Ana Sayfa Bilgi Bankası

30 Ocak 2011 Pazar

PISSARRO, Camille


PISSARRO, Camille (1830-1903). İzlenimci ressam Camille Pissarro, Batı Hint Adaları'ndan St. Thomas'ta doğdu. Ticaretle uğraşan varlıklı bir Yahudi ailesinin çocuğuydu. 12 yaşında Paris'e gönderildi ve orada beş yıl eğitim gördü. Daha sonra babasının yanında çalışmak üzere St. Thomas'a döndü. Babası ressam olmasına izin vermeyince, önce sanat­çı bir arkadaşıyla birlikte Venezuela'ya kaçtı. Ama sonunda babasından izin alarak 1855'te Paris'e gitti.
Pissarro orada ünlü ressam Jean-Baptiste Camille Corot'dan manzara resmi yapması­nı öğrendi. Pierre-Auguste Renoir, Claude Monet ve Paul Cezanne gibi İzlenimci res­samlarla dostluk kurdu. Bir süre Paris yakın­larındaki Louveciennes köyünde yaşadı ve orada çok sayıda manzara resmi yaptı. İzle­nimci ressamlar günün değişik saatlerinde ışı­ğın sudaki yansımalarını resimlerken, Pissar­ro toprağın, ağaçların, köy evlerinin resmini yaptı. Resimlerini öteki İzlenimci ressamlar gibi parçalı ve kesik fırça vuruşlarıyla yapıyor­du. Toprağın resmini yapmayı çok sevdiği için ufuk çizgisini resmin üst bölümlerine yerleşti­rip gökyüzüne daha az yer bırakıyordu. Fran­sız yazar Emile Zola sanatçının resimleri için, "Pissarro'nun resimlerinde toprağın derinden gelen sesini duyarsınız" demişti.
1870'te Fransa-Prusya Savaşı çıkınca İngil­tere'ye gitti ve orada Julie Vellay ile evlendi. İngiltere'de kaldığı bir yıl boyunca İngiliz manzara resmini tanıma fırsatını bulan Pissar­ro, bir yandan da çevresinde gördüklerini tuvale geçirdi. Kristal Saray, Londra (1871) adlı tablosunu o dönemde yaptı. Daha sonra Fransa'ya dönerek Paris yakınlarındaki Pontosie köyüne yerleşti. Bundan sonraki 12 yıl boyunca çevredeki kır ve köy yaşamını, tarla­ları, çalışan köylüleri resimledi. En soğuk kış günlerinde bile hep açık havada çalıştı.
İzlenimci ressamlar arasında, resimleri çok satılan sanatçılardan biri Pissarro'ydu, ama gene de geçim sıkıntısı çekiyordu. 1885'te tanıştığı Georges Seurat'nın etkisiyle bir süre noktacılık tekniğini benimsedi. Ama çok geç­meden bu tekniğin doğayla doğrudan ilişkisini engellediğini öne sürerek İzlenimci üsluba geri döndü. Sanatçının 1892'de Paris'te açtığı başarılı sergi bir ressam olarak ününün artma­sını ve parasal durumunun düzelmesini sağ­ladı.
1890'larda göz iltihabı yüzünden açık hava­da çalışamaz oldü. Ama gene de resim yap­mayı sürdürerek penceresinden gördüklerini tuvaline geçirdi. O dönemdeki en önemli yapıtları Sabah, Gün Işığında İtalyanlar Bul­varı (1897) ve Paris, Monmartre Bulvarı'nda Gece'dir (1897).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder