Ana Sayfa Bilgi Bankası

6 Ocak 2011 Perşembe

Üniversite Ve Yüksek Okullar,Türkiye'de Üniversiteler ve Yüksekokullar

Eği­tim sürecinde ortaöğrenimden bir sonraki basamak üniversite ya da yüksekokuldur. Çeşitli dallarda yükseköğretim derslerinin iz­lenebildiği bu kurumlardan mezun olanlar, diplomalarını aldıktan sonra seçtikleri dalda lisansüstü programlarına devam edebilir ve bunları bitirince akademik unvanlar kaza­nırlar.
Modern üniversitenin kökeni yüzyıllar ön­cesine, ortaçağa dayanır. O çağda üniversite­ler, karşılıklı dayanışma ve işbirliği amacıyla oluşturulan öğrenci ya da öğretmen loncala­rıydı ve kendilerine ait bir binaları yoktu. Bu kuruluşlar giderek büyüdü ve sonunda öğret­menlerin barınması ve ders vermesi için bina­lar yapıldı. Belli yasal haklar ve ayrıcalıklar elde eden üniversiteler, sürekli kurumlar du­rumuna geldi. İtalya'da, Salerno'da kurulan ilk ortaçağ "üniversitesi" ancak 1231'de resmi bir kuruluş haline gelmekle birlikte, 9. yüzyıl­da bir tıp okulu olarak tüm Avrupa'da tanını­yordu.
11. yüzyılın sonlarına doğru, Bologna'da bir başka İtalyan "üniversitesi" gelişti. Saler- no yalnızca bir tıp okulu olduğu halde, Bologna başka dallarda da eğitim veriyordu. Önceleri hukuk okulu olarak ün kazandı ve yıllar geçtikçe tıp, sanat ve ilahiyat bölümleri de eklendi. Tıpkı öğrenciler gibi, öğretmenler de college (Latince collegium) adı verilen topluluklar oluşturdular. Öğretim kadrosuna kabul edilmek için gerekli sertifika ya da lisanslar ise ilk akademik unvanları temsil ediyordu. Öğrenciler, ileride öğretim kadro­suna katılmasalar da, öğrenim düzeylerini belgelemek amacıyla profesörlük lisansı al­mak istiyorlardı.
Ortaçağdaki yükseköğretim kuruluşlarının en ünlüsü olan Paris Üniversitesi 12. yüzyılın ikinci yarısında kuruldu. Bu üniversite, Avru­pa'nın kuzeyinde kurulan ilk üniversiteler gibi, katedral okullarının devamı niteliğindey­di. Nötre Dame Katedrali'ne bağlı olan Paris Üniversitesi de, bir ilahiyat eğitimi merkezi olarak ün kazandı. Bir süre sonra kilise hukuku, tıp ve sanat bölümleri de eklendi. Paris Üniversitesi, Avrupa'nın kuzeyinde da­ha sonra kurulan tüm üniversitelere örnek oldu.
Paris aynı zamanda ilk İngiliz üniversiteleri olan Oxford ve Cambridge'e de örnek oldu. 13. yüzyılda devletçe tanınan bu üniversitele­rin ikisi de yönetim bakımından özerk yük­sekokullardan (college) oluşuyordu. Oxford ve Cambridge'deki college sistemi günümüz­de hâlâ varlığını korumaktadır.
12. ve 14. yüzyıllarda Avrupa'da birçok üniversite kuruldu. Bunlar arasında Fransa' da Toulouse (1229-30), Montpellier (1220) ve Sorbonne (1257); İspanya'da Salamanca (1218); Portekiz'de Coimbra (1290); Alman­ca konuşulan ülkelerde Viyana (1365), Heidelberg (1386) ve Köln (1388); Avrupa'nın doğusunda da Prag'daki Karlova (1348) ve Kraköw'daki Jagiello (1364) üniversiteleri sa­yılabilir.
14. yüzyılın sonlarına doğru insanı temel alan bir dünya görüşünü yansıtan Hümanizm Akımı'nın doğması ve Avrupa'da Rönesans döneminin başlamasıyla kilisenin gücü gide­rek azaldı {bak. hümanizm; Rönesans). Ticare­tin ve kent yaşamının gelişmesi sonucunda toplumun yapısı da köklü bir değişime uğradı. Yerel diller gelişme gösterdi. Ortaçağ üniver­siteleriyle yetinemeyecek olan bu yeni toplum değişik bir eğitime gereksinim duyuyordu. Dolayısıyla, eğitimde ilahiyat konusunun önemi azalarak insanı ele alan tarih ve felsefe gibi konulara büyük ölçüde yer verilmeye başlandı.
17. yüzyıl sonlarında Almanya'da Halle Üniversitesi (1694) gibi ilk modern üniversite­ler kuruldu. ABD'deki Harvard (1636) ve Yale (1701) üniversiteleri yüksekokul (college) statüsündeydi. Günümüzde ABD' de college sözcüğü, ortaöğrenimi tamam­layan öğrencilerin devam ettikleri ve yalnızca bir dalda genel eğitim veren kurum­lar için kullanılır. Bu kurumlar bağımsız olabildiği gibi, bir üniversiteye bağlı da ola­bilir.
19. yüzyılda ulusal devletlerin kurulmasıyla üniversiteler ulusal kurumlar haline dönüştü. Modern çağda bilimin ve tekniğin gelişmesi üniversitelerde yeni bölümlerin açılmasına yol açtı.
Türkiye'de Üniversiteler ve Yüksekokullar
Osmanlılar döneminde gerek orta, gerekse yükseköğretim düzeyinde eğitim veren temel kurum medreseydi. 16.-17. yüzyıllardan son­ra, dünyada hızla gelişen fen ve teknoloji bil­gisini eğitim programlarına aktarmada başarı­lı olamayan medreseler, özellikle fen dalların­da yetersiz kaldı.
  Mühendislik, fizik, kimya ve tıp gibi alan­larda doğan eğitim boşluğunu doldurmak amacıyla 18. yüzyıldan başlayarak çeşitli çalış­malar yapıldı. Bu dönemde açılan yükseköğ­retim kurumları arasında Deniz Mühendishanesi (1773), Kara Mühendishanesi (1793), Tıphane (1826) ve Harp Okulu (1834) sayıla­bilir.
Bu dönemdeki en önemli gelişme, üni­versite düzeyindeki ilk yükseköğretim ku­rumu olan Darülfünun'un kurulmasıdır. 1863'te İstanbul'da öğretime başlayan Darül­fünun medreselerin ve dinci çevrelerin baskı­sıyla üç kez kapatıldı, ama her seferinde yeni­den açıldı. Son olarak 1900'de Darülfünun-ı Şahane adıyla yeniden öğretime açılan bu ku­rum, çeşitli meslek okullarını ve yüksekokul­ları da içinde toplayarak gelişti. 1924'te de adı İstanbul Darülfünunu olarak değiştirildi.
1933'te çıkarılan bir yasayla İstanbul Darül­fünunu kaldırıldı ve yerine İstanbul Üniversi­tesi kuruldu. Aynı yıl yapılan Üniversite Re­formu, yükseköğretim kurumlarının yeniden örgütlenmesinde ve eğitim düzeylerinin yük­seltilmesinde önemli rol oynadı. 1944'te İs­tanbul Teknik Üniversitesi öğretime başladı.
1946'da Üniversiteler Kanunu ile üniversite özerkliği, yani üniversitelere kendi kendileri­ni yönetme hakkı tanındı. Ankara Üniversitesi'nin de kurulduğu bu yasayla, üniversiteler ile yüksekokullar arasında işbirliğini ve eşgü­dümü sağlamak için Üniversiteler Arası Ku­rul oluşturuldu. Bu dönemde yükseköğretim ülke çapında yaygınlaştı. İstanbul ve Ankara dışındaki kentlerde de üniversiteler ve yük­sekokullar açıldı. Trabzon'da Karadeniz Tek­nik Üniversitesi, İzmir'de Ege Üniversitesi, Ankara'da Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Erzurum'da Atatürk Üniversitesi kuruldu.
1961 Anayasası, üniversite özerkliğini ana­yasal bir hak olarak güvence altına aldı. Üni­versiteye girişte merkezi seçme sınavı uygula­masına geçildi. Özel üniversitelerin açılması­na izin verildiyse de Anayasa Mahkemesi bu yasayı 1971'de iptal etti.
1981'de Yükseköğretim Kanunu kabul edil­di. Bu yasayla yükseköğretim kurumlarının örgütlenmesi ve işleyişi yeniden düzenlendi. Tüm yüksekokullar üniversitelerin çatısı al­tında toplandı. Bu yasayla oluşturulan Yük­sek Öğretim Kurulu (YÖK) üniversiteler üze­rinde merkezi bir yönetim ve denetim organı olarak çalışmaya başladı. YÖK'e verilen yet­kilerin üniversite özerkliğini ortadan kaldırdı­ğı düşüncesi, önemli bir tartışma konusu ola­rak hâlâ güncelliğini korumaktadır.
Bugün Türkiye'de toplam 29 üniversite var­dır. Bu üniversiteler, kuruluş tarihlerini ve merkezlerinin bulunduğu kentleri de belirten bir tablo halinde verilmiştir, {bak. Tablo 1). Tablo 2'de ise, başlıca bilim ve meslek dalla­rında hangi üniversitelerin ve bu üniversitele­re bağlı hangi fakülte ya da yüksekokulların eğitim verdiği görülebilir. Eğitim süreleri 4-6 yıl arasında değişen bu fakülte ve yüksekokul­lar dışında, Anadolu Üniversitesi'ne bağlı Açık Öğretim Fakültesi, iktisat ve iş idaresi konularında dört yıllık bir eğitim programı uygulamaktadır. Yaygın eğitimin yapıldığı bu fakültede dersler kitaplardan ve televizyon­dan izlenmektedir.
Gene üniversiteler bünyesinde örgütlenmiş mesleki ve teknik eğitim fakülteleri ile meslek yüksekokullarında iki yıllık yükseköğrenim programları düzenlenmiştir. Mesleki ve tek­nik eğitim fakültelerinde belirli dallarda öğ­retmen yetiştirilmektedir. Bunlar arasında anaokulu öğretmenliği, giyim öğretmenliği, trikotaj öğretmenliği, elektrik işleri öğret­menliği, metal işleri öğretmenliği sayılabilir.
Meslek yüksekokullarında ise ara kademe­de çalışacak insan gücünü yetiştirmeye yöne­lik eğitim programlan sürdürülmektedir. Sos­yal programlar izleyen meslek yüksek­okulları iktisat, işletme, muhasebe, bankacılık, orta kademe yöneticiliği, sekreterlik, tu­rizm ve otel işletmeciliği, pazarlama satış yö­netimi, turizm rehberliği gibi dallarda eğitim verir. Sağlık bilimlerine yönelik meslek yük­sekokullarında anestezi, diş protezi, laboratuvar, radyoloji, ebelik ve hemşirelik gibi bö­lümler bulunmaktadır. Bu dallardaki eğitim, genellikle çeşitli üniversitelere bağlı Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokullarında veril­mektedir. Ayrıca, iki yıllık teknik eğitim programları uygulayarak tekniker düzeyinde çalışacak kişileri eğiten meslek yüksekokulla­rı da bulunmaktadır. Çok geniş bir alanda eği­tim veren bu yüksekokullarda elektrik, elek­tronik, haberleşme, bilgisayar programcılığı, makine, motor, uçak elektroniği gibi dalların yanı sıra duvar süsleme sanatları, moda, kon­feksiyon, süt ürünleri, bağcılık, arıcılık gibi konularda da öğretim yapılmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder