PROTESTAN KİLİSESİ,
Katolik ve Ortodoks kiliseleriyle birlikte Hıristiyanlık'ın üç ana kolundan
biridir. 16.
yüzyıla kadar Batı Avrupa'da tek egemen kilise Katolik Kilisesi idi. Reform
hareketi Katolik öğretisine ve uygulamasına karşı çıkan Protestanlık'ın kurulmasıyla
sonuçlandı.
16. yüzyılda Protestan Kilisesi yalnızca Martin Luther ile Jean
Calvin'in izleyicilerince kurulan Lutherci ve Kalvenci (bugün Presbiteryen ve
Reform) kiliseleri kapsarken, daha sonra kendi içinde birçok mezhebe
bölünmüştür.
18.
yüzyıla gelindiğinde Katolik Kilisesi, Ortodokslar dışındaki hemen bütün
reform yanlılarını Protestan olarak niteleyince, tüm bu mezhepler Protestan
adıyla anılmaya başlandı.
Protestanlık, iman ve kilise düzeni konularında Kutsal
Kitap'ı Tanrı'nın gerçek sözü olarak kabul eder. Protestanlar papa kavramına
karşı çıkarak her Hıristiyan'ın Kutsal Kitap'ın öğretilerini izleyip gerçek
ibadet yolunu bulabileceğini ve bir Hıristiyan yaşamı sürebileceğini savunur.
Protestan kiliselerin hemen tümü, İncil'de
yer aldığı gerekçesiyle vaftiz ve komünyon (şükran ayini) ayinlerini sürdürür.
Lutherciler, dünyada
70 milyona varan üye sayılarıyla Protestan Kilisesi'nin en kalabalık mezhebini
oluştururlar. 16. yüzyıl din reformcusu Martin Luther'in izleyicisi olan bu
mezheptekiler, aynı zamanda Evanjelik olarak da adlandırılır. Reform döneminde
kurulmuş tüm Protestan kiliseleri için, Kutsal Kitap'ı izleyenler anlamındaki
Evanjelik terimi kullanılır. Daha dar anlamda, dine kişisel olarak
bağlanılacağını, kilise törenlerinde İncil'in
vaaz edilmesini ve Kutsal Kitap'ın tek yetki kaynağı sayılmasını savunan
kiliselerdir. Augsburg'da 1530'da yazılan ve Luther ile yandaşlarının
görüşlerinin yer aldığı Augsburg îti katnamesi bugünkü Lutherci inanışın temelini
oluşturur.
19. yüzyılda Alman hükümetinin reformcu bütün
mezhepleri bir devlet kilisesi içinde toplama kararı, birçok Lutherci'nin Almanya'yı
terk etmesine yol açtı. Avustralya'ya giden bu gruplar Lutherci Kilise'yi
kurdu. Almanya'da kalan, ama birleşik kiliseye girmek istemeyenler ise
"Hür Kiliseler"i oluşturdu. Günümüzde toplam 70 milyon Lutherci' nin
yüzde 40'ı Almanya'da yaşamaktadır. Norveç, îsveç, Danimarka ve İzlanda'nın
resmi devlet kilisesi olan Lutherci Kilise'ye burada yaşayanların yüzde 90'ı
bağlıdır.
ABD'de de 8,5 milyonun üzerinde üyesi vardır. Hemen tüm
Lutherci Kiliseler 1947'de kurulan Lutherci Dünya Federasyonu'na üyedir.
Presbiteryenler.
Presbiteryen Kilise'de insanların kendi temsilcilerini seçerek oluşturdukları
bir temsili yönetim vardır. Bu yöneticiler genellikle daha yaşlı ve
deneyimlidir. Bu nedenle bu kilise, "yaşlı" anlamında Yunanca bir
sözcükten türetilen "presbiteryen" olarak adlandırılmıştır.
Presbiteryenler'in ibadetleri arasında Kutsal Kitap ve ilahiler okuma, dua
etme, vaaz verme vardır. Aralarındaki işbölümüne göre kilisenin dinsel
etkinliklerini düzenler ve denetler, yoksullara yardım eder ve kilisenin mali
işleriyle ilgilenirler. 16. yüzyılda Reform hareketiyle birlikte oluşan
Presbiteryen Kilise, Jean Calvin'in öğretisi üzerine kuruldu. Martin
Luther'den etkilenen Calvin, İsviçre'de yalnız dinsel inançlarını ve düşüncelerini
açıklamakla kalmadı, yaşlılar ya da presbiterlerin önderliğinde bir kilise
örgütleme tasarımını da gerçekleştirdi. Kalvenci düşünce Avrupa'da, özellikle
de Fransa, İskoçya, Hollanda ve İsviçre'de hızla yayıldı. Fransa'da
Huguenotlar, Hollanda'da Hollanda Reform Kilisesi ortaya çıktı. İskoçya'da
Presbiteryen Kilise resmi devlet kilisesi olarak tanındı. Amerika'ya göç eden
Fransız Huguenotlar, İskoçlar ve İngilizler Presbiter yenlik'i bu yeni kıtaya
da taşıdılar.
Anglikan Kiliseler
Topluluğu, kökenleri İngiltere Kilisesi'ne dayanan ulusal ve özerk
kiliselerin oluşturduğu bir topluluktur. Anglikanlık hem Protestanlık, hem de
Katoliklik özelliklerini barındırır. Bir orta yol olarak, ibadet ve kilise
örgütlenmesinde daha esnek ve özerk bir yapısı vardır. 17., 18. ve 19.
yüzyıllarda İngiltere'den dünyanın çeşitli bölgelerine gidenler, buralarda
İngiltere Kilisesi' nin inanç ve ibadet biçimlerine bağlı kalarak kendi
kiliselerini kurdular. Bu kiliseler sonunda Anglikan Kiliseler Topluluğu'nu
oluşturdu.
Reform hareketiyle papalıktan ayrılan İngiltere
Kilisesi, bu ayrılışa önderlik eden VIII. Henry'nin ölümünden sonra yeniden
Katoliklik'e döndü. 17. yüzyılda Reform'dan yana olanlar kilise içinde ağırlık
kazandıysa da, bu yüzyılın sonunda İngiltere Kilisesi kralın otoritesinin ağır
bastığı ulusal bir yapıya kavuştu.
Reform'dan sonra, değişik zamanlarda ve
nedenlerle İngiltere Kilisesi'nden kopan kiliseler "Hür Kiliseler"
olarak adlandırılır. Ayrılma nedenleri arasında kendi inançlarını dile getirme
özgürlüğü, kilise yaşamını özellikle de Tanrı'ya tapınma biçimini düzenleme hakkı
ve kilise yönetimine ilişkin görüş farklılıkları sayılabilir. En büyük
"Hür Kiliseler" Babtist Kilise, Birleşik Reform Kilisesi (Pres biteryenler
ve Kongregasyonaller) ve Metodist Kilise'dir. Quaker'lar gibi başka bazı
kiliseler de Hür Kiliseler kapsamındadır.
Püritenler.
Püriten sözcüğü gerçekte "kiliseyi saflaştırmak isteyen kişi"
anlamına gelir. İlk Püritenler'in genellikle katı ve yalın bir yaşamları vardı.
Süssüz giysiler giyer, saçlarını kısa kestirir, neşelenmeyi ve eğlenmeyi hoş
karşılamazlardı. 16. yüzyılda papalıktan ayrılan İngiltere Kilisesi, Katolik öğretinin
önemli bir bölümünü korumuştu. İngiltere Kilisesi içinde kalarak bu kiliseyi
dönüştürme uğraşı veren Püritenler, ibadetin yalınlaştırılmasını ve kilisede
daha fazla reform yapılmasını istediler. Ayrılan bir bölüm Püriten İngiltere'
de Presbiteryen Kilise'yi kurarken, başka bir bölümü de bugün Kongregasyonal
olarak adlandırılan Bağımsız Kilise'yi oluşturdu. Kongregasyonaller her
Hıristiyan topluluğun kendi içinde bir kilise olduğunu, kendi rahiplerini
seçerken kimsenin karışmaması gerektiğini savunuyorlardı. 17. yüzyılın ikinci
yarısında, İngiltere'de bütün din adamlarının İngiltere Kilisesi'nin
kurallarına uyması istenince, Püritenler kilisenin dışında kalmayı seçtiler.
Baskıya uğradıkları bu dönemlerde İngiltere'yi terk eden birçoğu Amerika'ya göç
etti.
Babtistler.
Dünyadaki 30 milyondan fazla Babtist'in büyük bölümü Kuzey Amerika'da yaşar.
Babtist Kiliseler Avrupa'da da oldukça yaygındır. Babtist Kiliseler
evanjeliktir. Kutsal Kitap'ın, özellikle de Yeni
Ahit bölümünün kilise törenlerinden çok daha önemli olduğunu
savunurlar. Reform döneminde ortaya çıkan Babtist hareket, bütün vücudun suyun
içine sokularak vaftiz edilmesini öngörür. Babtistler küçük çocukları vaftiz
etmezler, çünkü ancak yetişkinlerin bu inancı kavrayabileceğine inanırlar. Bu
kilise insanlara tam ve kesin olarak neye inanmaları gerektiğini söylemez.
Onlara inanç özgürlüğü tanır; neyin doğru, neyin yanlış olduğuna kendilerinin
karar vereceklerini belirtir. Bütün Baptist Kiliseler birbirleriyle sıkı
ilişkiler içindedir. Babtistler'in çoğu Dünya Babtistler Birliği'ne bağlıdır.
Metodistler, 18. yüzyılda İngiltere Kilisesi
içinden doğan bir dinsel akımın izleyicileridir. John ve Charles Wesley adlı
iki din adamının öğretileri doğrultusunda İngiltere Kilisesi'nde reform yapmak
isteyen bu dinsel topluluk kilise dışına itilince, Metodist adını alarak özerk
bir kiliseye dönüşmüştür. İlk Hıristiyanlık öğretilerine bağlı olan
Metodistler bu öğretilere uygun olarak yaşamayı önerirler. 18. yüzyılda
Amerikan kolonilerinde çalışmaya başlayan Metodist vaizler, 19. yüzyılda
inançlarını tüm dünyaya yaydılar. İngiltere'de Hür Kiliseler'in en büyüğü olan
Metodist Kilise'nin Avrupa'nın başka ülkelerindeki yeri daha önemsizdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder