1 Şubat 2011 Salı

ROUSSEAU, Jean-Jacques


ROUSSEAU, Jean-Jacques (1712-1778). Fransız yazar, filozof ve siyaset kuramcısı olan Jean-Jacques Rousseau, düşünceleriyle 1789 Fransız Devrimi'nin oluşumunu etkile­miştir. Dinsel ve toplumsal görüşleri bu devri­min önderleri arasında, yaygın kabul gör­müştür.
Rousseau, Cenevre'de bir Protestan ailenin oğlu olarak doğdu. Annesi doğumda öldü. Saatçi olan babası ise kısa süre sonra Rousseau'yu akrabalarının yanına bırakarak kenti terk etti. 16 yaşında Cenevre'den ayrılan
Rousseau, Sardinya ve Fransa'da bulundu. Savoie'da Madame de Warens'in koruması altına girdi. Protestanlıktan Katoliklik'e dö­nen. Rousseau, burada bol kitap okuyarak kültürünü genişletti. Bir süre din ve müzik eğitimi gördü.
33 yaşında Paris'e yerleşerek Çapkın Musalar operasını besteledi. Aydınlanma Çağı'nın önemli düşünürlerinden Deniş Diderot (1713- 84) ile tanışan Rousseau, ünlü Encyclopedie ("Ansiklopedi") çevresine girerek, ansiklope­dinin müzik maddelerini yazdı. 1752'de beste­lediği Köyün Kâhini operasıyla sarayda da tanınmasına karşın, bu olanaktan yararlana­rak rahat bir yaşam sürdürmeyi seçmedi.
1754'te Cenevre'ye döndü ve yeniden Protestanlık'ı kabul etti. Burada, Dijon Akade­misinin açtığı bir tartışma için yazdığı İnsan­lar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temeli Üzerine Konuşma (Discours sur l'origine et les fondements de l'inegalite parmi les hommes; 1775) Rousseau'nun ilk büyük yapıtıdır. Bu yapıtında, 1750'de yazdığı, doğal insan ve doğal yaşama ilişkin kuramının başlangıcı sayılan ve Dijon Akademisi'nce ödüllendiri­len denemesindeki görüşlerini geliştirmiştir.
Yalnız başına "doğal düzen" içinde yaşayan insanın mutlu, iyi yürekli ve özgür olduğunu; topluluk yaşamına geçilmesiyle kötülük ve kıskançlığın ortaya çıktığını belirten Rous­seau, mal mülk sahibi olmanın doğal eşitliği yok ederek toplumda zengin-yoksul, efendi- köle ayrımını yarattığını ileri sürmüştür. Top­lumlar, mülkiyeti korumak için insanlar ara­sında sahte bir sözleşmeyle yapılan yasal ve siyasal düzenlemeler sonunda oluşmuş ve toplum yaşamı "doğal düzen"den kopuşu daha da belirginleştirmiştir. Böylece insanlar arasındaki eşitsizlik, insanın doğallığını yitir­diği ve toplumsallaştığı süreç içinde yaratıl­mıştır.
Cenevre'den yeniden Paris'e dönen Rous­seau, din konusunda anlaşmazlığa düşerek Encyclopedie çevresinden uzaklaştı. 1756'da Montmorency'de bir kır evine yerleşti. Bura­da, Fransız Devrimi'nin el kitabı sayılan Toplum Sözleşmesi'ni (Du contrat social; 1762) yazan Rousseau, daha önce yapılmış ve eşitsizlikleri pekiştiren sahte sözleşme yerine, gerçek bir toplumsal sözleşme yapılmasını önerdi. Bu yeni sözleşmeyle özgür bir top­lumsal düzen kurulacaktı. İnsanlar özgür ira­deleriyle devlete devredecekleri doğal haklan yerine, yurttaşlık haklarını elde edecekler, ama devlet de genel iradeyi temsil edeceğin­den, insanlar yalnızca kendi koydukları yasa­lara bağlı olacaklardı. Doğrudan demokrasiyi savunan Rousseau, halkın seçtiği milletvekillerini ve hükümet üyelerini halkın temsilcileri olarak değil, yalnızca me­murları olarak niteledi. Çünkü ona göre genel irade, yani halkın egemenliği bir başkasına bırakılamaz ya da devredilemezdi.
Montmorency'de yaşadığı sürede Toplum Sözleşmesi'nin yanı sıra ilk romanı olan Julie yahut Yeni Heloise {Julie: ou, la nouvelle Helo- ise\ 1761) ile Emil ya da Eğitim {Emile: ou, de Veducation 1762) adlı yapıtlarını yazdı. Toplum Sözleşmesi Fransa'da yasaklandı. Emil'm ise dinle ilgili bölümlerinin yakılmasına ve Rous­seau'nun tutuklanmasına karar verildi.
Eğitim ve kültür üzerine görüşlerinin yer aldığı Emil adlı yapıtında, öğretmenin otori­tesinin belirlediği bir eğitimin özgür insanlar yaratamayacağını söyleyen Rousseau, olgun­luk çağına gelene kadar çocuklara din ve ahlak eğitimi verilmemesini savunmuştur. Olgunluk çağma erişen çocuk, öğretmeniyle arkadaşlık ilişkisi kurarak gerekli eğitimi alacaktır. Rous­seau dine ilişkin olarak, kilisenin katı öğretisi yerine, duyguya dayanan daha yalın ve uygar bir din anlayışının gerekliliğini vurgular.
Fransa'dan İsviçre'ye geçen Rousseau, bu­rada da yönetim ve kilisenin tepkisini çekti. Sonunda İngiltere'ye gittiyse de bir yıl sonra 1767'de gizlice Fransa'ya döndü. 1770'te otur­ma izni alarak Paris'e yerleşti. Kendi yaşam öyküsünü anlattığı İtiraflar'ı {les Confessions; 1782) 1764'te yazmaya başladı. Bu yapıt, daha sonra birçok ünlü yazarın izlediği bir edebiyat çizgisinin başlangıcı oldu. Son 10 yılında daha çok kendi yaşamıyla ilgili kitap­lar yazdı. Ermenonville'de ölen Rousseau' nun mezarı Fransız Devrimi sırasında Paris'e getirildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder