SABUN VE
SABUN YAPIMI. Temizlik amacıyla kullanılan maddelerin en eskisi
ve en iyilerinden biri sabundur. Sabun dışındaki yapay temizlik maddelerine ise
deterjan denir.
Bütün temizlik maddeleri suyu olduğu gibi yağları da
kendilerine çekerek kirleri temizler. Kir dediğimiz şey genellikle kir
parçacıklarıyla yağların bir karışımıdır ve bu yağlı karışım deriye, giysilere
ve başka birçok maddenin yüzeyine sıkıca yapışır. Sabun suda çözündüğü zaman
oluşan zarımsı köpük kirin içine işleyerek yağın kir parçacıklarıyla bağını
gevşetir, kir parçacıklarının çevresini sararak onları bulundukları yüzeyden
ayırır ve yıkama suyunun içinde asıltı durumunda kalmalarını sağlar.
Sabunun ilk kez ne zaman kullanıldığını kesin olarak
bilmiyoruz; ama yağ ve odun külünden elde edilen bir tür ham sabunun binlerce
yıl önce bilindiği ve denizci bir ulus olan Fenikeliler'in İÖ 6. yüzyılda bu
sabunu Galya'ya getirdiği sanılmaktadır. Bu ilkel sabunun yapım yöntemi Galya'
dan Almanya'ya, İspanya'ya ve İtalya'ya yayılmıştır. Romalılar sabun yapımını
yarım yüzyıl sonra Galyalı ve Germen kavimlerinden öğrenmişlerdir. İS 800
dolaylarında Avrupa' daki başlıca sabun yapım merkezleri Fransa' da Marsilya
(Marsilya banyo sabunu günümüzde de ünlüdür) ve İtalya'da Savona kentleriydi.
İngiltere'de sabun yapımı 10. yüzyılda başladı. 12. yüzyılda Bristol'de birçok
sabun yapımevi vardı. Yapılan koyu renkli ham sabunun hiç de çekici bir
görünümü yoktu, ama gene de lüks bir maddeydi. İnsanların çok seyrek yıkandığı
ortaçağda çamaşır yıkamak için kullanılan sabun evlerde yapılırdı. Kalıp sabun
kullanımı ancak 19. yüzyılda günlük yaşama girebildi.
Sabun, bitkisel ya da hayvansal, katı ya da sıvı
yağların bazı bazlarla kimyasal tepkimeye girmesiyle oluşur. Sabunlaştırma
denen bu süreç, katı ya da sıvı yağlar sodyum hidroksit (sudkostik) ya da
potasyum hidroksitle (potaskostik) kaynatılarak gerçekleştirilir.
Eskiden evlerde yapılan ham sabunlar, baz kaynağı
olarak kullanılan odun küllerinin mutfaktaki artık yağlarla kaynatılmasıyla üretilirdi.
Ocaktan çıkan odun külleri büyük bir fıçıda biriktirilir, fıçı dolduğu zaman
üstten su dökülürdü. Fıçının dibindeki küçük deliklerden süzülen sıvı
toplanarak yeniden fıçıya konur, sabun yapmaya elverişli derişik bir
"küllü su" elde edilinceye kadar bu işlem sürdürülürdü. Sonra bu su,
yağla birlikte gün boyunca kaynatılıp karıştırılırdı. Kazandaki artık su dışarı
döküldükten sonra geriye cam macununa benzer yağlı bir kütle olarak sabun
kalırdı.
Fransız kimyacıların iki
büyük buluşu sabun yapımında çok daha temiz ve verimli bir yöntemin
uygulanabilmesini sağladı. Bu iki buluştan ilki Nicolas Leblanc'ın 1790'da
sofra tuzundan sodyum hidroksit elde etme yöntemini bulmasıydı. İkincisiyse
Michel Eugene Chevreul'ün 1816'da bitkisel ve hayvansal yağların yağ asitleri
ve gliserinden oluştuğunu ortaya çıkarmasıydı.
Sabun
hammaddesi olarak kullanılan yağlar, donyağı ve başka hayvansal yağlar, palmiye
yağı, hindistancevizi yağı, soya fasulyesi yağı, zeytinyağı, pamuk yağı ve
yenilemeyen bazı başka yağlardır.
Sabun
Yapımı
Sabunun
parti parti üretildiği geleneksel üretim yöntemi, katı ya da sıvı yağları
büyük kazanlarda sodyum hidroksit çözeltisiyle kaynatmaya dayanır. Bir baz
olan sodyum hidroksit, yağları yağ asitleri ve gliserine ayırır, sonra da yağ
asitleriyle birleşerek sabunu oluşturur. Sabun oluştuktan sonra kazana derişik
tuzlu su (salamura) eklenir; sabun yüzerek kazanın üstüne çıkar; gliserin ve başka
katışkılar tuz çözeltisinde çözünerek sabundan ayrılır. Ama sabun yapımında bu
sürecin birçok kez yinelenmesi gerekir ve bu günlerce sürer. Daha sonra tuz
çözeltisinden ayrılan gliserin patlayıcı madde, boya, vernik ve başka birçok
maddenin yapımında kullanılır.
Günümüzde uygulanan sabun yapım yöntemleri büyük
ölçüde otomatik olarak denetlenen kesintisiz süreçlere dayanır. Çok karmaşık
bir teknoloji kullanılarak üretim süresi birkaç saate indirilmiştir. En son
geliştirilen bir sabun yapım yönteminde, sabunlaştırma işleminden önce, yağlar
hidrolizleme kabı denen basınçlı bir kapta yağ asitlerine ve gliserine ayrılır.
Bir katalizörle karıştırılmış sıcak yağlar hidrolizleme kabına alttan pompalanır.
(Katalizörler bir kimyasal tepkimeyi kolaylaştıran, ama kendisi tepkimeye girmeyen
maddelerdir.) Hidrolizleme kabına üstten de sıcak su pompalanır. Kaptaki
sıcaklık 230°C, basınç 40 atmosferdir. Gliserinden ayrılan yağ asitleri kabın
üstüne çıkar ve borularla kaptan alınır; oluşan gliserin ve su da kabın dibinden
çekilir. Daha sonra arıtılan yağ asitleri belirli miktarda bazla karıştırılarak
sabun yapılır.
Sabunun Biçimlendirilmesi
Sıcak sıvı sabun, parfüm
ve renk maddeleri gibi katkı maddeleriyle karıştırılmak üzere bir kaba
pompalanır. Daha sonra, elde edilmek istenen sabunun türüne göre son
işlemlerden geçirilerek kalıp sabun, toz sabun, tuvalet sabunu gibi değişik
biçimlerde sabunlar elde edilir. Tuvalet sabunu yapmak için, parfüm ve renk
maddeleri eklenen sıcak sıvı sabun, su soğutmalı merdanelerden geçirilerek ince
şeritler biçiminde kurutulur. Sonra dev bir sosis makinesine benzeyen güçlü
makinelerde basınç altında, istenen biçimde sabun çubukları oluşturulur. Daha
sonra bunlar kesilerek sabun kalıpları yapılır. Bu biçimlendirme yöntemi,
kenarları çıkarılabilen bir kapta soğutularak katılaştırılan sabunun daha
sonra tellerle kesildiği geleneksel biçimlendirme yönteminin yerini büyük
ölçüde almıştır. Sabun tozu, sıcak sabunun özel olarak tasarlanmış kulelerde
hava akımının içine püskürtülmesiyle elde edilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder