24 Ocak 2011 Pazartesi

ZARARLI OTLAR,Zararlı Otlarla Savaş


ZARARLI OTLAR. Tarla, bağ, bahçe ya da park gibi özel olarak düzenlenmiş ekili alan¬larda kendiliğinden yetişen yabani bitkilere zararlı otlar denir. Bunların zararlı kabul edilmesinin iki nedeni vardır: İlki, toprağın besinini tüketerek tarım bitkilerinin sağlıklı büyümesini engellemeleri, ikincisi de bitki hastalıklarının yayılmasına yol açmalarıdır.
Her türlü koşula dayanabilen, hızla çoğalan ve yok edilmesi güç olan bazı bitkiler bu özelliklerinden ötürü yalnızca tarım alanların¬da değil, yetiştikleri her yerde zararlı ot sayılır. Örneğin devedikeni bu tip bir bitkidir. Tarım bitkilerinin asalağı olan ve besinini bölüşen cinsaçı gibi zararlı bitkiler ise tarım ürünlerinin gelişmesini engelleyerek verimi düşürür. Bazı zararlı bitkiler de çayırlarda otlayan çiftlik hayvanlarında zehirlenmelere yol açar. Mahmudeotu ve karahindiba gibi bazı otlar ise park ve bahçelerdeki çimle kaplı alanların en büyük düşmanıdır.
Zararlı otlar, ekili alanlar dışında da bazı sorunlar doğurur. Örneğin, otoyolların kena¬rında büyüyen uzun otlar görüşü engellediği için kazalara yol açabilir; akarsularda yetişen su bitkileri ise ulaşımı engeller.
Zararlı otlar insanlar ve hayvanlar aracılı¬ğıyla kendi doğal ortamlarından çok uzaklara kolayca yayılabilir. Örneğin Avustralya'da sığırlar için ciddi tehlike yaratan zehirli iki yabanıl lale türü Güney Afrika'dan bu kıtaya taşınmış ve binlerce hektarlık otlağı kullanıl¬maz duruma getirmiştir.
Zararlı Otlarla Savaş
Çok yıllık olan zararlı otlar, hiçbir önlem alınmadığında yıldan yıla çoğalarak geniş bir alanı kaplar. Bunlardan bazıları toprakaltı gövdeleriyle, bazıları da boğumlu sürünücü gövdeleriyle yayılır. Bu gövdelerden küçük bir parça toprakta bırakılacak olursa, bitki yeniden filizlenip çoğalır. Bu yüzden tarlala¬rın dikkatsizce sürülmesi ya da kazılması, öbekler halindeki bu otların parçalanmasına ve toprakaltı gövdelerinden kopan parçaların toprakta filizlenmesine yol açar.
Çok yıllık zararlı otlardan kurtulmanın en güvenli yolu bunların yapraklarını düzenli olarak kesmek ya da yakmaktır. Bitkiler besin üretici organlar olan yapraklarını yitir¬diklerinde gelişemezler. Bu otlardan kurtul¬manın bir yolu da toprağı özenle kazarak bitkilerin yayılıcı parçalarını temizlemektir; ne var ki, toprağı tümüyle otlardan arındıra- bilmek için bu işlemin birçok kez tekrarlan¬ması gerekebilir. Bu yöntem özellikle ayrık otu ve atkuyruğu gibi çok derinlere kök salan otların ayıklanmasında işe yarar.
Bir yıllık zararlı otlar yaşamlarını kısa süre¬de tamamlayıp ölür, ama çevreye saçılan tohumlarından yeni bitkiler gelişir. Bazı tür¬ler yazın öylesine hızla gelişir ki, çimlenip tohum vermesi yalnızca birkaç hafta sürer. Bir yıllık otların bir bölümü yılın en soğuk aylan dışında hemen hemen her mevsim çiçek açıp tohum verebilir.
Bir yıllık zararlı otlar yeni filizlenmeye baş¬ladıklarında çapalanarak yok edilebilir. Sökü¬len bitkilerin hemen ölmesi için bu işlemi kuru havalarda yapmak gerekir. Yoksa, hava¬nın yağışlı ve toprağın ıslak olduğu mevsimde, sökülen bitkilerden bir bölümü yeniden köklenebilir.
Zararlı otlarla savaşta ot öldürücü ilaçlar¬dan da yararlanılır; ama öncelikle, kullanılan ilacın ürüne zarar vermeyeceğinden emin olmak gerekir. Örneğin, çim ekili alanlarda ve tahıl tarlalarında yalnızca geniş yapraklı otlara karşı etkili olan seçici ot öldürücüler
kullanılır. Bu tür ilaçlar geniş yapraklı bitkile¬rin yapraklarında birikerek etkili olurken, ince yapraklı tahıl ya da çim bitkilerine hiçbir zarar vermez. Hormon yapısındaki bazı ot öldürücüler de aynı etkiyi gösterir. Zehirleyi¬ci etkisiyle hayvan ve insan sağlığını tehdit eden ve toprakta uzun süre kalan bazı ot öldürücülerin kullanılması ise son derece teh¬likelidir.
Zararlı bitkilerden kurtulmanın bir yolu da biyolojik mücadeledir. Zararlı otların yayıl¬masını başka bitki ya da hayvanlarla denetim altına almayı amaçlayan bu yöntem daha güvenilir olmakla birlikte, her zaman kesin sonuçlar vermez. Biyolojik mücadelenin en başarılı örneklerinden biri Avustralya'da uy¬gulanmıştır. Arjantin'den getirtilen bir gece kelebeği türü Avustralya'nın kaktüslerle kaplı alanlarına bırakılmış, kaktüslerin etli dokula¬rıyla beslenen bu böcekler bir süre sonra işe yaramaz durumdaki kaktüs ormanlarını tü¬müyle yok ederek yeni tarım alanlarının açılmasını sağlamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder