Ana Sayfa Bilgi Bankası

7 Ocak 2011 Cuma

Van Gölü

Van ve Bitlis illerinde yaşayan­lar tarafından "deniz" olarak da adlandırılır. Karşı kıyının her yerden kolayca görülmemesi nedeniyle kapladığı alanın çok geniş olması düşünülerek yöre halkı tarafından böyle anı­lan Van Gölü, ülkemizdeki en büyük doğal göldür.
Biçimi üçgeni andıran göl sularının deniz düzeyinden yüksekliği 1.646 metredir. Yakla­şık olarak 3.700 km2'lik bir alan kaplayan ve Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Van Gölü'nün doğu yansı Van ilinin, batı yansı da Bitlis ilinin sınırları içinde kalır. Uzunluğu 130 kilometreyi, genişliği de 80 kilometreyi bulan gölün Erciş ve Van kıyılan açığında derinlik en çok 50 metredir. Van Gölü'nün en derin yeri, batı kesiminde Adilcevaz ve Ahlat açıklarındaki çukurluk 450 metre kadardır. Van Gölü'nde yer alan adalar daha sığ olan doğu kesimdedir. Göldeki en önemli kara parçalan Yaka, Çarpanak ve Akdamar (Ahtamar) adalarıdır. Göl kıyılarındaki başlıca girintiler ise Erciş Körfezi ile Van, Gevaş ve Tatvan koylarıdır.
Van Gölü'nün oluşumuyla sönmüş bir ya­nardağ olan Nemrut Dağı'nın ortaya çıkışı arasında doğal bir bağlantı vardır. Eski jeolojik çağlarda Muş Ovası'yla Van Gölü sularının kapladığı çukurluk kesin­tisiz bir çöküntü alanıydı. Sonraki jeolojik dönemde Süphan ve Nemrut yanardağların­dan püsküren lavların yığılmasıyla oluşan doğal baraj bu geniş çöküntü alanını ifciye ayırdı. Eskiden bu çöküntünün tümü sularını dışa akıtırken, Nemrut Dağı'nın çıkardığı lavlarla önü tıkanan doğu kesimde sular birikmeye başladı ve bugünkü Van Gölü ortaya çıktı.
İçindeki suyun hacmi yaklaşık 600 km3 olarak tahmin edilen göl, daha çok dağlardan inen ve fazla uzun olmayan akarsularla besle­nir. Bunlardan başlıcaları Zilan Deresi, Ben- dimahi ve Marmit çaylan ile Hoşap Suyu'dur. Van Gölü'nün su toplama alanının genişliği 12.000 km2'dir. Van Gölü'nde yıllık düzey değişikliği 50-60 cm kadardır. Göl sularının düzeyi dağlardaki karlar ve buzların erimesi­ne bağlı olarak yazın yükselir, suların don­duğu kışın ise biraz çekilir. Van Gölü'nün geçmişte büyük düzey değişiklikleri gösterdiği bilinmektedir. Bunlardan biri Erciş kentinde yaşanmıştır. 1841'de göl suları yükselip kıyı­daki Erciş'i basınca, kent 3 km kadar içeride bulunan bugünkü yerine taşındı.
Dışa akışı olmadığından Van Gölü'nün sulan tuzludur. Göl sulan binde 22 oranında tuz içerir. Bu tuzlu sularda yüksek miktarda soda bulunmasının nedeni, gölü besleyen akarsuların geçtiği volkanik araziyi oluşturan kayaçlarda sodyum bileşiklerine rastlanması- dır. Bu bileşiklerin eriyerek akarsular tarafın­dan taşınması ve buharlaşma sonucunda olu­şan yoğunlaşma göl sularının sodalı olmasına yol açar. Göle girip uzunca bir süre yüzenle­rin saçları boyanmış gibi sanlaşır. Doğal çamaşır suyu özellikleri gösteren göl sularından soda elde edilir. Kıyıdaki kırsal yerleşme­lerde yaşayanlar çamaşırlarını Van Gölü'nde yıkar. Erciş Körfezi kıyısında oldukça sığ olan suların yüzeyi bazı kışlar görülen şiddetli soğuklar sırasında donar. Yazın göl sularının sıcaklığı yüzeyde 21°C'yi bulur.
Van Gölü kıyılarındaki akarsu ağızlarında suların tuzluluğu azalır. Bu kesimlerde göl sularının koşullarına uyum sağlamış bir balık türü olan inci kefali yaşar. Av yasağı uygulan­dığı dönemlerde teknelerini kamyonlara yük­leyen bazı Karadenizli balıkçılar inci kefali avlamak amacıyla Van Gölü kıyısına gelir. Göl kıyısında sazlıklarla kaplı birçok sulak alan vardır. Bu alanların bir bölümü akarsula­rın taşıdığı alüvyonların yığılmasıyla oluşan küçük deltalar, bir bölümü de küçük birer lagün olan tuzlu bataklıklardır. Sulak alanlar­da oldukça canlı bir yabanıl yaşam göze çarpar. Bu alanlardan en önemlileri Bendimahi deltası ile Çelebibağ, Edremit, Van ve Horkum sazlıklarıdır. Bu delta ve sazlıklarda çok sayıda kuş yaşar ve kuluçkaya yatar. Kuluçkaya yattığı gözlenen başlıca kuş türleri batağan, karabatak, balıkçıl, kaz, angıt, ör­dek, çamurcun, dikkuyruk, delice, turna, uzunbacak, kızılbacak, sumru, yelve, suna, çaylak, akbaba, kerkenez ve bülbüldür. Ko­ruma altına alınmamış durumdaki bu doğal yaşam alanları saz kesimi, sürü otlatma ve aşın avlanma gibi tehlikelerle karşı karşı­yadır.
Van Gölü'ndeki adalardan en önemlisi Akdamar Adası'dır. Bunun nedeni, Akdamar Kilisesi adıyla anılan eski bir dinsel yapının bu adada bulunmasıdır. 10. yüzyılın ilk yansında yapılan kilisenin miman keşiş Manuel'dir. Akdamar Kilisesi yüzyıllar boyunca Van yö­resinde yaşamış olan Ermeniler'in kültür ve sanat yapıtlarından başlıcasıdır. Dış duvarları ile iç mekânlarında bezeme ve heykel sanatı­nın etkileyici örnekleri görülen bu önemli ortaçağ mimarlık anıtı her yıl çok sayıda turist tarafından ziyaret edilir. Van Gölü çevresinde turistik açıdan önem taşıyan öteki yerler Van
Kalesi, Ahlat'taki mezar taşlan, Gevaş'taki kümbetler ile Bendimahi Çağlayanı'dır.
Gerek yolcu, gerek yük taşımacılığı açısın­dan Urartular döneminden beri Van Gölü'nden yararlanıldığı bilinmektedir. Eskiden su­yolu ulaşımında kullanılan yelkenli teknelerin yerini 19. yüzyılda küçük buharlı gemiler aldı. Göl kıyısındaki yerleşim yerleri arasında dü­zenli gemi işletmeciliği ilk kez işgal sırasında Ruslar tarafından başlatıldı. Cumhuriyetten sonra bu işletmenin etkinliği devlet eliyle sürdürüldü. Günümüzde Van Gölü İşletmesi adını almış olan bu işletme Türkiye Denizcilik İşletmeleri adlı bir kamu kuruluşu tarafından çalıştırılmaktadır. İşletme Van Gölü kıyılarındaki iskeleler arasında yolcu, yük, tren vago­nu ve öteki taşıtların ulaşımını sağlar. Feri­botla Tatvan'daki iskeleden Van'ın iskelesine yaklaşık 3,5 saatte ulaşılır. Gölde çalışan teknelerle gemilerin yapım ve onarımıyla uğraşan Tatvan'daki atölye de bir başka kamu kuruluşuna aittir. Ayrıca düzgün bir karayolu Van Gölü kıyısı ile kıyı yakınında yer alan kent ve kasabaları birbirine bağlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder