Ana Sayfa Bilgi Bankası

24 Ocak 2011 Pazartesi

YÜZME VE DALMA,Yüzme Stilleri,Kurbağalama yüzme,Kelebek yüzme,Yüzme Yarışları,suya Dalma,Su Balesi,Türkiye'de Yüzme ve Dalma


YÜZME VE DALMA. Yüzme, denizde oldu¬ğu gibi açık ya da kapalı havuzlarda da öğrenilebilir. Öğrenilecek ilk yüzme stili köpeklemedir. İnsanların yüzmeyi ilk kez böyle öğrendiği sanılmaktadır. Bundan sonra, zor¬luk sıralamasına göre, sırtüstü yüzmeyi, ar¬dından kurbağalama, serbest ve en sonunda kelebek stilleri öğrenilebilir.
Yüzme Stilleri
Köpekleme: Çok basit olan bu stili öğrenmek için yapacağınız tek şey köpek gibi yüzmeye çalışmaktır. Bu, başınız dışarıda, suyun içinde yatarak koşmaya benzer. Dirseklerinizi vücu¬dunuza yakın tutun ve ellerinizle suyu kendi¬nize doğru çekin. Başlangıçta zor görünebilir, ama sabrederseniz kısa süre sonra ayaklarını¬zı yerden kesip ilerlediğinizi göreceksiniz.
Sırtüstü: Kulaklar suyun içinde kalacak biçimde başınızı iyice arkaya atarak sırtüstü
yatıp yukarıya bakın. Küçük adımlarla yürür gibi parmak uçlarınız gergin durumdayken bacaklarınızı bir aşağı, bir yukarı hareket ettirin. Kollarınızı birbiri ardına bir çember çizer gibi çevirin. Kollarınızı başınızın yanın¬dan suyun yüzüne çıkardıktan sonra bir kayı¬ğın kürekleri gibi suyun altında kalçalarınıza kadar çekin. Kollardan biri başın ilerisinden suya sokulurken, öbürü kalçalara varmalıdır. Hızlı hızlı bir aşağı bir yukarı hareket ettirilen bacakların, iki kol da tam bir çember çizene kadar altı kez inip kalkması gerekir.
Çok hızlı bir stil olan sırtüstü yüzme, ilk kez 1912 Stockholm Olimpiyat Oyunları'nda, ABD'li Harry Hebner tarafından tanıtıldı.
Kurbağalama: Bu stilde kollar ve bacaklar sırayla hareket eder. Önce kollar vücuda çekilir, sonra bacaklar geri itilir. Daha sonra kollar ve bacaklar düz ve gergin durumdayken bütün vücut ileri kayar. İlk itme hareke¬tinde başınızı, yüzünüz suda kayacak biçimde aşağıda tutun. Avuçlarınızı aşağıya doğru tutarak ellerinizi birleştirin ve kollarınızı ger¬gin biçimde öne doğru uzatın; bacaklarınız da bitişik ve gergin olsun. Önce ellerinizi bütü¬nüyle gerilene kadar yana ve aşağıya doğru açın ve kollarınızı dirsekten kırıp ellerinizi çenenizin önünde birleştirin. Sonra, bacakla¬rınız baklava biçimini alacak şekilde, ayakları dışa dönük tutarak dizlerinizi yanlara çekin. Sonraki aşamada bacaklar açılıp yeniden ka¬patılarak büyük bir su kütlesi sıkıştırılır. Bacaklarınızı birleştirirken kollarınızı yeni¬den öne doğru itin; böylece bütün vücudunuz ilk biçimini alacaktır. Kollarınız yanlara doğ¬ru suyu iterken ağzınızdan soluk alın, suda kayarken de ağzınızdan ve burnunuzdan so¬luk verin.
Bir iskemle ya da sıranın üstünde yüzüstü yatıp kol ve bacak hareketlerini geliştirebilir¬siniz.
En eski kulaç stili olduğu sanılan kurbağa¬lama, suda kayarak ilerlendiği için yavaş bir stildir; ama çok kullanışlıdır. Giyinik durum¬da kullanılabilecek en iyi yüzme stili olduğun¬dan özellikle can kurtarmada çok işe yarar. Bir sandal gezintisi sırasında sandalınız devri- lirse, iki elle kenarına tutunup kurbağalama stilindeki bacak hareketleriyle suda kaydıra¬rak kıyıya çıkarabilirsiniz. Sırt çantası ve silah taşıyan askerlerce kullanılabilecek tek yüzme biçimi de gene kurbağalamadır.
Serbest: Bütün stiller içinde en hızlısı ve öğrenilmesi en zor olanıdır; bu yüzden en iyi küçük yaşlarda öğrenilir. Yüzünüz suyun içinde aşağıya dönük durumdayken kollarını¬zı gererek öne uzatın, bacaklarınızı arkada sürükleyerek suyu itmeye başlayın. Oldukça düz, ama fazla gergin olmamak koşuluyla bacaklarınızı birbiri ardına aşağı yukarı hızlı hızlı hareket ettirin.
Kollarınızı birbiri ardına çevirin. İleri hare¬ketin başlangıcında dirseğinizi sudan ilk çıka¬cak biçimde bükün. Sonra kolunuzu esnete¬rek ileri doğru fırlatın. Eliniz suya girerken omzun önünde ve tam gergin olmalıdır. Su, vücudun altında dirsek hafifçe bükük durum¬dayken çekilir. Yarım metre kadar altınızda gerili duran bir ip boyunca kendinizi çektiğinizi düşünürseniz bu stili daha iyi kavrayabi¬lirsiniz.
Bu stilde, kol sudan çıktığında dirsek bükü¬lürken, baş yana döndürülerek ağızdan soluk alınır; alınan soluk aynı kol yeniden öne atılırken ağız ve burundan geri verilir. Hare¬ket ritmi sırtüstü yüzmede olduğu gibidir. Her iki kol tam bir çember çizene kadar ayaklar altı vuruş yapmış olmalıdır. Bazı kadın şampi¬yonların sekiz, hatta 10 vuruşlu ritmi başarıy¬la uygulamış olmalarına karşın, altı vuruşlu stil standarttır.
Büyük Okyanus bölgelerinde yaygın olan bu stili 1900'lerde Avustralyalı Syd ve Charles Cavill kardeşler dünyaya tanıtmıştır.
Kelebek: Kurbağalamaya çok benzeyen ke¬lebek stili, yüzme yarışları dışında pek yay¬gın değildir. Bu stilde bacaklar bitişik tutu¬lup yunus kuyruğu gibi aşağı yukarı hareket ettirilerek vücut su yüzeyinin hemen altında
dalgalandırılır. Bacakların hareketi serbesttekine benzer; ama bu kez iki bacak aynı hareketi aynı anda yapmaktadır. Kollar sudan aynı anda çıkarılır Ve bir çifte kulaçla vücut ileri doğru çekilir. Kelebekte elleriniz kalçala¬rın altına doğru suyu iterken başınızı kaldırıp soluk alın, elleriniz yeniden suya girerken de soluğunuzu ağız ve burundan geri verin. Ellerinizi arkaya itip başınızı soluk almak için yukarı kaldırdığınızda bacaklarınızla suyu aşağıya doğru itin. Elleriniz yeniden suya girdiğinde bacaklarınızla gene suyu itin. Gö¬rüldüğü gibi bu stilde iyi yüzebilmek için güçlü bir vücuda ve omuzlara gerek vardır. Kelebek stilini öğrenmenin en iyi yolu küçük yaşta başlamaktadır. Kısa mesafede bu stil sırtüstünden daha hızlıdır.
Kelebek stilini ilk kez 1933'te Henri Myers uygulamıştır. Eskiden kelebekte, kurbağalamada kullanılan bacak hareketi kullanılırdı. Fakat günümüzde iyi yüzücüler daha güçlü olduğundan yunus hareketini kullanmayı yeğ¬lemektedir.
Yüzme Yarışları
Yüzme, modern olimpiyatların başladığı 1896'dan beri Olimpiyat Oyunlan'nda yer almaktadır. Başlangıçta yalnızca erkek yüzü¬cüler yarışırdı. 1912'de kadın yüzücüler için de yarışmalar düzenlenmeye başlandı. Yüz¬me yarışları 1969'dan beri Uluslararası Ama¬tör Yüzme Federasyonu (FINA) kurallarına göre yapılmaktadır. FINA'nın kurulmasından (1909) önce çok değişik yarışlar vardı. Günü¬müzde ise yarışlar 1.500 metreye kadar ve mesafeler metreyle ölçülerek yapılır. Olimpik yüzme havuzlan 50x21 metre boyutlarında ve 1,8 metre derinliğindedir. Olimpiyatlarda ve dünya şampiyonalarında serbest, sırtüstü, kurbağalama ve kelebek stillerinde bireysel ve takım yarışları yapılır. Karışık yüzme yarışlarında dört stilde de yüzülmektedir. 1920'lerden 1980'lerin başlarına kadar hem Olimpiyat Oyunları'nda, hem de dünya şam¬piyonalarında ABD'li yüzücüler üstünlük kurmuşlardır.
1.500 metreden uzun olan yarışlar uzun mesafe yarışları olarak adlandırılır. FINA'nın çalışma alanı dışında kalan bu yarışların çoğu, 67 kilometrelik George Gölü Marato  (ABD) gibi belli aralıklarla düzenlenmekte¬dir. En ünlü uzun mesafe yarışlarından biri İngiltere ile Fransa arasındaki Manş Denizi'ni geçmek için yapılan denemelerdir. Bu dene¬meler çoğunlukla, suyun en sıcak olduğu ağustos ayında yapılır.
Manş Denizi'ni ilk kez geçen, İngiliz kap¬tan Mathew Webb'dir. 1875'te İngiltere'deki Dover'dan Fransa'daki Calais'ye kurbağala¬ma yüzen Webb harita üzerindeki uzunluğu 33 km olan Manş Denizi'ni 21 saat 45 dakika¬da geçmişti. Fransa'dan İngiltere'ye geçen ilk yüzücü ise 1923'te 16 saat 33 dakika yüzen
İtalyan Enrique Tiraboschi'dir. Manş'ı geçen ilk bayan yüzücü 1926'da İngiltere'den Fran¬sa'ya yüzen ABD'li Gertrude Ederle oldu. Ederle'nin 14 saat 39 dakikalık süresi o zamanki erkekler rekorunu da geçiyordu. 1955'te ABD'li Penny Dean bu rekoru 7 saat 40 dakikaya indirdi.
Manş'ı geçen yüzücüler arasında Türk spor¬cular da bulunmaktadır.
Dalma
Dalmayı öğrenmeye başlarken biraz cesaret gerekir. Özgüveninizi geliştirmek için yapabileceğiniz birçok alıştırma vardır. Bunlardan biri, başınızı suyun içinde aşağı yukarı hare¬ket ettirmektir. Gözlerinizi açık tutarak havu¬zun kenarına tutunun. Başınızı, bütünüyle su¬yun içine girene kadar eğin, sonra yukarı kal¬dırın. Nefesinizi tutmayın, başınız suyun için¬deyken hava baloncukları çıkarın, sudan çı¬kardığınızda ise derin bir soluk alın.
Havuzun dibinden küçük eşyalar alıp çıkar¬mak, havuzun kenarını ayaklarınızla iterek kaymak ve su yüzeyinde dalmak (ördek dalı¬şı) da suya alışmanıza yardımcı olacaktır. Ha¬vuzun kenarından giriş atlayışı yapmak çok iyi bir başlangıçtır. Bu atlayış, suya önce başın girdiği "balıklama" atlayışların hepsinde te¬mel olan baş, gövde ve kolların bir hizada tu¬tulmasını öğrenmenizi sağlayacaktır.
Ayak parmaklarınızla havuzun kenarına hafifçe tutunarak ayakta dik durun. Dizler gergin durumda belden öne doğru eğilin. Kol¬larınızı omuz hizasında, ama omuzlarınızın bi¬raz önünde olacak biçimde açın; avuç içleriniz suya dönük olmalıdır. Ayak parmaklarınızı havuzun kenarına bastırın ve vücudunuzu öne doğru bırakın. Gözlerinizi havuzun dibindeki bir noktaya dikin; vücudunuz bir çizgi gibi ve gergin durumdayken kollarınızı kulaklarınıza doğru yükseltin ve başınızı biraz öne indirin. Suya girerken bütün vücudunuz düz bir çizgi gibi olmalıdır; kendinizi gerip dipteki o nok¬taya dokunun.
Bu dalışı, belinizi daha az bükerek ve havu¬zun kenarını daha güçlü iterek de yapabilirsi¬niz. Öne doğru eğilin, ayakların yerden yük¬selmesini sağlamak için başınızı biraz daha eğin ve hafifçe sıçrayarak suya dalın.
Çok güzel bir stil olan kırlangıç (ya da ku¬ğu) atlayışını bu giriş tekniğiyle öğrenebilirsi¬niz. Havuzun kenarında ayakta durun; kolla¬rınızı iyice açıp hafif ileri doğru ve omuz hiza¬sından yüksekte tutun. Ellerinizle hafifçe öne doğru bastırıp sıçrayın. Başınız aşağı eğilip su¬ya girerken, kollarınızı kulaklarınıza yaklaştırın. En sonunda kollarınızı kırlangıç kanadı gibi iki yanda sallayarak yukarıya ve hafifçe ileriye doğru atlayın. Başınızı kollarınızı ara¬sında tutmak gerektiğini unutmayın. Ayrıca suyun yüzünde, gövdenizin dalacağı yeri aça¬cak olan da ellerinizdir. Başınız gerektiği gibi durmuyorsa yüzünüz suya çarpar.
Perende atlayışının ilk adımları olan düz çi¬vileme, çömlekli çivileme ve çömlekli balıkla¬ma da havuz kenarında öğrenilebilir. Ayakta dimdik durun; başınız yukarıda, çene içeride, göğüs dışarıda, bacaklar birleşmiş, kollar iki yanda gergin olsun. Ağırlığınız iki ayağınıza da eşit dağılmış olmalıdır.
Kollarınızı omuz hizasına kadar kaldırın, kalçalarınıza hafifçe değene kadar aşağı salla¬yın; aynı anda topuklarınızı yerden kaldırma¬dan vücut ağırlığınızı tabanlara kaydırın.
Tam atlarken kollarınızı, beklemeden gene yukarı doğru sallayın. Siz havada uçarken kollarınız da iyice yukarı kalkacak, aşağı inip suya girdiğinizde ise yavaşça yanlara düşe¬cektir.
Aynı kalkıştan çömlekli çivilemeye geçebi¬lirsiniz. Havadayken dizlerinizi göğse kadar çekip, bacaklarınızı diz altlarından tutun. Sonra bacaklarınızı yeniden uzatarak suya çi¬vileme girin. Çömlekli balıklama da buna benzer. Havada bacaklarınızı kıstığınız, yani "çömlek" yaptığınız zaman başınızı ve omuzlarınızı aşağı indirin. Böylece vücudunuz öne doğru dönecek ve suya balıklama dalacak¬sınız.
Bütün bunlar gerçek bir atlama sporcusu olmanın ilk adımlarıdır. Atlama da yüzme gi¬bi bir olimpik spordur. 19. yüzyılda Avrupa' da jimnastikten geliştirilen tramplen atlama, aynı yüzyılın sonlarında yarışma sporuna dö¬nüştü. Yarışmalar iki ana bölümde yapılır: Tramplen ve kule. Esnek bir sıçrama tahtası olan tramplen su düzeyinden 1-3 metre yük¬sekliktedir. Kule ise 5-10 metre yüksekliğin¬deki sabit bir platformdur. Olimpiyatlarda yüzme dalında yer alan tramplen atlama ya-rışmalarında 3 metrelik tramplen ile 10 metre¬lik kule kullanılır. Sporcular tramplen ya da kuleden derinliği en az 4,5 metre olan bir ha¬vuza atlarlar. Havuzun yüzeyi sporcuların gö¬rebilmesi için su serpme sistemiyle belirginleştirilir. Sporcular altı atlayış grubunda ser¬best ve zorunlu atlayış yaparlar. Hakemler yükseliş stili, havada uçuş, taklalar, burgular ve suya girişi ayrı ayrı değerlendirir. Atlayış¬ların değişen zorluk dereceleri vardır.
Su Balesi
Senkronize yüzme adıyla da bilinen su balesi 1930'larda ABD'de geliştirilen bir gösteri sporudur. 1954'ten beri FINA gözetiminde amatör olarak yapılan su balesi önceleri Olimpiyat Oyunları'nda bir gösteri sporuydu. 1984'te ise bayanlar arasında bir yarışmaya dönüştürüldü. Dalmanın 100'den fazla çeşidi¬ni içeren yarışmalarda solo (bireysel), düet (ikili) ve takım dallarında yarışılır. Sporcular zorunlu ve serbest figürlerden oluşan gösteri¬ler sunarlar.
Türkiye'de Yüzme ve Dalma
Türkiye'de ilk yüzme çalışmaları 1910'larda bazı okullarda beden eğitimi derslerinde yer almıştı. 1920'lerde ise spor kulüpleri bu alanda önemli adımlar attılar. 1923'te ilk düzenli yüz¬me yarışları yapıldı. 1931'de Büyükdere Yüzme Havuzu açıldı ve bayan yüzücüler de yetişti.
Türk yüzücüler ilk uluslararası yarışmalara 1934'te Moskova'da katıldılar. 1937'de ise İs¬tanbul'da Moda havuzunda Türk ve Macar ulu¬sal takımları arasında yarışlar yapıldı. 1943'te İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü kuruldu.
II. Dünya Savaşı sonrasında Türk yüzücü¬ler uluslararası yarışmalara daha sık ve düzen li olarak katılmaya başladılar. 1957'de yüzme sporu Su Sporları Federasyonu'ndan ayrıldı ve Türkiye Yüzme, Atlama ve Sutopu Fede¬rasyonu kuruldu. 1966'da Türkiye'deki ilk uluslararası yüzme yarışı olan İstanbul Yüzme Maratonu düzenlendi.
Türk yüzücülerin denizlerdeki başarılan arasında Manş Denizi'nin geçilmesi de bulu¬nur. 1954'te Murat Güler'in Manş'ı geçişiyle başlayan bu başarılar zincirinde 1977'de yap¬tığı 9 saat 4 dakikalık dereceyle 102 yıllık dö¬nemin ilk 10'u arasına giren Erdal Acet'in önemli bir yeri vardır. 1979'da ise Nesrin Ol¬gun, Manş Denizi'ni yüzerek geçen ilk Türk bayan sporcu olma başarısını elde etti.
1970'lerde yüzme havuzlarının sayısının artması genç yüzücülerin ortaya çıkmasına yardımcı oldu. Bu dönemde Sadri ve Sabri Özün, Murat Özüak gibi sporcular yetişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder