Ana Sayfa Bilgi Bankası

8 Şubat 2011 Salı

ODA MÜZİĞİ,


ODA MÜZİĞİ, orkestra müziğinden farklı olarak, az sayıda müzikçiden oluşan küçük topluluklarca, konser salonundan daha küçük bir salonda çalınır. Oda müziği toplulukların­da orkestra şefi yoktur. Toplulukta uyum sağlama ve yönetme işini genellikle çalgıcılar­dan biri yürütür. Örneğin, bir yaylı çalgılar dörtlüsünde bu işi birinci keman üstlenir.
Geleneksel oda müziği topluluğu "yaylı çalgılar dörtlüsü" biçimindedir. Bu iki ke­man, bir viyola ve bir viyolonselden oluşur. Öteki oda müziği toplulukları şunlardır:
İkili: Keman ve piyano ya da ender olarak iki keman, bazen de keman ve viyola.
Yaylı çalgılar üçlüsü: Keman, viyola ve viyolon­sel (çello).
Yaylı çalgılar beşlisi: tki keman, iki viyola ve bir viyolonsel ya da bazen iki keman, viyola ve iki viyolonsel.
Yaylı çalgılar altılısı: tki keman, iki viyola ve iki viyolonsel.
Yaylı çalgılar sekizlisi'. Piyano ve yaylı çalgılar.
Piyanolu üçlü: Keman, viyoionsei ve piyano.
Piyanolu dörtlü: Keman, viyola, viyolonsel ve piyano.
Piyanolu beşli: Piyano ve bir yaylı çalgılar dörtlüsü.
Ayrıca flüt, obua, klarnet, korno ve fagot gibi üflemeli çalgılardan oluşan oda müziği toplulukları da vardır.
Oda müziğinin kökeni, 16. yüzyılda italya'da bestelenen canzone'lere (şarkı), madrigallere ve İngiltere'de Elizabeth döneminde (16. yüzyılın ikinci yarısı) yaylı çalgılar için beste­lenen "fantezi"lere dayanır. O dönemde evlerde aileler klavyeli bir çalgı eşliğinde, yaylı çalgılar için bestelenmiş yapıt­ları çalarak kendi aralarında eğlenirlerdi. Dönemin en ünlü oda müziği bestecileri William Byrd, Thomas Morley ve Alfonso Ferrabosco'ydu.
Oda müziği 17. ve 18. yüzyılda Avrupa'da daha da yaygınlık kazandı. 17. yüzyılın sonun­da İtalyan besteci Arcangelo Corelli "üçlü sonat" adıyla yeni bir oda müziği türü yarattı. Üçlü sonat sürekli Fas'tan ve iki keman ya da iki flütten başka bir de klavsenden oluşuyor­du. Sürekli bas bir çalgı değil, kontrbas ya da viyolonsel ile çalınarak armoniye temel sağla­makta kullanılan bölümün adıydı. Bu durum­da üçlü sonat için dört çalgıcı gerekliydi. Corelli'nin üçlü sonat formu sonradan Henry Purcell, Jean Loeillet, Georg Friedrich Hândel, Georg Philipp Telemann ve Johann Sebastian Bach gibi besteciler tarafından da kullanıldı ve geliştirildi.
Oda müziğinde önceleri tek bir çalgıya ağırlık verilirdi. Ünlü besteci Joseph Haydn çalgıların eşit derecede görev aldığı ve tümü­nün kusursuz bir uyum içinde kullanıldığı yaylı çalgılar dörtlüsünü yarattı. Haydn 1760'lardan 1809'da ölünceye değin yaylı çal­gılar dörtlüsü için 82 parça besteledi. 18. yüzyıl oda müziğinin klasik dönemi sayılabi­lir. Joseph Haydn, Wolfgang Amadeus Mo­zart ve Ludwig van Beethoven bu müziği geliştirip zenginleştirdiler. 18. yüzyılda soylu­ların konaklarındaki toplantılarda oda müzi­ğinin ağırlıklı bir yeri vardı.
19.yüzyılda Robert Schumann, Johannes Brahms, Aleksandr Borodin, Felix Mendels sohn ve Antonin Dvorak yapıtlarıyla oda müziğine önemli katkılarda bulundular. Aynı dönemde, daha çok izleyici önünde çalmak üzere profesyonel dörtlüler oluşmaya başladı. Bu ilk topluluklardan en ünlüsü kemancı Joseph Joachim'in kurduğu yaylı çalgılar dörtlüsüydü.
20.   yüzyılda, müzik dünyasının yeni arayış­lara yöneldiği bir dönemde oda müziği Bela Banök, Dmitri Şostakoviç, Claude Debussy, Maurice Ravel ve Aaron Copland'ın yapıtla­rıyla daha da zenginleşti. Oda müziğinde insan sesine yeniden yer verilmeye başladı. Oda müziği, özellikle yaylı çalgılar dörtlülerindeki kusursuz denge ve uyum açısından birçoklarınca en "katıksız" müzik biçimi sayıl­maktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder