İlk insanın Doğu Afrika'da 3,5 milyon yıl önce yaşadığını gösteren fosiller bulunmuştur. Australopithecus olarak adlandırılan bu ilk insan henüz çağdaş insana benzemiyordu.Beyni çok daha küçük ve dişleriyle çenesinin biçimi de farklıydı. Ama dik olarak yürüyordu. Böylece elleri alet kullanabilmek için serbest kalmıştı. Ama bu ilk aletlere ilişkin herhangi bir kanıt bulunamamıştır. En eski insan, büyük olasılıkla (bugün şempanzelerin yaptığı gibi) sopanın yanı sıra, yemek için öldürdüğü hayvanları kesmek ve derisini yüzmek için keskin kenarlı ya da sivri uçlu kırık taşlan da kullanıyordu. Ama bu ilk taş aletleri başka taşlardan ayırt etmek olanaklı değildir.
ilk insanların taşlan birçok kez aynı biçimde yontmayı başaracak kadar ustalaştıklarında gerçekten alet yaptıkları kabul edilir. Bu tür ilk taş aletler yaklaşık 2,5 milyon yıl önce ortaya çıktı. Bu dönemde ilk insanlar önceleri yalnızca toplayıcılıkla, daha sonraları ise avcılık ve toplayıcılıkla yaşamlarını sürdürüyorlardı.
Ele geçen ilk aletler bir kenan yontulmuş taştan yapılma kaba kazıcı ve kesici aletlerdir. Bunlar yuvarlak bir taşa başka bir taşla vurup birkaç yonga (parça) kaldırılarak yapılırdı. Taşı iki yanından yontarak, iki kenan da keskin sivri uçlu bir aletin nasıl yapılacağı binlerce yıl sonra bulundu. El baltası olarak adlandırılan bu sapsız taş baltanın bitki köklerini çıkarmak, et kesmek ve hayvanların derisini yüzmek için kullanıldığı sanılmaktadır. Zamanla taşı işleyenler ustalaştı. Oval biçimden armut biçimine kadar değişen, ucu iyice inceltilmiş el baltalan yapmaya başladılar.
Balta yaparken taşın kenarlarından çıkan keskin yongalan işleyerek yararlı aletler yapmayı öğrendiler. Zamanla bu insanlar için yongadan alet yapmak balta üretmekten daha önemli oldu. Yaklaşık 250 bin yıl önce işlenmemiş yongalan yontmak için el baltaların- dan yararlanıldı. Daha sonra saplı taş baltalar görülmeye başlandı. Baltaların yanı sıra başlıca taş aletler, yongalan işleyerek yapılan sivri uçlar ve kazıyıcılardan oluşuyordu.
İlk taş baltaların yapımcıları, "dik duran insan" anlamında Homo erectus adı verilen daha gelişkin bir insan türüdür. İklimin genellikle yumuşak olduğu dönemlerde yaşayan bu insanlar, havanın soğumaya başladığı Buzul Çağı'nın başlannda güneye doğru ilerlemek zorunda kaldılar. İnsanlann mağaralarda yaşamaya başlaması yaklaşık 100 bin yıl önce, Buzul Çağı'nın sonuna doğru gerçekleşti.
Bundan yaklaşık 70-40 bin yıl önce Avrupa' da ortaya çıkan Neanderthal insanı yongaları iki kenan keskin biçimde işlemeyi öğrendi. Bu yongalarla ok ucu ya da mızrak ucu gibi delici aletler yaptılar. Yaklaşık 30-35 bin yıl önce Fransa ve ispanya'da alet yapımında ustalaşmış Cro Magnon insanı yaşamaya başladı. Bu insanlar kemik, fildişi ve geyik boynuzunu işleyerek zıpkın ve mızrak uçları ile derileri dikmek için ince kemik iğneler yaptılar. Daha öncekiler gibi, toplayıcılık ve avcılıkla yaşıyorlardı, ama kemiklerin üzerine ince kabartmalar oyan, küçük heykeller, hayvan dişinden kolyeler yapan Cro-Magnon insanı zanaatçılıkta daha ileriydi. Büyük av hayvanları boldu ve avcılar mağaralarının duvarlarına bu hayvanların resimlerini kazıyor ve boyuyorlardı
Anadolu'da Ağrı, Antalya, İzmir, İsparta, İstanbul, Şanlıurfa, Kahramanmaraş gibi çeşitli yörelerdeki mağara ve kaya sığınaklarından Yontma Taş Devri'ne ilişkin birçok arkeolojik buluntu ele geçirilmiştir. Antalya'da bulunan Karain Mağarası ile İstanbul'daki Yarım burgaz Mağarası, Yontma Taş Devri insanlarının yaşamını anlatan birçok kalıntının ortaya çıkarıldığı önemli yerlerdir.
Yarım burgaz Mağarası'nda, Roma ve Bizans dönemi kalıntılarının altında Yontma Taş Devri'ne ait çeşitli buluntular ele geçirilmiştir. Bunlar arasında, çakmaktaşından yapılmış aletler ile bugün soyu tükenmiş olan bazı av hayvanlarının fosilleşmiş kemikleri sayılabilir. Henüz kesinleşmemiş olmakla birlikte, bu kalıntıların yaklaşık 730-125 bin yıl öncesinden kaldığı sanılmaktadır.
Antalya'daki Karain Mağarası'nda Yontma Taş Devri'ne ait, taş ve kemikten yapılmış çeşitli aletlerini yanı sıra, o dönem insanlarının toplayıcılıkla elde ettiği yabani incir, buğday ve zeytin gibi yiyeceklerin kalıntılarına ve bazı memeli av hayvanlarının kemiklerine rastlanmıştır. Elde edilen buluntulardan, Karain Mağarası'nın Demir Çağı'na kadar kullanıldığı anlaşılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder