REMBRANDT
(1606-1669). Üretkenliği ve titiz çalışmasıyla tanınan Felemenkli ressam
Rembrandt Harmenszoon van Rijn ardında 600'ü aşkın yağlıboya, binlerce taslak
ve asitli oymabaskı bıraktı. Yapıtlarında günlük yaşamdan sahnelerin yanı sıra
dinsel ve tarihsel konuları da işleyen Rembrandt, asıl ustalığını portre
resimlerinde gösterdi. Resimlerinin en belirgin yanı ışık ve gölge
oyunlarındaki olağanüstü ustalığıdır.
Rembrandt Leiden'de (bugün Hollanda sınırları içinde)
doğdu. Resme duyduğu ilgi nedeniyle dönemin iki ünlü ressamının yanında
çalıştı. Daha ilk yapıtlarıyla yeteneğini kanıtlayan sanatçı, 20 yaşında adını
duyurmaya başladı.
Rembrandt o yıllarda çevresinde gördüğü hemen her şeyin
resmini yapıyordu. En sıradan şeyler bile onun için ilgi kaynağıydı.
Sanatçının o dönemden kalma taslak defterleri, pirelerini ayıklayan bir
köpeğin, güneşlenen bir serserinin, torununa yürümeyi öğreten bir dedenin ya
da dedikodu yapan köylülerin ustalıkla çizilmiş desenleriyle doludur. İlk
yıllarında daha çok dinsel konulu resimler, manzara resimleri ve az sayıda
portre yaptı.
1631'de Amsterdam'a yerleşti. Orada çok sayıda portre
siparişi alan sanatçı, kısa sürede kentin en çok beğenilen portre ressamı oldu.
Önemli yapıtlarından sayılan Dr. Nicolaes Tulp'un
Anatomi Dersi (1632) adlı tablosunu o dönemde yaptı. Sanatçının ünlü bir
anatomi uzmanı olan arkadaşı Dr. Tulp'u öğrencilerine insan vücudunun yapısı
üzerine ders verirken gösteren bu resim Lahey'de, Mauritshuis Müzesi'ndedir.
Rembrandt'ın 1634'te evlendiği Saskia van Uylenburgh'dan dört çocuğu oldu. Ama
en küçük oğlu Titus dışında hiçbiri yaşamadı. Karısının 1642'de ölümüne kadar
geçen yıllar yaşamının en mutlu dönemiydi. Büyük bir ev satın alarak evini
değerli antikalar, doğudan gelme silahlar, ipekli kumaşlar, tablolar ve
heykellerle süsledi. 1649'dan sonra yaşamını Hendrickje Stoffels'le paylaşan
Rembrandt, oğlunun da yardımıyla sanat ürünleri ticaretine başladı; parasal
durumu biraz düzeldiyse de 1656'da eviyle birlikte her şeyini satmak zorunda
kaldı.
1642'de, başyapıtlarından sayılan Gece Nöbeti' ni tamamladı. Kent muhafız birliğini
bir zafer takının altından geçerken gösteren bu resim, doğal ve canlı
havasıyla, olağanüstü güzellikteki renkleriyle ünlüdür. 1650lerde çok sayıda
asitli oymabaskı yaptı. Denediği değişik yöntemlerle çok çarpıcı sonuçlar elde
etti. 1661'de görme duyusu zayıflayınca asitli oymabaskı yapmayı bırakmak
zorunda kaldı. Ama yağlıboya resim yapmayı yaşamının sonuna kadar sürdürdü.
Sonradan modern yöntemlerle onarılıp temizleninceye
kadar, Rembrandt'ın resimlerinin donuk ve karamsar olduğu sanılırdı. Koyu
renkli fon kullanmakla birlikte, yarattığı renk zenginliği sonradan ortaya
çıkarıldı. Rembrandt'ın resimleri çeşitli ülkelerdeki galerilerde
sergilenmektedir. Sanatçının öteki önemli yapıtları arasında Plüton ve Prosperina (1632), Danae (1636) ile çeşitli zamanlarda yapmış olduğu
kendi portreleri sayılabilir. Bu portrelerde sanatçı güçlü çenesi, kalın
kaşları ve kararlı bakışlarıyla karşımıza çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder