Ana Sayfa Bilgi Bankası

21 Ocak 2011 Cuma

YENGEÇ,



YENGEÇ. Yengeçler değişik boyut ve biçim¬lerde 5.000 dolayında türü bulunan geniş gövdeli, 10 bacaklı, sert kabuklu deniz hay¬vanlarıdır. Gövde genişlikleri canlı midye ve istiridyelerin kabukları içinde yaşayan midye yengeçlerinde (Pinnotheres cinsi) 1 santimet¬reyi geçmezken, örümcek yengeçlerin bir üyesi olan Japonya dev yengeci (Macrocheira cinsi) ile Tasmanya dev yengecinde (Pseudo carcinus cinsi) 30 santimetreyi aşabilir. En iri örneklerinde bacaklar arasındaki açıklık bir uç-tan öbür uca 4 metre dolayındadır. Yengeçler ıstakoz, karides ve kerevitle birlikte onay aklılar (Decapoda) takımında sınıflandırılır.
Yengeçlerin çoğu denizlerde, pek azı tatlı sularda yaşar. Yaşamlarını büyük ölçüde ka¬rada geçiren ve erişkin evrelerinde denizle olan ilişkilerini iyice azaltan kara yengeçleri ise yumurtlamak için denizlere döner. Bu hayvanlar yaşamlarının ilk evrelerini de de¬nizde geçirir.
Yengecin sağlam kabuğu bacaklarıyla bir¬likte bütün gövdesini korur. Bacaklarının öne yakın olan ilk çifti hem korunma, hem de avlanma işlevi gören güçlü birer kıskaca dönüşmüştür. Öbür onayaklılardan farklı ola¬rak, karın ya da arka bölümü küçük ve altına doğru kıvrıktır. Bu bölüm dişilerde erkeklerdekinden daha geniş ve yuvarlaktır. Yengecin altı çift çenesi vardır. Gözleri, gerektiğinde kaldırabildiği hareketli sapların ucunda bulu¬nur. Bazı türlerde son bacak çifti ya da bütün bacaklar yassılaşarak yüzmeye uyarlanmıştır. Ama yengeçlerin çoğu dipte yaşar ve ister dipte, ister karada olsun genellikle yan yan yürüyerek yer değiştirirler.
Yengeçler sert kabuklarına ve güçlü kıskaç¬larına karşın lezzetli etlerinin tadına bakmak isteyen insanlardan, rakun, kıyı kuşları gibi çeşitli hayvanlardan kurtulamazlar. Birçok türü ekonomik değeri yüksek deniz ürünleri arasında yer alır. Avrupa kıyılarında ve Ak deniz'de pavurya (Cancer pagurus) ile çalparalar (Portunus cinsi), Kuzey Amerika'da mavi yengeç (Callinectus sapidus) ve Dungeness yengeci (Cancer magister), Avustral¬ya'da çamur yengeci (Scylla serrata), Japonya ve Alaska kıyılarında kral yengeci (Paralithedes camtschatica) yenebilir yengeçlerin en tanınmışlarıdır.
Birçok yengecin biçim ve rengi düşmanları¬nın dikkatinden kaçacak ölçüde yaşadıkları çevreye uyum sağlamıştır. Bazıları çakıl taşla¬rını, bazıları mercan parçalarını andırır. Bazı yengeçler özelleşmiş son bacak çiftleriyle sırtlarında taşıdıkları süngerler sayesinde et¬kin bir kamuflaj sağlar. Bazı örümcek yengeç¬leri kıskaçlarıyla kestikleri deniz yosunlarını sırtına yerleştirir. Tropik bölgelerde yaşayan bazı yengeçler olasılıkla avlarını zehirlemek ve kendilerini korumak için kıskaçlarında birer denizşakayığı taşır.
Yengeçlerin büyük bölümü ölmüş hayvan¬ları yiyerek beslenir. Birçoğu küçük hayvan¬ları ve hatta kendilerinden küçük yengeçleri avlar. Bitkisel maddelerle beslenen türler pek azdır. Bunlardan palmiye yengeci (Birgus cinsi) güçlü kıskaçlarıyla hindistancevizinin sert dış kabuğundaki zayıf noktayı delerek içini yer.
Dişi yengeç yumurtladığı yumurtalarını karnı ile gövdesinin geri kalan bölümü arasına sıkıştırarak taşır. Yumurtalardan küçük ve yüzebilen larvalar çıkar. Bunlar yuvarlak gövdeleri ve uzun kuyruklarıyla yengeçten çok ıstakozu andırır. Başlangıçta gözleri ve karnı gövdesinin öbür bölümlerine göre iridir. Deri (kabuk) değiştirdikçe yenge¬ce benzer bir görünüm kazanır. Yengeç büyü¬düğü sürece kabuğunu giderek daha uzun aralarla atıp yeniler. Özellikle tatlı sularda yaşayanlar arasında bazı yengeçler larva evre¬sinden geçmeden erişkinlere benzer yavrular olarak yumurtadan çıkar.
Güneydoğu Asya ve Hint Okyanusu'nun kuzey kıyıları ile Kuzey Amerika'nın doğu kıyılarında, suların yükseldiği dolunaylı sıcak gecelerde, garip yaratıklar sürünerek kıyıya çıkar. Tarihöncesinden kalma bir görünüş taşıyan bu hayvanlar kumları kazarak yumur¬talarını bırakır. Bazılarının genişliği yaklaşık 60 santimetreye ulaşır. Bunlar dişilerdir. Er¬kekler ise daha küçük yapılıdır. Gövdelerinin ön bölümü at nalını andırır. Arkalarında kılıç biçiminde uzamış bir kuyruk dikeni vardır. Ters çevrildiklerinde eklemli bacaklarıyla bir yengece oldukça benzerler.
Bu garip hayvanlara benzetme yoluyla nal yengeci adı verilmiştir. Gerçekte ise, onayaklılardan ayrı bir eklembacaklılar takımı (Xip- hoşura) içinde sınıflandırılan bu hayvanların yaşayan en yakın akrabaları örümcekler ve akreplerdir.
Nal yengeçlerinin varlığını sürdüren yalnız dört türü vardır. Bunlar 400 milyon yıl kadar önce son derece yaygın olan bir grubun günümüze ulaşabilmiş son örnekleridir ve yaşayan fosiller olarak nitelenirler. Gene tarihöncesi eklembacaklılardan trilobitler de akrabaları arasın¬dadır.
Nal yengeçleri zararsız hayvanlardır. Deniz dibindeki kumlar ve çamurlar arasında yaşar, kabuklu kabuksuz küçük deniz hayvanlarını yiyerek beslenirler. Basık bir kubbe biçimin¬de gelişmiş kabuğunun altında çeneleri, bes¬lenmesine de yardımcı olan bacakları ve kitapsı solungaçları yer alır. Solungaçları bu adı, kitap sayfalarını andıran doku uzantıları biçiminde gelişmesinden ötürü alır. Kabuğu¬nun üst yüzeyinde yanlarda ve ortada üç küçük göz bulunur. Kuyruk dikenini eklem yerinden bükerek hareket etmesine yardımcı bir organ olarak kullanabilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder