PİRİNÇ.
Tahıl bitkileri içinde buğdaydan sonra en çok yetiştirilenlerden biri olan
pirinç (Oryza sativa) dünyadaki en önemli
bitkisel besin kaynaklarındandır. Aslında dünyanın batı bölümünden çok
doğusunda önem taşıyan bu değerli tahıl özellikle Asya'nın Çin, Japonya ve
Hindistan gibi fazla nüfuslu ülkeleri ile Malezya ve Filipinler gibi sıcak
yörelerinde halkın temel besinini oluşturur. Dünyadaki toplam pirinç
üretiminin yüzde 90'ı Asya'da gerçekleştirilir.
Eskiçağlardan beri yetiştirilen pirincin ortaya
çıkışma ilişkin ilginç bir Çin efsanesi vardır. Bu efsaneye göre, bir kıtlık
zamanında balık tutmaya giden, ama balık yerine kurbağalar kralını yakalayan
küçük bir köylü kızı kurbağayı serbest bırakınca, balık ağının ince
deliklerinden geçen güneş ışınları pirinç tanelerine dönüşüvermiştir. Gerçekte
pirincin Avustralya ve Hindistan'da göl kıyılarında yetişen yabani bir bitkiden
türediği sanılmaktadır. Hindistan'dan Çin'e, oradan da başka ülkelere yayıldığı
düşünülen bu değerli tarım bitkisinin İÖ 3000'lerde Çin'de yetiştirildiği
bilinmektedir. Büyük İskender İÖ 4. yüzyılda Babil'i ele geçirdiğinde Dicle ve
Fırat kıyılarında pirinç tarımı yapılıyordu. Pirinç Avrupa'ya 15. yüzyılda,
Kuzey Amerika'ya ise 17. yüzyılda götürülmüştür.
Buğdaygiller
(Gramineae) familyasında yer alan öbür
tahıllar gibi pirincin de boğumlu ince uzun bir gövdesi (sapı) ve saçak kökleri
vardır. Şerit biçimindeki ince uzun yaprakların her biri, çıktığı boğumu bir
kın gibi sarar. Pirincin çiçekleri gövdenin ucunda bileşik salkımlar halinde
bulunur. Salkımlar çok sayıda başakçıktan oluşur; her başakçıkta tek bir çiçek
vardır. Bu çiçekler döllenerek olgun bir tohuma, yani pirinç tanesine dönüşür.
Tanelerin her biri "kavuz" denen bir kılıfla örtülüdür. İşte bu
kavuzlu taneler, hatta bitkinin kendisi yaygın olarak "çeltik" adıyla
anılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder