Ana Sayfa Bilgi Bankası

15 Ocak 2011 Cumartesi

VİYANA KUŞATMALARI,I. Viyana Kuşatması,II. Viyana Kuşatması

VİYANA KUŞATMALARI. 15. yüzyıldan 20. yüzyılın başına kadar savaşlarla dolu geçen Osmanlı Avusturya ilişkilerinde Viyana ku­şatmalarının özel bir yeri vardır. İki kez kuşatılan bu kent Avusturya'nın başkenti olması yanında, Osmanlıların Avrupa'da ulaştıkları son noktayı da simgeler.
I. Viyana Kuşatması (27 Eylül-14 Ekim 1529)
Osmanlıların 15. yüzyılın başından beri Av­rupa topraklarındaki hızlı ilerleyişleri Kanuni Sultan Süleyman'ın 1526'da Macaristan'ı ele geçirmesiyle doruk noktasına ulaşmıştı. Avusturya artık sınır komşusu olduğu Osmanlı Devleti'ni ele geçirdiği bu topraklardan çıkarmadıkça güven içerisinde olamayacağını görüyordu. Kanuni' nin 1526 Mohaç Seferi'nden dönmesinden sonra harekete geçen Avusturya Dükü I. Ferdinand, kardeşi Kutsal Roma-Germen İmparatoru Şarlken'in (V. Kari) de desteğiyle Macaristan'ın başkenti Budin'e (bugün Buda­peşte) girdi. Ferdinand Osmanlılar'ın Macar kralı olarak atadıkları Erdel Voyvodası Janos Zapolya'yı uzaklaştırarak kendini Macar kralı ilan ettiği gibi Bosna'yı da içine alan geniş bir bölgeyi Osmanlılar'dan geri istedi. Orta Avrupa'daki Osmanlı egemenliği için büyük bir tehdit oluşturan bu durum karşısında Kanuni, Macaristan üzerine yeni bir sefer açmaya karar verdi.
30 Mayıs 1529'da Edirne'den yola çıkan 150 bin kişilik Osmanlı ordusu kısa bir kuşatma­dan sonra Budin'i geri aldı. Janos Zapolya'yı yeniden Macar kralı ilan eden Kanuni ilerleyi­şini sürdürerek Viyana önlerine geldi. Kanuni'nin niyetini önceden öğrenen Ferdinand kentin savunmasını güçlendirmişti. 27 Eylül 1529'da başlayan kuşatma zaman zaman şid­detli yağmur altında 14 Ekim'e kadar sürdü. Ama kentin çok iyi savunulması kısa zamanda sonuç almaya alışmış olan yeniçerilerin moralini bozdu. Cephane azlığı yüzünden topçula­rın etkisiz kalması, erzak kıtlığının baş göster­mesi, kışın erken bastırması gibi nedenlerle Kanuni 14 Ekim akşamı kuşatmanın kaldırıl­masına karar verdi. Viyana'ya gelirken alman kaleleri güçlendiren Kanuni, Budin Belgrad yoluyla İstanbul'a döndü. Ferdinand ölümüne kadar (1564) Macaristan üstündeki emellerin­den vazgeçmediyse de, her seferinde yenilgi­ye uğradı.
II. Viyana Kuşatması (14 Temmuz-12 Eylül 1683)
I. Viyana Kuşatması ile II. Viyana Kuşatması arasında geçen 154 yıllık sürede Osmanlı İmparatorluğu Avusturya ile birçok kez sa­vaşmış, ama her iki taraf da bu savaşlardan büyük kazançlar elde edememişti. 1648'de imzalanan Vestfalya Barış Antlaşması ile Avrupa'daki Otuz Yıl Savaşları son bulunca, Avusturya iç birliğini sağlamlaştırmaya, eko­nomisini güçlendirmeye çalıştığı için komşula­rıyla çatışmamaya özen göstermişti. Osmanlı İmparatorluğu ise uzun bir karışıklık döne­minden sonra Köprülü Ailesi'nin yönetimin­de düzeni sağlamış, yeniden güçlü bir devlet olma yoluna girmişti.
II. Viyana Kuşatması'na yol açan savaş Osmanlı-Avusturya ilişkilerinde her zaman büyük önem taşımış olan Macaristan yüzün­den çıktı. Avusturya egemenliği altında yaşa­yan Macarlar 1680'de Imre Thököly (Tököli İmre) önderliğinde ayaklanmışlardı. Osman­lıların Orta Macaristan kralı olarak tanıdıkla­rı Imre Thököly IV. Mehmed'den de yardım istedi. Osmanlılar bu isteğe uyarak Avustur­ya'nın elindeki bazı Macar kalelerini aldı­lar ve buraların yönetimini Thököly'ye verdi­ler. Ayaklanmanın genişlemesinden çekinen Avusturya Osmanlı İmparatorluğu'na barış önerdiyse de, elde edilecek askeri bir başarı­nın durumunu daha da güçlendireceğine ina­nan Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa savaşı sürdürmeye karar verdi. Avusturya'nın yenilgiden korktuğu için barış istediğine IV. Mehmed'i de inandıran Kara Mustafa Paşa 1 Nisan 1683'te 200 bin kişilik bir orduyla Edirne'den yola çıktı. 6 Mayıs'ta Belgrad'a varan ordunun asker sayısı Kırım Hanı Murad Giray'ın, Thököly'nin, Erdel beyinin, Eflâk ve Boğdan voyvodasının ve Budin Beylerbeyi İbrahim Paşa'nm komutasındaki birliklerin de katılmasıyla 350 bine çıktı. 27 Haziran'da İstolni-Belgrad'da toplanan savaş meclisinde
Kara Mustafa Paşa, öbür komutanların önce çevredeki kalelerin alınıp akınlarla Avusturya ordusunun yıpratılmasından sonra Viyana üzerine yürünmesi yolundaki önerilerini ka­bul etmedi. Kara Mustafa Paşa papanın ön­derliğinde gerçekleşen Avusturya-Lehistan it­tifakına başka Avrupa ülkeleri de katılmadan Viyana'yı ele geçirmek istiyordu. Bu görüş doğrultusunda ilerleyişini sürdüren Osmanlı ordusu 14 Temmuz'da Viyana önlerine vardı ve hemen kuşatmaya girişti.
İki aya yakın süren kuşatma sırasında Osmanlı ordusu kentin ön savunma düzenini oluşturan tabyaları tek tek ele geçirdi. 4 Eylül'de açılan bir gedikten yapılan saldırı harekâtı ise başarısızlıkla sonuçlandı. Kenti savunan birlikler de zaman zaman giriştikleri karşı harekâtla Osmanlı ordusuna hayli kayıp verdirdiler. Bu arada Lehistan Kralı Jan Sobiesky'nin komutasındaki büyük bir Hıris­tiyan" ordusunun Viyana'ya doğru ilerlemekte olduğu haberi geldi. Kara Mustafa Paşa bu ordunun Tuna Irmağı'nı geçişini engellemek­le Kırım Hanı Murad Giray'ı görevlendirdi. Ancak Murad Giray bu buyruğu yerine getir­medi ve Tuna'yı aşan Jan Sobiesky hızla Viyana'ya doğru ilerlemeye başladı. Kara Mustafa Paşa da yeni bir savaş düzeni alarak hazırlıklarını yaptı. 12 Eylül günü Viyana yakınlarındaki Alaman Dağı (Kahlenberg) denilen yerde karşılaşan iki ordu arasında şiddetli bir savaş oldu. Viyana'yı savunan birliklerin de saldırıya geçmesiyle iki ateş arasında kalan Osmanlı ordusu akşama doğru yenilgiyi kabul etti ve çekilmeye başladı. Bütün ağırlıklarını Viyana önlerinde bırak­mak zorunda kalan Osmanlı ordusu çekilme sırasında ağır kayıplar verdi. Budin'e varan Kara Mustafa Paşa düşmanın izleme hareketi­ne karşı bazı önlemler aldıysa da birçok kale elden çıktı. Yalnız Budin Beylerbeyi Kara Mehmed Paşa Ciğerdelen Savaşı'nda Jan Sobiesky'nin birliklerine ağır kayıplar verdir­di. Osmanlı ordusu Belgrad'da toplandıktan sonra Kara Mustafa Paşa ertesi yıl düzenleye­ceği yeni seferin hazırlıklarına girişti, ama Viyana önünde uğranılan bozgunun sorumlu­su olarak görüldüğünden önce sadrazamlık­tan alındı, sonra da idam edildi.
II. Viyana Kuşatması Osmanlı İmparator­luğumun Avrupa'daki ilerleyişinin sonu ol­muştur. Bundan sonraki yıllarda birbiri ardı sıra gelen yenilgiler Osmanlılar'ı Karlofça Antlaşması'nı imzalamaya kadar sürüklemiş­tir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder