Ana Sayfa Bilgi Bankası

31 Ocak 2011 Pazartesi

PROKOFYEV, Sergey


PROKOFYEV, Sergey (1891 1953). SSCB' li besteci Sergey Sergeyeviç Prokofyev, Uk­rayna'da Sontsovka (bugün Krasnoye) kö­yünde doğdu. İlk müzik eğitimini annesinden aldı. Daha sonra St. Petersburg'da (bugün Leningrad) konservatuvara girdi. Prokofyev izleyici karşısına ilk kez 1908'de, piyanist olarak çıktı.
20. yüzyıl modern sanatıyla yakından ilgi­lendiği dönemde çağdaş balenin yaratıcısı, ünlü sanatçı Sergey Diaghilev ile tanıştı. Bu tanışma uzun yıllar sürecek olan bir dostluğun başlangıcı oldu. Diaghilev için birçok beste yazan sanatçı o yıllarda en yaratıcı dönemini yaşadı. Bu bestelerin en ünlüleri Klasik Sen­foni, Re Majör Birinci Keman Konçertosu ve Yedidir Yediler adlı koro yapıtıdır.
Prokofyev 1917 Ekim Devrimi'ni coşkuyla karşıladıysa da, dönemin güç koşullarında müziğe yer ayırmanın zor olacağı sonucuna vardı. 1918'de geçici olarak ülkesinden ayrıl­dı, Beste çalışmalarının yanı sıra ABD'de, Fransa'da ve Almanya'da konserler verdi.
1927'de SSCB've geri döndüğünde büyük bir sanatçı olarak karşılandı. 1925, 1930 ve 1933'te çıktığı ABD turnelerinde olağanüstü başarı kazandı. Moskova'ya yerleştikten son­ra beste çalışmalarını yoğun bir biçimde sür­dürdü.
20. yüzyılın modern armoni anlayışıyla besteler yazdı. O yıllarda Romeo ve Jülyet (1935-36) bale müziğini, Lenin'in sözlerini kullanarak Ekim Devriminin 20. Yıldönü­mü Kantatım (1937), Sergey Ayzenştayn'ın Aleksandr Nevski (1938) filminin müziğini, Stalin'in 60. doğum yıldönümü için Selam (1939) adlı kantatı ve ünlü Rus yazar Lev Tolstoy'un romanından esinlenerek görkem­li Savaş ve Barış operasını (1941-42) yaz­dı.
Prokofyev'in müziği genellikle güçlü ve sarsıcı olmakla birlikte çoğu zaman çok duy­guludur. Duygulu yanı en çok piyano, keman ve viyolonsel için yazdığı konçerto ve sonatla­rında ortaya çıkar. En çok sevilen besteleri arasında Üç Portakal İçin Aşk (1919) operası, Teğmen Kije (1934) süiti, Peter ve Kurt (1936) adlı senfonik çocuk masalı sayılabilir.
PROMETE ya da PROMETHEUS. Yunan mitolojisine göre Promete, Zeus'un önderli­ğindeki Olymposlu tanrılardan da eski olan Titanlar'ın soyundandı. Promete ile ilgili çe­şitli öyküler vardır. Bunların bazısında Promete'nin önce tanrılara benzeyen görüntüler
yarattığı, sonra bu görüntülere can vererek insanı oluşturduğu anlatılır. İnsanlar yeryüzü­ne indikten sonra, Promete Güneş'ten aldığı ateşle yaktığı bir meşaleyi onlara verir. Böyle­ce insanlar ateşe, dolayısıyla uygarlığa kavuş­muş olur.
Promete'den genç olan Zeus, onun geleceği görme gücünü ve zekasını kıskanmaktadır. Promete'nin insanların önünde kendisini kü­çük düşürdüğünü düşündüğü için ateşi onlar­dan geri alır. Ne var ki, Promete Zeus'un ateşi nereye sakladığını bularak onu yeniden insanlara verir. Zeus öç almak için Promete'yi Kafkas Dağları'nda bir kayaya zincirler ve karaciğerini yemesi için bir kartal yollar. Promete ölümsüz olduğundan geceleri karaci­ğeri yenilenir, böylece kartal karaciğeri her gün yemeyi sürdürür. Bir keresinde Zeus, eğer tanrıların egemenliğini tehdit eden bir gizi açıklarsa onu özgür bırakacağını söyler. Ama Promete bu yoldan özgür kalmayı red­deder ve işkenceye yılmadan dayanır, çünkü sonunda Zeus'un oğullarından biri tarafın­dan kurtarılacağını biliyordur. Gerçekten de Zeus'un oğullarından kahraman Herakles kartalı öldürerek Promete'yi kurtarır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder