Ana Sayfa Bilgi Bankası

7 Ocak 2011 Cuma

VAN DYCK,Sir Anthony

VAN DYCK, Sir Anthony (1599-1641). Dünyanın en büyük portre ressamlarından sayılan Anthony Van Dyck, Rubens'ten son­ra 17. yüzyılın en usta Flaman sanatçısı olarak tanınır, (bak. Rubens, Peter Paul). Dinsel, tarihsel ve mitolojik konulu bazı tablolarının dışında, yapıtlarının çoğunu soyluların göz alıcı giysiler ve mücevherlerle bezeli portrele­ri oluşturur.
Zengin bir ipek tüccarının 12 çocuğundan biri olan Van Dyck, Anvers'te (Flamanca'da Antwerpen, bugün Belçika'da) doğdu. Daha 10 yaşındayken, Anvers'te yaşayan bir ressa­mın yanına çırak olarak girdi. 18 yaşında Anvers Ressamlar Loncası'na kabul edildi. Yeteneğini kısa zamanda kanıtlayan Van Dyck bir süre Rubens'in yanında çalıştı. Bir söylentiye göre Rubens genç sanatçıya o kadar güvenirdi ki, büyük boyutlu tabloları­nın bazı bölümlerini ona yaptırırdı. Van Dyck, Rubens'le çalıştığı birkaç yıl boyunca ondan pek çok şey öğrendi, üslubundan önemli ölçüde etkilendi.
1620'de Arundel kontunun çağrısı üzerine İngiltere'ye gitti. Orada kaldığı birkaç ay içinde soyluların portrelerini yaptı. Daha
sonra İtalya'ya giden sanatçı orada yaklaşık beş yıl kaldı. Cenova, Torino, Milano ve Mantova kentlerini gezdi. Gezileri sırasında Rönesans ustalarının yapıtlarını inceledi. En çok da Venedik Okulu'nun en büyük ressamı Tiziano'nun yapıtlarından etkilendi. O dönemde İtalyan soylularının göste­rişli ipek giysiler ve mücevherler içinde çok sayıda portresini yaptı. Soyluların kişiliklerini ve görkemli yaşamını büyük bir ustalıkla yansıttığı portreleriyle İtalya'da kısa sürede ün kazandı.
Van Dyck 1627'de Anvers'e döndüğünde Rubens'in dostu ve aynı zamanda da en büyük rakibi durumuna geldi. Soylulardan ve zenginlerden art arda siparişler almaya başla­dı. O dönemde portre resminin yanı sıra tarihsel ve dinsel konulu resimler de yaptı. 1632'de Kral I. Charles'ın çağrısı üzerine yeniden İngiltere'ye gitti. Orada yıllık 200 sterlin tutarında maaşla saray ressamlığına getirildi ve "sir" unvanıyla onurlandırıldı. Başta kral ve ailesi olmak üzere birçok İngiliz soylusunun portresini yaptı. 1638'de tamam­ladığı Kral I. Charles At Sırtında adlı tablosu o dönemin en güzel çalışmalarından biriydi. Van Dyck resimleri sayesinde hatırı sayılır bir servet edindiyse de, savurganlığı ve lükse düşkünlüğü nedeniyle sürekli borç içinde yaşadı. 1640'ta Rubens'in ölümü üzerine An­vers'e gitti. Rubens'in yarım kalan tablolarını ^tamamlaması için kendisine yapılan öneriyi kabul etmeyerek İngiltere'ye geri döndü. 42 yaşında Londra'da öldü ve St. Paul Katedrali' ne gömüldü.
Van Dyck renk seçimindeki ustalığı, fırça vuruşlarındaki kıvraklığı, ayrıntıları, giysileri ve eşyaları betimlemedeki başarısıyla benzer­siz yeteneğini kanıtlamış büyük bir ressamdı.
Bugün tabloları dünyanın önde gelen galeri ve müzelerinde sergilenmektedir. Sanatçının başlıca yapıtları arasında Kendi Portresi (1621), Hz. İsa'nın Çarmıha Gerilmesi (1630), I. Charles ve Kraliçe Henrietta Maria Çocuklarıyla Birlikte (1638'de tamamlandı), Tassisli Marie-Louise'in Portresi (yaklaşık 1630) ve Lady d'Aubigny (1638) sayılabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder