Ana Sayfa Bilgi Bankası

1 Mart 2011 Salı

BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İLE SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU VE DİĞER BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI İKİNCİ BÖLÜM

“(3) 15/11/2000 tarihli ve 4603 sayılı Kanun ile bu Kanuna istinaden T.C. Ziraat
Bankası A.Ş.’ye, ödemeleri T.C. Ziraat Bankası A.Ş. kanalıyla yapılmak üzere tarım kredi
kooperatiflerine ve Türkiye Halk Bankası A.Ş.’ye yürürlükte bulunan ve/veya müteakip yıllar
içinde yürürlüğe konulacak olan Bakanlar Kurulu kararları uyarınca verilen görevler
nedeniyle doğan ve bankalar ile tarım kredi kooperatifleri kayıtlarına göre gerçekleşen gelir
kayıpları ve görev zararları, bankalar ve tarım kredi kooperatifleri tarafından yapılacak ödeme
talebine istinaden, ilgili mevzuatında belirlenen usul ve esaslar kapsamında Hazine
Müsteşarlığı bütçesinde yer alan ilgili harcama tertiplerinden gider kaydedilerek ödenir. Bu
ödemeler, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 35 inci maddesi
hükümlerine tabi değildir.
(4) Yapılan ödemeler yıllık bazda Hazine Kontrolörleri Kurulunca incelenir.
İncelemeler sonucunda düzenlenen raporlarda; hesaplanan tutar ile Hazine Müsteşarlığı
bütçesinden yapılmış bulunan ödemeler arasında fark bulunduğunun tespit edilmesi halinde
taraflar yükümlülüklerini faizsiz olarak yerine getirir.”
MADDE 103- 14/10/1999 tarihli ve 4456 sayılı Türkiye Kalkınma Bankası Anonim
Şirketinin Kuruluşu Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Bankanın merkezi ana sözleşmesi ile belirlenir.”
MADDE 104- 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun;
a) 73 üncü maddesinin ikinci fıkrasının dördüncü cümlesi ile üçüncü ve dördüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kurumun bu fıkra kapsamında elde edeceği sır niteliğindeki bilgi ve belgeler, ceza
soruşturması ve kovuşturması kapsamında savcılıklar ile ceza mahkemeleri, görevden
ayrılmış olsalar dahi, görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı
başlatılan soruşturma ve kovuşturmalar ile bağlantılı olarak talepte bulunacak Kurul Başkanı
ve üyeleri ile Kurum personeli dışında hiçbir kişi, kurum ve kuruluşa verilemez.”
“Sıfat ve görevleri dolayısıyla bankalara veya müşterilerine ait sırları öğrenenler, söz
konusu sırları bu konuda kanunen açıkça yetkili kılınan mercilerden başkasına
açıklayamazlar. Bu yükümlülük görevden ayrıldıktan sonra da devam eder. 22/4/1926 tarihli
ve 818 sayılı Borçlar Kanunu, 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla
Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun, 20/4/1967 tarihli ve 854
sayılı Deniz İş Kanunu ile 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalıştırılan
işçi, gemi adamı ve gazetecinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikte her çeşit istihkak
ödemelerinin özel olarak açılan banka hesabına yapılması halinde, bu hesaplara ilişkin bilgi ve
belgelerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı
ile bunlara bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşlara verilmesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 8 inci ve 100 üncü maddelerinin
uygulanması ile genel sağlık sigortalılığında gelir testinin yapılmasına ilişkin bilgi ve
belgelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi sırrın ifşası sayılmaz. Bu bilgi ve belgelerin
verilmesine ilişkin usûl ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı,
Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanlık ile Kurulca belirlenir.
Kurumun gözetim ve denetimine tabi kuruluşların, bunların ortaklarına, bağlı ortaklık,
iştirak, birlikte kontrol edilen ortaklıklarının faaliyetlerine veya müşterilerine ilişkin yabancı
ülke kanunlarına göre denetime yetkili ve Kurum muadili mercilerin taleplerinin Kurumca
karşılanması, gizlilik sözleşmesi yapılması ve sadece belirtilen amaçlar ile sınırlı kalınması
koşuluyla bankaların ve finansal kuruluşların, kendi aralarında doğrudan doğruya ya da risk
merkezi veya en az beş banka ya da finansal kuruluş tarafından kurulacak şirketler vasıtasıyla
yapacakları her türlü bilgi ve belge alışverişinin yanı sıra doğrudan veya dolaylı pay sahipliği
yoluyla sermayelerinin yüzde onunu ve daha fazlasını temsil eden paylarının satışı amacıyla
muhtemel alıcıların yapacakları değerleme çalışmalarında ya da sermayelerinin yüzde on veya
daha fazlasına sahip olan kredi kuruluşu ile finansal kuruluşlar da dahil ana ortaklıkların
66


konsolide finansal tablo hazırlama çalışmalarında, risk yönetimi ve iç denetim
uygulamalarında veya kredileri de dahil varlıklarının ya da bunlara dayalı menkul kıymetlerin
satışı amacıyla yapılacak değerleme çalışmalarında ya da değerleme, derecelendirme veya
destek hizmeti alınması ile bağımsız denetim faaliyetlerinde ve gerekli tedbirlerin alınması
kaydıyla hizmet alımlarına yönelik işlemlerde kullanılmak üzere bilgi ve belge taleplerinin
karşılanması sırasında banka ya da müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerin öğrenilmesi sır
saklama yükümlülüğü dışındadır.”
b) 82 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Kurumun merkezi İstanbul’dadır.”
c) 95 inci maddesinin altıncı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “Ankara’da Asliye
Ticaret Mahkemesinde” ibaresi “İstanbul’da Asliye Ticaret Mahkemesinde” şeklinde
değiştirilmiştir.
ç) 169 uncu maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“Risk Merkezi
EK MADDE 1- Türkiye Bankalar Birliği nezdinde, kredi kuruluşları ile Kurulca
uygun görülecek finansal kuruluşların müşterilerinin risk bilgilerini toplamak ve söz konusu
bilgileri bu kuruluşlar ile gerçek veya tüzel kişilerin kendileriyle ya da onay vermeleri
koşuluyla özel hukuk tüzel kişileri ile de paylaşılmasını sağlamak üzere Risk Merkezi
kurulmuştur.
Kredi kuruluşları ile Kurulca uygun görülecek finansal kuruluşlar, Risk Merkezine üye
olmak zorundadır. Üye kuruluşlar, Risk Merkezince istenilen, müşterileri ile ilgili her türlü
bilgiyi vermekle yükümlüdür. Risk Merkezi, bu yükümlülüğe uymayanlara bilgi akışını
durdurmaya yetkilidir.
Risk Merkezi, Kurumun ve Merkez Bankasının personeli arasından belirleyeceği birer
üye dahil olmak üzere dokuz üyeden oluşan bir yönetim tarafından idare edilir. Risk Merkezi
yönetimini oluşturan üyeler üç yıllık dönem için görev yapmak üzere seçilir.
Risk Merkezi yönetimi, Risk Merkezinin kuruluş amaçları doğrultusunda özel hukuk
tüzel kişileri ile kamu kurum ve kuruluşlarından bilgi talep etmeye ve bu kurum ve
kuruluşlarla Kurulun uygun görüşüne istinaden bilgi alış-verişine yönelik sözleşmeler
imzalamaya yetkilidir. Kredi kuruluşları ile Kurulca uygun görülecek finansal kuruluşların
müşterilerinin onay vermesi koşuluyla, Risk Merkezi ile bilgi alış-verişi sözleşmesi imzalayan
özel hukuk tüzel kişileri ile kamu kurum ve kuruluşlarına verilecek, müşterilerin bu kuruluşlar
nezdindeki risk bilgileri Kanunun 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında
değerlendirilir.
Risk Merkezinin kuruluşuna, faaliyetine ve çalışmasına, Risk Merkezi yönetiminin
oluşumuna, toplanmasına ve karar almasına, Risk Merkezine verilen bilgilerin kapsam, biçim
ve içeriğine ve bunların paylaşılmasına, paylaşılacak bilgilerin kapsam ve içeriğine,
ücretlendirilmesine ve üyelerce ödenecek aidatların belirlenmesine ilişkin usul ve esaslar,
Türkiye Katılım Bankaları Birliği ve Kurul tarafından belirlenen finansal kuruluşların üye
oldukları meslek örgütlerinin görüşü ile Kurulun ve Merkez Bankasının uygun görüşü
alınarak Türkiye Bankalar Birliğince belirlenir ve Resmi Gazetede yayımlanır.
Süresinde üyeler tarafından ödenmeyen aidatlar ve komisyonlar Türkiye Bankalar
Birliğince kanuni yollara başvurularak tahsil edilir.
Kurum, gerektiğinde Risk Merkezini denetler, denetime ilişkin usul ve esaslar Kurum
tarafından belirlenir.
Risk Merkezi, topladığı her türlü bilgiyi, Kurum ve Merkez Bankasına istenen biçim
ve sürede vermekle yükümlüdür. Ayrıca, gerçek ya da tüzel kişilerin gerekçesini belirterek
risk bilgilerinin kendilerine verilmesi için yazılı talepte bulunmaları ya da kredi kuruluşları ile
Kurulca uygun görülecek finansal kuruluşlar dışındaki bir özel hukuk tüzel kişisine bu
nitelikteki bilgilerin verilmesi için onay verdiklerinin ispat edilmesi halinde bahse konu
bilgiler de talepte bulunan tarafça karşılanacak belli bir ücret karşılığında verilir.
67


Risk Merkezinin bütün işlem ve kayıtları gizlidir. Sır sahibinin bilgilerinin açıklanması
konusunda açık rızasının bulunması durumunda belirlediği kişiye risk bilgileri verilir. Kişinin
rızasına dayanan bilgilerin verilmesine ilişkin usul ve esaslar, Kurulun ve Merkez Bankasının
uygun görüşü, Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin ve Kurulun belirleyeceği kurum ve
kuruluşların görüşü alınarak Türkiye Bankalar Birliğince belirlenir ve Resmi Gazetede
yayımlanır.
Risk Merkezi nezdinde bulunan sır niteliğindeki bilgileri, bu konuda kanunen yetkili
kılınan mercilerden başkalarına açıklayanlar, hukuka aykırı olarak kendisi ya da başkası
yararına kullananlar, yayanlar, verenler, aktaranlar veya ele geçirenler hakkında 159 uncu
madde hükümleri uygulanır. Bu fıkrada tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında Türk Ceza Kanununun tüzel kişilere
özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Risk Merkezi, nezdindeki her türlü bilgi alışverişini 73 üncü maddenin dördüncü
fıkrası uyarınca en az beş banka tarafından kurulmuş şirketler aracılığı ile ve bu şirketlerle
yapılacak sözleşmeler çerçevesinde de gerçekleştirebilir.”
d) Geçici 27 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici maddeler
eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 28- Risk Merkezinin çalışma usul ve esasları bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde ek 1 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen usul
çerçevesinde Türkiye Bankalar Birliğince belirlenir.
Bu Kanuna göre kurulan Risk Merkezi faaliyete geçinceye kadar, Merkez Bankası
bünyesinde bulunan Risk Merkezi, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümler uyarınca
faaliyetlerini yürütür.
Merkez Bankası nezdindeki Risk Merkezi bilgileri, bu Kanuna göre kurulan Risk
Merkezine aktarılır.
GEÇİCİ MADDE 29- Kurumun merkezinin İstanbul'a taşınmasına ilişkin iş ve
işlemler tamamlanıncaya kadar Kurumun idari merkezi Ankara'dır. Merkezin nakli, iki yıl
içinde tamamlanır. Bakanlar Kurulu bu süreyi uzatmaya yetkilidir.”
MADDE 105- 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun;
a) 10/A maddesine beşinci fıkra olarak aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Kayden izlenen sermaye piyasası araçlarına ilişkin tedbir, haciz ve benzeri her türlü
idari ve adli talepler ilgili hesaplara bağlı ayrı alt hesaplar oluşturulması suretiyle Merkezi
Kayıt Kuruluşunun üyeleri tarafından yerine getirilir. Bu taleplerin doğrudan doğruya Merkezi
Kayıt Kuruluşuna iletilmesi halinde Merkezi Kayıt Kuruluşu bu talebi ilgili hesapların
bulunduğu üyelere elektronik ortamda yönlendirir ve bu üye listesini talepte bulunan kuruma
bildirir. Bu durumda söz konusu talep üyeye yönlendirme tarihinde ilgili üyeye yapılmış gibi
hüküm doğurur. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 79 uncu
maddesi hükmü uyarınca elektronik ortamda tebligatı yapılan alacakların takip ve tahsiline
ilişkin hükümler saklıdır.”
b) 17 nci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü ve dördüncü cümlesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
“Merkezi İstanbul’dadır. Kurul, yurt içinde gerekli gördüğü yerlerde temsilcilik açabilir ve
sermaye piyasaları açısından yoğun ilişki içinde bulunulan ülkelerde Bakanlar Kurulu
kararıyla yurtdışı temsilcilik açılabilir.”
c) 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin üçüncü
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, aynı bende bu cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki
dördüncü cümle eklenmiş ve aynı maddenin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
“Bu konudaki soruşturma izni, Kurul Başkanı ve üyeleri için ilgili Bakan, personeli için
Başkan tarafından verilir. Kurul Başkan ve üyeleri ile Kurul personelinin cezai ve hukuki
sorumluluğuna ilişkin olarak, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 104
üncü maddesi hükümleri uygulanır.”
68


ç) 28 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine dördüncü paragraf olarak
aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
“Kurul tarafından izlenen ve denetlenen borsalar, piyasalar ve diğer teşkilatlanmış
piyasaların, takas ve saklama kurumlarının ve Merkezi Kayıt Kuruluşunun faaliyetlerinden
elde ettikleri faiz gelirleri hariç tüm gelirlerinin azami %10’u Kurul bütçesine Kurul
tarafından gelir olarak kaydedilebilir. Ancak, bu maddeye göre yapılacak ödemelerin zamanı
ve tutarları, gelirin elde edildiği yılı izleyen takvim yılında Kurulun nakit durumu dikkate
alınarak Kurul tarafından en az 30 gün öncesinden ilgili kurumlara bildirilir. Bir takvim yılı
içinde talep edilmeyen tutarlar izleyen yıllarda ödenecek tutara eklenir ve Kurul tarafından
aynı usul ile talep edilebilir. Bu gelirlerin hangi kurumdan ne oranda tahsil edileceği her
takvim yılı için Kurul tarafından belirlenir.”
d) 30 uncu maddesine (f) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (g) bendi eklenmiş
ve mevcut (g) bendi (h) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.
“g) Döviz, mal, kıymetli maden veya Kurulca belirlenecek diğer varlıkların kaldıraçlı
alım satımı,”
e) 40 ıncı maddesinin son fıkrasının dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci cümleleri
yürürlükten kaldırılmıştır.
f) Geçici 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu
fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra dördüncü fıkra olarak eklenmiştir.
“İkinci fıkrada belirlenen sürenin sonuna kadar teslim edilmeyen sermaye piyasası
araçları, bu tarihten sonra borsada işlem göremez, aracı kurumlarca alım satımına aracılık
edilemez ve katılma belgelerinin geri alımı yapılamaz. Teslim edilerek kayden izlenmesine
başlanmış olan sermaye piyasası araçlarını temsil eden senetler merasime gerek kalmaksızın
hükümsüz hale gelir ve imha edilir.
Her bir sermaye piyasası aracı için Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayden
izlemenin başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmeyen sermaye
piyasası araçları hisse senedi ise, ihraççıya kanunen intikal eder. Bu durumda paydan doğmuş
olan haklar, hisse senetlerinin ihraççıya intikal tarihinde kendiliğinden sona ermiş sayılır. Söz
konusu payların satışı, ihraççılarca üç ay içerisinde yapılır. Teslim edilmeyen diğer sermaye
piyasası araçlarından doğan alacaklar, bu tarihte zamanaşımına uğrar.”
g) Geçici 12 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 13- Kurul merkezinin İstanbul’a taşınmasına ilişkin iş ve işlemler
tamamlanıncaya kadar Kurulun idari merkezi Ankara’dır. Merkezin nakli, iki yıl içinde
tamamlanır. Bakanlar Kurulu bu süreyi uzatmaya yetkilidir.”
MADDE 106- 14/1/1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Kanununun;
a) 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“f) Bilgi istemeye ve istatistiki bilgileri toplamaya ilişkin usul ve esasların
belirlenmesi,”
b) 41 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Mali ve ekonomik müşavirlik ve mali ajanlık
MADDE 41- Banka, Hükümetin mali ve ekonomik istişare organıdır. Bu sıfatla
Banka, para ve kredi politikası konusunda Hükümetçe incelenmesi istenilecek hususlar
hakkında mütalaa beyan eder.
Devletin milletlerarası mali ve iktisadi münasebetlerinde Bankaya, Hükümetin mali
ajanlığı verilebilir.
Banka, her nevi Devlet iç borçlanma senetlerinin mali servisini, özel kanunlara veya
bunlara dayanan kararlara göre kambiyo denetlemesini ve dış ticaret rejimi tatbikatını veya
benzeri işlemleri yapmakla görevlendirilebilir. Bu sıfatla yaptığı işlemlerden dolayı üçüncü
şahıslar tarafından Bankaya sorumluluk tevcih edilemez.
69


Banka, Hazine Müsteşarlığının talebi üzerine Devletin gerek içerde ve gerekse yabancı
memleketlerde tahsilat ve tediyatını ve bütün Hazine işlemlerini ve memleket içi ve dışı her
nevi para nakil ve havale işlerini yapar veya yaptırır. Bu işler için uygulanacak ücret Banka
tarafından tespit edilir.
Hazine Müsteşarlığına ait tevdiatın nemalandırılmasına ilişkin usul ve esaslar Banka
ile Hazine Müsteşarlığı tarafından müştereken tespit olunur.”
c) 68 inci maddesinin (I) numaralı fıkrasının (b) bendindeki “43 üncü maddesinin
birinci ve ikinci fıkraları ile 44 üncü maddesinde belirtilen bilgi ve belgeleri vermeyen veya
gerçeğe aykırı bilgi ve belge veren” ibaresi “43 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında
belirtilen bilgi ve belgeleri vermeyen veya gerçeğe aykırı bilgi ve belge veren” şeklinde
değiştirilmiştir.
ç) (IV) numaralı Kısmının (IV) numaralı Bölümünün başlığı “Bilgi isteme” olarak
değiştirilmiş ve 44 üncü maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 107- 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun;
a) 31 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Sosyal Güvenlik Denetmenliği ve Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcılığı
MADDE 31- Kurum taşra teşkilatında Sosyal Güvenlik Denetmeni ve Sosyal
Güvenlik Denetmen Yardımcısı istihdam edilir.
Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcılığına atanabilmek için 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara ek olarak aşağıdaki şartlar aranır:
a) En az dört yıllık eğitim veren yüksek öğretim kurumlarının hukuk, siyasal bilgiler,
iktisadî ve idarî bilimler, iktisat, işletme, matematik, istatistik, aktüerya, bankacılık,
sigortacılık, işletme mühendisliği, endüstri mühendisliği, yazılım mühendisliği, elektronik
mühendisliği, elektrik ve elektronik mühendisliği, bilgisayar mühendisliği, sosyal hizmetler
ve sağlık idaresi/yönetimi fakülte, yüksek okul veya bölümlerinden ya da bunlara denkliği
Yükseköğretim Kurulu tarafından onaylanmış yurt dışındaki yüksek öğretim kurumlarından
mezun olmak,
b) Yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı gün itibariyle 30 yaşından gün almamış olmak.
Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu
sicil almak kaydıyla yapılacak Denetmenlik yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar.
Denetmenlik yeterlik sınavında başarılı olanlar Sosyal Güvenlik Denetmeni kadrolarına
atanır. Sınavda başarılı olamayanlar bir yıl içinde ikinci kez sınava tâbi tutulur. Bu sınavda da
başarı gösteremeyenler Kurum taşra teşkilatında durumlarına uygun başka kadrolara atanır.
Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri,
yarışma ve yeterlilik sınavlarının şekil ve uygulama esasları ile Sosyal Güvenlik Denetmenleri
ve Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcılarının görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul
ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
Sosyal Güvenlik Denetmenleri sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasına ilişkin
tespit, denetim ve taramalarda görevlendirilirler ve görevleriyle ilgili kayıt ve belgeleri
inceleme yetkisine sahiptir.”
b) Geçici 7 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Personele dair geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 8- Bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla,
a) Kurum Sosyal Güvenlik Kontrol Memuru kadrolarında çalışanlardan altı ay içinde
açılacak yeterlik sınavını başarmaları halinde Sosyal Güvenlik Denetmeni kadrolarına
atanırlar. Bunların Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğunda geçen süreleri Sosyal Güvenlik
Denetmenliğinde geçmiş sayılır.
b) (a) bendi gereği Sosyal Güvenlik Denetmeni kadrolarına atanamayan Sosyal
Güvenlik Kontrol Memuru kadrolarında çalışanlar, bu Kanuna ekli ihdas edilen şahsa bağlı
Sosyal Güvenlik Kontrol Memuru kadrolarına atanmış sayılırlar. Bunların herhangi bir
70


şekilde bu kadrolardan ayrılmaları halinde, şahsa bağlı olarak ihdas edilen Sosyal Güvenlik
Kontrol Memuru kadroları kendiliğinden iptal edilmiş olur.”
Bu maddeye göre yapılacak yeterlik sınavlarının usul ve esasları Kurumca belirlenir.
MADDE 108- 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 36/A maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
İKİNCİ BÖLÜM
Son Hükümler
Mahalli idarelerin ihtiyaç fazlası işçilerine ilişkin hükümler
MADDE 109- (1) İl özel idareleri ile belediyelerin (bağlı kuruluşları hariç) sürekli
işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, Milli Eğitim Bakanlığı ve Emniyet Genel
Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadrolarına atanır.
(2) İhtiyaç fazlası işçilerin tespitini yapmak üzere vali veya görevlendireceği vali
yardımcısının başkanlığında, il emniyet müdürü, defterdar, il milli eğitim müdürü, Türkiye İş
Kurumu il müdürü ve il mahalli idareler müdüründen oluşan bir komisyon kurulur.
(3) Tespitin yapılmasına esas işçilerin listesi; birinci fıkrada belirtilen mahalli idareler
tarafından bu Kanunun yayımından itibaren kırkbeş gün içinde gerekçesi ile birlikte
komisyona sunulur. İhtiyaç fazlası olarak bildirilen işçilerden norm kadro fazlası olanlar
komisyon tarafından birinci fıkrada belirtilen kurumlara atanmak üzere tespit edilir. Mahalli
idarelerin norm kadrosu dâhilinde olup da ihtiyaç fazlası olarak bildirilen işçiler ise, 3/7/2005
tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesindeki oranlar, kurumun bütçe
dengesi, norm kadrosu ve yürütmekle görevli olduğu hizmetin gereği ile nüfus kriterleri
değerlendirilmek suretiyle birinci fıkrada belirtilen kurumlara atanmak üzere tespit edilir.
İldeki diğer kamu kurum ve kuruluşlarının talepte bulunması halinde, mahalli idareler ile
özelleştirme programında bulunan kuruluşlar hariç olmak üzere bu idarelerde sürekli işçi
statüsünde istihdam edilmek üzere atama işlemi yapılabilir. Komisyon çalışmasını kırkbeş
gün içinde tamamlar. Bu listelerin tespitinden sonra valilerce atama yapılır. (4) Bu madde kapsamında valilikler tarafından atama işleminin kamu kurum ve
kuruluşlarına bildirim yapıldığı tarih itibarıyla sürekli işçi kadroları, diğer kanunlardaki
hükümlere bakılmaksızın ve başka bir işleme gerek kalmaksızın ihdas ve tahsis edilmiş
sayılır. İlgili kurumlar sürekli işçi kadrolarına yapılan atama işlemini onbeş gün içinde
tekemmül ettirerek sonuçlandırır. Atama işlemi yapılan personel ilgili valilikler tarafından en
geç on gün içinde Devlet Personel Başkanlığına bildirilir.
(5) Ataması tekemmül ettirilen işçiler, çalıştıkları kurumlarınca atama emirlerinin
tebliğini izleyen günden itibaren beş iş günü içinde yeni görevlerine başlamak zorundadırlar.
Bu süre içinde yeni kurumunda işe başlamayan işçilerin atamaları iptal edilerek 22/5/2003
tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesine göre iş sözleşmeleri sona erdirilir.
(6) Devredilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi
bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir işleminden önce tabi
oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, toplu iş sözleşmesi olmayan işçiler
bakımından 2010 yılı Kasım ayında geçerli olan bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre
belirlenir. Devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde
ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz. Kıdem tazminatına ilişkin
hükümler saklıdır.
(7) Bu madde kapsamında işçi nakleden mahalli idarelerin nakil sonrasında oluşan
işçi sayısında beş yıl süreyle artış yapılamaz.
(8) Bu madde kapsamında işçi nakleden mahalli idarelerce üç yıl süreyle, gerçekleşen
en son yıl bütçe gideri içinde yer alan hizmet alımı tutarının, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa
göre belirlenecek yeniden değerleme oranında artırılarak hesaplanacak tutarı aşmayacak
şekilde hizmet alımı için harcama yapılabilir. Bu kapsamda yapılacak harcamaların hizmet
71


gereklerine dayalı olarak belirlenen sınırdan fazla yapılması gerekmesi halinde İçişleri
Bakanlığından izin alınması zorunludur.
(9) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin olarak gerekli görülmesi halinde, Maliye
Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve ilgili diğer
kurumların görüşünü alarak uygulamayı yönlendirmeye ve ortaya çıkabilecek tereddütleri
gidermeye İçişleri Bakanlığı yetkilidir.
Bazı mahalli idarelerin borç ve alacaklarının takas ve mahsubu MADDE 110- (1)
10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun geçici 3 üncü maddesi
kapsamında daha önce uzlaşmaya girmemiş olan büyükşehir belediyeleri ve bağlı idareleri ile
Hazine Müsteşarlığına borcu olan ve üyeleri belediyelerden oluşan mahalli idare birlikleri bu
maddenin yürürlük tarihinden itibaren otuz gün içinde başvurmaları halinde borç ve alacakları
5216 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi hükümleri kapsamında takas ve mahsup edilir.
(2) Birinci fıkra kapsamındaki mahalli idare birlikleri başvurularını üye belediyelerin
yetkili mercileri ile birlikte yaparlar. Uzlaşması yapılan mahalli idare birliğinin uzlaşma
kapsamındaki borçları birlik üyesi belediyelerin genel bütçe vergi gelir paylarından 2/7/2008
tarihli ve 5779 sayılı Kanunun 7 nci maddesi çerçevesinde kesinti yapılarak tahsil edilir.
(3) 18/4/2001 tarihli ve 4646 sayılı Doğalgaz Piyasası Kanununun geçici 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında yapılacak işlemler bu madde kapsamı
dışındadır.
Yetki
MADDE 111- (1) Bakanlar Kurulu, bu Kanunun Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü
Kısımlarında öngörülen başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini bir aya kadar uzatmaya
yetkilidir.
(2) Bu Kanunun Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Kısımlarının uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye ilgisine göre Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı veya
Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilidir. İl özel idareleri ve belediyelere ait amme alacaklarına
ilişkin hükümlerin uygulamasına dair usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca, TEDAŞ ve
hissedarı olduğu elektrik dağıtım şirketlerinin alacaklarına ilişkin hükümler Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak TEDAŞ, diğer kurumlara
ait alacaklara ilişkin usul ve esaslar bu kurumlar tarafından belirlenir.
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen
trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
karşılanır. Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 32 nci maddesine göre
belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca
aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülükleri
sona erer. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı ve Sosyal
Güvenlik Kurumunun görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığınca belirlenir.
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren altı ay içinde
Sağlık Bakanlığı Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün trafik kazalarından
kaynaklanan tedavi giderlerinin tahsili için kurduğu sistem mevcut haliyle Sosyal Güvenlik
Kurumuna devredilir. Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün tasfiyesine
ilişkin iş ve işlemler aynı tarih itibarıyla Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilir.
GEÇİCİ MADDE 3- (1) 13/11/2008 tarihli ve 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli
Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin;
a) Birinci fıkrasına göre bildirim veya beyanda bulunanlardan yurt dışında bulunan
varlıklarını süresi içinde Türkiye’ye getiremeyen veya Türkiye’deki banka ya da aracı
kurumlarda açılacak bir hesaba transfer etmeyenler ile,
b) İkinci fıkrasına göre beyanda bulunanlardan bilanço esasına göre defter tutan
mükelleflerce süresi içinde sermaye artırımında bulunmayanların,
72


ilgili sürenin bitim tarihinden itibaren bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen
ikinci ayın sonuna kadar, bildirim veya beyana konu yurt dışında bulunan varlıklardan para,
döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını Türkiye’ye getirmeleri veya
Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer etmeleri, beyana konu
yurt içinde bulunan varlıkları nedeniyle sermaye artırımında bulunmaları halinde, 5811 sayılı
Kanunda yer alan diğer şartları da taşımaları kaydıyla, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren diğer nedenlerle 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak yapılacak vergi
incelemeleri hakkında anılan Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükmünden
yararlanabilirler.
(2) 5811 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasına göre bildirilen veya
beyan edilen varlıklar nedeniyle tarh edilen vergileri vadesinde ödemeyenlerden; daha önce
ödemede bulunanlar ile vergi aslı ve bu Kanunun ikinci maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendine göre hesaplanacak gecikme zammı tutarını, bu Kanunun 18 inci maddesi hükümleri
hariç olmak üzere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar
ödeyenler, 5811 sayılı Kanunda yer alan diğer şartları da taşımaları kaydıyla, bu maddenin
yürürlük tarihinden itibaren diğer nedenlerle 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin
olarak yapılacak vergi incelemeleri hakkında anılan Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci
fıkrası hükmünden yararlanabilirler.
(3) 5811 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin; a) Birinci ve ikinci fıkralarına göre bildirim veya beyanda bulunan mükelleflerden,
diğer nedenlerle 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemelerine bağlı
olarak vergi incelemesine yetkili olanların talebi üzerine matrah takdiri için takdir
komisyonlarına sevk edilenler, takdir komisyonlarınca gelir, kurumlar ve katma değer vergisi
(indirimi reddedilen katma değer vergisi dahil) yönünden haklarında takdir edilen matrah
farkları açısından,
b) İkinci fıkrasına göre beyanda bulunanlar, taşınmazlar dışındaki varlıklarını beyan
tarihinden sonra sermaye artırımının gerçekleştirilmesi gereken tarihe kadar banka veya aracı
kurumlarda açılacak hesaplara yatırmak suretiyle ilgili varlıkların tevsik şartını sonradan
gerçekleştirenler,
5811 sayılı Kanunda yer alan diğer şartları da taşımaları kaydıyla anılan Kanunun 3
üncü maddesinin beşinci fıkrası hükmünden yararlanabilirler.
(4) Bu maddenin yürürlük tarihinden önce haklarında yapılan vergi incelemelerine
bağlı olarak vergi incelemesine yetkili olanların talebi üzerine matrah takdiri için takdir
komisyonlarına sevk edilen ve takdir komisyonu kararlarına göre matrah takdir edilerek
tarhiyat yapılan mükelleflerden, söz konusu matrah takdirine ilişkin tarhiyat yapılmadan önce
5811 sayılı Kanuna göre bildirim veya beyanda bulunanlar ile taşınmazlar dışındaki
varlıklarını beyan tarihinden sonra banka veya aracı kurumlarda açılacak hesaplara yatırmak
suretiyle ilgili varlıkların tevsik şartını sonradan gerçekleştirenler hakkında, diğer nedenlerle
1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin yapılan tarhiyatlar, 5811 sayılı Kanunda yer alan
diğer şartları da taşımaları kaydıyla, bildirim veya beyan edilen tutarlar dikkate alınmak
suretiyle, 213 sayılı Kanunun düzeltme hükümlerine göre düzeltilir; tahakkuk eden vergiler,
bu alacaklarla ilgili olarak açılmış bulunan tüm davalardan bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar vazgeçilmesi şartıyla terkin edilir, varsa tahsil edilen
tutarlar red ve iade olunur. Bu fıkrada belirtilen düzeltmelerin yapılabilmesi için 5811 sayılı
Kanunda aranılan diğer şartların varlığına ilişkin hususların vergi incelemesine yetkili
olanlarca tespit edilmesi şarttır.
GEÇİCİ MADDE 4- (1) 8/4/1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere
Gönderilecek Talebe Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası, 4/11/1981
tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun geçici 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ile
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun geçici 34 üncü maddesinin
birinci fıkrası kapsamına girmesine rağmen anılan maddelerde belirtilen sürelerde borçlarının
73


yeniden hesaplanması için müracaat etmeyenler ile söz konusu maddelerin yürürlüğe girdiği
tarihten bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar geçen süre içerisinde anılan düzenlemelerde
belirtilen nedenlerle haklarında borç takibi yapılanlar veya yapılması gerekenlerin, kendilerine
döviz olarak yapılmış olan her türlü masrafa ilişkin borç tutarları, bu Kanunun yayımlandığı
tarihi izleyen üç ay içerisinde borçlu oldukları idarelere başvurmaları halinde, imzaladıkları
yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın
ve ilgililere ödeme yapma sonucunu doğurmaksızın aşağıdaki şekilde yeniden hesaplanır ve
başvuru süresi içerisinde tahsilat işlemi durdurulur.
a) 5/8/1996 tarihinden sonra yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet
senedi alınanlar hakkında, 657 sayılı Kanunun ek 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası
hükümlerine göre bu Kanunun yayımlandığı tarihten önceki süreler için herhangi bir fer’i
alacak hesaplanmaz.
b) 5/8/1996 tarihinden önce yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet
senedi alınanlar hakkında, ilgili adına fiilen ödemenin yapıldığı tarihteki Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasınca tespit ve ilân edilen efektif satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek
bulunacak tutar ile bu tutara sarf tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen
süre için 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere tespit ve ilân edilen kanunî faiz işletilerek
hesaplama yapılır. Ancak, bu hükümlere göre hesaplama yapılması sonucunda borçlunun
aleyhine bir durum ortaya çıkması halinde (a) bendi hükümleri uygulanır.
(2) Bunların daha önce ödemiş oldukları tutar ile mecburi hizmetlerinde
değerlendirilen sürelere isabet eden tutar, yukarıdaki şekilde belirlenecek tutardan düşülür. Bu
madde uyarınca vazgeçilen borç tutarına isabet eden vekalet ücreti de dahil yargılama
giderleri tahsil edilmez. Hesaplanan borç tutarı, ilgilinin durumu ve ödenmesi gereken meblağ
dikkate alınarak azamî beş yıla kadar taksitlendirilebilir.
(3) Birinci fıkra kapsamında bulunanlardan, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce borcunun tamamını ödemeden veya mecburi hizmetini tamamlamadan vefat edenlerin
borç yükümlülükleri ortadan kalkar. Buna bağlı olarak, borçlunun kendisi, mirasçıları ve
kefilleri hakkında her türlü borç yükümlülükleri ortadan kaldırılır ve her türlü borç takibi
işlemlerine son verilir.
GEÇİCİ MADDE 5- (1) Bu Kanunla 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesine eklenen
hüküm kapsamına giren ve bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce işlenmiş olan kabahatlere
ilişkin olarak verilmeyen ya da verildiği halde ilgilisine tebliğ edilmemiş olan idari para
cezasına ilişkin yaptırım kararları, bu Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren, maddede
yapılan değişiklik öncesi hükümlere göre işlemiş olan soruşturma zamanaşımı süresinin kalan
kısmını aşmamak kaydıyla, bir yıl içerisinde verilerek ilgilisine tebliğ edilmediği takdirde
düşer.
GEÇİCİ MADDE 6- (1) 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki geçmiş beş yıllık dönemdeki
birikmiş zararın taşınması ile ilgili sınırlama Tasfiye Halinde T. Emlak Bankası Anonim
Şirketi yönünden tasfiye süresince uygulanmaz.
GEÇİCİ MADDE 7- (1) 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 14 üncü ve 16 ncı maddelerine istinaden
çıkarılan Dış Proje Kredilerinin Dış Borç Kaydına İlişkin Esas ve Usuller Hakkında
Yönetmeliğin 8 inci maddesi çerçevesinde genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ve genel
bütçe kapsamı dışındaki kurum ve kuruluşların 1/1/2003 ile 31/12/2008 tarihleri arasında
yapmış oldukları doğrudan kullanımlardan Hazine Müsteşarlığı kayıtlarına göre teyitsiz kalan
kullanımlar, ilgili yıllar bütçe ödeneği ile ilişkilendirilmeksizin, kullanıma ilişkin muhasebe
kayıtlarının yapılarak Hazine Müsteşarlığına bildirilmesi şartıyla teyit edilmiş sayılır.
74


Yürürlük
MADDE 112- (1) Bu Kanunun;
a) Aşağıdaki alt bentlerde belirtilen hükümleri 1/10/2008 tarihinden geçerli olmak
üzere yayımı tarihinde;
1) 24 üncü maddesiyle değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasının (g) bendinin sonuna eklenen cümle,
2) 25 inci maddesiyle değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (ı) bendine eklenen “ile 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanlar,” ibaresi,
3) 26 ncı maddesiyle 5510 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendine “bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten” ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen ibare,
4) 5510 sayılı Kanunun 67 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen ibare hariç 36 ncı
maddesi,
5) 27 nci, 28 inci, 43 üncü, 46 ncı ve 48 inci maddeleri,
6) 51 inci maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 30 uncu maddesi. b) 23 üncü maddesi, 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (g)
bendinin sonuna eklenen cümle hariç 24 üncü maddesi, 30 uncu, 33 üncü, 34 üncü, 35 inci, 37
nci, 38 inci, 39 uncu, 40 ıncı, 42 nci maddeleri ile 51 inci maddesiyle 5510 sayılı Kanuna
eklenen geçici 29 uncu ve geçici 32 nci maddeleri yayımını takip eden ayın birinci gününde,
c) 51 inci maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 34 üncü maddesi ile 69 uncu
maddesi 1/1/2011 tarihinde,
ç) 50 nci maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 5 inci ve ek 6 ncı maddeleri ile 59
uncu maddesiyle 4447 sayılı Kanuna eklenen geçici 10 uncu maddesi 1/2/2011 tarihinde,
d) 100 üncü maddesi 8/2/2006 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
e) 105 inci maddesinin (a) bendi yayımını izleyen üçüncü ayın sonunda,
f) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 113- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
75


(1) Sayılı Cetvel
(I) SAYILI LİSTE
(A) CETVELİ
*G.T.İ.P. NO Mal İsmi
Vergi Tutarı
(TL) Birimi
2710.11.11.00.00
(Hafif yağlar ve müstahzarları)
Özel bir işleme tabi tutulacak olanlar
(Yalnız nafta)
2,5000 Kilogram
2710.11.31.00.00
2710.11.41.00.00
2710.11.45.00.11
2710.11.45.00.12
2710.11.45.00.19
2710.11.49.00.11
2710.11.49.00.19
2710.11.51.00.00
Uçak benzini
(İçindeki kurşun miktarı litrede 0,013 gramı geçmeyenler)
Oktanı (RON) 95'den az olanlar
(Kurşunsuz normal benzin)
(İçindeki kurşun miktarı litrede 0,013 gramı geçmeyenler)
(Oktanı (RON) 95 veya daha fazla fakat 98'den az olanlar)
Kurşunsuz benzin 95 oktan
(İçindeki kurşun miktarı litrede 0,013 gramı geçmeyenler)
(Oktanı (RON) 95 veya daha fazla fakat 98'den az olanlar)
Katkılı kurşunsuz benzin 95 oktan
(İçindeki kurşun miktarı litrede 0,013 gramı geçmeyenler)
(Oktanı (RON) 95 veya daha fazla fakat 98'den az olanlar)
Diğerleri
(İçindeki kurşun miktarı litrede 0,013 gramı geçmeyenler)
(Oktanı (RON) 98 veya daha fazla olanlar)
Kurşunsuz benzin 98 oktan
(İçindeki kurşun miktarı litrede 0,013 gramı geçmeyenler)
(Oktanı (RON) 98 veya daha fazla olanlar)
Diğerleri
(İçindeki kurşun miktarı litrede 0,013 gramı geçenler)
Oktanı (RON) 98'den az olanlar
(Kurşunlu normal benzin)
(Kurşunlu süper benzin)
2,5000
1, 8500
1,8915
1,8915
1,8915
2,0135
2,0135
1, 8800
Litre
Litre
Litre
Litre
Litre
Litre
Litre
L i t r e
(İçindeki kurşun miktarı litrede 0,013 gramı geçenler)
Oktanı (RON) 98 veya daha fazla olanlar 1,
8800 L i t r e
(Kurşunlu süper benzin)
(*) G.T.İ.P. NO: Türk Gümrük Tarife Cetvelindeki Gümrük Tarife İstatistik Pozisyon Numaralarıdır.
2710.11.70.00.00 Benzin tipi jet yakıtı 2,5000 Litre
76
2710.11.59.00.00


2710.19.21.00.00 Jet yakıtı (Kerosen) 2,5000 Litre
2710.19.41.00.11
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,05'i geçmeyenler)
Motorin 1, 3045 L i t r e
2710.19.41.00.13
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,05'i geçmeyenler)
Kırsal Motorin 1,3045 Litre
2710.19.41.00.29
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,05'i geçmeyenler)
Diğerleri 1, 3045 L i t r e
2710.19.45.00.12
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,05'i geçen fakat % 0,2'yi
geçmeyenler)
Kırsal Motorin 1,2345 Litre
2710.19.45.00.13
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,05'i geçen fakat % 0,2'yi
geçmeyenler)
Deniz motorini (DMX) 1,2345 Litre
2710.19.45.00.14
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,05'i geçen fakat % 0,2'yi
geçmeyenler)
Deniz motorini (DMA) 1,2345 Litre
2710.19.45.00.15
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,05'i geçen fakat % 0,2'yi
geçmeyenler)
Deniz motorini (DMB) 1,2345 Litre
2710.19.45.00.16
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,05'i geçen fakat % 0,2'yi
geçmeyenler)
Deniz motorini (DMC) 1,2345 Litre
2710.19.45.00.29
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,05'i geçen fakat % 0,2'yi
geçmeyenler)
Diğerleri 1 , 2345 L i t r e
2710.19.49.00.13
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,2'yi geçenler)
Deniz motorini (DMX) 1,2345 Litre
2710.19.49.00.14
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,2'yi geçenler)
Deniz motorini (DMA) 1,2345 Litre
2710.19.49.00.15
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,2'yi geçenler)
Deniz motorini (DMB) 1,2345 Litre
2710.19.49.00.16
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,2'yi geçenler)
Deniz motorini (DMC) 1,2345 Litre
(Ağırlık itibariyle kükürt oranı % 0,2'yi geçenler)
77


2710.19.49.00.18 Diğerleri 1, 2345 L i t r e
2710.19.61.00.11
2710.19.61.00.12
2710.19.61.00.13
2710.19.61.00.14
2710.19.61.00.15
2710.19.61.00.16
2710.19.61.00.17
2710.19.61.00.18
2710.19.61.00.21
2710.19.61.00.22
2710.19.61.00.23
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Fuel oil 3
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMA-30)
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMB-30)
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMD-80)
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RME-180)
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMF-180)
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMG-380)
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMH-380)
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMK-380)
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMH-700)
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMK-700)
0,2370
0,2370
0,2370
0,2370
0,2370
0,2370
0,2370
0,2370
0,2370
0,2370
0,2370
Kilogram
Kilogram
Kilogram
Kilogram
Kilogram
Kilogram
Kilogram
Kilogram
Kilogram
Kilogram
Kilogram
(Fuel oiller)
78


2710.19.61.00.29
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçmeyenler)
Diğerleri 0,2370 Kilogram
2710.19.63.00.11
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Fuel oil 4 (Kalorifer yakıtı) 0,4760 Kilogram
2710.19.63.00.12
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMA-30) 0,4760 Kilogram
2710.19.63.00.13
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMB-30) 0,4760 Kilogram
2710.19.63.00.14
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMD-80) 0,4760 Kilogram
2710.19.63.00.15
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RME-180) 0,4760 Kilogram
2710.19.63.00.16
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMF-180) 0,4760 Kilogram
2710.19.63.00.17
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMG-380) 0,4760 Kilogram
2710.19.63.00.18
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMH-380) 0,4760 Kilogram
2710.19.63.00.21
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMK-380) 0,4760 Kilogram
(Fuel oiller)
79


2710.19.63.00.22
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMH-700) 0,4760 Kilogram
2710.19.63.00.23
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMK-700) 0,4760 Kilogram
2710.19.63.00.29
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 1'i geçen fakat % 2'yi
geçmeyenler)
Diğerleri 0,4760 Kilogram
2710.19.65.00.11
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Fuel oil 5 0,2240 Kilogram
2710.19.65.00.12
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMA-30) 0,2240 Kilogram
2710.19.65.00.13
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMB-30) 0,2240 Kilogram
2710.19.65.00.14
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMD-80) 0,2240 Kilogram
2710.19.65.00.15
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RME-180) 0,2240 Kilogram
2710.19.65.00.16
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMF-180) 0,2240 Kilogram
2710.19.65.00.17
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMG-380) 0,2240 Kilogram
(Fuel oiller)
80


2710.19.65.00.18
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMH-380) 0,2240 Kilogram
2710.19.65.00.21
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMK-380) 0,2240 Kilogram
2710.19.65.00.22
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMH-700) 0,2240 Kilogram
2710.19.65.00.23
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Denizcilik yakıtı (RMK-700) 0,2240 Kilogram
2710.19.65.00.29
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı %2'yi geçen fakat % 2,8'i
geçmeyenler)
Diğerleri 0,2240 Kilogram
2710.19.69.00.11
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Fuel oil 6 0,2240 Kilogram
2710.19.69.00.12
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Denizcilik yakıtı (RMA-30) 0,2240 Kilogram
2710.19.69.00.13
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Denizcilik yakıtı (RMB-30) 0,2240 Kilogram
2710.19.69.00.14
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Denizcilik yakıtı (RMD-80) 0,2240 Kilogram
2710.19.69.00.15
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Denizcilik yakıtı (RME-180) 0,2240 Kilogram
2710.19.69.00.16
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Denizcilik yakıtı (RMF-180) 0,2240 Kilogram
81


2710.19.69.00.17
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Denizcilik yakıtı (RMG-380) 0,2240 Kilogram
2710.19.69.00.18
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Denizcilik yakıtı (RMH-380) 0,2240 Kilogram
2710.19.69.00.21
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Denizcilik yakıtı (RMK-380) 0,2240 Kilogram
2710.19.69.00.22
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Denizcilik yakıtı (RMH-700) 0,2240 Kilogram
2710.19.69.00.23
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Denizcilik yakıtı (RMK-700) 0,2240 Kilogram
2710.19.69.00.99
27.11
(Fuel oiller)
(Ağırlık itibariyle kükürt miktarı % 2,8'i geçenler)
Diğerleri
Petrol gazları ve diğer gazlı hidrokarbonlar
(2711.11.00.00.00; 2711.12; 2711.13; 2711.19.00.00.11;
2711.21.00.00.00; 2711.29.00.00.11 ve 2711.29.00.00.12 hariç)
0,2240
2, 5000
Kilogram
K i l og r a m
(Sıvılaştırılmış)
2711.11.00.00.00 Doğal gaz
Motorlu taşıtlarda yakıt olarak kullanılacak olanlar 0,6964 Metreküp
Diğerleri 0,0230 Metreküp
(Sıvılaştırılmış)
2711.12 Propan
(Sıvılaştırılmış)
1, 2100 K i l og r a m
2711.13 Bütan 1,2100 Kilogram
2711.19.00.00.11 Sıvılaştırılmış petrol gazı (L.P.G.)
Motorlu Taşıtlarda Yakıt Olarak Kullanılacak Olanlar (Otogaz)
1,2780 Kilogram
Diğerleri 1,2100 Kilogram
(Gaz halinde)
2711.21.00.00.00 Doğal gaz
Motorlu Taşıtlarda Yakıt Olarak Kullanılacak Olanlar 0,6964 Metreküp
Diğerleri 0,0230 Metreküp
82


2711.29.00.00.11
2711.29.00.00.12
2713.11.00.00.00
2713.12.00.00.00
2713.20.00.00.19
2713.90
3824.90.97.90.54
3824.90.97.90.55
(Gaz halinde)
Propan
(Gaz halinde)
Bütan
(Petrol koku)
Kalsine edilmemiş
(Petrol koku)
Kalsine edilmiş
(Petrol bitümeni)
Diğerleri
Petrol yağlarının veya bitümenli minerallerden elde edilen
yağların diğer kalıntıları
(28.03 pozisyonundaki her nevi karbon imaline mahsus olanlar
hariç)
Oto Biodizel
Yakıt Biodizel
1, 2100 K i l og r a m
1, 2100 K i l og r a m
2,5000 Kilogram
Kilogram
2,5000
Kilogram
2,5000 Kilogram
0,9100
0,9100
(B) CETVELİ
G.T.İ.P. NO
2707.10 2707.20
2707.50.90.00.11
2710.11.21.00.00
2710.11.25.00.00
2710.11.90.00.11
2710.11.90.00.19
2710.19.29.00.00
Ben
zol
(Ben
zen)
Tolu
ol
(tolu
en)
Solvent nafta
(Çözücü nafta)
White spirit
Diğerleri
Diğer solventler
(Çözücüler) (Petrol eteri)
Diğerleri
(Petrol eteri)
Diğerleri
2,5000
Litre
Litre


Mal İsmi
Vergi Tutarı
(TL) Birimi
Kilogra
m
2,0135
Kilogra
m
K i l og r a
m
Kilogra
m
2,0135
Kilogra
m
K i l og r a
m
2, 0135 K i l og r a
m
2, 0135 K i l og r a
m
83
2,0135
2, 0135
2,0135
2, 0135


2901.10.00.90.11
2901.10.00.90.12
2901.10.00.90.13
2902.20.00.00.00
2902.30.00.00.00
2909.19.90.00.13
3811.21.00.10.00
(Petrol eteri)
Hekzan
Heptan
Pentan
Benzen (Benzol)
Toluen (Toluol)
Metil tersiyer bütil eter (MTBE)
(Petrol yağları veya bitümenli minerallerden elde edilen yağları
içerenler)
Mineral yağlar veya mineral yağlar gibi aynı amaçla
kullanılan diğer sıvı yağlar için diğer müstahzar katkılar
2,0135 Kilogram
2,0135 Kilogram
2,0135 Kilogram
2,0135 Kilogram
2,0135 Kilogram
2,0135 Kilogram
Kilogram
3811.29.00.10.00
3811.90.00.10.12
3814.00.90
3824.90.40.00.00
2710.19.71.00.00
2710.19.75.00.00
2710.19.81.00.00
2710.19.83.00.00
(Petrol yağları veya bitümenli minerallerden elde edilen yağları
içermeyenler)
Mineral yağlar veya mineral yağlar gibi aynı amaçla
kullanılan diğer sıvı yağlar için diğer müstahzar katkılar
Hafif mineral yağlar için müstahzar katkılar
Tarifenin başka yerinde belirtilmeyen veya yer almayan organik
karma çözücüler ve incelticiler; boya ve vernik çıkarmada
kullanılan müstahzarlar
Diğerleri
(Esası bütil asetat olanlar hariç)
Vernikler ve benzeri ürünler için anorganik karma
çözücüler ve incelticiler
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Özel bir işleme tabi tutulacak olanlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
2710.19.71.00 Alt pozisyonunda belirtilen işlemlerden başka
bir işlemle kimyasal değişime tabi tutulacak olanlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Motor yağları, kompresör yağlama yağları, türbin yağlama
yağları
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Hidrolik amaçlara mahsus sıvı yağlar
Kilogram
Kilogram
0,0650
Kil
ogram
Kilogram K i l og r
a m
Kilogram
2,0135
2,0135
2,0135
0,0650
1, 0560
1,0560
1,0560
1,0560


Kilo gram Kilogram
84


2710.19.85.00.00
2710.19.87.00.00
2710.19.91.00.00
2710.19.93.00.00
2710.19.99.00.25
2710.19.99.00.21
2710.19.99.00.22
2710.19.99.00.23
2710.19.99.00.24
2710.19.99.00.98
2710.19.25.00.11
2710.19.25.00.19
3403.11.00.00.00
3403.19.10.00.00
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Beyaz yağlar, sıvı parafin 1,0560 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Dişli yağları ve redüktör yağları 1,0560 Kilogram
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Metal işlemeye mahsus bileşikler, kalıp çıkarma yağları,
aşınmayı önleyici yağlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Elektrik izolasyonuna mahsus yağlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Diğer madeni yağlar
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Spindle oil
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Light neutral
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Heavy neutral
(Yağlama yağları; diğer yağlar)
Bright stock
(Yağlama yağları; diğer yağlar
Diğerleri
(Yalnız baz yağlar)
Gazyağı Diğerleri
(Yağlama müstahzarları)
Dokumaya elverişli maddelerin, deri ve köselenin, post ve
kürklerin veya diğer maddelerin işlenmesine mahsus
müstahzarlar
(Yağlama müstahzarları)
Esas madde olarak kabul edilmemek şartıyla, ağırlık
itibarıyla % 70 veya daha fazla petrol yağları veya bitümenli
minerallerden elde edilen yağları içerenler 1,0560 Kilogram
85
1,0560 Kilogram
1,0560 Kilogram
1,0560 Kilogram
1,0560 Kilogram
1,0560 Kilogram
1,0560 Kilogram
1,0560 Kilogram
1,0560 Kilogram
0,7605 Litre
0,7605 Litre
1,0560 Kilogram


3403.19.90.00.00
3403.91.00.00.00
3403.99.00.00.00
(Yağlama müstahzarları)
Diğerleri
(Yağlama müstahzarları)
Dokumaya elverişli maddelerin, deri ve köselenin, post ve
kürklerin veya diğer maddelerin işlenmesine mahsus
müstahzarlar
(Yağlama müstahzarları)
Diğerleri
1,0560 Kilogram
1,0560 Kilogram
1,0560 Kilogram
86


G.T.İ.P. NO
8701.20
(2) Sayılı Cetvel
(II) SAYILI LİSTE
Mal İsmi
Yarı römorkler için çekiciler
Vergi
Oranı (%)
4
87.02 10 veya daha fazla kişi taşımaya mahsus (sürücü dahil) motorlu taşıtlar
Otobüs
Midibüs
Minibüs
1
4 9
87.03 Binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer
motorlu taşıtlar (87.02 pozisyonuna girenler hariç) (steyşın vagonlar ve yarış
arabaları dahil) [Yalnız binek otomobilleri, steyşın vagonlar, yarış arabaları,
arazi taşıtları vb., (Para arabaları dahil), motorlu karavanlar, elektrik, gaz,
güneş enerjili vb. motorlu taşıtlar.] [Ambulanslar, mahkum taşımaya mahsus
arabalar, cenaze arabaları, itfaiye öncü arabaları gibi özel amaçla yapılmış
motorlu taşıtlar, özellikle kar üzerinde hareket etmek için dizayn edilmiş
sıkıştırma ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlu olanlar (dizel veya yarı dizel)
veya kıvılcım ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlu taşıtlar, diğerleri (Golf
arabaları vb. taşıtlar) hariç]
-Yük taşımasında kullanılıp azami ağırlığı 3,5 tonu aşmayan ve yolcu taşıma
kapasitesi (Yolcu taşıma kapasitesi sürücü dâhil toplam yolcu sayısının 70
kilogramla çarpılması suretiyle hesaplanır. Bu hesaplamada koltuk olmasa dahi,
koltuk montajı için bulunan sabit tertibatlar da koltuk olarak dikkate alınır) istiap
haddinin (bir aracın güvenle taşıyabileceği sürücü ve yolcu dâhil toplam yük
ağırlığı) % 50'sinin altında olan motorlu araçlardan (bütün tekerlekleri motordan
güç alan veya alabilenler, binek otomobilleri, steyşın vagonlar, yarış arabaları,
arazi taşıtları hariç)
İstiap haddi 850 kilogramı geçmeyip motor silindir hacmi 2000 cm³’ün altında
olanlar
İstiap haddi 850 kilogramı geçip motor silindir hacmi 2800 cm³’ün altında
olanlar
-Motor silindir hacmi 3200 cm³'ü geçmeyen sürücü dahil 9 kişilik oturma yeri
olanlar
-Diğerleri
Motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçmeyenler
Motor silindir hacmi 1600 cm3'ü geçen fakat 2000 cm3'ü geçmeyenler
Motor silindir hacmi 2000 cm3'ü geçenler
10
10
10
37
60
84
8703.10.11.00.00 Özellikle kar üzerinde hareket etmek için dizayn edilmiş sıkıştırma
ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlu olanlar (dizel veya yarı dizel) veya
kıvılcım ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlu taşıtlar 6,7
8703.10.18.00.00 Diğerleri 6, 7
(Golf arabaları vb. taşıtlar)
87.04 Eşya taşımaya mahsus motorlu taşıtlar
87


(Yalnız kayıt ve tescile tabi olanlar )
- Azami yüklü kütlesi 4700 kilogramı geçmeyip sürücü sırasından başka oturma
yeri veya sürücü sırası dışında yanda pencereleri olanlar (kapalı kasalı
olmayanlardan motor silindir hacmi 3200 cm³'ü geçmeyenler hariç);
Motor silindir hacmi 3000 cm³'ü geçmeyenler 10
Motor silindir hacmi 3000 cm³'ü geçen fakat 4000 cm³'ü geçmeyenler 52
Motor silindir hacmi 4000 cm³'ü geçenler 75
- Kapalı kasalı olup istiap haddi 620 kilogramın altında olanlar 10
- Diğerleri 4
87.05 Özel amaçlı motorlu taşıtlar (insan veya eşya taşımak üzere özel olarak
yapılmış olanlar hariç) (Örneğin; kurtarıcılar, vinçli taşıtlar, itfaiye taşıtları,
beton karıştırıcı ile mücehhez taşıtlar, yol süpürmeye mahsus arabalar,
tohum, gübre, zift, su ve benzerlerini püskürten arabalar, seyyar atölyeler,
seyyar radyoloji üniteleri) 4
[(Yalnız kayıt ve tescile tabi olanlar) (İtfaiye taşıtları hariç)]
87.09 Fabrika, antrepo, liman veya hava limanlarında kısa mesafelerde eşya
taşımaya mahsus, kaldırma tertibatı ile donatılmamış kendinden hareketli
yük arabaları; demiryolu istasyon platformlarında kullanılan türde
çekiciler; bu taşıtların aksam ve parçaları 4
87.11 Motosikletler (mopedler dahil) ve bir yardımcı motoru bulunan tekerlekli
taşıtlar (sepetli olsun olmasın); sepetler
(sepetler hariç)
Motor silindir hacmi 250 cm³’ü geçmeyenler 22
Motor silindir hacmi 250 cm³’ü geçenler 37
88.02 Diğer hava taşıtları (helikopterler, uçaklar gibi); uzay araçları (uydular
dahil), uzay araçlarını fırlatıcı araçlar ve yörünge-altı araçları 0,5
[(Yalnız helikopterler ve uçaklar) (Askeri, zirai, yangınla mücadelede kullanılan
özel yapıdaki helikopterler ve uçaklar hariç)]
8901.10.10.00.11 18 Gros tonilatoyu geçmeyen gezinti gemileri 6,7
(Denizde seyretmeye mahsus olanlar)
8901.10.90.00.11 Yolcu ve gezinti gemileri 6,7
(Denizde seyretmeye mahsus olmayanlar)
89.03 Yatlar ve diğer eğlence ve spor tekneleri; kürekli kayıklar ve kanolar 8
(Şişirilebilir olanlar, birim ağırlığı 100 kg.ı geçmeyenler, kürekli kayıklar ve
kanolar hariç)
NOT : Bu listedeki malların aksam ve parçaları kapsama dahil değildir.
88


(3) Sayılı Cetvel
G.T.İ.P. NO
2202.10.00.00.13
(III) SAYILI LİSTE
(A) CETVELİ
Mal İsmi
Kolalı Gazozlar
Asgari
Maktu Vergi
Vergi Tutarı
Oranı (%) (TL/Lt)
25 -
2203.00
22.04
Malttan üretilen biralar 63,3
Taze üzüm şarabı (kuvvetlendirilmiş
şaraplar dahil); üzüm şırası (20.09
pozisyonunda yer alanlar hariç) 63,3
(2204.10 köpüklü şaraplar ve 2204.30 diğer
üzüm şıraları hariç)
0,44
2,44
2204.10
22.05
Köpüklü şaraplar 275,6
Vermut ve diğer taze üzüm şarapları
(bitkiler veya kokulu maddelerle 275,6
aromalandırılmış) (2205.10.10.00.00,
2205.10.90.00.12 hariç)
16,12
22,1
2205.10.10.00.00
2206.00
2205.10.90.00.12
2207.20
Alkol derecesi hacim itibariyle % 18 veya
daha az olanlar 275,6
Fermente edilmiş diğer içecekler (elma
şarabı, armut şarabı, bal şarabı gibi),
tarifenin başka yerinde belirtilmeyen veya
yer almayan fermente edilmiş içeceklerin
karışımları ve fermente edilmiş içeceklerle
alkolsüz içeceklerin karışımları 275,6
Alkol derecesi hacim itibariyle % 22'den
fazla olanlar 275,6
Alkol derecesi ne olursa olsun tağyir
(denatüre) edilmiş etil alkol ve damıtım
yoluyla elde edilen diğer alkollü içkiler 275,6
(Alkol derecesi ne olursa olsun tağyir
(denatüre) edilmiş etil alkol hariç)
17,55
2,44
85,8
85,8
22.08 Alkol derecesi hacim itibariyle % 80'den az
olan tağyir (denatüre) edilmemiş etil alkol;
damıtım yoluyla elde edilen alkollü içkiler,
likörler ve diğer alkollü içecekler
[(2208.90.91; 2208.90.99) Alkol derecesi
hacim itibariyle % 80'den az olan tağyir
(denatüre) edilmemiş etil alkol hariç,
(2208.20; 2208.50; 2208.60; 2208.70 ve
2208.90 hariç)]
275,6 85,8
89


2208.20
2208.50
2208.60
2208.60.91.00.00
2208.60.99.00.00
Üzüm şarabı veya üzüm cibresinin
damıtılması yolu ile elde edilen alkollü
içkiler
Cin ve Geneva
Votka (2208.60.91.00.00, 2208.60.99.00.00
hariç)
Muhtevası 2 litreyi geçmeyen kaplarda
olanlar (Alkol derecesi hacim itibariyle %
45.4'den fazla olanlar)
Muhtevası 2 litreyi geçen kaplarda olanlar
(Alkol derecesi hacim itibariyle % 45.4'den
fazla olanlar)
71,5
275,6
275,6 57,2
275,6 57,2
275,6 85,8
275,6 85,8
2208.70
2208.90
2208.90.48.00.11
2208.90.71.00.11
Likörler 275,6 78,65
Diğerleri (2208.90.48.00.11,
2208.90.71.00.11 hariç)
275,6 85,8
Rakı
(Muhtevası 2 litreyi geçmeyen kaplarda
olanlar)
275,6 51,48
Rakı 275,6
(Muhtevası 2 litreyi geçen kaplarda olanlar)
(B) CETVELİ
G.T.İ.P. NO
2402.10.00.00.11
2402.10.00.00.12
2402.10.00.00.19
2402.20
2402.90.00.00.00
Mal İsmi
Tütün içeren purolar
Uçları açık purolar
Sigarillolar
Tütün içeren sigaralar
Diğerleri (Tütün yerine geçen maddelerden
yapılmış purolar, uçları açık purolar, sigarillolar
ve sigaralar)
Vergi
Oranı (%)
Asgari
Maktu
Vergi
Tutarı (TL
63 0,1325
63 0,1325
63 0,1325
63 0,1325
90
51,48


2403.10
2403.10.10.00.19
-Tütün yerine geçen maddelerden yapılmış
purolar, uçları açık purolar ve sigarillolar
-Tütün yerine geçen maddelerden yapılmış
sigaralar
İçilen tütün (Herhangi bir oranda tütün
yerine geçen maddeleri içersin içermesin)
(2403.10.10.00.19 ve 2403.10.90.00.19 hariç)
Diğerleri
(Net muhtevası 500 gramı geçmeyen
ambalajlarda olanlar)
63 0,1325
63 0,1325
63 0,1325
63 0,1325
2403.10.90.00.19 Diğerleri
(Net muhtevası 500 gramı geçen ambalajlarda
olanlar)
63 0,1325
2403.99.10.00.00 Enfiye ve çiğnemeye mahsus tütün 63 0,1325
91


G.T.İ.P. NO
1604.30
(4) Sayılı Cetvel
(IV) SAYILI LİSTE
Mal İsmi
Havyar ve havyar yerine kullanılan ürünler
Vergi
Oranı (%)
20
3303.00 Parfümler ve tuvalet suları (3303.00.90.00.11 Kolonyalar hariç) 20
33.04
Güzellik veya makyaj müstahzarları ve cilt bakımı için müstahzarlar
(İlaçlar hariç) (güneş kremleri veya güneşlenme müstahzarları dahil);
manikür ve pedikür müstahzarları
3305.20.00.00.00 Perma ve defrize müstahzarları
3305.30.00.00.00 Saç spreyleri
20
20
20
3305.90
(Saç losyonları, boyaları, v.b)
Diğerleri 20
33.07 Traş öncesi, traş sırasında veya traştan sonra kullanılan
müstahzarlar, vücut deodorantları, banyo müstahzarları, tüy
dökücüler ve tarifenin başka yerinde yer almayan veya belirtilmeyen
diğer parfümeri, kozmetik veya tuvalet müstahzarları, kapalı yerlerde
kullanılan müstahzar deodorantlar (parfümlü veya dezenfekte edici
vasfı olsun olmasın)
Traş köpüğü ve traş kremi
20
6,7
3401.11.00.90.00 Diğerleri (Yalnız traş sabunu) 6,7
4103.90.90.00.11 Diğer hayvanların yaş derileri
(Koyun ve kuzuların yaş derileri hariç)
[Yalnız develerin (tek hörgüçlü dahil) ham derileri]
20
4103.90.90.00.12 Diğer hayvanların kuru derileri
(Koyun ve kuzuların kuru derileri hariç)
[Yalnız develerin (tek hörgüçlü dahil) ham derileri]
20
4103.90.90.00.13 Diğer hayvanların pikle derileri
(Koyun ve kuzuların pikle derileri hariç)
[Yalnız develerin (tek hörgüçlü dahil) ham derileri]
20
4103.90.90.00.19 Diğerleri
(Koyun ve kuzu ile keçi ve oğlakların ham postları hariç)
[Yalnız develerin (tek hörgüçlü dahil) ham derileri]
20
43 Postlar, kürkler ve taklit kürkler; bunların mamülleri
[Bu fasılda yer alan koyun, kuzu, keçi, oğlak ve sığırların (bufalo dahil)
20
92


postları, kürkleri ve taklit kürkleri ile bunlardan mamul giyim eşyası,
aksesuarları ve diğer eşya hariç]
49.1 Kitaplar, broşürler, risaleler ve benzeri matbuat (ayrı ayrı sayfalar halinde
olsun olmasın) 20
(Yalnız 3266 sayılı Kanunla değişik 1117 sayılı Kanun hükümlerine göre
poşetlenerek satılanlar)
49.2 Gazeteler ve periyodik yayınlar (resimli olsun olmasın veya reklam içersin
içermesin) 20
(Yalnız 3266 sayılı Kanunla değişik 1117 sayılı Kanun hükümlerine göre
poşetlenerek satılanlar)
(Cam seramiğinden sofra ve mutfak eşyası)
7013.10.00.10.00 Sofra ve mutfak işleri için olanlar 20
(Kurşun kristalden ayaklı bardak)
7013.22.10.00.00 El imali olanlar 20
(Kurşun kristalden ayaklı bardak)
7013.22.90.00.00 Makine imali olanlar 20
(Kurşun kristalden el imali bardak)
7013.33.11.00.00 Kesilmiş veya başka şekilde dekorlanmış 20
(Kurşun kristalden el imali bardak)
7013.33.19.00.00 Diğerleri 20
(Kurşun kristalden makine imali bardak)
7013.33.91.00.00 Kesilmiş veya başka şekilde dekorlanmış 20
(Kurşun kristalden makine imali bardak)
7013.33.99.00.00 Diğerleri 20
(Kurşun kristalden sofra ve mutfak eşyası)
7013.41.10.00.00 El imali olanlar 20
(Bardak hariç)
(Kurşun kristalden sofra ve mutfak eşyası)
7013.41.90.00.00 Makine imali olanlar 20
(Bardak hariç)
(Kurşun kristalden tuvalet, yazıhane ve ev tezyinatı ve benzeri işler için
diğer cam eşya)
7013.91.10.00.00 El imali olanlar 20
(Kurşun kristalden tuvalet, yazıhane ve ev tezyinatı ve benzeri işler için
diğer cam eşya)
7013.91.90.00.00 Makine imali olanlar 20
93


71.1 Tabii inci veya kültür incileri (işlenmiş veya tasnife tabi tutulmuş olsun
olmasın) (fakat ipliğe dizilmemiş, mıhlanmamış veya takılmamış); tabii inci
veya kültür incileri (taşınmasında kolaylık sağlamak amacıyla geçici olarak
ipliğe dizilmiş) 20
71.2 Elmaslar (işlenmiş olsun olmasın, fakat mıhlanmamış veya
takılmamış) 20
(Sanayide kullanılanlar hariç)
71.3 Kıymetli taşlar (elmaslar hariç) veya yarı kıymetli taşlar (işlenmiş veya tasnife
tabi tutulmuş olsun olmasın) (fakat ipliğe dizilmemiş, mıhlanmamış veya
takılmamış); kıymetli taşlar (elmaslar hariç) veya yarı kıymetli taşlar (tasnife
tabi tutulmamış) (taşınmasında kolaylık sağlamak amacıyla geçici olarak ipliğe
dizilmiş) 20
(Sanayide kullanılmayan sentetik veya terkip yoluyla elde edilen kıymetli
veya yarı kıymetli taşlar)
7104.90.00.00.19 Diğerleri 20
71.05 Tabii veya sentetik, kıymetli veya yarı kıymetli taşların toz ve
pudraları 20
(Sanayide kullanılanlar hariç)
71.16 Tabii inci veya kültür incilerinden, kıymetli ya da yarı kıymetli
taşlardan eşya (tabii, sentetik veya terkip yoluyla elde edilmiş) 20
8214.20.00.00.00 Manikür ve pedikür takım ve aletleri (tırnak törpüleri dahil) 20
(Kaşık, çatal vb. takım halinde)
8215.10.20.00.11 Altın ve gümüşle kaplamalı olanlar 20
(Tek kaşık, çatal vb.)
8215.91.00.90.11 Altın ve gümüşle kaplamalı olanlar 20
84.15 Klima cihazları (motorlu bir vantilatör ile nem ve ısıyı değiştirmeye
mahsus tertibatı olanlar) (nemin ayrı olarak ayarlanamadığı cihazlar
dahil) 6,7
[(Yalnız 8415.10.10.00.00 Tek bir gövde halinde (Self-contained);
8415.10.90.00.00 Ayrı elemanlı sistemler (split sistem); 8415.81.00.90.00
Diğerleri (Bir soğutucu ünite ve soğutma-ısıtma çevrimini tersine
değiştiren bir valf içerenler) (ters çevrimli ısı pompaları); (sivil hava
taşıtlarında kullanılmaya, binek otolarına, diğer karayolu taşıtlarına
mahsus olmayanlar); 8415.82.00.90.00 Diğerleri (Bir soğutucu ünite
içeren, sivil hava taşıtlarında kullanılmaya, binek otolarına, diğer karayolu
taşıtlarına mahsus olmayan, pencere ve duvar tipi olmayan, motorlu
taşıtlarda şahıslar için kullanılmayan klima cihazı); 8415.83.00.90.00
Diğerleri (Bir soğutucu ünite içermeyen, sivil hava taşıtlarında
kullanılmaya, binek otolarına, diğer karayolu taşıtlarına mahsus olmayan,
pencere ve duvar tipi olmayan motorlu taşıtlarda şahıslar için
kullanılmayan klima cihazı)
94


84.18 Buzdolapları, dondurucular ve diğer soğutucu ve dondurucu cihazlar
(elektrikli olsun olmasın); ısı pompaları (84.15 pozisyonundaki klima
cihazları hariç) 6,7
(Diğer soğutucu veya dondurucu cihazlar; ısı pompaları hariç)
8419.11.00.00.00 Gazla çalışan anında su ısıtıcılar 6,7
(Katı yakıtlı)
8419.19.00.00.11 Termosifonlar (depolu su ısıtıcıları) 6,7
(Termosifonlar ve güneş enerjili su ısıtıcıları dışındaki elektrikli olmayan
anında veya depolu su ısıtıcıları)
8419.19.00.00.19 Diğerleri 6,7
(Çamaşır kurutma makinaları)
8421.12.00.00.11 Bir defada kurutacağı çamaşırın kuru ağırlığı 6 kg'ı geçmeyecek
kapasitede olanlar 6,7
(Bulaşık yıkama makinaları)
8422.11.00.00.00 Evlerde kullanılanlar 6,7
(Kuru çamaşır kapasitesi 6 kg.ı geçmeyen tam otomatik çamaşır yıkama
makinası)
8450.11.11.00.00 Çamaşırı önden yüklemeli olanlar 6,7
(Kuru çamaşır kapasitesi 6 kg.ı geçmeyen tam otomatik çamaşır yıkama
makinası)
8450.11.19.00.00 Çamaşırı üstten yüklemeli olanlar 6,7
(Tam otomatik çamaşır yıkama makinası)
8450.11.90.00.00 Kuru çamaşır kapasitesi 6 kg'ı geçen fakat 10 kg'ı geçmeyenler 6,7
(Çamaşır yıkama makinası)
8450.12.00.00.00 Diğer çamaşır makinaları (Santrifüjlü kurutma tertibatlı olanlar) 6,7
(Kuru çamaşır kapasitesi 10 kg.ı geçmeyen, santrifüjlü kurutma tertibatı
olmayan çamaşır yıkama makinası)
8450.19.00.00.11 Elektrikli olanlar 6,7
(Elektrikli olmayan çamaşır yıkama makinası)
8450.19.00.00.19 Diğerleri 6,7
(Kuru çamaşır kapasitesi 10 kg.ı geçmeyen kurutma makinaları)
8451.21.00.00.11 Evlerde kullanılanlar 6,7
85.08 Vakumlu elektrik süpürgeleri 6,7
95


(Gıda maddelerini öğütücüler ve karıştırıcılar; meyva veya sebze presleri,
vb.; et kıyma makinaları vb.)
85.09 Ev işlerinde kullanılmaya mahsus kendinden elektrik motorlu elektromekanik
cihazlar (85.08 pozisyonunda yer alan vakumlu elektrik
süpürgeleri hariç) 6,7
(Elektrikli)
8510.10.00.00.00 Traş makinaları 6,7
85.16 Elektrikli anında veya depolu su ısıtıcılar ve daldırma tipi ısıtıcılar;
herhangi bir mahallin veya toprak ve benzeri yerlerin ısıtılmasına
mahsus elektrikli cihazlar; berber işleri için elektrotermik cihazlar
(örneğin; saç kurutucular, saç kıvırma cihazları, saç kıvırma
maşalarını ısıtma cihazları) ve el kurutma makinaları; elektrikli
ütüler; ev işlerinde kullanılan diğer elektrotermik cihazlar; elektrikli
ısıtıcı rezistanslar (85.45 pozisyonundakiler hariç) (8516.40 Elektrikli
ütüler hariç) 6,7
8517.11.00.00.00 Kordonsuz ahizeli telli telefon cihazları 20
8517.12.00.00.11 Alıcısı bulunan verici portatif (cellular) telsiz telefon cihazları
20
8517.12.00.00.12 Alıcısı bulunan verici mobil araç (cellular) telsiz telefon cihazları 20
8517.12.00.00.13 Alçak güçlü (100 miliwatt'dan küçük) mobil telsiz telefon cihazları 20
8517.69.31.00.00 Arama, uyarma veya çağırma sistemlerinde kullanılan taşınabilir
alıcılar 20
8517.69.39.00.00 Diğerleri 20
(Yalnız amatör telsiz alıcı cihazları)
8517.69.90.90.14 Alıcısı bulunan verici halk bandı (CB) ve 49 MHz alçak güçlü (100
miliwatt'dan küçük) telsiz cihazları 20
8517.69.90.90.15 Alıcısı bulunan verici kablosuz mikrofon cihazları 20
8517.69.90.90.18 Alıcısı bulunan verici amatör telsiz telefon cihazları 20
8517.69.90.90.21 Alıcısı bulunan verici alçak güçlü ve oyuncak telsiz cihazları (gücü 100
miliwatt'dan az olanlar) 20
8517.69.90.90.29 Diğerleri 20
(Yalnız amatör telsiz telefon verici cihazları ve telsiz alarm cihazları)
85.18 Mikrofonlar ve bunların mesnetleri; hoparlörler (kabinlerine monte
edilmiş olsun olmasın); başa takılan kulaklıklar, kulağa takılan
kulaklıklar (bir mikrofonla kombine halde olsun olmasın), bir
mikrofon ve bir veya daha fazla hoparlör içeren setler; elektrikli ses
frekansı yükselteçleri, takım halindeki ses amplifikatörleri 20
96


85.19 Ses kaydetme veya kaydedilen sesi tekrar vermeye mahsus cihazlar 6,7
(8519.81.81.00.00, 8519.81.85.00.00, 8519.81.95.00.00, 8519.89.90.10.00.
8519.89.90.90.00 hariç)
85.21 Video kayıt veya gösterme cihazları (bir video tunerle birlikte olsun
olmasın) 6,7
(Manyetik mesnetler)
8523.29.15.00.18 Video bantları 6,7
(Diğer manyetik mesnetler)
8523.29.39.00.16 Video bantları 6,7
(Kayıt yapılmamış optik mesnetler)
8523.40.11.00.11 Lazer diskler 6,7
(Kayıt yapılmamış optik mesnetler)
8523.40.13.00.11 Lazer diskler 6,7
(Kayıt yapılmamış optik mesnetler)
8523.40.19.00.11 Lazer diskler 6,7
(Otomatik bilgi işlem makinası dışında kullanılanlar)
8523.40.51.00.00 Dijital çok yönlü diskler (DVD) 6,7
(Dijital çok yönlü olmayan diskler)
8523.40.59.00.00 Diğerleri 6,7
8525.80 Televizyon kameraları, dijital kameralar ve görüntü kaydedici
kameralar [Yalnız 8525.80.11 Üç veya daha fazla kamera tüpü olan 20
televizyon kameraları; 8525.80.19 Televizyon kameraları (8525.80.11
pozisyonunda olmayan televizyon kameraları); 8525.80.30.00.00 Dijital
kameralar]
8526.92 Uzaktan kumanda etmeye mahsus telsiz cihazları 20
8527.12 Cep tipi radyo kaset çalar 20
8527.13 Ses kayıt veya kaydedilen sesi tekrar vermeye mahsus cihaz ile birlikte olan
diğer cihazlar 20
(Harici bir güç kaynağı olmaksızın çalışan radyo yayınlarını alıcı diğer
cihazlar)
8527.19.00.00.00 Diğerleri 6,7
(Sadece harici bir güç kaynağı ile çalışabilen motorlu taşıtlarda kullanılan
türde numerik radyo yayınlarını alıcı cihazlar)
8527.21.20.00.00 Lazer okuma sistemli olanlar 20
97


(Sadece harici bir güç kaynağı ile çalışabilen motorlu taşıtlarda kullanılan
türde numerik radyo yayınlarını alıcı cihazlar)
8527.21.52.00.00 Kaset tipi olup analog ve dijital okuma sistemli olanlar 20
(Kaset tipi olmayan) (Sadece harici bir güç kaynağı ile çalışabilen motorlu
taşıtlarda kullanılan türde numerik radyo yayınlarını alıcı cihazlar)
8527.21.59.00.00 Diğerleri 20
(Sadece harici bir güç kaynağı ile çalışabilen motorlu taşıtlarda kullanılan
türde numerik radyo yayınlarını alıcı cihazlar)
8527.21.70.00.00 Lazer okuma sistemli olanlar 20
(Sadece harici bir güç kaynağı ile çalışabilen motorlu taşıtlarda kullanılan
türde numerik radyo yayınlarını alıcı cihazlar)
8527.21.92.00.00 Kaset tipi olup analog ve dijital okuma sistemli olanlar 20
(Kaset tipi olmayan, sadece harici bir güç kaynağı ile çalışabilen motorlu
taşıtlarda kullanılan türde numerik radyo yayınlarını alıcı cihazlar)
8527.21.98.00.00 Diğerleri 20
(Sadece harici bir güç kaynağı ile çalışabilen motorlu taşıtlarda kullanılan
türde ses kayıt cihazı ile birlikte olmayan radyo yayınlarını alıcı cihazlar)
8527.29.00.00.00 Diğerleri 20
(Radyo yayınlarını alıcı diğer cihazlar)
8527.91.11.00.00 Kaset tipi olup analog ve dijital okuma sistemli olanlar 6,7
(Radyo yayınlarını alıcı diğer cihazlar)
8527.91.19.00.00 Diğerleri 6,7
(Radyo yayınlarını alıcı diğer cihazlar)
8527.91.35.00.00 Lazer okuma sistemli olanlar 6,7
(Radyo yayınlarını alıcı diğer cihazlar)
8527.91.91.00.00 Kaset tipi olup analog ve dijital okuma sistemli olanlar 6,7
(Radyo yayınlarını alıcı diğer cihazlar)
8527.91.99.00.00 Diğerleri 6,7
8527.92.10.00.00 Çalar saatli radyolar 6,7
(Saatli radyolar)
8527.92.90.00.00 Diğerleri 6,7
(Radyo yayınlarını alıcı diğer cihazlar)
8527.99.00.00.00 Diğerleri 6,7
85.28 Monitörler ve projektörler (televizyon alıcı cihazı ile mücehhez
olmayanlar); televizyon alıcı cihazları (radyo yayınlarını alıcı cihazı
veya ses veya görüntü kayıt veya tekrar verme cihazıyla birlikte olsun
olmasın) (8528.41.00.00.00 ; 8528.51.00.00.00 ; 8528.61.00.00.00 hariç) 6, 7
98


8543.70.90.00.15 Infrared ile çalışan uzaktan kumanda cihazları (remote control) 20
(Saat kayışları)
9113.90.80.20.00 İnci, kıymetli taş; sentetik veya terkip yoluyla elde edilen taşlardan
mamül olanlar 20
9302.00.00.00.00 Revolverler ve tabancalar (93.03 veya 93.04 pozisyonundakiler hariç) 20
93.03 Bir patlayıcının itiş gücü ile çalışan diğer ateşli silahlar ve benzeri
cihazlar (spor için av tüfekleri ve tüfekler, ağızdan doldurulan ateşli
silahlar, sadece işaret fişeği atmak üzere imal edilmiş tabanca ve diğer
cihazlar, manevra fişeği atmak için tabanca ve revolverler, hayvan
öldürmeye mahsus sürgülü silahlar, ok-atar tüfekler gibi) 20
9405.10.50.10.11 Kristal avizeler 20
95.04 Lunaparklar benzeri yerler için oyun eşyası, tilt makinası, bilardo,
kumarhane oyunları için özel masalar, salon veya masa oyunları ve
otomatik bowling oyun ekipmanları dahil 20
96.01 İşlenmiş fildişi, kemik, bağa, boynuz, çatallı boynuz, mercan, sedef ve
yontulmaya elverişli diğer hayvansal maddeler ve bu maddelerden
eşya (kalıplama suretiyle elde edilen eşya dahil) 20
NOT: Bu listedeki malların aksam ve parçaları kapsama dahil değildir.
99


(V) SAYILI CETVEL AYLIK
SÖZLEŞME ÜCRETLERİ (BRÜT TL)
GÖREV UNVANI Taban Ücret Tavan Ücret
Uzman
Kadro Derecesi 1 2.540 2.970
Kadro Derecesi 2 2.380 2.800
Kadro Derecesi 3 2.225 2.630
Kadro Derecesi 4 2.100 2.460
Kadro Derecesi 5 1.995 2.350
Kadro Derecesi 6 1.915 2.250
Kadro Derecesi 7 1.840 2.150
Uzman Yardımcısı 1.320 1.555
100


(1) SAYILI LİSTE
KURUMU : MALİYE BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İPTAL EDİLEN KADROLAR
SINIFI
GİH
UNVANI
Devlet Bütçe Uzmanı
DERECESİ
1
SERBEST
KADRO
ADEDİ
69
GİH Devlet Bütçe Uzmanı 2 33
GİH Devlet Bütçe Uzmanı 3 40
GİH Devlet Bütçe Uzmanı 4 32
GİH Devlet Bütçe Uzmanı 5 30
GİH Devlet Bütçe Uzmanı 6 34
GİH Devlet Bütçe Uzmanı 7 27
GİH Devlet Muhasebe Uzmanı 1 70
GİH Devlet Muhasebe Uzmanı 2 30
GİH Devlet Muhasebe Uzmanı 3 23
GİH Devlet Muhasebe Uzmanı 4 21
GİH Devlet Muhasebe Uzmanı 5 59
GİH Devlet Muhasebe Uzmanı 6 15
GİH Devlet Malları Uzmanı 1 11
GİH Devlet Malları Uzmanı 2 9
GİH Devlet Malları Uzmanı 3 6
GİH Devlet Malları Uzmanı 4 10
GİH Devlet Malları Uzmanı 5 48
GİH Devlet Malları Uzmanı 6 12
GİH Mali Suçları Araştırma Uzmanı 1 11
GİH Mali Suçları Araştırma Uzmanı 2 10
GİH Mali Suçları Araştırma Uzmanı 3 8
GİH Mali Suçları Araştırma Uzmanı 4 21
GİH Mali Suçları Araştırma Uzmanı 5 20
GİH Mali Suçları Araştırma Uzmanı 6 2
GİH Mali Suçları Araştırma Uzmanı 7 1
GİH Devlet Bütçe Uzman Yardımcısı 8 75
101


GİH Devlet Bütçe Uzman Yardımcısı
GİH Devlet Muhasebe Uzman Yardımcısı
GİH Devlet Muhasebe Uzman Yardımcısı
GİH Devlet Muhasebe Uzman Yardımcısı
GİH Devlet Malları Uzman Yardımcısı
GİH Devlet Malları Uzman Yardımcısı
GİH Mali Suçları Araştırma Uzman Yardımcısı
GİH Mali Suçları Araştırma Uzman Yardımcısı
GİH Mali Suçları Araştırma Uzman Yardımcısı
GİH Mali Suçları Araştırma Uzman Yardımcısı
TOPLAM
9 89
6 100
7 38
8 26
6 33
7 32
6 1
7 29
8 12
9 3
1.090
KURUMU : ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İPTAL EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI
GİH Çalışma Uzmanı
GİH İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı
GİH İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı
GİH İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı
GİH Yurtdışı İşçi Hizmetleri Uzmanı
GİH Yurtdışı İşçi Hizmetleri Uzmanı
GİH Yurtdışı İşçi Hizmetleri Uzmanı
GİH Yurtdışı İşçi Hizmetleri Uzmanı
GİH Çalışma Uzman Yardımcısı
GİH Çalışma Uzman Yardımcısı
GİH Çalışma Uzman Yardımcısı
GİH İş Sağlığı ve Güvenliği Uzman Yardımcısı
GİH İş Sağlığı ve Güvenliği Uzman Yardımcısı
GİH Yurtdışı İşçi Hizmetleri Uzman Yardımcısı
GİH Yurtdışı İşçi Hizmetleri Uzman Yardımcısı
GİH Yurtdışı İşçi Hizmetleri Uzman Yardımcısı
TOPLAM
SERBEST
KADRO
DERECESİ ADEDİ
6 10
4 6
5 4
6 5
1 21
2 4
5 16
7 2
7 4
8 23
9 8
8 25
9 10
7 5
8 20
9 10
173
102


KURUMU : MALİYE BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : TAŞRA
İPTAL EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI
GİH Milli Emlak Uzmanı
GİH Milli Emlak Uzmanı
GİH Milli Emlak Uzmanı
GİH Milli Emlak Uzmanı
GİH Milli Emlak Uzmanı
GİH Milli Emlak Uzmanı
GİH Milli Emlak Uzmanı
GİH Milli Emlak Uzmanı
GİH Muhasebe Uzmanı
GİH Muhasebe Uzmanı
GİH Muhasebe Uzmanı
GİH Muhasebe Uzmanı
GİH Muhasebe Uzmanı
GİH Muhasebe Uzmanı
GİH Muhasebe Uzmanı
GİH Muhasebe Uzmanı
GİH Milli Emlak Uzman Yardımcısı
GİH Milli Emlak Uzman Yardımcısı
GİH Milli Emlak Uzman Yardımcısı
GİH Milli Emlak Uzman Yardımcısı
GİH Muhasebe Uzman Yardımcısı
TOPLAM
SERBEST
KADRO
DERECESİ ADEDİ
1 105
2 41
3 89
4 101
5 346
6 111
7 24
8 1
1 250
2 250
3 300
4 250
5 550
6 200
7 250
8 25
6 115
7 120
8 90
9 123
9 575
3.916
103


KURUMU : ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : TAŞRA
İPTAL EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI
GİH İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı
GİH İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı
GİH İş Sağlığı ve Güvenliği Uzman Yardımcısı
GİH İş Sağlığı ve Güvenliği Uzman Yardımcısı
TOPLAM
SERBEST
KADRO
DERECESİ ADEDİ
5 13
6 7
7 8
8 24
52
KURUMU : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
TEŞKİLATI : TAŞRA
İPTAL EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI
GİH Sosyal Güvenlik Uzman Yardımcısı
GİH Sosyal Güvenlik Uzman Yardımcısı
SERBEST KADRO
DERECESİ ADEDİ
8 40
60
TOPLAM 100
104
9


(2) SAYILI LİSTE
KURUMU : BAŞBAKANLIK
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI
GİH Başbakan Başmüşaviri
GİH Başbakan Müşaviri
TOPLAM
DERECESİ
1
SERBEST
KADRO
ADEDİ
15
1 20
35
KURUMU : MALİYE BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
GİH Maliye Uzmanı
GİH Maliye Uzmanı
GİH Maliye Uzmanı
GİH Maliye Uzmanı
GİH Maliye Uzmanı
GİH Maliye Uzmanı
GİH Maliye Uzmanı
GİH Maliye Uzman Yardımcısı
GİH Maliye Uzman Yardımcısı
GİH Maliye Uzman Yardımcısı
GİH Maliye Uzman Yardımcısı
TOPLAM
SERBEST
KADRO
DERECESİ ADEDİ
1 161
2 82
3 77
4 84
5 157
6 63
7 28
6 134
7 99
8 113
9 92
1.090
105


KURUMU : ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Uzmanı
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Uzmanı
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Uzmanı
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Uzmanı
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Uzmanı
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Uzmanı
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Uzman Yardımcısı
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Uzman Yardımcısı
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Uzman Yardımcısı
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Uzman Yardımcısı
GİH İş Müfettişi
GİH İş Müfettişi
GİH İş Müfettişi Yardımcısı
GİH İş Müfettişi Yardımcısı
TOPLAM
SERBEST
KADRO
DERECESİ ADEDİ
1 21
2 4
4 6
5 83
6 72
7 52
6 50
7 117
8 242
9 28
5 250
6 150
7 300
8 300
1675
KURUMU : ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim Uzmanı
GİH Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim Uzman Yardımcısı
TOPLAM
SERBEST KADRO
DERECESİ ADEDİ
5 25
50
75
106
8


KURUMU : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI
GİH Sosyal Güvenlik Uzman Yardımcısı
TOPLAM
SERBEST KADRO
DERECESİ ADEDİ
8 100
100
KURUMU : TÜRKİYE İŞ KURUMU
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI
GİH İstihdam ve Meslek Uzmanı
GİH İstihdam ve Meslek Uzman Yardımcısı
TOPLAM
SERBEST KADRO
DERECESİ ADEDİ
5 150
250
400
KURUMU : SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
GİH Uzman
GİH Uzman
GİH Uzman Yardımcısı
GİH Uzman Yardımcısı
GİH Özel Kalem Müdürü
TOPLAM
SERBEST
KADRO
DERECESİ ADEDİ
5 28
6 12
7 31
8 78
1 1
150
107
8


KURUMU : AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI
GİH Genel Sekreterlik Müşaviri
SERBEST KADRO
DERECESİ ADEDİ
1 7
TOPLAM 7
KURUMU : YÜKSEKÖĞRETİM KURULU
TEŞKİLATI : MERKEZ
İHDAS EDİLEN KADROLAR
UNVANI
GİH Başdenetçi
GİH Denetçi
GİH Denetçi
GİH Denetçi
GİH Denetçi
GİH Denetçi
GİH Denetçi Yardımcısı
GİH Denetçi Yardımcısı
TOPLAM
DERECESİ
1
SERBEST
KADRO
ADEDİ
2
2 2
3 2
4 2
5 2
6 3
7 8
8 9
30
108
SINIFI


KURUMU : MALİYE BAKANLIĞI
TEŞKİLATI : TAŞRA
İHDAS EDİLEN KADROLAR
GİH Defterdarlık Uzmanı
GİH Defterdarlık Uzmanı
GİH Defterdarlık Uzmanı
GİH Defterdarlık Uzmanı
GİH Defterdarlık Uzmanı
GİH Defterdarlık Uzmanı
GİH Defterdarlık Uzmanı
GİH Defterdarlık Uzmanı
GİH Defterdarlık Uzman Yardımcısı
GİH Defterdarlık Uzman Yardımcısı
GİH Defterdarlık Uzman Yardımcısı
GİH Defterdarlık Uzman Yardımcısı
TOPLAM
SERBEST
KADRO
DERECESİ ADEDİ
1 355
2 291
3 389
4 351
5 896
6 311
7 274
8 26
6 115
7 120
8 90
9 698
3.916
KURUMU : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
TEŞKİLATI : TAŞRA
İHDAS EDİLEN KADROLAR
SINIFI UNVANI
GİH Sosyal Güvenlik Denetmeni
GİH Sosyal Güvenlik Denetmeni
GİH Sosyal Güvenlik Denetmeni
GİH Sosyal Güvenlik Denetmen Yardımcısı
TOPLAM
SERBEST
KADRO
DERECESİ ADEDİ
1 500
3 500
5 500
7 1250
2750
109


GENEL GEREKÇE
Uluslararası finans piyasalarında başlayan ve tüm sektörleri etkisi altına alan küresel
ekonomik kriz, ülkemizde de dış talebin düşmesine bağlı olarak ekonomik daralmaya neden
olmuştur.
Sağlam makro ekonomik temelleri ve kriz sürecinde aldığı önlemler sayesinde,
Türkiye ekonomisi Dünyadan pozitif yönde ayrışarak hızlı bir toparlanma sürecine girmiş,
2010 yılında da bu süreç devam etmiştir. Bununla birlikte, dış talebin düşmesi ve buna bağlı
mal ve hizmet satış gelirlerindeki azalma, kredi teminindeki güçlükler işletmelerin üretim
kapasitelerini tam olarak kullanamamalarına ve buna bağlı olarak nakit dengelerinin
bozulmasına neden olmuş ve bazı işletmelerin kamuya yönelik yükümlülüklerinin yerine
getirilmesinde gecikmelere sebebiyet vermiştir.
Yaşanan bu süreçten olumsuz etkilenen işletmelerin kamuya olan borçlarına
uygulanan ek mali müeyyideler de borç tutarlarını artırmış, icra takibine maruz kalan
borçlulara mevcut yasal düzenlemeler ile sağlanmaya çalışılan ödeme imkanları da bu
borçların tasfiyesinde yeterli olamamıştır.
Kamuya olan borçların enflasyon oranında endekslenmek suretiyle ödenmesi, kamu ile
olan mali ilişkinin belli bir plan dâhilinde çözümlenmesi suretiyle faaliyetlere devam
edilmesine imkan verilmesi yönünde talepler artmıştır.
Ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir şekilde devamlılığını temin etmek, yatırım
ortamını iyileştirmek, özel sektörün kamuya olan borç yükünü azaltmak, maliye ve para
politikalarının daha etkin şekilde kullanılmasını sağlamak amaçlarıyla bu Kanun Tasarısı
hazırlanmıştır.
Tasarının kapsamı alacaklı idareler ve alacak türleri itibarıyla mümkün olduğunca
geniş tutulmuştur. Ayrıca, yapılacak ödemelerde finansman sıkıntısı ile karşılaşılmaması için
uzun sürede taksitle ödeme imkânı getirilmiş ve borçların önemli bir tutarının ödeneceği iki
idare olan Maliye Bakanlığına bağlı tahsil daireleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı tahsil
dairelerine yapılacak taksit ödemeleri aynı aya denk gelmeyecek şekilde düzenlenmiştir.
Beş kısımdan oluşan Tasarının ilk dört kısmında kamu ile borçlular arasındaki alacakborç
ilişkisine yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Tasarının beşinci kısmında ise Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Hakkında Kanun, İş Kanunu, İşsizlik Sigortası Kanunu
ve diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelere ilişkin değişikliklere ve Kanunun
uygulanması ile ilgili son hükümlere yer verilmiştir.
Tasarının Birinci Kısmında Kanunun kapsamına yönelik genel hükümler yer
almaktadır.
Tasarının İkinci Kısmının Birinci Bölümünde Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı,
il özel idareleri ve belediyelere bağlı tahsil dairelerince takip edilen kesinleşmiş amme
alacakları ile belediyeler (büyükşehir belediyeleri dahil) ve büyükşehir belediyeleri su ve
kanalizasyon idarelerince takip edilen kesinleşmiş bazı alacaklar yeniden
yapılandırılmaktadır. Ayrıca, kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan kamu
alacaklarıyla ilgili olarak ödeme kolaylığı getirilmek suretiyle ihtilafların sonlandırılmasına
yönelik düzenlemeler yapılmıştır.
İkinci Kısmın İkinci Bölümünde vergileme süreçlerini kavramak amacıyla kapsama
giren vergi alacaklarına yönelik inceleme ve tarhiyat safhasındaki işlemler için düzenleme
yapılmıştır. Bu bölümde pişmanlıkla ya da kendiliğinden yapılan beyanlar üzerine tarh edilen
vergilere ilişkin düzenleme yapılmak suretiyle mükelleflerin beyan dışı bıraktıkları
matrahların beyan edilmesi teşvik edilmiştir.
Tasarının İkinci Kısmının Üçüncü Bölümünde matrah ve vergi artırımına ilişkin
düzenlemeler bulunmaktadır. Bu bölümde yer alan düzenlemelerle mükelleflerin geçmiş
vergilendirme dönemleri ile ilgili olası riskleri ortadan kaldırılarak geleceğe yönelik iş ve
yatırım kararlarına daha sıhhatli bir şekilde odaklanmalarına imkan sağlanması, vergi
110


idaresinin de denetim kapasitesini cari vergilendirme dönemlerine odaklamak suretiyle vergi
kayıp ve kaçağının azaltılması ve kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin daha etkin bir şekilde
yürütülmesi hedeflenmektedir.
Tasarının İkinci Kısmının Dördüncü Bölümünde stoklara ilişkin düzenlemelere yer
verilmiş olup, öngörülen düzenlemelerle işletme kayıtlarının gerçek duruma uygun hale
getirilmesi amaçlanmıştır.
Tasarının Üçüncü Kısmının Birinci Bölümünde Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı
tahsil dairelerince takip edilen kesinleşmiş sigorta prim alacakları yeniden
yapılandırılmaktadır. Ayrıca, bu bölümde kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan
sigorta prim alacaklarının yükümlüyle bir ortak noktada uzlaşarak tahsilini öngören
düzenlemeler bulunmaktadır. Bu bölümde daha önce 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 24
üncü ve geçici 25 inci maddeler uyarınca tatbik edilmiş olan yapılandırma uygulamasından
yararlanma hakkını kaybedenlere belirli şartlar dahilinde yeniden bir hak verilmesini
sağlayacak hükümler düzenlenmiştir. Bu bölümde yapılan diğer düzenlemeyle de, 1479 ve
2926 sayılı Kanunlara göre tescilleri yapıldığı halde prim borçları nedeniyle ilgili Kanunları
uyarınca sigortalılık süreleri durdurulmuş olan hak sahiplerine yeniden bir imkan verilmekte
ve bu sigortalılık sürelerinin ihyası amaçlanmaktadır.
Tasarının Dördüncü Kısmında çeşitli ve ortak hükümlere yer verilmiştir. Bu Kısmın
Birinci Bölümünde;
- Tahsil dairelerinin iş yükünün azaltılması, daha etkin ve verimli çalışmalarının
sağlanması amacıyla küçük tutardaki alacakların tahsilinden vazgeçilmesine,
- 2022 sayılı Kanuna göre aylık alanlara haksız yere yapılmış ödemelerin % 50
fazlasıyla geri alınması uygulamasında ödemeye muhatap kişilerin çok zor duruma düştükleri
dikkate alınarak % 50 fazlaya ilişkin kısmın geri alınmasından vazgeçilmesine,
- Kamu idarelerinin ödemesi gereken genel sağlık sigortası primlerine uygulanan
gecikme cezası ve gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilmesine,
- Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumuna (YURT-KUR) 351 sayılı Kanunun
geçici 4 üncü maddesi kapsamında öğrenim ve katkı harcı borçlarını yapılandırdığı halde
taksitlerini süresinde ödeyemediği için yapılandırma uygulamasından yararlanma hakkını
kaybedenlere belirli şartlar dahilinde yeniden bir hak verilmesine,
- Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun (TRT), Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının (KOSGEB), Türkiye Elektrik Dağıtım
Anonim Şirketinin (TEDAŞ), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile bu Birliğe bağlı
odaların ve Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) gibi bazı kurumların bu Kanunda belirtilen
alacaklarının yapılandırılmasına,
ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
Tasarının Dördüncü Kısmının İkinci Bölümünde başvuru ve ödeme süresi ile şekli,
süresinde ödenmeyen taksitlere ve iade edilmeyecek alacaklara ilişkin düzenlemeler yer
almaktadır.
Tasarının Beşinci Kısmında başta Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
olmak üzere çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle ilgili değişikliklere ilişkin
hükümlerle son hükümlere yer verilmiştir.
Ülkemizin ve Dünyanın en büyük sosyal güvenlik reformlarından olan sosyal güvenlik
reformunu düzenleyen kanun olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu tüm hükümleriyle birlikte 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Zaman
içerisinde Kanunun uygulamasında tespit edilen eksiklik ve aksaklıkların giderilmesi ile
sosyal güvenlik kapsamının genişletilmesi, sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası
uygulamasının kolaylaştırılması ve prim tahsilâtının artırılması amacıyla 5510 sayılı Kanunda
bazı düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur.
111


Bu kapsamda;
Tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların bağımsız
çalışan tarım sigortalılarında olduğu gibi düşük miktarda prim ödeyerek sosyal güvenlik
kapsamına alınmalarının sağlanması,
Gelir vergisinden muaf el sanatlarında çalışan kadınların düşük primden
yararlanmalarında, bu faaliyetin 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce yapılıyor olma
şartının kaldırılması,
Ülkemizde yüksek öğrenim görmekte olan yabancı öğrencilerin genel sağlık
sigortalılığının kolaylaştırılması amacıyla, Türkiye’de 1 yıl süreyle yerleşik olma şartı
aranmaksızın genel sağlık sigortalısı olmaları ve öğrenimleri süresince asgari ücretin %12’si
üzerinden prim ödeyerek genel sağlık sigortasından yararlanmalarının sağlanması,
Çıraklar ve mesleki eğitim görenler, İŞKUR kursiyerleri ve staj gören öğrencilerin
kendileri üzerinden genel sağlık sigortasından yararlanmaları, meslek liselerinde ve
üniversitelerde zorunlu staj şartı olmaksızın staj yaptırılanların sigortalı sayılmaları ve bu
sürede genel sağlık sigortalısı sayılmaları,
Tarımda kendi nam ve hesabına çalışan sigortalıların diğer statülere tabi çalışmaları
halinde tarım sigortalılıklarının sona erdirilerek diğer sigortalılık statülerine tabi olmalarının
sağlanması, bu işlerden ayrılmalarında tarımsal faaliyetleri devam ettiği sürece tarım
sigortalılıklarının Kurumca başlatılması ve 65 yaş üzerinde olmaları halinde taleplerine bağlı
olarak tarım sigortalılıklarının sona erdirilmesi,
2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalılar bakımından,
sigortalı kadının çalışamayacak durumda malul olmayan veya 55 yaşından küçük kocası ile
sigortalıların ana ve babalarının da 5510 sayılı Kanuna paralel olarak bakmakla yükümlü kişi
kapsamına alınmaları,
İşten ayrılan zorunlu sigortalıların 10 güne ilaveten 90 gün daha önceki
sigortalılıklarından dolayı prim ödeme veya gelir testi zorunluluğu olmaksızın sağlık yardımı
görebilmeleri, 4/a sigortalılarının iş kanunlarında belirtilen ücretsiz izin halleri dışındaki
ücretsiz izinlerde sağlık yardımlarından yararlanabilecekleri sürenin belirlenmesi ve bu
hallerde bir takvim yılında bir ay süreyle sağlık yardımlarının devam etmesinin sağlanması,
Sosyal güvenceleri bulunmayan ve 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin (d) ve (g)
bentlerine tabi genel sağlık sigortalılığının geçiş sürecinin 1/1/2012 tarihine ertelenmesi,
Müteahhitlerce sözleşmesiz ülkelere götürülen işçilerin uzun vade sigortalılık
kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak ödeyecekleri primlerin 4/b yerine 4/a sigortalılık
kapsamına alınması,
Kamu idarelerinde mevsimlik işçi olarak çalışanların iş akitleri askıda kaldığı sürede
4/a ve 4/b kapsamında çalışmaları veya isteğe bağlı sigorta primi ödemeleri halinde, kamu
idarelerinden ayrıca genel sağlık sigortası primi alınmaması,
Sigortalıların bildiriminde vergi mükellefleri ve muhtarların bildirim sürelerinin
başlangıcı ile vergi mükelleflerinin sona erme bildirim süresinin başlangıcında değişiklik
yapılarak bildirim yükümlülüğü bulunan vergi daireleri ve mülki amirliklerin kendi
kusurlarından kaynaklanmayan nedenlerle idari para cezalarına muhatap olmalarının
önlenmesinin; sigortalılık hallerinin birleşmesinde geçerli olacak sigortalılık statüsünün
belirlenmesi,
5510 sayılı Kanundan sonra ilk defa memur olanların aylıksız izinli oldukları süreler
için genel sağlık sigortası primi alınmasının sağlanması,
İşverenlere aylık prim hizmet belgesini işyerine asma yükümlülüğünün ve buna bağlı
idari para cezasının kaldırılması, eksik gün bildirim belgelerini verme yükümlülüğünün kamu
idareleri ve toplu iş sözleşmesi imzalanan işyerleri dışındaki işyerleri bakımından da
belirlenmesinde Kuruma yetki verilmesi, geçici iş göremezlik ödeneklerinde Kurumca
işverenlerden istenilen bildirimlerin yapılmaması veya geç yapılması halinde uygulanacak
112


idari para cezasının 100 üncü madde için uygulanan idari para cezasından ayrılarak daha
düşük miktarda belirlenmesi,
4/b statüsünde 1/10/2008 tarihinden öncesi için yapılan yurt dışı borçlanmasında
borçlanılan kazancın asgari kazanca oranının esas alınarak basamak tespitine esas göstergenin
belirlenerek, bağlanacak aylıkların hak edilen tutarın üzerine çıkmasının önlenmesi, 1479 ve
2926 sayılı Kanunlara tabi veya 4/b statüsünde emekli olan sigortalılardan 10 yıldan az sağlık
primi ödeyenlerden yapılacak kesintilerde, sağlık primi ödenen sürenin yalnızca bağımsız
çalışılan statüde ödenen prim süresinden değil bütün statülere tabi hizmet süresinden tespit
edilmesinin sağlanması,
Kamu idarelerinin işyeri bildirgeleri ve 2008 Ekim, Kasım ve Aralık ayları prim
belgelerini geç vermelerinden dolayı uygulanacak idari para cezası miktarının düşürülmesi,
Usta öğreticilerin geriye dönük 30 günden eksik kalan sürelerini borçlanabilmeleri,
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında gelir/aylık
almakta olanlara 2011 yılı Ocak ve Temmuz ödeme dönemlerinde yapılacak artışların
düzenlenmesi,
amaçlanmaktadır.
Diğer taraftan;
Yeşil kartlı vatandaşlarımızın hizmet akdine tabi ya da gelir vergisinden muaf olup
esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı olarak veya tarımsal faaliyet kapsamında bağımsız
çalışmaları halinde bakmakla yükümlü oldukları kişilerle birlikte yeşil kartlarının iptal
edilmeyerek askıya alınması, çalışmalarının sona ermesinden sonra başvurularına gerek
kalmaksızın yeşil kartlarının aktif hale getirilmesi,
2022 sayılı Kanuna göre yersiz aylık ödemelerinin %50 fazlasıyla geri alınması yerine,
yersiz ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Kanuna göre gecikme zammı
uygulanarak bu ödemelerin geri alınması,
hususları düzenlenmektedir.
Sosyal hukuk devletinin, somut göstergelerinden biri olan sosyal güvenlik hakkının
yer aldığı Anayasanın 60 ıncı maddesinin “Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet,
bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar.” hükmü dikkate alındığında,
sosyal güvenliğin; bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin, kendilerinin ve
geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı
etkilerini en aza indirgemek, ayrıca sağlıklı bir asgari hayat standardını güvence altına
alabilmek olduğu görülmektedir.
Bu itibarla, Devletin Anayasanın 56 ncı maddesinin üçüncü, dördüncü ve beşinci
fıkralarında yer alan “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini
sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini geliştirmek
amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu
görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları
denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için
kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.” hükmünü dikkate alarak, sağlık hizmetlerini
yürütürken herkesin bu hizmetten yararlanmasını sağlayacak genel esasları belirlemesi
gerekmektedir. Bu madde bağlamında 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ile sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için genel sağlık sigortası
kurulması öngörülmüştür. Dolayısıyla sosyal güvenlik hakkı Anayasamız ile teminat altına
alınmış olup, bu haktan önceden vazgeçilemeyeceği gibi bu hakkın kanuni çerçevesinin
daraltılması da mümkün değildir.
Bu noktada sosyal güvenlik teminatı ile trafik kazaları nedeniyle ilgilere sağlanan özel
sigorta teminatları örtüşmekte olup, özellikle motorlu araç işletilmesinden kaynaklanan
sorumluluğun zorunlu olarak sigorta teminatına bağlandığı modern sigortacılık anlayışında,
her iki sistemin ödeme ve birbirlerinden olan alacaklarının tahsil ve tasfiyesi konusu
düzenlenmesi gereken bir alan olarak ortaya çıkmaktadır.
113


Nitekim uygulamada trafik kazaları nedeniyle sağlık yardımı sağlanan kişilerin tedavi
bedellerinin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında (Trafik
Sigortası) ve diğer bağlantılı sigortalar ile sosyal güvenlik rejimi kapsamında karşılanması
konusunda tereddütler bulunmaktadır. Bu durum her iki sistemin sonuçta sağlık teminatı
sunmasına rağmen farklı kurallarının bulunmasının bir sonucu olup, uygulamadaki tereddütler
hak kayıplarına ve mağduriyetlere neden olduğu gibi tedavi giderinin tahsilinde olayın
mahiyetine aykırı işlem yapılmasına bağlı olarak kamuca karşılanmaması gereken masrafların
Devlet tarafından ödenmesine ve hasarın bilinememesine bağlı olarak özel sigorta primlerinin
ve Devlet tarafından belirlenen asgari teminatların yanlış tespitine de neden olmaktadır.
Bu itibarla sosyal devlet olmanın bir gereği olarak, 5510 sayılı Kanun ile sağlık
hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak amacıyla genel sağlık sigortası
kurulmasının öngörüldüğü gerçeğinden yola çıkarak, trafik kazasına uğramaları halinde sağlık
güvencesi kapsamı dışında kalan vatandaşların da sağlık güvencesine kavuşturulması,
geçmişten kaynaklanan alacakların tahsili, bürokrasi ve kırtasiyeciliğin azaltılması, trafik
kazaları nedeniyle yapılan tedavi giderlerinin tahsilinin tek elden takip ve tahsilinin
sağlanarak uygulama birliğinin temini ve bu şekilde zaman ve emek tasarrufu yanında sigorta
şirketlerine karşı işlemlerin herhangi bir hak kaybına neden olmayacak şekilde tek elden
yürütülerek kamu zararının engellenmesi ile halen uygulamada ortaya çıkan sorunların ve
mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmıştır.
3308 sayılı Kanun kapsamında staj gören meslek yüksek okulu öğrencilerinin staj
dönemlerinde hastalık, iş kazası ve meslek hastalıkları ile genel sağlık sigortasından
yararlanmaları, staj yapılabilecek işyerlerinin kapsamının genişletilerek mesleki öğrenim
gören öğrencilerin staj imkanlarının genişletilmesi öngörülmekte ve bu öğrencilerin ücretleri
yeniden düzenlenmektedir.
İstihdam artışına elverişli bir iklimin oluşturulması; iki önkoşul olan sürdürülebilir
büyüme ve düşük enflasyona yönelik belirlenen/belirlenecek makro ekonomik politikaların
izlenmesiyle mümkündür.
Ancak, istihdam sorununu çözebilmek, sadece büyüme, istikrar, rekabet edebilirlik ve
istihdama yönelik makro ekonomik politikaları değil, aynı zamanda istihdam sürecini aktif
olarak destekleyen ekonomik gelişme politikalarını da kucaklayan kapsamlı bir istihdam
stratejisinin geliştirilmesini gerektirir. Başarılı bir istidam politikası için ekonomik ve sosyal
politikaların birbirlerini karşılıklı destekleyecek şekilde etkin olarak uygulanması şarttır.
Türkiye’de kadınlar, gençler, uzun süreli işsizler ve özürlüler, yasalar önünde diğer
gruplarla eşit olmalarına rağmen; işgücü piyasasına sınırlı olarak katılmakta, “düzgün iş
kapsamı dışındaki işler” olarak adlandırılan kayıt dışı ve düşük ücretli işlerde istihdam
edilmekte ve daha yüksek işsizlik riskine maruz kalmaktadırlar.
İşgücü piyasasına katılamamak ya da olumsuz koşullarda istihdam edilmek, bu
gruplara mensup kişilerin yoksulluk riskini artırmakta, ekonomik ve toplumsal hayatın
sınırında ya da dışında yaşamalarına neden olmaktadır. Dolayısıyla, bu gruplara yönelik özel
istihdam stratejilerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Kadın, genç, özürlü (ya da bunların bir kesişimi) olmak, istihdamdan uzun süre uzak
kalmak ve kısmen bu nedenle iş bulma ümidini yitirmiş olmak, istihdama erişimde birer
dezavantaj olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum, hemen tüm ülkelerde kendini
göstermekte, bu nedenle toplumun bu kesimleri istihdama erişene kadar çeşitli politikalarla
desteklenmektedirler.
Kadınların işgücü piyasasına katılım oranlarının düşük olmasının yanı sıra işsizlik
oranlarının yüksekliği nedeniyle Türkiye uluslararası karşılaştırmalarda sorunlu bir konumda
bulunmaktadır.
İşgücü piyasasına uyum sürecinde olan gençlerin ilk işlerini bulmakta zorlanmaları ve
genel olarak iş değiştirmelerin ilk yıllarda ileriki yıllara göre daha sık olması, gençler
arasındaki işsizliğin ortalama işsizlikten yüksek olmasının temel nedenlerini oluşturmaktadır.
114


İşgücü piyasası katılıkları ve ücret dışı işgücü maliyetinin yüksekliği, ekonomik
büyümenin istihdam yaratması önündeki engellerden bir diğeridir. Ücret dışı maliyetler 2004
yılından bu yana yapılan çeşitli düzenlemelerle aşağı çekilmiştir. Prime esas kazanç alt
sınırının asgari ücrete eşitlenmesi, asgari geçim indirimi uygulaması, 5 puanlık sosyal
güvenlik primi indirimi ile birlikte istihdamın artırılmasına yönelik diğer teşvikler, ücret dışı
maliyetleri aşağı çekmiştir.
Bu kapsamda; işsizliğin azaltılması ve istihdamın artırılması amacıyla çıkarılan
15/5/2008 tarihli ve 5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunla; kadınların ve 18-29 yaş arası gençlerin istihdamını teşvik amacıyla,
mevcut istihdama ilave olarak işe alınmaları halinde 5 yıl boyunca kademeli prim indirimi
getirilmiş, 18/2/2009 tarihli ve 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunla; teşvikin süresi bir yıl daha uzatılmıştır. Ancak, bu teşvik için başvuru süresi
30/6/2010 tarihi itibarıyla sona ermiştir.
Kadınların ve gençlerin işgücüne katılımını ve istihdamını artırmak, yeni istihdam
yaratılmasını teşvik etmek ve çalışanların vasıflarını yükselterek işsizlik riskini azaltmak,
mesleki ve teknik eğitimi özendirmek, kalite ve etkinliğini artırmak amacıyla prim teşviki
yeniden düzenlenmiştir.
Ayrıca, çalışma hayatındaki esnek çalışma biçimlerinin uygulanabilirliğini artırmak,
yaygınlaştırmak ve bu şekilde çalışanlar arasındaki kayıt dışılığı azaltmak amacıyla;
Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait
eksik sürelerini ileriki yıllarda geriye dönük olarak borçlanabilmeleri imkanı getirilmiş,
İsteğe bağlı sigorta hükümleri içerisinde işsizlik sigortası primlerinin de ödenmesi
imkânı sağlanarak, işsizlik sigortası ödeneği alınabilmesi için gereken prim ödeme gün
sayısına ulaşabilmeleri imkânı sağlanmıştır.
Bilindiği üzere yabancıların ülkemizde çalışmaları temel olarak 4817 sayılı
Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunda düzenlenmiştir. Kanun hükümlerine aykırı
olarak çalışan yabancılar ve bunları çalıştıranlar için de yaptırımlar öngörülmüştür.
Yaptırımların uygulanmasında ortaya çıkan hukuki boşlukların giderilmesi amacıyla 4817
sayılı Kanunun ilgili maddesinin yeniden düzenlenmesine ihtiyaç duyulmuştur.
İşçi – işveren ilişkilerini düzenleyen temel kanunlar olan İş Kanunları, ekonomik ve
sosyal hayatın gelişmelerine ve gerekliliklerine hızla uyum sağlamak durumundadır. Bu
nedenle uzun vadelerde kanunlar bütünlüklü olarak yenilenirken ihtiyaç duyuldukça da bazı
maddelerinde değişikliğe gidilmektedir. 1990’lı yıllarla başlayıp 2000’li yıllarda hız kazanan
sosyo-ekonomik gelişmeler çalışma ilişkilerinde de ciddi değişimleri beraberinde getirmiştir.
Çalışma hayatında yaşanan gelişmeler, yasal çerçevede bütünlüklü bir yenilenme ihtiyacı
doğurmuş ve 2003 yılında, 1971 tarihli 1475 sayılı İş Kanunu yerini 4857 sayılı İş Kanununa
bırakmıştır.
1990’lı yıllarla birlikte hızlı teknolojik gelişme, piyasaların entegrasyonu ve artan
rekabet işgücü piyasalarında da yansımalarını bulmuş, üretimin esnekleşmesi ve tüketim
kalıplarının değişmesi çalışma ilişkilerinde de değişik yönelimleri beraberinde getirmiştir. Bu
sürecin önemli çıktılarından biri yeni istihdam modellerinin ortaya çıkmasıdır. 4857 sayılı İş
Kanunu, bazı esnek çalışma modellerini düzenlemiştir. Bununla birlikte uygulamada
görülmesine karşın Kanunda açıkça düzenlenmemiş çalışma biçimleri özellikle işçilerin
korunması açısından bazı zafiyetler barındırmaktadır. Bu tespitten hareketle yeni bazı esnek
çalışma biçimleri; uzaktan çalışma ve evden çalışma İş Kanununda düzenlenmektedir. Yeni
düzenlemeler ile işçilerin Avrupa Birliği müktesebatına uygun olarak korunmasına yönelik
kurallar getirilirken diğer taraftan İş Kanunu daha kapsayıcı ve dinamik hale getirilmektedir.
Bununla birlikte, özürlülerin toplumsal yaşama kazandırılmalarının en önemli aracı,
onların kendilerine uygun işlerde istihdam edilmelerini sağlamaktır. Avrupa Birliğinin
istihdamla içerme yaklaşımına paralel bu tespit özürlülerin istihdam imkanlarını artırmaya ve
istihdam koşullarını iyileştirmeye yönelik bazı tedbirlerin alınması gerekliliğini beraberinde
115


getirmektedir. 4857 sayılı İş Kanununun 30 uncu maddesinde düzenlenen zorunlu istihdam,
özürlülerin istihdamı açısından büyük önem arz etmektedir. Önemi dolayısıyla, düzenlemenin
sınırlarının genişletilmesi ve işverenler açısından özürlü istihdamına ilişkin bazı kısıtlılıkların
aşılması öngörülmektedir. Bu çerçevede, 4857 sayılı İş Kanununun 30 uncu maddesine
eklenen hükümle, birden fazla ilde işyerleri bulunan işverenlerin, bu kapsamda çalıştırmakla
yükümlü olduğu işçi sayısının, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre hesaplanması
düzenlenmektedir. Böylece hem yükümlülüğün artırılması hem de bu kapsamdaki işyerlerinin
yükümlülüklerini ülke çapında yerine getirebilmelerine imkan sağlanmaktadır.
Öte yandan işyerlerinin etkin ve amaca uygun bir şekilde denetlenmesi ve işçi
şikâyetlerinin hızlı ve doğru bir şekilde sonuçlandırılması büyük önem arz ettiğinden 4857
sayılı Kanun kapsamında yapılan denetim ve incelemelerin etkinliğinin arttırılması ve
hızlandırılmasına yönelik düzenleme öngörülmüştür.
Kamu çalışanlarının çoğunluğunu teşkil eden memur statüsündeki personelin hizmet
şartlarını, niteliklerini, atanma ve yetiştirilmelerini, ilerleme ve yükselmelerini, ödev, hak,
yükümlülük ve sorumluluklarını, aylıklarını, ödeneklerini ve diğer özlük işlerini düzenleyen
temel mevzuat 657 sayılı Devlet Memurları Kanunudur.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, memur statüsünde olmamakla birlikte özel
kanunlarda yer alan atıflar gereği, diğer kamu personelinin idarî, malî ve diğer bazı sosyal
hakları bakımından da uygulanması sebebiyle geniş bir kitleyi ilgilendirmektedir. Kanun,
görevde bulunanlar dışında, görevlerinden emekli olanların malî hakları açısından da
belirleyici olma vasfını sürdürmektedir.
Özellikle son yıllarda toplumsal hayatta yaşanan gelişme ve değişimler sebebiyle, ilgili
kesimlerin talepleri artmış, bu durum, kamusal hayatta hizmet gören memurların haklarında,
yükümlülüklerinde, iş ve işlemlerinde tâbi olacakları kurallarda da değişimi zorunlu kılmıştır.
Sendikal örgütlenmeler sonucu yapılanan memur sendikaları yanında, muhtelif sivil toplum
kuruluşlarının ve çalışanların da mâkûl ve uygun görülebilir talepleri, konu hakkında yeni
düzenlemelerin gerçekleştirilmesinin dayanaklarından birini oluşturmaktadır.
Sosyal yapıdaki değişimin sonucu olarak, geniş aile yapısının yerini çekirdek ailenin
alması, devletin istihdamdaki payının artarak devam etmesi, merkezî yerleştirmelerle personel
alımının yaygınlaşması yoluyla memuriyete adım atan geniş bir kitlenin yaşadıkları sosyal
çevreden ayrılmak zorunda kalması gibi sebepler, memurların gerek kendileri gerekse
yakınlarının hastalık, kaza veya doğum-ölüm vakalarındaki aylıklı ve aylıksız izin süreleri ile
hastaya refakat gibi konularda düzenleme yapılmasını mecbur hâle getirmiştir.
Yıllardır süren uygulamalar, Devlet memurları için gizli sicil raporu doldurulması
suretiyle başarı ve başarısızlığın tespitinin mümkün olamadığını göstermiştir. 4982 sayılı
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamındaki başvurularla birlikte, gizli olması gereken sicil
raporlarının aleniyet kazanması, çalışanlar ile idarecileri karşı karşıya getirmiş, bu alandaki
idarî yargı davalarında büyük bir artışa yol açmıştır. Özellikle yıl sonunun gelmesiyle sicil
amirleri açısından bir külfet hâlini alan sicil değerlendirmesi, memurların yükselmesinde ve
liyakatin tespitinde başlıca dayanak olma vasfını yitirmiş, bürokratik bir formaliteye
dönüşmüştür. Gelinen noktada, gerek değerlendirme makamları, gerekse değerlendirilenler
açısından inandırıcılığını ve güvenilirliğini yitirmiş olan sicil sisteminin kaldırılmasının kamu
yararı açısından daha uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Kamu hizmetinden yararlananların daha kaliteli, daha hızlı ve etkin hizmet talep
etmesi, beraberinde iyi yetişmiş, nitelikli, eğitimli bir memur profilinin kamuda istihdam
edilmesi zorunluluğunu getirmiştir. Bu anlamda, bazı kurumlarda başarıyla uygulanan kariyer
uzmanlık sisteminin bütün bakanlıkları kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmasının kamu
hizmeti kalitesinde artışa yol açacağına olan inanç artmıştır. Kamuda nitelikli personel
istihdam edilmesi ve bu personelin görevde tutulması ise bunların genel uygulamadan farklı
işe alım, yetiştirme, eğitim ve daha iyi bir özlük hakları sistemine tabi olmasını zorunlu hâle
116


getirmiştir.
Diğer taraftan, memur istihdamına dair ayrıntılı düzenlemelere yer vermiş olan 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun işlemez hâle gelen hükümlerinin ortadan kaldırılması,
uygulayıcılara kolaylık sağlanması bakımından sözü edilen Kanunda basitleştirme ve
sadeleştirme yapılması da kaçınılmaz hâle gelmiştir.
Tasarı ile;
- 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun güncelliğini yitiren hükümleri
güncelleştirilmekte, işlerliği kalmayan maddeler yürürlükten kaldırılmakta,
- Kamu personel yönetimine ilişkin bürokrasinin azaltılmasına yönelik düzenlemeler
getirilmekte,
- Kadına ve anneye verilen önem çerçevesinde koruyucu önlemlere yer verilmekte,
- Memurların esnek çalışabilmeleri sağlanmakta, onayları alınmak suretiyle belirli
sürelerle kurumlar arasında geçici görevlendirilmeleri uygulanabilir hâle getirilmekte,
- Etkin bir kamu personel bilgi sisteminin altyapısı oluşturulmakta,
- Memurların yetiştirilmesinde yeni bir bakış açısı getirilmekte,
- İşlevsiz hâle gelen sicil sistemi kaldırılarak başarılı ve üstün başarılı personelin
ödüllendirilmesine yönelik düzenleme yapılmakta,
- Disiplin hükümlerinde kamu hizmetini öne çıkaran ve vatandaşa hizmet odaklı bir
yaklaşım esas alınarak düzenlemeler yapılmakta,
- 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylaması ile kabul edilen Anayasa değişikliği ile
uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu açıldığından 657 sayılı Kanunda da bu paralelde
düzenleme yapılmakta, - Kamu hizmeti sunumunda etkinlik ve verimliliğin artırılması amacıyla, kariyer
esasına dayalı uzmanlık bulunmayan bakanlıklar ile bazı kurumlarda uzman ve uzman
yardımcısı istihdamı öngörülerek, bakanlık ve kurumların nitelikli personel ihtiyacı
giderilmekte,
- Kamu görevlileri sendikalarının ve ilgili kesimlerin talepleri de dikkate alınarak,
memurların aylıklı ve aylıksız izin haklarında iyileştirmeler yapılmakta, günün şartlarına
uygun yeni sosyal haklar sağlanmaktadır.
Sonuç olarak, söz konusu düzenlemelerin hayata geçirilmesi ile Avrupa Birliğine
üyelik sürecinde mevzuat uyumu sağlanması yönünde önemli gelişme kaydedilmesi ve
bundan daha da önemlisi hem işçiler hem de işverenler açısından günümüzün şartlarına uygun
olarak önemli kazanımlar sağlaması amaçlanmaktadır.
117


MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1- Madde ile Tasarının kapsamı düzenlenmektedir. Tasarının Bir ila
Dördüncü Kısımlarında yer alan hükümlerin yapılandırmaya ilişkin olduğu belirtilmiş, Beşinci
Kısımda ise bazı kanunlarda değişiklik ve yeni hüküm ihdas edilmesine ilişkin hükümleri
kapsadığı açıklanmıştır.
Maddede yapılandırmaya konu olacak alacaklar; alacaklı idare, alacak türü ve alacağın
dönemi itibarıyla belirlenmiştir.
Yapılandırmaya konu alacakların ait olduğu idareler; Maliye Bakanlığı, Gümrük
Müsteşarlığı, il özel idareleri, belediyeler (büyükşehir belediyeleri dahil), Sosyal Güvenlik
Kurumu, büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idareleri ile ilgili maddelerde belirtilen
idareler şeklinde düzenlenmiştir. İlgili maddelerde de TEDAŞ, YURT-KUR, TRT, KOSGEB,
TOBB ve OSB bu Kanun kapsamında alacakları yeniden yapılandırılacak idareler olarak
sayılmıştır.
Yapılandırmaya konu alacaklar; vergiler ve vergi cezaları, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre Maliye Bakanlığına bağlı
tahsil dairelerince takip edilen bazı amme alacakları, gümrük vergileri ve idari para cezaları,
sosyal güvenlik primleri, il özel idarelerinin 6183 sayılı Kanun kapsamındaki bazı alacakları,
belediyelerin; vergi, tarifeden doğan ücret ve su bedeli alacakları ile 6183 sayılı Kanun
kapsamındaki bazı amme alacakları, büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerinin
su ve atık su bedeli alacakları, TEDAŞ’ın ve hissedarı olduğu elektrik dağıtım şirketlerinin
elektrik alacakları ve 4/12/1984 tarihli ve 3096 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki
Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi Hakkında
Kanun kapsamında mevcut sözleşmeleri uyarınca faaliyet göstermekte olan dağıtım
şirketlerinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan lisans almadan önceki faaliyet
dönemlerine ilişkin elektrik tüketiminden kaynaklanan alacakları, YURT-KUR’un öğrenim ve
katkı kredisi alacakları, TRT’nin elektrik enerjisi satış bedeli payı ve bandrol ücretlerinden
kaynaklı alacakları, KOSGEB’in desteklerden kaynaklanan alacakları, TOBB’un ve bu birliğe
bağlı odaların aidatlarından kaynaklanan alacakları, OSB’lerin elektrik, doğalgaz, su ve
yönetim aidatlarından kaynaklanan alacakları, mülga 27/11/1984 tarihli 84/8800 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulan Geliştirme ve Destekleme Fonu kaynaklı alacakları,
orman köylüleri ile bu köylülerce oluşturulan kooperatiflere Çevre ve Orman Bakanlığı
tarafından verilen desteklerden geri alınması gereken alacaklar, Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün bazı alacakları ile bu alacaklara ilişkin her türlü faiz, zam, gecikme zammı,
gecikme faizi, cezai faiz, gecikme cezası gibi fer’i alacaklar şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca,
Kanunun ilgili bölümlerinde alacaklı idarelerin takip ettiği bazı alacaklar için tahsilden
vazgeçme hükümleri düzenlenmiştir. Bu alacakların bir kısmı ödeme yönünden Kanun
kapsamına alınmamış olmakla birlikte, terkin hükümlerinin kapsamına dahil edilmiştir.
Bu maddede yapılandırmaya konu olacak alacaklar 31/7/2010 tarihi esas alınarak
belirlenmiştir. Bu belirlemede, alacakların niteliği dikkate alınarak dönem, vade, beyanname
verme, tahakkuk ve fiilin işlendiği tarihler esas alınmıştır.
Son olarak Kanun metninde kullanılan bazı terimlerin ifade ettiği anlamlar
tanımlanmış ve bu suretle madde metinlerinde tekrardan kaçınılmıştır.
MADDE 2- Madde ile Maliye Bakanlığına, Gümrük Müsteşarlığına, il özel idarelerine
ve belediyelere bağlı tahsil dairelerince takip edilen kesinleşmiş amme alacakları ve
belediyelerin ve büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerinin kesinleşmiş bazı
alacaklarına ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
Maddenin birinci fıkrasında, Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla vadesi geldiği
halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan;
- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu kapsamına giren ve 31/7/2010
tarihinden (bu tarih dahil) önceki dönemlere, beyana dayanan vergilerde bu tarihe kadar
118


verilmesi gereken beyannamelere ilişkin vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme
faizleri, gecikme zamları,
- 2010 yılına ilişkin olarak 31/7/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce tahakkuk eden
vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları,
- 31/7/2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce yapılan tespitlere ilişkin vergi aslına bağlı
olmayan vergi cezaları,
- 31/7/2010 tarihinden (bu tarih dâhil) önce 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük
Kanunu ve ilgili diğer kanunlar kapsamında gümrük yükümlülüğü doğan ve Gümrük
Müsteşarlığına bağlı tahsil dairelerince 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilen
gümrük vergileri, para cezaları, faizler, zamlar, gecikme zammı alacakları,
hakkında düzenleme yapılmaktadır.
Vergi veya gümrük vergilerinin asıllarının tamamı ile bu asıllara bağlı faiz, gecikme
faizi, gecikme zammı gibi fer’i amme alacakları yerine, bu Kanunun yayımlandığı tarihe
kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmemiş
alacağın sadece fer’i alacaktan ibaret olması halinde fer’i alacak yerine TEFE/ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde
tamamen ödenmesi şartıyla vergilere/gümrük vergilerine bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme
zammı gibi fer’i amme alacakları ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para cezaları
ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçileceği düzenlenmiştir.
Gerek bu maddede, gerekse Kanunun diğer maddelerinde fer’i amme alacakları
“yerine” hesaplanması öngörülen TEFE/ÜFE tutarlarının belirlenmesinde, bu alacakların
hesaplanmasına ilişkin ilgili kanunda yer alan esaslar dikkate alınacaktır.
Vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi henüz geçmemiş bulunan ve
bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş olan vergi cezaları ile iştirak, teşvik ve yardım
fiilleri nedeniyle kesilmiş olan vergi cezalarının, 4458 sayılı Kanun ve ilgili diğer kanunlar
kapsamında gümrük yükümlülüğü nedeniyle gümrük vergisi asıllarına bağlı olmaksızın
kesilmiş olan idari para cezalarının ise % 50’sinin ve bunlara bağlı gecikme zammı yerine, bu
Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak
hesaplanacak tutarın ödenmesi öngörülmüştür. Kanunda öngörülen süre ve şekilde yapılacak
ödemeyi müteakip cezaların kalan % 50’si ile bu cezaların tamamına daha önce uygulanmış
olan gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilecektir.
Diğer taraftan, Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
olan idari para cezaları için cezanın tamamının ve bunlara bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme
zammı gibi fer’i amme alacakları yerine, bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE
aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın ödenmesi şartıyla Kanundan
yararlanma imkanı verilmiştir.
Fıkra kapsamında düzenlenen vergi ve gümrük vergilerine yönelik hükümler Kanun
kapsamına giren diğer amme alacakları için de aynı esaslarda düzenlenmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine tahakkuk
eden ve Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş olan vergiler
için kesinleşmiş alacaklara ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu alacaklar için
Kanundan yararlanmak istenmesi durumunda ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine
tahakkuk eden vergilere ilişkin açılmış davaların yargıdaki aşamaları ödenecek tutarı
etkilemeyecek ve beyan üzerine tahakkuk eden verginin tam olarak ödenmesi istenecektir.
Maddede ayrıca, 2010 yılında tahakkuk eden geçici vergilerle ilgili düzenleme
yapılmakta ve Kanun kapsamında ödenecek olan motorlu taşıtlar vergisi için taksit ödeme
süresince fenni muayene izni verileceği belirtilmektedir.
Maddenin beş ve altıncı fıkralarında, belediyelerin 2464 sayılı Kanunun 97 nci
maddesine göre tahsili gereken ücret alacakları ile su bedeli alacaklarının, büyükşehir
belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerinin su ve atık su bedeli alacaklarının da Kanun
kapsamında yapılandırılmasına ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
119


Maddenin yedinci fıkrasında bu madde hükmünden yararlanmak isteyen borçluların
maddede belirtilen diğer şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri
ve kanun yollarına başvurmamaları gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Maddenin sekizinci fıkrasında, 31.7.2010 tarihinden (bu tarih dahil) önce dahilde
işleme rejimi kapsamında ithalatın yapılması şartıyla, dış piyasalarda pazar daralması ve
benzeri nedenlerle taahhüt edilen ihracatın öngörülen süre içinde yapılamaması nedeniyle
ihracat taahhüt hesabının müeyyideli kapatılması sonucu 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre
teminata bağlanan vergilerin tahsili ve para cezaları ile diğer feri alacakların tahakkuk ve
tahsil işlemlerinin, kesinleşmiş amme alacakları için öngörülen hükümler çerçevesinde
yapılması ve bu durumdaki yükümlülerin Kanunla getirilen bu düzenlemeden
yararlandırılması amacıyla düzenleme öngörülmektedir.
MADDE 3- Madde ile kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan amme
alacaklarının ne şekilde yapılandırılacağına ilişkin hükümler düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasıyla Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ilk derece yargı
mercileri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş olan ikmalen, re’sen
veya idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda;
vergilerin/gümrük vergilerinin % 50’si ile bunlara bağlı faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı
yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak
hesaplanacak tutarın ödenmesi halinde vergilerin/gümrük vergilerinin % 50’si ile bunlara
bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezaları/idari para
cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçileceği hüküm
altına alınmaktadır.
Maddenin ikinci fıkrasıyla Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla bölge idare
mahkemeleri veya Danıştay nezdinde ilgisine göre itiraz veya temyiz süreleri geçmemiş ya da
itiraz veya temyiz yoluna başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar
düzeltme yoluna başvurulmuş olan ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatları ile
gümrük vergilerine ilişkin tahakkuklarda, bu maddeye göre ödenecek alacak asıllarının
tespitinde, bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla tarhiyatın/tahakkukun bulunduğu en son
safhadaki tutarın esas alınacağı düzenlenmekte ve Kanunun yayımlandığı tarihten önce
verilmiş en son kararın terkin, tasdik veya tadilen tasdik ya da bozma kararı olması hallerinde
borçluların Kanundan hangi şekilde yararlanacağına ilişkin düzenleme yapılmaktadır.
Maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında sadece vergi cezalarına/gümrük
yükümlülüğüyle ilgili idari para cezalarına veya Kanun kapsamındaki diğer idari para
cezalarına ilişkin olarak dava açılmış olması halinde ödenecek tutarla ilgili düzenleme
yapılmaktadır.
Maddeye göre ödenecek alacakların tespitinde esas alınacak olan en son kararın,
tarhiyata/tahakkuka ilişkin verilen ve bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce taraflardan
birine tebliğ edilmiş olan karar olduğu belirtilmek suretiyle Kanun uygulamasında hangi
kararın esas alınacağına dönük temel ilke belirlenmektedir.
Maddenin dokuzuncu fıkrasında, Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip
edilmekte olan amme alacaklarından yıllık gelir veya kurumlar vergilerini, gelir (stopaj)
vergisi, kurum (stopaj) vergisi, katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi için bu madde ile 2
nci madde hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunan mükelleflerin taksit ödeme
süresince bu vergi türleri ile ilgili verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergileri çok
zor durum olmaksızın her bir vergi türü itibarıyla bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde
ödememeleri halinde belirtilen madde hükümlerine göre yapılandırılan borçlarına ilişkin kalan
taksitlerini ödeme haklarını kaybedecekleri düzenlenmektedir.
Maddenin onuncu fıkrasında, bu madde hükmünden yararlanılması için madde
kapsamına giren alacaklara karşı dava açılmaması, açılmış davalardan vazgeçilmesi ve kanun
yollarına başvurulmaması şart olduğu hükmü getirilmiştir.
120


Maddenin onbirinci fıkrasında bu madde hükmünden yararlanmak için başvuruda
bulunan ancak bu Kanunda belirtilen ödeme şartını yerine getirmeyen borçlulardan ilk
tarhiyata/tahakkuka göre belirlenen alacakların başka bir işleme gerek olmaksızın takip
edileceği belirtilerek, Kanundan yararlanma hakkının kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi
amaçlanmıştır.
MADDE 4- Maddeyle, Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak Kanunun
yayımlandığı tarihten önce başlanıldığı halde tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile
takdir işlemlerine devam edileceği belirtilerek bu safhada bulunan alacaklar da Kanun
kapsamına alınmıştır.
Düzenleme, bu Kanunun matrah artırımına ilişkin hükümlerini saklı tutmak suretiyle
başlanılmış işlemlere devam edileceği yönündedir.
Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra, tarh edilen vergilerin % 50’si ile bunlara bağlı
gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar TEFE/ÜFE aylık değişim oranları
esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen
dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi
aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın % 25’inin; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren
otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen
aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla, vergi
aslının % 50’sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın % 75’inin, vergilere bu
Kanunun yayımlandığı tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların
tamamının tahsilinden vazgeçileceği düzenlenmektedir.
İştirak fiili nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezaları vergi aslına bağlı olarak
hesaplanmakta ise de verginin mükellefi ile cezaya muhatap olan kişiler farklıdır. Bu nedenle
bu fiiller için cezaya muhatap olanların madde hükmünden yararlanma şartları farklı bir
şekilde belirlenmiştir.
Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, Kanunun yayımlandığı tarihten önce
pişmanlık talebi ile verilip, ödeme yönünden şartların ihlal edildiği beyannameler ile
kendiliğinden verilen beyannameler için kesilen ve bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla
tebliğ edilmemiş olan vergi cezaları hakkında bu madde hükümlerinin uygulanacağı hüküm
altına alınmıştır. Bununla birlikte, asla bağlı olan vergi cezalarının tahsilinden
vazgeçilebilmesi için verginin bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce ödenmiş olması veya
bu Kanunun 2 nci maddesine göre ödenmesi şartı aranmıştır.
Diğer taraftan, bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, Kanunun yayımlandığı
tarihten önce tamamlandığı halde bu tarihte ya da bu tarihten sonra vergi dairesi kayıtlarına
intikal eden takdir komisyonu kararları ve vergi inceleme raporları üzerine gerekli tarh ve
tebliğ işlemlerinin yapılması ve maddede belirlenen tutarın, belirtilen süre içerisinde
ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılması sağlanmıştır.
Ayrıca, mükelleflerin bu madde hükümlerinden yararlanabilmeleri için maddede
belirtilen süre ve şekilde ödeme yapmaları ve dava açmamaları şartı getirilmiştir.
Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla 213 sayılı Kanunun tarhiyat öncesi uzlaşma
hükümlerine göre uzlaşma talebinde bulunulmuş, ancak uzlaşma günü gelmemiş ya da
uzlaşma sağlanamamış olmakla birlikte vergi ve ceza ihbarnameleri mükellefe tebliğ
edilmemiş alacaklar da bu madde hükmünden faydalandırılmıştır.
Diğer taraftan madde hükmünden yararlanan mükelleflerin, 213 sayılı Kanunun
uzlaşma, tarhiyat öncesi uzlaşma ve vergi cezalarında indirim hükümlerinden
yararlanamayacağı açıklanmıştır.
Ayrıca, ileride meydana gelebilecek ihtilafları önlemek amacıyla incelemeye başlama
ifadesinden ne anlaşılması gerektiği tarif edilmiştir.
MADDE 5- Maddenin birinci fıkrası ile Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak;
bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar pişmanlıkla veya
kendiliğinden yapılacak beyanlar düzenlenmektedir.
121


Birinci fıkranın (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde, 213 sayılı Kanunun 371 inci
maddesine göre Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar pişmanlıkla
beyan edilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile pişmanlık
zammı yerine hesaplanan TEFE/ÜFE tutarının belli bir ödeme planı kapsamında ödenmesi
şartıyla pişmanlık zammı ve vergi cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçilmesi suretiyle
bu müesseseden faydalanılması teşvik edilmiştir.
Aynı fıkranın (a) bendinin (2) numaralı alt bendinde yapılan düzenleme ile de 213
sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin dördüncü fıkrasına göre kendiliğinden verilen
beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile gecikme faizi yerine
hesaplanan TEFE/ÜFE tutarının, belli bir ödeme planı kapsamında ödenmesi şartıyla gecikme
faizi ve vergi cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçileceği öngörülmüştür.
Birinci fıkranın (b) bendi ile 4458 sayılı Gümrük Kanununa ve ilgili diğer kanunlara
göre tahakkuku ve tahsili gerektiği halde yükümlü tarafından beyan edilmeyen aykırılıkların,
ilgili gümrük idaresine bildirilmesi durumunda, gümrük vergilerinin tamamı ile faiz yerine
hesaplanan TEFE/ÜFE tutarının, belli bir ödeme planı kapsamında ödenmesi şartıyla faizlerin
ve idari para cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçileceği öngörülerek mükelleflerin
aykırılıkları beyan etmelerinin teşvik edilmesi amaçlanmıştır.
Birinci fıkranın (c) bendi ile de 2010 yılı ve önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin
olarak emlak vergisi bildiriminde bulunmayan veya bildirimde bulunduğu halde vergisi eksik
tahakkuk eden mükelleflerce bildirimde bulunulması ve tahakkuk eden vergi ve taşınmaz kültür
varlıklarının korunmasına katkı payının tamamı ile bunlara bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı
yerine hesaplanan TEFE/ÜFE tutarının, belli bir ödeme planı kapsamında ödenmesi şartıyla
bu alacaklara bağlı gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi cezalarının tamamının tahsilinden
vazgeçilerek emlak vergisi yükümlülüklerinin yerine getirilmesi özendirilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında da 193 sayılı Kanunun 64 üncü maddesine göre vergilendirilen
diğer ücret mükelleflerinin; 2011 yılı Şubat ayı sonuna kadar vergi dairelerine başvurarak 2011
takvim yılına ilişkin gelir vergilerini tarh ettirmeleri ve karnelerine işletmeleri kaydıyla, önceki
dönemlere ilişkin olarak herhangi bir vergi ve ceza aranmaması suretiyle bu mükelleflerin kayıt
altına alınması hedeflenmiştir.
MADDE 6- Maddeyle mükelleflerce çeşitli sebeplerle noksan beyan edilmiş ya da
beyan dışı bırakılmış geçmiş yıl gelirlerinin belli oran ve tutarlar dahilinde beyan edilmesi
sağlanmaktadır. Bu şekilde beyan edilecek gelirlere uygulanacak oran ve tutarların tespitinde
ekonomik gelişmelere paralel olarak tespit edilen matrahlar esas alınmıştır.
Böylece mükelleflere, 213 sayılı Kanunda yer alan cezaları ve gecikme faizini
ödemeden vergilerini ödeme imkânı sağlanmakta ve artırımda bulunulan vergiler ve dönemler
için vergi incelemesi ve tarhiyat yapılmamak suretiyle gelirlerin doğru beyan edilmesi teşvik
edilmektedir.
Ayrıca, matrah artırımında bulunan mükelleflerin beyan edecekleri ve üzerinden vergi
hesaplanacak matrahlar için asgarî tutarlar belirlenmekte, daha önce zarar beyan edilmiş
olması veya indirim ve istisnalar nedeniyle matrah oluşmaması ya da hiç beyanname
verilmemiş yahut ilgili yıllarda faaliyette bulunulmuş veya gelir elde edilmiş olsa da bu
faaliyetlerin ve gelirlerin vergi dairesinin bilgisi dışında bırakılmış olması nedeniyle matrah
bulunmaması halleri ile mükellefler tarafından beyan edilen matrahlara uygulanan oranlar
sonucu bulunan matrahlara alt sınır getirilmektedir. Maddede öngörülen asgari matrah
tutarlarının, basit usulde vergilendirilen mükelleflere 1/10’unun, sadece gayrimenkul sermaye
iradı elde edenler için ise 1/5’inin uygulanması öngörülmektedir.
Artırılan matrahların % 20 oranında vergilendirilmesi öngörülmekte olup,
vergilendirmeye ilişkin yükümlülüklerini zamanında yerine getiren mükellefler için bu oranın
% 15 olarak uygulanması hükme bağlanmaktadır.
Ayrıca, mükelleflerin incelenmeme ve tarhiyata muhatap tutulmama imkanından
yararlanabilmeleri için, kurumlar vergisi mükelleflerinin artırımda bulundukları kurumlar
122


vergisi matrahlarının yanı sıra 193 sayılı Kanunun geçici 61 inci maddesi, geçici 67 nci
maddesinin sekizinci fıkrası ve 5520 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre
vergi tevkifatına tabi olan kazanç ve iratları üzerinden tevkif edilen vergileri, gelir vergisi
mükelleflerinin ise verdikleri yıllık beyannamede gelirden indirilen 193 sayılı Kanunun geçici
61 inci maddesine göre vergi tevkifatına tabi olan kazanç ve iratları üzerinden tevkif edilen
vergileri de ait olduğu yıla ilişkin olarak maddede belirtilen oranlarda artırmaları şartı
getirilmiştir. Söz konusu hükümlerde yer alan vergi tevkifatına tâbi kazanç ve iratların,
muhtasar beyanname ile beyan edilmemiş olması halinde ise mükelleflerin bu kazanç ve
iratlara ait tevkifat matrahlarını, Kanunda belirtilen süre içinde beyan etmeleri ve beyan edilen
bu matrahlar için % 15 oranında vergi hesaplamaları esası öngörülmektedir.
Maddenin beşinci, altıncı, yedinci ve sekizinci fıkralarında yer alan hükümlerden
yararlanarak artırımda veya beyanda bulunan mükelleflerin, bu yıllara ilişkin olarak vergi
incelemesi ve tarhiyata muhatap olmamaları için, ilgili yıllarda vergiye esas gelir veya
kurumlar vergisi matrahlarını da artırmaları zorunluluğu getirilmektedir.
Matrah artırımında bulunan mükelleflerin, daha önce beyan ettikleri matrahlar ile ilgili
matrah veya vergi azaltıcı yöndeki düzeltme taleplerinin bulunması durumunda bu
taleplerinden vazgeçtikleri kabul edilecek, düzeltme talepleri ile ilgili olarak başlanılmış
incelemelere devam edilmeyecektir.
Ayrıca, madde ile gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu madde hükmünden
yararlanarak beyan ettikleri matrahları artırmaları halinde, daha önce tevkif yoluyla ödemiş
oldukları vergilerin, artırılan matrahlar üzerinden hesaplanan vergilerden mahsup
edilmeyeceği, istisna ve indirimler nedeniyle gelecek yıllarda matrahtan indirim konusu
yapılabilecek tutarlar ile geçmiş yıl zararlarının, bu madde hükmüne göre artırılan
matrahlardan indirilemeyeceği öngörülmüştür. Öte yandan, mükelleflerin matrah artırımında
bulundukları yıllara ait zararların % 50’sinin 2010 ve izleyen yıllarda doğan kârlarından
indirilmesi öngörülmektedir.
Ayrıca, yıllık gelir ve kurumlar vergisine mahsuben tevkif yoluyla ödenmiş vergilerin,
nakden veya mahsuben iadesi ile ilgili taleplere ilişkin olarak sınırlı inceleme ve tarhiyat
yapılacağı maddede belirtilmektedir.
Öngörülen düzenlemede, işe başlama ve işi bırakma gibi nedenlerle kıst dönemde
faaliyette bulunmuş mükellefler hakkında ise ilgili yıllar için belirlenen asgari matrahların,
faaliyette bulunulan ay sayısı dikkate alınarak hesaplanacağı, matrah artırımında bulunulan
vergilendirme dönemlerine ilişkin olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce yapılıp
kesinleşen tarhiyatların da ilgili dönem beyanına eklenmek suretiyle artırılacak matrah
tutarının tespit edileceği hükme bağlanmaktadır.
MADDE 7- Madde ile katma değer vergisi (KDV) mükelleflerinin 2006, 2007, 2008
ve 2009 yılları için maddede belirtildiği şekilde vergi artırımında bulunmaları halinde,
artırımda bulundukları dönemler için (madde hükmünde belirtilen durumlar hariç olmak
üzere) haklarında KDV yönünden vergi incelemesi ve tarhiyatına muhatap tutulmamaları
imkanı sağlanmaktadır.
Artırıma esas alınan tutar, yıl içinde verilen katma değer vergisi beyannamelerinde
gösterilen “hesaplanan katma değer vergisi”nin yıllık toplamıdır. Hesaplanan KDV,
indirimlerden önceki vergi tutarıdır. Artırıma esas tutar olarak, “ödenmesi gereken KDV”
yerine, “Hesaplanan KDV”nin esas alınmasının nedeni, indirimler yüzünden bazı dönemlerde
beyannamede ödenecek KDV çıkmamasıdır. Artırıma esas tutarın daha genel ve objektif bir
tabana dayandırılması ve uygulanabilirliğin sağlanması amacıyla “Hesaplanan KDV” tercih
edilmiştir.
Artırım tutarı, yıllık hesaplanan KDV toplamlarına her yıl için öngörülen ve % 3 ila %
1,5 arasında değişen oranların uygulanması ile hesaplanacaktır.
Yıl içinde vermeleri gereken KDV beyannamelerinin tamamını vermeyen mükellefler
de matrah artırımından faydalanabilecektir. Yılın tamamında beyanname vermesi gereken
123


mükelleflerin, üç ya da daha fazla beyannameyi verip diğerlerini vermemiş olmaları
durumunda, verilen beyannamelerdeki hesaplanan KDV ortalamasının yıla iblağ edilerek
artırıma esas olacak tutarın bulunması benimsenmiştir.
Mükelleflerin, iki veya daha az dönemde beyanname vermiş veya hiç beyanname
vermemiş olmaları durumunda KDV artırımı, gelir veya kurumlar vergisi artırımlarına % 18
oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır. Bu durumdaki mükellefler, gelir veya kurumlar
vergisinde matrah artırımından yararlanmak üzere başvurmadıkları takdirde KDV bakımından
da matrah artırımından faydalanamayacaktır.
Üç aylık vergilendirme dönemine tabi mükelleflerden bir, iki veya üç dönem
beyanname verenlerde bunların ortalaması yıla iblağ edilecek ve yılına göre % 3 ila % 1,5
olarak belirlenmiş olan oranlar uygulanarak artırım tutarı hesaplanacaktır. Hiç beyanname
verilmemiş olması halinde, gelir veya kurumlar vergisi artırım tutarlarının % 18’i KDV
artırım tutarı olarak kabul edilecektir.
İlgili takvim yılının tamamında faaliyet göstermiş olmakla birlikte, sadece birkaç
vergilendirme dönemi için madde ile getirilen imkândan yararlanılması söz konusu
olmayacaktır. Ancak mükelleflerin, yıl bazında seçimlik hakları bulunmaktadır.
Kanunun yayımlandığı tarihten önce vergi inceleme raporları ve takdir komisyonu
kararlarına dayanılarak yapılan ve kesinleşen tarhiyatlar, ilgili dönem beyanı ile birlikte
dikkate alınacaktır.
Mükelleflerin sorumlu sıfatıyla verdikleri KDV beyannameleri için bu madde
hükmünden yararlanmaları söz konusu değildir. Ayrıca, sorumlu sıfatıyla beyan edilen
vergiler, vergi artırımına ilişkin yıllık toplam tutarın hesabında dikkate alınmayacaktır.
Artırıma esas alınan dönemlere ilişkin hesaplanan KDV toplamı mükelleflerce vergi
dairesine bildirildikten sonra, bu bildirimlerin eksik olduğu ve ödenecek verginin eksik
hesaplandığı anlaşıldığı takdirde eksik hesaplanan vergi, bu Kanunun 18 inci maddesinde
belirtilen ilk taksit ödeme süresinde tahakkuk etmiş sayılacak ve bu Kanunda açıklandığı
şekilde tahsil edilecektir.
Katma değer vergisi sisteminin işleyişini bozmamak açısından, bu madde kapsamında
beyan edilen katma değer vergisinin indirim veya mahsup konusu yapılamayacağı, gelir veya
kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate
alınamayacağı hükme bağlanmaktadır. Ayrıca, artırımda bulunulan yılla ilgili olarak sonraki
dönemlere devreden indirilebilir katma değer vergileri ve ihraç kaydıyla teslimlerden veya
iade hakkı doğuran işlemlerden doğan tecil-terkin, iade ve mahsup işlemleri yönünden
inceleme ve tarhiyat yapma hakkı saklı tutulmuştur.
MADDE 8- Madde ile 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1)
numaralı bendi uyarınca hizmet erbabına ödenen ücretlerden vergi tevkifatı yapmaya mecbur
olanların, her bir vergilendirme dönemine ilişkin olarak verdikleri (ihtirazi kayıtla verilenler
dahil) muhtasar beyannamelerinde yer alan ücret ödemelerine ilişkin gayrisafi tutarların yıllık
toplamını belli oran ve tutarlar dahilinde beyan etmeleri sağlanmaktadır.
Bu madde hükmünden faydalanan mükellefler nezdinde, artırımda bulunulan vergiyi
ödemeyi kabul ettikleri vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak ücret yönünden gelir (stopaj)
vergisi incelemesi ve tarhiyat yapılmayacağı öngörülmüştür.
Gelir (stopaj) vergisi artırımı isteminde bulunan mükelleflerden, en az bir dönemde
beyanname vermiş olanların bu beyanname veya beyannamelerde yer alan, hiç beyanname
vermemiş olanların ise bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce vermiş oldukları aylık prim ve
hizmet belgelerinde bildirilen ortalama işçi sayısına göre belirlenen ücret tutarı esas alınarak
gelir (stopaj) vergisi matrahının hesaplanması suretiyle bu maddeden yararlanma imkanı
getirilmektedir.
Gelir (stopaj) vergisi artırımında bulunmak isteyenlerin, yıl içinde işe başlamaları ya
da işi bırakmaları halinde, faaliyette bulunulan vergilendirme dönemleri için bu maddede
124


belirtilen esaslar çerçevesinde artırımda bulunma imkanı sağlanmakta olup, bu maddenin
uygulanmasında ay kesirlerinin tam ay olarak dikkate alınması öngörülmektedir.
Öte yandan, bu madde hükmüne göre artırıma esas ücret tutarı ve ödenen gelir vergisi,
gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak dikkate
alınmayacak, gelir (stopaj) vergisi artırımından yararlanılarak hesaplanan gelir vergisine de
herhangi bir indirim veya istisna uygulanmayacaktır.
MADDE 9- Kanunun 6 ncı, 7 nci ve 8 inci madde hükümlerine göre hesaplanan veya
artırılan gelir, kurumlar ve katma değer vergileri, mükelleflerin kendi beyanları üzerine
hesaplandığından, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmemeleri halinde, 6183 sayılı
Kanuna göre takip ve tahsil edilecek, süresinde ödenmeyen taksitlere, 6183 sayılı Kanunun 51
inci maddesine göre belirlenen oranın bir kat fazlası oranında uygulanacak gecikme zammı
tatbik edilecektir.
Kanunun 6 ncı, 7 nci ve 8 inci madde hükümlerine göre hesaplanarak veya artırılarak
ödenen vergilerin gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet
unsuru olarak kabul edilmemesi ve herhangi bir nedenle indirim, mahsup ve iade konusu
yapılmaması öngörülmektedir.
Diğer taraftan, matrah veya vergi artırımında bulunan ve bu konudaki şartları yerine
getiren mükelleflerin, defter ve belgeleri incelenmeyecek ve artırıma konu olan vergilerle
ilgili olarak tarhiyat yapılmayacaktır. Artırımda bulunan mükelleflerin defter ve belgeleri
artırıma konu vergi türleri için kendileri adına tarhiyat yapılmak amacıyla incelenmemesine
rağmen, defter ve belgelere, diğer vergi türleri için inceleme yapılması, üçüncü kişilerle ilgili
olarak karşıt incelemeler yapılması, mahkemelerce belli konulara bakılması veya bilirkişilerce
ihtiyaç duyulması gibi nedenlerle müracaat edilebilecektir. Bu nedenle matrah artırımından
yararlanan mükelleflerin defter ve belgelerini 213 sayılı Kanun hükümleri uyarınca muhafaza
ve ibraz edecekleri tabiidir. Mükelleflerin, defter ve belgeleri üzerinde daha önce vergi
incelemesi yapılmış olması ilgili yıllar için mükellefler tarafından matrah veya vergi
artırımında bulunulmasına engel olmadığı gibi idarenin, artırımda bulunulmayan yıllar veya
dönemler için vergi incelemesi yapma hakkı saklıdır.
Maddede öngörülen bir diğer düzenleme ise bu Kanuna göre matrah veya vergi
artırımında bulunulmasının Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanılmış olan vergi
incelemeleri ve takdir işlemlerine engel teşkil etmeyeceği hususudur. Ancak, 6 ncı, 7 nci ve 8
inci maddelerde yer alan inceleme yapma hakkına yönelik hükümler saklı kalmak kaydıyla
vergi incelemeleri ve takdir işlemlerinin bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ayın
başından itibaren bir ay içerisinde sonuçlandırılamaması halinde bu işlemlere devam
edilmeyecektir. Bu süre içerisinde sonuçlandırılan vergi incelemeleri ile ilgili tarhiyat öncesi
uzlaşma talepleri dikkate alınmayacaktır. İnceleme ve takdir sonucu tarhiyata konu matrah
farkı tespit edilmesi halinde, inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi
kayıtlarına intikal ettiği tarihten önce matrah artırımında bulunulmuş olması şartıyla inceleme
ve takdir sonucu bulunan matrah farkı, bu Kanunun 6 ncı, 7 nci ve 8 inci madde hükümleri ile
birlikte değerlendirilecektir. İnceleme ve takdir işlemlerinin sonuçlandırılması, inceleme
raporları ve takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikaline bağlanmıştır.
213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasında belirtilen defter, kayıt ve
belgelerin yok edilmesi veya defter sahifelerinin yok edilerek yerine başka yapraklar
koyulması veya hiç yaprak koyulmaması veya belgelerin asıl veya suretlerinin tamamen veya
kısmen sahte olarak düzenlenmesi fiillerini işleyenlerin, bu Kanunun matrah veya vergi
artırımına ilişkin hükümlerinden yararlanamayacakları öngörülmektedir. Öte yandan, asıl
veya suretleri tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlenen belgeleri kullananların, bu
Kanunun matrah veya vergi artırımı hükümlerinden yararlanmasına engel bir husus
bulunmamaktadır.
125


MADDE 10- Madde ile kayıt dışı faaliyetlerin kayıt altına alınabilmesi için,
işletmelerde mevcut olmasına rağmen kayıtlara yansıtılmamış emtia, makine, teçhizat ve
demirbaşların kayıtlara intikal ettirilebilmesini sağlayacak düzenleme yapılmaktadır.
Buna göre, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit
şirketler dahil) işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine,
teçhizat ve demirbaşların kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşlarınca tespit
edilecek rayiç bedeliyle, Kanunda öngörülen süre içinde vergi dairelerine bir envanter listesi
ile bildirmek suretiyle defterlerine kaydedebileceklerdir. Bu suretle gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinin yasal kayıtlarının gerçek durumu yansıtır bir hale getirilmesi
hedeflenmektedir.
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler aktiflerine kaydettikleri emtia, makine,
teçhizat ve demirbaşlar için iki ayrı karşılık hesabı açacaklardır.
Emtia için ayrılan karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiyesi halinde
sermayenin bir unsuru olarak sayılmakta ve dolayısıyla vergilendirilmemektedir. Makine,
teçhizat ve demirbaşlar için ayrılan karşılıklar ise birikmiş amortisman olarak kabul
edilmiştir. Envantere dahil edilen bu kıymetler üzerinden ayrıca amortisman ayrılmayacaktır.
İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise emtianın rayiç bedelini
defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak, makine, teçhizat ve demirbaşların rayiç
bedelini ise envantere kaydedeceklerdir.
Mükelleflerin ellerinde bulunan belgesiz malların kayıt altına alınması, kayıt dışı
ekonominin daraltılması ve bundan böyle yaratılacak katma değer vergisinin kavranması
amacıyla, bildirim konusu mallar için katma değer vergisi hesaplatılmakta ve bu verginin
vergi sorumluları tarafından verilen beyanname ile beyanı sağlanmaktadır.
Bu madde çerçevesinde beyan edilerek ödenecek olan verginin, mükellefin vergiye
tâbi faaliyetleri üzerinden hesaplanan vergiden indirilmesi mümkündür. Ancak makine,
teçhizat ve demirbaşlar üzerinden ödenen bu vergi hesaplanan katma değer vergisinden
indirilmeyecektir. Öte yandan söz konusu mallar ile makine, teçhizat ve demirbaşların satışı
sırasında ayrıca katma değer vergisi hesaplanarak beyan edilmesi gerektiği tabiidir.
Ayrıca, kıymetli maden ve ziynet eşyası imalatı ve ticareti faaliyetinde bulunan
mükelleflerin işletmelerde mevcut olmasına rağmen kayıtlarında yer almayan kıymetli maden
(altın, platin ve gümüş) ve kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir,
zebercet, inci gibi) ile bunlardan mamul ziynet eşyasını kayıtlara intikal ettirilebilmesini
sağlayacak düzenleme yapılmaktadır.
Bu kıymetlerin maddede belirtilen süre ve şekilde bildirilmeleri halinde, bu
kıymetlerin bildirilen değeri üzerinden % 2,5 oranında vergi ödenmesi, bu suretle tahakkuk
ettirilen vergilerin, gelir ve kurumlar vergisinden mahsup edilememesi ve gelir ve kurumlar
vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmaması sağlanmaktadır.
Bu kıymetlerin beyan edilerek kayıtlara intikalinde, bilanço esasına göre defter tutan
mükellefler, aktiflerine kaydettikleri kıymetler için özel karşılık hesabı açacaklar, bu hesapta
izlenen karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde sermayenin
unsuru sayılacak ve vergilendirilmeyecektir. İşletme hesabı esasına göre defter tutan
mükellefler ise söz konusu kıymetleri defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak
kaydedeceklerdir.
Ayrıca, madde kapsamında bildirilen kıymetlerin satılması halinde satış bedelinin,
bunların deftere kaydedilen değerinden düşük olmaması, dolayısıyla, doğabilecek zararın gelir
veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmaması, katma değer
vergisi matrahının ise aşındırılmaması sağlanmaktadır.
MADDE 11- Maddenin birinci fıkrası ile gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin
kayıtlarının daha sağlıklı hale getirilebilmesi için kayıtlarında yer aldığı halde gerçekte
mevcut olmayan mallarını fatura düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine
getirmek suretiyle kayıt ve beyanlarına intikal ettirebilmelerine imkân sağlanmaktadır. Diğer
126


bir anlatımla, faturalı olarak alınıp kayıtlara geçen ancak belge düzenlenmeksizin satılan
malların halen stokta gözükmesi nedeniyle oluşan gerçek dışılık, fatura düzenlenerek kayıt ve
beyanlara hasılat olarak intikal ettirilmesi sağlanmak suretiyle düzeltilmektedir.
Faturalama işlemi kayıtlarda yer alan maliyete, bu maliyete aynı neviden mallara
ilişkin cari yıl kayıtlarına göre tespit edilen gayri safi kâr oranının uygulanması suretiyle
bulunan tutarın eklenmesi suretiyle yapılacaktır. Gayri safi kâr oranının, cari yıl kayıtlarına
göre tespit edilemediği hallerde, mükellefin bağlı olduğu meslek odasının belirleyeceği oran
esas alınacaktır.
Bu fıkra hükmünden yararlanmak isteyen mükelleflerin, bu Kanunda belirtilen süre
içinde faturalama işlemini yapmaları ve bu faturaları yasal kayıtlarına intikal ettirmeleri
gerekmektedir.
Bu fıkra hükmünün uygulanmasına ilişkin olarak geçmişe yönelik ceza ve faiz
uygulanmayacaktır. Yasal kayıtlara intikal ettirilen tutarlar, cari yıl gelir vergisi veya
kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınacaktır. Ayrıca, bu tutarlar ilgili dönem
katma değer vergisi beyannamesinde beyan edilecektir.
Maddenin ikinci fıkrası ile bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi
mükelleflerinin, 31/12/2009 tarihi itibarıyla bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde
bulunmayan kasa mevcutlarını, Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna
kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltebilmelerine imkân
sağlanmaktadır. Bu kapsamda beyan edilen tutarlar üzerinden % 10 oranında vergi
hesaplanarak beyanname verme süresi içinde ödenmesi öngörülmektedir.
MADDE 12- Maddenin;
Birinci fıkrası ile, 2010/Haziran ve önceki aylara ilişkin olup bu Kanunun
yayımlandığı tarihten önce tahakkuk ettiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla
ödenmemiş olan; 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan sigorta primi, emeklilik keseneği
ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi ile bu Kanuna göre
yapılan başvuru tarihi itibarıyla ilgili mevzuatına göre ödenmesi imkanı ortadan kalkmamış
olan isteğe bağlı sigorta primi ve topluluk sigortası primi ve Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından ilgili kanunları gereğince takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime
katkı payı alacak asılları ile bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi
fer’i alacaklarının,
İkinci fıkrası ile, yaşlılık, emekli aylığı veya malullük aylığı bağlandıktan sonra 5510
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılık statüsü
kapsamında sigortalı sayılmasını gerektirir nitelikte çalışması nedeniyle ilgili mevzuatına göre
sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekenlerden bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen
ikinci ayın sonuna kadar tescili yapılmış olanların, 2010/Haziran ve önceki aylara ilişkin olup
bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan sosyal güvenlik destek primi
asılları ile bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının,
Üçüncü fıkrası ile, 30/6/2010 tarihine kadar (bu tarih dahil) bitirilmiş özel nitelikteki
inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin olup bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce Kurumca
re’sen tahakkuk ettirilerek işverene tebliğ edildiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla
ödenmemiş olan özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin yapılan ön değerlendirme,
araştırma veya tespitler sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi
asılları ile bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının,
Dördüncü fıkrası ile, 31/7/2010 tarihine kadar (bu tarih dahil) işlenen fiillere ilişkin olup
bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce dava açma süresi sona erdiği halde bu Kanunun
yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan idari para cezası asılları ile bunlara uygulanan
gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının,
127


Beşinci fıkrası ile, bu madde kapsamına giren alacakların; asıllarının bu Kanunun
yayımlandığı tarihten önce ödenmiş olmasına rağmen, fer’ilerinin bu Kanunun yayımlandığı
tarih itibarıyla ödenmemiş olduğu durumlarda, aslı ödenmiş fer’i alacağın,
tahsil ve terkinin şekli düzenlenmiştir.
MADDE 13- Madde ile, 31/7/2010 tarihine kadar (bu tarih dahil) işlenen fiillere
ilişkin olup bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar tahakkuk ettiği
halde dava açılmış veya dava açma süresi sona ermemiş olan idari para cezalarının ve idari
para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının tahsil ve
terkinin şekli düzenlenmiştir.
MADDE 14- Maddenin;
Birinci fıkrası ile, 30/6/2010 tarihine kadar (bu tarih dahil) bitirilmiş özel nitelikteki
inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin olup bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce asgari
işçilik tutarının tespitine ilişkin Kuruma başvuruda bulunulmasına rağmen, bu Kanunun
yayımlandığı tarihten önce Kurumca re’sen tahakkuk ettirilerek işverene tebliğ edilememiş
olan özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin, yapılan ön değerlendirme,
araştırma veya tespit sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta
primi asılları ve bunlara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının
tahsil ve terkininin usulü ile başvuru ve taksitlendirme süresi düzenlenmiştir.
İkinci fıkrası ile, 12 nci, 13 üncü ve bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen
borçluların maddelerde belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları, açılmış davalardan
vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları gerektiği düzenlenmiştir.
Üçüncü fıkrası ile, 12 nci, 13 üncü ve bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere
başvuruda bulunan borçluların taksit ödeme süresince tahakkuk eden sigorta primlerini çok
zor durum olmaksızın bir takvim yılında ikiden fazla vadesinde ödememeleri halinde,
belirtilen madde hükümlerine göre yapılandırılan borçlarına ilişkin kalan taksitlerini ödeme
haklarını kaybedecekleri düzenlenmiştir.
MADDE 15- Madde ile, Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçları 5510 sayılı
Kanunun geçici 24 üncü veya geçici 25 inci maddeleri uyarınca yeniden yapılandırıldığı
halde, taksit ödeme yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmaları nedeniyle yeniden
yapılandırma haklarını kaybetmiş olanlardan, yapılandırmaları on iki taksite kadar yapılmış
olanların, ödenmemiş taksit sayısı dörtten fazla olmayanların; yapılandırmaları yirmidört
taksite kadar yapılmış olanların, ödenmemiş taksit sayısı sekizden fazla olmayanların;
yapılandırmalarının ihya edilmesinin usulü ile başvuru ve ödeme süresi ile diğer esasları
düzenlenmiştir.
MADDE 16- Madde ile, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar ile tarımda kendi
adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescilleri
yapıldığı halde prim borçları nedeniyle ilgili kanunları uyarınca sigortalılık süreleri
durdurulmuş ve bu sigortalılık süreleri Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle ihya edilmemiş
olanların kendileri veya hak sahiplerinin bu sigortalılık sürelerinin ihyası amacıyla 5510 sayılı
Kanunun geçici 17 nci maddesinin ikinci fıkrasına istinaden bu Kanunun yayımlandığı tarihi
izleyen ikinci ayın sonuna kadar yapacakları yazılı müracaatlarında, durdurulan bu sigortalılık
süreleri için ödeyecekleri prim tutarının, sigortalılık süreleri durdurulmamış gibi
değerlendirilerek bu Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasına göre hesaplanan tutarın
tamamının maddede belirtilen sürede ödenmesinin usulü ve diğer esasları düzenlenmiştir.
MADDE 17- Maddenin birinci fıkrası ile tahsil dairelerinin iş yükünün azaltılması ve
verimliliğin artırılması amacıyla, 31/7/2010 tarihinden önce idari yaptırım kararı verildiği
halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ilgilisine tebliğ edilmemiş olan ve genel
bütçeye gelir kaydedilen ve her bir kabahat için 120 liranın altında kalan idari para cezaları ile
mülga 5539 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
gereğince verilen idari para cezası ile birlikte tebliği gereken ve tutarı 12 lira ve altında kalan
128


geçiş ücretlerinin tebliğ edilmeyeceği, tebliğ edilmiş olanların tahsilinden vazgeçileceği
düzenlenmiştir. Bununla birlikte, artan sigara tüketimi, tütün kullanımının sağlık üzerindeki
olumsuz etkileri dikkate alınarak, tütün kullanımını azaltmak amacıyla sürdürülen temiz hava
sahası kampanyasına destek olmak üzere 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının
Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 5 inci maddesi ile 5326 sayılı Kabahatler
Kanunun 39 uncu maddesine göre verilen ve tütün mamulü tüketen kişiler hakkında
uygulanan idari para cezaları bu hükmün dışında tutulmuştur.
Maddenin ikinci fıkrası ile 31/12/2004 tarihinden önce vadesi geldiği halde bu
Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş bulunan ve Maliye Bakanlığına bağlı tahsil
dairelerince takip edilen ve 6183 sayılı Kanun kapsamına giren her bir alacağın türü, dönemi
dikkate alınmak suretiyle küçük tutardaki asli alacakların ve tutarına bakılmaksızın bu asıllara
bağlı fer’i alacakların, ayrıca asılları ödenmiş küçük tutardaki fer’i alacakların da tahsilinden
vazgeçilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, Gümrük Müsteşarlığına bağlı tahsil dairelerince takip
edilmekte olan ve vadesi 31/7/2010 tarihinden önce olduğu halde bu Kanunun yayımlandığı
tarihe kadar ödenmemiş olan ve 6183 sayılı Kanun kapsamındaki her bir alacağın; türü,
yükümlülüğü, asılları ayrı ayrı dikkate alınmak suretiyle tutarı 50 lirayı aşmayan asli
alacakların ve tutarına bakılmaksızın bu alacaklara bağlı fer’i alacakların, aslı ödenmiş fer’i
alacaklarda toplamı 50 lirayı, para cezalarında ise 60 lirayı aşmayanların tahsilinden
vazgeçileceği öngörülmektedir. Bu fıkrada belirlenen 60 liralık tutar, Gümrük Kanununun 241
inci maddesinde belirtilen usulsüzlük cezası limitinin 60 lira olması ve aynı Kanunun 234 üncü
maddesinin altıncı fıkrasında, cezaların 241 inci maddenin birinci fıkrasında belirtilen 60
liradan az olamayacağı hükmü dikkate alınarak belirlenmiştir. Aksi takdirde para cezaları için
bu maddenin uygulanma imkânı kalmayacaktır.
Dördüncü fıkrası ile; bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar 2022 sayılı 65 Yaşını
Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında
Kanun kapsamında aylık almaya müstahak olmadıkları halde yersiz olarak aylık aldığı
anlaşılanlardan, yersiz ödenen aylıklarının % 50 oranındaki alınması gereken zam tahsil
edilmemiş ise bu % 50 zammın tahsilinden vazgeçilmesi amaçlanmaktadır.
Beşinci fıkrası ile; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
kapsamından çıkarılan işyerlerine ilişkin 2010/Haziran ve önceki dönemlere ait borç aslı
tutarının 50 lirayı aşmaması halinde, bu 50 liraya kadar (dahil) asıl alacak ile buna bağlı
gecikme cezası ve gecikme zammının; borcun sadece fer’i alacaktan ibaret olması halinde ise
50 lirayı aşmayan fer’i alacak tutarının; tahsilinden vazgeçilmesi amaçlanmıştır.
Altıncı fıkrası ile; 5510 sayılı Kanunun 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi
uyarınca primleri yılı merkezi yönetim bütçesinden karşılanmak üzere ilgili kamu idarelerince
ödenmesi gereken, aynı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde sayılan
genel sağlık sigortalılarına ilişkin genel sağlık sigortası primleri ile 25/8/1999 tarihli ve 4447
sayılı Kanunun 50 nci, geçici 7 nci ve geçici 9 uncu maddeleri uyarınca İşsizlik Sigortası
Fonundan karşılanması gerekip de Türkiye İş Kurumu tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna
ödenmemiş sigorta primlerinin, bu Kanunun yayımlandığı ayın sonuna kadar olan gecikme
cezası ve gecikme zamlarının tahsilinden vazgeçilmesi amaçlanmıştır.
Maddenin yedinci fıkrasında, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumunun (YURTKUR)
öğrenim ve katkı kredisi alacaklarına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
5917 sayılı Kanunun 15 inci maddesiyle 16/8/1961 tarihli ve 351 sayılı Yüksek
Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununa eklenen geçici 4 üncü madde hükümlerinden
yararlanmak üzere başvuruda bulunarak Kuruma olan borçlarını ödeme taahhüdünde bulunan
borçlulardan, bu taahhütlerini çeşitli sebeplerden dolayı yerine getiremeyenlere yeniden bir
hak verilmektedir. Ancak yapılan bu düzenlemeden yararlanmak yerine Kanunun ikinci
maddesinden yararlanmak istenmesi halinde anılan madde hükümlerinden yararlanılabileceği
tabiidir.
129


351 sayılı Kanun ile 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunundan
doğan ve bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığına
bağlı tahsil dairelerine bildirilen alacaklar hakkında ise bu Kanunun 2 nci maddesi
hükümlerinin uygulanacağı belirtilerek Kurum alacakları açısından bütünlük sağlanmaktadır.
Maddenin sekizinci fıkrasında Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna ait alacaklara
yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. Düzenleme kapsamına Kurumun önemli iki tür alacağı
olan bandrol ücret alacakları ile elektrik enerjisi satış bedeli payı alınmıştır.
3093 sayılı Kanunda süresinde ödenmeyen bandrol ücret gelirlerinin en yüksek ticari
kredi faizi oranı uygulanmak suretiyle bulunacak faizle birlikte 6183 sayılı Kanun
hükümlerine göre, elektrik enerjisi satış bedeli payı gelirlerinin ise 6183 sayılı Kanunun 51
inci maddesinde belirlenen gecikme zammı oranında faizle birlikte genel hükümlere göre
takip ve tahsil edileceği hüküm altına alınmıştır.
Bugün itibarıyla bankaların Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirmiş olduğu
en yüksek ticari kredi faizi, 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde belirlenen gecikme
zammı oranının çok üzerindedir.
3093 sayılı Kanun hükümlerinden kaynaklanan nedenlerle yaşanan mağduriyetlerin
giderilmesi için Kurum alacaklarından bandrol ve elektrik enerjisi satış bedeli payı gelirlerinin
Kanun kapsamına alınması öngörülmektedir.
3093 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi gereğince bandrolsüz cihaz satanlar hakkında
uygulanan idari para cezası, satışa konu cihazın satış bedeli kadar idari para cezası kesilmesini
gerektirmektedir. Üst sınırı bulunmayan bu ceza, cezaya muhatap olanları finansman
sıkıntısına düşürecek, hatta faaliyetlerini sürdürmelerini engelleyecek kadar yüksek tutarda
olabilmektedir. Söz konusu mağduriyetin giderilmesini teminen idari para cezalarının da bu
Kanun kapsamına alınması amaçlanmaktadır.
Yükümlülüklerini yerine getirmeyen firmalar hakkında sürdürülen incelemelerin
tamamlanmasına bağlı olarak ödenmesi gerekecek bandrol ücreti ve elektrik enerjisi satış
bedeli payı için de maddeden yararlanma imkanı verilmektedir.
Maddenin dokuzuncu fıkrasında, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığına (KOSGEB) ait alacaklara yönelik düzenlemeler
yapılmaktadır.
KOSGEB 2007-2008 yıllarında KOBİ’lere dönük değişik kredi faiz programları
hazırlayarak uygulamaya koymuştur. Bu programlar çerçevesinde; KOSGEB’in vermiş
olduğu desteklerden, kullandırılmış olan “1000+1000 KOBİ Makine Teçhizat Yatırımı Kredi
Faiz Desteğinde” yeni makine teçhizatı almayı, bu makine teçhizat ile birlikte yeni ilave
istihdam oluşturmayı, “KOSGEB KOBİ Kayıtlı Eleman İstihdamını Destek Kredisinde” kredi
vadesi boyunca mevcut istihdamlarını korumayı buna ilave olarak istihdam oluşturmayı ve
“Deri Sektörü OSB’ye Taşınma Destek Kredisinde” ise deri tabaklama işlemi yapan
işletmelerin şehir içindeki çevre ve sağlık açısından olumsuz koşullardaki üretim faaliyetlerini
kapatmayı, kredi süresi içerisinde OSB içerisinde modern üretim tesisleri inşa ederek burada
faaliyete geçmeyi taahhüt etmişlerdir.
Küresel mali kriz, bazı işletmelerin planladıkları üretim, istihdam ve yatırım
kararlarını, ihracat amaçlı kredi faiz desteklerinde de siparişlerinin iptali nedeniyle hedeflerini
gerçekleştirememelerine sebep olmuştur. Dolayısıyla bu zor şartlar altında bazı işletmeler
KOSGEB’e olan taahhütlerini yerine getirmemişlerdir.
Ayrıca; bazı işletmeler kendilerinden kaynaklanan veya dolaylı olarak ortaya çıkmış
olan uygunsuzluklar nedeniyle KOSGEB ile davalı durumuna düşmüşlerdir.
KOSGEB’in amacının hedef kitlesi olan işletmelerin “Ülkenin ekonomik ve sosyal
ihtiyaçlarının karşılanmasında küçük ve orta ölçekli işletmelerinin payını ve etkinliğini
artırmak, rekabet güçlerini ve düzeylerini yükseltmek, entegrasyonu ekonomik gelişmelere
uygun biçimde gerçekleştirmek” olduğu da dikkate alındığında, ihtilafların ortadan
kaldırılması, kurum/hedef kitle barışının sağlanması, yeni desteklerden faydalandırılmalarının
130


yolunun açılması ve varlıklarını sürdürmeleri amacıyla Kanunun genel yapısına uyumlu bir
yapılandırma maddesi önerilmektedir.
Maddenin onuncu fıkrasında, Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin (TEDAŞ)
veya bu şirketin hissedarı olduğu elektrik dağıtım şirketlerinin elektrik tüketiminden
kaynaklanan alacaklarından ve 4/12/1984 tarihli ve 3096 sayılı Türkiye Elektrik Kurumu
Dışındaki Kuruluşların Elektrik Üretimi, İletimi, Dağıtımı ve Ticareti ile Görevlendirilmesi
Hakkında Kanun kapsamında mevcut sözleşmeleri uyarınca faaliyet göstermekte olan dağıtım
şirketlerinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan lisans almadan önceki faaliyet
dönemlerine ilişkin elektrik tüketiminden kaynaklanan alacaklarına yönelik düzenlemeler
yapılmaktadır.
Bu kuruluşların elektrik tüketiminden kaynaklanan alacaklarından 31/7/2010 tarihi
itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş olanların asıllarının tamamı ile bu alacaklara ilişkin
fer’iler yerine TEFE/ÜFE tutarının; bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın
sonuna kadar abonesi bulunulan dağıtım şirketine başvuruda bulunulması ve ödenmesi
gereken tutarın, ilk taksit bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan başlamak
üzere ikişer aylık dönemler halinde onsekiz eşit taksitte ödenmesi şartıyla hesaplanan
fer’ilerin tamamının tahsilinden vazgeçilmesi önerilmektedir. Bu şekilde, elektrik borçlarının
belli bir ödeme planı çerçevesinde ödenmesi imkanı oluşturularak geniş kitlelerin elektrik
borcu sorunu çözümlenmektedir.
Bu fıkranın (b) bendi ile tarımsal sulamada kullanılan elektrik tüketiminden
kaynaklanan alacakların; alacağın bulunduğu bölgeler, iller, ürünlerin hasat dönemleri dikkate
alınarak bu Kanunda belirtilen taksit süreleri yerine, borçlu tarafından seçilen taksit sayısının
tekabül ettiği süreyi geçmemek üzere taksit süresinin her bir yılında ödenmesi gereken
taksitlerin ödeme zamanını değiştirmeye, birden fazla taksiti birleştirerek yeni ödeme zamanı
tespit etmeye alacaklı şirketlerin yönetim kurullarına yetki verilmektedir.
TEDAŞ’a ait olup tahsilatı özelleştirilen elektrik dağıtım şirketlerince sürdürülen ve
bu fıkra kapsamına giren alacaklar için de bu fıkra hükmünden yararlanılacağı belirtilmiştir.
Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce dava konusu edilmiş ve/veya icra takibi
başlatılmış alacaklar için de belli şartlar dahilinde Kanundan yararlanma imkanı verilmiştir.
Özel sektör elektrik dağıtım şirketlerinin alacaklarını bu fıkrada öngörülen şekilde
yapılandırabilecekleri belirtilerek, bunların Kanunun getirmiş olduğu imkanlar çerçevesinde
alacaklarını tasfiye etmeleri teşvik edilmiştir.
Maddenin onbirinci fıkrasında, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve
Borsalar Kanunu hükümlerine göre üyelerin oda ve borsalara, oda ve borsaların da Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliğine olan alacaklarına yönelik düzenleme yapılmaktadır. Yapılan bu
düzenlemede aidat borçlarının asıllarının belli bir sürede ödenmesine bağlı olarak gecikme
zamlarının tahsilinden vazgeçileceği belirtilmekte ve borçların ödenmesi teşvik edilmektedir.
Maddenin onikinci fıkrasında, küresel krizden olumsuz etkilenen ve bu sebeple
Organize Sanayi Bölgeleri tüzel kişiliğine elektrik, su ve doğalgaz bedeli borçları ile yönetim
aidatlarından kaynaklanan borçlarını zamanında ödeyemeyen katılımcı işletmelerin bu
borçlarının Kanun kapsamında yapılandırılmasına imkan verilmektedir.
Maddenin onüçüncü fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların bu Kanun kapsamındaki borçlarını
yapılandırmaları halinde, yapılandırılan borç haricinde 60 günden fazla prim ve prime ilişkin
borçlarının bulunmaması veya 60 günden fazla prim ve prime ilişkin borçları bulunmakla
birlikte bu borçların ilgili kanunlara göre taksitlendirilmiş veya yapılandırılmış olup ödeme
yükümlülüklerinin de yerine getiriliyor olması ve bu Kanuna göre yapılandırılan borçlarının
ilk taksitini ödemeleri kaydıyla sigortalı ve hak sahiplerinin sağlık yardımı alabilmeleri imkan
sağlanmıştır.
Maddenin ondördüncü fıkrasında, T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel
Müdürlüğünün, yol bakım ve onarım giderlerine karşılık Ulaştırma Bakanlığından alacağı
131


olan tutarlar, bu Bakanlığın bütçesinde yeterli ödenek ayrılamaması nedeniyle tahsil
edilemediğinden, mali yapısı bozulan Genel Müdürlük gerek vergi borçlarını gerekse 4749
sayılı Kanun kapsamında ödenmesi gereken Hazine alacaklarını ödeyemez duruma gelmiştir.
Genel Müdürlüğün, Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine olan vergi borçları ile tahsil
dairelerine takip için intikal eden Hazine alacaklarının, Ulaştırma Bakanlığından olan
alacaklarına karşılık mahsup ve terkin edilmesine imkan verilmesi amaçlanmaktadır.
Maddenin onbeşinci fıkrasında öngörülen düzenlemeyle, Türk gemi inşa sektörünün
uluslararası rekabet gücünün olumsuz etkilenmemesi amacıyla, Hazine Müsteşarlığı
tarafından düzenlenen yatırım teşvik belgelerine istinaden, inşa edilerek yurt içi veya yurt
dışına satılan gemi ve yatlara ilişkin harcamalar üzerinden yatırım indirimi istisnasından
yararlanan mükellefler hakkında, Kanunun yayımlandığı tarihten önceki dönemler de dahil
olmak üzere, bu kapsamda tarhiyat yapılmayacağı, daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan,
varsa açılmış davalardan feragat edilmesi kaydıyla vazgeçileceği, tahakkuk eden tutarların
terkin edileceği ve tahsil edilmiş tutarların red ve iade olunmayacağı öngörülmektedir. Ayrıca,
Kanunla 3065 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde değişiklik
yapılması da dikkate alınarak değişiklik hükmüyle istisna kapsamına alınan teslim ve
hizmetler bakımından Kanunun yayımlandığı tarihten önceki işlemler için tarhiyat
yapılmayacağı, daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan, varsa açılmış davalardan feragat
edilmesi kaydıyla vazgeçileceği, tahakkuk eden tutarların terkin edileceği ve tahsil edilmiş
tutarların red ve iade olunmayacağı hükmüne yer verilmektedir.
Maddenin onaltıncı fıkrasında yapılan düzenlemeyle, bu Kanunun yayımlandığı
tarihten önce Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri (TEKEL) Anonim Şirketi
ve/veya bağlı şirketi Sigara Pazarlama ve Dağıtım Anonim Şirketi ile toptan satıcılar arasında
düzenlenen tekel ürünleri toptan satıcılık sözleşmeleri ile ilgili olarak damga vergisi tarhiyatı
yapılmayacağı, daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan da varsa açılmış davalardan feragat
edilmesi kaydıyla vazgeçilerek tahakkuk eden tutarların terkin edileceği ve tahsil edilmiş
tutarların ise red ve iade olunmayacağı öngörülmektedir.
Maddenin onyedinci fıkrasının (a) bendinde mülga 27/11/1984 tarihli ve 84/8800
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulan Geliştirme ve Destekleme Fonu kaynaklı olan ve
31/10/2010 tarihi itibarıyla ödenmesi gerektiği halde Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla
ödenmemiş bulunan (taksitlendirilen ancak taksit ödeme süresi henüz gelmemiş olanlar dahil)
afet kredilerinin dışındaki alacaklara yönelik düzenleme yapılmakta, (b) bendinde ise Fondan
ve çeşitli kaynaklardan kullandırılarak Hazine kaynağına dönüşen afet kredilerine ilişkin
düzenleme getirilmektedir.
Maddenin onsekizinci fıkrasında, orman köylüleri ile bu köylülerce oluşturulan
kooperatiflere Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen desteklerin geri ödemelerine
yönelik yeniden yapılandırma yönünde düzenleme yapılmaktadır. Ormanların korunması,
geliştirilmesi ve genişletilmesi amacıyla orman köylülerine ve köylülerce kurulan
kooperatiflere mülga Orman Köylüleri Kalkınma Fonundan ve daha sonra genel bütçeden
muhtelif kredi destekleri verilmektedir. Bu destekler, ülkenin gelir düzeyinin en düşük olduğu
kesime yapılmak suretiyle yeni işletmeler kurulması teşvik edilmekte ve kredilerin bu kesimin
gelir elde etme dönemlerine bağlı olarak geri ödenmesi yönünde sözleşmeler yapılmaktadır.
Söz konusu desteklerle kurulan işletmelerin sürdürülebilirliği, genel ekonomik
koşulların yanında tarım alanlarının kısıtlı oluşu, tüketim merkezlerine olan uzaklığı, bilgiye
ve teknik desteğe ulaşımındaki güçlükler, nüfusun demografik yapısı gibi olumsuzluklar
orman köylerinde kurulan bir işletmeyi rekabet edebilirlikten uzak tutmaktadır. Bu bağlamda;
bugüne kadar verilen desteklerin geri ödemelerinde bahsedilen nedenlerden dolayı aksaklıklar
meydana gelmiş, yapılan icra takibi ve borçlara uygulanan müeyyideler nedeniyle borçlar
ödenemez hale gelmiştir.
132


Önerilen düzenleme ile söz konusu kredi borçlarını zamanında ödeyemeyen ve bu
nedenle de haklarında icrai takibata geçilen şahısların ve kooperatiflerin geri ödemelerinde
kolaylık sağlanarak tesislerin tekrar çalışabilir duruma getirilmesi amaçlanmaktadır.
Maddenin ondokuzuncu fıkrasıyla yeraltı suyu kaynaklarından faydalanmak üzere
teşekkül etmiş sulama kooperatiflerinin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce inşa edilen
yeraltı suyu sulama tesisleri ve/veya şebekelerine yapılan yatırım bedellerini geri
ödemelerinde tahsil edilmeyen taksitlerin ödenebilmesine fırsat verilmesi ve ayrıca sulama
kooperatifleri ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü arasında kuyuların açılmasına ilişkin
önsözleşme imzalanıp, kuyuların işletmeye açılmasına rağmen yatırım bedellerinin geri
ödemesine ilişkin sözleşme imzalamayan kooperatiflere yeni bir imkan sağlanarak; bu kuyular
için yapılan harcama bedellerinin fer’ilerinden vazgeçilerek tahsilinin sağlanmasına matuf
düzenleme öngörülmüştür.
Maddenin yirminci fıkrası ile gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin
mülkiyetinde bulunan korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının; korunması, bakım ve
onarımı için 2863 sayılı Kanun kapsamında verilen kredileri zamanında ödeyemeyen ve bu
nedenle de haklarında icrai takibata geçilen kişilerin geri ödemelerinde kolaylık sağlanması
amaçlanmaktadır.
Maddenin yirmibirinci fıkrasında yapılan düzenleme ile tarımsal amaçlı
kooperatiflerin kalkınma planları ilkelerine ve politikalarına uygun olarak tarımsal üretimi ve
istihdamı artırmak ve ortaklarına uygun şartlarla girdi sağlamak için hazırladıkları projeleri
desteklemek amacıyla verilen ve çeşitli nedenlerle geri ödemeleri yapılamayan kredilere
uygulanan temerrüt faizi nedeniyle ağır bir yük oluşturan kredilerin ödenebilir hale getirilmesi
amaçlanmaktadır.
MADDE 18- Maddede başvuru ve ödeme süresine ilişkin hükümler yer almaktadır.
Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların, Kanunun ilgili bölümlerindeki
hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna
kadar ilgili idareye yazılı başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Başvuruda bulunan
borçluların borçlarını genel olarak ikişer aylık devreler halinde onsekiz eşit taksitte ödemeleri
öngörülmüş, ancak daha kısa sürede ödeme seçenekleri de düzenlenmiştir.
Borçların ilk taksit ödeme süresi içerisinde defaten ödenmesi halinde ilgili maddelere
göre yapılandırılmış olan borçlara herhangi bir ek mali müeyyide uygulanmayacaktır. Ancak,
taksitler halinde bu borçların ödenmek istenmesi durumunda, söz konusu borçların maddede
belirtilen katsayılara göre arttırılmış şekliyle ödenmesi mümkün olacaktır.
İlgili maddelerde yer alan azami süreler aşılmamak kaydıyla bu Kanuna göre
yapılandırılan borçlar altı, dokuz, oniki veya onsekiz eşit taksitte ödenebilecektir. Borçluların
ödeme seçeneklerinden birini başvuru esnasında tercih etmeleri gerekmektedir. Tercih edilen
taksit süresinden daha uzun bir sürede ödeme yapılması mümkün olmadığı halde daha kısa
sürede ödeme yapılması mümkün olup, bu takdirde ödenecek tutar ilgili katsayıya göre
düzeltilecektir.
Maddenin dördüncü fıkrasında, Maliye Bakanlığına ve Sosyal Güvenlik Kurumuna
bağlı tahsil dairelerinin bu Kanun kapsamında ödenecek olan alacaklarının 6183 sayılı
Kanunun 41 inci maddesine göre kredi kartı kullanılmak suretiyle ödenmesi durumunda, var
olan hükümlerden farklı olarak ödemeye aracılık yapan bankaların kredi kartına taksit
uygulamasını borç ödeme sistemine dahil etmeye yönelik hükümler eklenmektedir. Yapılan
düzenlemede bankaların, borçluların kredi kartı ile ödedikleri taksit tutarlarını idareye taksit
aylarında tahsilat kabul edilmek suretiyle aktarması ve borçlu hesaplarına ise taksit ayında
yansıtması öngörülmektedir. Bu şekilde kart kullanıcısı tarafından yapılan ödeme üzerine kart
kullanıldığı gün alacaklar tahsil edilmiş olarak kayıtlara işlenecek ve borçlu ile tahsil dairesi
ilişkisi ödenen tutar için sona erecektir. Ödeme tutarlarının Hazine/Sosyal Güvenlik Kurumu
hesaplarına aktarılması ise banka ile idare arasında 6183 sayılı Kanunun 41 inci maddesi
133


hükümlerine göre düzenlenecektir. Böylece bankaların kredili müşterilerine sunduğu
hizmetten borçlular ve idare de yararlanmış olacaktır.
Diğer taraftan maddenin beşinci fıkrasında Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine
ödenmesi gereken amme alacaklarına uygulanmak üzere özel bir hüküm getirilmektedir. Bu
hükümle vergi dairesinden vergi mevzuatı gereği iade alacağı bulunan borçlular, bu
alacaklarının Kanuna göre vergi dairesine ödenmesi gereken taksitlerine mahsubunu talep
edebileceklerdir. Mahsup talepleri sadece kendi borçlarıyla sınırlı olacaktır. Mahsup yoluyla
ödeme taleplerinin yerine getirilebilmesi için başvuru ve/veya taksit süresi içinde ilgili
mevzuatın öngördüğü bilgi ve belgelerin tam ve eksiksiz olarak ibraz edilmesi şarttır. Bu
takdirde, ilgili mevzuatın borçlunun mahsup talebine esas aldığı tarih itibarıyla bu Kanuna
göre ödenecek tutara mahsup işlemleri yapılacaktır. Ancak, mahsup talebine konu tutardan
daha az tutarda mahsubun yapılması halinde, mahsuben ödeme suretiyle tahsil edilemeyen
tutar için borçluya bildirimde bulunularak eksik ödenen bu tutarın bir ay içerisinde ödenmesi
istenilecektir. Bu süre içerisinde eksik ödenen tutarın, ödenmesi gerektiği tarihten ödendiği
tarihe kadar geçen her ay ve kesri için ayrı ayrı 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre
belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi
halinde eksik ödenen tutar için bu Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmayacaktır.
MADDE 19- Maddede bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerin bir takvim
yılında en fazla iki defa ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde, ödenmeyen bu tutarların
son taksidi izleyen ayın sonuna kadar her ay ve kesri için ayrı ayrı 6183 sayılı Kanunun 51
inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile
birlikte ödenmesi halinde, kanun hükümlerinden yararlanmanın devamı sağlanmaktadır. Bu
düzenleme ile ödeme güçlüğüne düşen borçlulara yeni bir imkan verilmesi amaçlanmaktadır.
Taksitlere yönelik küçük tutarlı eksik ödemelerin ihlal sayılmayacağı belirtilerek
taksitlendirmenin devamı sağlanmaktadır.
Kanunun bazı özel hükümleri saklı tutulmak suretiyle borçluların ödedikleri tutar
kadar bu Kanundan yararlanmalarına imkan verilmektedir.
MADDE 20- Maddenin birinci fıkrasında Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla gerek
6183 sayılı Kanun gerekse diğer kanunlar uyarınca tecil edilmiş ve tecil şartlarına uygun olarak
ödenmekte olan amme alacaklarının Kanun hükümlerinden ne şekilde yararlanacağı
açıklanmaktadır. Diğer taraftan, madde hükmünün uygulamasında 5458 sayılı Kanuna göre
yapılmış teciller kapsam dışı bırakılmıştır.
Maddenin ikinci fıkrasında, bu Kanuna göre ödenecek tutarlara Kanunun yayımlandığı
tarihten sonraki süreler için faiz, gecikme zammı, gecikme cezası gibi fer’i amme alacağı
hesaplanmayacağı öngörülmekte ve üçüncü fıkrasında bu Kanuna göre ödenecek alacaklarla
ilgili olarak, Kanunun yayımlandığı tarihten önce tatbik edilmiş hacizlerin yapılan ödemeler
nispetinde kaldırılacağı ve buna isabet eden teminatların iade edileceği hükme
bağlanmaktadır.
Maddenin dördüncü fıkrasında, 5393 sayılı Belediye Kanununun geçici 5 inci maddesi
ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun geçici 3 üncü maddesi kapsamında
uzlaşılan alacaklar hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmek suretiyle
daha önce yapılandırılmış olan bu alacaklar kapsam dışında bırakılmıştır.
Maddenin beşinci fıkrasında, Kanunun genel olarak yararlanma şartı olarak öngördüğü
davadan vazgeçme işlemlerinin ne şekilde yapılacağı düzenlenmiştir.
Maddenin altıncı fıkrasında il özel idareleri, belediyeler ve bunlara bağlı müstakil
bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar hakkında vergi ve prim yükümlülükleri
açısından cari dönem ödeme şartı aranılmayacağı hususu düzenlenmiştir.
Bu Kanun kapsamında ödenmesi gereken alacak asıllarına uygulanan faiz, gecikme
faizi, gecikme zammı, gecikme cezası, cezai faiz gibi fer’i alacaklar yerine TEFE/ÜFE aylık
değişim oranları esas alınarak tahsil edilecek tutar belirlenmektedir. Ancak TEFE/ÜFE aylık
değişim oranları Ocak/1980’den itibaren belirlendiğinden, bu tarihten önceki aylar için bu
134


şekilde bir oran bulunmamaktadır. Tasarı kapsamına giren ve vade tarihleri bu tarihten de
önce olan alacaklar olabileceğinden bu alacaklara Ocak/1980 tarihine kadar TEFE/ÜFE aylık
değişim oranları yerine uygulanacak müeyyidenin belirlenmesi amacıyla maddenin yedinci
fıkrasında düzenleme yapılmaktadır.
MADDE 21- Maddede bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce yapılan ödemeler ile
bu Kanunun Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Kısımlarında yer alan alacaklara karşılık
yapılan ödemelerin, sonradan iadesini önlemek amacıyla red, iade ve mahsup yapılmayacağı
düzenlenmiştir. Ancak, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasında; şahısta, oranda hata gibi
hallerde ve mükerrer tahsilatlarda iade yapılabileceği tabiidir. Diğer taraftan, bu Kanunla
sigortalılık süreleri durdurulanlar için prim borçlarının ihya edilmesine yönelik hüküm saklı
tutulmuştur.
Ayrıca, 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizlerin bu Kanun
hükümlerine dayanılarak red ve iadesinin de yapılmayacağı açıklanmıştır.
Ancak, dava konusu olan tarhiyatlara karşılık bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce
ödeme yapılmış olması halinde, ödenen bu tutarların; vergi mahkemesinde devam eden
davalar ile vergi mahkemesince daha önce verilmiş terkin kararları için kesinleşmemiş ve
dava safhasında bulunan alacaklara yönelik hükümlerden yararlanılmak üzere yapılan
başvurular üzerine, nakden ya da mahsuben iade edilebileceği yönünde istisna getirilmiştir.
Bu düzenlemenin amacı ise kamu alacağı tahakkuk etmeden emaneten yapılan
tahsilatlar ile yargı kararı gereği iadesi zorunlu olan tutarların bu Kanuna göre ödenecek tutara
mahsubunu ve kalanın da nakden iadesini sağlamaktır.
MADDE 22- 1111 sayılı Askerlik Kanunu, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu,
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları
ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun, 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin
Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 5490 sayılı
Nüfus Hizmetleri Kanunu ve 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanunda belirtilen ve idari para cezasını gerektiren kabahat fiilleri,
toplumun tüm bireylerini yakından ilgilendirmektedir. Bu fiillerden dolayı verilen idari para
cezasına ilişkin yaptırım kararları çoğu zaman bu fiilleri işleyenlerin yokluklarında da
verilebildiğinden, yıllar sonra beklenmedik durumlarda kişilerin karşısına çıkabilmekte ve
çeşitli mağduriyetlere neden olabilmektedir.
Yapılan düzenlemeyle, maddede belirtilen kabahat fiillerinden dolayı verilecek idari
yaptırım kararları için soruşturma zamanaşımının bir yıl ile sınırlandırılması ve
mağduriyetlerin önüne geçilmesi amacıyla da yine aynı bir yıllık sürede muhatabına tebliğ
edilemeyen idari para cezasına ilişkin yaptırım kararlarının ortadan kalkması
öngörülmektedir.
Yapılan düzenlemeyle, maddede belirtilen kabahat fiillerinden dolayı verilecek idari
yaptırım kararları için soruşturma zamanaşımının fiilin işlendiği tarihi takip eden yılsonu ile
sınırlandırılması ve mağduriyetlerin önüne geçilmesi amacıyla da yine aynı sürede
muhatabına tebliğ edilemeyen idari para cezasına ilişkin yaptırım kararlarının ortadan
kalkması öngörülmektedir.
MADDE 23- 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamındaki çıraklar ve staja tabi tutulan öğrenciler ile 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 46 ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime
esas kazanç tutarı, 82 nci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz
katından fazla olmayanlar ve yabancı uyruklu öğrencilerin kendileri genel sağlık sigortası
kapsamına alındıklarından, bakmakla yükümlü olunan kişilerin belirlendiği 5510 sayılı
Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı alt bendi buna göre yeniden
düzenlenmekte, bentteki sigortalı ibaresi genel sağlık sigortalısı olarak ve ayrıca asgari ücret
tanımındaki 16 yaş ibaresi 18 olarak değiştirilmektedir.
135


MADDE 24- 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamındaki çıraklar ve staja tabi tutulan öğrenciler ile 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 46 ncı maddesine tabi olarak kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerden aylık prime
esas kazanç tutarı, 82 nci maddeye göre belirlenen günlük prime esas kazanç alt sınırının otuz
katından fazla olmayanlar ile (e) bendi kapsamındaki Türkiye İş Kurumu tarafından
düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerlerin
kendileri üzerinden genel sağlık sigortası kapsamına girmeleri sağlanmaktadır.
Ayrıca müteahhitlerce Türkiye ile aralarında sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan
ülkelere götürülen işçilerin uzun vadeli sigorta kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak
ödeyecekleri primlerin bu çalışmaların esasen hizmet akdi kapsamında çalışma olması
nedeniyle 4/b yerine 4/a sigortalılık statüsü kapsamına alınması amaçlanmıştır.
MADDE 25- 5510 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde yapılan bu düzenleme ile bir
işveren tarafından süreksiz tarım işlerinde çalıştırılanların sosyal güvenlik kapsamına
alınmaları nedeniyle, bu durumdaki kişilerin sigortalı olmayacaklarına ilişkin hüküm
kaldırılmakta, ayrıca kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan 65 yaşını
doldurmuş olanlara talepte bulunmaları halinde sigortalı olmama hakkı verilmektedir.
MADDE 26- Tarımda kendi nam ve hesabına çalışan sigortalı olup 5510 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinin diğer bentlerine tabi çalışmaları nedeniyle sigortalılıkları sona
erenlerden, bu çalışmalarının sona erdiği tarihte tarımsal faaliyetinin devam ettiği
anlaşılanların herhangi bir müracaat veya bildirim şartı aranmaksızın tarım sigortalılıklarının
yeniden başlatılmasına imkân sağlanmakta, ayrıca meslek liselerinde okumakta iken veya
yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler için öngörülen sigortalılığın
okulları veya üniversitelerince staj gördürülen öğrencileri de kapsayacak şekilde zorunlu staj
ibaresi staj olarak değiştirilmektedir.
MADDE 27- Köy ve mahalle muhtarları ile vergi mükelleflerinin mülki amirlikler ve
vergi dairelerince Kuruma bildirilmesinde güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Bu nedenle, 5510
sayılı Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan bu değişiklikle sigortalıların vergi
dairelerince, vergi mükellefiyetinin başlamasına ilişkin işlemlerin sonuçlandırıldığı tarihten,
mülki amirlikler tarafından da köy ve mahalle muhtarlarının mazbatalarını aldıkları tarihten
itibaren 15 gün içinde bildirilmesi öngörülmektedir. Ayrıca, madde metnindeki esnaf sicil
memurluğu ibaresi Esnaf ve Sanatkâr Sicil Müdürlüğü olarak değiştirilmektedir.
MADDE 28- 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamındaki sigortalılardan vergi mükellefiyetine bağlı olarak sigortalı olanların, vergi
mükellefiyetinin sona erdiğinin vergi dairelerince Kuruma bildirilmesi süresi başlangıcının
vergi mükellefiyetinin sona erdirilmesi işleminin sonuçlandırıldığı tarih olarak belirlenmekte,
böylece vergi dairelerinin söz konusu bildirimleri yapmasında yaşanan ve idari para cezasına
neden olan gecikmelerin önlenmesi amaçlanmakta, ayrıca, tarımsal faaliyette bulunan
çiftçilerin tarımsal faaliyetlerini bitirdikleri ürün dönemlerinden sonra tarımsal faaliyetlerine
ilişkin kayıtları devam etmekle birlikte hizmet akdine dayalı çalışma yapmaları halinde 5510
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
sayılmaları ve bağımsız çalışan sigortalıların sigortalı hizmetlerinde çakışma olmaması için bu
statüdeki sigortalılıklarını sona erdiren durumlardan bir gün önce sona erdirilmesi
öngörülmektedir.
Diğer taraftan, 65 yaşından büyük olduğu halde tarımsal faaliyette bulunanlara
talepleri halinde sigorta kapsamından çıkma hakkı getirilmektedir.
MADDE 29- Çalışma esnekliğinin sağlanması amacıyla, maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten sonraki sürelere ilişkin olmak üzere, 4857 sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş
sözleşmesi ile çalışan sigortalıların, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik sürelerini 5510
sayılı Kanunun 41 inci maddesine göre borçlanmasına imkan sağlanmış, ayrıca borçlanılan bu
sürelerin hizmet akdine istinaden gerçekleşen çalışma sürelerinde olduğu gibi 5510 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık türü olarak
136


sayılmasına imkan sağlanmıştır. Kısmi süreli iş sözleşmesi, 4857 sayılı Kanunun
gerekçesinde belirtildiği gibi haftalık çalışma süresi 30 saatin altında olan tüm esnek çalışma
türlerini kapsamaktadır.
MADDE 30- 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa bu
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak çalışanların aylıksız
izinli oldukları süreler için genel sağlık sigortası primi alınması amaçlanmıştır.
MADDE 31- Ay içerisinde 30 günden az çalışan veya 80 inci madde uyarınca prim
ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saatinin 4857 sayılı Kanuna göre belirlenen
günlük normal çalışma saatine bölünmesi suretiyle hesaplanan sigortalılardan, isteğe bağlı
sigorta primi ödeyerek 30 güne tamamlayanların sigortalılık statüsü 5510 sayılı Kanunun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi olarak belirlenmiştir.
MADDE 32- Ay içerisinde 30 günden az çalışan veya 80 inci madde uyarınca prim
ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saatinin 4857 sayılı Kanuna göre belirlenen
günlük normal çalışma saatine bölünmesi suretiyle hesaplanan sigortalıların, isteğe bağlı
sigorta hükümlerine istinaden yapacakları prim ödemelerinde, işsizlik sigortası primlerinin de
ödenmesi imkânı getirilerek, işsizlik sigortası ödeneği alınabilmesi için gereken prim ödeme
gün sayısına ulaşabilmeleri imkânı sağlanmıştır. Ayrıca, isteğe bağlı işsizlik sigortası priminin
ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmediği takdirde o aya ait işsizlik sigortası
primi ödeme hakkının düşeceği hüküm altına alınmıştır.
MADDE 33- 5510 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının mevcut
haline göre sigortalıların 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamında
geçen çalışmalarının çakışması halinde (c) bendine tabi çalışma, diğer bentler kapsamında
çakışma olması halinde ise önce başlayan sigortalılık esas alınmakta iken, yapılan
düzenlemede sigortalıların 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri
kapsamında geçen çalışmalarının çakışması halinde (c) bendine tabi çalışmalarının esas
alınması korunmuş, ancak (a) bendi kapsamında hizmet akdine tabi ve (b) bendi kapsamında
kendi adına ve hesabına bağımsız olarak geçen çalışmalarının çakışması halinde ise öncelikli
olarak (a) bendi kapsamında sigortalı sayılmalarına imkan sağlanmıştır.
MADDE 34- Kamu idareleri, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar, kamu yararına
faaliyet gösteren dernekler ile vergi muafiyeti tanınan vakıflar tarafından tam burs sağlanan ve
Yükseköğretim Kurulu tarafından ayrılan kontenjanlar dahilinde yükseköğrenim gören
yabancı uyruklu öğrencilerin haricindeki 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa göre
üniversitelerde yükseköğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin, yükseköğrenimlerinin
devam ettiği sürelerle sınırlı olarak 5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının
(d) bendindeki ve aynı Kanunun 52 nci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesindeki
şartlar aranmaksızın, prime esas günlük kazanç alt sınırının 30 günlük tutarı üzerinden
kendilerince genel sağlık sigortası primi ödenmek suretiyle genel sağlık sigortalısı olmaları
amaçlanmıştır. Kamu idareleri, kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar, kamu yararına faaliyet
gösteren dernekler ile vergi muafiyeti tanınan vakıflar tarafından tam burs sağlanan ve
Yükseköğretim Kurulu tarafından ayrılan kontenjanlar dahilinde yükseköğrenim gören
yabancı uyruklu öğrencilerin ise sağlık giderlerinin 2547 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde
üniversitelerin bütçelerine konulacak ödenekten karşılanması öngörülmüştür.
MADDE 35- 5510 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde
yapılan düzenleme ile 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (g) bendine göre ilk defa genel
sağlık sigortalısı olacaklar ile genel sağlık sigortasından yararlanma hakları sona erenlerin,
genel sağlık sigortalılıklarının sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı sona erdiği veya diğer
bentler kapsamında genel sağlık sigortalısı olmadıkları tarihten itibaren Kurumca tescil
edilmeleri ve üniversitelerde yükseköğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin
yükseköğrenimlerinin başladığı tarihten itibaren genel sağlık sigortası kapsamına alınmaları,
genel sağlık sigortalılıklarının yükseköğrenimlerinin devam ettiği sürece devam etmesi
öngörülmüştür.
137


MADDE 36- Sosyal güvenlik mevzuatından farklı olarak özel sigortacılık
mevzuatında teminatın varlığı kişinin belli süre sigortalı olması veya prim borcunun
bulunmaması kriterlerine bağlı olmadığından, kurulan sistemin sonucu olarak trafik kazaları
bakımından teminatların aynı seviyeye getirilmesi bakımından, sosyal güvenlik mevzuatı
çerçevesinde trafik kazaları her durumda sağlık yardımı alınacak kategoriler arasına dahil
edilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi kapsamındaki sigortalıların işten ayrılmalarından
itibaren on güne ilaveten doksan gün süreyle daha gelir testi veya prim ödeme yükümlülüğü
olmaksızın sağlıktan yararlanabilmelerinin sağlanması ile 4857 sayılı İş Kanununun 56 ncı ve
74 üncü maddelerinde ücretsiz izin sayılan süreler haricinde bir takvim yılında toplam bir ayı
aşmayan ve işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde sağlık yardımlarından
yararlanabilmeleri amaçlanmaktadır.
MADDE 37- 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde
belirtilen aday çırak, çırak ve öğrencilerle (e) bendinde belirtilen İŞKUR tarafından
düzenlenen kurslara katılan kursiyerler için alınacak primin hesaplanacağı prime esas kazanç
tutarları belirlenmiş ve ayrıca 60 ıncı maddenin (g) bendi kapsamındaki genel sağlık
sigortalılarının gerek ilk defa bu kapsama girmeleri gerekse diğer statülerden bu kapsama
girmeleri halinde gelir testinin sonuçlanmasına kadar asgari ücretin iki katı yerine asgari ücret
tutarından genel sağlık sigortası primi alınması, gelir testinin sonuçlanmasından sonra ise
gelir durumlarına göre işlem yapılması amaçlanmıştır.
MADDE 38- 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde
belirtilen aday çırak, çırak ve öğrencilerle (e) bendinde belirtilen İŞKUR tarafından
düzenlenen kurslara katılan kursiyerler genel sağlık sigortası kapsamına alındıklarından, bu
düzenlemeyle bunlar adına ödenecek prim oranları belirlenmiş, ayrıca 5 puanlık prim
indirimini içeren teşvik unsurunun, diğer teşviklerle aynı anda uygulanmasının sağlanması
amaçlanmış ve 5 puanlık prim indirimini içeren teşvik unsurunun, Devlet İhale Kanunu,
Kamu İhale Kanunu ve bu Kanundan istisna olan alımlar ile uluslararası anlaşma hükümlerine
istinaden yapılan hizmet alımları ve yapım işlerini yürüten işyerleri hakkında uygulanmaması
amacıyla düzenlemeye gidilmiştir.
MADDE 39- 18 yaşından küçük sigortalılar için, prime esas aylık kazanç alt sınırının
yaşlarına uygun asgari ücret tutarına çekilerek, bu sigortalılar yönünden, asgari ücret ile
sigorta primine esas kazanç arasındaki farklılığın ortadan kaldırılması ve dolayısıyla
işverenler üzerindeki prim yükünün hafifletilmesi amaçlanmıştır.
MADDE 40- İşverenlere aylık prim hizmet belgesini işyerine asma yükümlülüğünün
kaldırılması ile işverenlerce eksik gün bildirim belgelerini verme yükümlülüğünün
belirlenmesinde Kuruma yetki verilmesi amaçlanmıştır.
MADDE 41- 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde yapılan değişikliğe paralel
olarak “zorunlu” ibareleri madde metninden çıkartılmıştır.
MADDE 42- Kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar ile ev hizmetlerinde ay
içerisinde 30 günden az çalışan sigortalıların eksik günlerine ait genel sağlık sigortası
primlerinin tahsil edilebilmesi için, öncelikle bahse konu sigortalıların ilgili ayda çalışmış
oldukları sürelerin tespiti, ardından genel sağlık sigortası tahakkuk işleminin yapılması, daha
sonra ilgililere borçlarının duyurulması gerektiğinden söz konusu işlemlerin yapılabilmesi
amacıyla takip eden ayda ifadesi kaldırılıp en geç ifadesi konularak bahse konu sigortalılarca
ödenmesi gereken primlerin ödeme süresinin bir ay uzatılması öngörülmüştür.
MADDE 43- Devlet yardımı, teşvik ve desteklerden işverenlerin muaccel prim ve
idari para cezası borçlarının mahsup edilerek Kuruma aktarıldıktan sonra kalan kısmı
üzerinden yararlanılabilmesi amaçlanmıştır.
MADDE 44- Kurum hatasından kaynaklanan yersiz ödemelerin ilgililerinden
tahsilinde kanuni faiz uygulanmayacak ödeme süresinin üç aydan iki yıla çıkarılması
öngörülmüştür.
138


MADDE 45- Geçici iş göremezlik ödeneklerinde Kurumca işverenlerden istenilen
bildirimlerin elektronik ortamda yapılmaması halinde uygulanacak idari para cezasının 100
üncü madde için uygulanan idari para cezasından ayrılarak daha düşük belirlenmesi, böylece
fiil ile ceza arasında denge sağlanması amaçlanmış, aylık prim ve hizmet belgelerini işyerine
asma yükümlülüğünün kaldırılmasına paralel olarak idari para cezasının da kaldırılması
öngörülmüştür.
MADDE 46- 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi sigortalıların
bakmakla yükümlü olduğu kimseler aynı Kanunun 35 inci maddesine göre belirlenmektedir.
Söz konusu Kanunun 35 inci maddesinde sigortalı kadının çalışamayacak durumda malûl
olmayan veya 55 yaşından küçük kocası ile sigortalıların ana ve babaları bakmakla yükümlü
olduğu kişi olarak sayılmamaktadır. 5510 sayılı Kanunda ise bu kişiler genel sağlık
sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak sayılmaktadır. Düzenleme ile eşitsizliğin
giderilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 47- 5510 sayılı Kanunla, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamındaki sigortalıların primlerinin ve aylıklarının hesabına esas gelir tablosu
uygulamasına son verildiğinden 3201 sayılı Kanuna göre borçlandırılan 1/10/2008 tarihinden
önceki yurtdışı sürelerinin basamak intibakında, bu tarihten önce yürürlükte bulunan gelir
tablosunun kullanılmasına devam edilmektedir. Mevcut durumun devamı halinde, giderek beş
yıl sonra 1/10/2008 tarihinden önceki süreler için bağlanacak aylıklar, gösterge tablosunun en
üst basamağı üzerinden tespit edilecektir. Düzenleme ile yurtdışı sigortalılara bağlanacak
borçlanma aylıklarındaki adaletsizliğin oluşmasının önlenmesi amaçlanmıştır.
MADDE 48- 5510 sayılı Kanunun geçici 12 nci maddesinin beşinci fıkrası herhangi
bir sosyal güvencesi olmayan ve 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında
genel sağlık sigortalısı olanlar ile mütekabiliyet esası dikkate alınarak oturma izni almış
yabancılardan yabancı bir ülke mevzuatına göre sigortalı olmayanların genel sağlık
sigortalılığına ilişkin iki yıllık geçiş sürecini düzenlemektedir.
Gelir testlerinin Kurumca henüz yapılamayıp mevcut yeşil kart birimlerinde
yapılmakta olması nedeniyle sağlık hizmet sunucularına başvuru tarihleri ile gelir testlerinin
sonuçlandırılıp Kurumca tescil edilme tarihleri arasında uzun süre geçmektedir. Bundan
dolayı ilgili genel sağlık sigortalılarının 1/10/2010 tarihine kadarki geçiş sürecinin 1/1/2012
tarihine ertelenmesi amaçlanmış, geçiş sürecinin ertelenmesine bağlı olarak halen kamu
idarelerince sağlık yardımları karşılanan yatılı öğrencilerin sağlık yardımlarının ve kısmi
süreli çalışanların genel sağlık sigortası primlerini 30 güne tamamlama zorunluluğunun da
1/1/2012 tarihine ertelenmesi öngörülmektedir.
Ayrıca, 2925 sayılı Kanuna tabi sigortalıların bakmakla yükümlü olduğu kimseler
tanımının 5510 sayılı Kanunla paralel duruma getirilmesine ilişkin 106 ncı maddede yapılan
değişikliğe uygun değişiklik yapılmaktadır.
MADDE 49- Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6)
numaralı bendinde belirtilen işleri hizmet akdiyle herhangi bir işverene tabi olmaksızın sürekli
ve kazanç getirici nitelikte 1/10/2008 tarihinden önce yapmaya başlayan ve bu tarihten sonra
yapmaya devam eden isteğe bağlı kadın sigortalılara daha düşük prim ödeme imkânı
getirilmiş iken bu maddede yapılan düzenlemeyle 1/10/2008 tarihinden önce de yapmış
olması şartı kaldırılarak bu tarihten sonra bu işleri yaptıklarını belgeleyenlerden talepte
bulunanlara da daha düşük prim ödeyerek isteğe bağlı sigortalı olabilme hakkının verilmesi
amaçlanmaktadır.
1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre veya 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi statüsünde emekli olan sigortalılardan 10 yıldan az sağlık primi
ödeyenlerden yapılan kesintilerde, sağlık primi ödenen sürenin yalnızca bağımsız çalışılan
statüde ödenen prim süresinden değil bütün statülere tabi hizmet süresinden tespit edilmesinin
sağlanması amaçlanmaktadır.
139


MADDE 50- Madde ile tarım ve orman işlerinde süreksiz olarak çalışanlar kapsama
alınarak, bunların sigortalılıklarının başlangıcı, sona ermesi, prim oranları, primlerin
ödenmesi ve genel sağlık sigortalılıklarının usul ve esasları ile diğer hak ve yükümlülükleri
düzenlenmektedir.
Ayrıca, kayıtlı çalışmanın artırılması amacıyla ticari taksi, dolmuş ve benzeri
nitelikteki şehir içi toplu taşıma aracı işyerleri ile 4 üncü maddenin ikinci fıkrasının (b)
bendinde belirtilen ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenecek işyerlerinde kısmi süreli iş
sözleşmeleriyle ay içerisinde bir veya birden fazla kişi tarafından çalıştırılan ve bir kişiye tabi
olarak çalışma saati süresine göre belirlenen gün sayısı 10 günden az olan kişilerin sosyal
güvenliklerinin madde kapsamında sağlanması öngörülmektedir.
MADDE 51- 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte 4/c kapsamındaki
kamu görevlilerini çalıştıran kamu idarelerine işyeri bildirgesi verme yükümlülüğü getirilmiş,
ayrıca aylık olarak çalışanlara ait prim gün sayısı, prime esas kazanç bilgilerinin yer aldığı
aylık prim ve hizmet belgeleri alınmaya başlanılmıştır. Kamu idareleri için ilk defa getirilen
bu uygulamalarda bazı idarelerin işyeri bildirgesi ve/veya aylık prim ve hizmet belgelerini
kanuni süresinde veremedikleri, bundan dolayı idari para cezasına muhatap oldukları
görülmüştür. Kamu idarelerinin işyeri bildirgeleri ve 2008 Ekim, Kasım ve Aralık ayları prim
belgelerini geç vermelerinden dolayı uygulanacak idari para cezası miktarının düşürülmesi
amaçlanmıştır.
Tarım ve orman işlerinde süreksiz olarak çalışanların kendi nam ve hesabına tarımsal
faaliyette bulunan sigortalılar gibi düşük miktarda prim ödemeleri öngörülmekte, 1/5/2008 ila
30/9/2008 tarihleri arasında 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi
sigortalı olanlar hakkında da bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren ayda 30 gün üzerinden
ve düşük miktarda prim ödemeleri, böylece anılan tarihler arasında 2925 sayılı Kanuna göre
sigortalı olanların prim gün sayılarından dolayı mağdur olmalarının önlenmesi
amaçlanmaktadır.
1/10/2008 ila bu maddenin yayımı tarihi arasında geçici 12 nci maddenin beşinci
fıkrası uyarınca 18 yaşını doldurmamış çocuklarından dolayı tescil süreci başlatılanların
kendilerinin ve 18 yaşını doldurmamış çocukları hariç bakmakla yükümlü oldukları kişilerin
sağlık hizmet sunucularına başvuru tarihi ile gelir testlerinin sonuçlanarak tescil edildikleri
tarihe kadarki genel sağlık giderlerine ilişkin fatura tutarlarının Kurumca ödenmesi ve
1/10/2008 ila 31/12/2011 tarihleri arasında, geçici 12 nci maddenin beşinci fıkrası uyarınca
tescili yapılanların sağlık hizmet sunucusuna başvuru tarihinden gelir testlerinin sonuçlanarak
Kurumca tescil edildikleri tarihe kadarki sürede 18 yaşını doldurmamış çocukları adına
düzenlenen genel sağlık giderlerine ilişkin fatura tutarlarının Hazineden tahsil edilmesi
amaçlanmaktadır.
Kısmi süreli çalışanlara eksik kalan sürelerini borçlanabilmeleri ve bu borçlanmaların
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak sayılması
yönünde bu Kanunla getirilen değişikliğin Milli Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve
türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ek ders ücreti karşılığında ilgili mevzuatı
çerçevesinde uzman ve usta öğretici olarak çalıştırılanlar ile bunların hak sahipleri için geriye
doğru uygulanabilmesi suretiyle belgelendirilen eksik sürelerin borçlanılabilmesi
amaçlanmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin yedinci fıkrasıyla genel sağlık sigortası
kapsamına alınan yabancı uyruklu öğrencilerden, anılan düzenlemenin yürürlük tarihinden
önce öğrenci olanların genel sağlık sigortası giriş bildirgelerinin üniversitelerce bir ay
içerisinde verilmesi amaçlanmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinde yapılan değişikliğin maddenin yürürlük
tarihinden sonraki sigortalılık statü çakışmalarına uygulanması öngörülmektedir.
140


5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri
kapsamında gelir/aylık almakta olanlara 2011 yılı Ocak ve Temmuz ödeme dönemlerinde
artışlar düzenlenmektedir.
5510 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 9 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilenler için aynı maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen
yükümlülüklerden bu maddenin yürürlük tarihine kadar yerine getirilmiş olanlarının yasal
süresinde yerine getirilmiş sayılacağı ve idari para cezası uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
MADDE 52- Öngörülen sistem uyarınca yeni bir tahsilat rejimi benimsendiğinden
uygulama olanağı bulunmayan 2918 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinin son üç paragrafının yürürlükten kaldırılması hükme bağlanmaktadır.
Bilindiği üzere 2918 sayılı Kanun uyarınca motorlu araç işletenlerin zorunlu mali
sorumluluk sigortasının yaptırıldığını göstermek amacıyla trafik sigortası pulunu araçlarının
ön camına yapıştırmaları öngörülmüştür. Sigorta denetiminin çağdaş uygulamalara göre
bilişim olanaklarından faydalanılarak hayata geçirildiği, pulların mahiyetleri gereği poliçenin
yapıldığını ancak sigorta teminatının devam edip etmediği noktasında güvenilir bilgiyi
sağlayamadığı, hükmün uygulamada gereksiz kırtasiyeciliğe neden olduğu dikkate alınarak
ilgili maddenin yürürlükten kaldırılması öngörülmektedir.
Diğer taraftan 2918 sayılı Kanunla yabancı plakalı motorlu araçların ülkemizde
uluslararası anlaşmalar kapsamında geçerli trafik sigortalarının bulunmaması halinde anılan
araçlar için trafik sigortasının ülkemize girişleri esnasında yapılması hükme bağlanmış
olmakla beraber sigorta hukukunun özel hukuk kapsamında ticari esaslara tabi olarak
yürütülen bir faaliyet olması ve uluslararası anlaşma koşulunun aranmasının uygulamada
gerekli süratin temininde güçlüğe yol açtığı dikkate alınarak maddede bu amaçla değişiklik
yapılmıştır.
MADDE 53- Bu madde ile vatandaş odaklı hizmet anlayışı ile kazazedenin sosyal
güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın trafik kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca
verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
karşılanması esası getirilmektedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen tutara karşılık, sigortacılık sektörü ve
5684 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen durumlar için Güvence Hesabı tarafından
Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılacak tutarın, her yıl için sigortacılık mevzuatı çerçevesinde
yine maddede belirlenen azami oranı aşmamak üzere Hazine Müsteşarlığınca belirlenmesi,
söz konusu azami oranın ise Bakanlar Kurulu Kararı ile değiştirilebilmesi öngörülmektedir.
Maddenin uygulamasına ilişkin olarak söz konusu tutarın tespiti, ödenme süresi,
yöntemi ve diğer konuların Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumunun görüşü alınarak
Hazine Müsteşarlığınca belirlenmesi esası getirilmektedir.
MADDE 54- Meslek yüksek okulu öğrencilerinin 3308 sayılı Kanun kapsamına
alınarak staj dönemlerinde hastalık iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primlerinin kamu
kaynaklarından karşılanmasının sağlanması amaçlanmıştır.
Madde yer alan “yirmi” ibaresi “beş” olarak değiştirilerek yirmiden fazla işçi çalıştıran
yerlerde yapılabilen staj uygulamasının kapsamı genişletilerek beşten fazla işçi çalıştıran iş
yerlerinin de sisteme dâhil edilmesi amaçlanmıştır.
Halen kanun kapsamında staj görenlere brüt asgari ücret üzerinden ödenen ücretin net
asgari ücret üzerinden ödenmesi amaçlanmıştır.
MADDE 55- Sosyal yardımlardan faydalanan kişilerden çalışabilecek durumda
olanların bu yardımlardan yararlanma koşullarını kaybetme kaygısıyla işgücü piyasasına
katılmaktan imtina etmelerinin engellenmesi ve böylelikle söz konusu kişilerin kayıtlı
istihdama yönlendirilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 56- 2022 sayılı Kanuna göre aylık bağlanan kişilerin sonradan ibraz ettikleri
belge ve bilgilerin gerçeğe uygun olmadığının anlaşılması halinde ödenmiş olan aylıkların
141


6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre
belirlenen gecikme zammı ile birlikte geri alınması öngörülmektedir.
Ayrıca Kanuna eklenen madde ile silikozis meslek hastalığında, kayıt dışı çalışmış
olanların işyerleriyle çalışma ilişkisinin kurulamaması nedeniyle iş kazası ve meslek hastalığı
sigortasından yararlanamayanların 2022 sayılı Kanundan yararlandırılarak sosyal
güvenliklerinin sağlanması amaçlanmaktadır.
MADDE 57- 4447 sayılı Kanunun kapsamının belirlendiği 46 ncı maddesinde
değişiklik yapılarak, 4857 sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve işsizlik
sigortası primi ödeyen sigortalılar, İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamına alınmıştır.
İstihdamı artırmaya yönelik politika ve tedbirleri uygulamak, işgücünün istihdam
edilebilirliğini artırmak, çalışanların vasıflarını yükselterek işsizlik riskini azaltmak ve
teknolojik gelişmeler nedeniyle işsiz kalması beklenenlerin başka alanlara yönlendirilmesini
sağlamak, istihdamı koruyucu diğer tedbirleri almak ve işgücü piyasası araştırma ve planlama
çalışmaları yapmak amacıyla işsizlik sigortası fonunun bir önceki yıl prim gelirlerinin
kullanılması öngörülmüştür.
4447 sayılı Kanunun 46 ncı maddesinde yapılan değişiklikle kısmi süreli çalışanların
Kanun kapsamına alınması öngörüldüğünden, bu düzenlemeye paralel olarak, 51 nci
maddenin birinci fıkrasında yer alan ve bu haliyle kısmi süreli çalışanların işsizlik
ödeneğinden yararlanabilmelerine engel teşkil eden; “hizmet akitlerinin sona ermesinden
önceki son üç yıl içinde en az 600 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödemiş
ve işten ayrılmadan önceki son 120 gün içinde prim ödeyerek sürekli çalışmış olma” koşulu,
“bu Kanunda yer verilen prim ödeme koşullarını sağlamış olma” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 58- 4447 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesinde yer alan kısa çalışmaya
yönelik olarak 2008, 2009 ve 2010 yıllarında gerçekleştirilen geçici kanun değişiklikleriyle
ödenek miktarının artırılmasının ve kısa çalışma süresinin uzatılmasının, krizin etkisinin
azaltılmasında etkili olduğu gözlemlenmiştir.
Bu itibarla; genel ekonomik kriz ve zorlayıcı sebepler yanında, sektörel ve bölgesel
kriz nedeniyle de, işyerlerinin kısa çalışma uygulamasından yararlanmasına olanak
sağlanmıştır.
Ayrıca kısa çalışma ödeneğinin uygulama alanının genişletilmesi nedeniyle, ödenek
miktarının hesaplama yöntemi yeniden tespit edilmiştir.
Uygulamalara hız ve etkinlik kazandıracağı düşünülerek; kısa çalışma süresinin
uzatılması ile ödeneğin mahsup edilip edilemeyeceğine karar verilmek üzere Bakanlar
Kuruluna yetki verilmiştir.
Kısa çalışma ile ilgili ödemelerin işverenin beyanı doğrultusunda gerçekleştirilmesi
nedeniyle, işverenin hatalı bilgi ve belge vermesi sonucunda oluşan fazla ödemelerin yasal
faizi ile birlikte işverenden tahsil edilmesi yönünde düzenlemeye gidilmiştir.
MADDE 59- 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun geçici 7 nci maddesinde yer
alan ve kadınlar ile 18-29 yaş arası gençlere yönelik uygulanan sigorta prim teşviklerinin,
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 81 inci maddesinin birinci
fıkrasının (ı) bendinde yer alan 5 puanlık prim indirim ile birlikte uygulanabilmesini sağlamak
amacıyla geçici 7 nci maddesinde yer alan ve bu teşviklerin aynı anda uygulanmasına engel
teşkil eden; “Bu maddeyle düzenlenen destek unsurundan diğer ilgili mevzuat uyarınca ayrıca
yararlanmakta olan işverenler; aynı dönem için ve mükerrer olarak bu destek unsurundan
yararlanamaz. Bu durumda, işverenlerin tercihleri dikkate alınmak suretiyle uygulama, destek
unsurlarından sadece biriyle sınırlı olarak yapılır.” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
Buna paralel olarak, 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesi gereği işveren hissesine ait
primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak
bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik
Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet
eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri,
142


Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve
gecikme zammı borcu bulunmaması gerektiğinden, bu hükümle paralellik sağlanması
amacıyla 4447 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesinde yer alan “Bu maddeye göre işveren
tarafından ödenmesi gereken primlerin geç ödenmesi halinde, İşsizlik Sigortası Fonundan
Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak ödemenin gecikmesinden kaynaklanan gecikme
zammı, işverenden tahsil edilir.” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun geçici 9 uncu maddesinde yer alan ve
31/12/2010 tarihine kadar, işe alınan ve fiilen çalıştırılanlar için prime esas kazanç alt sınırı
üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hisselerine ait tutarının altı ay boyunca
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanmasına yönelik uygulanan sigorta prim teşviklerinin, 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 81 inci maddesinin birinci
fıkrasının (ı) bendinde yer alan 5 puanlık prim indirim ile birlikte uygulanabilmesini sağlamak
amacıyla geçici 9 uncu maddesinde yer alan ve bu teşviklerin aynı anda uygulanmasına engel
teşkil eden; “Bu maddeyle düzenlenen destek unsurundan diğer ilgili mevzuat uyarınca ayrıca
yararlanmakta olan işverenler; aynı dönem için ve mükerrer olarak bu destek unsurundan
yararlanamaz. Bu durumda, işverenlerin tercihleri dikkate alınmak suretiyle uygulama, destek
unsurlarından sadece biriyle sınırlı olarak yapılır.” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır.
Buna paralel olarak, 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesi gereği işveren hissesine ait
primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak
bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik
Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet
eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri,
Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve
gecikme zammı borcu bulunmaması gerektiğinden, bu hükümle paralellik sağlanması
amacıyla 4447 sayılı Kanunun geçici 9 uncu maddesinde yer alan “Bu maddeye göre işveren
tarafından ödenmesi gereken primlerin geç ödenmesi halinde, İşsizlik Sigortası Fonundan
Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak ödemenin gecikmesinden kaynaklanan gecikme
zammı, işverenden tahsil edilir.” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.
Kadınların ve gençlerin işgücüne katılımını ve istihdamını artırmak, yeni istihdam
yaratılmasını teşvik etmek ve çalışanların vasıflarını yükselterek işsizlik riskini azaltmak,
mesleki ve teknik eğitimi özendirmek, kalite ve etkinliğini artırmak amacıyla;
31/12/2015 tarihinde sona ermek,
Her bir sigortalı için geçerli olmak,
İşe alındıkları tarihten itibaren ve koşulların devamı süresince uygulanmak,
Bu maddenin yayımı tarihinden itibaren özel sektör işverenlerince işe alınmak ve
fiilen çalıştırılmak,
İşe alındıkları tarihten önceki altı aya ilişkin prim ve hizmet belgelerinde bildirilen
sigortalı sayısının ortalamasına ilave olmak,
Aynı döneme ilişkin işe alındıkları işyerinden Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen
prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı sigortalılar dışında olmak,
kaydıyla, 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinde sayılan ve 82 nci maddesi uyarınca
belirlenen prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hisselerine
ait tutarı, koşulların devamı süresince İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacaktır.
Bu şartların sağlanması durumunda;
- 18 yaşından büyük ve 29 yaşından küçük erkekler ile 18 yaşından büyük kadınların
24 ay süreyle, meslek belgesi sahiplerinin belgelerinin niteliğine göre 48 ay veya 36 ay
süreyle,
- 29 yaşından büyük erkeklerin meslek belgelerine göre sırasıyla 24 ay süreyle,
- Bunların Türkiye İş Kurumuna kayıtlı işsizler arasından temin edilmeleri halinde
ilave olarak altı ay süreyle,
143


- Çalışmakta iken, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra mesleki yeterlik
belgesi alanlar, mesleki ve teknik eğitimi tamamlayanlar veya işgücü yetiştirme kurslarını
bitirenler için 12 ay süreyle,
desteklenecektir.
Ayrıca, sigortalıların sahip oldukları mesleki yeterlik, mesleki ve teknik eğitim veya
işgücü yetiştirme kurslarına ilişkin belgelerde belirtilen meslek ya da alanlarda işe alınmaları
ve/veya çalışıyor olmaları,
Destekten bir kez yararlanmaları ve hak sahipliği süresi tamamlanmadan işsiz
kalınması halinde, kalan süreden yeniden yararlanılamaması, ancak bir üst gruptaki belgelerin
temin edilmesi halinde ikinci hak sahipliğinin oluşması, bu durumda ilk hak sahipliğinin
süresinin, ikinci hak sahipliğinin süresinden düşülmesi,
Bakanlar Kuruluna, bu maddenin uygulanma süresini 2015 yılından itibaren 5 yıla
kadar uzatmaya yetki verilmesi,
öngörülmektedir.
MADDE 60- 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun
“Denetleme yetkisi” başlıklı 20 nci maddesinde, Kanun kapsamına giren yabancıların ve
işverenlerin Kanundan doğan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediklerinin Bakanlık iş
müfettişleri ve Sosyal Sigortalar Kurumu sigorta müfettişleri tarafından denetleneceği
öngörüldüğünden madde metnindeki “Sosyal Sigortalar Kurumu” ifadesi “Sosyal Güvenlik
Kurumu” olarak güncellenmiştir. Ayrıca fıkraya eklenen ibare ile yapılacak denetim ve
yaptırımların 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre yapılacağı belirtilerek bu konudaki
eksiklik giderilmektedir.
Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi de kaçak yabancı istihdamıdır. Kayıt dışını
kayıt altına almak, vergi ve sigorta kayıplarını önlemek için 4817 sayılı Kanunun
uygulanmasının yanı sıra denetimin yaygınlığı ve etkinliği de önem arz etmektedir. Kaçak
yabancı istihdamı ile daha etkin mücadele için, maddeye ilave edilen bir hüküm ile merkezi
yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin teftiş ve denetim elemanları ile denetime yetkili
diğer kamu görevlilerinin ve kolluk kuvvetlerinin yapacakları her türlü denetim, inceleme,
teftiş ve kontroller sırasında, yabancı çalıştıran işverenler ile yabancıların, bu Kanundan
doğan yükümlülüklerini yerine getirmediklerinin tespit edilmesi halinde, durumun Bakanlığa
veya yetkili bölge müdürlüğüne bildirilmesi; bu bildirimler ve maddenin birinci fıkrası
gereğince düzenlenen denetim raporları doğrultusunda Kanunda yer alan idari yaptırımların
Bölge Müdürlerince uygulanması; yapılan düzenleme ile denetim mekanizmasının
etkinliğinin artırılması amaçlanmıştır.
MADDE 61- Çalışma mevzuatının, değişen ekonomik koşulları takip eden dinamik
bir yapıya kavuşturulması ve karşılaşılan ekonomik kriz ve darboğazların aşılmasında çalışma
mevzuatının esnekleştirilmesi kaçınılmazlık arz etmektedir. İşletmelerin özellikle ekonomik
kriz ve darboğazlardan daha az kayıpla çıkabilmesi, küresel ekonomideki artan rekabet ve
işsizlikle mücadelede başarı sağlanması “evden çalışma” ve “uzaktan çalışma” gibi esnek
çalışma modellerinin yasal dayanağa kavuşturulması ve uygulamanın yaygınlaşmasıyla
mümkün olacaktır.
Uygulamada var olan ancak yasal dayanağı olmayan bir esnek çalışma biçimi olan
evden çalışma, tarafların uzlaşmasını zorlaştırmakta ve yargısal bazı sorunların yaşanmasına
sebep olmaktadır.
Bu nedenle iş mevzuatımızda çağdaş çalışma ilişkileri normları ile uyum sağlayan,
sosyal ve ekonomik değişimlere ayak uydurabilen, esnek çalışma modellerinden biri olan
evden çalışmayla ilgili hukuksal düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur.
Uzaktan çalışma içinde bulunduğumuz bilgi çağının sağladığı kolaylıklar, çalışma
hayatında köklü değişiklikler yaratmaya başlamıştır. Günümüzde merkezi işyeri ve işçinin
işyerine bağımlılığı olgusu, yerini hızlanan teknolojik gelişmelere, işyerinin merkeziyetçi
yapıdan uzaklaşmasına ve çalışmaların daha bağımsız olmasına yol açmıştır.
144


Uzaktan çalışmanın ortaya çıkışı bilgisayar teknolojisinin ve haberleşme ağlarının
gelişimi ile olmuştur. Zamanımızda uzaktan çalışmayı daha çok emlak, bilgisayar-elektronik,
bankacılık, sigorta, haberleşme, basın-yayın ve ticaret sektörü de dahil birçok kuruluş
uygulamaktadır. Ayrıca internet ağının ve cep telefonu kullanımının artması uzaktan
çalışmayı daha da fazlalaştırmıştır.
Bu nedenle iş mevzuatımızda çağdaş çalışma ilişkileri normları ile uyum sağlayan,
sosyal ve ekonomik değişimlere ayak uydurabilen, esnek çalışma modellerinden biri olan
uzaktan çalışmayla ilgili hukuksal düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur.
Uzaktan çalışma da evden çalışma gibi Avrupa Birliğinde, 2002 yılında sosyal taraflar
arasında imzalanan Avrupa Çerçeve Anlaşması ile düzenlenmiştir. Çerçeve Anlaşmanın esas
amacı, uzaktan çalışanların çalışma koşullarına ilişkin genel bir çerçeve belirlemek ve asgari
haklarını güvence altına almaktır.
Yapılan düzenleme ile bir yandan çalışma mevzuatının dinamik bir yapıya
kavuşturulması amaçlanmakta, diğer yandan ilgili AB mevzuatına uygun olarak çalışanların
hakları güvenceye alınmaktadır.
Ekonomik kriz dönemlerinde, esnek çalışma modellerinin uygulanmasıyla; krizin
etkilerine karşı işyerinin bir ölçüde korunması sağlanmakta, ayrıca vasıflı işgücü kaybının
daha az düzeyde kalması sağlanarak, işsizliğin minimize edilmesi hedeflenmektedir.
İşgücü piyasasının esnekliğinin artırılması; çalışma hayatını düzenleyen yasalar, toplu
iş sözleşmeleri ve ulusal politikalar aracılığı ile gerçekleşmekte, işletme açısından işgücünün
gerekli zaman ve miktarda kullanılmasıyla kaynakların optimum kullanılması sağlanmaktadır.
MADDE 62- Yapılan düzenleme iş sözleşmesine konulabilecek deneme süresi iki ay
ile sınırlandırılmakta, genç işçilerin tecrübelerinin ve istihdamlarının arttırılabilmesi amacıyla
yirmi beş yaş altındaki işçiler için iş sözleşmesine konulabilecek deneme süresinin dört aya
kadar uzatılabilmesine imkân tanınmaktadır.
MADDE 63- 4857 sayılı İş Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkranın sonuna
eklenen cümle ile birden fazla ilde işyerleri bulunan işverenlerin, bu kapsamda çalıştırmakla
yükümlü olduğu işçi sayısının, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre
hesaplanmasına imkân sağlanarak, hem yükümlülüğün artırılması hem de bu kapsamdaki
işyerlerinin yükümlülüklerini ülke çapında yerine getirebilmelerine imkan sağlanmıştır.
Maddeye yeni eklenen fıkra ile ilgili mevzuat, işin niteliği veya teminde güçlük
nedenleriyle işyerlerinde özürlü çalıştırma konusunda güçlük yaşayan işverenlerin, başka
işverene ait işletmelerde, birden fazla işverence kurulan ortak işletmelerde veya özürlü
çalıştırmak amacıyla kurulan işletmelerde (korumalı işyerleri) ilk defa işe alınan özürlülerin
ücretlerini karşılayarak özürlü çalıştırma zorunluluğunu yerine getirebilmelerine imkan
sağlanmaktadır.
Maddenin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, yer altı ve su altı işlerinde özürlü
işçi çalıştırılamayacağı ilkesi korunmuş, ancak sosyal Devlet ilkesine uygun olarak,
işyerlerindeki işçi sayısının tespitinde yer altı ve su altı işlerinde çalışanların hesaba
katılmayacağı yönündeki istisna kaldırılmıştır.
Maddenin yedinci fıkrasında yapılan değişiklikle, 4857 sayılı Kanunun 101 inci
maddesi uyarınca tahsil edilecek cezaların, özürlülerin ve eski hükümlülerin, kendi işini
kurmaları, özürlünün iş bulmasını sağlayacak destek teknolojilerinin yanında özürlünün işe
yerleştirilmesi, işe ve işyerine uyumunun sağlanması ve bu gibi projelerde kullanılması
öngörülmüş ve böylece özürlülerin işe yerleştirilmeleri, işyerlerinin fiziksel ortamının özürlü
bireylere göre düzenlenmesi, araç ve gereçlerin ergonomik tasarımı konusunda işverenlerin,
teknik ve mali yönden desteklenmesi öngörülmüştür.
Ayrıca, 4857 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin yedinci fıkrasının ikinci cümlesi,
Anayasa Mahkemesinin 4/2/2010 tarihli ve E.2008/57, K.2010/26 sayılı Kararı ile iptal
edilmiş olup Kararın Resmi Gazetede yayımlandığı 22/10/2010 tarihinden başlayarak bir yıl
sonra yürürlüğe girmesi hüküm altına alındığından, mahkeme kararı doğrultusunda
145


düzenlemeye gidilerek en çok özürlüyü temsil eden konfederasyonun komisyon üyesi olması
esası getirilmiştir.
MADDE 64- Maddenin mevcut halinde denkleştirme süresinin toplu iş sözleşmeleri
ile dört aya kadar arttırılabilmesi hükmü mevcutsa da, uygulamada işletilmediğinden madde
metninden çıkarılmakta, turizm sektörünün özellikleri dikkate alınarak, turizm işletme
belgesine sahip işyerleri için denkleştirme süresinin dört ay olarak uygulanabilmesine imkân
sağlanarak bu sektörde istihdamın artırılması amaçlanmaktadır.
MADDE 65- 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 10 uncu maddesinde yer alan
hükme istinaden vuku bulan işçi şikâyetleri hâlihazırda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
iş müfettişleri tarafından incelenmekte ve sonuçlandırılmaktadır. İşçi şikâyetleri çok çeşitli
konularda olabilmektedir. İşyeri ve çalışma şartlarına, iş şartlarına, iş sağlığı ve güvenliği
önlemlerine, sigorta işlemlerine ilişkin şikâyetler olduğu gibi, işçilerin mali haklarına ilişkin
şikâyetler de yoğun bir şekilde Bakanlığa intikal etmektedir.
Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, işyerlerinin kapanması ya da istihdamda
daralmaya gidilmesi sonucu, işten çıkarılan işçilerin, işverenleri ile aralarında çıkan iş
uyuşmazlıklarının idari yönden çözümü için, bakanlık bölge müdürlüklerine çok yoğun
başvuru olmaktadır.
Asli görevleri işyeri denetimi olan iş müfettişlerince iş sözleşmesi sona ermiş işçilerin
iş sözleşmesinden kaynaklanan kişisel alacaklarına ilişkin şikâyetlerinin incelenmesi, bu
incelemenin işyeri denetimini gerektirmemesi, belgeye dayalı incelemeler olması nedeniyle
tam anlamıyla bir teftiş ve denetim faaliyeti olmayıp, bu şikâyetlerin sonuçlandırılmaya
çalışılması, bugünkü haliyle hem uzun zaman almakta hem de iş müfettişlerinin asli görevleri
olan işyeri denetimlerinden geri kalmalarına neden olmaktadır.
Öte yandan çalışma hayatında emeğin karşılığı ve tek gelir kaynağı olan ücreti ile
geçinen işçilerin, iş sözleşmesinden kaynaklanan bireysel alacakları ile ilgili şikâyetlerinin en
kısa zamanda çözülmesi veya en azından yol gösterilmesi bu kişiler açısından da büyük önem
arz etmektedir.
Maddeye eklenen fıkra ile iş sözleşmesi fiilen sona eren işçilerin Kanundan, iş ve
toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin işçi şikâyetlerinin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı bölge müdürlüklerince incelenebilmesine imkan tanınarak iş
müfettişlerinin asli görevleri olan işyerlerinin teftiş ve denetimine yoğunlaşmaları, öte yandan
işçi şikayetlerinin hızlı bir şekilde sonuçlandırılması amaçlanmaktadır.
Maddede yapılması öngörülen değişikliklerle işçi şikâyetlerini inceleyecek olan bölge
müdürlüğü memurlarının yapacakları şikayet incelemelerinde kullanacakları yetkiler
belirlenmekte, talepleri halinde taraflara istenilen bilgi ve belgeleri sunma, çağrıldıklarında
gelme ve ifade ve bilgi verme zorunluluğu getirilmekte, incelemeler sonucunda memurların
tutacakları tutanakların aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli kılınması, iş müfettişleri tarafından
düzenlenen raporlarda veya tutanaklarda tespit edilen işçi alacaklarının ilgililer tarafından
maddede belirlenen süre içerisinde itiraz edilmemesi veya itirazın reddedilmesi halinde
kesinleşerek tahsil edilebilir hale gelmesi amaçlanmaktadır.
Yapılan düzenleme ile Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında yapılan
değişikliğe paralel olarak, 108 inci maddesinin ikinci cümlesinde de değişiklik yapılmış,
birden fazla ilde işyerleri bulunan işverenlere uygulanacak idari para cezasının, işyerlerinin
merkezinin bulunduğu yerdeki Türkiye İş Kurumu il müdürünce uygulanması öngörülmüştür.
MADDE 66- 3065 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde
yapılması öngörülen değişiklikle, faaliyetleri deniz taşıma araçları ile yüzer tesis ve araçların
imal ve inşası olanlara bu araçların imal ve inşası ile ilgili olarak yapılan teslim ve hizmetler,
anılan bentte yer alan diğer şartlara bağlı kalınmaksızın katma değer vergisinden istisna
edilmektedir.
MADDE 67- 3065 sayılı Kanunun, ihraç edilecek malların üretiminde kullanılacak
girdilerin tecil-terkin uygulaması kapsamında yurt içinden temin edilebilmesine imkan veren
146


geçici 17 nci maddesi ile aynı Kanunun Milli Eğitim Bakanlığına bilgisayar, donanımları ve
yazılımlarının bağışı ile bağışı yapacak olanların bunları temininde katma değer vergisi
istisnası uygulanmasına yönelik geçici 23 üncü maddesinin yürürlük süresi 31/12/2010
tarihinde sona ermekte olup, madde ile yapılan ibare değişikliği ile bu hükümlerin süresinin 5
yıl daha uzatılması sağlanmaktadır.
Aynı şekilde, Türkiye Jokey Kulübünce organize edilen yarışmalara katılan atların
jokeyleri, jokey yamakları ve antrenörlerine ücret olarak yapılan ödemeler üzerinden % 20
oranında gelir vergisi tevkifatı yapılmasına ilişkin 193 sayılı Kanunun geçici 68 inci
maddesinin uygulama süresi 31/12/2015 tarihine kadar uzatılmaktadır.
MADDE 68- Öngörülen düzenleme ile özel tüketim vergisi kapsamına giren malların
tanımlandığı Türk Gümrük Tarife Cetvelindeki malların tarife numaraları ve tanımlarında
2009 ve 2010 yılları için değişiklikler yapılmış olması nedeniyle, 4760 sayılı Kanuna ekli (I),
(II), (III) ve (IV) sayılı listelerin güncellenmesi ve halen uygulanmakta olan vergi tutar ve
oranlarının bu listelerde yer alması amacıyla söz konusu listeler, ekli (1), (2), (3) ve (4) sayılı
cetvellerde gösterildiği şekilde değiştirilmektedir. Yapılan bu değişikliğe pararlel olarak; 4760
sayılı Kanunun 7/A ve geçici 5 inci maddelerinde yer alan G.T.İ.P. numaralarının da
güncellenmesi sağlanmaktadır.
MADDE 69- 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tabloya eklenen (25)
numaralı bent ile sözleşmeli personel (kadro karşılığı personel dahil) ile kurumları tarafından
imzalanan hizmet sözleşmeleri damga vergisinden istisna tutulmaktadır. Söz konusu
sözleşmelere ilişkin olarak süre uzatımı, yenileme, tadil, fesih, taahhüt gibi amaçlarla
düzenlenen diğer her türlü kağıtlar da anılan istisna kapsamında değerlendirilecektir.
MADDE 70- Maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yapılan değişiklikle, 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci maddesi uyarınca, verilen görevler neticesinde
doğan ve teşebbüs kayıtlarına göre gerçekleşen görev zararlarının Hazine Müsteşarlığı
bütçesinden ilgili teşebbüsçe yapılacak ödeme talebi çerçevesinde karşılanacağı hüküm altına
alınmıştır.
8/10/2007 tarihinden itibaren özelleştirme programına alınarak KİT statüsünden
çıkarılan Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’nin bu tarihten önce verilmiş görevler nedeniyle
doğmuş görev zararları alacakları ile ilgili hususlar düzenlenmektedir.
Yapılan görev zararı ödemelerinin 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 35 inci
maddesinde öngörülen usule uygun olarak incelenmesi sonucunda hesaplanan tutar ile Hazine
Müsteşarlığı bütçesinden yapılmış bulunan ödemeler arasında fark bulunduğunun tespit
edilmesi halinde ya da ilgili teşebbüs veya kuruluş tarafından yapılan talebin gerçek olmayan
belge ve işlemlere ilişkin tutarları da içerdiğinin tespiti halinde izlenmesi gereken usul
düzenlenmektedir.
(b) bendiyle yapılan değişiklikle, Merkezi Kayıt Kuruluşu nezdinde kayden izlenmesi
zorunlu olan Hazine hisselerine ilişkin olarak, aracı kuruma yapılan komisyon ödemelerinde
damga vergisinin ödemenin yapılması sırasında istihkaktan kesinti yapılarak ödenmesi
nedeniyle aracı kuruluşlar komisyon ödemelerini eksik almakta, bu nedenle aracı kurum ile
sözleşme imzalanması mümkün olamamaktadır. Uygulamadaki bu sorunun giderilmesi ve
Devlete ait hisse senetlerine ilişkin her türlü ücret, komisyon, vergi, resim ve harçtan istisna
sağlanması amaçlanmıştır.
(c) bendiyle 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 54 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasına ilişkin değişiklik düzenlenmektedir. Birçok kamu kurum ve kuruluşu tarafından
özellikle eğitim, sağlık ve güvenlik benzeri amaçlarla kullanılmak üzere kamu iktisadi
teşebbüslerine ait atıl durumda olan varlıkların değerlendirilmesine yönelik taleplerde
bulunulmaktadır. Söz konusu taleplerin değerlendirilmesi ve karara bağlanmasında yaşanılan
sürecin uzaması nedeniyle öngörülen yatırımların etkinliği ve hayata geçirilmesinde
gecikmeler yaşanabilmektedir. Bu nedenle söz konusu atıl varlıkların belirli bir rayiç bedel
sınırına göre bedelsiz veya rayiç bedelin altında devredilebilmesine yönelik sürecin yeniden
147


tanımlanmasına ihtiyaç duyulmuştur. Buna göre kamu iktisadi teşebbüslerinin atıl durumda
bulunan varlıklarının kamu kurum ve kuruluşlarına bedelsiz veya rayiç bedelin altında
devrinde; rayiç bedeli 10.000.000 TL’nin altında bulunan varlıkların devri, ilgili bakanın
onayına tabi kılınarak söz konusu varlıkların değerlendirilmesine ilişkin sürecin
hızlandırılması ve kolaylaştırılması amaçlanmaktadır. Atıl durumda bulunan ve belirlenen
sınırdan daha yüksek değerdeki varlıkların bedelsiz veya rayiç bedelin altında devrine ilişkin
takdir yetkisi ise Bakanlar Kuruluna bırakılmaktadır. Rayiç bedelin tespiti, teşebbüs
tarafından yapılabileceği gibi bu konuda gerekli tecrübe ve yetkinliğe sahip diğer bir kamu
kuruluşuna veya bir özel sektör kuruluşuna da yaptırılabilir.
MADDE 71- Madde ile VakıfBankın gerekli organizasyonu tamamlanmak suretiyle
Banka Genel Kurulunun uygun göreceği bir zamanlama çerçevesinde Genel Müdürlüğünün
Ankara dışına nakledilmesine imkan sağlanmaktadır.
Tahvil ihracında Maliye Bakanlığının muvafakati ve kefaletinin de aranması koşulunu
içeren hüküm ilga edilmektedir. Sözü edilen koşul, Bankanın kuruluş yıllarında finansman
ihtiyacını karşılamada kolaylık sağlama amacıyla getirilmiştir. Başka bir anlatımla, anılan
koşul, malî bakımdan güçlü, itibar sahibi bir kurum olan Maliye Bakanlığının, kısacası
Devletin/Hazinenin teminatıyla ihraç edilen tahvillerin rağbet göreceği, bu suretle Bankanın
finansman ihtiyacının daha kolay karşılanacağı gerekçesiyle getirilmiştir. Oysa, günümüzde
Banka açısından böyle bir ihtiyaç bulunmamaktadır. Ayrıca diğer banka ve anonim
şirketlerden farklı olarak Bankanın tahvil ihracı için her durumda Maliye Bakanlığının
mutabakatını ve kefaletini aramasının olağan bir durum olmadığı, söz konusu mutabakatın
verilmemesi hâlinde Bankanın tahvil ihraç edemeyeceği, bu durumun ise ekonomik
gerçeklerle bağdaşmadığı açıktır. Genel düzenlemeler çerçevesinde yapılacak tahvil ihracı
için söz konusu hükmün mevcudiyetine gerek olmadığından hüküm ilga edilmektedir.
6219 sayılı “Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanunu” nun “Hukuki
Rejim” başlıklı 18 inci maddesinde; Banka ve kuracağı ortaklıklar hakkında uygulanmayacak
kanunlarda yapılan değişikliklerin işbu kanuna yansıtılmasını sağlamayı teminen gerekli
düzeltmeler ve yine Bankanın işbu maddede sayılan kanunlar arasında yer almaması
nedeniyle özellikle 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun ve 3624 sayılı Küçük
ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında
Kanun kapsamına dahil edilmesiyle uygulamada Banka aleyhine yaşanan haksız rekabetin
giderilmesi amacıyla değişiklikler yapılmıştır.
Yine aynı maddede 2490 sayılı Kanun yer almaktadır. Genel bütçeye dahil dairelerle
katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa,
mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işleri 2490 sayılı Arttırma Eksiltme ve İhale
Kanunu ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununda yazılı hükümlere göre yürütülmekte idi. 2490
sayılı Kanun, 2886 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin (a) bendi ile yürürlükten
kaldırıldığından madde metninde 2490 sayılı Kanuna yapılan atıf, 2886 sayılı Kanuna yapılan
atıfla değiştirilmiştir. Yine 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu da benzeri iş ve ihaleleri
kapsadığından ve genel bütçeye dahil idareler, katma bütçeli idareler, özel idareler,
belediyeler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, birlikler, tüzel kişiler, kamu iktisadi
kuruluşları vb. kuruluşları kapsadığından, Bankanın bu Kanun kapsamında da olmaması
nedeniyle maddeye 2886 sayılı Kanunla birlikte 4734 sayılı Kanunu da ekleme zorunluluğu
doğmuştur.
Aynı maddede sayılan bir diğer Kanun, 3460 sayılı Sermayesinin Tamamı Devlet
Tarafından Verilmek Suretiyle Kurulan İktisadi Teşekküllerin Teşkilatıyla İdare ve
Murakabeleri Hakkında Kanundur. 3460 sayılı Kanun 440 sayılı Kanunla yürürlükten
kaldırıldığından, yerine kamu iktisadi teşebbüslerini düzenleyen 233 sayılı Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 399 sayılı Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde
148


Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde
Kararnameye yer verilmiştir.
Tüm bu düzenlemeler ve 6219 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin ortaya koyduğu
duruma göre Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı, bir özel hukuk tüzel kişisidir,
kamu hukukuna tabi bir idare değildir. Bankanın; kamusal bir sermayesi bulunmadığı gibi,
Banka kamu kaynağı kullanmamakta, sermayesinin tamamı özel hukuk tüzel kişileri ile
gerçek kişilere ait bulunmaktadır ve % 25’ i halka açık olan bir bankadır. Yine 6219 sayılı
Kanunun 17 nci maddesinde Banka ve kuracağı ortaklıkların personelinin özel hukuk
hükümlerine tabi olduğu ve personel hakkında 3659 sayılı Bankalar ve Devlet Müesseseleri
Memurları Aylıklarının Tevhid ve Teadülü Hakkında Kanunun uygulanmayacağı
belirtilmektedir. Sadece bu hüküm bile Bankanın hukuki statüsünü ortaya koymaktadır.
Ancak 3624 sayılı Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanun ve 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair
Kanun, kamu kurumlarına uygulanan kanunlar olmasına rağmen, 6219 sayılı Kanunun 18 inci
maddesinde bu kanunlara atıf yapılmaması nedeniyle Banka kamu kurumu olarak
değerlendirilmekte ve bu durum da haksız olarak Bankanın mali birtakım yükümlülükler
altına girmesine neden olmaktadır. Bu nedenle 6219 sayılı Kanunun 18 inci maddesine 195 ve
3624 sayılı kanunların eklenmesi zorunlu hale gelmiştir.
Nitekim 195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanunun 29 uncu maddesi (b)
bendinde yer alan “Genel ve katma bütçeli idarelerle, il özel idareleri, belediyeler, köyler ve
iktisadi devlet teşekkülleri ve sermayesinin yarısından fazlası kamu kurumu tüzel kişilerine ait
bulunan teşekküllerin verdikleri reklam mahiyetini taşımayan ilanlar resmi ilan sayılır.”
Hükmü ve aynı Kanunun 42 nci maddesindeki “29. maddenin (b) bendinde anılan daire ve
teşekküllerle kanunla kurulan sair müesseselerin veya bunların iştiraklerinin Kurumun şubesi
bulunan yerlerde yayınlanan gazete ve dergilere verecekleri ilan ve reklamlar, ancak Basın
İlan Kurumu aracılığı ile yayınlatılabilir.” hükmü ile Kanunun kapsamı belirlenmiş ve yine
aynı Kanunun 24 üncü maddesiyle bu resmi ilanları veren kuruluşlara mali yükümlülük
yüklenmiştir. 6219 sayılı Kanunun 18 inci maddesinde 195 sayılı Kanun yer almadığından,
Banka kamu kuruluşlarından sayılmakta, dolayısıyla Kanunda yer alan mali yükümlülüğü
üstlenmek zorunda kalmakta, bu durum da VakıfBankın halka açık bir banka olması
nedeniyle, yatırımcılarda belirsizlik doğmasına neden olmakta ve Bankanın hisse değerini
olumsuz etkilemektedir. Oysa 4603 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Türkiye Halk
Bankası Anonim Şirketi ve Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanunun 1 inci
maddesinde 195 sayılı Kanunun bu bankalara uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. 6219
sayılı Kanuna da söz konusu Kanunun eklenmesiyle kamu ve özel bankalar arasında yaratılan
haksız rekabet ve eşitsizlik giderilmiş olacaktır.
Aynı şekilde 3624 sayılı Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunun 14 üncü maddesi (c) bendinde yer alan
“Sermayesinin yüzde 50’sinden fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait bankaların kurumlar
vergisine matrah olan yıllık karlarının yüzde 2’si nispetinde ödeyecekleri aidatlar” hükmüne
“(4603 sayılı Kanuna tabi bankalar hariç)” hükmü eklenmek suretiyle, 4603 sayılı Kanuna
tabi üç kamu bankası ayrık tutulmuştur. Sermayesinin tamamı Hazineye ait bankaların
Kanuna tabi olmayıp, VakıfBank’ın tabi olması hakkaniyetsizliği ortaya koymaktadır.
195 ve 3624 sayılı Kanunların Banka ve ortaklıklarına uygulanmayacağına ilişkin
hükümle Bankanın hukuki statüsü de netlik kazanacaktır.
6219 sayılı Türkiye Vakıflar Bankası Türk Anonim Ortaklığı Kanununun “Hukuki
Rejim” başlıklı 18 inci maddesinde öngörülen değişikliklerin 1/1/2000 tarihinden itibaren
geçerli olmasını ve Banka ve ortaklıkları hakkında yargı mercilerine açılmış davalar ve icra
takiplerini kapsamasını sağlamak için 6219 sayılı Kanuna geçici madde eklenmesi
öngörülmüştür.
149


MADDE 72- Madde ile kademe ilerlemesine dair muhtelif maddelerde yer alan
hükümler tek madde hâlinde birleştirilmekte ve kademe ilerlemesi için gerekli şartlar yeniden
belirlenmektedir.
MADDE 73- Madde ile bazı üst düzey kadrolara atanacakların özel kurumlarda veya
serbest olarak çalıştıkları sürelerin maddedeki sınırlamaya tabi olmaksızın dikkate alınması
öngörülmektedir.
MADDE 74- Madde ile yabancı memleketlerin resmî kurumlarında veya uluslararası
kuruluşlarda görev alacak memurlara üç yılda bir verilecek iznin, Başbakan yerine ilgili bakan
tarafından verilmesi öngörülmektedir.
MADDE 75- Madde ile kadrosu kaldırılan memurların yeni kadrolarına atanmalarına
ilişkin hususlar yeniden düzenlenerek, bunların eski kadrosu ile yeni kadrosu arasında ücret
farklılığı olması hâlinde bu farkın tazminat olarak ödenmesi öngörülmektedir. Bu düzenleme
ile teşkilat kanunlarında yapılan değişiklikler sırasında her kanuna ayrı ayrı konulan hükümler
yerine, memurların temel kanunu olan 657 sayılı Kanuna hüküm konularak sürekli
uygulanabilecek olan bir düzenleme yapılmaktadır.
Hâlen, 4046 sayılı Kanunda, özelleştirilen kuruluşların nakle tabi personelinin diğer
kamu kurumlarına nakledilmesine yetki veren ve bu personelin özlük haklarını düzenleyen
özel bir düzenleme varken, teşkilat yapısının değişmesine bağlı olarak kadro nitelikleri
değişen kurumlarda açığa çıkan personelin ihtiyaç duyulan kurumlara nakline ilişkin genel bir
düzenleme bulunmamaktadır. Getirilen düzenleme ile Devlet Personel Başkanlığına verilen
genel bir yetkiyle kamuda dengeli personel dağılımının sağlanmasına da yardımcı olunacaktır.
MADDE 76- Madde ile özürlülerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi amacıyla, iklim
ve ulaşım şartlarına bağlı olarak, özürlü memurların mesai saatlerinin farklı düzenlenebilmesi
konusunda üst yöneticiler ve mülkî amirlere yetki verilmiştir.
Ayrıca, kamu görevlilerine, teknolojik gelişmelere uygun olarak ve günün şartlarına
göre, gerektiğinde evlerinde, özel ofislerde veya benzeri başka yerlerde çalışabilmelerine
imkân sağlamak amacıyla, yürütülen hizmetlerin özelliklerine göre, memurların çalışma saat
ve süreleri ile görev yerlerine bağlı olmaksızın çalışabilmelerine ilişkin hususlar
düzenlenmektedir.
MADDE 77- Madde ile günün yirmidört saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde
çalışan memurların çalışma saat ve şekillerinin kurumlarınca düzenlenmesine imkân
tanınmıştır. Hâlen Devlet Personel Başkanlığının muvafakati alınarak belirlenen çalışma
saatleri, bürokrasinin azaltılması anlayışı çerçevesinde kurumlara bırakılmaktadır.
Ayrıca, kadının ve annenin korunması ilkesinden hareketle, kadın memurlara
hamileliklerinin yirmi dördüncü haftasından itibaren veya doktor raporuna dayalı olarak daha
önceki süreler ile doğumdan sonraki bir yıl süreyle gece nöbeti ve gece vardiyası görevi
verilemeyeceği, özürlü memurlara da isteği dışında gece nöbeti ve gece vardiyası görevi
verilemeyeceği hususunda düzenleme yapılmaktadır.
MADDE 78- Madde ile sosyal devlet olmanın gereklilikleri, günümüzün değişen
şartları, uluslararası sözleşmeler ve sendikalar ile sivil toplum kuruluşlarının önerileri dikkate
alınarak, memurlara verilen mazeret izinleri yeniden düzenlenmektedir.
MADDE 79- Madde ile sosyal devlet olmanın gereklilikleri, günümüzün değişen
şartları, uluslararası sözleşmeler ve sendikalar ile sivil toplum kuruluşlarının önerileri dikkate
alınarak, memurlara kendilerinin ve yakınlarının hastalanmaları hâlinde verilecek hastalık ve
refakat izinleri düzenlenmektedir. Özellikle ücretli refakat izni mevzuatımız açısından önemli
bir yeniliktir. Memurların birinci derece yakınlarının bakıma muhtaç hâle gelmesi ve refakatin
tıbbî olarak zorunlu olması hâlinde üç aya kadar ücretli refakat izni verilmesi gerektiğinde bu
sürenin bir katına kadar uzatılabilmesi öngörülmektedir. Mevcut mevzuat çerçevesinde, bu
durumdaki memurlar, refakat için yıllık izin veya mazeret izinlerini kullanmakta, aylıksız izin
almakta ya da etik dışı yollara başvurarak rapor almak zorunda kalmaktayken, getirilen
düzenleme ile sorun kalıcı ve insanî bir şekilde çözüme kavuşturulmaktadır.
150


MADDE 80- Madde ile sosyal devlet olmanın gereklilikleri, günümüzün değişen
şartları, uluslararası sözleşmeler ve sendikalar ile sivil toplum kuruluşlarının önerileri dikkate
alınarak, memurlara verilecek aylıksız izne ilişkin usûl ve esaslar yeniden belirlenmekte,
memurun aylıksız izin alması kolaylaştırılmakta ve izin süresi artırılmaktadır.
MADDE 81- Maddede memur bilgi sistemi ve özlük dosyalarının tutulmasına ilişkin
düzenlemelere yer verilmiştir. Tüm vatandaşlık işlemlerinde olduğu gibi memur bilgi
sisteminde de Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının esas alınması öngörülmektedir.
Düzenleme ile memurların başarı, yeterlik ve ehliyetlerinin tespitinde, kademe
ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye ayrılmasında veya hizmetle ilişkilerinin
kesilmesinde, hizmet gerekleri yanında özlük dosyalarının göz önünde bulundurulması esas
alınmıştır.
MADDE 82- Madde ile olağanüstü gayret ve çalışmaları ile emsallerine göre başarılı
görev yaparak kamusal fayda ve vatandaşa sunulan hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesinde
somut olaylara ve verilere dayanılarak katkı sağladığı tespit edilen memurlara başarı belgesi
ve ödül verilmesi hususları düzenlenmiştir. Ödül miktarı günün şartlarına göre yeniden
belirlenerek teşvik edici bir nitelik kazanmıştır.
MADDE 83- Madde ile disiplin cezası vermeye yetkili disiplin amirlerinin tespitine
ilişkin düzenlemeye yer verilmektedir. Sicil sisteminin kaldırılmasıyla disiplin amirlerinin
rolü artmış, taşrada görev yapan memurların disiplin açısından takibinin merkezden
yapılmasının zorluğu dikkate alınarak valiler ve kaymakamların disiplin amiri olarak
pozisyonları güçlendirilmiştir.
MADDE 84- Madde ile disiplin cezası verilmesini gerektiren bazı fiil ve hâller, günün
şartları, ilgili kesimlerin talepleri ve mevcut 125 inci maddenin uygulanmasında karşılaşılan
sorunlar dikkate alınarak yeniden düzenlenmektedir.
MADDE 85- Mevcut düzenlemede, kendilerine disiplin cezası olarak aylıktan kesme
veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verilenlerin, Bakanlar Kurulu Kararı ile atama
yapılan kadrolar ile valilik, büyükelçilik, müsteşarlık, müsteşar yardımcılığı, genel müdürlük,
genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlığı görevlerine atanamayacakları belirtilmesine
rağmen, maddede zikredilmeyen “kurum başkanı”, “genel sekreter”, “bölge ve il müdürü”
gibi kadrolar açısından bir düzenleme yer almadığından, uygulamada tereddütler
yaşanmaktadır. Madde ile aylıktan kesme veya kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile
tecziye edilenlerin atanamayacağı görevler yeniden belirlenerek mevcut uygulamadaki
tereddütler giderilmektedir.
MADDE 86- Mevcut düzenlemede disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve
kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir üst disiplin amirine yoksa disiplin kurullarına
yapılabilmekteyken, yapılan düzenleme ile söz konusu cezalara itirazların doğrudan disiplin
kurullarına yapılabilmesinin önü açılmıştır. Memurların üyesi olduğu sendika temsilcilerinin
de disiplin kurullarına üye olduğu göz önüne alındığında; getirilen düzenleme ile uyarma ve
kınama cezalarına itiraz müessesesi daha etkin hâle getirilmektedir.
Yine madde ile aylıktan kesme cezalarına karşı da disiplin kuruluna itiraz imkanı
getirilmekte, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı da yüksek disiplin kuruluna
itiraz edilebilmesine imkân tanınmaktadır. Ayrıca Anayasada yapılan değişikliğe paralel
olarak uyarma ve kınama cezalarına karşı da yargı yolu açılmıştır.
MADDE 87- Madde ile kamu kurum ve kuruluşlarının her kademedeki personelinin
yetiştirilmesi ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanarak kamu hizmet kalitesinin artırılması
konularında Devlet Personel Başkanlığı görevli ve yetkili kılınmaktadır.
MADDE 88- Hâlen, kamu personeline ilişkin veriler hem çok sınırlı bilgileri
içermekte hem de üç ay gecikmeli olarak tutulabilmektedir. Madde ile Devlet Personel
Başkanlığının, kuruluş kanunlarına ve bütçe türlerine bağlı kalınmaksızın tüm kamu kurum ve
kuruluşlarının teşkilat yapılarına ve personeline ilişkin konularda gerekli gördüğü bilgi ve
dokümanları kamu kurum ve kuruluşlarından istemeye yetkili olduğu ve kamu kurum ve
151


kuruluşlarının istenilen bilgi ve dokümanları vermekle yükümlü olduğu ve söz konusu
yükümlülüğün yerine getirilmemesinden doğacak olan zararların ilgili kurumun üst amirine
rücû edileceği hükme bağlanmaktadır. Böylece, kamu personeline ilişkin bilgiler güncel
olarak kayıt altına alınabilecek, kamunun elindeki insan gücü profili görülecek, istatistikler
üretilecek, geleceğe dönük projeksiyonlar yapılabilecektir. Ayrıca şu an için önemli zaman
alan bazı işlemler, çok basit bir şekilde sonuçlandırılabilecektir.
MADDE 89- Madde ile memurların kurumlar arası geçici süreli görevlendirilmeleri
konusu günün ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmektedir. Kurumlar arası geçici süreli
görevlendirme konusunda talep olmasına ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda hüküm
bulunmasına rağmen bu hükümlerin uygulama kabiliyeti çok sınırlı kalmıştır. Kurumlar arası
geçici görevlendirme, ancak teşkilat kanunlarında yer alan sınırlı sayıda kurum için özel
hükümlere göre yürütülmektedir. Getirilen düzenleme ile memurun isteği de dikkate alınarak,
belirli koşullar altında ve belirli süreler ile kurumlar arasında geçici görevlendirme
yapılmasına imkân sağlanmaktadır.
MADDE 90- Madde ile Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri, Millî Eğitim,
Bayındırlık ve İskân, Sağlık, Tarım ve Köyişleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlıkları ile
Devlet Su İşleri, Karayolları, Orman, Basın Yayın ve Enformasyon, Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Gençlik ve Spor,
Maden Tetkik ve Arama genel müdürlükleri, Yükseköğretim Kurulu, Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ve Özel Çevre Koruma
Kurumu başkanlıkları merkez teşkilatında kadro karşılığı sözleşmeli olarak, uzman ve uzman
yardımcısı istihdam edilebilmesi, ayrıca taşra teşkilatı bulunan bakanlıkların taşra teşkilatında
uzman personel görevlendirebileceği hükme bağlanmaktadır.
Getirilen düzenleme ile anılan bakanlık ve kurumlarda istihdam edilecek uzman
personelin göreve alınma koşulları ile uzmanlığa atanma usûl ve esasları ayrıntılı olarak
düzenlenmektedir. Diğer taraftan benzer nitelikte görev ifa eden kariyer uzmanlar arasındaki
ücret dengesizliklerinin giderilmesine yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. Bu kapsamda;
- Uzman yardımcılığına atanabilmek için aranacak şartlar,
- Uzman yardımcılığı giriş, yazılı ve sözlü sınavlarının usûl ve esasları,
- Uzman yardımcılığına atandıktan sonra uzmanlığa atanmada aranacak şartlar,
- Uzman ve uzman yardımcılarına ödenecek ücretler, ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Ayrıca, uzman ve uzman yardımcılarına ilişkin olarak maddede düzenlenen ücrete
ilişkin hususların sadece yeni ihdas edilen uzman ve uzman yardımcıları için değil, daha önce
ihdas edilmiş olan kariyer uzmanlıklardan, 152 nci maddenin “II- Tazminatlar” fıkrasının
“(A) Özel Hizmet Tazminatı” bendinin bu Kanunla eklenen (ğ) alt bendinde belirtilenler,
Türkiye Büyük Millet Meclisi uzman ve uzman yardımları ile 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların başuzman, uzman ve uzman yardımcıları hakkında da uygulanması hükme
bağlanmaktadır. Bununla birlikte, kapsamdaki kariyer uzmanlar için belirlenmiş olan
ücretlerdeki standardizasyonun bozulmamasını teminen, kadro karşılığı sözleşmeli olarak
istihdam edilecek uzmanların, diğer mevzuat uyarınca görev yaptıkları kurum personelinin
yararlandığı tazminat, ek ödeme, döner sermaye, ikramiye, fazla mesai ve benzeri başka bir ad
altında herhangi bir ödemeden yararlanamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır.
Yine, uzman yardımcıları için belirlenen uzman yardımcılığına giriş, yazılı ve sözlü
sınav usûl ve esasları, kariyer personelin düzenlendiği 36 ncı maddenin “Ortak Hükümler”
bölümünün (A) fıkrasının (11) numaralı bendinde belirtilen kadroların yardımcıları ve
stajyerleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi uzman yardımları ile 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici
kurumların uzman yardımcıları ile diğer meslek personelinin yardımcı ve stajyerleri hakkında
da uygulanacaktır.
152


MADDE 91- Madde ile uzman ve uzman yardımcılarının özlük hakları, kadroları ile
sicile ilişkin geçiş hükümleri düzenlenmektedir. Bu kapsamda,
- Kanunun yayımı tarihinde görev yapmakta olan uzman yardımcısı, uzman ve
başuzmanların, almakta oldukları, her türlü ödemeler toplamı net tutarının, bu Kanunla yeni
ihdas edilen uzmanlar için belirlenen ek 40 ıncı maddenin (D) fıkrasına göre her türlü
ödemeler toplamı net tutarından daha fazla olması hâlinde, bunların malî hakları, bu Kanunun
yayımı tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre belirlenmeye devam
edilecektir. Anılan personelin ücretleri dondurulmayacak, bunlar kadrolarında kaldıkları
müddetçe bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri çerçevesinde
ücret almaya devam edecektir.
- Kanunun yayımı tarihinde görev yapmakta olan uzman yardımcısı ve uzmanların,
almakta oldukları, her türlü ödemeler toplamı net tutarının, ek 40 ıncı maddenin (D) fıkrasına
göre her türlü ödemeler toplamı net tutarından daha düşük olması hâlinde, bunların malî
hakları yeni ücret miktarına yükseltilecektir.
Ayrıca, sicil sistemi kaldırıldığından, kazanılmış hakların korunması ilkesinden
hareketle, Kanunun yayımı tarihinden önceki son altı yıllık sicil notu ortalaması doksan ve
daha yukarı olanlardan bir kademe ilerlemesi uygulamasından yararlanmamış olanlar
hakkında, 64 üncü maddenin ikinci fıkrasının değişiklikten önceki hükmün uygulanacağı
hükme bağlanmış, altı yıldan daha az süreyle doksan ve daha yukarı sicil notu ortalaması
bulunanlar için kademeli bir düzenleme öngörülmüştür.
Diğer taraftan, benzer nitelikte görev ifa eden kariyer uzmanlar arasındaki ücret
dengesizliklerinin giderilmesine yönelik düzenlemeler getirildiğinden, aynı unvanda olmakla
birlikte farklı hizmet sınıfında bulunma nedeniyle özlük hakları farklı olarak belirlenen bazı
uzmanlıkların hizmet sınıfları, genel idare hizmetleri olarak değiştirilerek aynı unvana sahip
uzmanlar arasındaki ücret farklılıkları giderilmektedir.
MADDE 92- Madde ile yeni ihdas edilen kadroların özel hizmet ve denetim
tazminatları, ek göstergeleri, makam tazminatları ve kadrolarına ilişkin düzenlemeler, sicil
sisteminin kaldırılmasıyla ilgili hususlar, günün değişen şartları nedeniyle uygulama imkânı
kalmayan, yeniden düzenlenmesi ya da değiştirilmesi gereken hükümlere ilişkin düzenlemeler
yapılmaktadır. Bu kapsamda;
- Çocuk için ödenmekte olan aile yardımı ödemesinde iki çocuk sınırlaması
kaldırılmaktadır.
- 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun yürürlüğe girdiği tarihte 27 olan üniversite
sayısının 146’ya çıkmış olması, mevcut yapısı ile Yükseköğretim Denetleme Kuruluna ilgili
mevzuat çerçevesinde verilmiş olan görevlerin gerektiği gibi yürütülebilmesini oldukça
güçleştirmiş, hem üye sayısının artırılmasını, hem de denetlemenin gerektirdiği meslekî
formasyona sahip yeterli sayıda denetim elemanının istihdamını öngören bir değişikliliği
zorunlu kılmıştır. Bu çerçevede üyelerin belirleneceği kurum veya meslek grupları ile üye
sayıları yeniden düzenlenmiş, ayrıca Denetleme Kurulunun görev tanımına ve iş yüküne
uygun olarak yeteri kadar denetim elemanının istihdamı öngörülmektedir.
- 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 inci maddesinin (D) bendine göre
beşyüz TL tutarında yapılan ödeme tutarı yediyüzelli TL’ye yükseltilmektedir.
- Sendika üyesi kamu görevlilerine üç ayda bir 45 TL toplu görüşme primi ödenmesi
öngörülmektedir.
- Değişik statülerde görev yapan sözleşmeli personelin de 657 sayılı Kanuna tabi
Devlet memurlarla aynı usul ve esaslara göre aile yardımından faydalanması amacıyla
düzenleme yapılmaktadır.
- 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapılarak sözleşmeli personelin
sendikaya üye olamayacağı yönündeki uygulama imkanı olmayan hüküm yürürlükten
kaldırılmaktadır. Yine, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 sayılı cetvelinde yer
alan personele ödenecek ek tazminat miktarı artırılmaktadır.
153


- Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığında çalıştırılacak
personel sayısı yüzden yüzyetmişbeşe çıkarılmaktadır.
- 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14/A maddesi uyarınca beşyüz TL’yi
geçmemek üzere ödenen tutar yediyüzelli TL’ye yükseltilmektedir.
MADDE 93- Bu madde ile 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamaları Hakkında Kanuna bir geçici madde eklenmesi öngörülmektedir.
Özelleştirme uygulamalarına yönelik olarak açılan iptal davalarında, idari yargı
mercilerince kimi zaman özelleştirme uygulamalarının bütün sonuçlarıyla birlikte
tamamlanarak, özelleştirme konusu kuruluşun ihaleyi kazanan yatırımcıya devir ve teslim
edildiği aşamada yürütmenin durdurulması ve iptal kararları tesis edilebilmektedir.
Özelleştirme uygulamalarına yönelik tesis edilen yürütmenin durdurulması ve iptal
kararları üzerine yatırımcılara yapılan başvurulardan sonuç alınamaması üzerine özelleştirilen
kuruluşun geri alınmasına ilişkin dava açma yoluna gidilmektedir. Davalara konu olan
kuruluşlarda devir sonrasında yatırımcı tarafından kimi zaman ticari gerekçelerle kimi zaman
ise ihale şartnamesinde yer alan yatırım taahhütleri ile devir sözleşmesinin gereği olarak idari,
mali ve hukuki yönden bazı değişikliklere gidilmekte ve bir takım yatırımlarda, bazı borç ve
taahhütlerde bulunulabilmektedir. Yeni durumun getirdiği mali tablo söz konusu davalarda
davalı yatırımcı tarafından, karşı davalar açılmak suretiyle özelleştirme bedeli, yapılan
yatırımların maliyeti ve mahrum kalınan karın İdareden faizi ile birlikte tazmini talep
edilebilmektedir.
Özelleştirme işlemleri tamamlanarak devir işlemleri sonuçlandırılan kuruluşlara ilişkin
mahkemelerce verilen yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının uygulanması, söz konusu
kuruluşları devralanlar tarafından üretim, yatırım, istihdam ve bunlara bağlı her türlü ticari ve
mali tasarruflarda bulunulması ve böylece devir tarihi ile yürütmenin durdurulması ve iptal
kararları tarihi arasında önceki duruma göre fiilen geri dönülemeyecek bir yapı ortaya çıkması
nedenleriyle oluşan fiili imkansızlık karşısında hem alıcı firmalar hem de İdare büyük
sıkıntılar yaşamaktadır.
Geri alma davalarında tesis edilecek kararların kamuya olan maliyeti, özelleştirme
gelirinden daha fazla geri alma bedeli ödenme ihtimali ve dolayısıyla kamunun daha fazla
zarara uğramasının söz konusu olacağı, yatırımcıların belirsizlik sürecinde kuruluşa yatırım
yapmada isteksiz davranma durumları nedeniyle ekonomiye olan katkısının azalması ile
ulusal ve uluslararası ticari çevrelerde özelleştirme uygulamalarına olan güvenirlilik dikkate
alındığında, bu kararların infaz edilmemesi yönünde işlem tesis edilmesinin kamunun yararına
olacağı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bu çerçevede; verilen mahkeme kararları üzerine İdarece herhangi bir işlem tesis
edilmeyeceği ve bu konuda İdarece açılan davalardan feragat edileceği yönünde madde
düzenlemesi önerilmektedir.
MADDE 94- Madde ile 6200 sayılı Kanuna ek 2 nci ve geçici 7 nci madde eklenmesi
önerilmektedir. Anılan Kanuna eklenmesi önerilen ek 2 nci madde ile Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünce 6200 ile 1053 sayılı Kanunlara göre yapılan barajlardan ve/veya tesislerden
belediyelere sağlanan içme suyu tahsislerine ait tesislerin yatırım bedellerinin geri
ödemelerine ilişkin yeknesaklığın sağlanması öngörülmüştür.
6200 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen geçici 7 nci madde ile Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünce 6200 ile 1053 sayılı Kanunlara göre yapılan barajlardan ve/veya tesislerden
belediyelere sağlanan içme suyu tahsislerine ait tesislerin yatırım bedellerinin geri
ödemelerine ilişkin mevcut farklı uygulamalardan ve sair nedenlerden kaynaklanan
problemlerin giderilmesi ve ödenmemiş geri ödemelerin tahsilatı için imkan tanınması ve bu
meyanda protokollerinin revize edilmesi sağlanmaktadır.
MADDE 95- Madde ile Maliye Bakanlığının hükümet konaklarının yapımını
programlama, satın alma işlemlerini yürütme ve bunların onarımlarını yapma yetkisi, 2009
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunuyla İçişleri Bakanlığına devredilmiş ve uygulama 2010
154


Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasıyla devam
ettirilmiştir. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 1/4/2010 tarihli ve E:2009/10, K:2010/56 sayılı
Kararıyla, bütçe ile ilgili olmayan ve diğer kanunlarla yapılması gereken düzenlemelerin
bütçe kanunları dışındaki kanunlarla yapılması gerektiği gerekçesiyle, 2009 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununda yer alan hükümet konaklarının yapımını programlama, satın alma
işlemlerini yürütme ve bunların onarımlarını yapma şeklindeki İçişleri Bakanlığına devredilen
yetki iptal edilmiştir. Uygulamanın devamını sağlamak ve Anayasa Mahkemesi Kararının
gereğini yerine getirmek için, Maliye Bakanlığının görevleri arasından, hükümet konaklarının
yapımını programlama, satın alma işlemlerini yürütme ve bunların onarımlarını yapma
yetkisinin çıkarılması amaçlanmaktadır.
MADDE 96- Hükümet konaklarının yapımını programlama, satın alma işlemlerini
yürütme ve bunların onarımlarını yapmaya yönelik 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
13 üncü maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak 3152 sayılı Kanunun 23 üncü
maddesinde değişiklik yapılması amaçlanmaktadır.
MADDE 97- Yap-işlet-devret (YİD) yatırım projelerinin karar ve uygulama
süreçlerinin hızlandırılması, uygulamanın kolaylaştırılması, sözleşme onayına ilişkin YPK
süreci nedeniyle uzayan sürelerin kısaltılması ve YİD projeleri uygulama sözleşmelerinin
doğrudan ilgili bakanlık nezdinde onaylanabilmesine imkan tanınması ve böylece 3996 sayılı
Kanunun kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla bu madde hazırlanmıştır. YİD projelerinin
yüksek maddi kaynak veya ileri teknoloji gerektirmesi ve uluslararası boyutunun bulunması
uzun bir hazırlık sürecini de beraberinde getirmekte olup, bu projelerin hazırlanması ve
yürütülmesi safhasındaki müşavirlik hizmeti alımının 4734 sayılı Kamu İhale Kanunundan
muaf tutulması ile sürecin kısaltılması ve uygulamanın kolaylaştırılması amaçlanmaktadır.
Söz konusu hizmet alımına ilişkin esas ve usullerin Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenmesi
öngörülmektedir.
3996 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine dayanılarak hazırlanan ve 1/10/1994 tarihli ve
22068 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6/8/1994 tarihli ve 94/5907 sayılı
Kararnamenin eki Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde
Yaptırılması Hakkında 3996 Sayılı Kanunun Uygulama Usul ve Esaslarına İlişkin Kararın;
“Taşınmaz Malların Kullanılması” başlıklı 38 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında;
“uygulama sözleşmesinde gösterilmek kaydı ile kamulaştırma bedelinin kısmen idarece
ödenmesi halinde, taşınmazın tamamı üzerinde görevli şirket lehine daimi ve müstakil nitelikli
üst hakkı tesis edilebileceği, bedeli idarece ödenen taşınmazlar için kullanım bedeli alınacağı,
taşınmazın mülkiyetinin Hazineye veya ilgili kamu kurum veya kuruluşuna ait olması halinde,
bedeli mukabilinde görevli şirket lehine daimi ve müstakil nitelikte üst hakkı tesis
edilebileceği” yönünde düzenlemeler yapılmıştır.
Diğer taraftan, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile bu Kanun hükümlerine göre
yürürlüğe konulan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre;
çeşitli yatırımların yapılması amacıyla Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların
üzerinde ilgilileri lehine bedeli karşılığında irtifak hakkı tesis edilmekte, Devletin hüküm ve
tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde ise yine bedeli karşılığında kullanma izni
verilmektedir.
Ayrıca, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma
Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun ek 2 nci maddesinin
birinci fıkrasında; “Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar üzerinde tesis edilecek
irtifak hakları ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde verilecek
kullanma izinlerinden, irtifak hakkı veya kullanma izni bedellerine ilave olarak, bu alanlarda
yürütülen faaliyetlerden elde edilecek tüm hâsılatın yüzde 1’i oranında Hazinece pay
alınacağı” yönünde hükme yer verilmiş ve aynı maddenin ikinci fıkrasında ise hasılat payının
indirimli olarak alınacağı veya hiç alınmayacağı irtifak hakkı ve kullanma izinleri belirtilerek
istisnalar sayılmıştır.
155


Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerine göre; YİD modeliyle gerçekleştirilecek
yatırım ve hizmetler için görevli şirketin kullanımına bırakılacak olan mülkiyeti kamu kurum
veya kuruluşlarına (kamu iktisadi teşebbüsleri dahil) ve Hazineye ait taşınmazlar ile bedeli
idare tarafından ödenmek suretiyle kamulaştırılarak tapuda idare veya Hazine adına tescil ya
da tapudan terkin edilen taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler
için yatırımcılar lehine tesis edilecek irtifak hakları veya yatırımcılara verilecek olan kullanma
izinleri için her yıl irtifak hakkı ve kullanma izni bedelleri ve ayrıca, bunların işletmeye
geçmesinden sonra ise, bunların işletilmelerinden elde edilecek tüm hasılattan Hazinece % 1
oranında ayrıca pay alınmasının, bir kamu yatırımı olan YİD modeliyle yürütülecek proje ve
yatırımlara özel sektörün ilgisini azaltabileceği değerlendirilmektedir.
Ayrıca, kamu-özel sektör işbirliği çerçevesinde veya özel sektörün finansman
imkanlarından faydalanmak üzere YİD modeli çerçevesinde yapılacak sözleşmelerde kamu
mallarının kullanımı ile ilgili alınacak paylar çok yüksek maliyet getireceği için, bu projeleri
verimli olmaktan çıkaracaktır. Bu projeler, özel sektörün dinamizminden ve sermaye
gücünden yararlanmak için yapılmaktadır. Ancak, yukarıda belirtilen bedeller ve hasılat payı
önemli bir maliyet oluşturmakta ve projelerin yapılamaz hale gelme riski bulunmaktadır. Bu
durumda ise idarece daha yüksek garantiler verilmek zorunda kalınmaktadır.
Açıklanan sebeplerle, madde ile; Kanun kapsamında gerçekleştirilecek yatırım ve
hizmetler için görevli şirketin kullanımına bırakılacak olan mülkiyeti kamu kurum veya
kuruluşlarına (kamu iktisadi teşebbüsleri dahil) ve Hazineye ait taşınmazlar ile bedeli idare
tarafından ödenmek suretiyle kamulaştırılarak tapuda idare veya Hazine adına tescil ya da
tapudan terkin edilen taşınmazlar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler için
kullanım bedeli ve hasılat payı alınmaması amaçlanmıştır.
MADDE 98- Gümrük Tarife Cetvelinin Avrupa Birliği (AB) mevzuatı ve
uygulamalarına uyumunun sağlanması, AB’nin kullandığı Avrupa Toplulukları Entegre
Tarifesi (TARIC) ile Entegre Tarife Yönetim Sistemi (ITMS)’nin altyapısının oluşturulması,
vergilendirme ve ticaret politikası önlemlerinin etkin uygulanmasının temin edilmesi
amacıyla, Kanunun Bakanlar Kuruluna verdiği yetki çerçevesinin netleştirilmesi
amaçlanmıştır. Her yılbaşında yenilenen Gümrük Tarife Cetvelinin diğer vergilendirme ve
ticaret politikası önlemlerini de içermesi, yıl içinde bu alanlarda yapılacak değişikliklerin
ilave bir düzenleme yapılmasına gerek olmaksızın, hızlı ve etkin bir şekilde Gümrük
Müsteşarlığı BİLGE sistemine ve uygulamalarına aktarılması hedeflenmiştir.
MADDE 99- Uzlaşma, idare ile yükümlüler arasında ortaya çıkan ihtilafların yargı
yoluna başvurulmadan, görüşme yoluyla çözümlenmesini öngören bir müessesedir.
Uzlaşma idareye; yükümlüden istenilen vergi ve cezaların bir kısmından vazgeçilmesi
karşılığında, vergi alacağının hemen tahsil edilmesi imkânını sağlamakta, bu sayede yargı
sürecinin uzaması nedeniyle doğacak sıkıntılar önlenmekte ve çok sayıda davanın takip
külfeti de ortadan kaldırılmaktadır.
Yükümlü ise, yargıya gitmesi halinde faizleriyle birlikte daha büyük tutarlara
ulaşabilecek vergi ve ceza borçlarının uzlaşılan kısmını ödemek suretiyle kalanından
kurtulmakta, ayrıca dava takip külfetinden de kurtulmaktadır.
Diğer taraftan, uzlaşma müessesesi sayesinde vergi mahkemelerinde gereksiz iş yükü
oluşması da önlenmektedir.
Sonuç olarak, uzlaşma tarafların kabul edebileceği bir çözüm olanağı sağlamaktadır.
Uzlaşma müessesesi, Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesinden sonra gelen ek
maddelerde düzenlenmiştir.
Ancak, Vergi Usul Kanununun “Gümrük ve tekel vergileri” başlıklı 2 nci maddesi,
“Gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimler bu Kanuna tabi değildir. Bu vergi ve
resimlerle ilgili olarak 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242 nci maddesi
hükümleri uygulanır.” hükmünü amir olduğundan, gümrük idaresince tahsil edilen vergiler
için uzlaşma imkanı bulunmamaktadır.
156


Teklif edilen bu madde ile, uzlaşma müessesesinin Vergi Usul Kanununda yer alan
düzenlemeye benzer şekilde Gümrük Kanununa alınması, bu sayede iç vergilerde olduğu gibi
gümrük idaresince alınan vergiler için de uzlaşma imkanından yararlanılabilmesinin temini
amaçlanmaktadır.
MADDE 100-Mevcut düzenleme, ajans personel harcamalarının gerçekleşen en son
yıl bütçe gelirlerinin %15’ini aşamayacağını öngörmektedir. Ancak bu durum henüz yeni
kurulan ve yerel katkı paylarını tahsil etmekte zorlanan ajanslar bakımından büyük sıkıntı
doğurmaktadır. Bu nedenle madde ile 5449 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin son fıkrasının
uygulanması, kurumsallaşmanın ve gelirlerin yeterli düzeye ulaşacağı düşünülen 2013 bütçe
yılına kadar ertelenmektedir.
MADDE 101- 5664 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde
tanımlanan hak sahiplerine yapılan KEY ödemelerinde EGYO’nun yükümlülüğünü aşan
kısmı Hazinece EGYO’ya ödenmektedir. Bu uygulamaya paralel olarak, EGYO tarafından
5664 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde tanımlanan hak
sahiplerine ödenen kâr payının, EGYO’nun yükümlülüğünü aşan kısmının da Hazine
tarafından karşılanmasını teminen bu madde düzenlenmiştir.
MADDE 102- Her yıl bütçe kanunlarında yer alan hükümlerin, Sayıştay Başkanlığının
eleştirileri de dikkate alınarak düzeltilmiş hali ile ilgili Kanunda yer almasını teminen
düzenleme yapılmıştır.
MADDE 103- Türkiye Kalkınma Bankasının merkezinin belirlenmesi ana sözleşmeye
bırakılmıştır.
MADDE 104- 5411 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinde yapılan değişiklik ile,
Avrupa Birliği direktifleri ile uyumlu olarak sır niteliğini haiz bilgilerin üst seviyede
korunmasını teminen, Kurumun elde edeceği bilgileri ceza soruşturma ve kovuşturmaları
kapsamında savcılıklar ile ceza mahkemelerine verebileceği hüküm altına alınmaktadır.
Madde ile ayrıca Kurul Başkan ve üyeleri ile Kurum personelinin görevleriyle bağlantılı
olarak başlatılan soruşturma ve kovuşturmalar ile ilgili bilgi taleplerinin yerine getirilmesine
imkan tanınmıştır. Ayrıca, bankaların sır saklama yükümlülüğü dışında bulunan durumlar,
sadece öngörülen amaçlar ile sınırlı kalınması ve gizlilik sözleşmesi yapılması koşuluyla
belirlenmiştir. Bankaların sermayelerinin yüzde onu veya daha fazlasını temsil eden
paylarının satışı amacıyla muhtemel alıcıların yapacakları değerleme çalışmaları ile
sermayelerinin yüzde on veya daha fazlasına sahip olan kredi kuruluşu ile finansal
kuruluşların konsolide finansal tablo hazırlama çalışmalarında ve iç denetim uygulamalarında
veya alacaklarının ve alacaklarına dayalı menkul kıymetlerin satışı amacıyla yapılacak
değerleme çalışmalarında ya da derecelendirme hizmeti alınmasına yönelik işlemlerde
kullanılmak üzere bilgi ve belge taleplerinin sadece bu amaçlar ile sınırlı kalınması ve gizlilik
sözleşmesi yapılması koşuluyla bankalarca karşılanmasına imkan verilmiştir.
5411 sayılı Kanunun 82 nci maddesinde yapılan değişiklik ile, Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumunun Merkezi İstanbul olarak belirlenmiştir.
5411 sayılı Kanunun 95 inci maddesinde yapılan değişiklik ile, Kurumun Merkezinin
İstanbul olarak belirlenmesine bağlı olarak Kurumun yerinde denetim yapacak meslek
personelinin yemin edeceği mahkeme olarak “İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi”
belirlenmektedir.
5411 sayılı Bankacılık Kanununa eklenen ek 1 inci madde ile, kredi kuruluşları ile
finansal kuruluşların müşterilerinin risk bilgilerinin toplanması ve bu kuruluşlarla
paylaşılması amacıyla Türkiye Bankalar Birliği nezdinde Risk Merkezi kurulması
öngörülmüştür. Kural olarak Risk Merkezi nezdindeki bütün işlem ve kayıtların gizli olması,
Anayasanın ve Uluslararası Sözleşmelerin koruduğu özel hayatın gizliliği ilkesinin de bir
sonucudur. Bu çerçevede, sır sahibinin bilgilerinin açıklanması konusunda açık rızasının
bulunması durumunda ancak belirlediği kişiye risk bilgilerinin verilebilmesi benimsenmiştir.
157


Buna ilişkin teknik alt yapının ekonomik hayatın gereklerine uygun olarak oluşturulabilmesini
teminen Türkiye Bankalar Birliğine yetki verilmiştir.
5411 sayılı Bankacılık Kanununa eklenen geçici 28 inci madde ile, Türkiye Bankalar
Birliği nezdinde kurulan Risk Merkezi faaliyete geçinceye kadar geçiş sürecinde yapılacak
işlemler düzenlenmiştir. Aynı Kanuna eklenen geçici 29 uncu madde ile de Kurum
merkezinin taşınması için geçiş süreci öngörülmüştür.
MADDE 105- Sermaye Piyasası Kanununun kaydi sistemi düzenleyen 10/A
maddesine eklenmesi öngörülen fıkrada Merkezi Kayıt Kuruluşu bünyesinde kayden izlenen
sermaye piyasası araçlarına ilişkin tedbir, haciz ve benzeri her türlü idari ve adli taleplerin
ilgili hesaplara bağlı ayrı alt hesaplar oluşturulması suretiyle Merkezi Kayıt Kuruluşunun
üyeleri tarafından yerine getirileceği hükme bağlanmaktadır. Ayrıca, bu taleplerin doğrudan
doğruya Merkezi Kayıt Kuruluşuna iletilmesi halinde ise Merkezi Kayıt Kuruluşunun bu
talebi ilgili hesapların bulunduğu üyelere elektronik ortamda yönlendirmesi ve bu üye listesini
talepte bulunan kuruma bildirmesi, bu durumda söz konusu talebin üyeye yönlendirme
tarihinde ilgili üyeye yapılmış gibi hüküm doğurması yönünde düzenleme yapılmaktadır. Bu
suretle özellikle Devlet İç Borçlanma Senetlerinin kaydileştirilmesi çalışmaları sırasında ileri
sürülen hukuki belirsizliklerin giderilmesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca, Sermaye Piyasası Kurulunun merkezinin İstanbul’da olacağı düzenlenmekte,
sermaye piyasaları açısından yoğun ilişki içinde bulunulan ülkelerde Bakanlar Kurulu
kararıyla yurt dışında temsilcilik açılması ve Kurul tarafından yurt içinde gerekli görülen
yerlerde temsilcilik açılması imkanı tanınmaktadır.
Cezai ve hukuki sorumluluk bakımından, Kurul Başkan ve üyeleri ile personeli, 5411
sayılı Bankacılık Kanununun ilgili maddelerine tabi tutulmaktadır.
Sermaye Piyasası Kurulu giderlerini, kayda aldığı menkul kıymet tutarlarından çeşitli
oranlarda kesinti yaparak oluşturduğu bütçesinden karşılamaktadır. Ancak, Kurul, sadece
menkul kıymetleri kayda almamakta, borsalar, piyasalar ve diğer teşkilatlanmış piyasalar,
takas ve saklama kurumları ve MKK gibi piyasa aktörlerine ilişkin olarak da düzenleme,
izleme, inceleme ve denetleme faaliyetlerini yerine getirmektedir. Bunun yanında Kurul, 5018
sayılı Kanun uyarınca belirli dönemler içerisinde bütçe fazlasını genel bütçeye aktarmaktadır.
Maddenin dördüncü fıkrasındaki bu düzenleme ile Sermaye Piyasası Kurulunun operasyonel
kapasitesi ve faaliyetlerini sürdürürken her aşamada muhafaza etmek zorunda olduğu
bağımsızlığının ve mümkün mertebe istikrarlı, öngörülebilir ve planlanabilir bir bütçeye sahip
olmasının temini açısından borsalar, piyasalar ve diğer teşkilatlanmış piyasaların, takas ve
saklama kurumlarının ve MKK’nın faiz hariç gelirlerinin önceden belirlenmiş olan bir
oranının SPK’nın bütçesine gelir kaydedilmesi hedeflenmiştir.
Son dönemlerde işlem hacmi çok yüksek boyutlara varmış olan ve tamamen
düzenleme/denetim dışı olan kaldıraçlı döviz ve kıymetli maden ticareti özellikle küçük
tasarruf sahipleri için muhtemel riskler oluşturmaktadır. Maddenin beşinci fıkrası bu ticaretin
düzenlenebilmesi için gerekmektedir.
Altıncı fıkrada, dördüncü fıkrada yapılan düzenleme karşısından eski hüküm
niteliğinde bulunan Sermaye Piyasası Kanununun 40 ıncı maddesinin ilgili hükümleri
yürürlükten kaldırılmaktadır.
Sermaye Piyasası Kanununda geçici 6 ncı maddesiyle sermaye piyasası araçlarının
kaydileştirilmesine ilişkin bir süreç belirlenmiş olmakla birlikte, bu sürece uygun olarak
teslim edilmeyen sermaye piyasası araçlarının hukuki akıbeti konusundaki boşluk
doldurulmamıştır. Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki altı yıllık süre 31/12/2008 tarihinde
sona ermiştir. Sermaye Piyasası Kanununun geçici 6 ncı maddesinde yapılan değişiklik ile,
Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayden izlemenin başladığı tarihi izleyen beşinci yılın
sonuna kadar maddenin birinci fıkrası uyarınca teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları
hisse senedi ise, ihraççıya kanunen intikal edecektir. Maddenin yürürlüğe girmesinden önce
Kurul tarafından kaydileştirilmelerine karar verilmiş olmakla birlikte geçici
158


6 ncı maddenin ikinci fıkrasında belirlenen sürede Merkezi Kayıt Kuruluşuna teslim
edilmemiş sermaye piyasası araçlarına ilişkin olarak bir hak düşürücü süre ihdas edilmiştir.
Bu süre içinde hak sahipleri kendi isimlerine kaydileştirmeyi sağlayabilecekken bu sürenin de
geçirilmesiyle teslim edilmemiş olan sermaye piyasası araçlarının mülkiyeti ihraççıya intikal
edecektir.
Mülkiyeti bu şekilde ihraççıya intikal eden sermaye piyasası araçlarından doğan haklar
hisse senetlerinin ihraççıya intikal tarihinde kendiliğinden sona erecektir. Söz konusu
senetlerin temsil ettiği haklar Kanun hükümlerine göre Merkezi Kayıt Kuruluşunda
kaydedilerek, payların satışı ihraççılarca üç ay içerisinde yapılacaktır. Teslim edilmeyen
sermaye piyasası araçları borçlanma aracı ise, bu araçlardan doğan alacaklar, bu tarihte
zamanaşımına uğrayacaktır. Maddede belirlenen yedi yıllık süre hak düşürücü süredir. Hak
düşürücü sürenin gerek öğretide gerek yargı kararları ile kabul edilen hukuki etkisi bu süre
içinde bir hakkın korunmasına yarayan eylemlerin yapılmamasıyla hakkın kendisini sona
erdirmesidir. Hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra bu kıymetlere ilişkin olarak hazine
dışında hiç bir ayni, şahsi, yönetimsel ve mali hak iddiasında bulunulamayacağı yönünde
düzenleme yapılarak, bu kıymetlere ilişkin tüm hakların bir bütün olarak ihraççıya geçtiği
vurgulanmıştır.
Sermaye Piyasası Kanununa eklenen geçici 13 üncü maddeyle Kurul merkezinin
İstanbul’a taşınmasına ilişkin hususlar düzenlenmektedir.
MADDE 106- 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 22 nci
maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde geçen "risk" ibaresi, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasının Risk Merkezine ilişkin görevlerinin sona ermesi nedeniyle maddeden
çıkartılmıştır.
Merkez Bankasının mali bağımsızlığına ve kamuya kaynak sağlamaması yönündeki
ilkeye uygun olarak Hazine adına gerçekleştirdiği işlemlerden ücret almasına, buna karşın
Hazinenin etkin nakit yönetimi çerçevesinde Hazine hesaplarının belirlenen usul ve esaslar
dahilinde ve Banka’nın likidite yönetimi politikaları ile uyumlu şekilde Bankaca veya
doğrudan Hazine Müsteşarlığı’nca nemalandırılmasına olanak sağlanması amaçlanmaktadır.
Bu hüküm, günümüz modern merkez bankacılığında Hazine işlemleri ve para politikası
uygulamalarının birbirleriyle uyumlu ancak bağımsız yürütülmesi yönündeki genel kabule
uygun olacağı gibi, hem Bankanın, hem de Hazinenin gelir ve giderlerinin şeffaflaşması
sürecini de destekleyecektir.
1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 44 üncü maddesinin
yürürlükten kaldırılması öngörüldüğünden, bu madde ile ilgili cezalar yürürlükten
kaldırılmıştır.
Risk Merkezinin Türkiye Bankalar Birliği nezdinde kurulması nedeniyle 1211 sayılı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun Risk Merkezine ilişkin 44 üncü maddesi
yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 107- Sosyal Güvenlik Kurumunun denetim hizmetlerinin etkin bir şekilde
yerine getirilerek istihdamda kayıt dışılığın önlenmesini sağlamak amacıyla Sosyal Güvenlik
Denetmenliği kariyer meslek olarak ihdas edilmektedir. Halen bu görevi yürüten kontrol
memurlarının da bu göreve atanmaları ile ilgili usul ve esaslar belirlenmektedir.
MADDE 108- 1/1/1954 tarihinde yürürlüğe giren 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanuna 4/6/2008 tarihli ve 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5
inci maddesi ile eklenmiş olan 36/A maddesi hükmü, Anayasanın 7/5/2010 tarihli ve 5982
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanunun 3 üncü maddesi ile değişik 23 üncü maddesine aykırı hale gelerek zımnen ilga
olmuştur. Önerilen maddeyle 6183 sayılı Kanunun 36/A maddesi yürürlükten
kaldırılmaktadır.
159


MADDE 109- İl özel idareleri ile belediyelerin (bağlı kuruluşları hariç) sürekli işçi
kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçilerin ihtiyaç duyulan Milli Eğitim Bakanlığı ve
Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatındaki sürekli işçi kadrolarına atanması
amaçlanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı okullarında ve Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra
teşkilatında hizmetli açığı söz konusudur. Bu kurumlarda hizmetlerin sağlıklı yürütülmesini
teminen personel ihtiyaçlarının acilen giderilmesi gerekmektedir.
Öte yandan mahalli idarelerde 122.343 işçi norm kadrosu bulunmakta fakat, 174.644
işçi çalışmaktadır. İşçi fazlalığının çeşitli sebepleri söz konusudur. Bunlar; 5747 sayılı
Kanunla kurulan ilçe belediyelerinde birleşme sonrası ortaya çıkan personel fazlası, Belediye
Kanunu, Büyükşehir Belediyesi Kanunu ve Norm Kadro Yönetmeliğinin yürürlüğe
girmesinden önce belediyelerde uygulanan istihdam politikaları, 5620 sayılı Kanunla mahalli
idarelerdeki 117.353 geçici işçinin, sürekli işçi kadrolarına geçirilmesinden dolayı oluşan
istihdam fazlalığı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünden il özel idarelerine ve belediyelere
devredilen 43.274 personelden halen çalışan 31.646 personeldir.
Mahalli idarelerin yerel nitelikteki hizmetlerini etkin bir şekilde sunmalarını teminen
mali yapılarının dengeli hale getirilmesinin sağlanması önemlidir. Personel giderlerinin
belediye ve il özel idarelerinin bütçelerine aşırı yük getirmesi sonucu özellikle bazı
belediyelerde arzu edilmeyen hizmet aksamaları söz konusu olabilmektedir. Bu itibarla ihtiyaç
fazlası personelin diğer başka ihtiyaç alanlarına nakli kaynakların etkin kullanımı ilkesi ile de
uyumludur. Düzenlemede ihtiyaç fazlası personel için iki ayrı kategori oluşturulmuştur.
Birincisi norm fazlası işçiler, ikincisi ise norm içinde olup da ihtiyaç fazlası işçiler. Norm
fazlası işçiler ile norm içinde olup da ihtiyaç fazlası olan işçilerin belirtilen kurumlara geçişi
ayrı ayrı düzenlenmiştir. Norm içinde olup da ihtiyaç fazlası olan işçiler için çeşitli ve objektif
kriterlere dayalı bir sistem getirilerek keyfi uygulamalar önlenmektedir.
MADDE 110- Madde ile, 5216 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi ile getirilen
takas ve mahsup işlemlerinden çeşitli sebeplerle zamanında yararlanamayan büyükşehir
belediyeleri ile bağlı idarelerinin kamu kurum ve kuruluşlarından olan alacaklarının
borçlarına mahsup edilmesi amaçlanmaktadır. Düzenleme ile daha önce herhangi bir şekilde
uzlaşmadan yararlanamamış mahalli idare birliklerinin uzlaşmadan yararlandırılarak ödeme
yükümlülüklerini ifa eder hale gelmeleri ile Hazine alacakları kapsamında Hazine
Müsteşarlığının tahsil kapasitesinin artırılması hedeflenmektedir.
MADDE 111- Madde ile Kanun kapsamında alacakları yapılandırılan alacaklı
idarelerin sayısının çok olması nedeniyle bu Kanunda belirlenen başvuru ve ilk taksit ödeme
sürelerini bir aya kadar uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkili kılınmaktadır.
Diğer taraftan, Kanunun uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ilgisine göre
Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, TEDAŞ ve diğer
kurumlar yetkili kılınmakta, ancak, il özel idareleri ve belediyelere ait amme alacaklarına
ilişkin hükümlerin uygulamasına dair usul ve esasların Maliye Bakanlığınca belirleneceği
düzenlenmektedir.
GEÇİCİ MADDE 1- Kanunun yürürlük tarihinden önceki yıllarda gerçekleşen trafik
kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin tahsili rejimi hükme bağlanmaktadır.
GEÇİCİ MADDE 2- Mevcut durumda Sağlık Bakanlığı Trafik Hizmetleri Döner
Sermaye İşletme Müdürlüğünce tesis edilen ve sigortacılık sistemi ile entegre olarak tahsilatı
amaçlayan sistemin Sosyal Güvenlik Kurumuna devri hükme bağlanmaktadır. Bu çerçevede
trafik kazalarından kaynaklanan giderlerin doğru tespiti ve bunun genel sağlık bütçesi içindeki
yeri belirlenebileceği gibi, başta trafik sigortası olmak üzere oto sigortalarında doğru prim ve
teminat tespiti sağlanabilecek, Müsteşarlıkça her yıl için tespit edilecek tutarın doğru ve
güncel verilere dayandırılması sağlanacaktır.
Öngörülen sistem ile trafik kazalarından kaynaklanan sağlık hizmet bedelleri global
olarak belirlenecek tutar dahilinde tahsil edileceğinden, fonksiyonu kalmayan Sağlık
160


Bakanlığı Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün tasfiyesine ilişkin iş ve
işlemlerin Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilmesi hükme bağlanmaktadır.
GEÇİCİ MADDE 3- 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanunun ile yurt dışında bulunan ve sahip olunan varlıklar ile yurt içinde
işletmenin özkaynakları içerisinde olmayan varlıkların bildirim veya beyana konu edilmesine
imkan tanınmış olup, 5811 sayılı Kanunda 5917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler sonucu
bildirim ve beyan süreleri 31/12/2009 tarihine kadar (bu tarih dahil) uzatılmıştır.
Her iki uygulama döneminde de Kanundan beklenen amacın sağlanabilmesi için anılan
Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasında, bildirim veya beyandan hareketle vergi
incelemesi yapılmaması yönünde düzenleme yapılmış ve bildirim veya beyan dışındaki
herhangi bir nedenle 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi
yapılması halinde de bu incelemeler sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden
tespit edilen matrah farklarından, Kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarların
mahsup edilebilmesi şeklinde vergisel bir teşvik sağlanmıştır. Mahsup uygulamasından
faydalanılabilmesi için bildirime ve beyana konu edilen para, döviz, altın, menkul kıymet ve
diğer sermaye piyasası araçlarının bildirim veya beyanın yapıldığı tarihten itibaren bir ay
içinde Türkiye'ye getirilmesi, yurt içinde bulunan varlıklara ilişkin beyan edilen tutarların özel
bir fon hesabına alınması ve bu hesabın beyan tarihinden itibaren altı ay içerisinde sermayeye
ilave edilmesi ve gerek yurtdışı gerekse yurt içi varlıklara ilişkin bildirim veya beyan edilen
tutarlar üzerinden tarh olunan verginin de vadesinde ödenmesi gerekmektedir.
Öngörülen düzenleme ile süresi içinde varlıklarını Türkiye’ye getiremeyenlere,
sermaye artırımında bulunamayanlara ve tahakkuk eden vergileri vadesinde ödeyemeyenlere,
bu yükümlülükleri yerine getirebilmeleri için ek süre verilmekte ve bu sürede
yükümlülüklerini yerine getirmeleri halinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra
diğer nedenlerle yapılabilecek incelemelerde tespit edilecek matrah farklarıyla ilgili olarak
mahsup imkanından faydalanabilmelerine imkan tanınmakta olup mahsup için ayrıca 5811
sayılı Kanunda aranan diğer şartların da sağlanmış olması gerektiği tabiidir. Bu kapsama giren
konularla ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan tarhiyatlar
hakkında ise düzeltme yapılması ve mahsup hükümlerinden faydalanılması mümkün
bulunmamaktadır.
Beyanda bulunan mükelleflerden taşınmazlar dışındaki varlıklarını beyan tarihinden
sonra banka veya aracı kurumlarda açılacak hesaplara yatırmak suretiyle ilgili varlıkların
tevsik şartını sonradan gerçekleştirenler ile 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin diğer
nedenlerle vergi incelemesine bağlı olarak vergi incelemesine yetkili olanların talebi üzerine
takdir komisyonlarına sevk edilen ve takdir komisyonlarınca matrah takdir edilenlerin, 5811
sayılı Kanunda yer alan diğer şartları da taşımaları kaydıyla, anılan Kanunun 3 üncü
maddesinin beşinci fıkrası hükmünden yararlanabilmelerine de imkan sağlanmaktadır. Ayrıca,
bu maddenin yürürlük tarihinden önce haklarında diğer nedenlerle vergi incelemesine bağlı
olarak vergi incelemesine yetkili olanların talebi üzerine takdir komisyonlarına sevk edilen ve
takdir komisyonu kararlarına göre matrah takdir edilerek tarhiyat yapılan mükelleflerden söz
konusu matrah takdirine ilişkin tarhiyat yapılmadan önce bildirim veya beyanda bulunanlar ile
taşınmazlar dışındaki varlıklarını beyan tarihinden sonra banka veya aracı kurumlarda
açılacak hesaplara yatırmak suretiyle ilgili varlıkların tevsik şartını sonradan gerçekleştirenler
hakkında 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin yapılan tarhiyatların, 5811 sayılı
Kanunda yer alan diğer şartları da taşımaları kaydıyla, bildirim veya beyan edilen tutarlar
dikkate alınarak düzeltileceği, tahakkuk eden vergilerin terkin edileceği, varsa tahsil edilen
vergilerin red ve iade olunacağı öngörülmektedir. Geriye dönük düzeltme, vergi incelemesine
yetkili olanlarca yapılacak tespitler suretiyle 5811 sayılı Kanundaki diğer şartların gerçekleşip
gerçekleşmemesine bağlı olarak yapılacaktır.
161


GEÇİCİ MADDE 4- 29/6/2006 tarihli ve 5535 sayılı Kanunla, 8/4/1929 tarihli ve
1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna eklenen geçici 1
inci madde, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa eklenen geçici 53 üncü
madde ve 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa eklenen geçici 34 üncü
madde ile mecburi hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenlerden çeşitli nedenlerle haklarında
borç takibi yapılanların borçlarının ödenmesinde bazı kolaylıklar sağlanmış ve değişik
tarihlerde gidenler arasındaki yükümlülük farklılıkları giderilmişti. Anılan düzenlemelerde
öngörülen zaman diliminde müracaat edememeleri nedeniyle bu hükümlerden
yararlanamayanlar ile söz konusu tarihten bugüne kadar aynı durumda kalanlar için de benzer
kolaylıkların sağlanması uygun görülmektedir.
GEÇİCİ MADDE 5- Madde ile bu Kanunla 5326 sayılı Kanunun 20 nci maddesine
eklenen hüküm kapsamına giren ve bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce işlenmiş olan
kabahatlere ilişkin olarak verilmeyen ya da verildiği halde ilgilisine tebliğ edilmemiş olan
idari para cezasına ilişkin yaptırım kararları, bu Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren,
maddede yapılan değişiklik öncesi hükümlere göre işlemiş olan soruşturma zamanaşımı
süresinin kalan kısmını aşmamak kaydıyla, bir yıl içerisinde verilerek ilgilisine tebliğ
edilmediği takdirde düşeceğine ilişkin düzenleme getirilmektedir.
GEÇİCİ MADDE 6- 4603 sayılı Kanuna 4684 sayılı Kanunla eklenen geçici 3 üncü
madde ile Türkiye Emlak Bankası A.Ş.’nin, bankacılık yapma yetkisi kaldırılmış ve
28/3/2001 tarihli ve 2001/2202 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Toplu Konut İdaresi
Başkanlığına devredilen varlıkları hariç, bankacılıkla ilgili tüm aktif ve pasifleri T.C. Ziraat
Bankası A.Ş. veya Türkiye Halk Bankası A.Ş.’ye devredilmiş ve tasfiye süreci başlamıştır.
Bilindiği gibi tasfiye işlemleri, Bankanın alacaklarının tahsil edilmesi, borçlarının
ödenmesi ve geri kalanın da kanun ve ana sözleşme hükümlerine göre şirket ortaklarına
(Hazineye) dağıtılması ve şirket kaydının sicilden silinmesini sağlayan muameleler
topluluğudur. Dolayısıyla Banka tasfiye döneminde artık kar yaratacak herhangi bir ticari
faaliyet yapmamakta, sadece faaliyet gösterdiği dönemde başlamış olan işlemlerinin
sonuçlarını almaya çalışmaktadır. Bu nedenle, tasfiye döneminde elde edilen dönem
karlarından tasfiye öncesi son beş yılın birikmiş zararlarının tamamının mahsubu mümkün
olmamıştır. Nitekim, tasfiye öncesi son beş yılda birikmiş Banka zararı olan 1,1 milyar
TL’nin, 2007 yıl sonu itibarıyla 310 milyon TL’lik kısmının mahsubu yapılabilmiş ve 790
milyon TL’lik bir geçmiş dönem zararı ise henüz mahsup edilememiştir. Bunun sebebi ise,
takipteki alacakların teminatlarının yetersiz olması nedeni ile tahsilat süreçlerinin uzaması ve
buradan elde edilecek gelirlerin henüz tahsil edilememesidir. Dolayısıyla, zarar mahsubu
süresinin beş yılla sınırlanması, Bankanın beş yıldan sonraki dönemlerde tasfiye işlemlerinden
elde edeceği gelirlerden dolayı oluşacak karından geçmiş dönem zararlarının mahsup
edilememesine (2008 yılı itibarıyla 660 milyon TL’lik bakiye kalmıştır.) neden olacaktır. Bu
sebeple tasfiye sürecinin tamamı bir bütün olarak dikkate alınıp, tasfiye sonunda çıkacak
tasfiye kar/zararına göre kurumlar vergisi ödenmesi uygun olacağından önerilen düzenleme
yapılmaktadır.
GEÇİCİ MADDE 7- 2003-2008 yılları arasındaki dış finansmana ilişkin olarak,
teyitsiz doğrudan dış proje kredi kullanımları hesabında, 307,6 milyon TL, genel bütçe dışı
idareler teyitsiz doğrudan dış proje kredi kullanımları hesabında ise 296,7 milyon TL
tutarında bakiye bulunmaktadır. Söz konusu hesapların teyit işlemlerinin
gerçekleştirilememesinin en önemli nedeni, kurumların ilgili yıl bütçelerine dış proje kredileri
için ödenek konulmaması dolayısıyla bütçeleştirme işleminin yapılamamasıdır.
Bu çerçevede, bahse konu kurum ve kuruluşların 2003 yılından 2008 yılına kadar
yapmış oldukları dış proje kredisi kullanımlarından, ödenek yokluğu nedeniyle teyidi
gerçekleştirilemeyen kullanımların; söz konusu idarelerin ilgili yıllara ait kesin hesap
kanunlarının çıkmış olmasından dolayı, bu yıllara münhasır olmak üzere ilgili bütçe ödeneği
ile ilişkilendirilmeksizin yapılacak muhasebeleştirme işlemleri ile teyidin sağlanması, öte
162


yandan muhasebeleştirme kayıtlarının tamamlanarak elde edilen varlıkların ilgili idarenin
envanterine dahil edilmesi amaçlanmaktadır.
MADDE 112- Yürürlük maddesidir.
MADDE 113- Yürütme maddesidir.
163__

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder