Ana Sayfa Bilgi Bankası

20 Aralık 2010 Pazartesi

Tanrı'nın varlığı bilimsel olarak niçin kanıtlanamaz?

Uyarı: Bu yazı boyunca bilim dendiğinde fen bilimleri, yani fizik, kimya, biyoloji ve bunların uzantıları; fiziksel dünya, tabiat, evren vs dendiğinde de bilimin ilgi alanına giren algılarımızın dışında, ötesinde ve ondan bağımsız varlığı kabul edilen dış dünya kastedilecektir. Dış dünyanın var olup olmadığı bu yazının konusu değildir. Dış dünya ve algılarımız arasında kesin bir sınır çizmek mümkün değildir, ancak bir örnekle kavramlar üzerinde anlaşma cihetine gidilebilir.

Biri, "bu odada bir at var," dediğinde dış dünyaya ait bir iddiada bulunmaktadır. Bu önermede geçen kelimelerin dış dünyadaki anlamları üzerinde anlaşmış birden fazla insan odada geçekten bir atın bulunup bulunmadığını deneyler ve gözlemlerle araştırır. Bu önerme kanıtlanabilir veya çürütülebilir.

Aynı kişi, "ben bu odada bir at görüyorum," dediğinde dış dünyaya ait bir iddiada bulunmamaktadır. Bu önermeyi kanıtlamanın veya çürütmenin bir yolu yoktur.

Yukarıda verdiğim örneğe karşı zayıflatıcı argümanlar getirilebileceğinin farkındayım, çünkü günlük dil, denenle demek isteneni karıştırmak konusunda kötü şöhretlidir. Bu konu ayrıca uzun bir yazı konusu olacak kadar geniştir. Avnia'da bu konunun çok az bölümüne değinme fırsatı buldum. Yine de meraklı okuyucuya dilin düşünceye etkisini ele alan bazı kaynaklar önererek oraya hiç girmeyeyim:

Stuart Chase'in Tyranny of Words ve Power of Words,
S I Hayakawa'nın Language in Thought and Action,
Aldous Huxley'in Words and Their Meanings,
Alfred Korzybski'nin Science and Sanity.

Bunlar benim dil ve düşünceyle ilgili okuduğumu hatırlayabildiğim bir çok kitaptan bir kaçı. Onları Bü kütüphanesinde bulup okumuştum. Herhangi birini bulursanız bibliyografyasına bakarak aynı konuda başka bir çok kitabın adına ulaşmanız mümkün.

(ilgilenen, Ludwig Wittgenstein'ın Tractatus: Logico-Philosophicus'unu da okuyabilir, ama benim önerdiğimi kimseye söylemeyin. Söylerseniz inkar ederim.)

Bu yazı yine buralarda bir yerlerde işlenen bir konuyu ele alıyor, fakat, ne yapayım, insanlar onları ya okumuyor, ya da demek istediğimi tam olarak aktaramıyorum. Artık hangisiyse, soru geldikçe cevap vereceğim, cevap verdikçe de verdiğim cevapları düzenleyip buralara koyacağım.


--------------------------------------------------------------------------------

Mesela bilim ile gerçekten Allah'ın varlığı mı yoksa mahiyeti mi açıklanamaz?

Bence her ikisi de.

Bilim yoluyla Allah'ı kanıtlamak başlığı altında yapılan yaygın ve yaygın olduğu için de sorgulanmayan bir yanlış var: Bilimin bazı verilerini ele alarak ve mantık yürüterek varılan sonuçların Allah'ın varlığını kanıtladığını iddia etme yanlışı. Bunun en basta gelen nedeni de Türkiye'de bilim denince genel olarak anlaşılan şeyin bilim olmayışı. Bildiğim kadarıyla lise kitaplarında bilimin yolu ve tarzı daha çok biyoloji kitaplarında anlatılıyor. Benim lise yıllarımdan hatırımda kaldığına göre de biyoloji öğretmenleri bu konuyu yeterince incelemiyorlar. Şahsen bilimsel kanıtın ne olduğunu öğrendiğimde lise yıllarım çok uzak geçmişte kalmıştı.

Bilim tabiatla ilgilenir. Allah tabiat ötesidir. Tabiatta deney ve gözlemler yaparak onu sayılarla ifade etme sanatı olan bilimin tabiat ötesini kanıtlayacağını iddia etmek yanlıştır.

Tabi bir de madalyonun diğer yüzü var: Bilim kullanılarak Allah'ın var olmadığı da kanıtlanamaz.

Kısaca, bilimle tabiat ötesi herhangi bir şeyi, varlığı ya da kavramı kanıtlamak veya çürütmek mümkün değildir.

örneğin bilimci hücreyi inceler, hücre hakkında bir sürü kelime ve sayı verir, bir sürü kimyasal reaksiyon tanımlar. Hücrenin işleyişini ve yapısını deney ve gözlemlerin izin verdiği kadarıyla açıklamaya çalışır. Açıklanamayan yerler için de hipotezler üretir ve bunları deneyerek kanıtlanıp kanıtlanamayacağını araştırır. Farklı yer ve zamanlarda farklı bilimciler tarafından denenip gözlenerek teyit edilen sonuçlar birleştirilir. Aykırı deney veya gözlem yapılana kadar bu sonuçlar kabul edilir ve okullarda okutulur. Oyunun kuralı gereği, dünyanın bir yerlerinde önceki sonuçların yanlış olduğunu kanıtlayacak deney ve gözlem peşinde bir çok bilimci vardır, çünkü bilimsel bir sonucu yanlışlayan bir deney veya gözlemin karşılığı Nobel ödülü bile olabilir.

Şimdi, birinin bir biyoloji kitabının hücreyle ilgili bölümünü açıp bu verilere bakarak, "işte bu düzen bir yaratıcıyı gösterir," demesi bilim değildir, çünkü bu mantıksal bir çıkarımdır ve mantıksal çıkarımlar bilim adına yapılıyorsa onların da denenmesi ve gözlenmesi gerekir. Bu çıkarımın kanıtlanabilmesi için sözü edilen yaratıcının hücre içinde bu işleri yaparken farklı yer ve zamanlarda farklı insanlar tarafından gözlenmesi beklenir.

Tabi bir başkasının da, "ben şimdiye kadar böyle bir şey gözlemedim, öyleyse yaratıcı filan yoktur," demesi de bilim değildir, çünkü bilimsel olarak yasaklanmayan her hangi bir olgunun henüz gözlenmemiş olması herhangi bir mantıklı çıkarıma götürmez, ve işleri bir yaratıcının yürütüyor olmasını bilinen herhangi bir bilimsel yasa yasaklamaz.

Bir kaç örneğe bakalım:

"Allah yoktan var eder ve varı yok eder."
A: Enerjinin korunumu yasası bunu yasaklar.
T: Başlangıçta bu yasanın ihlal edildiği bugün kabul ediliyor.

"Allah dilediği gibi işler."
A: Nedensellik bunu yasaklar.
T: Nedensellik onun yaptığıdır.

"Allah evrenin dışındadır, fakat insana şah damarından daha yakındır."
A: Bilim evrenin içiyle ilgilenir, bir şeyin hem dışarıda hem de içerde olması bir paradokstur.
T: Bu bilimle çözülemez, ancak inanırsın.

"Allah aklından geçenleri bile bilir."
Bilimsel olarak bu nasıl kanıtlanabilir?

"Aklına ne gelirse gelsin Allah ona benzemez (muhalefetün lil-havadis)."
Bildiğimiz veya bilebileceğimiz hiç bir şeye benzemeyen bir varlığa bilimsel olarak nasıl ulaşılır?

"Allah formüllerin, yasaların ve algıların ötesindedir."
O halde bilimsel olarak gözlenemez, deney yapılamaz, matematiksel olarak ifade edilemez.

Thorndike'ın bir lafını buraya yazayım: If something exists, it exists in an amount, and it can be measured.

A primer to Quantum Physics kitabında rastladığım bir cümleyi de aktarayım: To know is to measure.

Bilimde mantık yürüterek varılan bütün sonuçlar deney ve gözlemlerle desteklenmek zorundadır. Bunun için Feynman'ın Fizik Yasaları üzerine kitabını bulup bir kaç kere okuman gerekiyor.

Feynman, Richard. Fizik Yasaları üzerine, TüBiTAK, 1996.

özellikle 184. sayfayı çok iyi hazmetmen gerek.

Sonuç: iman gaibe inanmak demektir, görmeden, duymadan, dokunmadan, tatmadan, dışardan destek aramadan. (Kur'an 2:3)

Tabiat risalesi ve diğer risalelerde yapılan, bilimsel kanıt getirdiğini iddia eden herkesin yaptığı şeydir: iç çelişkileri gidermek ve meseleleri örneklerle akla yatkın hale getirmek.

akıllı tasarım

Dönüp dönüp aynı şeyi söylemek zorunda kalıyorum: Tasarımın akıllıca olması bir şeydir, bu akıllıca tasarımın bir yaratıcıyı kanıtlaması başka bir şey. Birileri Allah'ı laboratuarında şahsen bu akıllı tasarımları imal ederken gözlerse kanıt tamamdır. Peki, bu gözlemi yapan var mı? Bir daha yazayım: Bilim tabiatın içindeki şeylerle ilgilenir, tabiat dışı veya tabiat ötesi bilimin dışındadır.

Darwin'in Kara Kutusu adlı bir kitaptan

Bilim deneme yanılma yoluyla ilerler. Bugün kesin bilim dediğimiz şeylerle belki yüz yıl sonra alay edilecek, tabi bunlara bağlı olarak yapılan kanıtlarla da. Darwin'in bir sürü görüsü yanlıştı, ama bu neyi kanıtlar? Aristo'nun da bir sürü görüsü yanlıştı, Bohr'un da, Newton'un da. Bunlar neyi kanıtlar? Marx'ın bir sürü görüsü doğruydu, peki bu neyi kanıtlar?

Sanırım senin sayfanda eğer bir şeyin varlığı bilimsel olarak ispatlanamazsa tersi de yani yokluğu da bilimsel olarak ispatlanamaz diyorsun.

Şöyle demek daha doğru: Herhangi bir teori bilimsel olarak kanıtlanamaz. Deneysel ve gözlemsel teyitler (confirmations, verifications) teorinin bir süre daha yürürlükte kalmasını sağlar. Ancak Allah bilimim ilgi alanı dışında bir kavram olduğundan onun varlığı veya yokluğu bilimsel olarak kanıtlanamaz.

Jainist evren

Jainist evren görüşüne göre verilen argümanı koyduğum sayfanın başında, "Uyarı: Buradaki bilgilerin neredeyse tamamı sıfır güvenliklidir. Hiçbirini şahsen araştırmadım. Zaten bu nedenle Kafe'de. Use them at your own risk." gibi bir uyarı vardı, gözünden kaçmış.

Ayrıca, Jainistlerin bu görüşü de bilimsel olarak kanıtlanamaz ve reddedilemez. Yani, nihayet hiç kimse evrenin gerçekte sonlu olduğunu bilmiyor. Sadece eldeki bilimsel veriler sonlu olması gerektiğini söylüyor, ama bilim gözlem demektir. Kimse evrenin sonlu ya da sonsuz olduğunu gözlemedi. Muhteşem Arşimet kürsüsündeki Birinci sınıf bir teori ve Fizikte cevap bekleyen sorulardosyalarını bir kaç kere okumalısın.

Tabi, biri "ben o yazıyı okudum ve Jainist oldum" derse, kargalarla birlikte güleceğimden emin olabilirsin.

Kur'an'da dünya ve evrene dair birtakım bilimin çalışma alanına giren açıklamalar var - dünya güneş ve ayin bir yörüngesi olduğu gibi-.Ve bu açıklamalar dinin bilimle olan iç içeliğini mi gösterir yoksa başka bir amaç mı var bu ifadelerde.

Bence o ayetler müminlere bir hitaptır: "tabiata bakarken Allah'ın yaratıkları diyerek bakin, onun mahlukatını başkalarına izafe etmeyin," demektir. Ayrıca, "bunlara bakın, kalbiniz tatmin olsun, bunları yapan size vaat ettiği her şeyi yerine getirebilir," şeklinde de yorumlanabilir. Yani, bu ayetler gerçekten bir şeyleri kesinlikle kanıtlıyor olsaydı, onları okuyan herkesin imana gelmesi gerekmez miydi?

Somut bir örnek vermek gerekirse Allah Kur'an'da cinlerden bahsediyor.

Bu ifade aklıma bir şey getirdi: Evet, peki cinler bilimsel olarak kanıtlanabilir mi? Kur'an böyle dediği için onlara inanırsın, ama bilimsel kanıt?

Ama bilimsel olarak yoklar çünkü bilimsel yolla ispatlanamıyorlar. O zaman yine bu sadece bir inanç meselesi midir?

çok güzel! Evet aynen öyle.

... televizyon yayını ya da telefon o zamanlar ne kadar bilimseldi?

Konuyu karıştırmayalım: ilk televizyon yapılana kadar televizyonunun matematiksel veya mantıksal olarak kanıtlanmış olması onu bilimsel olarak kanıtlamaz. Yani, ilk televizyon yapılana kadar televizyon bilimsel olarak kanıtlanmamıştı. Kara delikler hakkında ne kadar kitap ve teori olduğunu biliyorsundur. Bilimsel olarak ilk kara delik gözlenene kadar kara delikler üzerine yazılmış olan her şey bir fantazidir. Bilimi anlıyor musun?

işte bu yüzden bilime ne kadar güvenilebilir?

Bu cümle yanlış bağlamda kullanılmıştır. Bilime ne kadar güvenilebileceği başka bir konu. Allah'ın varlığının veya mahiyetinin bilimsel olarak kanıtlanamayacağı, onun var olmadığı anlamına gelmez, sadece bilimsel olarak kanıtlanamayacağı anlamına gelir. insanlar bilimsel olarak kanıtlanmayan yüzlerce şeye inanıyor. Bilim yarın güneşin doğacağını da kanıtlayamaz, ama bu neyi kanıtlar? Eldeki bütün matematiksel ve fiziksel veriler güneşin yarın doğacağını gösteriyor. Aksine herhangi bir kanıt olmadığına göre yarın doğacağı da muhakkak gibidir, ancak güneş doğana kadar ortada kanıt filan yoktur.

Veya bilimin açıklayamadığı şeyleri inkar etmesi ne kadar bağlayıcıdır ve hatta bu tavır bilimsel midir?

Bilim açıklayamadığını inkar etmez, bu konu henüz açıklanamamıştır, der. Ancak bilimsel olarak açıklanamayanın da ne olduğuna dikkat etmek lazımdır. Bağımsız gözlemciler tarafından bir çok kez gözlenmiş ve gerektiğinde gözlem yolları herkese açık olan bir olay vardır ve henüz olayın matematiksel bir teorisi kurulamamışıtır. işte bilimsel olarak açıklanamamış olan budur. Yoksa Hint yogilerinin levitasyon ilüzyonları ya da okyanusyalı çıplak elli ilkel şifacılar gibi yaygın rivayetler bilimsel anlamda açıklanamamış olaylar değildir. Tanrı bilimsel olarak konmadığından bilimsel olarak araştırılamaz. Bu nedenle Tanrı'nın varlığı veya yokluğu konusunda bilimcinin tavrı agnostiktir.

Sanırım şöyle düşünüyorsun: Bilim kanıtlayamıyor, öyleyse yok. Hayır. Bilimsel olarak kanıtlanamaz demek, bilim kanıtlayamadığı için Allah yok demek değildir. Bilim Allah'ın varlığını kanıtlayamaz, ama onun yokluğunu da kanıtlayamaz. Bu, inanmak istiyorsan, bilimden destek arama demektir.

Allah ve din olgusu bunlara inanan insanlar tarafından çıkarılmış sübjektif olgular mıdır yoksa kabul veya inkarla değişmeyen mutlak gerçekler midir?

Ben karşı soru sorayım, kendi soruna kendin cevap ver:

Yeryüzünde herhangi bir dine inanan ne kadar insan varsa, o kadar Tanrı ve din inancı olması neyin göstergesidir? (Dünyadaki bütün fizikçilerin aklındaki foton kavramı birbirinden ne kadar farklıdır?)

Bitirmeden önce bir özet yapayım:

Allah fizik ötesi bir varlığın adıdır. Fiziğin içinde kalarak ne VARLIĞI ne de YOKLUĞU bilimsel DENEY ve GöZLEMLERLE kanıtlanamaz.

Şu deneyi ya da su gözlemi yaparsan Allah'ı bulacak ve göreceksin diyebileceğin bir deney ya da gözlem varsa, onun prosedürünü bana yaz. ben de yapayım ve bulup göreyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder