Ana Sayfa Bilgi Bankası

20 Ocak 2011 Perşembe

VVILLIAMS, Tennessee,VVILSON, Woodrow,VVOOLF, VirginiaVVRIGHT, Frank Lloyd,VVILLIAMS, Tennessee,Woodrow


VVILLIAMS, Tennessee (1911-1983). Top¬lumsal ve psikolojik baskılara dayanamaya¬rak yıkılan insanları işleyen oyunlarıyla tanı¬nan ABD'li yazar Tennessee Williams, Mississippi eyaletindeki Columbus'ta doğdu. 13 yaşındayken ailesi St. Louis'e taşındı. Liseyi bitirdikten sonra Missouri Üniversitesi'ne gir¬di. Büyük Dünya Bunalımı sırasında okuldan ayrılarak bir ayakkabı fabrikasında çalışmaya başladı. Daha sonra Iowa Üniversitesinde oyun yazarlığı öğrenimi gördü. 1938'de bu okulu bitirdi. Kentten kente dolaşarak gar¬sonluk ve tiyatroda yer göstericiliği gibi çeşitli işlerde çalışırken bir yandan da yazıyor, bazı oyunları küçük tiyatrolarda sahneleniyordu.
Williams,ın oyunlarında bireysel kaygılar yer alır. Ne var ki, bu kaygılar öznel saplantı¬lardan doğmaz. Toplumun değer yargılarıyla uzlaşamayan birey bazen eyleme başvurarak, çoğu zaman da toplumdan uzaklaşıp kendi iç dünyasına kapanarak bir kaçış yolu arar. Williams'ı üne kavuşturan ilk oyunu, bir bakıma kendi yaşamından öğeler içeren Sırça Kümes' tir (The Glass Menagerie\ 1944). Sonradan yoksullaşmış üç kişilik bir aileyi konu alan bu oyunda, geçmişin özlemiyle yaşayan anne güçlü ve baskıcıdır. Bir bacağı sakat olan kızı Laura'ya koca bulmaya çalışmaktadır. Laura bedensel özrünün yarattığı eziklik duygusuyla içine kapanık bir yaşam sürer. Yalnızlığını topladığı cam heykelciklerle paylaşarak kendi düş dünyasında yaşar.
Williams'ın bundan sonra sahnelenen Arzu Tramvayı (A Streetcar Named D esire] 1947) adlı oyunu Pulitzer Ödülü'nü kazandı. Bu oyunda güneyli soyluların son temsilcilerin¬den olan Blanche Du Bois, güneye özgü ahlak değerleri ve kendi,kişisel kararlarının yarattığı çıkmaza sürüklenir. Williams'ın bunları iz¬leyen Dövme Gül (The Rose Tattoo; 1951), Pulitzer Ödülü alian Cat on a Hot Tin Roof (1955; "Kızgın Damdaki Kedi") ve İguana Gecesi {The Night of the iguana; 1961) gibi gene toplum birey çatışması üzerine kurulu oyunları filme de alınmıştır.
Williams'ın Mrs. Stone'un Roma Baharı (The Roman Spring of Mrs. Stone\ 1950) ve Moise and the World ofReason (1975; "Moise ve Akıl Dünyası") adlı iki romanı, denemele¬ri, şiirleri, senaryoları, öyküleri ve bir de özyaşam öyküsü vardır.
VVILSON, Woodrow (1856-1924). Thomas Woodrow Wilson ABD'nin 28. başkanıdır. Avrupa'nın hızla savaşa doğru sürüklendiği bir dönemde başkan olan Wilson ulusların, görüşme yolunu açık tutarak, sorunlarına barışçı çözümler bulabileceklerine inanıyor¬du. I. Dünya Savaşı sırasında tarafsız kalmaya çalışarak uluslararası ilişkilerde yapıcı bir rol üstlenen Wilson, savaş bittikten sonra da barışçı bir çözüm için çaba gösterdi.
Wilson, Virginia eyaletindeki Staunton'da bir rahibin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası¬nın katı eğitim kuralları altında yetişti ve 1875'te Princeton Üniversitesi'ne girdi. Top¬luluk karşısında konuşmakta çok başarılı olan Wilson, giderek üniversitenin en iyi tartışma¬cısı oldu. Princeton'ı bitirdikten sonra hukuk eğitimi gördü. Bir süre avukatlık yaptıktan sonra yeniden öğrenime başladı. 1886'da dok¬tora derecesini aldı. Hukuk, siyasal iktisat ve tarih konularında uzmanlaşan Wilson, 1902'de Princeton Üniversitesi rektörlüğüne getirildi. Burada gerçekleştirdiği reformların yanı sıra ülkenin güncel siyasal konularına ilişkin yazılarıyla da ilgi topladı.
1910'da Demokrat Parti'den New Jersey valiliğine adaylığını koydu. İlerici çevrelerin desteğiyle seçimi kazanarak vali olan Wilson, öne sürdüğü yapıcı önerilerle Demokrat Parti'nin en güçlü siyasetçilerinden biri durumu¬na geldi. 1912'deki Demokrat Parti Ulusal Kongresi'nde ABD başkan adaylığına seçildi. Yeni Özgürlük programıyla parçalanmış du¬rumda olan Cumhuriyetçi Parti karşısında geniş bir destek sağlayarak seçimleri rahatça kazandı.
1913'te ABD başkanı olarak göreve başla¬dıktan kısa bir süre sonra ülkenin para ve bankacılık sistemlerini denetleyen yasaları güçlendirdi. Yeni yasalarla gümrük vergileri¬ni azalttı ve ilk kez bir federal gelir vergisi getirdi. Tekellerin denetlenmesi için önlemler alınırken, aldatıcı reklamcılığı ve haksız tica¬reti engellemek için Federal Ticaret Komisyo¬nu kuruldu. Anayasaya, senatörlerin halkoy¬lamasıyla doğrudan seçilmesini sağlayan bir madde eklendi. Meksika'nın diktatör Devlet Başkanı Victoriano Huerta'nın kurduğu hü¬kümeti tanımayan Wilson yönetimi dönemin¬de Meksika ile ABD arasında anlaşmazlıklar sürdü.
1916'da Wilson bir kez daha başkanlığa seçildi. Halk tarafından desteklenmesinin başlıca nedenlerinden biri ABD'yi Avrupa'da çıkan savaştan uzak tutmasıydı. Wilson ABD'nin tarafsız kal¬masını istiyordu. Savaşa katılan bütün devlet¬lere, barış yolunu açık tutmaları konusundaki önerileri sonuç vermedi. Ocak 1917'de Al¬manya deniz savaşlarını başlatacağını ve Bri¬tanya Adaları çevresinde bulunan bütün ge¬mileri batıracağını bildirdi.
3 Şubat 1917'de ABD'nin Almanya ile olan diplomatik ilişkilerinin kesildiğini açıklayan Wilson, donanmaya savaşa hazır olmasını emretti. 2 Nisan 1917'de kongreden Almanya ve müttefiklerine karşı savaş ilan edilmesini istedi. Dört gün sonra ABD savaşa girdi. Rusya'da yeni Sovyet yönetimi Mart 1918'de Almanya ile barış yaptıktan sonra, ABD 4,5 milyon kişiyi silah altına aldı ve Avrupa'daki savaş için büyük ölçüde yiyecek ve savaş malzemesi sağladı. Kalıcı barış için gerekli "On Dört Madde" saptayan Wilson, bunu güvence altına alacak bir Milletler Cemiyeti' nin kurulması için öneride bulundu.
Ekim 1918'de Almanya, Başkan Wilson'a On Dört Madde'yi temel alarak ateşkesi imzalamaya hazır olduğunu bildirdi. Wilson Müttefik devletlerin onayını aldı ve 11 Kasım' da bir ateşkes imzalandı. Paris Barış Konfe¬ransında Müttefikler Wilson'ın ilkelerinin çoğunu reddederek ağır barış koşulları öne sürdüler. Buna karşın Wilson, Milletler Ce¬miyeti önerisine destek sağlamayı başardı.
Barış antlaşmasının ve Milletler Cemiyeti Sözleşmesi'nin ABD Senatosu'nca onayını sağlamak amacıyla Wilson bir yurt gezisine çıkarak 40'a yakın toplantıda konuştu. Bu ağır koşulların getirdiği gerginlik sağlığını bozdu ve Eylül 1919'da sol yanını kötürüm bırakan bir felç geçirdi. Sonunda antlaşma, 1920 başlarında Kongre'de reddedildi. Böyle¬ce ABD Milletler Cemiyeti'nin dışında kalı¬yordu. Wilson, ABD üye olmasa da Milletler Cemiyeti'nin kurulduğunu görecek kadar ya¬şadı. Aralık 1920'de 1919 Nobel Barış Ödülü' nü alan Wilson 1921 seçim kampanyasında aday gösterilmedi. Seçim, Cumhuriyetçi Parti adayının başkanlığa seçilmesiyle sonuçlandı. Bundan sonraki üç yılını siyasal etkinlikler¬den uzak kalarak geçiren Wilson Washington' da öldü.
VVOOLF, Virginia (1882-1941). İngiliz yazar ve eleştirmen Virginia Woolf, geliştirdiği teknikle roman türüne önemli katkıda bulun¬muştur.
Evlenmeden önceki adıyla Adeline Vir¬ginia Stephen, ünlü eleştirmen Leslie Stephen'ın kızı olarak Londra'da doğdu. Sağlık nedenleriyle okula devam edemediğinden eğitimini babası üstlendi. 12 yaşındayken annesinin ölümü nedeniyle büyük bir bunalım geçirdi. 1904'te babasının ölümünden sonra üç kardeşiyle birlikte Londra'nın Bloomsbury semtinde bir eve taşındı. Bu ev sonraları Bloomsbury Grubu adını alan birçok yazar ve sanatçıyı bir araya getiren bir edebiyat ve sanat çevresi oluşturdu. Virginia Stephen 1912'de, grubun üyelerinden gazeteci ve siya-sal deneme yazarı Leonard Woolf ile evlendi.
Virginia Woolf, The Voyage Out (1915; "Dışarıya Yolculuk") adlı ilk romanından başlayarak yarattığı karakterlerin iç dünyasını yansıtmaya yöneldi. Bu anlayışla yeni bir teknik geliştirerek kaleme aldığı ilk roman ise
Jacob's Room'dur (1922; "Jacob'un Odası"). Yazar bu romanda kahramanlarının iç dünya¬sını yansıtabilmek için olayları kronolojik değil, kahramanın kişisel yaşantısındaki izle¬nim ve anılarına göre öznel bir sıralanış içinde sunmuştur. Bilinç akışı adı verilen bu tekniğin en başarılı örneklerinden biri, dilimize de çevrilen Mrs. Dalloway'dir (1925). Romana adını veren kahramanın yaşamının bir gününü ele alırken, anı ve izlenimlerin sıralanışıyla yoğun bir doku kazanan bu romandan sonra yayımlanan Deniz Feneri (To the Lighthouse;
1927) ise Woolf'un başyapıtı sayılır. Altı kahramanın tüm yaşamlarını onların bilinç akışları ve iç konuşmalar yoluyla yansıtan Dalgalar (The Waves\ 1931) adlı romanı ise bu tekniğin doruk noktasıdır.
Woolf kadın yazarların toplumda karşılaştı¬ğı güçlükleri dile getirdiği denemelerini Ken¬dine Ait Bir Oda (A Room of One's Own\
1928) adlı kitapta topladı, tki yaşamöyküsü ve birçok eleştiri yazan Virginia Woolf ruhsal bir bunalım geçirip kendini ırmağa atarak yaşa¬mına son verdi.
VVRIGHT, Frank Lloyd (1867-1959). ABD'li mimar Frank Lloyd Wright 20. yüzyıl mimar¬lığının en büyük temsilcilerinden biriydi Özellikle çağdaş konut tasarımlarının gelişi¬mine katkılarıyla tanınan Wright. ülkesinde ve dünyada en büyük mimarlardan biri sa¬yılır.
Wright, Wisconsin'da Richland Center'da doğdu. Kısa bir süre Wisconsin Üniversitesi'nde Mühendislik Okulu'nda okudu. 18 yaşında Chicago'ya gitti. Orada ünlü bir mimar olan Louis Sullivan'ın yanında çalıştı. Kısa süre sonra büronun planlama ve konut tasarımı bölümünün yöneticiliğine getirildi. Haziran lS89'da evlendi. İşverenlerinden borç alarak kendisi için bir ev yaptı. Borçları¬nı ödeyebilmek için kendi adına işler alarak evde de çalışmaya başladı. Sullivan'ın bunu öğrenmesi üzerine 1893'te işten çıkarıldı. Bir süre sonra kendi işini kurdu.
Genellikle konut tasarımı üzerinde yoğun¬laştığı 16 yıl boyunca son derece üretken bir biçimde çalıştı. Wright, gelişen Ortabatı Amerika'nın geniş açık alanlarına uygun, yeni bir konut mimarlığı arayışı içindeydi. Manzarayla bütünleşen, alçak, simetrik olmayan, el yapımı gereçlerle, "bozkır mimarlığı" olarak tanınan bir üslup geliştirdi. Wright aynı dö¬nemde, Chicago'da birçok konutun ve resmi yapının aralarında bulunduğu 50'yi aşkın bi¬naya imzasını attı. 1916'da Tokyo'da, en önemli yapıtlarından biri olan Imperial Otel' in tasarımı üzerinde çalışmaya başladı. Bu otelde daha önce örneği olmayan bir yapı sistemi uyguladı. Çelik ve beton kullanarak, oteli çamurlu bir alanın üzerine kurdu. Japon¬ya'nın şiddetli depremlerine karşı koyacak biçimde tasarlanan otel 1923'teki büyük dep¬remden sonra Tokyo'da ayakta kalan tek yapı oldu.
1930'larda yeniden yoğun bir biçimde çalış¬maya başladı. O dönemin en ünlü yapıların¬dan biri de Wisconsin'daki Racine'de balmu¬mu üreticisi S. C. Johnson şirketinin yönetim merkeziydi. Cam bloklarla ve tuğlayla kuru¬lan yapının iç mekânlarında tepeden aydınlat¬ma sistemi uyguladı. Aynı dönemde gerçek¬leştirdiği, Pennsylvania'daki Fallingwater'da, J. Kaufmann için bir çağlayanın üzerine kurduğu "Şelale Evi" ve New York'ta aşağı doğru daralan bir sarmal biçimdeki Guggen¬heim Müzesi Wright'ın olağanüstü düş gücü¬nü yansıtan örneklerdir. Wright Guggenheim Müzesi'ni tamamlayamadan öldü.
Wright, Japon, Akdeniz ve Maya uygarlık¬larının mimarlık üsluplarından büyük ölçüde etkilenmişti. Değişik üslupların yetkin bir bi¬reşimi olarak gerçekleştirdiği yapılarıyla 20. yüzyılın en büyük mimarı olarak tanındı.
VVILLIAMS, Tennessee (1911-1983). Top¬lumsal ve psikolojik baskılara dayanamaya¬rak yıkılan insanları işleyen oyunlarıyla tanı¬nan ABD'li yazar Tennessee Williams, Mississippi eyaletindeki Columbus'ta doğdu. 13 yaşındayken ailesi St. Louis'e taşındı. Liseyi bitirdikten sonra Missouri Üniversitesi'ne gir¬di. Büyük Dünya Bunalımı sırasında okuldan ayrılarak bir ayakkabı fabrikasında çalışmaya başladı. Daha sonra Iowa Üniversitesinde oyun yazarlığı öğrenimi gördü. 1938'de bu okulu bitirdi. Kentten kente dolaşarak gar¬sonluk ve tiyatroda yer göstericiliği gibi çeşitli işlerde çalışırken bir yandan da yazıyor, bazı oyunları küçük tiyatrolarda sahneleniyordu.Williams,ın oyunlarında bireysel kaygılar yer alır. Ne var ki, bu kaygılar öznel saplantı¬lardan doğmaz. Toplumun değer yargılarıyla uzlaşamayan birey bazen eyleme başvurarak, çoğu zaman da toplumdan uzaklaşıp kendi iç dünyasına kapanarak bir kaçış yolu arar. Williams'ı üne kavuşturan ilk oyunu, bir bakıma kendi yaşamından öğeler içeren Sırça Kümes' tir (The Glass Menagerie\ 1944). Sonradan yoksullaşmış üç kişilik bir aileyi konu alan bu oyunda, geçmişin özlemiyle yaşayan anne güçlü ve baskıcıdır. Bir bacağı sakat olan kızı Laura'ya koca bulmaya çalışmaktadır. Laura bedensel özrünün yarattığı eziklik duygusuyla içine kapanık bir yaşam sürer. Yalnızlığını topladığı cam heykelciklerle paylaşarak kendi düş dünyasında yaşar.Williams'ın bundan sonra sahnelenen Arzu Tramvayı (A Streetcar Named D esire] 1947) adlı oyunu Pulitzer Ödülü'nü kazandı. Bu oyunda güneyli soyluların son temsilcilerin¬den olan Blanche Du Bois, güneye özgü ahlak değerleri ve kendi,kişisel kararlarının yarattığı çıkmaza sürüklenir. Williams'ın bunları iz¬leyen Dövme Gül (The Rose Tattoo; 1951), Pulitzer Ödülü alian Cat on a Hot Tin Roof (1955; "Kızgın Damdaki Kedi") ve İguana Gecesi {The Night of the iguana; 1961) gibi gene toplum birey çatışması üzerine kurulu oyunları filme de alınmıştır.Williams'ın Mrs. Stone'un Roma Baharı (The Roman Spring of Mrs. Stone\ 1950) ve Moise and the World ofReason (1975; "Moise ve Akıl Dünyası") adlı iki romanı, denemele¬ri, şiirleri, senaryoları, öyküleri ve bir de özyaşam öyküsü vardır.VVILSON, Woodrow (1856-1924). Thomas Woodrow Wilson ABD'nin 28. başkanıdır. Avrupa'nın hızla savaşa doğru sürüklendiği bir dönemde başkan olan Wilson ulusların, görüşme yolunu açık tutarak, sorunlarına barışçı çözümler bulabileceklerine inanıyor¬du. I. Dünya Savaşı sırasında tarafsız kalmaya çalışarak uluslararası ilişkilerde yapıcı bir rol üstlenen Wilson, savaş bittikten sonra da barışçı bir çözüm için çaba gösterdi.Wilson, Virginia eyaletindeki Staunton'da bir rahibin oğlu olarak dünyaya geldi. Babası¬nın katı eğitim kuralları altında yetişti ve 1875'te Princeton Üniversitesi'ne girdi. Top¬luluk karşısında konuşmakta çok başarılı olan Wilson, giderek üniversitenin en iyi tartışma¬cısı oldu. Princeton'ı bitirdikten sonra hukuk eğitimi gördü. Bir süre avukatlık yaptıktan sonra yeniden öğrenime başladı. 1886'da dok¬tora derecesini aldı. Hukuk, siyasal iktisat ve tarih konularında uzmanlaşan Wilson, 1902'de Princeton Üniversitesi rektörlüğüne getirildi. Burada gerçekleştirdiği reformların yanı sıra ülkenin güncel siyasal konularına ilişkin yazılarıyla da ilgi topladı.1910'da Demokrat Parti'den New Jersey valiliğine adaylığını koydu. İlerici çevrelerin desteğiyle seçimi kazanarak vali olan Wilson, öne sürdüğü yapıcı önerilerle Demokrat Parti'nin en güçlü siyasetçilerinden biri durumu¬na geldi. 1912'deki Demokrat Parti Ulusal Kongresi'nde ABD başkan adaylığına seçildi. Yeni Özgürlük programıyla parçalanmış du¬rumda olan Cumhuriyetçi Parti karşısında geniş bir destek sağlayarak seçimleri rahatça kazandı.1913'te ABD başkanı olarak göreve başla¬dıktan kısa bir süre sonra ülkenin para ve bankacılık sistemlerini denetleyen yasaları güçlendirdi. Yeni yasalarla gümrük vergileri¬ni azalttı ve ilk kez bir federal gelir vergisi getirdi. Tekellerin denetlenmesi için önlemler alınırken, aldatıcı reklamcılığı ve haksız tica¬reti engellemek için Federal Ticaret Komisyo¬nu kuruldu. Anayasaya, senatörlerin halkoy¬lamasıyla doğrudan seçilmesini sağlayan bir madde eklendi. Meksika'nın diktatör Devlet Başkanı Victoriano Huerta'nın kurduğu hü¬kümeti tanımayan Wilson yönetimi dönemin¬de Meksika ile ABD arasında anlaşmazlıklar sürdü.1916'da Wilson bir kez daha başkanlığa seçildi. Halk tarafından desteklenmesinin başlıca nedenlerinden biri ABD'yi Avrupa'da çıkan savaştan uzak tutmasıydı. Wilson ABD'nin tarafsız kal¬masını istiyordu. Savaşa katılan bütün devlet¬lere, barış yolunu açık tutmaları konusundaki önerileri sonuç vermedi. Ocak 1917'de Al¬manya deniz savaşlarını başlatacağını ve Bri¬tanya Adaları çevresinde bulunan bütün ge¬mileri batıracağını bildirdi.3 Şubat 1917'de ABD'nin Almanya ile olan diplomatik ilişkilerinin kesildiğini açıklayan Wilson, donanmaya savaşa hazır olmasını emretti. 2 Nisan 1917'de kongreden Almanya ve müttefiklerine karşı savaş ilan edilmesini istedi. Dört gün sonra ABD savaşa girdi. Rusya'da yeni Sovyet yönetimi Mart 1918'de Almanya ile barış yaptıktan sonra, ABD 4,5 milyon kişiyi silah altına aldı ve Avrupa'daki savaş için büyük ölçüde yiyecek ve savaş malzemesi sağladı. Kalıcı barış için gerekli "On Dört Madde" saptayan Wilson, bunu güvence altına alacak bir Milletler Cemiyeti' nin kurulması için öneride bulundu.Ekim 1918'de Almanya, Başkan Wilson'a On Dört Madde'yi temel alarak ateşkesi imzalamaya hazır olduğunu bildirdi. Wilson Müttefik devletlerin onayını aldı ve 11 Kasım' da bir ateşkes imzalandı. Paris Barış Konfe¬ransında Müttefikler Wilson'ın ilkelerinin çoğunu reddederek ağır barış koşulları öne sürdüler. Buna karşın Wilson, Milletler Ce¬miyeti önerisine destek sağlamayı başardı.Barış antlaşmasının ve Milletler Cemiyeti Sözleşmesi'nin ABD Senatosu'nca onayını sağlamak amacıyla Wilson bir yurt gezisine çıkarak 40'a yakın toplantıda konuştu. Bu ağır koşulların getirdiği gerginlik sağlığını bozdu ve Eylül 1919'da sol yanını kötürüm bırakan bir felç geçirdi. Sonunda antlaşma, 1920 başlarında Kongre'de reddedildi. Böyle¬ce ABD Milletler Cemiyeti'nin dışında kalı¬yordu. Wilson, ABD üye olmasa da Milletler Cemiyeti'nin kurulduğunu görecek kadar ya¬şadı. Aralık 1920'de 1919 Nobel Barış Ödülü' nü alan Wilson 1921 seçim kampanyasında aday gösterilmedi. Seçim, Cumhuriyetçi Parti adayının başkanlığa seçilmesiyle sonuçlandı. Bundan sonraki üç yılını siyasal etkinlikler¬den uzak kalarak geçiren Wilson Washington' da öldü.VVOOLF, Virginia (1882-1941). İngiliz yazar ve eleştirmen Virginia Woolf, geliştirdiği teknikle roman türüne önemli katkıda bulun¬muştur.Evlenmeden önceki adıyla Adeline Vir¬ginia Stephen, ünlü eleştirmen Leslie Stephen'ın kızı olarak Londra'da doğdu. Sağlık nedenleriyle okula devam edemediğinden eğitimini babası üstlendi. 12 yaşındayken annesinin ölümü nedeniyle büyük bir bunalım geçirdi. 1904'te babasının ölümünden sonra üç kardeşiyle birlikte Londra'nın Bloomsbury semtinde bir eve taşındı. Bu ev sonraları Bloomsbury Grubu adını alan birçok yazar ve sanatçıyı bir araya getiren bir edebiyat ve sanat çevresi oluşturdu. Virginia Stephen 1912'de, grubun üyelerinden gazeteci ve siya-sal deneme yazarı Leonard Woolf ile evlendi.Virginia Woolf, The Voyage Out (1915; "Dışarıya Yolculuk") adlı ilk romanından başlayarak yarattığı karakterlerin iç dünyasını yansıtmaya yöneldi. Bu anlayışla yeni bir teknik geliştirerek kaleme aldığı ilk roman iseJacob's Room'dur (1922; "Jacob'un Odası"). Yazar bu romanda kahramanlarının iç dünya¬sını yansıtabilmek için olayları kronolojik değil, kahramanın kişisel yaşantısındaki izle¬nim ve anılarına göre öznel bir sıralanış içinde sunmuştur. Bilinç akışı adı verilen bu tekniğin en başarılı örneklerinden biri, dilimize de çevrilen Mrs. Dalloway'dir (1925). Romana adını veren kahramanın yaşamının bir gününü ele alırken, anı ve izlenimlerin sıralanışıyla yoğun bir doku kazanan bu romandan sonra yayımlanan Deniz Feneri (To the Lighthouse;1927) ise Woolf'un başyapıtı sayılır. Altı kahramanın tüm yaşamlarını onların bilinç akışları ve iç konuşmalar yoluyla yansıtan Dalgalar (The Waves\ 1931) adlı romanı ise bu tekniğin doruk noktasıdır.Woolf kadın yazarların toplumda karşılaştı¬ğı güçlükleri dile getirdiği denemelerini Ken¬dine Ait Bir Oda (A Room of One's Own\1928) adlı kitapta topladı, tki yaşamöyküsü ve birçok eleştiri yazan Virginia Woolf ruhsal bir bunalım geçirip kendini ırmağa atarak yaşa¬mına son verdi.VVRIGHT, Frank Lloyd (1867-1959). ABD'li mimar Frank Lloyd Wright 20. yüzyıl mimar¬lığının en büyük temsilcilerinden biriydi Özellikle çağdaş konut tasarımlarının gelişi¬mine katkılarıyla tanınan Wright. ülkesinde ve dünyada en büyük mimarlardan biri sa¬yılır.Wright, Wisconsin'da Richland Center'da doğdu. Kısa bir süre Wisconsin Üniversitesi'nde Mühendislik Okulu'nda okudu. 18 yaşında Chicago'ya gitti. Orada ünlü bir mimar olan Louis Sullivan'ın yanında çalıştı. Kısa süre sonra büronun planlama ve konut tasarımı bölümünün yöneticiliğine getirildi. Haziran lS89'da evlendi. İşverenlerinden borç alarak kendisi için bir ev yaptı. Borçları¬nı ödeyebilmek için kendi adına işler alarak evde de çalışmaya başladı. Sullivan'ın bunu öğrenmesi üzerine 1893'te işten çıkarıldı. Bir süre sonra kendi işini kurdu.Genellikle konut tasarımı üzerinde yoğun¬laştığı 16 yıl boyunca son derece üretken bir biçimde çalıştı. Wright, gelişen Ortabatı Amerika'nın geniş açık alanlarına uygun, yeni bir konut mimarlığı arayışı içindeydi. Manzarayla bütünleşen, alçak, simetrik olmayan, el yapımı gereçlerle, "bozkır mimarlığı" olarak tanınan bir üslup geliştirdi. Wright aynı dö¬nemde, Chicago'da birçok konutun ve resmi yapının aralarında bulunduğu 50'yi aşkın bi¬naya imzasını attı. 1916'da Tokyo'da, en önemli yapıtlarından biri olan Imperial Otel' in tasarımı üzerinde çalışmaya başladı. Bu otelde daha önce örneği olmayan bir yapı sistemi uyguladı. Çelik ve beton kullanarak, oteli çamurlu bir alanın üzerine kurdu. Japon¬ya'nın şiddetli depremlerine karşı koyacak biçimde tasarlanan otel 1923'teki büyük dep¬remden sonra Tokyo'da ayakta kalan tek yapı oldu.1930'larda yeniden yoğun bir biçimde çalış¬maya başladı. O dönemin en ünlü yapıların¬dan biri de Wisconsin'daki Racine'de balmu¬mu üreticisi S. C. Johnson şirketinin yönetim merkeziydi. Cam bloklarla ve tuğlayla kuru¬lan yapının iç mekânlarında tepeden aydınlat¬ma sistemi uyguladı. Aynı dönemde gerçek¬leştirdiği, Pennsylvania'daki Fallingwater'da, J. Kaufmann için bir çağlayanın üzerine kurduğu "Şelale Evi" ve New York'ta aşağı doğru daralan bir sarmal biçimdeki Guggen¬heim Müzesi Wright'ın olağanüstü düş gücü¬nü yansıtan örneklerdir. Wright Guggenheim Müzesi'ni tamamlayamadan öldü.Wright, Japon, Akdeniz ve Maya uygarlık¬larının mimarlık üsluplarından büyük ölçüde etkilenmişti. Değişik üslupların yetkin bir bi¬reşimi olarak gerçekleştirdiği yapılarıyla 20. yüzyılın en büyük mimarı olarak tanındı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder