Ana Sayfa Bilgi Bankası

27 Ocak 2011 Perşembe

Doğal Gaz,Petrol Kaynakları,Enerji Bunalımı,Türkiye'de Petrol ve Doğal Gaz,


Doğal Gaz
Pek çok ülkede karada ya da deniz yatağında açılmış petrol kuyularından elde edilen doğal gaz boru hatlarıyla kentlere taşınır; fabrikalar¬da, evlerde, ısıtma ve aydınlatma amacıyla kullanılır. Ham petrolden ayrılan gaz, işlene¬rek çok kolay alev alan buharlardan arıtılır. Doğal gazın çoğu bataklık gazı olarak da adlandırılan metandır. Metan, petrol ve kö¬mürle birlikte bulunur; ama bazen tek başına da oluşur. 19. yüzyılın başlarında ABD'de keşfedilen doğal gaz kuyularına "yanar kay¬nak" denirdi. Petrol arayıcıları önceleri, ba¬sıncın etkisiyle petrolün yüzeye çıkmasını sağlayan doğal gaza pek önem vermediler. Yüzeyde petrolden ayrılan gaz bir boruya alınarak borunun ucunda dev bir meşale gibi yakılırdı. Yalnızca gaz çıkan kuyular ise tutuşturulur ve yıllarca kendi kendine yanma¬ya bırakılırdı. Ama 1870'lerde ABD'de bu gazdan yararlanmaya yönelik çalışmalar baş¬latıldı ve doğal gazın boru şebekesiyle evlere dağıtılması sağlandı.
Doğal gaz genellikle yüzeyden binlerce metre derinde, kumtaşı gibi gözenekli bir kayaç katmanınca tutulmuş olarak bulunur; bu katman, gaz geçirmeyen ve bu özelliğiyle de doğal gazın kaçmasını önleyen bir başka kayaç katmanıyla örtülüdür. Doğal gaz aramala¬rı petrol aramalarına benzer biçimde yürütü¬lür. ingiltere'de doğal gaz aramaları 1930'larda başladı. 1950'lerde Iskoçya'da Edinburgh yakınlarında ve Yorkshire'da kü¬çük yataklar bulundu.
Kuzey Denizi'nde doğal gaz aranmasına 1964'te izin verildi. Petrol şirketleri bölgeye dev sondaj platformları gönderdiler ve sonuç¬ta İngiltere'nin doğu kıyısı açıklarında zengin gaz yatakları keşfedildi. Bulunan yataklar İn¬giltere'nin gaz talebini karşılayacak kadar bü¬yüktü. Doğal gaz, deniz yatağına döşenen boru hatlarıyla kuyulardan kıyıya taşındı ve ora¬dan da yeni bir boru şebekesiyle bütün ülkeye dağıtıldı. Kuzey Denizi'nde yürütülen çalış¬malarda kötü hava koşullarının etkisiyle sık sık büyük tehlikelerle karşılaşıldığı ve sondaj aygıtlarının yitirildiği oldu.
En büyük doğal gaz üreticileri ABD ve SSCB'dir. Yapımına 1967'de başlanan bir boru hattı doğal gazı günümüzde Sibirya'dan Urallar'a ve SSCB'nin batı kesimlerine, ora¬dan da Türkiye'ye taşımaktadır. Hollanda, Kuzey Denizi'ndeki yataklardan Almanya Federal Cumhuriyeti, Belçika ve Fransa'ya gaz satmaktadır.
1980'lerin sonlarında çeşitli ülkelerdeki şir¬ketler çürüyen çöp yığınlarından çıkan metan gazından elde ettikleri enerjiden yararlanarak elektrik üretmeye başladılar ve bunda başarılı da oldular.
Petrol Kaynakları
Büyük petrol yatakları birkaç ülkede toplan¬mıştır. En büyük petrol üreticisi SSCB'dir; dünya üretiminin neredeyse beşte biri bu ül¬kede gerçekleştirilir. ABD (dünyanın en çok petrol satın alan ülkesi) ve Suudi Arabistan (dünyanın en çok petrol satan ülkesi) petrol üreticisi ülkeler arasında ikinci ve üçüncü sı¬rada yer alırlar.
Dünyanın bilinen en büyük petrol rezervle¬ri Ortadoğu'dadır. Suudi Arabistan, İran, Irak, Kuveyt, Katar ve Abu Dabi büyük pet¬rol üreticileridir. Bu ülkelerle birlikte Nijer¬ya, Libya, Cezayir, Endonezya, Ekvador, Gabon ve Venezuela, petrol satış fiyatlarını ortaklaşa belirleyebilmek için Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nü (OPEC) kurmuş¬lardır.
Ülkeleri çevreleyen kıta sahanlıklarında da, örneğin Kuzey Denizi'nin İngiltere ve Norveç'e ait kesimlerinde petrol sondajları yapılmaktadır.
Dünyanın görünür petrol rezervi yaklaşık 666 milyar varil kadardır; bunun yarıdan çoğu Ortadoğu'dadır. Bu, yerin altından çıkarılabi¬leceği bilinen petrol miktarıdır. Çoğu petrol yatağı keşfedilmeyi beklemektedir. Teknoloji ilerledikçe, çok derin sular altındaki petrolü çıkarmanın, ABD'deki şeyi çökellerinde ve Kanada'daki bitümlü kumlarda hapsolmuş petrolü elde etmenin ve belki de bugünkü petrol alanlarından daha çok petrol çıkarma¬nın yolu bulunabilecektir. Günümüzde uygu-lanan yöntemler, petrolün çoğunun yeraltın¬da bırakılmasını zorunlu kılmaktadır.
Enerji Bunalımı
ABD, Japonya ve Avrupa ülkeleri gibi sana¬yileşmiş ülkeler büyük ölçüde petrole bağım¬lıdır. 1970'lerde petrol üreticisi ülkeler petrol fiyatlarının çok düşük olduğuna karar vererek fiyatları büyük ölçüde artırdılar. Sanayileşmiş ülkeler bunu ödemek zorundaydılar. Ama onlar da sanayi mallarının fiyatlarını artırdı¬lar. Fiyatlar yükselmeye devam ettikçe enerji¬den tasarruf etmeye ve daha az petrol kullan¬maya çalıştılar. Petrol üreticileri ve tüketicile¬ri petrolün bir gün tükeneceğinin bugün far-kındadırlar. Onun için petrol kaynaklarının akıllıca kullanılması, güneş enerjisi ve nükle¬er enerji gibi başka enerji kaynaklarının geliştirilmesi gerekmektedir. Motorlu taşıtlar için er geç başka yakıtlara gereksinim duyula¬caktır.
Türkiye'de Petrol ve Doğal Gaz
19. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin sınırlan için¬de yer alan Musul ve Bağdat vilayetlerinde ham petrol sızıntısına rastlanan bazı alanlar olduğu biliniyordu. Bu yüzyıl sonlarında bir yabancı şirket Türkiye'de ilk kez petrol arama sondajı yaptı. İskenderun çevresinde yapılan sondajlarda doğal gaza rastlandı. Bir başka yabancı şirketin 1900'de Trakya'daki Mürefte yöresinde yaptığı sondajda petrol bulundu. Ama çıkan petrol miktarı çok az olduğundan bir süre sonra kuyular kapatıldı.
Doğu Anadolu Bölgesi'ni uzun yıllar işgal¬leri altında tutan Ruslar, I. Dünya Savaşı sırasında Erzurum ve Erzincan yörelerinde yapı¬lan bazı sondajlarda petrole rastladılar. I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti Irak' taki geniş ham petrol alanlarını yitirdi. Türki¬ye bu zengin petrol alanlarında hakkı olduğu¬nu ileri sürdü. 1926'da imzalanan bir antlaş¬mayla Türkiye, Irak'ın elde edeceği petrol ge¬lirinin yüzde 10'unun 25 yıl süreyle kendisine verilmesi karşılığında bu topraklardan vaz¬geçti.
Türkiye'deki cevher yataklarının araştırıl¬ması ve saptanması amacıyla kurulan Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA), 1940'ta Siirt ilinin Raman Dağı yöresinde ve 1945'te Garzan yöresinde verimli ham petrol yatakla¬rı buldu. Daha sonra MTA'nın görevini dev¬ralan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Siirt ilinde birçok kuyu açarak üre¬tim yaptı. Arama ve üretim izni alan bazı ya¬bancı petrol şirketleri de Adana, Adıyaman, Diyarbakır ve Siirt'te verimli yataklar buldu¬lar. Türkiye'nin ham petrol üretimi 1950'de 18.000 ton, 1960'ta da 375.000 tondu. Bu yıl¬lardan önce Türkiye, benzin ve gaz gibi petrol ürünleri gereksinmesini yurtdışından satın alarak karşılıyordu. 1955'te Siirt ilinde Bat¬man (bugün Batman ilinde), 1961'de Kocaeli ilinde İPRAŞ, 1962'de İçel ilinde ATAŞ, 1972' de İzmir ilinde Aliağa ve 1987'de de Ankara ilinde Orta Anadolu (bugün Kırıkkale ilinde) rafinerilerinin yapılması, Türkiye'yi önemli miktarda ham petrol satın alan ve gereksin¬mesi olan petrol ürünlerini kendi rafinerile¬rinde işleyerek elde eden bir ülke durumuna getirdi. Rafinerilerinin yıllık ham petrol işle¬me kapasitesi 30 milyon tondan çok olan Tür¬kiye, 2,5 milyon ton kadar ham petrol üret¬mekte ve 20 milyon tondan çok ham petrol satın almaktadır.
1986'da açıklanan bilgilere göre Türkiye'de saptanan üretilebilir durumdaki ham petrol rezervlerinin kalan miktarı yaklaşık 21 milyon tondur. Bu üretilebilir rezervin yüzde 59'u ya¬bancı petrol şirketlerinin elindedir. Yabancı petrol şirketlerinden başlıcaları Mobil ve Shell'dir. Irak, Kerkük'te ürettiği ham petro¬lün bir bölümünü boru hattıyla Adana ilindeki Yumurtalık limanına pompalar. Bu ham pet¬rolün bir bölümü Türkiye'deki rafinerilerde işlenir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde üre¬tilen ham petrolün bir bölümünü İskenderun Körfezi'ne, batman Rafinerisi'nde işleneme¬yen petrolü öteki rafinerilere taşımak ve Irak' tan gelen petrolü değerlendirmek amacıyla bazı başka boru hatları da yapılmıştır. Bunlar Batman Dörtyol, Şelmo Batman ve Yumurtalık Kırıkkale boru hatlarıdır. 1987'de Türki¬ye'deki rafinerilerde işlenerek elde edilen başlıca petrol ürünlerinin yaklaşık miktarları şöyleydi: 2,5 milyon ton benzin, 760 bin ton jet yakıtı, 6,5 milyon ton mazot, 8 milyon ton fueloil ve 390 bin ton gazyağı.
Türkiye'de petrol ürünlerinin kullanıldığı bazı termik santrallar da vardır. Bunlar Ali¬ağa, Ambarlı, Bornova, Hopa ve Seydişehir santrallarıdır.
Türkiye'nin başlıca doğal gaz kaynakları Marmara Bölgesi'nin Trakya kesimi ile Gü¬neydoğu Anadolu Bölgesi'ndedir. Çevre kir¬lenmesine yol açmayan temiz bir yakıt olan doğal gaz yataklarının araştırılması çalışmala¬rına Türkiye'de 1960'larda başlandı. 1974'te TPAO'nun yaptığı sondajlar sırasında Hamitabat'ta verimli doğal gaz yataklarına rastlandı. Dünya doğal gaz re¬zervlerinin çok küçük bir bölümü ülkemizde¬dir. Bu rezervlerin en büyük bölümü Hamitabat'tadır. Burada yapılan üretim sonucunda elde edilen doğal gaz, bir termik santral ile bazı fabrikalarda yakıt olarak kullanılmakta¬dır. Hamitabat'tan geçen SSCB-Türkiye Do¬ğal Gaz Boru hattı, Bulgaristan sınırından An¬kara'ya kadar uzanır. Doğal gazın boru hattıy¬la ulaştığı yörelerdeki konutlar ile sanayi kuruluşlarında çevreyi sürekli kirleten öteki ya¬kıtların yerini alması tasarlanmıştır. Ankara kentindeki konutlara ulaştırılan doğal gazın İstanbul'da da kullanıma sunulması için çalış¬malar sürdürülmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder