NIGHTINGALE,
Florence (1820-1910). İngiliz hemşire Florence Nightingale,
bütün dünyada çağdaş hemşirelik mesleğinin kuru cusu olarak tanınır. İtalya'nın
Floransa kentinde doğduğu için ona bu kentin adı verilmişti. Varlıklı bir
ailesi olan Florence Nightingale, rahat ve tasasız bir yaşam sürmek yerine
hastalara bakmayı, onların sağlık koşullarını iyileştirmeyi amaç edindi. Babası
tarafından eğitilen Florence Nightingale, Yunanca, Latince, Fransızca,
Almanca, İtalyanca, tarih, felsefe ve matematik konusunda bilgili, aydın bir
kadın olarak yetişti. O dönemde hastaneler pislik içinde, koğuşlar kalabalık,
hastabakıcılar ise çoğu zaman eğitimsiz ve kaba saba kişilerdi. Bu yüzden bir
hastanede çalışmak isteğine ailesi karşı çıktı. Nightingale bunun üzerine
hastaneleri dolaşarak ve hastaların durumunu gözleyerek hastanelerin nasıl düzenlenmesi
gerektiği konusunda deneyim kazandı.
1851'de Almanya'daki Kaisersvverth kentinde bir
Protestan kuruluşunun düzenlediği hemşirelik kurslarına katılan Nightingale,
iki yıl sonra ailesinin karşı çıkmasına aldırmadan, Londra'da kadın hastaların
bakıldığı bir hastanenin yöneticisi oldu. Hastanelerin temizliği ve düzeni
konusundaki bilgisi ve yeteneği kısa sürede anlaşıldı ve 1854'te karşısına
büyük bir fırsat çıktı.
O yılın mart ayında, Osmanlı Devleti, İngiltere ve
Fransa ile Rusya arasında Kırım Savaşı patlak vermişti. Ekim ayında yaralı
İngiliz askerlerinin çok kötü koşullarda olduğu öğrenildi. Florence
Nightingale'in yakın dostu Savaş Bakanı Sidney Herbert, ondan Üsküdar'daki
Selimiye Kışlası'nda bulunan hastanede görev yapacak bir kadın hastabakıcılar
grubu oluşturmasını istedi. 2,1 Ekim'de Nightingale
gönüllü 38 kadınla birlikte İngiltere'den yola çıktı. Üsküdar'a geldiklerinde
hastanenin bakımsız olduğuna ve insanların savaşta aldıkları yaralardan çok,
sıtma ve bulaşıcı hastalıklardan öldüğüne tanık oldular. Nightingale, sabırlı
ve yoğun bir çalışmayla yiyecek, giyecek, çarşaf, sargı bezi ve araç gereç gibi
eksikleri gidererek, hastanede bakımın düzenli ve sağlığa uygun olarak
yapılmasını sağladı. Çabalarının sonucunda hastanede ölüm oranı yüzde 42'den
yüzde 2'ye inmişti.
Artık Nightingale bir ulusal kahramandı. 45 bin sterlin
tutarındaki bir bağışla 1860'ta Londra'daki St. Thomas Hastanesi'nde Nightingale
Hemşirelik Okulu'nu hizmete açtı. Böylece, hemşirelik bir meslek olarak kabul
edilmiş oldu ve hemşire yetiştirmede çağdaş yöntemler uygulanmaya başlandı. Aynı yıl
hemşirelik konusunda yazdığı Noies on Nursing
("Hemşirelik Üzerine Notlar") yayımlandı. Hemşireliğin temel kitabı
sayılan bu notlar birçok dile çevrildi.
Gittikçe bozulan sağlığı Nightingale'i hemşirelikten
alıkoysa da, Hindistan'daki İngiliz askerlerinin sağlık sorunlarıyla
ilgilenmekten geri kalmıyor, sağlık örgütlerinin geliştirilmesi konusunda
önerilerde bulunuyor, bölgesel hemşirelik hizmetlerini destekliyordu. 1907'de,
o zamana kadar hiçbir kadına verilmemiş olan liyakat nişanıyla ödüllendirildi.
Günümüzde Florence Nightingale'in doğum günü olan 12
Mayıs'ı izleyen hafta tüm dünyada hemşirelik haftası olarak kabul edilmiştir.
Ülkemizde de onun adını taşıyan bir hemşire okulu bulunmaktadır.
1925'te bir iç savaş, 1927'de de liberallerin öncülük
ettiği bir ayaklanma baş gösterdi. ABD kuvvetleri Nikaragua'ya geldi ve silahlı
mücadeleyi sürdüren Cesar Augusto Sandino' nun dışındaki liberal önderler ABD
denetiminde yapılacak bir seçime katılmayı kabul ettiler. 1928 ve 1932'deki iki
başkanlık seçimini de liberaller kazandı. 1933'te ABD askerlerinin ülkeden
ayrılması ve liberal Başkan Juan Bautista Sacasa'nın göreve başlaması üzerine
Sandino da silahlı mücadeleyi bıraktı. Ama, bir süre önce ABDli subayların
gözetiminde kurulan Nikaragua Ulusal Muhafızları' nın komutanı Anastasio
Somoza 1934'te Sandino'yu kaçırtarak öldürttü.
Somoza'nın 1936'da kendisini geniş yetkilerle başkan
seçtirerek baskıcı bir yönetim kurmasıyla birlikte, Somoza ailesinin 1979'a
kadar sürecek olan diktatörlük dönemi başladı. Bu dönem boyunca yapılan
göstermelik başkan seçimlerini hep Somoza ailesinin üyeleri kazandı. Ne var
ki, bu süreç içinde ülkede Somoza rejimine karşı muhalefet de güçlendi.
1962'de, adını General Cesar Augusto Sandi- no'dan alan Sandinista Ulusal
Kurtuluş Cephesi (FSLN) adlı geriiia örgütü kuruldu. Ardından, rejime
muhalefetiyle tanınan La Prensa gazetesinin
yöneticisi Pedro Joaquın Chamorro'nun kurduğu bir muhalefet örgütü ortaya
çıktı. Chamorro'nun 1978'de öldürülmesi üzerine ülke çapında grevler ve
protesto eylemleri başladı. Sonunda, rejime karşı olan bütün toplum
kesimlerinin desteğini sağlayan FSLN 17 Temmuz 1979'da diktatörlüğü devirdi.
Son diktatör Anastasio Somoza Debayie yurtdışına kaçtı.
Sandinistalar yönetimi alır almaz ülkenin ekonomik ve
sosyal gelişmesi için bir dizi reforma giriştiler. 1984'te Daniel Ortega
Saavedro başkan seçildi. Sosyalist ülkelerle yakın ilişkilere girilen bu
dönemde, ABD Nikaragua'ya ekonomik yardımı kesti. Bir yandan da Honduras'ta
üslenerek Nikaragua'ya karşı silahlı mücadele veren ve Contra'lar adıyla tanınan gerillaları desteklemeye
başladı. Sandinista yönetimi muhalefetin ve ABD'nin baskısıyla yeni seçimler
yapılmasını kabul etti. 1990 Şubat'ında yapılan seçimleri Sandinistalar
yitirdi. Ulusal Muhalefet Birliği'nin (UNO) adayı Violetta Barrios de Chamorro
başkan seçildi.
Chamorro'nun 25 Nisan 1990'da görevi teslim almasının
ardından ABD de Nikaragua'ya ekonomik yardımı yeniden başlattı. Mayıs ayında
yönetim ve Contra'lar arasında ateşkes yapıldı ve gerillaların
silahlarını 10 Haziran 1990'a kadar Birleşmiş Milletler birliklerine teslim
etmesi kararlaştırıldı. Gerillaların silah teslimi sürerken ülkede yeni yönetimin
ekonomik karar ve uygulamalarına karşı tepkiler de başlamıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder