25 Ocak 2011 Salı

ZOOLOJİ,Hayvanların Sınıflandırılması,Karasineğin Sınıflandırmadaki Yeri,Zoologların Çalışma Alanları,


ZOOLOJİ ya da hayvanbilim, biyolojinin hayvanları inceleyen dalıdır ve bu alanda çalışan bilim adamlarına zoolog denir. Zoo¬loglar hayvanların vücut yapısını, davranışla¬rını, gelişmelerini, üremelerini ve canlı cansız çevreyle olan ilişkilerini araştırırlar.
Hayvanların bilimsel adlan için temel alı¬nan dil Latince'dir. Bu adlar alışık olmayanla¬ra çok uzun ve yazılıp okunması güç gelebilir. Ama dili ve ülkesi ne olursa olsun bütün zoologlar aynı adları kullandıklarından bu adların anlamını hemen bilebilirler. Günümü¬ze kadar tanımlanmış 1 milyon dolayında hayvan türünden birçoğunun yalnız bilimsel adı vardır.
Hayvanların Sınıflandırılması
Her hayvanın bilimsel adı iki (bazı durumlar¬da üç) parçadan oluşur. Bunlardan önde yer alanı hayvanın en yakın akrabalık ilişkisini gösteren cins adı, arkada yer alanı ise tür adıdır. İki ad kullanma ilkesini ilk kez öne süren kişi isveçli ünlü bilim adamı Carolus Linnaeus'tur.
Bu sisteme göre örneğin evcil kedinin bilimsel adı Felis catus'tur. Felis, puma ile kedigillerden birçok küçük yapılı yabanıl hayvanın da cins adıdır. Ardından gelen catus adı ise yalnız, bu cins içindeki evcil kedi türü için kullanılır.
Birbirine çok benzeyen cinsler aynı familya altında, benzer familyalar aynı takım altında ve benzer takımlar aynı sınıf altında toplanır. Felis catus kedigillerin (Felidae familyası) üyesidir. Kedigillerin bütün üyeleri ise benzer familyalarla birlikte etçil memeliler arasında sınıflandırılır. Etçiller takımının bilimsel adı Carnivora'dır. Memeliler ise havanın oksije¬niyle soluyan, kıllı ve sıcakkanlı hayvanlar sınıfıdır. Bilimsel adı Mammalia olan bu sınıfın üyelerinde yeni doğan yavrular annele¬rinden süt emerek beslenir. En benzer özel¬likler gösteren sınıflar aynı filum altında toplanır. Felis catus omurgalıları içeren kordalılar (Chordata) filumuna girer. Filumlar hayvanlar âleminin temel bölümleridir. Bir türü ilk kez tanımlayan zoologun adı bu türün bilimsel adına eklenir.
Hayvanlar âlemi geleneksel olarak omurga¬lılar ve omurgasızlar olarak ikiye ayrılır. Omurgalılar omurgasızlardan daha üstün ya¬pılıdır. Balıklar, amfibyumlar, sürüngenler, kuşlar ve insanın da yer aldığı memeliler omurgalıların üyeleridir.
Karasineğin Sınıflandırmadaki Yeri
Filum: Arthropoda (eklembacaklılar) Sınıf: Insecta (böcekler) Takım: Diptera (çiftkanatlılar) Familya: Muscidae Cins:Musça Tür: Domestica
Başka bir sınıflandırmaya göre omurgalılar ve omurgasızlar üç alt âleme ayrılır: Tek hücreli hayvanlar (Protozoa), süngerler (Parazoa) ve çokhücreli hayvanlar (Metazoa).
Aşağıda bu altâlemlerin başlıca bölümleri yer almaktadır.
Tekhücreli Hayvanlar. Bu grupta sınıflandı¬rılan canlılar tek bir hücreden ya da her bir hücresi bçslenme, sindirim, solunum, boşal¬tım ve üreme gibi bütün yaşamsal etkinlikleri¬ni kendi başına yürütebilen hücre kümelerin¬den oluşur. Hemen hepsi yalnız mikroskop altında görülebilecek ölçüde küçüktür. Dün¬yanın her yerinde, denizde, tatlı sularda ve karada bulunurlar. İçlerinden delikliler (Foraminifera) denizlerde yaşar ve öldüklerinde kabukları dibe çökerek tebeşir kütlelerini oluşturur. Birçoğu hayvanların ve bitkilerin içinde yaşayan asalaklardır. Örneğin insanlarda sıtmaya bu canlıların dört türü yol açar.
Süngerler. Süngerler yaşama biçimi ve yapı¬ları bakımından bütün öbür hayvanlardan çok farklıdır. Çoğu denizde, kayalara ve öbür yüzeylere tutunarak yaşar. Gövdeleri bir çeşit iskeletle desteklenmiştir. Yaygın olarak tanı¬nan doğal banyo süngeri de bir sünger hayva¬nının lifli iskeletidir.
Knitliler ya da Selentereler. Denizanaları, mercanlar ve denizşakayıkları bu grupta yer alır. Hepsi suda, çoğu denizde yaşar. Tipik olarak vücutlarının dışa açılan tek deliği, mideyle bağlantılı, yakıcı kapsüllerle donan¬mış dokunaçların çevrelediği bir ağızdır. Sin¬dirilmemiş besin artıkları da bu delikten dışarı atılır. Mercanların iskeleti tropik denizlerde yükselen birçok mercanadasını ve mercan resifini oluşturur.
Yassısolucanlar. Gövdeleri bölütsüzdür. Sindirim sistemleri ya yoktur ya da dışarıya tek delikle açılan dallanmış bir keseden olu¬şur. Üreme sistemleri çok karmaşıktır. Büyük bölümü hem erkek, hem de dişi üreme organlarını taşıyan erdişi hayvanlardır. Tenya gibi konaklarından sindirilmiş maddeleri alan asalak yassısolucanlarda sindirim sistemi tü¬müyle yok olmuştur.
Yuvarlak solucanlar. Gövdeleri yuvarlak ve bölütsüzdür. Ağız, sindirim kanalı ve anüsü içeren, tam olarak gelişmiş sindirim sistemleri vardır. Çoğu asalak, öbürleri denizde, tatlı sularda ve karada yaşar. Asalak türlerinden kancalıkurtlar insanların bağırsaklarına gire¬rek kanlarını emer.
Derisidikenliler. Bu grup üyelerinin iskele¬ti, genellikle dikenli bir derinin hemen altında yer alan sert, kireçli levhacıklardan oluşur. Gövde yapıları yıldız biçiminde, beşli ışınsal simetri gösterir. "Tüp ayak" denen borular hareket etmelerini sağlar. Denizkestanesi, denizyıldızı ve denizhıyarı en tanınmış derisi dikenlilerdir.
Halkalı solucanlar. Bu grup üyelerinin göv¬desi uzundur ve art arda dizili bölütlerden oluşur. İskeletleri yoktur. Çoğunun her bölümünde bulunan dikenler sülüklerde görülmez. Vücut boşlukları iyi gelişmiştir. Sinir kordonu omurgalılardaki gibi sırtta değil altta uzanır. Denizde, tatlı sularda ve karada yaşarlar. Tanınmış üyeleri arasında yersolucanları ve sülükler sayılabilir.
Eklembacaklılar. Bu grup yengeçleri, ısta¬kozları, kırkayakları, çıyanları, akrepleri, örümcekleri ve böcekleri içerir. Tür sayıları öbür grupların toplam tür sayısını aşar. Göv¬deleri bölütlüdür ve dış iskeletle desteklen¬miştir. Çeneleri bir çiftten çok, eklemli ba¬cakları en azından üç çifttir.
•Yumuşakçalar. Genellikle sert ve kireçli bir kabukla korunmuş yumuşak gövdeli hayvan¬lardır. Bazıları iri ve kaslı "ayak" denen bir uzantı sayesinde hareket eder. Ahtapotlar ise yüzgeçlerini kullanarak ya da sifonlarından su püskürterek yüzer. Yumuşakçalar midye, isti¬ridye, tarak gibi birçok kıyı hayvanının yanı sıra salyangozları, sümüklüböcekleri, ahtapot ve kalamar gibi kafadanbacaklıları içeren geniş bir omurgasızlar grubudur.
Kordalılar. Omurgalıları ve basit yapılı birkaç küçük grubu kapsar. Kordalıların vü¬cudu, yaşamlarının hiç olmazsa bir evresinde sırtipi (notokord) denen bir çeşit iskeletle desteklenmiştir. Ayrıca sırtlarında omurgasız¬lardan farklı olarak içi boş bir sinir kordonu uzanır. Balıklar, kurbağalar, yılanlar, keler¬ler, timsahlar, kuşlar ve memeliler bu gru¬bun üyeleridir. Hayvanlar âlemine ilişkin bir tabloyu HAYVAN maddesinde bulabilir¬siniz.
Zoologların Çalışma Alanları
Zoologlar sürekli olarak hayvanlara ilişkin yeni bilgiler edinmeye çalışırlar. Bu bilgiler zararlı hayvanların ve hastalıkların denetlen¬mesine, çiftlik hayvanı soylarının ıslah edilmeşine, balıkçılıkla ilgili sorunların çözülme¬sine yardımcı olur.
Böcek, fare ve tavşan gibi zararlı hayvanlar her yıl milyonlarca ton ürünün yok olmasına yol açar. Bazı böcekler bitkilerle beslenirken çeşitli bitki hastalıklarının yayılmasına neden olur. Tahıl gibi depolanmış ürünlere üşüşen birçok zararlı hayvan vardır. Zehirli kimyasal maddeler bu zararlıları öldürmekle birlikte toprağı ve suyu kirletmekte, yararlı hayvanla¬rı da yok etmektedir. Zoologlar zararlıların yaşamını inceleyerek daha güvenilir mücadele yöntemleri geliştirmeye çalışırlar. Bunlar ara¬sında, zararlıların üremesini engelleme ve zararlılarla beslenen canlılardan yararlanma gibi yöntemler belirtilebilir.
Asalaklarla mücadele zoolojinin önemli bir çalışma alanıdır. İnsanlara ve evcil hayvanlara dadanan bu zararlılar ölümle de sonuçlanabilen çeşitli hastalıklardan sorumludur. Asalak solucanlar gibi bazıları konaklarının içinde yaşar. Sivrisinek, pire ve bit gibileri kan emerek beslenir. Bu hayvanlar kan emerken sıtma, uyku hastalığı, sarıhumma gibi hasta¬lıkları bulaştırır.
Zooloji besin üretimini artırmaya da yar¬dımcı olur. Özel olarak geliştirilmiş, zararlı hayvanlara ve hastalıklara dirençli, verimi yüksek tohumlar kıtlık çekilen ülkelerde ba¬şarıyla kullanılmaktadır. Özel besinler kesim¬lik hayvanların hızla gelişmesini sağlar. Balık üretimi (tarla balıkçılığı) doğal besin kaynak¬larından yararlanma ve bu kaynakları özenle kullanma yolunda atılmış önemli bir adımdır. Bazı zoologlar için anatomi temel ilgi alanıdır.
Bu uzmanlar hayvanların yapısını ve organla¬rını incelerler. Bazıları ise çalışmalarını kalı¬tım ve genetik konularında yoğunlaştırırlar. Bazı zoologların çalışma alanı geçmiş çağlar¬dan kalan hayvan fosilleriyle sınırlıdır. Bu bilim dalı paleontoloji adıyla tanınır. Hayvan¬ların yaşadıkları çevreyle olan ilişkilerini ince¬leyen zoologlar da vardır. Bu bilim dalına ise çevrebilim ya da ekoloji denir. Hayvan hasta-lıklarının incelenmesi patoloji, böceklerin in¬celenmesi entomoloji, kuşların incelenmesi ornitoloji denen bilim dallarının ilgi alanına girer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder