ODA MÜZİĞİ,
orkestra müziğinden farklı olarak, az sayıda müzikçiden oluşan küçük
topluluklarca, konser salonundan daha küçük bir salonda çalınır. Oda müziği
topluluklarında orkestra şefi yoktur. Toplulukta uyum sağlama ve yönetme işini
genellikle çalgıcılardan biri yürütür. Örneğin, bir yaylı çalgılar dörtlüsünde
bu işi birinci keman üstlenir.
Geleneksel
oda müziği topluluğu "yaylı çalgılar dörtlüsü" biçimindedir. Bu iki
keman, bir viyola ve bir viyolonselden oluşur. Öteki oda müziği toplulukları
şunlardır:
İkili: Keman ve
piyano ya da ender olarak iki keman, bazen de keman ve viyola.
Yaylı çalgılar üçlüsü:
Keman, viyola ve viyolonsel (çello).
Yaylı çalgılar beşlisi:
tki keman, iki viyola ve bir viyolonsel ya da bazen iki keman, viyola ve iki
viyolonsel.
Yaylı çalgılar altılısı:
tki keman, iki viyola ve iki viyolonsel.
Yaylı çalgılar sekizlisi'. Piyano ve yaylı
çalgılar.
Piyanolu üçlü: Keman, viyoionsei ve piyano.
Piyanolu dörtlü:
Keman, viyola, viyolonsel ve piyano.
Piyanolu beşli:
Piyano ve bir yaylı çalgılar dörtlüsü.
Ayrıca
flüt, obua, klarnet, korno ve fagot gibi üflemeli çalgılardan oluşan oda müziği
toplulukları da vardır.
Oda
müziğinin kökeni, 16. yüzyılda italya'da bestelenen canzone'lere
(şarkı), madrigallere ve İngiltere'de Elizabeth döneminde (16. yüzyılın ikinci
yarısı) yaylı çalgılar için bestelenen "fantezi"lere dayanır. O
dönemde evlerde aileler klavyeli bir çalgı eşliğinde, yaylı çalgılar için bestelenmiş
yapıtları çalarak kendi aralarında eğlenirlerdi. Dönemin en ünlü oda müziği
bestecileri William Byrd, Thomas Morley ve Alfonso Ferrabosco'ydu.
Oda
müziği 17. ve 18. yüzyılda Avrupa'da daha da yaygınlık kazandı. 17. yüzyılın
sonunda İtalyan besteci Arcangelo Corelli "üçlü sonat" adıyla yeni
bir oda müziği türü yarattı. Üçlü sonat sürekli
Fas'tan ve iki keman ya da iki flütten başka bir de klavsenden oluşuyordu.
Sürekli bas bir çalgı değil, kontrbas ya da viyolonsel ile çalınarak armoniye
temel sağlamakta kullanılan bölümün adıydı. Bu durumda üçlü sonat için dört
çalgıcı gerekliydi. Corelli'nin üçlü sonat formu sonradan Henry Purcell, Jean
Loeillet, Georg Friedrich Hândel, Georg Philipp Telemann ve Johann Sebastian
Bach gibi besteciler tarafından da kullanıldı ve geliştirildi.
Oda
müziğinde önceleri tek bir çalgıya ağırlık verilirdi. Ünlü besteci Joseph Haydn
çalgıların eşit derecede görev aldığı ve tümünün kusursuz bir uyum içinde
kullanıldığı yaylı çalgılar dörtlüsünü yarattı. Haydn 1760'lardan 1809'da
ölünceye değin yaylı çalgılar dörtlüsü için 82 parça besteledi. 18. yüzyıl oda
müziğinin klasik dönemi sayılabilir. Joseph Haydn, Wolfgang Amadeus Mozart ve
Ludwig van Beethoven bu müziği geliştirip zenginleştirdiler. 18. yüzyılda soyluların
konaklarındaki toplantılarda oda müziğinin ağırlıklı bir yeri vardı.
19.yüzyılda
Robert Schumann, Johannes Brahms, Aleksandr Borodin, Felix Mendels sohn ve
Antonin Dvorak yapıtlarıyla oda müziğine önemli katkılarda bulundular. Aynı
dönemde, daha çok izleyici önünde çalmak üzere profesyonel dörtlüler oluşmaya
başladı. Bu ilk topluluklardan en ünlüsü kemancı Joseph Joachim'in kurduğu
yaylı çalgılar dörtlüsüydü.
20.
yüzyılda, müzik dünyasının yeni arayışlara
yöneldiği bir dönemde oda müziği Bela Banök, Dmitri Şostakoviç, Claude Debussy,
Maurice Ravel ve Aaron Copland'ın yapıtlarıyla daha da zenginleşti. Oda
müziğinde insan sesine yeniden yer verilmeye başladı. Oda müziği, özellikle
yaylı çalgılar dörtlülerindeki kusursuz denge ve uyum açısından birçoklarınca
en "katıksız" müzik biçimi sayılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder