Ana Sayfa Bilgi Bankası

7 Aralık 2010 Salı

TÜRKİYE' DE BİLİM-TEKNOLOJİ

Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kalkınma stratejisiyle başlayan canlılık bir süre sonra kendini bilim alanında da hissettirmeye başlamıştır. İşte bu dönemin yaktığı ateş; Cahit Arf(Ö) (matematik), Ahmet Cemal Eringen(Y) (mekanik), Ratip Berker(Ö) (mekanik), Mustafa İnan(Ö) (mekanik), Turhan Onat(Y) (mekanik), İhsan Ketin(Ö) (jeoloji), Sırrı Erinç(Y) (coğrafya), Feza Gürsey(Ö) (fizik), Asım Orhan Barut(Ö) (fizik), Korkut Bardakçı(Y) (fizik), Behram Kurşunoğlu(Y) (fizik), Cavit Erginsoy(Ö) (fizik), Oktay Sinanoğlu(Y) (fizik, kimya), Gazi Yaşargil(Y) (Tıp) gibi dünya bilimine damgasını vuran çok önemli bilim insanlarının yetişmesinde başrolü oynamıştır.

Kendi sahamız olan fizik bilimine ele alacak olursak; özellikle kuramsal fizik ve atom-molekül fiziği sahalarında Türk fizikçilerinin Dünya fiziğinde çok önemli bir yer işgal ettiklerini, yaptıkları çalışmalarla büyük yankılar uyandırdıklarını belirtmeliyiz. Özellikle F. Gürsey, A.O. Barut, C. Erginsoy ve O. Sinanoğlu fizikte temel problemlerle uğraşan en önemli bilim adamları arasına girmişlerdir. Bu fizikçilerimiz, Türk fiziğinin en parlak devrini yaşadığı 1960-1973 döneminde yaptıkları kuramsal çalışmalarla adlarının bilim dünyasına yerleşmesini sağlamışlardır. F. Gürsey “SU(6) Kuramı”, A.O.Barut “Dinamik Simetriler-Dinamik Gruplar Kuramı”, C.Erginsoy katı hal fiziğinde “Kanallama Kuramı”, O. Sinanoğlu atom-molekül fiziği ve kuvantum kimyasında “Çok Elektron Kuramı” ile büyük ün sağlamışlardır.

Ne yazık ki; C. Erginsoy 1967 yılında TÜBİTAK Bilim Ödülü’nü aldıktan bir süre sonra geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiş, bu büyük fizikçimizin zamansız ölümüyle ülkemiz katı hal fiziği sahasında çok önemli bir şansı yitirmiştir. Yukarıda adları geçen  bu ünlü fizikçiler daha sonraki yıllarda da olağanüstü başarılar elde etmiş, ulusal ve uluslar arası düzeyde pek çok onur ve ödül kazanmışlardır.

Kuramsal fizikte, 1960’ lardan itibaren çok sayıda nitelikli bilim insanı yetişmiş ve bu bilimcilerimiz Türk fizikçilerinin adlarını duyurmaya devam etmiştir. Bu durumun oluşmasında F.Gürsey, A.O.Barut’ un büyük payı vardır. Bu iki büyük fizikçi çok sayıda öğrenci yetiştirerek ülkemizde bilim kültürünün yerleşmesine önemli katkılar yapmıştır.

Kuramsal fizikteki  bu başarıların benzerinin deneysel fizik sahasında elde edilemediğini belirtelim. Ayrıca; cumhuriyetin ilk kuşak fizikçilerinin elde ettiği büyük başarıların daha sonraları (   1970'lerden sonra) genç kuşak fizikçiler tarafından aynı ölçüde tekrarlanamadığını eklemeliyiz.

Yukarıda sözü edilen durum birkaç bilim insanımızın kişisel çabalarıyla oluşmuştur. Atatürk’ ün ölümünden sonra Türkiye her alanda onun hedeflerinden sapmıştır. 1963 yılında başta Cahit Arf olmak üzere birkaç bilim insanımızın büyük gayretleriyle kurulan ve ülkemizin bilim politikasının belirlenmesinde önemli bir yer tutması beklenen TÜBİTAK bir süre başarılı çalışmalar yapmış ama zamanla siyasal iktidarların çıkar hesapları yüzünden yolundan sapmıştır.

Günümüz Türkiyesi’ ne bakacak olursak; bilim ve teknolojinin birbirinin içine girdiği ve birbirini ürettiği dünyadan kopuk yaşadığımız görülür. Günümüzde hiç bir ülke bilim ve teknolojinin her sahasında bir numara olmayı hedeflemiyor; her ülke çıkarları doğrultusunda hareket edip, bilimin belirli sahalarında yoğunlaşıyor. Türkiye’de aynı yolu izlemek zorundadır. Kıt iktisadî kaynaklarımızı düşünerek bilimin ve teknolojinin bazı alanlarında Dünya’ da bir numara olmayı hedeflemeliyiz. Özellikle GAP Projesi’ ni göz önüne alarak Türkiye, 21.yüzyılın bilimi olan ve fizik, kimya, matematik temellerinde yükselen moleküler biyoloji, gen mühendisliği ile uygulamalı matematik ve yazılım teknolojisine yönelmelidir.

Unutulmamalı ki; bilim ve teknolojide atılım, GAP Projesi, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Atatürk Barajı gibi büyük çaplı projeler gözüyle bakılırsa gerçekleşebilir. Bu da millî bir seferberlik gibidir ve toplumun böyle büyük bir hamleye inanması lâzımdır.

1 yorum:

  1. Gerçekten bu millî bir seferberlik gibidir ve toplumun böyle büyük bir hamleye inanması lâzımdır.
    buna katılıyorum aynen öyle

    YanıtlaSil