İnsanların yazıyı bulup yaşadıkları olayları yazmaya başlamalarından önceki döneme "tarihöncesi" diyoruz. Tarihöncesinden günümüze kalan ve o döneme ilişkin bilgilerimizi oluşturan şeyler, arkeologların binlerce yıl sonra yaptıkları kazılar sonucu gün ışığına çıkartılan aletler ve çanak çömleklerdir, tik insanlar, çanak çömlek yapmayı öğrenmelerinden binlerce yıl önce alet yapmayı öğrendikleri için, yapılan kazılarda çanak çömleklerden çok aletler bulunmuştur.
İnsanın ilk atası olduğu kabul edilen ve bulunan kalıntılarından 3,5 milyon yıl önce yaşadığı anlaşılan Australopithecus'un ağaç dallan ve taş parçaları gibi basit aletler kullandığı sanılmaktadır. Günümüzden 1,5 milyon yıl önce yaşayan ve daha gelişmiş bir insan türü olduğu bulunan kalıntılarından anlaşılan Homo erectus, silah olarak ve avladığı hayvanların etlerini parçalamak için çeşitli aletler kullandı. İnsanlar metalleri işleme yöntemlerini ancak yaklaşık 7.000 yıl önce bulabildikleri için, daha önceki dönemlerde kullanılan aletler taş, kemik ve sert odundan yapılıyordu.
2,5 milyon yıl öncesinden 50 bin yıl öncesine kadar olan dönemde kullanılmış en eski taş aletlerin yaşlan, içlerinde bulundukları katmanların yaşma göre belirlenir. Bu katmanla- nn yaşını belirlemekte de, bazı atomların radyoaktif bozunumundan yararlanarak geliştirilmiş olan potasyumargon yöntemi, karbon 14 yöntemi gibi radyometrik tarihlendir- me yöntemlerinden yararlanılır .Bulunan aletlerin yaşlarını belirlemekte, aletlerle birlikte bulunan ve yaşlan bilinen hayvan kalıntılarından da yararlanılır. 50 bin yıldan daha yakın dönemlerde kullanılmış olan taş aletlerin yaşlarım belirlemekte kullanılan karbon 14 yönteminde, taş aletlerle birlikte bulunan odunkömürü ve kemik parçalarındaki radyoaktif karbon-14 izotopunun miktarı değerlendirilir.
Yakın zamanlara kadar Taş Devri insanlarına benzer biçimde yaşayan bazı Amerika Yerlileri, Eskimolar ve Avustralya Yerlileri'nin yaşamlarının incelenmesi sonucu taştan alet yapmanın üç temel yolu olduğu anlaşılmıştır. En basit yol, uygun biçimli keskin kenarlı bir taşı arayıp bulmaktır. İkinci yol, bir taşı yontarak biçimini değiştirmektir. Üçüncü yol ise, bir taşı daha sert bir başka taşa sürtüp aşındırarak istenen biçimi vermektir. Taş Devri'nde alet yapma yöntemlerinin gelişmesi bu sırayı izlemiş olmalıdır.
Çok sert ama gevrek olan ve bu nedenle kolayca yontulabilen çakmaktaşı ve obsidiyen gibi taşlar, yontarak âlet yapmaya en uygun olanlardır.
Avrupa'da, özellikle Fransa ve Macaristan' da yaklaşık 700 bin yıl önce, yani dört büyük buzul çağının ikincisi (Günz Buzul Katı) sırasında taş aletler yapıldığım gösteren kalıntılar bulunmuştur.
Afrika'da bulunan en eski taş aletler 2,5 milyon yıllıktır. Birkaç parçası yontularak keskin bir kenar oluşturulmuş taş parçalan olan bu aletlerin kesme ve doğrama amacıyla kullanıldığı sanılmaktadır. Yontma sırasında kopan küçük taş parçalan da kesme ve parçalama amacıyla kullanılmış olmalıdır. Bu aletleri yapanlar, insan soyunun evriminde Homo erectus*tan önceki insan türü olan ve adı Latince'de "becerikli insan" anlamına gelen Homo habilis'tk. Homo habilis, Homo erectus'tan daha küçük beyinli bir insandı.
1,5 milyon yıl önce el baltası ortaya çıktı. Büyük bir taşın bir ucu yontulup sivriltilerek ya da keskinleştirilerek, öbür ucu da yuvarlatılarak yapılan el baltası armut biçimliydi ve odun kesip parçalamak, toprağı kazmak gibi amaçlarla, hatta silah olarak kullanılırdı. Batı Avrupa'da, Afrika'da ve Güneybatı Asya'da yapılan kazılarda birçok el baltası bulunmuştur. Bunlan, bizimkinin dörtte üçü büyüklüğünde bir beyni olan ve Homo erectus adı verilen eski insanlar yapmıştır. Bulunan fosil ve kalıntılardan, Homo erectus'un Çin'de ve Cava'da da yaşadığım, ama orada yaşayanların el baltasından başka aletler de yaptığım biliyoruz.
Son Buzul Çağı'nın (Würm Buzul Katı) günümüzden 70 bin ile 40 bin yıl önceki ilk döneminde Avrupa'da Neanderthal inşam yaşadı. Önceki insanlarınkinden daha gelişmiş bir beyni olan Neanderthal inşam, yassı ve daha keskin yontma taş aletler yapma yöntemlerini buldu ve bu taşlara sap takarak zıpkın ve bıçak yaptı.
Son Buzul Çağı'nın ortalarına gelindiğinde (35-30 bin yıl önce) Avrupa'da Cro Magnon insanı ortaya çıktı. Tümüyle günümüzün insanına benzeyen bu insan, çakmaktaşını ince dilimler biçiminde keserek, yontma taştan yapılan eski bıçaklara göre çok daha iyi bıçaklar yapma yöntemini buldu; gene çakmaktaşını yontarak ince keskiler yaptı. Bu keskilerle kazıyarak geyik boynuzu ve kemiklerden mızrak uçlan yaptı, avladığı hayvanların güzel resimlerini mağara duvarlarına kazıdı. Daha sonra küçük çakmaktaşı parçalarını bir kemik ya da fildişi parçasına sıkıca tutturarak ince yaprak biçiminde zıpkın uçlan ve ok uçlan (temren) yaptı.
9.000 yıl kadar önce Batı Asya'da insanın tahıl yetiştirmeye başladığı dönem olan Cilalı Taş Devri'ne (Neolitik Çağ) gelene kadar cilalı taş aletler yaygınlaşmadı. İlk çiftçiler odunu işlemek ve belki de ekilecek alanlar açmak amacıyla ağaç kesmekte alet kullanmış olmalıdır, 8.000 yıl kadar önce Avrupa'ya yayılan bu ilk çiftçiler, ekin yetiştirmeyi olduğu gibi çömlekçiliği de biliyorlardı; çakmaktaşından ince ok uçlan yapma yöntemini de beraberlerinde getirmişlerdi.
Taş çok bol bulunduğu için, Avrupa'da tunç ve bakır kullanımı başladıktan sonra da taştan alet yapımı sürdü. Ancak yaklaşık 3.000 yıl kadar önce demir aletlerin ortaya çıkmasıyla taş aletlerin kullanımı sona erdi.
İÖ 6500'lerde Anadolu'da yaşayan insanlar, metal külçelerini dövüp biçimlendirerek eskiden kullandıkları taş aletlere benzeyen metal aletler yapma yöntemini buldular. Dövüldükçe sertleşen bakır bu iş için çok uygundu. Bakır kullanımı IÖ 3000'lerde Ortadoğu ve Yakındoğu'ya yayıldı.
Ama insanların alet yapmakta kullanabileceği, yeterince büyük metal külçeleri çok ender olarak bulunabiliyordu. Bakırdan alet yapmayı öğrenen insanlar, parlak damarlan olan kayaçları ısıtarak bunlardan erimiş metal elde edilebileceğini de öğrendiler. Yapısında metal bulunan ve cevher adı verilen bu kayaçlardan elde edilen erimiş metal soğuyunca sertleşiyordu.
Kalay ya da kurşun gibi bir başka metalin küçük bir parçası erimiş bakıra katıldığı zaman ortaya çıkan alaşımın (metal karışımının) saf metalden daha kolay işlenebildiği ve çok daha dayanıklı olduğu keşfedilince metal alet yapımında büyük bir adım atılmış oldu. Bu alaşıma tunç adı verildi. Alet ve silah yapımında kullanılan başlıca metalin tunç olduğu döneme Tunç Çağı denir. Yunanistan'da ÎÖ 3000'den önce başlayan Tunç Çağı, Çin'de ancak ÎÖ 1800'lerde başlamıştır.
Tuncun bulunuşuyla hemen hemen ayrı dönemde, insanlar metallere biçim vermek için "döküm" denen yeni bir yöntem buldular. Döküm için kil ya da taştan yapılmış, sıcaklığa ve içine dökülecek erimiş metalin ağırlığına dayanabilecek içi oyuk kalıplar kullanıldı. Dökülen metal soğuyup sertleştikten sonra kalıptan çıkanlınca kalıbın biçimini alıyordu.
Metal alet yapımının başlamasıyla, bunları yapan ustalar ortaya çıktı, Demirci denen bu ustalar yapım yöntemlerini gizli tutar, yaptıkları aletleri gittikleri yerlerde satarlardı. Bazen de bir demircinin gittiği yerdeki ustalara kendi yöntemlerini öğretmesiyle alet yapım yöntemleri yaygınlaşırdı.
Tunç aletler Eskidünya'nın her yerinde aşağı yukarı aynıydı. En yaygın olanlar balta başlarıydı. Daha sonra iğne, topluiğne, keski, ustura, bıçak, orak, kazan ve testere gibi aletler geliyordu. Zamanla avcı bıçaklan, geniş ve dar keskiler, oluklu keski ile metal işleme çekiçleri gibi, belirli bir amaç için geliştirilmiş aletler yapıldı.
Ortadoğu'da ve Güneydoğu Avrupa'da yapılan en eski metal baltalarda, günümüzün balta ya da keserlerinde olduğu gibi, sap takılacak yuvarlak delikler vardı. Ama, Avrupa'da deliksiz, ortası boğumlu tek parça biçiminde balta başlan yapıldı. Bunlar sap olarak kullanılan ağaç dalına sicimle ya da sırım denen deri şeritlerle bağlanıyordu.
Demir Çağı Avrupa'da İÖ 1200'lerde başladı; ama Ortadoğu'da demir bu tarihten 2.000 yıl önce biliniyordu. Alet ve silah yapımında demir kullanımı artan bir hızla yaygınlaştı. Gene de uzun bir süre tunç alet yapımı sürdü; çünkü başlangıçta demir ender bulunan bir metaldi ve demiri işlemesini bilenler, bilgilerini bir sır olarak saklıyordu.
Demirin erimesi baların erimesi için gerekenden çok daha yüksek bir sıcaklık ister. Bu nedenle cevheri eriterek demir elde etme yöntemi uzun süre bulunamamıştır. ilk demirciler cevherden, süngerimsi yapıda yumuşak bir külçe elde etmiş olmalılar. Bu külçe körükle kızdırılan odunkömürü ateşinde ısıtılıp yumuşayınca çekiçle döverek külçeye istenen biçim verilir.
Demirciler çok geçmeden demiri odunkömürü fırınında uzun bir süre tutup iyice dövdükten sonra soğumaya bırakmak yerine, kızıl sıcaklığındayken suya daldırdıklarında metalin çok sertleştiğini buldular. Demir bu işlem sırasında odunkömüründen karbon alıyor ve çelik oluşuyordu. Böylece Avrupa'da insanlar İÖ 700'lerde, günümüzde olduğu gibi çelik aletler yapabiliyordu. Ama o dönemlerde elde edilebilen demir, alet yapımından çok kılıç ya da mızrak ucu gibi silahların yapımında kullanılırdı. Demir ve çelikten yapılan aletlerin gerçekten yaygınlaşması ise çok daha sonra gerçekleşti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder