Ana Sayfa Bilgi Bankası

25 Aralık 2010 Cumartesi

Trabzon ? trabzon doğal yapısı,trabzon tarihi,ekonomisi,toplum ve kültür.

İli, Karadeniz Bölgesi'nin Doğu Karadeniz Bölümü'nde yer alır. Kuzeydeki Karadeniz kıyısının hemen ardında birdenbi­re yükselen il toprakları, doğuda İkizdere (İyidere) vadisinden batıda Beşikdüzü yakın­larındaki Değirmendere vadisine kadar uza­nır. Akarsu vadileriyle derin biçimde parça­lanmış olan Trabzon ili toprakları çok enge­belidir.
1985'te 786.194 olan nüfusuyla Samsun ve Zonguldak'tan sonra Karadeniz Bölgesi'nin üçüncü büyük ili olan Trabzon, 1990'da yapı­lan sayımın geçici sonuçlarına göre, dördüncü sıraya düşmüştür. Ama buna karşın, nüfus yoğunluğu açısından gene Karadeniz Bölgesi'nin en sık nüfuslu ilidir. 1990 sayımının ilk verilerine göre Türkiye'de kilometre kareye ortalama 74 kişi düşerken, bu ortalama Trab­zon ilinde 173 kişiydi.
Oldukça eski bir yerleşim alanı olan Trab­zon, doğal ve tarihsel değerler açısından zengin olan illerimizdendir. Son yıllarda özel­likle yaz aylarında canlı bir turizm etkinliğine sahne olmaktadır.
Trabzon ilinin kıyı kesiminde yaşayan hal­kın geleneksel uğraşlarının başında balıkçılık yer alır. Ülkemizin neresinde olursa olsun Trabzon'un adı geçince akla hemen hamsi gelir.
Doğal Yapı
Doğu Karadeniz Bölgesi'nin orta kesiminde yer alan Trabzon ili topraklarını Kuzey Ana­dolu Dağları'nın bir bölümünü oluşturan Doğu Karadeniz Sıradağları'nın kıyı dağları engebelidir. Genellikle doğu-batı doğrultusunda uzanan bu dağların yüksek kesimleri güneyde Bay­burt ve Gümüşhane illeriyle doğal sınır oluş­turur. Yer yer yüksekliği 3.000 metreyi aşan ve kolay geçit vermeyen bu dağ sıraları ancak birkaç noktada ulaşıma olanak tanır. Doğu­dan batıya doğru sırasıyla Soğanlı, Trabzon ve Zigana dağları adıyla anılan bu diziler fazla kesintiye uğramadan uzanır. Zigana Dağları bazı yeni harita ve kaynaklarda Kalkanlı Dağları olarak geçer. Trabzon ilinin en yük­sek noktası, Soğanlı Dağları'nın kuzeyinde yer alan Haldizen Dağı'nın 3.193 metreye erişen Karakaya Tepesi'dir. 2.000 metre yük­selti kuşağına kadar ormanlarla kaplı olan bu dağların daha yüksek kesimlerinde, karlar eridikten sonra gür çayırlarla kaplanan sulak yaylalar vardır. Eskiden beri hayvancılık açı­sından büyük önem taşıyan bu yaylalar günü­müzde hayvancılığın yanı sıra sayfiye yeri olarak da ilgi görmektedir.
Î1 topraklarından kaynaklanan sular, fazla uzun olmayan hızlı akışlı dere ve çaylar oluşturarak Karadeniz'e dökülür. Bu akarsu­lardan başlıcaları Of'ta Karadeniz'e ulaşan Solaklı Çayı, Sürmene yakınlarında denize dökülen ve Menahos Deresi olarak da adlan­dırılan Sürmene Deresi, Araklı ilçe merkezin­den geçen Karadere, Hamsiköy Deresi ile Meryemana Deresi'nin Maçka ilçe merkezin­de birleşmesiyle oluşarak Trabzon kentinin doğusunda Karadeniz'e dökülen Değirmendere, Vakfıkebir kentinden geçerek denize dökülen Foldere ve Beşikdüzü'nün batısında Karadeniz'e ulaşan Değirmendere'dir. Trab­zon ilinde yer alan başlıca alçak düzlükler, bu akarsuların taşıdığı alüvyonların kıyı kesimin­de yığılıp birikmesiyle oluşan ve dar şeritler halinde uzanan küçük ovalardır. Akarsu ağız­larıyla kenarlarında yer alan bu önemli tarım alanları yılın hemen her mevsiminde oluşabi­len toprak kayması (heyelan) ve taşkın tehli­kesiyle karşı karşıyadır. Her mevsimde yağış alan il topraklarının özellikle vadi yamaçların­da gevşek ve kaygan olması, sık sık toprak kaymasına yol açar. Taşkınların nedeni de yörede karların erimesi ya da fazla yağmur yağması sonucunda eğimli ve dar vadilerin hızla çok miktarda su taşımasıdır. Gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle bazı yıllarda taşkınlar ve toprak kaymaları birçok insanın yaşamını yitirmesine, yerleşim yerleri ile ta­rım alanlarının zarar görmesine yol açmakta­dır. Yamaçlardan kopan toprak ve kayaç kütlelerinin bazı vadileri tıkaması sonucunda oluşan setlerin ardında suların birikmesi, he­yelan göllerinin ortaya çıkmasına neden olur. İl sınırları içindeki başlıca heyelan gölleri Sera Gölü ile Uzungöl'dür. Dağların yüksek ke­simlerinde de bazı küçük buz yalağı göllerine rastlanır.
Yaz aylarında ilgi gören doğal kumsalların uzandığı il kıyısındaki başlıca çıkıntılar Arak­lı, Güzel hisar ve Bostan burunları ile Fener Burnu olarak da anılan Yeros (Yoroz) Burnu'dur. Fırtınalı havalarda gemiler ile tekne­lerin sığındığı Akçaabat Koyu ve Büyük liman bu kıyıdaki başlıca girintilerdir.
Karadeniz Bölgesi'nin doğu kesiminde gö­rülen her mevsimi yağışlı ılıman iklim Trab­zon ilini de etkiler. İç kesimlerden kıyıya ve kıyıda da orta kesimden hem batıya, hem doğuya doğru gidildikçe yağış miktarı artar. Ortalama olarak yılda 141 günü yağışlı geçen Trabzon kentinde yerin karla örtülü olduğu süre yılda bir hafta kadardır. Kıyı kesiminde yazın 40°C'yi bulan sıcaklar ve kışın da — 10°C'ye kadar düşen soğuklar görülmez. Ama güneydeki dağlık kesimde bu sınırları aşan hava sıcaklıklarına rastlanabilir.
Trabzon ili doğal bitki örtüsü açısından oldukça zengindir. Dağlık yörelerde geniş alanlar kaplayan, ormanlar alçak kesimlerde tarım toprağı elde etmek amacıyla büyük ölçüde yok edilmiştir. Bu ormanlar yaklaşık 1.600 metreye kadar kestane, kızılağaç, gür­gen ve daha çok kayınlardan, yüksek kesim­lerde ise ladinlerden oluşur.
Ele geçen bazı buluntuların günümüzden 7.500 yıl önce başlayan Bakır Çağı'na ve daha sonra yaşanan Tunç Çağı'na ait olduğu sanıl- maktaysa da, gerekli araştırma çalışmaları tamamlanmadığından Trabzon yöresinin ay­rıntılı yerleşim tarihine ilişkin yeterli bilgi yoktur. İÖ 7. yüzyılda Miletli denizcilerin yerleşim yeri kurduğu Trabzon kıyıları daha sonra Kimmerler'in saldırısına uğrayarak yağ­malandı. Medler ile Persler'in denetim sağla­dığı dönemden sonra İÖ 3. yüzyıl başlarında kurulan Pontos Krallığı'nın egemenliği altına giren Trabzon yöresi, İÖ 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu'na bağlandı. Bizans dönemin­de, 8. ve 9. yüzyıllarda birçok kez Araplar'ın saldırısına uğradı ve bir süre Araplar'ın elinde kaldı. 11. yüzyıl başlarında Bizans'ın Khaldia Theması'nın (yerel yönetim birimi) sınırları içinde olan yöreye Türkmenler ilk kez 1048'de gelmeye başladı. Bizans'ın Trabzon'a gönderdiği valilerin bağımsızlık ilan ederek yönettiği yöre, birçok kez bu valiler, Bizans ordusu ve Türkmenler arasında yapılan savaş­lara sahne oldu. Latinler 1204'te Konstantinopolis'i (bugün İstanbul) ele geçirince bura­dan kaçmak zorunda kalan Komnenos hane­danı, Gürcü Kraliçesi Tamara'nın da yardı­mıyla Trabzon'da bir devlet kurdu. Trabzon Rum İmparatorluğu, Pontos Devleti ya da Trabzon İmparatorluğu adıyla tarihe geçen bu yönetim, çeşitli güçlerin birçok kez ele geçirme girişimine karşın, Trabzon yöresinin de içinde yer aldığı Karadeniz kıyısındaki dar bir şeritte 257 yıl boyunca egemenliğini koru­du. Trabzon yöresi 1461'de Fatih Sultan Mehmed tarafından Osmanlı Devleti'nin top­raklarına katıldı. Osmanlıların eline geçtiğin­de halkının büyük bölümü Rumlar'dan oluşan Trabzon yöresi Celali Ayaklanmalarından zarar gördü. 17. yüzyılın ilk yarısında birçok kez Karadeniz'in kuzey kıyısından teknelerle gelen Kazaklar' ın, 19. yüzyıl başlarında da Ruslar'ın saldırı­sına uğradı. Şatıroğulları ve Tuzcuoğulları gibi bazı yerel yöneticilerin Osmanlı Devleti' ne karşı ayaklanmaları yöre halkını uzun bir süre etkiledi. I. Dünya Savaşı (1914-18) sıra­sında 1916'dan 1917'ye kadar Ruslar'ın işgali altında kalan Trabzon yöresi Rus ordusunun çekilmesinden sonra silahlı Rum Pontos ve Ermeni çetelerinin etkinliklerine sahne oldu. 1918'de Osmanlı ordusu tarafından kurtarılan yörede Pontos çetelerinin etkinliği daha sonra da sürdü. Trabzon yöresi cumhuriyetten son­ra il yapıldı.
Ekonomi
1990 Genel Nüfus Sayımı'nın geçici sonuçları­na göre halkının yüzde 62'si kırsal kesimde yaşayan Trabzon ilinde ekonomi daha çok tarıma dayalıdır. İklimi oldukça nemli ve ekim alanları kısıtlı olan ilde, çeşitlenmemiş olan bitkisel üretimde ürün miktarları düşük' tür. Ekonomik değeri oldukça yüksek ürünler elde edilmesi halkın belli bir kesimine yetecek ölçüde gelir sağlarsa da, bu durum tarımla geçinen halkın bir bölümünün nüfus artışı nedeniyle il dışına göç etmesine engel olamaz.
Yetiştirilen başlıca bitkisel ürünler patates, yaş çay yaprağı, mısır ve fındıktır. Az miktar­da kara lahana, tütün, mandalina, portakal ile öteki bazı sebze ve meyveler de yetiştirilir.
Önemli miktarda sığır beslenen Trabzon ilinde hayvancılık başlıca gelir kaynaklarındandır. Koyun da yetiştirilen ilde arıcılık yapılır. Kıyı kesiminde yaşayan halkın bir bölümü balıkçılıkla uğraşır. Dağlık kesimde yaşayan köylülerden bazıları da ormancılık işlerinde çalışır.
Türkiye balık üretiminde Trabzon ilinin önemli bir payı vardır. Yöre halkının beslen­me geleneğinde mısır unu, hamsi ve karalahanadan yapılan yemekler ilk sırayı alır. Trabzon ilinin başlıca hayvansal ürünlerinden olan Vakfıkebir yağı eskiden özellikle İstan­bul'da aranan bir üründü.
Sanayisi fazla gelişmemiş olan ildeki başlıca kuruluşlar un, çay, süt ürünleri, hamsi kon­servesi, balık unu ve balıkyağı, yem, hazır giyim, deri, orman ürünleri, metal eşya, çimento, tuğla ve kiremit fabrikalarıdır. Kü­çük sanayi etkinliği gelişmiş olan Trabzon ilinde dokumacılık, orman ürünlerini işleme, fındık kırma gibi işlerle uğraşan atölyeler ile kıyı kesiminde de tekne yapım yerleri vardır.
Yeraltı kaynakları açısından önem taşıma­yan ilde değerli ve sürekli olarak işletilebile­cek ölçüde zengin cevher yataklarına rastlan­mamıştır.
Tatilini yaylalarda geçirmek isteyenler ile dağcılığa, öteki doğa sporlarına, kamp kur­maya, akarsu ve küçük göllerde alabalık avlamaya meraklı olanlar için Trabzon ili çok zengin doğal değerlere sahiptir. Bunun yanı sıra tarihsel yapı kalıntıları açısından da zen­gin olan yöre, her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilir. 1988'de Artvin iline bağlı Hopa ilçesinde Sarp sınır kapısının açılmasının il turizmine bir canlılık ve çeşitlilik kattığı gözlenmektedir. Günübirlik ya da birkaç günlüğüne otomobil­leriyle yöreye gelen SSCB'li turistler, yanla­rında getirdikleri bazı eşyaları satıp gereksin­meleri olan başka eşya ve maddeleri alarak ülkelerine dönerler. "Bavul turizmi" olarak adlandırılan bu etkinlik daha çok yörenin ticari yaşamını renklendirir.
Trabzon yöresi ulaşım açısından çok eski dönemlerden günümüze kadar önemli bir konumdadır. İran'dan gelen tarihsel ticaret yolu yüzyıllardır Trabzon limanında Karade­niz kıyısına ulaşır. Bu kıyıdaki yerleşmeler arasında ulaşım, dağların kolay geçit verme­mesi nedeniyle, eskiden yaygın olarak deniz­yoluyla yapılırdı. Bu yerleşmeler 1950'lerden sonra karayolu ulaşımına öncelik tanınması sırasında Karadeniz kıyı yolu aracılığıyla bir­birine bağlanınca, denizyolu ulaşımı eski öne­mini yitirdi. Aşkale'de E-23 Karayolu'ndan ayrılan E-390 Karayolu, Zigana Dağları'ndan geçerek Trabzon kentinde Karadeniz kıyı yoluna bağlanır. Bu yol eskiden ünlü Zigana Geçidi'nde (2.010 metre) aştığı Zigana Dağları'nı günümüzde bir tünelle geçer.
İlkçağda Trabzon yöresini de içine alan Kara­deniz'in doğu kıyılarında Khalybler yaşıyor­du. İÖ 7. yüzyıldan sonra bu kesime Ege Denizi'nin batı kıyısındaki gelişmiş kentlerde yaşayan ve Yunanca konuşan bazı halk toplu­lukları önce ticaret, ardından da kalıcı olarak yerleşmek amacıyla gelerek yerleşti. İS 3. yüz­yılda Hıristiyanlık'ın yaygınlaşması sırasında Helenistik uygarlık yörede yaşayan halklar arasında birleştirici bir etki yarattı. Ortodoks dünyası açısından büyük bir önem taşımış olan yöre, Trabzon Rum İmparatorluğu dö­neminde gelişti ve zenginleşti. Bir bölümü bu döneme ait olan tarihsel yapılardan bazıları uğradığı yıkıma karşın günümüzde hâlâ ayak­tadır. Yörede yaşayan Rumlar'dan bir bölü­mü Osmanlılar tarafından İstanbul'a gönde­rildi ve yerlerine iç kesimlerden getirilen Türkmenler ile Giresun yöresindeki Çepniler'in bir bölümü yerleştirildi. 16. yüzyılın ilk yarısında Trabzon kentinde Müslüman olmayanların yaşadığı 14 mahalleye karşılık 10 Müslüman mahallesi vardı. 19. yüzyılın sonla­rına varıldığında Rumlar ve Ermeniler yöre halkının yüzde 20'sini bile oluşturmuyordu. Osmanlı döneminin son yıllarında Pontos Cemiyeti'ne bağlı çetelerin yörede bağımsız bir devlet kurmak amacıyla giriştiği etkinlik­ler sırasında buna karşı direnen güçlerle girdiği silahlı çatışmalar Trabzon'un önemli ölçüde zarar görmesine yol açtı. Yörede yaşayan Rumlar, Lozan Barış Antlaşması'nın (24 Temmuz 1923) imzalanmasından sonra Yunanistan'a gönderildi. Yörede yaşamış olan Rumlar'ın konuştuğu Trabzon dilini Yunanlılar anlamazdı. Yerel bazı dillerle Rumca'nın karışımından oluşan Trabzon dili, eskiden yörenin bazı kesimlerinde yaşayan Müslüman halk arasında da konuşulurdu.
Tarihsel değerler açısından oldukça zengin olan Trabzon ilinde yer alan başlıca tarihsel yapılar, Trabzon kentinin batısındaki Aya­sofya Kilisesi (Hagia Sophia) ile Maçka ilçe merkezinin yaklaşık 17 km güneyindeki Sümela (Sümela) Manastırı'dır.
Trabzon kentinin Fatih mahallesinde yer alan Ayasofya Kilisesi, İmparator I. Manuel Komnenos tarafından 1238 ile 1263 arasında yaptırılmış, mimarlık açısından önemli bir tarihsel yapıdır. Batıdaki çan kulesi 1427'de yapılmış olan kilisenin iç duvarları dinsel ko­nulu çeşitli resimlerle süslenmiş fresklerle kaplıdır. Trabzon Osmanlılar tarafından alındıktan sonra 1484'te camiye çevrilen kili­se, 1958-62 arasında onarıldı. Ayasofya Kili­sesi 1964'te müze olarak ziyarete açıldı.
Meryemana Manastırı olarak da adlandırı­lan Sumela Manastırı, Maçka ilçesinin güney­doğu kesimindeki dağlık bir alanda ve Mer­yemana Deresi vadisinin duvarı andıran sarp yamacında yer alır. Bu kayalık yamaçta vadi­den 200 metre yüksekte bulunan doğal bir girintinin genişletilmesiyle oluşturulan düz­lükte yapılmış olan manastırın ana giriş kapı­sına, kayalara oyulmuş 64 basamaklı bir merdivenle ulaşılır. Buradan 92 basamaklı merdivenle inilen manastır avlusunun solunda mağara kilise yer alır. Bu avlunun sağında, uçurum boyunca keşiş hücreleri uzanır. Kili­senin içini ve dışını süsleyen dinsel konulu freskleri önemli ölçüde tahrip olan ve yakın yıllarda onarım görmeyen Sumela Manastırı çok harap bir durumdadır. 4. yüzyıl başların­da Atina'dan gelen iki keşiş tarafından kurulduğu söylenirse de, kesin yapım tarihi bilin­memektedir. Ortodokslar'ın en kutsal mer­kezlerinden biri olan Sumela Manastırı'ndaki keşiş hücrelerinin III. Aleksios Komnenos döneminde 14. yüzyılda eklendiği bilinmekte­dir. Trabzon imparatorlarının taç giyme tö­renleri Sumela Manastırı'nda yapılırdı. Ma­nastırın dinsel açıdan büyük önem taşımasının nedenlerinden biri de Kara Meryem ikonası olarak da bilinen Hz. Meryem ikonasının yüzyıllar boyunca burada saklanmış olması­dır. Trabzon imparatorları tarafından çeşitli armağanlar gönderilerek etkinliğinin sürdü­rülmesi sağlanan manastır, Osmanlı dönemin­de de önemini korudu. Birçok Osmanlı padi­şahının manastıra armağan gönderdiği ve onarımına katkıda bulunduğu bilinmektedir. Sumela Manastırı'na Osmanlı padişahları ta­rafından bazı özel haklar tanınmasının başlıca nedeni, Hz. Meryem'in Müslümanlar'ca da kutsal sayılmasıdır. 1923'te Rumlar'ın Yuna­nistan'a gitmesinden sonra terk edilen manas­tırın ahşap döşemeleri ve çatısı 1930'daki bir yangında tümüyle yandı. Günümüzde, geriye kalan taş duvarlarıyla Meryemana vadisinin alçak kesimlerinden bakıldığında görkemli bir görüntü veren ve uzun bir süre yöre halkı tarafından bir ziyaret ve adak yeri olarak değerlendirilen Sümela Manastırı, ilk kez 1972'de koruma altına alındı. Her yıl Trabzon yöresine binlerce yabancı turist gelmesinin başlıca nedeni olan Sümela Manastırının çevresindeki 4.800 hektarlık alan 9 Eylül 1987'de ulusal park olarak ayrıldı. Maçka Altındere Vadisi Milli Parkı adıyla koruma altına alınan bu alana gelenler kamp kurma, piknik yapma ve sportif balıkçılık olanakla­rından yararlanır.
Trabzon yöresi halkının başlıca geleneksel el sanatları bakırcılık, dokumacılık, ağaç işçi­liği, silah yapımcılığı, kuyumculuk, çorap örücülüğü ve bıçakçılıktır. Zaman içinde bu sanatlardan bazıları eski önemini yitirmiştir. Günümüzde Trabzon yöresinin başlıca el sanatı ürünleri kemik ya da boynuz saplı ve çift oluklu Sürmene bıçağı, ağaçtan yapılma beşikler ve şimşir kaşıklar, gümüş ve altın tellerden hasır örgü biçiminde, kadınlar tara­fından işlenen zarif Trabzon bilezikleridir.
İl Merkezi: Trabzon
Trabzon kenti, Samsun'dan sonra Karadeniz Bölgesi'nin ikinci en büyük il merkezi Ve yerleşim yeridir. İlin kuzey kesimindeki Kara­deniz kıyısında yer alan kent, İÖ 7. yüzyılda Miletli denizciler tarafından bir ticaret koloni­si olarak kuruldu. Bazı kaynaklar koloninin kurulduğu bu kesimde İÖ 2000'den beri bir yerleşme yeri bulunduğunu yazar. Yerleştik­leri yörede yüzey şekillerinin masayı andıran sekiler biçiminde kıyıya doğru alçaldığını gören Miletliler, Eski Yunanca "masa" sözcü­ğünün karşılığı olan trapeza*dan esinlenerek kente Trapezous adını verdiler. Zamanla Trapezus, Trapezund ve Trebizond gibi bazı değişimler geçiren bu ad daha sonra Trabzon biçiminde söylenmeye başlandı.
Bir liman kenti ve ticaret merkezi olarak yüzyıllar boyunca önem taşıyan kent, Bizans döneminde aynı zamanda başlıca dinsel mer­kezlerdendi. Trabzon Rum İmparatorluğu' nun başkenti olan Trabzon, Osmanlı dönemin­de eyalet ve vilayet merkezliği yaptı. 1867'de çıkan bir yangından zarar gördü, 1895'te de bir Ermeni ayaklanmasına sahne oldu. I. Dünya Savaşı sırasında 1914 ve 1915'te birçok kez Rus donanması tarafından bombardıman edilmesi sırasında kentte 1.000'den fazla Trabzonlu yaşamını yitirdi. 1916'da Ruslar tarafından işgal edilen, onların çekilmesinden sonra Rum ve Ermeni çetelerinin eline geçen kent 1918'de kurtarıldı. Bu çetelerin etkinliği­ne direnmek amacıyla bazı Trabzonlu tüccar­ların önderliğinde 1919'da kurulan Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti'nin merkezi kentteydi. Kurtuluş Savaşı'ndan ol­dukça yıkıma uğramış biçimde çıkan Trabzon kenti daha sonra onarılarak gelişmesini sür­dürdü.
  İldeki sanayi kuruluşlarının önemli bir bö­lümü Trabzon kentindedir. Önemli karayolla­rının kesiştiği bir kesimde, kıyı boyunca doğu ve batı yönünde gelişmesini sürdüren kent, Karadeniz Bölgesi'nin doğu kesimindeki en gelişmiş olanaklara sahip ticaret ve hizmet merkezidir. Aynı zamanda bir liman kenti olan Trabzon, havaalanından yapılan düzenli uçak seferleriyle ülkemizin öteki merkezleriy­le bağlantı kurar. Birçok sağlık kuruluşu da bulunan kentteki başlıca eğitim kurumu Ka­radeniz Teknik Üniversitesi'dir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder