PROTEİN.
En basitinden en gelişmişine kadar bütün canlılar,
biyomolekül adı altında toplanan birtakım organik maddelerden oluşur.
Bunlardan biri de proteinlerdir. Örneğin insanda toplam vücut ağırlığının
yaklaşık yüzde 12'si protein, yüzde 70'i su, yüzde 15'i yağlar, geri kalanı da
karbonhidratlar, nükleik asitler ve çeşitli tuzlardır. Oranı canlıdan canlıya
değişen bu biyomoleküllerden her birine yaşam süreçlerinde kuşkusuz çok önemli
görevler düşer. Ama proteinlerin bu süreçlerdeki rolü, bütün öbür
biyomolekülleri geride bırakacak kadar önemlidir. Çünkü "enzim" denen
proteinler olmasa, yaşamın temeli olan biyokimyasal tepkimelerden hiçbiri
gerçekleşemezdi. "İlk" ya da "birincil" anlamındaki Yunanca protos sözcüğünden türetilmiş protein adı da bu
bileşiklerin canlıların yaşamındaki ayrıcalıklı yerini vurgular.
Her
canlının hücrelerinde, yalnızca o türe özgü olan çeşitli proteinler bulunur.
Başka bir deyişle, hiçbir canlının protein molekülü başka bir canlı türünün
protein molekülüne benzemez. Ayrıca canlıların ürettiği birçok madde, örneğin
yumurta akı, boynuz, kıl, tırnak ve ipek de gene protein yapısındadır.
Proteinler, kimyasal açıdan polimer olarak tanımlanan
çok karmaşık yapılı organik bileşiklerdir . Her
polimer, monomer denen daha küçük birimlerin ya da moleküllerin birbirine
eklenmesinden oluşmuş uzun bir molekül zinciri biçimindedir. Proteinlerdeki bu
molekül zincirleri, aminoasit denen çok sayıda monomerin peptit bağlarıyla
birleşmesinden oluşur. Aminoasitlerin yapısında ise temel olarak karbon,
hidrojen, oksijen ve azot, ayrıca çoğunda kükürt ve fosfor gibi kimyasal
elementler bulunur. Proteinlerin yapıtaşları olan çeşitli aminoasitler değişik
bir düzenleme içinde birbirine eklendiğinde değişik bir protein molekülü
ortaya çıkar. Kısacası, proteinlerin yapısında yer alan 20 kadar aminoasidin
molekül zinciri içinde yer değiştirmesiyle, birbirine benzemeyen sonsuz sayıda
protein molekülü oluşabilir.
Yeşil bitkiler, topraktan aldıkları azotu ve fotosentez
sonucunda açığa çıkan maddeleri birleştirerek kendileri için gerekli olan
aminoasitleri yapabilirler. Hayvanlar ise aminoasit gereksinimlerini
yedikleri yeşil bitkilerden ve öbür hayvanlardan karşılamak zorundadırlar. Yiy
eceklerdeki proteinler sindirim sırasında parçalanarak temel bileşenlerine,
yani aminoasitlerine ayrılır. Daha sonra dokulardan emilerek kan dolaşımıyla
vücudun her yanına taşınan bu aminoasitler, o canlının büyümesi, dokularını
yenilemesi ve yaşamını sürdürmesi için gerekli olan kendi proteinlerine
dönüştürülmek üzere hücrede yeniden bireşimlenir.
Yumurta, yağsız et, peynir, balık, süt ve jelatin
protein açısından zengin yiyeceklerdir. Bu yiyecekler, hem hücrenin canlı
bölümünü oluşturan protoplazmanın yapımı için gerekli olan proteinleri sağlar,
hem de vücudun enerji gereksinimini karşılar. Bitkilerdeki proteinlerin
yapısında genellikle, insanın kendi proteinlerini üretebilmesi için gerekli
olanlardan daha farklı aminoasitler bulunur. Bu nedenle, beslenmede hayvansal
proteinlere yer verilmesi sağlık açısından çok önemlidir.
Protein türleri
Proteinler,
çok genel bir sınıflandırmayla, yapısal ve işlevsel proteinler olarak iki gruba ayrılır.
Yapısal proteinler,
gerçek anlamda dinamik bir işlevi olmayan, bir canlının çeşitli dokularının
moleküler temelini oluşturan bileşiklerdir. İşlevsel proteinler gibi yaşam
süreçlerinde doğrudan sorumluluk üstlenmeyen bu proteinler dokuların
gelişmesi, büyümesi ve yenilenmesi için gereklidir. Örneğin, bağdoku ya da
destekdoku denen kemik, kıkırdak, eklem bağları, kirişler ve deri gibi
dokuların temel maddesi olan kollajen ile kıl, saç, tırnak, tüy gibi dokuların
başlıca öğesi olan keratin yapısal proteinlerdendir.
İşlevsel proteinler
içinde en önemlisi, vücuttaki yüzlerce biyokimyasal tepkimede katalizör rolü
oynayan enzimlerdir. Bu tepkimeleri hızlandıran ve düzenleyen enzimlere katalitik proteinler de denir. Bütün hücrelere oksijen
taşımakla görevli olan alyuvarlara kırmızı rengini veren hemoglobin de önemli
işlevsel proteinlerden biridir. Gene işlevsel proteinler grubundan olan
antikorlar, vücudun doğal savunma proteinleridir. Bazı işlevsel proteinler ise
kasılıp gevşeyerek, yani molekül zincirinin uzunluğunu ve yönünü değiştirerek
vücudun hareketinde önemli bir rol oynar. Örneğin kas dokusundaki aktin ve
miyozin bu tip kasılgan proteinlerdir. Ayrıca bütün proteinler canlıların,
özellikle etçil hayvanların yaşamsal enerji kaynaklarından biridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder