Ana Sayfa Bilgi Bankası

15 Aralık 2010 Çarşamba

Tarihte Reenkarnasyon İnanışları


60.000-10.000 Yılları : Cro Magnon insan, mağaranın duvarlarına avladığı hayvanların resmini yapmış, sonra bu resimler önünde dans ederek hayvanların ruhundan, onları öldürdüğü için af dilemiştir. Resimlerde o hayvanların ruhu bulunduğuna inanırdı. Dans sırasında resimlerin önüne armağanlar bırakır, o hayvanların ruhundaki gücün kendisine geçeceği inancını beslerdi.
· Roma yazarlarına göre yeniden doğuş inancı Gol' ler ve Druid' ler arasında da vardı. Bu inancın izlerine, Celt köylüleri arasında da rastlanmaktadır.
· Amerika Kızılderililerinden Dakato, Huron, Mohave, Sioux ve Navotez kabilelerinde, ölümden sonra "mutlu av alanı" na gidileceğine inanılırdı.
· Grönland Eskimoları, insanın bir vücut, bir ruh ne bir de isimden oluştuğuna inanmaktadırlar. Ölümden sonra bu ruh kendine, ya denizden ya da gökte yeni bir vücut bulur, isim de, yeni bir bebeğe verildiği zaman mezardan dönmüş sayılır.
· Ölümden sonraki yaşam tarzında bir gelecek hayat kavramı, Zuni' lere, İnka' lara, Okinawin' lere, Papaun' lara, Arunta, Kadhir ve Warramunga kabilelerine de hiç yabancı değildir.
· Lünbab Druse' leri, Bendal' de, Birmanya' da yaşayan milyonlarca insan hep yeniden doğuşa inanırlar. Afrika' da Mondingo, Yoruba, Zulu Bantus, Baritse kabileleri de kendi kabilelerinin ruhaniliğine ve gelecek hayatlara sağlam bir bağlanışla inanırlardı.
M.Ö. Hanedanlar Öncesi Mısır : Mısır Aborgin' leri ölüleri mezarlara gömerlerken hepsinin yüzünü belli bir yöne çevirirlerdi. Cesetlerden parça kesmeleri, ruhun eski kasabasına dönmesine engel olmamak içindi.
M.Ö. 3500- M.S. 640 : Mısırlılar' ın ölü gömerken yaptıkları törenler, ölülere sonraki dünyada iyi bir yaşam sağlama amacına dönüktü. Ölenlerin başka kılıkta tekrar döndüklerine inanırlardı. Ölümden ve mezardan geçip ışığa ve hayata, yüce varlık Osiris' e varan yolda, güçlü rehberlerin bulunduğuna inanırlardı. Osiris ölümü fethetmişti. Erkeklerin ve kadınların yeniden doğmasını o sağlıyordu.
M.Ö. 1500 : Hindistan' a Ari' ler yerleşti ve Hinduizm başladı. Sonra Hinduizmin çeşitleri doğdu. Brahmanizm' le birlikte kast sistemi ortaya çıktı. Ruhun gelecek defa kastın hangi düzeyinde doğacağı, insan mı yoksa hayvan mı olacağı konusunda, gelecekle ilgili bazı kararlar bulunduğu inancı yerleşti. Sikhizm doğdu. Bu da Hindu dini ile İslam dininin bir karışımı gibiydi. Bunda da, ruhun sonsuzluğa ulaşacak kadar olgunlaşmadan önce, birçok vücutlarda tekrar tekrar doğduğuna inanılmaktaydı.
M.Ö. 600-500 : Hindu bir reformcu, Jainizm' i kurdu ve kast sistemine isyan etti. Bunda Budizm'i hatırlatan taraflar vardır. Özellikle yeniden doğuşa inanma ve yüksek bir Tanrı varlığına inanma konularında.
M.Ö. 560 - 480 : Gautama Sidharta Buda, Budizm'i kurmuş, bu inanç Hindistan' dan Çin' e, Birmanya' ya, Japonya' ya, Tibet'e ve Güneydoğu Asya' nın çeşitli bölgelerine yayılmıştır. Budistler bu dünyadan daha yüksek ve daha alçak var oluş düzeylerinin de bulunduğunu inkar etmezler.
M.Ö. 427 - 346 : Eflatun, ideal biçimler felsefesini ortaya attı. "Fiziksel cisimler, değişmez fikirlerden oluşan değişken timsallerdir." dedi ve tek gerçek bilginin fikirler olduğunu savundu.
M.Ö. 400 : "Phaedo" adlı klasiğinde Eflatun diyor ki, "Eğer yeniden doğuş olmasaydı, hayat kısa zamanda evrenden silinirdi." Sokrat' ın idam edileceği sırada kendisini "ruhsal bir varlık" olarak düşündüğünü, daha eksik bulmadığını anlatıyor. "Devlet" adlı kitabının son bölümünde ise, yeniden doğuşu tümüyle kabul ediyor. Birçok Yunan felsefe okulları, özellikle de Orphic' lerle Pythagorean' lar bu görüşe katılıyorlar. Neoplatonist'ler ve Gnostik' ler de bu kuramı destekliyorlar.
M.Ö. 384 - 322 : Aristo, Eflatun' un öğrencisiydi ama, kendine özgü, ayrı bir felsefesi vardı. Aristo ruhu, vücudun bir organı, ya da parçası durumuna indirdi.
M.Ö. 4 : İsa' nın doğumu, zamanın insanlarının gözünde onun eski peygamberlerin yeniden dünyaya geliş halini simgeliyordu. Kutsal Kitap' ta anlatıldığına göre İsa, havarilerine sorar : "İnsanlar benim için kim diyorlar?" Havariler bu soruya çeşitli şekilde cevap verirler. Kimi İlyas der, kimi Jeremias, kimi de Hz. Yahya. O sıradaki söylentilere göre İsa, daha önceki peygamberlerden birinin yeniden doğuş haliydi. Bundan sonra dirilme, tekrar doğma ve ölümsüzlük hakkındaki inançla doğal inanç haline geldi. Milattan sonraki il yüzyıllarda yeniden doğuş inancı Yahudilikte üç belirgin evre halinde kendini gösterdi. Önce insanın öldükten sonra Sheol' de var olduğu konusundaki bulanık fikirler ortaya çıktı. Sonra Eschayoloji' nin mahşerdeki dirilme ve nihai yargı hakkındaki etkileri giderek arttı. Üçüncü evrede ise ölümsüzlük fikri, yeniden doğuş ile baş göz edildi. Buradan ortaçağ boyunca yaşayan Yahudilik teolojisi ortaya çıktı.
M.S. 186 - 253 : Origenizm' in kurucusu Origen' e göre Kutsal Kitap' ın bazı yerleri yeniden doğuş görüşü olmaksızın açıklanamıyordu.
M.S. 340 - 420 : Saint Jerome, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde yeniden doğuşun bir şeklinin öğretiler arasında bulunduğunu ve buna ezoterik bir anlam verilip, düşüncenin birkaç seçkin arasında yayıldığını söyledi.
M.S. 553 : İmparator Jüstinyen tarafından İkinci Constantinopl Sinod' u toplandı. Bu konseye Papa katılmadı. Konsey, yeniden doğuş öğretilerini lanetledi. Aldıkları kararda şöyle diyorlardı : "Eğer herhangi bir kimse ruhların daha önceden var olduğu efsanesini ifade eder ve bundan çıkan canavarca doktrine taraftar olursa, onu aforoz edin." Ve böylece buna inananlar üzerine, resmi bir lanet yöneltip, konuyla ilgili olan veya ona işaret eden tüm cümleler Kutsal Kitap' tan çıkarıldı. Origenizm ve önceden varoluşa inanma, bundan sonra inançsızlık sayıldı.
M.S. 597 : Buna rağmen Romalı rahip St. Augustine bu konudaki sağlam inancını sürdürdü. Kendisi İngiltere' ye çıkan bir grup misyonerin başındaydı. İnsanları Hıristiyan yaparlarken, yeniden doğuşa da inandırıyorlardı.
M.S. 601 yılında ilk Canterburry Başpiskoposu oldu.
M.S. 1225 - 1274 : Saint Thomas Aquinas İtalyan bir düşünür ve Katolik Kilisesi' nin başta gelen teologlarından biriydi. Aristo' nun teorisini destekliyor, ruh vücudun bir "formu" dur inancını besliyordu. Vücutla ruh arasında bir ayırım yapmak ona göre doğa dışıydı. Ölümden sonra tam bir varoluş için, ruh yine vücutla birleşmek zorundaydı. Bu teorisini desteklemek için kullandığı düşünce, daha önce ölmüş olan azizlerin, tarihin sonunda, mahşer gününde herkesle birlikte dirilerek kutsanmayı bekliyor olmalıydılar. Bu söz "Gelecek hayatta, yenilenmiş vücutlarla yeniden yaratılış," şeklinde yorumlanmaktaydı.
M.S. 1721 : Almanya' da ki ünlü "Lubeck Bebeği" dünyaya geldi ve ilk birkaç saat içinde konuştu. Kutsal Kitap' ın başlarındaki olayları bir yaşındayken, Kutsal Kitap' ın tüm olaylarını iki yaşındayken, dünya tarihini de üç yaşındayken su gibi biliyordu. Aynı zamanda Latince ve Fransızca da öğrenmişti. Danimarka kralı bu harika çocuğu duyunca, önce dedikodulara inanmadı, çocuğu çağırtıp görüştü ve şaşırıp kaldı. Çocuk kendi ölümünü de biliyordu. Nitekim dört yaşında öldü. Aynı sıralarda Jean Cardiac üç aylıkken alfabeyi biliyor, bir yaşındayken kendi ana dili olan Fransızca' yı konuşuyor, üç yaşındayken buna Latince'yi, dört yaşındayken İngilizce' yi ekliyor, altı yaşında Yunanca ve İbranice biliyor, daha başka birkaç dili de konuşuyordu. 1726 yılında ölmeden önce birkaç da sanat öğrenmişti. Başka birkaç çocuk daha, yeniden doğuş inancının kıvılcımını tutuşturmaya katkıda bulundular.
Daha yakın yıllarda Belçika Katoliklerinden Kardinal Mercier, bu doktrinin asla Katolik doğmasıyla çelişki yaratmadığını söyledi. St. Paul Katedrali (Londra) nden Dean İnge, "Yeniden doğuş teorisini hem inanılır, hem de çekici buluyorum," dedi. François Marie Voltaire adlı satirik Fransız düşünürü, "İki kere doğmak da, bir kere doğmaktan daha fazla şaşırtıcı değildir," dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder