Ana Sayfa Bilgi Bankası

21 Ocak 2011 Cuma

YAZI,El Yazısı,Çağlar Boyunca El Yazısı,Kaligrafi ya da Güzel Yazı Yazma Sanatı,Grafoloji,YAZI MAKİNESİ


YAZI, insanların birbirleriyle iletişim kurmak için kullandıkları, dil denen sistemi belli işaretlerle belirleyen ikinci bir sistemdir. Bu tanımı daha da basite indirgersek, "yazı, sözün resimleşmiş biçimidir" diyebiliriz. Bu¬radaki resim sözcüğü elbette bildiğimiz resim anlamında değil, daha çok "şekil biçim simge" anlamında kullanılmıştır. Yazı, alfabe denen ve seslerin yerini tutan işaretlerden oluşur.
Yazının insanlık tarihinde önemli bir yeri vardır. Bazı uzmanlara, bilginlere göre tarih yazının bulunmasıyla başlar. "Sözler uçar, yazılar kalır" sözü ise batıda çok yaygın olarak kullanılır ve yazının önemini belirtmek için söylenir. Çağdaş gelişmelerle artık sözler de ses kayıt aygıtlarıyla saptanarak saklana¬bilmektedir, ama bu çok yeni bir olgudur. Yazının kalıcı niteliğinden gelen üstünlüğü 20. yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür. Bu¬gün de belge dendiği zaman "yazılı belge" akla gelmektedir. Yazının bugün de geçerli olan kullanım alanı "el yazısı dır. Hepimiz günlük yaşamımızda az ya da çok yazı yazarız ve bu da çoğunlukla "el yazısı" olur. El yazısı hem bir sanat olarak, hem de başka özellikleri açısından önem taşır.
El Yazısı
El yazısı, yazı yazmak için kullanılmakla birlikte, sanat olarak matbaanın ve daktilo¬nun bulunuşundan sonra bugün artık pek az uygulama alanı olan bir sanattır. El yazısı yalnızca okunaklı değil, güzel de olmalıdır. "Kaligrafi" güzel yazı yazma sanatıdır. Ama yanlış olarak el yazısı anlamında da kullanılır. Bu sözcük, Yunancada "güzellik" anlamına gelen kallos ve "yazıyorum" anlamına gelen grapho sözcüklerinden türetilmiştir.
Elle yazılması gereken "resmi" ya da belge niteliğindeki metinler yazılırken, harflerin ba¬sılı metinlerde olduğu gibi birbirinden ayrı yazılması uygundur. Burada amaç yazının okunaklı olmasını, bir yanlışlığa yol açmama¬sını sağlamaktır. El yazısında ise harfler birleştirilir. Dolayısıyla el yazısı kitap harfle¬riyle yazılan yazıdan daha hızlı ve daha işlektir. Birisine mektup yazdığınız zaman el yazısı kullanırsınız. Okul defterinizin üstüne adinizi özenle yazdığınızda ise kitap harflerini 'eğlersiniz.
İlkokula yeni başlayan, okuma yazma öğre¬nen küçük öğrencilere önce kitap harfleriyle yazı yazma öğretilir. Büyük ya da küçük harfler kullanılır. Bir sözcükteki harflerin belli kurallara göre birbirine bağlanarak yazıl¬ması kolay olmadığı için el yazısı öğretimine daha sonra geçilir.
Çağlar Boyunca El Yazısı
El yazısının çeşitli türleri vardır. Batı dünya¬sında Latin alfabesinin harfleri kullanılır. Latin alfabesiyle yazı yazarken harfler soldan sağa doğru sıralanarak sözcükler oluşturulur. Oysa, Arapça ve Farsça sağdan sola doğru, Çince ise yukarıdan aşağı doğru yazılır.
El yazısı daha Romalılar zamanında defter tutma, mektuplaşma ve resmi olmayan metin¬lerin yazım gibi gündelik yazılarda kullanıl¬maya başlanmıştı. Latin yazısına balmumu ve kurşun tabletler ile papirüslerde rastlanır. Sıradan bir Roma yurttaşı yazı yazmayı bilir¬di. Aşağıda 4. yüzyılda yazılmış Latince bir mektuptan alınmış bir satır görülmektedir (Omnibus bonis benignitas tua...):
Roma İmparatorluğu'nun 5. yüzyılda çökü¬şünden sonra yazı da günlük yaşamın bir parçası olmaktan çıktı. Manastırlarda yaşayan rahip ve rahibeler yazı sanatını sürdürdüler. Daha sonraki çağlarda yazı sanatı yeniden canlanınca, yerel manastırlarda gelişen çeşitli yazı biçimleri çevreye yayıldı. 800'de, Batı Avrupa'nın büyük bir bölümü İmparator Şarlman'ın egemenliği altında birleşince, tek tip yazı biçimi ortaya çıktı. Bu güzel yazı biçimine Şarlman'ın onuruna "Karolen" ya¬zısı dendi:
Bu güzel ve okunaklı yazı da zamanla daha karmaşık ve güç okunur bir biçime büründü ve sonunda "gotik" yazı diye bilinen, abartılı ve süslü bir yazı türüne dönüştü:
Yaklaşık olarak 1400'de İtalya'da, Floransa kentinde bazı bilginler gotik yazının çok güç okunduğu gerekçesiyle Karolenj yazısını te¬mel alarak yeni bir yazı türü geliştirdi. Bu yazı günümüzde genellikle "italik" (İtalya'ya iliş¬kin) yazı olarak bilinmektedir:
İtalik yazı papa tarafından da benimsendi. Vatikan'dan çıkan bütün yazışmalarla resmi belgelerde bu yazının kullanılması uygun gö¬rüldü. Rönesans'ın etkisiyle italik yazı İtalya' dan İspanya'ya, Fransa'ya ve Batı Avrupa' nın öbür ülkelerine yayıldı.
İngiltere'de 16. yüzyılın ilk yarısında, genel olarak kullanılan gotik yazıya "sekreter" yazı¬sı deniyordu. Aşağıda Kral VIII. Henry'nin yazdığı bir mektuptan alınmış bir satır görü¬yorsunuz:
İngiltere'de Kraliçe I. Elizabeth dönemin¬de öğretilmeye başlanan italik yazı 16. yüzyıl¬dan sonra hızla yaygınlaştı.
Bu dönemde kitap basımının yayılmasıyla el yazısı bazı değişikliklere uğradı. Artık manastırlarda kitapların el yazısıyla yazılma¬ları gerekmiyordu. Bu yüzden kendilerine geçim kaynağı arayan manastırlardaki yazıcı¬lar başkalarına yazı yazmayı öğretmeye başla¬dılar. Okuryazarlığın önemi anlaşıldığından, bir yandan da çocuklara okuma yazma öğreti¬liyordu. Yavaş yavaş her kesimden insan yazmayı öğrendi.
Zamanla basılmış kitaplar elyazması kitap¬ların yerini alınca el yazısı da daha işlek, daha hızlı ve daha bozuk bir görünüm aldı. Günü¬müzde, el yazısı 15. ve 16. yüzyılda ustaların geliştirdikleri el yazısı biçimlerine hemen hemen hiçbir benzerlik göstermemektedir.
Türkçede ise birçok yazı değişikliği olmuş¬tur. Türkler yazıyı Göktürk, Uygur, Arap yazısı kökenli Türk alfabeleriyle ve son olarak da Latin yazısı örnek alınarak oluşturulan yeni Türk alfabesiyle yazmışlardır.
Kaligrafi ya da Güzel Yazı Yazma Sanatı
Güzel ve okunaklı yazı yazmak da bir el becerisi ya da el sanatıdır. Daha önce de değinildiği gibi güzel yazı yazma sanatına "kaligrafi" denir. Türkiye'de de güzel yazı yazma geleneksel bir sanat olarak yakın zamanlara kadar varlığını sürdürmüştür. Gü¬nümüzde bu alanda yeni çalışmalar yapılmak¬tadır. Osmanlı döneminde güzel yazı yazma başlı başına bir sanattı. "Hat" sanatı ya da güzel yazı sanatı anlamına gelen "hüsn-i hat" denen bu sanatın örnekleri elyazması kitap¬larda, camilerdeki dinsel yazılarda, eski çeş¬me ve mezar taşı yazıtlarında bugün de karşımıza çıkar.
Yazı sanatına önem verenlerin çoğu italya da 16. yüzyılın başlarında en yetkin biçimini alan italik yazıya dönmekten yanadır. İtalik yazı yazmak için ince ve esnek uçlu değil, küt, kesik uçlu bir kalem kullanılır. Yazıcı küt uçlu kalemini fazla bastırmadan, kalemin eğimine göre değişik kalınlıkta çizgiler çizebilir. İtalik harfler daire değil, hafif eğik oval biçimde yazılır. İtalik yazıda, bir zamanlar daha hızlı yazmayı sağladığına inanılan ilmek gibi kıv¬rımlara yer verilmez. Büyük harflerin biçim¬leri de elden geldiğince Roma yazısının büyük kitap harflerine benzetilmeye çalışılır.
Güzel yazı, yazana olduğu kadar okuyana da zevk verir. El yazısını düzeltmek isteyenler ya bu konuda uzman bir öğretmene başvur¬malı ya da her konuda olduğu gibi ellerinden geldiği kadar alıştırma yapmalıdırlar.
Grafoloji
Bir insanın kişiliğini el yazısına bakarak çö¬zümlemeye, "yazı bilgisi" anlamına gelen grafoloji denir. Bu çözümlemeyi yapan grafolog yaşını, cinsiyetini ve etnik kökenini bildiği kişinin yazısından örnekleri inceler. Bu uz¬manlar bir insanın yazdığı harflerin biçimi¬ne, nasıl birleştirildiğine, eğimine ve aralıkla¬rına bakarak o insanın kişiliğini açıklayabile¬ceklerine inanırlar. Ama grafolojinin bilimsel değeri ve geçerliliği kanıtlanmadığı gibi, el yazısının da bir insanın kişiliğiyle ilgisi olup olmadığı kesin değildir.
YAZI MAKİNESİ, modern çalışma yaşamının vazgeçilmez bir öğesidir. Daktilo olarak da adlandırılan bu makinelerle, elle olduğundan daha hızlı ve çok daha okunaklı yazmak olanaklıdır. Yazı makinesini kullanan kişiye daktilograf denir; daktilograflar genellikle klavyeye bakmadan yazmayı öğrenmişlerdir. 10 parmağını kullanabilen deneyimli bir dak¬tilograf dakikada 100 kadar sözcük yazabilir.
Yazı makinesinin klavye'sinde, parmakla basılan 40-50 kadar (bu, markaya ve modele göre değişir) tuş vardır. Tuşların üzerinde çeşitli yazı karakterleri, yani harfler, rakam¬lar, noktalama işaretleri bulunur ve her tuş iki karakteri denetler. Büyük harf ya da iki karakterli tuşlarda büyük harfi ya da üstteki karakteri yazmak için önce büyük harf tuşuna, sonra ilgili karakter tuşuna basılır. Deği¬şik karakterli diller için farklı klavyeler hazır¬lanmıştır. Ayrıca Türkiye gibi bazı ülkelerde klavyedeki tuşların yerleşim düzeni batı ülke¬lerindekinden farklıdır.
Elektrikli yazı makinelerinde tuşlara hafif¬çe dokunmak yeterlidir; bu makinelerle çok daha hızlı yazılabilir ve daha iyi sonuç alınır. Yazı makinelerinin tasarım bakımından iki ana türü vardır. Bunlardan biri, üzerinde karakter kabartmalarının bulunduğu, küre biçimli ve kabaca golf topu büyüklüğünde bir baskı kafasıyla çalışan toplu yazı makinesidir. Bir taşıyıcı üzerine oturtulmuş olan baskı kafası, yazım sırasında metal bir çubuk bo¬yunca hareket ederek kâğıdın bir kenarından öbür kenarına kadar gider. Kafa hızla alçalıp yükselerek ve dönerek, basılan tuşun karak¬terini şerit üzerinden kâğıda vurur. Baskı kafası istendiğinde çıkartılarak yerine, farklı tarzdan, örneğin italik harflerin bulunduğu bir başka kafa takılabilir.
İkinci tip, çubuklu yazı makinesidir. Bu makinelerde tuşlar, kaldıraç işlevi gören tuş kolları ve yaylar yardımıyla harf çubuklarına bağlanmıştır. Harf çubuklarının ucunda, ka¬bartma karakterlerin bulunduğu bloklar var¬dır. Harf çubukları yan yana dizilmiştir; bir tuşa basıldığında, bu tuşun harf çubuğu hızla kalkarak ucundaki karakteri şerit üzerinden kâğıda çarptırır. Kâğıt, her vuruşta bir karak-ter aralığında sola kayan bir şaryo yardımıyla harf çubuklarının önünden geçirilir; satir bit¬tiğinde şaryo sağa kaydırılarak kâğıdın sol kenarına geri dönülür.
Makineye takılan kâğıt, yazı şeridi ile sert bir silindirin arasından geçirilir. Birden çok kopya çıkarmak için kâğıtların arasına özel bir kopya kâğıdı konur. Mürekkep emdirilmiş bezden oluşan yazı şeridi birçok yazı için kullanılabilir; bunların bazılarında iki renk (siyah ve kırmızı) bulunur. Daktilograf bun¬lardan birini seçebilir. Tek renkli karbon şeritler ise yalnızca bir kez kullanılabilir, ama bunlarla bez şeritlere oranla çok daha net ve temiz yazı yazılır.
Yazı makineleri normal olarak belirli bir ölçüye göre yazar. En yaygın kullanılan türle¬ri santimetre başına beş karakter vurur. Özel işler için hazırlanmış daha büyük ya da daha küçük puntolu harflerle yazan makineler de vardır. Evlerde ve yolculuk sırasında kullanı¬labilecek türden hafif, taşınabilir yazı makine¬leri geliştirilmiştir. Her yerde kolayca buluna¬bilen bu makineler mekanik olarak ya da elektrikle çalıştırılır.
Pek çok yazı makinesinde hataları silmeye yarayan bir aygıt ve bu aygıtı çalıştırmak için bir tuş bulunur. Bazı makinelerde de, bilgisa¬yarlarda kullanılanlara benzeyen ve makine¬nin yarı otomatik olarak yazmasını olanaklı kılan elektronik aygıtlar vardır. Örneğin bazı makineler yazılacak metni magnetik olarak "saklayabilir" ve baskı önce¬sinde düzeltme yapılmasına olanak sağ¬lar. Saklanan ya da düzeltilen metin daha sonra, küresel baskı kafası gibi çalışan bir papatya çarkı ya da her karakteri bir dizi sık aralıklı noktayla oluşturan nokta matrisli bir yazıcı yardımıyla hızla yazılır. Bilgisayara bağlanabilen ya da sözcük işlem yeteneğine sahip aygıtlarla donatılmış yazı makineleri de vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder