24 Ocak 2011 Pazartesi

ZARARLI HAYVANLAR,Zararlı hayvanlarla mücadele


ZARARLI HAYVANLAR denince, tarım ürünleri, yiyecek, mobilya, giysi ve ahşap eşyalar gibi insanın yararlandığı maddelere ya da doğrudan insana zarar veren her çeşit hayvan anlaşılır. Bu zararlıların büyük bir bölümünü böcekler oluşturur. Ama fare, keme gibi kemiriciler ve birçok kuş türü de ürünleri yağmalayıp tehlikeli hastalıkları bu¬laştırarak önemli zararlara yol açar.
Göçmen çekirgeler en korkulan zararlılar arasındadır. Göçmen çekirge konduğu her bitkinin meyve ve yapraklarını güçlü çeneleriyle kemirip yutar. Bu böcekler gökyüzünü gün ortasında karartacak ölçüde büyük sürü¬ler oluşturabilir. Yeryüzünün birçok sıcak bölgesinde kilometrelerce genişliğindeki alan¬ları yıkıma uğratan göçmen çekirgeler arkala¬rında yeşil bir tek yaprak bile bırakmaz.
Meyve ve sebze bahçelerinin zararlıları arasında çeşitli böcek larvaları önemli bir yer tutar. Kelebek larvalarının yanı sıra tırtıllar tarım bitkilerinin yapraklarını kemirir. Bazı türleri özellikle lahanaların üstünde bulunur. Çeşitli böcek larvaları elma, erik, fasulye gibi tohum ve meyvelere üşüşür. Bostan sinekleri¬nin larvaları, telkurdu denen taklaböceklerinin larvaları toprakta yaşar ve bitkilerin köklerini kemirir.
Karasinekler çağlar boyunca insanları hu¬zursuz etmiş, yiyecekleri pisleterek, bacakları ve ağız parçalarında taşıdıkları mikroplarla çeşitli hastalıkların bulaşmasına yol açarak zararlı olmuştur. Sivrisinekler sıtma, pireler veba, bitler tifüs, çeçe sinekleri uyku hastalı¬ğı, tatarcıklar şark çıbanı gibi hastalıkların yayılmasından sorumludur.
Bazı hayvanlar doğal düşmanlarının bulun¬madığı yeni ülkelere taşındığında hızla üreye¬rek tehlikeli birer zararlıya dönüşebilir. Örne¬ğin tavşanlar Avrupa'dan götürüldükleri Avustralya'da hızla yayılarak başa çıkılması çok güç sorunlar yaratmıştır. Kuzey Amerika' dan İngiltere'ye götürülen Amerika boz sin¬cabı da birçok bölgede Avrasya kızıl sincabı¬nın yerini alıp beklenmedik bir zararlı olarak ortaya çıkmıştır.
Kemeler ve fareler depolanmış yiyecekleri talan etmekle kalmaz, taşıdıkları mikroplarla salgın hastalıklara yol açabilir. Tahıl, un, kabuklu yemiş ve kurutulmuş meyve, kınka¬natlıların larvaları ile tırtılların üşüştüğü yiye¬cekler arasındadır. Kınkanatlılardan olan hortumlu böcekler depolanmış yiyeceklerin en tehlikeli zararlılarındandır. Yelkenli gemiler zamanında uzun yolculukların başlıca besin kaynaklarından olan peksimetler sık sık bu hayvanlar yüzünden kullanılmaz hale gelirdi. Akarlar da depolanmış un ve tahıl zararlıları arasındadır. Böceklerden ayrı bir grup oluştu¬ran bu hayvanlar öbür sekiz bacaklılarla birlikte eklembacaklıların örümceğimsiler sı¬nıfında yer alır.
Ağaç ve odun zararlıları arasında hortumlu böcek, taklaböceği, saat böceği gibi kınka¬natlılar sayılabilir. Saat böceği ve tahtakurdu gibi oyucu kınkanatlılar ahşap yapılan içinde oturulamaz hale getirebilir. Tropik bölgeler¬de yaşayan bazı termitler de ahşap yapılara ve mobilyalara çok büyük zararlar vermektedir.
Zararlılarla Mücadele
Zararlı hayvanların birçoğu zehirle öldürüle- bilir. 1930'lardan beri DDT gibi kimyasal böcek ilaçları hastalık yayan böceklere karşı çok etkili bir silah olarak kullanılmıştır. Ama 1970'lerde bu zehirlere bağışıklık kazanmış birçok böcek türü ortaya çıktı. Ayrıca DDT gibi böcek ilaçlarının toprağı ve suyu kirletmekle kalmadığı, kuş ve balık gibi öbür canlıları da zehirlediği anlaşıldı. Bilim adam¬ları zararlılara karşı kullanılacak daha güveni¬lir kimyasal maddeleri ve öbür mücadele yöntemlerini araştırmayı sürdürdüler. Özel¬likle zararlılarla beslenen hayvanları da yok edecek önlemlerin daha uzun bir zaman diliminde geri dönüşü olmayan tehlikelere yol açacağı anlaşıldı. Örneğin, atmaca ve baykuş gibi yırtıcı kuşlar keme ve fare gibi kemiricile¬ri avlayarak bu zararlıların aşırı çoğalmasını engellemektedir. Ama zararlılara karşı kulla¬nılan kimyasal maddeler küçük kuşlar ve memelilerden yırtıcılara geçerek bu kuşların ölümüne yol açmaktadır.
Zararlılara karşı yürütülen birçok biyolojik mücadele örneğinde sorun yaratan hayvanları yok etmek için bir bölgeye dışarıdan yırtıcı hayvan getirme yöntemi kullanılmıştır. Ama bu girişimlerden bazılarının tersine sonuçlar vererek yeni sorunlar yarattığı bilinmektedir. Örneğin, götürüldükleri Avustralya'da zararlı olmaya başlayan tavşanlara karşı gene dışarı¬dan getirilen tilkilerin doğaya salınmasıyla tavşan sayısının azalacağı umulmuştu. Tilkiler ise kendilerine karşı savunmasız birçok yerel hayvanı avlayarak tavşanlardan daha zararlı oldu. Ama 1950'lerde Avustralya'ya getirilen ve tavşanlarda ölümcül bir hastalığa yol açan virüsün kullanılmasıyla tavşanların aşırı ço¬ğalması engellenebildi.
California'daki turunçgil ağaçlarını yıkıma uğratan bir unlubite karşı getirilen iki küçük yabanarısı türü de başarılı biyolojik mücadele örnekleri arasındadır.
Bazı zararlılar binaların özenli bir biçimde yapılması ve temiz tutulmasıyla denetim altı¬na alınabilir. Örneğin kemiriciler tahıllarla birlikte ya da duvarlardaki su boruları için açılan deliklerden yiyecek depolarına girer. Böcekler duvar ve döşemelerdeki çatlaklara, süprüntülerin ve pisliklerin toplandığı yerlere yumurtalarını bırakır ya da buralarda barınır. Genel olarak pislikteki artışın zararlıların aşırı üreme olasılığını çoğalttığı söylene¬bilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder