Ana Sayfa Bilgi Bankası

21 Ocak 2011 Cuma

YELKEN SPORU,Yelken Yarışı,Yelken Eğitimi,Türkiye'de Yelken Sporu


YELKEN SPORU. Gerilmiş bir bez parçasına karşı esen rüzgâr, insan gücü olmaksızın bir tekneyi suyun üstünde taşıyabilir. Bu gerçek, insanların en eski ve en önemli keşiflerinden biri olan yelkenin çalışma ilkesidir. İnsanlar bu yolla hem ulaşım, hem de uzak ülkeler arasında ticaret yapma olanağı bulmuşlardır.
Bir başka önemli buluş olmasaydı yelkenli tekneler dünya tarihindeki önemli rollerini oynayamayacaktı. Bu buluş, teknenin rüzgâ¬rın önünde olduğu gibi rüzgâra karşı da gitmesini sağlayan, yelkeni sağa sola kaydır¬ma tekniğidir. Orsalama ya da tremolo adı verilen bu tekniğin geliştirilmesi teknelere, doğrudan rüzgâra yönelmemek koşuluyla rüz¬gârın yönü ne olursa olsun rotasını belirleyip koruyabilme olanağı vermiştir.
Yelkenli Nasıl Yol Alır
Basit bir yan yelken donanımlı tekne incelen¬diğinde, orsalama tekniği daha iyi anlaşılır. Bu tip bir yelkenlide baş tarafa {pruva) yakın tek bir yelken direği bulunur. Üçgen şeklin¬deki ana yelken (imayistra), aşağı yukarı hareket edebilen mandallarla, ön kenarından {orsa astarı) direğe bağlıdır. Yelkenin alt kenarındaki {altabaşo astarı) mandallar bumba adı verilen, direğe bağlı ve uzunluğu kıçı {pupa) geçen bir çubuk üzerinde hareket eder. Ana yelkenin önünde flok adı verilen, gene üçgen biçiminde küçük bir yelken bulu¬nur. Bu yelkenin orsa astarına dikili halkalar, baş taraftan direğin tepesine {cunda) kadar uzanan çelik bir kabloya {flok istralyası, larmo) takılıdır. Baş ve kıçtaki halatlar (pruva ve pupa istralyaları) ile yan halatlar {çarmıh¬lar) direği destekler. Yelkenler cundadaki makaralardan {tornolar) geçen halatlarla indi¬rilir ve kaldırılır {hisa ve mayna edilir). İskota yakası adı verilen alt arka köşeye bağlı iskota halatları ile de sağa sola hareket ettirilir.
Teknenin altında uzatılıp kısaltılabilen düz ve geniş bir parça {salma omurga) vardır.Salma omurganın işlevi tremolo yapılırken teknenin rüzgârın estiği yöne kaymasını en¬gellemektir. Salma olmaksızın tekneye yön vermek hemen hemen olanaksızdır. Büyük teknelerde gövdenin ortasında değişmez ağır¬lıklı bir omurga bulunur. Tekneye kıç bodos¬lamaya bağlı bir dümenle yön verilir.
Pupa seyri sırasında, yani rüzgârın önünde giderken hiçbir sorunla karşılaşılmaz. Rüzgâr teknenin tek yanından eserken de, yelkenler rüzgârla açı yapacak biçimde tutulduğunda yol almak kolaydır. Bu açı rüzgârın gücünü ileri harekete dönüştürür. Tekne, omurgası¬nın (ya da salmanın) gösterdiği direncin ve dümenin yardımıyla düz bir rota üzerinde tutulur.
Tremolo daha fazla beceri gerektirir. Çün¬kü rüzgâr tam ters yönde esmektedir. Dos¬doğru rüzgârın içine girmek olanaksızdır. Bu durumda zikzaklı bir rota izlenir. Yelkenler, baştan kıça çizilmiş bir doğru boyunca uzana¬na kadar, koşullar elverdiğince rüzgâra yakın açılır. İleriden yelkenlere çarpan rüzgârın birazı böylece geri döner. Bu durumda iki hareket oluşur: Biri daha az güçle tekneyi yana ve geriye doğru iterken, yelkenlerin rüzgâr altı (rüzgârın geldiği yönün tersi) yönünde olanı tekneyi öne doğru çeker. Tekneyi rüzgâr üstüne (rüzgârın geldiği yöne) çeken, yelkenlerin rüzgâr altı yanında oluşan güçtür.
Yelken Yarışı
Yelken yarışlarının çoğu tek tip (aynı sınıftan) tekneler arasında yapılır; bitiş çizgisine ilk varan yarışı kazanır. Bazı sınıflarda tekneler birbirinin tıpatıp aynıdır; bazılarında ise ku¬rallara göre bazı farklılıklara izin verilir Şampiyonalar en önemli tekne sınıflarında yapılır ve ülkeler birbirlerine karşı uluslarara¬sı sınıflarda yarışır. Olimpiyatlar ve Amerika Kupası gibi özel yarışmalarda bazı uluslarara-sı sınıflar yer alır. 12 metrelik yatların katıldı¬ğı Amerika Kupası, New York Yat Kulübü' nün America adlı teknesinin, Büyük Britanya Kraliyet Yat Filosu'nun teknelerine karşı yarıştığı 1851'de başlamıştır.
Gezi yatları, yani açık deniz tekneleri ise çok farklı biçimlerde yapılır; bu yüzden genel¬likle handikaptı adı verilen bazı yarışlara katılırlar. Bu yarışlarda her teknenin kendine özgü bir ölçülme sayısı (rating) vardır. Yarış sonunda, her teknenin yarışta harcadığı za¬man bu sayıyla çarpılarak yarışı bitirme süresi hesaplanır. Bitirme süresi en kısa olan tekne yarışı kazanır.
Ünlü açık deniz yelken yarışlarından biri, Wight Adası'ndaki Cowes'dan başlayıp İrlan¬da açıklarındaki Fastnet Kayası'na, buradan da Plymouth'a (İngiltere) uzanan Fastnet
Çizimde yelkenli bir teknenin rüzgâra göre yelken açma durumları görülüyor. Tekne (üstte sağda) bulunduğu limandan yola çıkıp rüzgâra dik yol alıyor (apazlama). Tekne rüzgârı iskele tarafından alıyor. Rüzgârdan uzaklaştığında rüzgârın önünde gidiyor demektir (pupa seyri). Tekne adayı dönerken rüzgâr sancaktan geliyor (apazlama). Tekne limana geri dönmek için zikzaklar çizerek rüzgâra karşı yol alıyor. Bu manevralara tremolo ya da orsalama denir. (Kemere, teknenin sağ ve solundaki orta bölümlere verilen addır. Omuzluk ise kemere ile pruva ya da pupa arasında kalan bölümdür.)
Yarışı'dır. ABD'deki Rhode Island'dan baş¬layan Bermuda Yarışı ile Yeni Güney Galler' deki Sydney'den başlayıp Tasmanya'daki Hobart'ta biten yarış da ünlü yelken yarışlarındandır.
Bir yarışmada bütün tekneler Uluslararası Yat Yarışları Birliği'nin belirlediği kurallara uymak zorundadır. İki tekne birbirine çok yaklaştığı zaman dümenciler geçiş hakkının hangi tekneye ait olduğuna karar verir. Geçiş hakkı bulunmayan tekne öbürüne yol ver¬mezse yarıştan çıkarılır.
Yelken Eğitimi
Yelken sporu en iyi genç yaşta öğrenilir. Yeni başlayanlar gelgit akıntılarına karşı korunaklı suları tercih etmeli ve tekne, kıyıdan görüle¬bilecek bir uzaklığa kadar açılmalıdır.
Yelken sporuyla ilgilenenler iyi yüzme bil¬melidir. Çünkü tekne alabora olabilir ve yelkenci suyun altında da yüzmek zorunda kalabilir. İyi yüzücüler bile teknede cankurta¬ran yeleği giymelidir. Yelken sporuyla uğra¬şanlar ayrıca camadan, ızbarço ve kazık bağ¬ları gibi gemici bağlarını da öğrenmelidir.
Yeni başlayan sporcuların kullanacağı tek¬ne küçük ve hafif olmalıdır. En uygunu, uluslararası bir tekne sınıfı olan Cadet gibi kolay yönetilen modellerdir. Dünyanın birçok yerinde kullanılan Optimist sınıfı dingiler de başlangıç için uygundur. Bu spora yeni başlayanlar, varsa yerel yelken kulüplerine başvurmalıdır. Birçok kulübün gençler için üyelik kontenjanları ve özel yelken yarışları bulunmaktadır.
Türkiye'de Yelken Sporu
Türkiye'de yelkencilik ve yelken yarışlarını 1910'ların başında İstanbul'da yerleşmiş İngi¬lizler başlattı. İlk yelken kulüpleri de aynı yıllarda Moda, Büyükada ve Bakırköy'de gene İngilizler tarafından kuruldu. 1914'te I. Dünya Savaşı başlayınca el konulan İngiliz yelkenli tekneleri Türk kulüplerine dağıtıldı ve böylece Türkler de yelken sporuna başla¬dılar.
İlk önemli Türk yelkencisi bu spora Avru¬pa'da başlayan Demir Turgut olmuştur. De¬mir Turgut'un yurtdışındaki başarıları arasın¬da 1930'da kazandığı Tuna Kupası da bulunu¬yordu.
1932'de ilk resmi ve kurallara uygun yelken yarışları yapıldı. 1936'da Berlin'de yapılan Olimpiyat Oyunları'nda Demir Turgut'un ya¬nında Harun Ülman ve Behzat Baydar ikilisi de yer alıyordu. Yelkencilerimiz katıldıkları bu ilk uluslararası yarışmada bir yedincilik, bir de yirmincilik elde ettiler.
1937'de Balkan Yelken Şampiyonası İstan¬bul'da yapıldı. 1957'de Su Sporları Federasyonu'nun yerine Kürek, Yüzme ve Yelken Federasyonu kuruldu. 1961'de İzmir'de yapı¬lan Avrupa Gençler Şampiyonasında Snipe sınıfında Avrupa şampiyonluğu kazanıldı. 1973, 1976, 1978, 1983 ve 1990'da çeşitli sınıflarda kazanılan Balkan şampiyonlukları Türk yelkenciliğinin en önemli uluslararası başarılarıdır.
Türkiye'de Optimist, Cadet, Finn ve Dra¬gon gibi bazı sınıflarda Başbakanlık, Cumhur¬başkanlığı ve Federasyon kupaları ile Türkiye birinciliği yarışmaları düzenlenmektedir. Ay¬rıca her yıl Donanma Kupası Açık Deniz Yat Yarışı yapılır.
YELKEN UÇUŞU, bir kişiyi taşıyacak bü¬yüklükte, uçurtma benzeri küçük yelkenlerle uçma sporudur. Bu spor 1970'lere kadar pek tanınmamakla birlikte, benzer araçlar ilk kez 1950'lerin sonlarında kullanılmıştı. Yelken uçuşunun temeli aslında çok daha eskilere, Otto Lilienthal adlı bir Alman'ın 1890'larda planörle yaptığı uçma çalışmalarına dayanır. Lilienthal ince kumaşla kaplı tek kişilik pla¬nörler yapmış, bunları vücudunun hareketle¬riyle yöneterek uçmuştur. Lilienthal'in izleyicisi olan Octave Chanute da tek kişilik planörlerle uçma de¬neyleri yapmıştı.
Günümüzde kullanılan uçuş yelkenlerine
yelken kanat adı verilir. Yelken kanatlar, kanat biçimli uçurtmalara çok benzer ve alüminyum iskelete sıkıca gerilmiş bir kumaş¬tan oluşur. Bir koşuma asılan pilot, trapez çubuğuna benzeyen kontrol çubuğuna tutuna¬rak yatay durur. Ya bir tepeden aşağı koşarak havalanır, ya da bir vinçle havaya kaldırılır. Yelken kanat bir kez havalandıktan sonra, yukarı çıkan sıcak hava akımlarının yardımıy¬la yükselir. Pilot yelken kanada, kontrol çubuğu ve vücudunun hareketleriyle yön ve¬rir. Bazı yelken kanatlarda uçaklardaki gibi dümenler ve kanatçıklar bulunur. Küçük bir motor ve pervane eklenen yelken kanat hafif bir uçağa dönüşür. Motorlu yelken kanatlar¬da pilot kanadın altında yer alan bir çerçeveye oturur.
Yelken uçuşu en ucuz uçuş sporudur. Kul¬lanılan araçlar arabayla rahatça taşınıp birkaç dakika içinde kolayca kurulabilir. ilk dünya şampiyonasının düzenlendiği 1975'ten beri bu spora duyulan ilgi hızla artmıştır. Yelken uçuşuna yeni başlayan herkesin ilk öğreneceği şey, uçuş yelkenlerinin oyuncak olmadığıdır. Yelken kanatlar hava araçlarıdır ve güvenlik kurallarına gerektiği gibi uyulmazsa uçuş teh¬likeli olabilir. Öğrenciler her zaman bir uz¬man eşliğinde çalışmalı; uçuş sırasında, uçak kullanan bir pilot kadar dikkatli olmalıdır.
Yelken uçuşu rekorları 1976'dan beri Ulus¬lararası Havacılık Federasyonu'nun denetimindedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder