Ana Sayfa Bilgi Bankası

20 Aralık 2010 Pazartesi

Tarihte İlk Kadın Şair

Muazzez İlmiye ÇIĞ

Tarihte her konunun ilki Sumer'de olduğu gibi, ilk şairi de Sumer topraklarında buluyoruz. Bu şair kadın hem bir prenses, hem de önemli bir mabedin başrahibesi. O, ilk Akad Kralı 1. Sargon'un kızı (İÖ 2400). Sargon, kendinden hemen hemen 1000 yıl sonra onun ağzından yazılmış bir şiire göre, bir rahibenin çocuğuymuş. Bu şiir şöyle:

Ben Agade'nin kralı büyük kral Sargon
Annem yüksek bir rahibe idi, babamı bilmiyorum
Yüksek rahibe annem beni gizlice doğurdu
Beni bir kamış sepete koydu, onu ziftle kapladı
Beni nehre bıraktı, dışarı çıkamayacaktım
Nehir beni sürükleyerek su çekici Akki'ye götürdü
Akki beni sudan çıkardı, kendi oğlu gibi büyüttü beni


Görüldüğü gibi, Sargon'un annesi rahibe olduğundan onu gizlice doğurup Musa gibi sepet içinde suya bırakmış. (Çünkü, Sümerlilerde rahibeler Tanrının karısı olarak kabul edildiğinden, doğan çocuklar Tanrının çocuğu sayılıyor; rahibeler, çocuklarını gizlice doğuruyorlar ve birisi alır düşüncesiyle de suya bırakıyorlardı.) Sepeti bulan Akki adındaki sucu onu büyütmüş ve Kiş Sarayı'na içkicibaşı olarak vermiş. Sargon çok akıllı olmalı ki sarayda yaşarken Kiş kralı Zababa’nın hastalığından ve güçsüzlüğünden yararlanarak önce Kiş krallığını ele geçirmiş; daha sonra Sumerlilerden öğrendiği askerlik tekniği ve bilgilerle diğer şehir krallıklarını da yavaş yavaş ele geçirerek sınırları Anadolu'ya kadar uzanan bir imparatorluk kurmuş. Bu imparatorluğun kuzeyini Akad, güneyini Sumer olarak adlandırmış; bir de imparatorluk için Agade isimli görkemli bir başkent yaptırmış. Fakat ne kadar güçlü olursa olsun, idare ettiği halk oranın yerlisi Sumerlilerdi ve onlar yazılarıyla, sanatlarıyla, bilimleriyle büyük bir uygarlık kurmuşlardı. Bu halkı yıkmak kolay değildi. Bu yüzden onların beğenisini kazanması, onlarla dost olması gerekti. Bunun için onların tanrılarını (özellikle Aşk Tanrıçası “İnanna”ya “İştar” adı vererek) kendi koruyucu Tanrısı olarak kabul etmiş ve başkent Agade'yi bu Tanrıça kurmuş gibi göstermek için bir şiir yazdırmıştır. Bu şiir şöyle:

İnana Agade'yi, kendi evini altınla doldurdu
Parlak evini, kendi evini gümüşle doldurdu
Onun ambarlarını nasıl da bronz ve lacivert taşla doldurdu
O, yaşlı kadınlara danışılma hediyesi verdi
O, yaşlı erkeklere danışılma hediyesi verdi
Genç kızlara dans eğlencesi verdi
Delikanlılara silah kullanmayı verdi
Küçüklere kalp sevinci verdi
Onların dadıları tambur çaldı
Şehrin içinde arp sesleri yükseliyordu
Şehrin dışında flüt ve davul sesleri yankıyordu
Gemiler görkemli görünüyordu
Bütün ülke güvenlik içinde idi
Halkın gördüğü hep güzelliklerdi


Sargon, kızı Enheduanna'yı Tanrıça İnanna'nın babası Ay Tanrısı Nanna'nın Ur şehrindeki görkemli Ekişnugal adlı mabedine başrahibe yapmıştı. Enheduanna, yalnız birçok din adamının başı olarak bu mabedi ve Uruk şehrindeki Gök Tanrısı An'ın mabedini yönetmekle kalmamış, aynı zamanda Sumer Tanrı ve mabetlerini öven birçok ilahi yazmıştır. Sistematik bir teolog olduğunu gösteren bu ilahiler, kendisinden en az 600 yıl sonraya kadar varlığını sürdürmüştür. Onların kopyaları yapılarak çeşitli şehirlerin ve okulların kitaplıklarına alınmış, oralarda okunmuş, üzerlerinde çalışılmış ve şarkı olarak söylenmiştir.

Enheduanna'nın varlığını yalnız şiirleriyle değil, arkeolojik bulgularla da biliyoruz. Onun adı bulunan iki mühürle bir de taştan yapılmış disk bulundu. Bu disk üzerinde hem kendisinin, hem de üç yardımcısının kabartmaları var. Kendi profilden görünüyor, üzerinde rahibe kıyafeti olan saçaklı elbisesi bulunuyor. Fakat bunlardan en etkili olanı kuşkusuz edebi yazıları, daha doğrusu şiirleridir. Bunlar hem Sumerce, hem de kadın dilinde yazılmıştır. Sümer'de kadınların yazdığı veya onların ağzından yazılan edebi eserleri kadın dilindedir.

Bu şiirlerden bazıları:

Başkaldıran bir dağın yola getirilmesi

Saygı göstermeye dağda
Bitkileri lanetledin
Onun yüce kapısını küle çevirdin
Onun nehirlerinden kan akıttırdın
Onun ordusu sana gönüllü tutsak oldu
Dağılan güçleri isteyerek sana geldi
Onun güçlü adamları isteyerek önünden geçit yaptılar
Kentin eğlence yerleri kargaşalıkla doldu
Onun delikanlıları tutsak olarak sana getirildi


Başkaldıran Uruk şehri ve İnana

Bu ülke senindir demeyen şehir
Seni meydana getiren babanındır demeyen şehir
Senin söylediğin kutsal emri, senin yolundan döndürdü
Onun dölyatağından uzaklaştın
Onun kadını kocasına sevgisini söyleyemedi
Gece onlar çiftleşmedi
Kadın kalbinin kutsallığını kocasına açamadı
Şahlanmış inek, Sin'in büyük kızı
Kraliçe! Sana saygı gösteren An'dan da büyüksün
Kraliçelerin büyük kraliçesi
Kutsal dölyatağından çıkar çıkmaz doğuran annenden de büyüksün
Bilgili, akıllı, bütün ülkelerin kraliçesi
Yaşayan canlıları ve insanları çoğaltan senin için
Bu kutsal şarkıyı söylüyordum

İşte bunlar en az 4500 yıl önce prenses, başrahibe olan tarihin ilk kadın şairinin dizeleri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder