Ana Sayfa Bilgi Bankası

21 Ocak 2011 Cuma

YİDİŞ EDEBİYATI


YİDİŞ EDEBİYATI. Yidiş, İbranice ve Aramca Yahudiler'in üç temel yazı dilini oluşturur. Eşkanazi ya da Aşkenazi dili olarak da bilinen Yidiş 19. yüzyılda Yahudilerin yerleştiği bir¬çok yere yayılarak dünyanın en yaygın dille¬rinden biri olmuştur.
Aşkenazi, Haçlı Seferleri nedeniyle Polon¬ya, Litvanya, Rusya gibi Slav ülkelerine göç etmeden önce Ren vadisinde ve Fransa'da yaşayan Yahudiler'e verilen addı. Doğu Av¬rupa'da, özellikle çarlık yönetimi döneminde Rusya'da 17. yüzyılda Yahudiler üzerinde yoğunlaşan dinsel baskılar nedeniyle Aşkena- ziler'in büyük bölümü Amerika'ya, Avustral¬ya'ya, Güney Afrika'ya, Ortadoğu'ya ve Batı Avrupa'ya yerleşti. Burada öbür Yahudi top¬luluklarıyla kaynaştılar. Aşkenazi adı giderek Alman usulü sinagog ayinini benimseyen tüm Yahudiler için kullanılır oldu. Aşkenaziler günümüzde yeryüzünde yaşayan Yahudiler'in yüzde 80'inden çoğunu oluşturur.
Aşkenaziler uzun süre, bulunduktan ülke¬lerin dillerinin yanı sıra Yidiş dilini de kullan¬dılar. Yidiş sözcüğü ilk kez 17. yüzyılın ortalarında, Yahudiler'in Ukrayna'da uğradı¬ğı katliamı anlatan bir metinde geçmiştir. O tarihe kadar bu dile Alman Ibranicesi ya da Yahudi Almancası gibi adlar verilmekteydi. Yidiş dilinde kaleme alınmış en eski belgeler 11. yüzyıla uzanır. Ama bilim adamları bu dili Yahudiler'in Orta Avrupa'da kültürel bir varlık oldukları 9. yüzyıla kadar götürürler.
Yidiş, Sami ve Germen dil öbeklerinin kaynaşması sonucu ortaya çıkmıştır. Kapsadı¬ğı sözcükler ve dilbilgisi yapısı bakımından Germen dillerine benzeyen Yidiş'in Sami özelliklerini Ortadoğu'dan Avrupa'ya göçen ilk Yahudi toplulukları getirmişlerdir. Yidiş ayrıca Roman dillerinden kimi sözcükleri aldığı gibi Doğu Avrupa'ya yayılınca Slav dillerinin de etkisinde kaldı
Yidiş, Batı (Almanca konuşulan ülkeler) ve Doğu (Slav dillerinin konuşulduğu ülkeler) olmak üzere iki ana kola ayrılır. Başlangıçta hem Talmud akademilerinin, hem de Pazar yerinin diliydi. Edebi işlevi özellikle İbranice ve Aramca'nın yetersiz kaldığı alanlarda git¬tikçe artarak gelişti. 16. yüzyılda ilk Yidiş metinlerinin basılmasıyla Batı Yidiş koluna bağlı bir edebiyat dili de doğdu. Ne var ki, hem Almanca karşısında varlığını koruyama¬ması, hem de 18. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan ,Yahudiler'i Alman kültürüyle bü¬tünleştirmeyi amaçlayan Aydınlanma (Haskala) hareketinin gerçekleştirdiği siyasal kam¬panyalar Batı Yidiş'in yok olmasını doğurdu. 19. yüzyıla doğru gelişen Doğu Yidiş ise yeni edebiyat dilinin temelini oluşturdu.
Yahudiler'in zaman içinde uğradıkları sal¬dırılar ve bunların sonucu yaşanan büyük göçler eskiçağlara ilişkin birçok belgenin yiti¬rilmesine yol açmış, bu nedenle de Yidiş edebiyatının başlangıç yılları tam olarak sap¬tanamamıştır. Ama, kökleri çok eski dönem¬lere uzanan ve temalarını Yahudi dinsel geleneği ile komşu halklardan alan bir sözlü edebiyat vardı. Kesin olarak tarihlendirilen en eski belgeler, bazı özel isimler (1096) ve uyaklı bir dua (1272) ile ve Hz. İbrahim, Hz. Yusuf ve Hz. Musa'ya ilişkin öykülerdir. Dindışı edebiyatta ise Arthur efsanelerinin bir uyarlamasıyla Eliya Levita'nın 1541'de yayımlanan Bove Buh adlı yapıtı ilk Yidiş ürünleridir. Tevrat'ın Samuel ve Krallar ki¬taplarının Yidiş uyarlamaları ise Avrupa ede¬biyatına özgü biçimlerle geleneksel konuları bir araya getirmiştir. 1540'ta basılan bu yapıt¬ların elyazmaları elden ele dolaşmıştı. Tevrat7 m ilk beş kitabını oluşturan Tora'nın çeviri¬leri, Yahudi ahlakı üzerine küçük kitapçıklar, sözlükler ve çeşitli tarih kitapları da bu dönemde basılmıştı. 18. yüzyılın sonuna ka¬dar Yidiş edebiyatının kaynağı Yahudi halk kültürü, söylenceleri, ahlakıydı. Bu yapıtlar çok eskiçağlardan beri kulaktan kulağa akta¬rılan öyküleri topluyordu. Bu yapıtlar içinde Yaakov ben Yitshak Aşkenazi'nin yazdığı ve ilk baskısı 1608'de yapılan Tseno Ureno adlı yapıt, Tevrat'ın ilk beş kitabının Yidiş uyarla¬ması temelinde söylenceleri, ahlak kurallarını ve hahamların yorumlarını içeriyordu.
18. yüzyılın sonuna kadar yazılı edebiyatta Batı Yidiş lehçeleri kullanılıyordu. Ama Al¬manca konuşulan ülkelerde 18. yüzyılın ikinci yarısında başlayan Aydınlanma hareketi batı¬da gelişmekte olan Yidiş edebiyatının gerile¬mesine ve sönmesine neden oldu. Bu arada Doğu Avrupa'da Yidiş konuşan nüfus çok artmıştı. Tek tek insanları ruhsal açıdan yücelten ve mistisizme ağırlık veren Hasidilik Akımı'nın ortaya çıkması Doğu Yidiş lehçeleriyle kaleme alınan edebiyatı canlandırdı.
Çağdaş Yidiş edebiyatının kurucusu Mendele Moher Sefarim'dir. Doğu Avrupa Yahudileri'nin gerçekçi portrelerini çizen yapıtla¬rında Mendele çeşitli Doğu Yidiş lehçelerin¬den aldığı öğeleri bir araya getirerek günü¬müz Yidiş edebiyatının dilini oluşturmuştur. Yidiş edebiyatının önde gelen mizah yazarla¬rından Şolem Aleyhem (1835-1917) ile Yits¬hak Leyb Perets (1852-1916) klasik Yidiş edebiyatının öbür önde gelen yazarlarıdır. Aleyhem'in yapıtları Damdaki Kemancı adlı müzikale esin kaynağı olmuş, Perets ise ro¬mantik bir bakışla geleneksel Hasidi mistisiz¬mini ele alarak Yidiş edebiyatını Avrupa edebiyatının ana akımlarına yaklaştırmıştır. 1862'de Aleksandr Zederbaum'un (1816-93) çıkardığı ilk haftalık dergi birçok yazarın öykü ve öbür türlerdeki yapıtlarının geniş kitlelere ulaşmasını sağladı.
Yidiş edebiyatı I. ve II. Dünya savaşları arasındaki dönemde hızlı bir gelişme göstere¬rek yaygınlık kazandı. I. Dünya Savaşı'nın ardından Yidiş edebiyatı hem Doğu Avrupa' da, hem de ABD'de yeni bir çizgide gelişme¬ye başladı. 19. yüzyılın sonuyla 20. yüzyılın başlarında yetişen yazarlar siyasal ve toplum¬sal konulardan koparak Yidiş dilinin olanak¬larını araştırmaya başladılar. Bu dönemde mistik yapıtları ve oyunlarıyla H. Leivik, deneysel şiirleriyle I. J. Schwartz, Zisha Landau ve Menke Katz, İzlenimci öyküleriyle L. Shapiro Yidiş edebiyatının önde gelen yazar ve şairleriydi. 1936'da yayımlanan "Aşkenazi Kardeşler" adlı romanın yazarı Israel Joshua Singer (1893-1944) ve 1978 Nobel Ödülü'nü alan küçük kardeşi Isaac Bashevis Sin¬ger (doğumu 1904). Yidiş edebiyatının ABD' deki en önemli temsilcileriydi. SSCB'de ise şair Moyşe Kulbak, romancı David Bergelson ve Sembolist Der Nister (Pinhes Kahanoviç) 1920'den sonra yetişen önemli sanatçı¬lardır.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra Aşkenazi ya¬zarlar modernist akımlara yöneldiler ve Avru¬pa edebiyatının ana akımlarıyla bağlarını güç¬lendirdiler. Bir yandan da Yahudi kültürün¬deki köklerine döndüler. 1980'lerde Leyb Botvınik, Pınye Fögel ve Elinor Robinson gibi bazı yetenekli genç yazarlar yetişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder