Ana Sayfa Bilgi Bankası

20 Ocak 2011 Perşembe

YARGIÇ,YARGI SİSTEMİ


YARGIÇ ya da hâkim, bir mahkemede huku­ku uygulayarak karar veren ve uyuşmazlığı çözen görevlidir. Mahkemeler ulusal ya da, Uluslararası Adalet Divanı gibi uluslar üstü olabilir. Ulusal mahkemeler ceza, hukuk, temyiz, idare, anayasa mahkemeleri gibi çe­şitlilik gösterir. Bunların bütün üyelerine yargıç, başkanlarına da baş yargıç ya da baş­kan denir. Genelde, yargıç olabilmenin temel koşulu hukuk öğrenimi görmektir. Ama bu öğrenimi görmemiş kişilerin de yargıç sayıldı­ğı yargılama sistemleri vardır.
Hukukçu olmayan yargıçlar, sıradan ama güvenilir ve dürüst insanlar arasından seçilir­ler. ABD'de, SSCB'de ve İngiltere'de mes­lekten hukukçu olmayan kişiler bazı mahke­melerde yargıçlık yapabilmektedir.
Hukuk sistemleri, genellikle İngiltere, Ku­zey Amerika'nın büyük bölümü, Avustralya ve Yeni Zelanda'da uygulanan örf ve âdet hukuku geleneği ile Fransa, Quebec ve Avru­pa'nın büyük bölümünde uygulanan medeni hukuk geleneği biçiminde ikiye ayrılır.
Meslekten yargıçlar bu iki farklı sistemde farklı biçimlerde eğitim görür ve seçilirler. Örf ve âdet hukukunun uygulandığı ülkelerde kişiler hukuk fakültesi ya da okulunda eğitim­lerini tamamladıktan sonra, hukukçu olarak özel bir staj görürler. Hukukçu olarak uzun yıllar deneyim kazandıktan son­ra, genellikle 45-50 yaşlarında yargıç olarak atanabilirler. Yargıçlar bundan sonra herhan­gi bir sınava girmek ya da ek bir eğitim görmek zorunda değillerdir.
Medeni hukuk sistemlerinde ise, hukuk eğitimini tamamlayan kişiler mesleklerini avukat ya da yargıç olarak sürdürme konu­sunda karar verirler. Yargıç olmak isteyenler yeni bir sınava girer, sınavı kazananlar devlet memuru olarak atanır, derecesi giderek yük­selir ve yüksek yargıçlar kurulu meslek yaşa­mındaki başarısını izler.
Yargıçlar genelde adalet bakanı tarafından atanırlar. Bazı ülkelerde ise yüksek yargıçlar­dan oluşan özel kurullar (Hâkimler ve Savcı­lar Yüksek Kurulu gibi) bu konuda söz ve yet­ki sahibidir. Ama hangi hukuk sistemi içinde olursa olsun, birçok ülkede yargıçların bağım­sızlığı anayasayla güvence altına alınmıştır. Bu, yargıçların kararlarını herhangi bir üst makamdan etkilenmeksizin, hukuk kuralları içinde alabilmesi demektir.
Türk hukuk sisteminde ise, hukukçu olan ve olmayan yargıç ayrımı kural olarak yoktur. Ama idari davalara bakan mahkemelerin bazı yargıçları hukukçu olmayabilir. Bunun dışın­da bütün yargıçlar hukuk fakültelerinde temel hukuk öğrenimi görmüş kişilerdir. Bu öğre­nimden sonra, adalet bakanlığının açtığı sına­vı kazanan adaylar iki yıl süreyle özel bir staj görürler.
Türkiye'de yargıçların görevlerinde bağım­sızlığı ve hiçbir organın, makamın ya da kişinin yargıçlara buyruk veremeyeceği hük­mü anayasada düzenlenmiş ve güvence altına alınmıştır. Yargıç ve savcılar idari işlemle görevden alınamaz, kendileri istemedikçe anayasada gösterilen yaştan (65) önce emekli­ye ayrılamaz, aylık, ödenek ve başka bazı haklarından yoksun bırakılamazlar.
Yargıç ve savcılarla ilgili olarak, mesleğe kabul etme, atama ve nakletme, geçici yetki verme, her türlü yükselme, kadro dağıtma, meslekte kalmaları uygun görülmeyenler hak­kında karar verme, disiplin cezası verme ve görevden uzaklaştırma işlemlerini yürütmek Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun görevleri arasındadır. Bu kurul, adalet baka­nının başkanlığında Yargıtay'dan üç asıl ve üç yedek, Danıştay'dan iki asıl ve iki yedek üyeyle Adalet Bakanlığı müsteşarından olu­şur. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun bir kişiyi yargıçlığa ya da savcılığa kabul etmesi için o kişinin mesleğin gerektirdiği ve özel kanunlarında belirtilen koşullara sahip olması zorunludur.
YARGI SİSTEMİ. Yargının görevi bireylerin birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerinde orta­ya çıkan uyuşmazlıkları çözmektir. Bu, bir uyuşmazlık söz konusu olduğunda ilişkileri düzenleyen yasaların hükümlerine göre haklı ile haksızın ayrılmasıyla gerçekleştirilir. Bu çözüme adalet adını veririz. Türkiye'de kuv­vetler ayrılığı ilkesini benimseyen 1982 Ana­yasası devletin yargı görevini yerine getirme yetkisini bağımsız mahkemelere vermiştir. Bu yetki bir başka organ ya da kişice kullanıla­maz, hiçbir organ, makam, merci ya da kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemele­re ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bu­lunamaz. Ayrıca görülmekte olan bir davaya ilişkin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden (TBMM) yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz ya da herhangi bir açıklamada bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile yönetim, mahkemelerce verilen kararlara uymak zo­rundadırlar. Bu organlar ve yürütme hiçbir koşulda bu kararları ve bunların uygulamala­rını engelleyemez ve geciktiremez. Anayasa böylece yargının bakımsızlığını öncelikle ya­sama ve yürütme organlarına karşı korumuş­tur. Ayrıca yargıçların görevlerini baskı ve etkiden uzak biçimde yerine getirebilmeleri için yargıçların bağımsızlığını kabul etmekle kalmamış, yargıçların bu bağımsızlıklarını ko­ruyabilmelerini sağlayacak önlemler getirmiş­tir. Buna yargıç güvencesi adı verilir.
Yargı yetkisini çeşitli yargı yerleri kullanır. Tüm bu yargı yerleri "yargı" adını verdiğimiz anayasal organı oluştururlar. Bu bağımsız ve ayrı yargı yerlerinin her biri devlet egemenli­ğini kullanarak Türk ulusu adına karar verir. Egemenlik tek olduğuna göre onun bir parça­sını ulus adına kullanan yargının da tek olması gerekir. Buna yargının birliği adı verilir. Yargı birliği ilkesinin bir başka sonucu da aynı uzmanlık alanında yargı görevi üstlenen tüm yargı yerlerinin kararlarının bir tek yük­sek mahkemece incelenmesidir. Örneğin tüm adli yargı yerlerinin kararları son derece mahkemesi olarak Yargıtay'ca incelenir. Yar­gının birliği ayrıca, tek bir düzen olarak örgütlenen yargı yerlerinin hem bireyler ara­sında hem de bireyle yönetim arasında çıkan uyuşmazlıklara bakması anlamına da gelir. Bu yargı düzeninde bütün yargı yerlerinin üstünde tek bir yüksek mahkeme bulunur ve bütün yargı kararları son aşamada onun incelemesinden geçer.
1982 Anayasası yasal ve doğal yargıç ilkesinide getirmiştir. Buna göre, hiç kimse yasalara göre bağlı olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi yasal olarak bağlı olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurula­maz. Anayasada yasal ve doğal yargıç güven­cesinden birlikte söz edilmiştir. "Yasal yar­gıç" deyimi mahkemelerin ya da yargıçların görev ve yetkilerinin yasalarca belirleneceği anlamını taşır. "Doğal yargıç" kavramı ise yargılanmaya konu olan uyuşmazlığın ortaya çıktığı anda yürürlükte olan yasanın öngördü­ğü yargı yerini ifade eder. Bunlara olağan mahkemeler adı verilir. Bu, davanın uyuş­mazlığı doğuran olaydan sonra çıkarılan bir yasayla kurulan bir mahkeme önüne götürül­mesini yasaklamaktadır. Böylece sonradan çıkarılan bir yasayla kurulacak olağanüstü mahkemelerin önceki olayları yargılaması anayasa tarafından engellenmektedir.
Mahkemelerce verilen kararların anayasa­ya ve yasalara uygun olması gerekir. Bu ancak mahkeme kararlarının incelenerek denetlenmesiyle gerçekleştirilir. Bu nedenle mahkemeler normal ve yüksek mahkemeler olarak ikiye ayrılır. Dava mahkemeleri olarak da adlandırılan normal mahkemeler uyuşmaz­lıkların çözümüne ilişkin kararlar verir. Bu kararlar ilgili taraflarca yasalara aykırı görü­lürse yüksek mahkemelere itiraz edilir. Yük­sek mahkemeler normal mahkemelerce veri­len kararlan yasaya uygunluk yönünden ince­ler. Böylece uyuşmazlığın daha adil çözülebil­mesi için bir denetim sağlanmış olur.
1982 Anayasası altı tane yüksek mahkeme öngörmüştür. Bunlar Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesi'dir. Ayrıca Yük­sek Seçim Kurulu ve Sayıştay da yüksek mah­keme niteliğindeki kuruluşlardır.
Anayasa Mahkemesi yasaların, yasama or­ganı içtüzüğünün ve yasa gücündeki kararna­melerin anayasaya uygunluğunu denetleyen yüksek ve özel bir mahkemedir.
Adli yargı alanında en yüksek mahkeme olan Yargıtay, adliye mahkemelerinin verdiği karar ve hükümlerin son inceleme mahkeme­sidir. Normal bir adli mahkemenin aldığı karara Yargıtay'da itiraz edilebilir. Yargıtay üyeleri Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca seçilir. Yargıtay'da başkan ve Cumhu­riyet Başsavcısı'nın yanı sıra, aralarında belir­li bir işbölümü bulunan 16 hukuk dairesi ile dokuz ceza dairesi vardır. Ayrıca Hukuk Ge­nel Kurulu, Ceza Genel Kurulu ve Yargıtay Genel Kurulu bulunur. Yargıtay başkanı ile vekilleri ve daire başkanları Yargıtay Genel Kurulu'nca, kendi üyeleri arasından dört yıl için seçilir. Cumhuriyet Başsavcısı ve vekili ise Yargıtay Genel Kurulu'nun kendi üyeleri arasından belirlediği beşer aday arasından cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
Danıştay idari yargı alanında en yüksek mahkemedir. İdari yargı toplumu oluşturan bireylerle devlet arasındaki ilişkilerden ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünü üstlenmiştir. Danıştay ayrıca yasayla gösterilen belli dava­lara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.
Danıştay kurul halinde çalışan bir organdır. İkisi idari, sekizi yargısal görev yapan 10 daireden oluşur. Her dairede bir başkan ve en az dört üye bulunur. Danıştay da ayrıca İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, İçtihatları Birleştir­me Kurulu, Başkanlar Kurulu gibi organlar da vardır. Danıştay üyelerinin dörtte üçü Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu, dörtte biri de nitelikleri yasada belirtilen görevliler arasın­dan cumhurbaşkanınca seçilir. Danıştay Ge­nel Kurulu kendi üyeleri arasından dört yıl için, salt çoğunlukla ve gizli oyla Danıştay Başkanı ile vekillerini seçer.
Askeri Yargıtay askeri mahkemelerce veri­len karar ve hükümlerin son inceleme yeridir. Ayrıca asker kişilerin yasayla gösterilen belli davalarına ilk ve son merci olarak bakar. Askeri Yargıtay üyeleri, Askeri Yargıtay Genel Kurulu'nun her üyelik için gösterdiği üçer aday arasından cumhurbaşkanınca seçi­lir. Her biri yedi üye ile başkandan oluşan beş dairesi vardır. Ayrıca Daireler Kurulu, Baş­kanlar Kurulu ve Genel Kurul gibi organları bulunur.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlık­ların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Askeri Yüksek İdare Mahke­mesinde askeri yargıçların yanı sıra asker olmayan yargıçlar da görev alır. Mahkemenin asker yargıç üyelerini, asker başkan ve üyele­rinin göstereceği üçer aday arasından cum­hurbaşkanı seçer. Asker olmayan üyeler ise Genel Kurmay Başkanı'nın göstereceği üçer aday arasından gene cumhurbaşkanınca seçi­lir. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin, bir başkan ile altışar üyeden oluşan iki daire­si vardır. Ayrıca Daireler Kurulu, Başkan­lar Kurulu, Genel Kurul gibi organları bu­lunur.
Uyuşmazlık Mahkemesi adli, idari ve aske­ri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümler. Uyuşmazlık Mahkemesi'nin başkanını Ana­yasa Mahkemesi kendi üyeleri arasından se­çer. Üyelerinin seçiminde ise Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile cumhurbaşkanı yetkilendirilmiştir.
1982 Anayasası seçimlerin güvenilirliğini sağlamak amacıyla yargı gücünü seçimlerin denetimi ve yönetimi ile görevlendirmiştir. Yüksek Seçim Kurulu Seçim yargısı örgütü­nün en üst basamağıdır. Alt düzeydeki seçim yargı yerleri il seçim kurullarıdır. İl seçim ku­rulları kendi seçim çevrelerinde seçimin dü­zenle yürümesi için önlemler alırlar. Aday bil­dirim ve listelerini alıp duyururlar. Aday liste­lerine ve ilçe seçim kurullarının kararlarına yapılan itirazları inceleyip karara bağlarlar. İl seçim kurulunu il merkezindeki en yüksek de­receli üç yargıç oluşturur.
Yüksek Seçim Kurulu ise yedi asil ve dört yedek üyeden oluşur. Üyelerden altısı Yargı­tay Genel Kurulu, beşi Danıştay Genel Kuru­lu tarafından kendi üyeleri arasından ve gizli oyla seçilir. Yüksek Seçim Kurulu'nun başlıca görevi seçimlerin başlamasından bitimine ka­dar düzen içinde yönetilmesiyle ilgili bütün işlemleri yapmak ve yaptırmaktır. Ayrıca seçimlerden sonra seçime ilişkin bütün yol­suzlukları, şikâyet ve itirazları incelemek ve kesin karara bağlamak da Yüksek Seçim Kurulu'nun görevleri içindedir.
Hesap mahkemesi adını da verebileceğimiz Sayıştay, genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye
Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hük­me bağlamakla görevlendirilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder