Ana Sayfa Bilgi Bankası

24 Ocak 2011 Pazartesi

YUNANİSTAN,YUNANİSTAN'ın Toplumsal Yapısı,Yunanistan'ın Ekonomisi,Yunanistan'ın Tarihi


YUNANİSTAN, Balkan Yarımadası'nın gü¬neydoğusunda, Türkiye'ye komşu ülkelerden biridir. Kuzeyde Arnavutluk, Yugoslavya, Bulgaristan, kuzeydoğuda ve doğuda Ege Denizi ile Türkiye, batıda Yunan Denizi, güneyde Akdeniz'le çevrilidir. Yunan Denizi'nde ve Ege Denizi'nde yaklaşık 1.400 adası vardır. Bunların en büyüğü olan Girit Adası Akdeniz'dedir. Yunanistan'ın başkenti Ati-na'dır.
Doğal Yapı ve İklim
Ülkenin dörtte üçü dağlıktır. Halk arasında yaygın bir inanışa göre, Yunanistan Dünya'nın oluşumu sırasında Tarın'nın yeryüzü üzerin¬deki topraklan önce bir elekte eleyip, kalan taşlan da rastgele fırlatması sonucunda oluş¬muştur.Derin koy ve körfezlerle oyulmuş, yakla¬şık 4.000 km uzunluğunda, girintili çıkıntılı bir kıyı şeridi vardır. Ülkenin kuzeydoğusun¬da, Ege kıyılan boyunca uzanan Trakya ve Makedonya yaylaları vadiler ve akarsu havzalarıyla kesintiye uğrar. Doğudaki Tesalya Ovası düzlük alanların en büyüğüdür. Güney¬de, ülkenin anakara bölümüyle Mora Ya¬rımadası arasında, içeri doğru derin bir oyuk biçiminde uzanan Korint (Korinthos) Körfezi yer alır.
Yunanistan'da Akdeniz iklimi egemendir. Yazlan çok sıcak ve kuru geçer. Isı ortalama 26°C-28°C arasında değişir. Kışlar ise yumu¬şak geçer. Ülkenin batı kesimleri doğu kesim¬lerine oranla daha çok yağış alır. Tesalya, Makedonya ve Trakya düzlükleri yazları çok sıcak ve kuru, kışlan ise dağlardan esen kuzey rüzgarının etkisiyle çok soğuktur. Dağlık böl¬gelere kışları çok kar yağar, ama ilkbahar ve yaz aylan genellikle yumuşaktır. Yunanistan deprem kuşağı üzerindedir. ÎÖ yaklaşık 1500'lerde oluşan yanardağ patlaması sonucu Santorin (Thera) Adası tamamen ortadan kalkmıştır.
Alçak bölgeler bitki örtüsü bakımından zengin olmamakla birlikte, kısa süren ilkba¬har mevsiminde nergis, süsen, çiğdem ve sümbül gibi çeşitli çiçeklere rastlanır. Ülkenin orta ve güney kesimlerinde Akdeniz iklimine özgü maki örtüsü egemendir. Dağlık bölgeler fundalıklar ve ormanlarla kaplıdır. Çam, pır¬nal meşesi, meşe, kestane, kayın, daha yük¬sek kesimlerde kara çam ve köknar ağaçlarına rastlanır. Ülkede kaplumbağa, kertenkele, yılan, çakal, dağkeçisi dışında az sayıda yaba¬nıl hayvan vardır. Dağlık kesimlerde en yay¬gın hayvan türleri kurt, yaban domuzu, boz ayı ve geyiktir.
Toplumsal Yapı
Nüfusun büyük çoğunluğunu Yunanlılar oluş¬turur. Azınlıklar arasında Makedonlar, Türk¬ler, Arnavutlar, Bulgarlar, Ermeniler ve Çin¬geneler vardır. Yunanistan birbirinden farklı kültürlerin ve toplulukların yaşadığı bir ülke¬dir. Bu yüzden resmi dil Yunanca olmakla birlikte ülkede Arnavutça, Türkçe, Makedonca gibi çeşitli diller ve lehçeler konuşulur. Atina, Selanik, Patras ve Kandiye'de üniversiteler vardır. Büyük kent¬ler ve liman kentleri dışında küçük kasabalar¬da sade bir yaşam egemendir. Kasabalarda halk yaz akşamlan açık hava kafelerinde oturmaktan zevk alır. Nüfusun çoğunluğu
Ortodoks Kilisesi'ne (ya da Rum Ortodoks Kilisesi) bağlıdır. Kilise güçlü olmamakla birlikte toplumsal yaşamda hâlâ önemli yeri vardır. Makedonya' daki Aynaroz Yarımadası'nda çok sayıda manastır vardır. Kadınların girmesine izin verilmeyen bu bölgede, keşişler tarafından yönetilen bir topluluk yaşar.
Ülkenin başlıca kentleri başkent Atina, birkaç kilometre uzakta bulunan Pire limanı, Makedonya'da Selanik, Patras (Patraı) ve Kandiye'dir (Irâklion). Halkın büyük bölü¬münün kasabalarda ya da küçük yerleşim yer¬lerinde yaşamasına karşın, kentler hızla büyü¬mektedir.
Ekonomi
Halkın yaklaşık yarısı tarımla uğraşır, ama toprak verimsizdir. Ülke topraklarının yakla¬şık dörtte biri tarıma elverişlidir. Bu yüzden pek çok besin maddesini başka ülkelerden satın almak zorundadır. Çiftçilerin büyük bir bölümünün 2-4 hektarlık küçük toprakları vardır. Kendi geçimlerini sağlayacak kadar tahıl, zeytin, sebze ve meyve yetiştirirler. Koyun ve keçilerini yaz aylarında dağ yamaç¬larında, kış aylarında alçak düzlüklerde otla¬tırlar. Bu sürüler ülkenin et, süt, tereyağı ve peynir gereksiniminin büyük bölümünü karşı¬lar. En çok buğday yetiştirilir. Ülkenin sanaileşme düzeyi Batı Avrupa ölçülerine göre oldukça düşük düzeydedir. Bununla birlikte Ocak 1981'de Avrupa Topluluklarına (AT) üye olması özellikle dışsatımı olumlu yönde etkilemiştir. Turizm önemli bir gelir kaynağı¬dır. Ülkenin her yanına yayılmış tarihsel yapılar, müzeler ve kumsallar her yıl 5 milyo¬nu aşkın turist çeker.
Yunanistan'ın dışarıya sattığı başlıca ürün¬ler tütün, üzüm, zeytin, zeytinyağı, dokuma, giyim eşyası, işlenmiş petrol ürünleri, boksit, deri ve çimentodur. Batıda "Türk tütünü" olarak tanınan en iyi tütün Makedonya'da ve Trakya'da yetişir. Üzüm bağlan daha çok Mora Yarımadası'nda, Patras yakınlarında, Yunan Denizi'ndeki adalarda ve Korint çevresindedir. Ayrıca başta Kalimnos olmak üzere Ege Denizi'ndeki adalardan bol miktarda sünger çıkarılır.
Yeraltı kaynaklan sınırlı olduğundan sana¬yi için gerekli hammadde ve yakıtın büyük bir bölümü dışarıdan sağlanır. 1960'lardan sonra kurulan termik santrallar ülkenin enerji ge¬reksiniminin büyük bölümünü karşılar. Hid¬roelektrik santrallar elektrik üretiminin üçte birini sağlar. Atina yakınlarında boksit, Ma¬kedonya'da, Khalkidikı (Halkidikya) Yarım¬adası'nda ve bazı adalarda da demir cevhe¬ri, Khalkidikı ve Mora yarımadalarında pirit, Naksos Adası'nda zımpara taşı çıkarılır. Baş¬ta Atina yakınları olmak üzere çeşitli yerler¬de dokuma, kimyasal madde, çimento, alü¬minyum ve sigara fabrikaları vardır. Yunanis¬tan buğday ve şeker gibi besin maddelerinin yanı sıra kömür, petrol, makine ve motorlu araçları da başka ülkelerden satın almak zorundadır. Dış ticaret açığı turizm ile deniz taşımacılığından elde edilen ve yurtdışında çalışan işçilerin gönderdiği dövizlerle kapatı¬lır. Yunanistan uluslararası deniz taşımacılı¬ğında dünyanın önde gelen ülkelerinden bi¬ridir.
Atina ile önemli kentler arasında modern otoyollar vardır. Demiryolu ağı yetersizdir. Kıyılar ve adalar arasında vapur ve feribotlar işler. Ülkedeki dokuz havaalanından en işlek olanları Atina'da ve Rodos Adası'ndadır.
Tarih
Yunanistan'ın tarihi çok eskilere dayanır. İÖ 2000'lerde kuzeyden gelen kabileler Yunanis¬tan Yarımadası'nı işgal etti. Bölgeye ilk ola¬rak Akhalar, ardından İyonlar ve Aioller gel¬di. Daha ileri tekniklerle tarım yapabilen ve maden işleyebilen bu kabileler yerli halkla kaynaşarak küçük devletler kurdu ve zamanla böl¬gede büyük bir uygarlık oluştu. İÖ 13. yüzyı¬lın sonlarından Roma'nın ülkeyi ele geçirdiği İÖ 2. yüzyıla kadar, yaklaşık 1.000 yıl boyun¬ca Eski Yunan parlak bir uygarlığın merkezi oldu.
İÖ 2. yüzyılda Romalılar önce Makedonya' yı, sonra da Yunanistan'ın öteki bölgelerini ele geçirdiler. Bu tarihten sonra Romalı vali¬lerce yönetilen bir Roma eyaleti oldu. Yunan kentleri birlikler oluşturarak zaman zaman Roma egemenliğine karşı çıktılar. Aralarında birçok savaşlar oldu. Sonunda Roma İmpara¬toru Augustus Caesar Tesalya'yı Makedon¬ya'yla birleştirdi ve geri kalan Yunan topraklarını Akhaia adlı bir eyalet olarak doğrudan Roma Senatosu'na bağladı.
476'da Roma İmparatorluğu'nun batı kesi¬minin parçalanmasından sonra Yunan toprak¬lan Bizans İmparatorluğu'na geçti. Roma İm¬paratoru I. Constantinus, İÖ 7. yüzyılda Yunanlılar'ca kurulmuş olan Byzantion (Bizans) kentine Konstantinopolis (bugün İstanbul) adını vererek başkent ilan etti. Bu tarihten sonra Konstantinopolis bir Hıristiyan başken¬ti oldu. İmparatorluğu yönetenlerin çoğu Yunanlı'ydı. Daha sonraki yıllarda Yunanistan çok sayıda, irili ufaklı eyaletlere bölündü. Bunlar arasında en önemlisi Atina Düklüğüydü.
1453'te Osmanlılar'ın Konstantinopolis'i ele geçirmesi üzerine Bizans İmparatorluğu yıkıldı. Bundan sonra Yunanistan yaklaşık 400 yıl boyunca Osmanlılar tarafından yöne¬tildi. Uzun süren Roma ve Osmanlı yönetimi dönemlerinde çok sayıda yabancı Yunanis¬tan'a yerleşti. Yunanlılar evlenme yoluyla öteki halklarla karıştılar. Yunanlılar Osmanlı yönetimine karşı zaman zaman ayaklandıysalarda fazla direnmediler. Bunun nedeni Os¬manlılar'ın Rum Ortodoks Kilisesi'ne ayrıca¬lık tanıması, Hıristiyanlar'a ticarette serbest¬lik sağlaması ve Yunanca eğitime izin verme¬siydi. Osmanlılar Rumeli eyaleti içindeki Yu¬nan topraklarını çeşitli sancaklara ayırdılar. 1650'de Mora eyaleti özerk bir yönetim birimi oldu. Avrupa devletleri Osmanlılar'la savaş dönemlerinde sık sık Yunanistan'a müdahale ederek halkı Osmanlı yönetimine karşı kış¬kırtmaya çalıştılar. 1769'da başlayan ayaklan¬ma Mora'nın desteğiyle kısa sürede yayıldıysa da, başarısızlıkla sonuçlandı.
18. yüzyılın sonlarına doğru Fransız Devrimi'nin ardından Avrupa'da başlayan çatışma¬lar Balkanlar'a da yansıdı. Yunanistan'da güçlü bir milliyetçi hareket başladı. 1821'de Mora'da başlayan ayaklanma öteki bölgelere de yayıldı. Yaklaşık 10 yıl süren ayaklanmalar ve çatışmalar 1827'de Osmanlılar'ın Mora'ya çıkmasıyla geçici bir süre denetim altına alın¬dı. Ama Yunan kuvvetleri Fransızlar'm ve İngilizler'in desteğiyle yeniden harekete geçti¬ler. Sonunda Osmanlı Devleti Rusya'nın bas¬kısıyla 1829'da imzalanan Edirne Antlaşması uyarınca Yunanistan'a bağımsızlığını tanıdı. Yunanistan'da önce geçici bir hükümet kurul¬du. 1832'de Londra'da yapılan anlaşma sonu¬cunda Bavreya Prensi Otto, I. Otho adıyla Yunan tahtına geçti.
O yıllarda Yunanistan oldukça küçük bir ülkeydi. Epir, Trakya, Makedonya, Tesalya' nın büyük bir bölümü ve adalar ülke sınırları dışındaydı. İngilizler 1815'ten beri ellerinde ulunan Yunan Adaları'nı 1864'te Yunanis¬tan'a geri verdiler. Yunanistan 1881'de Rusya ile Osmanlı Devleti arasındaki savaştan yarar¬lanarak Tesalya'nın ve Epir'in bir bölümünü geri aldı. 1910'da Girit Adası'nın önde gelen siyaset adamlarından Elefterios Venizelos başbakan oldu. İki yıl sonra başlayan Balkan Savaşı'nın (1912) ardından Batı Trakya'nın bir bölümünü Osmanlılar'dan aldılar. Savaş¬tan kazançlı çıkan Yunanistan Girit'i, Ege Denizi'ndeki adaların büyük çoğunluğunu ve Makedonya'nın güney kesimini ele geçirdi.
I. Dünya Savaşı başlayınca, Batı Anadolu' yu ele geçirmeyi planlayan Venizelos, İtilaf Devletleri'nin yanında yer almak istedi. Bu durum Kral I. Konstantinos'la anlaşmazlığa düşmesine yol açtı. 1917'de kral tahttan çekil¬meye zorlandı. 1918'de Venizelos Yunan bir¬liklerini Makedonya cephesinde çarpışmaya yolladı. Böylece Yunanistan savaşa girmiş ol¬du. Ardından Paris Barış Konferansı'nda Yu¬nanistan'a önemli kazançlar sağlandı. Ne var ki, bu başarısı 1920'deki seçimlerde yenilgiye uğramasını engelleyemedi. O sırada İzmir'e çıkmış bulunan Yunan ordusu Anadolu'daki direnişi kıramadı ve yenilgiye uğrayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Temmuz 1923'te im¬zalanan Lozan Barış Antlaşması'yla Yunanistan ve Türkiye arasındaki savaş resmen sona erdi.
II. Dünya Savaşı'nda önce Arnavutluk'u ele geçiren İtalyan birlikleri Yunanistan'ı da işgal ettiler. Ama bu saldın kısa sürede geri püskürtüldü. Bunun üzerine İtalyanlar'a yar¬dım etmek amacıyla gelen Almanlar bütün ül¬keyi işgal ettiler. İşgalciler 1944'te İngiliz¬ler'in yardımıyla ülke dışına sürüldüler. Ülke 1949'a kadar komünistler ve milliyetçiler ara¬sındaki mücadele ve çekişmelerle ortaya çı¬kan bir iç savaşa sahne oldu. Bu kez ülkeye müdahale eden ABD ve SSCB oldu. İç savaşa son veren bir toparlanma döneminin ardından Yunanistan 1952'de Kuzey Atlantik Antlaş¬ması Örgütü'ne (NATO) üye oldu.
1967'de ordu bir darbeyle yönetime el koy¬du. Kral II. Konstantinos ülkeden ayrılmak zorunda kaldı. Askeri yönetim oldukça sert ve baskıcı bir rejim uyguladı. Birçok siyaset adamı hapsedildi. 1972'de Georgios Papadopoulos başbakanlığa getirildi. 1973'te ordu¬nun yönetimden çekilmesinden sonra da cum¬hurbaşkanlığı görevini üstlendi. Ordu sarsılan konumunu güçlendirmek amacıyla 1974'te bu kez de Kıbrıs'ta, Yunanistan'la Kıbrıs'ın bir¬leşmesini (enosis) amaçlayan bir darbe girişi¬minde bulundu. Kıbrıs'taki Rum toplumu li¬deri Başpiskopos Makarios görevinden uzak¬laştırıldı. Türk birliklerinin Kıb¬rıs'a çıkması cuntanın devrilmesine yol açtı. Konstantin Karamanlis başkanlığında sivil bir hükümet kuruldu. Karamanlis'in kurduğu Yeni Demokrasi Partisi 1974 seçimlerini kazandıysa da, sonraki yıllarda gücünü yitirdi. Andreas Papandreu'nun kurduğu Panhelenik Sosyalist Hareket (PASOK) ülke çapında ge¬niş bir kitlenin desteğini kazandı. 1981'de se¬çimleri kazanan Papandreu başbakanlık göre¬vini üstlendi. Yunanistan 1981'de, Avrupa Topluluklarına (AT) üye oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder