Ana Sayfa Bilgi Bankası

18 Aralık 2010 Cumartesi

Tanzimat ? Tanzimat'ın İlanı,Tanzimat'ın Uygulanması,

Osmanlı tarihinde, batılılaşma yolunda köklü değişmelerin yaşandığı döne­min adıdır. Tanzimat dönemi 3 Kasım 1839'da Tanzimat Fermanı'nın ilanıyla başla­mış; yenileşmenin sürmesi anlamında, Os­manlı Devleti'nin yıkılışına kadar devam et­miş; dar anlamıyla ise 1876'da I. Meşruti­yetin ilanıyla son bulmuştur.
Osmanlı Devleti 18. yüzyılın başından beri duyduğu yenileşme gereksinimini Lale Devri'nden başlayarak giriştiği çeşitli reformlarla karşılamaya çalışmıştı. Ama bu reform hare­ketleri ya 1730 Patrona Halil Ayaklanması, 1807 Kabakçı Mustafa Ayaklanması gibi tep­kilerle karşılaşmış ya da başarılı sonuçlar vermemişti. Buna karşıhk eğitim ve askerlik alanında bazı yeniliklerin yaran görülmüş, eskinin yanında bunlar da kurumlaşmaya başlamıştı. Öte yandan batının büyüyen gücü ve artan baskısı, üst üste uğranılan askeri yenilgiler ve sürüp giden iç düzensizlik Os­manlı Devleti'ni hep acil sorunlar karşısında bırakmış, kapsamlı ve köklü bir yenileşme programının hazırlanıp uygulanmasına olanak bırakmamıştı. Bu nedenlere devletin yönetim yapısındaki bozulmayı da eklemek gerekir. Ayrıca geleneksel toprak düzenindeki bozul­ma, zanaat üretimindeki ve ticaretteki gerile­me sorunun boyutlarını daha da büyütmüştü. II. Mahmud döneminde (1808-39) başlayan atılımlar daha köklü olmakla birlikte, önceki­lere benzer nitelikteydi ve çoğunlukla acil sorunlara çözüm getirmeyi amaçlıyordu. Ama plansız da olsa, Tanzimat'ın habercisi niteli­ğindeki adımlar hep bu dönemde atılmıştır.
II. Mahmud devleti yenileştirmeye çabalar­ken askeri yenilgiler de sürüyordu. Öyle ki, artık Kavalalı Mehmed Ali Paşa gibi bir eyalet valisi bile devlete kafa tutuyor, Osman­lı ordusunu ikinci kez 1839'da Nizip'te ağır bir yenilgiye uğratıyordu. II. Mahmud böyle bir ortamda öldü. Yerine geçen oğlu Abdülmecid de daha ilk günlerinde Kaptan-ı Derya Ahmed Fevzi Paşa'nın Osmanlı donanmasını İsken­deriye'ye götürüp Kavalalı'ya teslim etmesi olayıyla karşılaştı. Ayrıca, II. Mahmud'un reformlarına karşı olmasıyla tanınan Hüsrev Paşa padişahın deneyimsizliğinden yararlana­rak yeniden sadrazam olmuştu.
Bu arada Mısır sorununun çözümü için İngiltere'nin desteğini sağlamayı başaran Londra büyükelçisi Mustafa Reşid Paşa İstan­bul'a dönmüştü. Mustafa Reşid Paşa, Abdül- mecid'le görüşmesinde onu kapsamlı bir re­form programının gereğine inandırmayı ba­şardı ve hazırladığı bir fermanı padişaha onaylatarak 3 Kasım 1839'da ilan etti. Topkapı Sarayı'nın Sarayburnu Ahırkapı tarafında­ki Gülhane Köşkü önünde ilan edildiği için Gülhane Hatt-ı Hümayunu olarak da anılan Tanzimat Fermanı biçimsel olarak geleneksel padişah fermanlarından farksızdı ve padişah ağzından uyruklara tanınan yeni hakları sıralı­yordu. Ama içerik olarak pek çok yenilikler taşıyordu. Her şeyden önce ilk kez bir padi­şah yetkilerini sınırlandırıyor, yargının üstün­lüğünü tanıyor, belli kurallar çerçevesinde,yasa koyma hakkım paylaşıyordu. Öte yan­dan ferman, en başta bütün uyruklara can, mal ve ırz güvenliği sağlamayı vaat ediyor, vergi toplama yöntemlerinin adalete uygun biçimde düzeltilmesini, askerliğin de yeniden düzenlenmesini ve belli bir süreyle sınırlandı­rılmasını öngörüyordu. Fermanda yer alan öbür hükümlerde de ceza davalarının açık olarak görülmesi, yargılamadan ve yasal bir dayanak olmadan kimseye ceza verilmemesi, suçlu görülen bir kişinin mallarına el konul­ması demek olan müsaderenin kaldırılması, yönetimle ilgili konuların Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye'de, askerlikle ilgili işlerin de Bab-ı Seraskeri Dar-ı Şûrası'nda görüşülerek karara bağlanması, bu kararlar padişahın onayıyla yasa olarak değer kazanacağından bunlara uymayanlar için yeni bir ceza yasası yapılması, devlet görevlilerine artık düzenli olarak aylık bağlandığından rüşvet alınmama­sı, rüşvet alanlar için ayrı bir ceza yasası yapılması öngörülmektedir.
Padişah fermanla koyduğu yeni ilkelere uyacağına söz vermekte, bütün devlet görevli­lerinden de söz alınmasını istemektedir. Fer­man, devletin bundan böyle bu ilkelere göre yönetileceğinin herkese duyurulmasını ve İs­tanbul'daki elçiliklere de bildirilmesini iste­yen tümcelerle son bulmaktadır.
Tanzimat'ın Uygulanması
Tanzimat Fermanı'nda öngörülen ilkelerin uygulanması kolay olmadı. Ama zaman za­man duraklamalara, çeşitli ödünlere karşın, I. Meşrutiyet'e kadarki 35 yıllık sürede birçok alanda fermanın öngördüklerinin de ilerisine geçen reformlar gerçekleştirildi, devlet büyük ölçüde yenilendi. Uygulamalar bakımından Tanzimat dönemi 1839-56,1856-71 ve 1871-76 olarak üç alt döneme ayrılır. İlk alt dönem büyük ölçüde Mustafa Reşid Paşa'nın damga­sını taşır ve onun karşı çıktığı Islahat Fermanı'nın ilanıyla sona erer. İkinci alt dönem, Mustafa Reşid Paşa'nın yetiştirdiği Fuad Paşa ile Âli Paşa'nın sadrazamlıklarım kapsar ve Âli Paşa'nın ölümüyle son bulur. Üçüncü alt dönem ise Tanzimat hareketinin durakla­dığı, Abdülaziz'in mutlak gücünü artırdığı 1871-76 arasını kapsar ve I. Meşrutiyet'in ila­nıyla biter.
Tanzimat döneminde gerçekleştirilen re­formların başlıcaları, alanlarına göre şöyle sıralanabilir: Hukuk alanında, 1840'ta ilk ceza yasası çıkarıldı. Bunu 1851 ve 1858'deki daha gelişmiş yeni ceza yasaları izledi. Angaryanın kaldırılmasından sonra 1848'de köle ticareti de yasaklandı. 1840'ta çıkarılan nizamnameye göre ilk kez ticaret mahkemesi kuruldu. 1850'de ticaret yasası, 1861'de ticaret yargıla­ma usulü tüzüğü, 1863'te de deniz ticareti yasası çıkarıldı. 1847'de toprak mülkiyeti ve arazi kullanımıyla ilgili ilk yasayı 1858'de yayımlanan geniş kapsamlı Arazi Kanunna­mesi izledi. Bu yasa öbür yasalar gibi batıdan alınmış değildi. Temelde, var olan ve İslam hukukuna dayanan toprak mülkiyetine ilişkin kuralları maddeleştiriyor ve bu alandaki hu­kuksal karışıklığa son vermeyi amaçlıyordu. 1868-76 arasında Cevdet Paşa'nın başkanlı­ğındaki bir kurulca hazırlanan Mecelle de İslam hukukuna dayanıyordu. 1.851 madde­den oluşan Mecelle büyük ölçüde borçlar hukukuna ilişkin konulan kapsıyor, ayrıca eşya hukukuyla ve yargılama hukukuyla ilgili kurallara da yer veriyordu.
Yargı örgütü de Tanzimat döneminde bü­yük değişiklikler geçirdi. Tanzimat'ın ilk yılla­rında yasa taslaklarını Meclis-i Vâlâ-yı Ah- kâm-ı Adliye hazırlamıştı. 1854'te bu görev yeni kurulan Meclis-i Âli-i Tanzimat'a verildi. 1861'de iki kurul Meclis-i Ahkâm-ı Adliye adıyla birleştirilerek yeniden örgütlendi. 1868'de de Divan-ı Ahkâm-ı Adliye ve Şûra­yı Devlet olarak ikiye ayrıldı. Birincisi bugün­kü Yargıtay'ın, ikincisi de Danıştay'ın temeli­ni oluşturdu. Yargı örgütünün alt basama­ğında yer alan mahkemeler Tanzimat'la bir­likte daha çeşitlendi. Bu dönemde geleneksel kadı mahkemeleri (şeriye mahkemeleri) ya­nında yeni yasaları uygulayan nizamiye ve ticaret mahkemeleri ile azınlıkların sorunları­na bakan cemaat mahkemeleri ve kapitülas­yonlardan doğan hakla kurulan konsolosluk mahkemeleri ayrı ayrı etkinlik gösterdiler. Bu düzen yetki ve görev bakımından birçok sorun çıkarmış, ama bir yandan da çağdaş yargıya geçişin temelini hazırlamıştır.
Yönetim alanında, merkez ve taşra yöneti­mi büyük bir değişim geçirdi. Merkezde, II. Mahmud'un Evkaf, Dahiliye, Hariciye ve Maliye nezaretlerini (bakanlık) kurarak baş­lattığı modern örgütlenme biçimi yaygınlaşa- rak sürdü. Yeni atılımlarla birlikte Ticaret ve Ziraat, Maarif, Adliye, Bahriye, Harbiye ba­kanlıkları kuruldu. Bunların başındaki na­zırlar (bakan) da modern hükümet sisteminin temeli olan bakanlar kurulunun üyeleri ol­dular. Taşrada ise halkın yönetime katılma­sını sağlayacak yerel meclislerin kurulması 1840'tan başlayarak gittikçe yaygınlaştı. Bir yandan da ülkenin yönetsel bölünmesi yeni­den düzenlenerek merkezle uyumlu bir örgüt­lenmeye gidildi. 1864'te ilk kez Tuna vilaye­tinde uygulanan yeni sistemle taşra yönetimi vilayet (il), sancak (il ile ilçe arasında yönetim kademesi), kaza (ilçe), nahiye (bucak) ve köy biçiminde örgütlendi. Uygulamanın başarılı olması üzerine 1871'de çıkarılan Vilayet Ni­zamnamesi (iller tüzüğü) ile sistem ülke ça­pında yaygınlaştırıldı. Köy dışında, her kademenin başındaki merkezden atanan görevli­lere (vilayette vali, sancakta mutasarrıf, kaza­da kaymakam, nahiyede müdür) halk tarafın­dan seçilmiş yerel meclisler de yardıma ola­caktı. Köy yönetimini oluşturan muhtar ve ihtiyar heyeti ise seçimle başa gelecekti. Bu sistem bugünkü yerel yönetimde de büyük ölçüde uygulanmaktadır, tik kez 1854'te is­tanbul'da kurulan ve 1870'ten sonra ülke genelinde yaygınlaşan belediye örgütü de Tanzimat döneminde yönetim alanındaki en önemli yeniliklerden biridir.
Askerlik alanında, 183Tde askerliğe ilişkin yeni düzenlemeleri hazırlama göreviyle oluş­turulan Dar-ı Şûra-yı Askeri, Tanzimat'tan sonra daha etkili bir çalışma içine girdi. 1843'te yeni ordu kuruluşu, 1848'de de yeni askerlik düzeni uygulanmaya başlandı. Niza­miye adı verilen ve Hassa (padişahın özel ordusu), Dersaadet (merkezi istanbul), Ru­meli (merkezi Manastır), Anadolu (merkezi Harput) ve Arabistan (merkezi Şam) olmak üzere beş bölgede konuşlandırılan orduların sayısı 1848'de altıya, 1869'da da yediye çıka­rıldı. Aynı yıl yürürlüğe giren Kur'a Nizamna­mesi ile toplam 150 bin askerden oluşan ordu için her yıl kura usulüyle 30 bin kişinin askere alınması, bir o kadarının da terhis edilmesi öngörülüyordu. Askerlik süresi beş yılla sınır­landırılıyor, terhis edilenler altı yıl redif, sekiz yıl da mustahfız adıyla 14 yıl daha yedek asker sayılıyordu. Tanzimat döneminde ordunun savaş araç gereci yönünden modernleşmesine de önem verilmiştir. Subayların eğitimi için 1834'te kurulan Mekteb-i Harbiye'de (bugün Kara Harp Okulu) 1849'da erkân-ı harbiye sınıfı açılarak kurmay subay yetiştirilmesine başlanmıştır.
Eğitim alanında gerçekleştirilen atılımlarla Tanzimat'ı uygulayacak yeni bir insan tipinin yaratılmasına çalışılmıştır. (Bu alandaki yeni­likler için EĞİTİM maddesine bakınız.)
Ekonomi alanında, Tanzimat döneminde büyük atılımlar gerçekleştiği söylenemez. Da­ha çok dış etkilerle başlatılan yenilikler-çağ- daş bir ekonomik yapının oluşması yolunda ilerlemeler sağlamış, ama öte yandan ülke bir yan sömürge durumuna düşmüştür. Tanzimat Fermanı'nda sözü edilen adaletli vergi dü­zenini kurmak için ilk adım hemen atılmış,çağdışı bir vergi toplama yöntemi olan iltizam 1839'da kaldırılmıştır. Ama yeni düzen he­men kurulamadığından, 1841'de iltizam bir kez daha yürürlüğe konmuş, yeni vergi düzeni ancak 1870'lerin sonuna doğru ülke genelinde yaygınlaşmıştır.
Tanzimat döneminde iç gümrüklerin kaldı­rılması ve ürün alım satımında devlet tekeli demek olan yed-i vahid usulüne son verilmesi üretimi ve ticareti olumlu yönde etkilemiştir. Tarımda kredi kullanılmaya başlanması, mo­dern tanım yöntemlerinin yaygınlaşması, 1860'lardan sonra da demiryollarının işletme­ye açılması tanımsal üretimi büyük ölçüde artırmıştır. Sanayide modernleşmeye yönelik çabalar ise sınırlı kalmış, ülke daha ucuz yabana sanayi ürünleri için açık pazar duru­muna gelmiş, sanayideki geleneksel küçük üretim düzeni de hızla çökmüştür. Bunda, ilki 1838'de İngiltere, sonraları da birçok Avrupa ülkesiyle imzalanan ticaret antlaşmalarının büyük rolü olmuştur. Devleti modernleştirme girişimi mali bakımdan da ağır bir yük getir­miştir. İlk kez 1854'te alınmaya başlanan dış borç, 1881'de ülkenin ekonomik ve mali kaynaklarını Avrupa ülkelerinin denetimine bırakan Düyun-ı Umumiye'nin kurulmasına varan gelişmelerin başlangıcını oluşturmuştur.
Siyasal alanda, Tanzimat'ın Osmanlı birli­ğini sürdürmede başarılı olamadığı açıktır. Siyasal nitelikli ayaklanmalar, ayrıcalık ya da bağımsızlık istekleri ve kopmalar, gelişen milliyetçilik akımının da etkisiyle hızla artmış, devlet bunları önlemek için hem yoğun siyasal ve askeri çaba harcamak, hem de mali kaynak ayırmak zorunda kalmıştır. Tanzimat'la geti­rilen yeni haklar ne azınlıklarca ne de bunla­rın koruyuculuğunu üstlenen Avrupa devlet­lerince yeterli bulunmuş, 1856'da yeni bir fermanın çıkarılması gerekmiştir.Tanzimat içte tutucuların tepki­siyle karşılaşmış, 1860'tan sonra basının orta­ya çıkmasıyla aydınlar da Tanzimat'ın yetersiz buldukları yönlerini eleştirmişlerdir.
Sonuç olarak Tanzimat, Osmanlı Devleti'nde hemen her alanda büyük değişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Ama değişmenin bedeli hayli yüksek olmuş, devlet modernleşir­ken ülke yan sömürge durumuna düşmüştür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder