Ana Sayfa Bilgi Bankası

27 Aralık 2010 Pazartesi

Tuğra ?

  Eski Türk devletlerinde hükümdar­ların özel biçimdeki mühürlerine verilen addı. Tuğranın Oğuzlar'a kadar uzanan bir geçmişi olduğu söylenirse de, ilk örneklerine Büyük Selçuklular'da rastlanır. Selçuklu tuğraların­da, bağlı oldukları Kınık boyunun damgasın­dan alındığı sanılan ok ve yay işareti vardı. Bu biçim özelliği başka devletlerin tuğralarına da yansımıştır. Selçuklular'da önemli resmi bel­gelerin başına, tuğranın yanına hükümdarın lakabı ve dualar da yazılırdı.
Tuğra Anadolu Selçuklularında, Anadolu Beylikleri'nde, Memlûklar'da ve Osmanlılar' da da vardı. En eski Osmanlı tuğrası Orhan Gazi'nindir ve 1324 tarihini taşır. Gene ok ve yaya benzer biçimde düzenlenmiş bu tuğrada yalnız "Orhan bin Osman" (Osman oğlu Orhan) sözcükleri yer alıyordu. Sonraları "han" (Yıldırım Bayezid), "şah" (Yavuz Sul­tan Selim) sanları ile "el-muzaffer daima" ibaresi de eklenmiştir. İlk kez II. Mahmud (1808-39) tuğranın yanma, mahlası olan "Adli"yi koydurmuştur. II. Abdülhamid (1876- 1909) "el-Gazi" sıfatını, V. Mehmed (1909- 18) de ikinci adı olan "Reşad"ı tuğralarıyla birlikte kullanmışlardır.
Tuğra zamanla, bu işle özel olarak uğraşan hattatların elinde, harflerin belli bir sırayla istiflendiği, karmaşık görünümlü bir biçim almıştır. Bu yüzden, tuğranın kime ait oldu­ğunu anlamak uzmanlık isteyen bir iştir. Tuğ­ra padişahın buyruğunu ya da onayını göste­ren belgelerin üstüne kâğıdın boyutuna ve ya­zının iriliğine uygun ölçüde çekilirdi. Divan-ı Hümayun'da bu işle görevli kişiye nişancı ya da tevkii denirdi. Ayrıca, padişahın özellikle savaş durumunda yetkili kıldığı yüksek görev­liler de tuğra çekebilirlerdi. Bu usul kötüye kullanıldığı için 1643'te kaldırıldı, yalnızca se­fere çıkan sadrazamlara üzerine tuğra çekil­miş boş kâğıtlar verilmeye başlandı. 18. yüz­yılda gene eski usule dönüldü.Osmanlı Devleti'nde sadrazamların, beylerbeyilerin ve sancakbeyliği yapan şehzade­lerin de tuğraya benzer mühürleri vardı. Pençe adı verilen bu mühürler tuğradan farklı olarak kâğıdın kenarına konurdu. Sadrazam­ların buyruklarını içeren belgelere pençe koy­ma geleneği 1861'de kaldırıldı ve yerine mü­hür basma usulü kondu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder