere hükümeti bu lisanslardan elde ettiği geliri, 18 Ekim 1922'de ilk yayınını gerçekleş­tiren BBC'yi (British Broadcasting Corporation-İngiliz Yayım Kurumu) desteklemekte kul­landı ve başka özel radyo istasyonları kurul­masını uzun süre engelledi. Başlangıçta bir özel şirket olarak kurulan BBC, 1925'te, ta­rafsız bir yönetim kurulu tarafından yönetilen ve İngiltere Parlamentosu'na karşı sorumlu olan bir kamu kuruluşuna dönüştürüldü. BBC ilk genel müdürü John Reith'in yönetiminde, dinleyicilerine doğru bilgi vermek, onları eğit­mek ve hatta zevklerini geliştirmek ilkesini benimseyerek, başka bir örneği bulunmayan bir kamu hizmeti anlayışı geliştirdi. Dört ayrı kanaldan yayım yapan BBC'nin, 24 saat sü­rekli olarak İngilizce yayım yapan ve dünyanın her yerinden dinlenebilen dış yayını ile başka dillerden yayınları vardır.
Günümüzde İngiltere'nin birçok yerinde bağımsız yerel radyo istasyonları da kurul­muştur. İngiltere ve ABD'de ilk düzenli rad­yo yayınının başladığı 1920'de Kanada'nın Montreal kentinde de düzenli radyo yayını başladı. Bunu 1921'de Avustralya, Danimar­ka ve Yeni Zelanda'da; 1922'de Fransa ve SSCB'de; 1923'te Almanya, Belçika, Çekos­lovakya ve İspanya'da; 1924'te Finlandiya ve İtalya'da; 1925'te Japonya, Meksika, Norveç ve Polonya'da düzenli radyo yayınlarının baş­laması izledi. 1927'de İstanbul ve Ankara'da iki radyo istasyonu kuruldu.
Televizyon
Mekanik televizyon sisteminin öncüsü sayılan Alman Paul Gottlieb Nipkow'un çalışmala­rından yararlanan İskoçyalı John Logie Baird, İngiltere'de yaptığı çalışmalar sonu­cunda 1924'te radyo dalgalarıyla görüntü ilet­meyi başardı. Bu olaydan sonra İngiltere'nin yanı sıra, SSCB, ABD ve birçok başka Avru­pa ülkesinde televizyon yayımcılığında hızlı bir gelişme oldu. Dünyadaki ilk düzenli televiz­yon yayınını BBC, 2 Kasım 1936'da Londra' da gerçekleştirdi.
BBC başlangıçta televizyon yayınında hem mekanik Baird sistemini, hem de elektronik Marconi-EMI sistemini kullanıyordu; ama 1937'de yayınlar yalnızca Marconi EMI siste­miyle yapılmaya başlandı. İngiltere'deki tele­vizyon yayımcılığını 18 yıl süreyle elinde tutan BBC, II. Dünya Savaşı nedeniyle 1939-46 arasında televizyon yayınlarına ara verdi.
1954'te ITA'nın (Independent Television Authority Bağımsız Televizyon İdaresi) ku­rulmasıyla BBC'nin televizyon yayımcılığı ala­nındaki tekeli sona erdi. Başlangıçta bölgesel özel televizyon şirketlerinin yayınlarını dü­zenleyen İTA, 1973'te IBA (Independent Broadcasting Authority Bağımsız Yayım İdaresi) adını alarak özel radyo istasyonlarının yayınlarını da düzenlemeyi üstlendi.
Avrupa'daki ilk renkli televizyon yayınını 1967'de gerçekleştiren ve yayınlarında reklam programlarına yer vermeyen BBC'nin yanı sı­ra, günümüzde İngiltere'de yayınlarında rek­lam programları da bulunan ITV (Indepen­dent Television Bağımsız Televizyon) ülke çapında televizyon yayını yapmaktadır.
ABD'de televizyon yayımcılığının gelişimi daha yavaş oldu. NBC, halk tarafından izle­nen ilk televizyon yayınını 30 Nisan 1939'da New York Dünya Fuarı'nda gerçekleştirdi. NBC ve CBS (Columbia Broadcasting System-Columbia Yayım Sistemi) aym yıl için­de düzenli televizyon yayını yapmaya başladı­lar. Bir yıl sonra ABD'de 23 televizyon istas­yonu yayım yapıyordu. II. Dünya Savaşı sıra­sında İngiltere'de olduğu gibi ABD'de de ke­sintiye uğrayan televizyon yayımcılığı 1946 sonrasında büyük bir hızla gelişti. 1949'da ABD'de 10 milyon televizyon alıcısı vardı; 10 yıl sonra bu sayı 50 milyona ulaştı. ABD'de II. Dünya Savaşı'ndan bu yana çok fazla sayı­da televizyon istasyonu kurulmuştur. ABD' deki radyo istasyonları gibi bu televizyon is­tasyonları da giderlerini reklam gelirleriyle kar­şılar. 1980'lerin başında ABD'de 750'den fazla ticari televizyon istasyonu ile eğitim yayınlan yapan 260 televizyon istasyonu ve 4.000'den fazla aktarıcı televizyon istasyonu vardı.
En güçlü yayım ağına sahip kuruluş olan CBS, NBC ve ABC (American Broadcasting Company-Amerikan Yayım Şirketi) ABD' deki ticari televizyon yayımcılığına egemen­dir. ABD'nin televizyon yayımcılığına önemli bir katkısı "kablolu" televizyon olarak bilinen televizyon yayımıdır. Başlangıçta televizyon yayınlarının yeterince alınamadığı ya da yal­nızca bir iki yayının alınabildiği bölgelerde kurulan bu sistemde, televizyon yayınlarını alan bir istasyon, bu yayınları kablolar aracılı­ğıyla abonelerinin televizyon alıcılarına gön­dermektedir. Günümüzde kablolu televizyon yayımı yapan şirketler kendi programlarını yapıp yayımlamaktadır.
Türkiye'deki ilk televizyon yayımını 1952'de İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) gerçekleş­tirdi. İTÜ haftada bir gün yaptığı televizyon yayımını uzun süre sürdürdü. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) 1966'da kapalı devre televizyon yayımına, 31 Ocak 1968'de de düzenli yayıma başladı. Sınırlı bir alanda ve haftada üç gün yapılan bu yayınlar yeni verici istasyonların kurulmasıyla yaygınlaştı. 1984'te renkli yayın, 1986'da ikinci kanal, 1989'da üçüncü kanal, 1990'da dördüncü ve beşinci kanal yayınları gerçekleşti. Posta, Tel­graf ve Telefon İşletmesi (PTT) de Ankara'da sınırlı bir bölgede kablolu televizyon yayımı yapmaktadır.
Teknolojik Gelişmeler
Televizyon yayımcılığında en büyük ilerleme renkli televizyonun geliştirilmesiyle gerçek­leşti. Televizyon alanındaki araştırmaların öncülerinden olan John Logie Baird, 1928'de ilk renkli televizyon yayımı denemesini başar­dı. 10 yıl sonra Fransız Georges Valensi, siyah beyaz yayınları almak üzere yapılmış olan te­levizyon alıcılarının da alabileceği ilk renkli yayım sistemini geliştirdi ve patentini aldı. II. Dünya Savaşı öncesinde bazı renkli tele­vizyon yayımları yapıldı; ama bu alandaki cid­di çalışmalar 1950'lerde gerçekleşti. 1954'te ABD'de uygulanmaya başlayan NTSC siste­minde yapılan renkli televizyon yayımını renkli televizyon alıcıları UHF bandından alırken siyah beyaz televizyon alıcıları da VHF bandından alabiliyordu. İngiltere ve Al­manya Federal Cumhuriyeti NTSC sisteminin
değişik bir biçimi olan PAL sistemiyle, Fransa ve SSCB ise daha karmaşık bir sistem olan SECAM sistemiyle renkli yayıma başladı.
Uydu yayımcılığı, Amerikan Telefon ve Telgraf Şirketi'nin 10 Temmuz 1962'de Telstar adlı yapma uyduyla Andover'daki televiz­yon istasyonundan aldığı siyah beyaz görüntü­leri İngiltere'deki Goonhilly Downs ve Fransa'daki Pleumeur Boudou alıcı istasyonlarına yansıtmasıyla başladı. Uyduyla ilk renkli tele­vizyon yayımı da 16 Temmuz'da gerçekleştiril­di. Bu yayımların süresi, uydunun verici ve alı­cı istasyonların ufukları üzerinde bulunduğu kısa süreyle sınırlıydı. Dünya çevresindeki yörüngelerinde, Dünya'nın dönüş hızına eşit bir hızla dönen ve bu nedenle sürekli olarak Dünya'nın belirli bir noktası üzerinde bulunan haberleşme uyduları kullanılarak, günümüzde çok daha uzun süreli uydu yayımlan yapılmak­tadır ve bütün dünya ülkelerini kapsayan bir televizyon ve telefon ağı kurulmuştur.
Dünyanın her yerindeki radyo ve televizyon istasyonları çeşitli programlar yayımlar. Ya­yımcı kuruluşlar yayımladıkları televizyon programlarının bazılarını kendileri hazırlar. Öbür programlar ise bağımsız yapımcılardan ya da başka yayımcılardan satın alınır. Bu uy­gulama radyo programları için de geçerlidir. Ama büyük ulusal yayım kuruluşları çok daha az radyo programını dışarıdan satın alır.
Radyo ve televizyon programları, konuları­na göre çeşitli gruplara ayrılır. Bunlar, haber­ler ve güncel olaylar, yarışma ve komedi gibi hafif eğlence programları, dizi film, müzik ve spor programlarıdır.
Yayımlanan programlar, yapım özellikleri­ne göre de üç ana bölümde toplanır. Bunlar, canlı olarak yayımlanan spor ve benzeri prog­ramlar; stereo olarak ses bandına kaydedilmiş konser ve benzeri müzik programları; filme ya da video bantlara kaydedilmiş televizyon programlarıdır. Televizyon şirketleri bunlara ek olarak sinema filmleri de yayımlar.
Bütün televizyon programlarının hazırlan­masında izlenen yol genellikle aynıdır. Prog­ram yapımcısı (prodüktör) programın konu­sunu belirler, çekim planını yapar ve program için gerekli kişiler ile çekimi yapacak ekipleri stüdyoda bir araya getirir. Yapımcı ve yönet­men, yönetim odası (reji odası) denen odada önlerindeki bir dizi televizyon ekranından (monitör), çekim yapan çeşitli kameralardan gelen görüntüleri izlerler. Her kameramanın yapacağı çekimler önceden belirlenip kamera kartına yazılarak kendisine verilmiştir. Yö­netmen, kameralardan ve videodan gelen de­ğişik görüntülerden hangilerinin hangi sırayla kullanılacağına karar verir ve programda kul­lanılacak görüntüler buna göre birleştirilir.
Stüdyo dışında yapılacak program çekimle­ri çok daha fazla zaman gerektirir. Bunun için yönetmen ve kameraman, ses kayıtçısı, ışıkçı gibi kişilerden oluşan çekim ekibi gerekli do­nanımla birlikte çekim yapılacak yere gider. Bazen birkaç dakikalık bir çekim için bütün bir günü alan hazırlıklar yapmak gerekebilir.
Stüdyo dışında yapılan canlı yayımlarda ba­zen özel bir hat yardımıyla çekim ekibi stüd­yodaki yönetim odası ile haberleşir.
Günümüzde televizyon ekranlarında gör­düğümüz birçok görüntünün hazırlanmasında bilgisayarlar büyük rol oynamaktadır. Birçok grafik görüntünün ya da resmin oluşturulma­sında bilgisayarların katkısı çok değerlidir.
Stüdyoda yapılan radyo programlarının ha­zırlanması, yapımı ve yönetimi televizyon programlarındaki gibidir; ama burada kame­ranın yerini mikrofon alır. Yayım sırasında hiçbir boşluk (sessizlik) olmaması günümüzün radyo yayımcılığında benimsenmiş bir ilkedir. Yayım sırasında teknik bir sorundan kaynak­lanabilecek herhangi bir boşluk olunca hemen yayıma girip programın sürekliliğini sağla­makla görevli spikerler vardır.
Günümüzde radyo ve televizyon yayımcılığı değişik sesler ve görüntülerden oluşan büyü­leyici bir dünya yaratmıştır. 1901'de mors al­fabesiyle ilk radyo yayımını yapmış olan Marconi bu dünyayı düşleyemezdi bile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder