Günümüzde Hava Taşımacılığı
Yeryüzünde uzaklıklar değişmemiştir, ama günümüzde dünya eskisine göre daha küçülmüş gibidir. 16. yüzyılda dünyayı denizden ilk kez dolaşan Macellan bu seferini 1.081 günde tamamlayabilmişti. Günümüzde herhangi bir seyahat şirketinden bir dünya turu bileti alıp rahat bir jet uçağıyla dünyanın çevresini üç günden az bir sürede dolaşabiliriz.
Yolcu uçakları uzun, orta ve kısa menzilli olarak üç gruba ayrılabilir. Bir yolcu uçağının menzili, yakıt almak için yere inmeden uçabileceği uzaklıktır. Uzun menzilli uçakların çoğu türbojet motorlarıyla donatılmıştır.
İlk Jet Uçakları
Bugün British Airways'e bağlı olan British Overseas Ainvays Corporation (BOAC), türbojet ve türboprop motorlu uçaklarla dünya ölçeğinde sefer düzenleyen ilk havayolu şirketi oldu. Dünyanın ilk jet yolcu uçağı, 1952'de İngiltere'de BOAC'nin sefere koyduğu de Havilland Comet idi. Ama yapısal yetersizliğinin neden olduğu iki ciddi kaza üzerine Comet seferden kaldırıldı. Daha sonra geliştirilen Comet 4, 1958'de Atlas Okyanusu üzerindeki ilk havayolu hattında hizmete girdi. Comet'ler 1970'lere kadar uçuşlarını sürdürdü.
ABD'de geliştirilen ilk jet yolcu uçağı, ilk uçuşunu 1954'te yapan Boeing 707'dir. Boeing 707'ler günümüzde de bazı havayollarınca kullanılmaktadır. Daha önceleri oldukça başarılı bir dizi pistonlu motorlu uçak üretmiş olan, ABD'nin Douglas şirketi de Boeing 707'lere benzeyen DC-8'leri geliştirdi.
Boeing 707'nin ve DC-8'in motorları kanatlarının altındaki beşiklere yerleştirilmişti. 1955'te hizmete giren Fransız yapımı Caravelle, motorların kuyruğun iki yanına yerleştirilmesinin öncülüğünü yaptı. Bu yerleştirme biçimiyle yolcu kabinine gelen motor gürültüsünü azaltma olanağı doğdu.
Jumbo Jetler
Jet yolcu uçaklarının geliştirilmesi havayoluyla seyahate olan ilgiyi artırdı. Yolcu sayısındaki artışı karşılamak için daha çok yolcu alan uçaklar yapılmaya başlandı. 1960'larda tasarımcılar, 500 yolcu alabilen, ses altı hızlı uçaklar geliştirdiler.
Geniş gövdeleri nedeniyle "jumbo jet" olarak bilinen uçakların ilki Boeing 747'lerdir. Genel görünüşü Boeing 707'lere benzeyen, ama onlardan çok daha büyük olan Boeing 747'lerin kanat açıklığı 60 metre, gövde uzunluğu 70 metre ve ağırlığı da 380 tonun üzerindedir (Boeing 707'nin iki katından fazla). Çok güçlü dört türbofan motorunun her biri 250 kilonewton itme sağlamakta ve uçak saatte yaklaşık 970 km hıza ulaşabilmektedir. Koltukların düzenleniş biçimine göre 350-500 arasında yolcu taşıyabilen, bazılarında merdivenle çıkılan ayrı bir yolcu kabini bulunan Boeing 747'ler yalnızca yük taşıyacak biçimde de düzenlenebilmektedir.
Geniş gövdeli büyük yolcu uçakları uzun ya da orta menzilli seferlerde kullanılabilir. Bu tip uçaklardan olan ABD yapımı McDonnell Douglas DC-10 ve Lockheed TriStar'lar, Boeing 707'lerden daha ağır, 400 yolcu taşıyabilen, üç motorlu uçaklardır. Airbus A300B ve A310'lar da bazı Avrupa şirketlerinin ortak yapımı olan çift motorlu geniş gövdeli uçaklardır.
Orta ve Kısa Menzilli Uçaklar
Günümüzde, özellikle Avrupa ve ABD havayolu şirketlerinin çoğu etkinliklerini orta ve kısa menzilli hatlar üzerinde yoğunlaştırmıştır. Dünyanın ilk kısa menzilli, türboprop motorlu yolcu uçağı Vickers Viscount 1953'te İngiltere'de hizmete girdi, 1960'larda türboprop motorlar daha az kullanılır oldu ve kısa hatlarda bile jet uçakları uçmaya başladı. Bunlardan bazılarında motorlar, Caravelle'de olduğu gibi kuyruklara, bazılarında da kanatların altına yerleştirilmiştir. Boeing 727 ve 737'ler ile McDonnell Douglas DC-9'ların her birinden yaklaşık 2.000 adet satılmış olması bu uçakların ne kadar çok kullanıldığının bir göstergesidir.
Daha sessiz olan ve az yakıt harcayan türboprop motorların kısa menzilli hatlar için jet motorlarından çok daha kullanışlı olduğu günümüzde ortaya çıkmış ve bütün dünyada, koltuk sayısı 19-75 arasında değişen türboprop motorlu yeni yolcu uçakları yapılmaya başlanmıştır. Son zamanlarda yapılan tek küçük jet yolcu uçağı, İngiliz yapımı Aerospace 146'dır. Sessizlik, az yakıt tüketme ve kısa pistlere inip kalkabilme özelliklerini taşıyan bu uçak 70-120 arasında yolcu alabilmektedir.
Ses üstü Yolcu Uçakları
Ses üstü hızla uçabilen ilk yolcu uçağı olan SSCB yapımı Tupolev TU-144 ilk uçuşunu Aralık 1968'de gerçekleştirdi. Bir yıl sonra da İngiliz ve Fransız uçak tasarımcılarının ortak çalışmalarıyla geliştirilen Concorde havalandı. TU-144'e göre çok daha verimli bir uçak olan Concorde'lar çeşitli nedenlerden ötürü ancak 1976'da yolcu taşımaya başlayabildi. İnce uzun delta kanatlar ve her biri 196 kilo- newton itme sağlayan dört Olympus türbojet motoruyla donatılmış olan Concorde yaklaşık 120 yolcu taşıyabilmekte ve 18.000 metre yükseklikte, saatte 2.100 km hızla uçabilmektedir. İngiliz ve Fransız havayolu şirketlerince 1976'da sefere konan Concorde günümüzde de kullanılmaktadır. Çok pahalı bir uçak olduğu için yalnızca 16 adet Concorde yapılmıştır. Concorde'ların çok gürültülü olmasının çevreye zarar verdiği ileri sürülmüş ve aralarında ABD'nin de olduğu bazı ülkeler, kara üzerinde ses üstü hızdaki uçuşları yasaklamıştır. Bu nedenle Concorde uçakları daha çok Büyük Okyanus üzerindeki hatlarda kullanılmakta ve ancak deniz üzerinde uçarken en yüksek hızlarına çıkmaktadır; varış noktasına yaklaşırken ise daha 14.000 metre yüksekteyken hızını ses altı düzeye düşürmektedir. Concorde batıya doğru uçarken Güneş'i geride bırakarak, yerel saate göre, kalkış saatinden daha erken bir saatte varış noktasına ulaşır. Örneğin, yerel saatle sabah saat 11'de Londra'dan havalanan bir Concorde, New York'a aynı sabah yerel saatle dojcuz dolayında varır.
Uçak Mürettebatı
Bir yolcu uçağının mürettebat sayısı büyük ölçüde uçağın büyüklüğüne ve çalıştığı hatta bağlıdır. 1970'lere kadar çoğu yolcu uçağında, kaptan pilot, yardımcı pilot, uçuş mühendisi ve aynı zamanda bir pilot da olan seyir görevlisinden oluşan dört kişilik bir uçuş ekibi bulunurdu. Günümüzde uçuş mühendisi ve seyir görevlisinin işlerini uçaktaki bilgisayarlar yaptığı için modern uçaklarda pilot kabininde genellikle iki pilotun dışında bir uçuş elemanı bulunmaz. Çok kısa hatlarda uçan küçük uçaklarda yalnızca bir pilot olabilir.
Nasıl bir gemiye kaptan komuta ederse, bir yolcu uçağını da kaptan pilot yönetir. Kalkış öncesinde kaptan pilot önce havalimanındaki meteoroloji merkezinden rüzgârın hızı ve yönü, bulutluluk gibi hava durumu bilgilerini alır ve buna göre uçuş planını kesinleştirir. Uçuş planı, kalkış saati, uçuş yüksekliği ve hızı, tahmini varış saati gibi bilgileri içerir. Kaptan pilot uçuş planını imzalayarak bir örneğini havalimanı yetkililerine verir.
Büyük uçaklarda kaptan pilot, uçuş güvertesi de denen pilot kabinindeki iki koltuktan soldakinde, yardımcı pilot da sağdakinde oturur. Her ikisinin de önünde uçuş ve kumanda aygıtları vardır. Böylece, iki pilot da uçağa kumanda edebilir. Kalkış sırasında komutayı kaptan pilot üstlenir; yardıma pilot, kaptan pilotun emirleri doğrultusunda ona yardım eder. Normal uçuş yüksekliğine çıkıldıktan sonra uçuşun büyük bölümü, uçuş yüksekliğini ve doğrultusunu düzenleyen otomatik pilotun denetiminde sürer, ama iki pilottan biri gene de yerinde oturarak uçuşun hava trafiğini bozmamasını sağlar. Uçak ineceği havalimanına yaklaşırken ve iniş için alçalırken genellikle kaptan pilot komutayı yeniden üstlenir. Günümüzde bütün yolcu uçakları, bilgisayarlardan yararlanarak kötü hava koşullarında bile otomatik iniş yapabilir.
Uçağın hareketi rüzgârın hızı ve doğrultusuyla yakından ilişkilidir. Baş taraftan alman rüzgâr uçağın hızını azaltırken, arkadan esen rüzgâr hızı artırıcı rol oynar. Yandan gelen rüzgâr uçağı yana doğru iterek rotasının dışına sürüklemeye çalışır. Uçakta bulunan ve çoğu bilgisayarla denetlenen elektronik aygıtlar gerekli düzeltmeleri yaparak uçağı bulunması gereken noktada tutar. Böylece pilotlar varış noktasına ulaşmak için yalnızca ara sıra düğmelere basarlar.
"Kara kutu" diye bilinen uçuş kayıt aygıtı uçuşla ilgili bütün ayrıntıları (örneğin, göstergelerdeki değerleri, pilotun verdiği komutları) ve hatta uçuş güvertesindeki konuşmaları otomatik olarak kaydeder. Eğer uçakta bir aksaklık olur ve zorunlu iniş yapılırsa ya da uçak düşerse, uzmanların aksaklık ya da düşüş nedenlerini bulmasında bu kayıtların büyük yardımı olur.
Bulutların çok üstünde ya da okyanus üzerinde uçuyor olsa bile pilot yerle sürekli bağlantı halindedir. Uçak genellikle genişliği yaklaşık 15 km olan ve doğrultusu radyo sinyalleriyle belirlenen bir hava koridorunda uçarken, yer radyo istasyonları ile pilot arasında sürekli mesaj alışverişi olur. Uçağın bu koridoru izlemesini ve varış noktasına güvenli olarak ulaşmasını sağlamak mürettebatın görevidir. Radarlar, bilgisayarlar ve öbür seyir aygıtları özellikle kalkış ve iniş sırasında pilotlara yardımcı olur.
Büyük yolcu uçaklarında uçuş ekibi dışında ayrıca kabin görevlileri vardır (bunların sayısı bir Boeing 747'de 15'i bulur). Bunlar yemek dağıtımıyla ve yolcuların rahatını sağlamakla görevlidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder