Ana Sayfa Bilgi Bankası

4 Şubat 2011 Cuma

NAPOLYON,Napolyon I,Napolyon II,Napolyon III,NAPOLYON SAVAŞLARI


NAPOLYON (Fransa İmparatorları). Fran­sa'da Napolyon adını taşıyan üç imparator ya­şadı.
Napolyon I (1769-1821). Kendini Fransa imparatoru ilan eden ve 20 yıl boyunca tüm Avrupa kıtasına hükmeden Korsikalı I. Napolyon'un öyküsü yakın tarihin en önemli olaylarından biridir.
Napolyon Bonapart Batı Akdeniz'de Fran­sa'ya bağlı Korsika Adası'nın Ajaccio kentin­de doğdu. Babası bir avukattı. Yoksul, ama soylu bir aileden geliyordu. Askerliğe ilgi du­yan Napolyon, 15 yaşındayken ağabeyi Joseph'le birlikte Paris'te askeri bir okula ya­zıldı.
1789'da Fransız Devrimi sırasında ülkede büyük değişimler yaşanmaya başlandı. Bu sıralarda subay olan Na­polyon, gelişmeleri yakından izliyordu. Na­polyon kendini gösterme fırsatını ilk kez Fransa'nın İngiltere, İspanya ve Hollanda ile savaşa girdiği sırada yakaladı. Toulon'daki topçu birliğinin komutanlığı ona verildi. Bu kent Fransa'nın güney kıyısında büyük bir deniz üssüydü. Napolyon'un askerleri Toulon'a çıkarma yapmış olan İngiliz ve İspanyollar'ı kentten sürdü. Bu başarısı üzerine 24 yaşındaki Napolyon tuğgeneralliğe yüksel­tildi ve Fransa'nın İtalya ordusunda topçu ko­mutanlığına atandı. Ama dönemin kıskanç ve art niyetli bazı önderlerinin oyununa gelerek bir süre sonra komutanlık görevinden alındı. Daha sonra ordudan ayrılarak Paris'e yerle­şen Napolyon, saatini ve kitaplarını satacak kadar yoksul düştü. Ama çok geçmeden kral­cıların yönetime karşı başlattıkları bir ayak­lanmayı bastırmak için 1795'te yeniden göre­ve çağrıldı. Napolyon iç savaşa neden olabile­cek bu ayaklanmayı başarıyla bastırdı ve tüm­general olarak iç güvenlik güçlerinin başına getirildi.
Napolyon, artık Paris'in siyasal ortamına girmişti. 1796'da İtalyan ordusu başkomutan­lığına atandı. Soylu bir dul olan Josephine de Beauharnais ile evlendikten iki gün sonra İtalya'da Avusturyalılar ile savaşan Fransız ordularının başına geçmek üzere Nice'e gitti. Cesareti kırılmış birlikleri büyük bir başarıyla toparladı, düzene soktu ve birkaç hafta içinde Avusturyalıları yenerek büyük bir zaferle Milano'ya girdi. Napolyon, 1797'de ordusuyla Avusturya'yı işgal etti ve Avusturyalıları Campo Formio Antlaşması'nı imzalamak zo­runda bıraktı. Bu antlaşmayla Fransa, doğuda Ren Irmağı'na kadar olan bölgeyi toprakları­na katıyor ve Belçika üzerinde denetim hakkı elde ediyordu. Napolyon, ülkesine bir kahra­man olarak döndü.
Napolyon, 1798'de Mısır ve Suriye'de bü­yük bir Fransız imparatorluğu kurmak ama­cıyla Ortadoğu'ya yapacağı seferin hazırlıkla­rına başladı. Mısır ile giriştiği Piramitler Çarpışması'ndS büyük bir zafer kazandı. Ama Nil Savaşı'nda İngiliz Amiral Horatio Nelson'un tüm Fransız gemilerini yok etmesi tasarılarını bozdu. Bu arada Os­manlı İmparatorluğu Fransa'ya savaş açmıştı. Ordusuyla Mısır'da yalnız kalan Napolyon, 1799'da Suriye üzerine yürüdü. Ama başarılı olamayarak Mısır'a geri döndü. Fransız hükü­metinin zor günler yaşadığını duyar duymaz ordusunu Mısır'da bırakarak Paris'e geçti. Askeri önderlerin desteğini aldıktan sonra or­dusuyla Fransız Parlamentosu'na gözdağı ve­rerek yönetimi ele geçirdi. Yeni bir yönetim biçimi oluşturarak, halk egemenliği yerine ya­sama, yürütme ve yargı gücünün en tepedeki üç kişinin elinde toplandığı konsül yönetimini kurdu. Yeni anayasa ile birinci konsül olan Napolyon, ülkenin gerçek yöneticisi durumu­na geldi.
1800'de Avusturya'ya savaş açan Napol­yon, Marengo Çarpışması'nda Avusturyalı­ları yendi ve İtalya'yı işgal etti. 1802'de İngiltere ele geçirdiği tüm Fransız kolonilerini geri vermeyi kabul ederek Fransa ile 1792'den bu yana ilk kez bir barış antlaşması imzaladı. Fransa'da yasaları sadeleştirerek yeniden dü­zenledi. Ülkenin parasal sorunlarına çözüm getirilmeye çalışıldı ve Fransa Merkez Banka­sı kuruldu. Napolyon, Fransız Devrimi sıra­sında Katolik Kilisesi ile bozulan ilişkileri dü­zeltti ve devleti laik bir yapıya kavuşturdu.Devlet okulları açtı. Orduyu yeniden örgütle­yerek güçlendirdi. En yararlı ve kalıcı çalış­malarını bu dönemde yaptı.
1802'de başarılarından güç alarak yaptırdığı halkoylaması sonucu ömür boyu konsül seçi­len Napolyon 1804'te, imparatorluğunu ilan etti. Paris'te Nötre Dame Katedrali'nde yapı­lan görkemli bir törende karısı ile birlikte taç giydi. Sarayı, zenginliği ve debdebesiyle ün­lendi. Napolyon, bilimsel buluşları ve güzel sanatları destekleme yönündeki çabalarını sürdürmekte de geri kalmadı. Ne var ki, 1803'te İngiltere ile barış sona erdi; Fransa'yı yıkıma uğratan ve Napolyon'un sonunu hazır­layan uzun savaşlar başladı. Bu savaşlar tarih­te Napolyon Savaşları olarak anılır. 1809'da kendisinden sonra tahta geçecek bir erkek çocuk doğuramadığı için Josephine'den boşanan Napolyon, Avus­turya imparatorunun kızı Marie Louise ile ev­lendi. 1811'de doğan oğluna "Roma kralı" sa­nı verildi. Napolyon, kardeşlerini ve yakınla­rını ele geçirdiği İspanya, Hollanda ve İtalya gibi ülkelerin başına kral olarak atadı.
1812 yazında Napolyon, Fransa için büyük bir yenilgiyle sonuçlanan Rusya seferine baş­ladı. Bu savaş, yüz binlerce askerin karlar içinde donarak ölmesine yol açtı.
1814'te güneybatıdan İngiltere, doğudan ise İngiltere'nin müttefikleri Avusturya ve Prusya, Fransa'yı işgal etti. 30 Mart'ta Paris düştü. 11 Nisan'da Napolyon'un tacı elinden alındı ve Akdenizde'ki Elba (Elbe) Adası'na sürüldü. Ama yenilgiyi kabul etmeyen ve ikti­darı elden bırakmak istemeyen Napolyon, Mart 1815'te Elba'dan kaçarak Fransa'ya döndü. Bu arada, 1793'te Fransız Devrimi'nden sonra idam edilen XVI. Louis'nin kardeşi XVIII. Louis Fransa kralı olarak taç giymişti. Napolyon yeniden oluşturduğu ordusuyla Pa­ris'e girdi ve kendini bir kez daha imparator ilan etti. Bu döneme "Yüz Gün" adı verilir. Ne var ki, Waterloo Savaşı'nda kendisine kar­şı yeni bir ittifak kuran Avusturya, Prusya, İngiltere ve Rusya güçleri karşısında yenildi.
Napolyon bu kez Atlas Okyanusu'nda ıssız bir ada olan St. Helena'ya sürüldü. Sıkı bir denetim altında geçen tutsaklık döneminden sonra öldü ve bu adaya gömüldü.
Fransa'da bir kahraman olarak anılan Napolyon'un kemikleri 1840'ta Paris'e getirile­rek Höteldes Invalides'in altındaki mezarlığa gömüldü.
Tarihin en büyük komutanlarından biri ola­rak kabul edilen Napolyon, Avrupa'da girişti­ği fetihler sırasında Fransız Devrimi'nin getir­diği özgürlük ve eşitlik gibi kavramların bu ülkelerde yaygınlaşmasına da yol açtı. Ne var ki, bu düşünceler, ele geçirdiği topraklardaki halkların, kendi krallık yönetimlerine olduğu kadar, Fransız egemenliğine karşı mücadele­lerine de ışık tuttu. Böylece Napolyon, karşı­sında yalnızca ülke yöneticilerinin isteğiyle zorunlu olarak savaşan askerleri değil, kendi bağımsızlıkları için savaşan halkları da buldu.
Napolyon II (1811-1832). I. Napolyon'un ve İmparatoriçe Marie-Louise'in oğludur. Baba­sının tacı elinden alındıktan ve XVIII. Louis' nin tahta geçmesinden sonra annesi küçük Napolyon'u Avusturya'ya götürdü. II. Napol­yon hiçbir zaman iktidara gelemedi.
Napolyon III (1808-1873). I. Napolyon'un kardeşi Louis Bonapart'ın oğludur. Genellik­le Louis-Napolyon Bonapart olarak anılır. Waterloo Savaşı'ndan sonra ailenin öbür üye­leri gibi Fransa'dan sürüldü. 1836'da Fransa' da krallığı yıkma girişimi başarısızlıkla sonuç­landı. 1840'taki ikinci girişiminden sonra ömür boyu hapse mahkûm edildi. Ama 1846'da İngiltere'ye kaçmayı başardı. Fransa' da cumhuriyetin yeniden ilanıyla sonuçlanan 1848 Devrimi'nin ardından ülkesine döndü ve Ulusal Meclis'e seçildi. Kısa bir süre sonra da cumhurbaşkanı oldu. Fransa'da o dönemde, dört yıldan sonra yeniden cumhurbaşkanı se­çilmeyi yasaklayan bir anayasa yürürlükteydi. Louis-Napolyon 1852'de cumhuriyet yanlıla­rına karşı bir darbe yaptı ve hazırlanan yeni anayasayı halkoyuna sundu. Halkın desteği ile 10 yıl için yeniden cumhurbaşkanı seçildi. Aynı yılın sonunda, Fransa'nın geçmişteki ba­şarılarını yineleyeceğini ileri süren Louis Napolyon Bonapart, III. Napolyon sanı ile imparator ilan edildi.
III. Napolyon, kamuoyuna kulak veren ve toplumsal refahla ilgilenen bir devlet adamıy­dı. Ne var ki, deneyimli bir yönetici değildi. İlk zamanlarda Fransa halkı yeniden yapılanma sürecindeki başarılardan ve sanayileşme­nin gelişmesinden hoşnuttu. Ama bunu eko­nomik sıkıntılar ve sarsıntılar dönemi izledi. İmparator saldırgan bir dış politika izliyordu. 1854'te Osmanlı İmparatorluğu ve İngiltere ile birlikte Rusya'ya karşı Kırım Savaşı'na ka­tıldı. İtalya'ya Avusturya yönetiminden kur­tulabilmesi için yardım sözü verdi. Ama Avusturya ile yapılan savaşı Lombardiya'ya bağımsızlık verdikten sonra, Nice (Nis) ve Savoie'yı ülkesine katarak hızla sona erdirdi.
Amerikan İç Savaşı'nı fırsat bilerek Meksi­ka'da Fransa denetiminde bir Latin Amerika imparatorluğu kurmaya çalıştı. Ama ABD' nin baskısı sonucu ordularını Meksika'dan çekmek zorunda kaldı. Kukla imparator Avusturya Arşidükü Maximilian, üç yıllık tar­tışmalı bir yönetimden sonra tahttan indirile­rek idam edildi. Ardından, Prusya'nın gide­rek güçlenmesinden duyduğu kaygı, III. Napolyon'un dış politikasının sertleşmesine ve sonunda Fransa-Prusya Savaşı'na (1870-71) yol açtı. Savaş alanında ordusunun başında savaşan III. Napolyon, Sedan'da tutsak düş­tü. Altı ay Almanya'da tutsak kaldı. Fransa' da cumhuriyetin ilanından sonra İngiltere'ye sürgüne gönderildi ve orada Kent yakınların­da Chislehurst'te öldü.
NAPOLYON SAVAŞLARI, 1804'te I. Na­polyon imparator olduktan sonra Fransa'nın yaptığı savaşlardır. Bunlar 1792'de Fransız Devrimi'nin önderlerine karşı Avusturya ile Prusya'nın başlattığı savaşların bir uzantısıdır. İngiltere de 1793'te bu iki devletin yanında savaşa katılmıştır. Bu ilk savaşlar, Fransa'nın 1801'de Avusturya ve Alman devletleriyle yaptığı Lungville, 1802'de de İngiltere ile yaptığı Amiens antlaş­malarına kadar aralıklarla sürmüştür.
1803'te Fransa ile İngiltere yeniden savaş­maya başlayınca, Napolyon İngiltere'ye bağlı bir Alman devleti olan Hannover'i işgal etti. İngiltere'nin hemen karşısında Manş Denizi kıyısında bulunan Boulogne'da büyük bir or­du topladı ve bir filo oluşturarak İngiltere' yi işgal etmeye hazırlandı. Ama, İngiliz gemi­leri Fransa kıyılarında muzlunda Avusturya ve Rusya İngiltere ile it­tifak kurunca, Napolyon Boulogne'daki ordu­larını hızla Almanya ve Avusturya üzerine gönderdi. Ekimde bir Avusturya ordusu Ulm' de savaşmadan teslim oldu. Napolyon Viyana'yı aldıktan sonra aralıkta, Avusturya ve Rusya'nın birleşik ordularını Austerlitz Sava­şı'nda büyük bir yenilgiye uğrattı. Bu sırada kendisi Fransa imparatoru ve İtalya kralı sanı­nı taşıyordu. Kardeşlerinden Joseph'i Napoli, Louis'yi de Hollanda kralı yaptı. Napolyon, Ekim 1805'te İspanya'nın güneyinde Trafalgar Savaşı'nda ingiliz Amiral Horatio Nelson'a yenilince, ingiltere'yi işgal etme düşün­cesinden vazgeçmek zorunda kaldı.
Bunun üzerine Prusya'ya savaş açan Napol­yon, 1806'da Jena Çarpışması'nı kazandı ve Berlin'e girdi, Prusya kralı Rusya'ya kaçtı ve Napolyon Polonya'ya doğru ilerlemeye başla­dı. 1807'de Rus ordusunu Friedland Çarpış­ması'nda bozguna uğratınca Rusya ve Prusya savaştan çekilerek Tilsit Antlaşması'nı imza­ladılar. Böylece Napolyon kendisine karşı ku­rulan ittifakı kırmış ve Fransa'nın rakibi ola­rak yalnız İngiltere kalmış oldu. Bu ülkenin mallarına ticaret ablukası uygulayarak gücü­nü kırmaya çalıştı. Öbür Avrupa ülkelerinin de İngiltere ile ticaret yapmasını yasakladı. Bu durum, Fransa'nın birçok ülke ile arasının açılmasına yol açtı.
Napolyon 1808'de kardeşi Joseph'i İspanya kralı ilan edince, İspanya halkı ayaklandı. İn­giltere, Avusturya, İspanya ve Portekiz Napolyon'a karşı yeniden ittifak kurdular. Bir İngiliz ordusu önce Portekiz'e, ardından İs­panya'ya girdi. Mayıs 1809'da Napolyon öm­ründe ilk kez Avusturya'da Aspern-Essling Savaşı'nda yenildi. Ama temmuzda Wagram Çarpışması'nda Avusturyalılara karşı yeni bir zafer kazandı. Avusturya ile barış yapıldı. Ama İngilizler, İspanya'dan çıkmadı. İspanya ve Portekiz'de 1811'de yapılan İspanya Ba­ğımsızlık Savaşı sırasında, İngiliz güçlerinin başında bulunan Wellington dükü Fransızlar'ı geriletmeyi başardı.
1811'de Rus çarı İngiltere ile ticaret yapma yasağını çiğneyince, Napolyon Rusya'yı işgal etmek için bir neden bulmuş oldu. Mayıs 1812'de 600 bin kişilik ordusuyla Rusya'ya se­fere çıktı. Çarın teslim olacağını umuyordu. Ama Ruslar direndiler ve doğuya doğru çeki­lirken geçtikleri yerlerdeki tüm ürünleri yak­tılar. Napolyon'un ordusu yakılmış bölgeler­den geçerek Borodino Savaşı'nda üstünlük el­de etti ve Moskova'ya girdi, ama burada tutu­namadı. Yiyecek sıkıntısı ve giderek artan so­ğuk onları zor durumda bıraktı. Ruslar Mos­kova'yı ateşe verince Fransızlar geri çekilmek zorunda kaldı. Fransa'ya dönüş yolculuğunda Kazaklar'ın vur kaç taktiğiyle yaptığı saldırı­lar orduyu daha da yıprattı. Yaralı ve dağınık bir biçimde gerileyen askerlerden yalnızca 30 bini Almanya'ya ulaşabildi.
1813'te yapılan Leipzig Savaşı, Fransa'ya öldürücü darbeyi vurdu. Kısa süre sonra Avusturyalılar, Prusyalılar ve Bavyeralılar doğudan saldırıya geçti. İngilizler de Pirene Dağları'nı aşarak İspanya üzerinden Fransa' ya girdi. Kaynaklarını tüketmiş olan Fransa' nın savaşacak gücü kalmamıştı. 11 Nisan 1814'te Napolyon tahttan indirildi ve Elba (Elbe) Adası'na sürüldü. Mart 1815'te Elba' dan kaçan Napolyon yeniden Fransa'ya dön­dü ve bir kez daha imparatorluğunu ilan etti. Ama sonunda Haziran 1818'de İngiltere, Prusya, Avusturya ve Rusya ordularına Waerloo'da kesin olarak yenildi.güçlü bir savunmaya geçince işgal gerçekleştirilemedi. 1805 Tem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder