6 Ocak 2011 Perşembe

Uzay Araştırmaları,Bazı Uzay Terimleri,Uzay Çağından Önce Araştırmalar,Uzaydaki İlk Adımlar,Ay'da İlk İnsan

 Uzayda yapılan inceleme ve keşif gezilerine uzay araştırması ya da uzay yolculuğu denir. Dünya atmosferi­nin sınırları dışında uzanan uzaya uçakla çıkılamaz. Jet yolcu uçakları genellikle atmos­ferin stratosfer katmanında, yerden yaklaşık 12 kilometreye kadar olan yüksekliklerde yol alır; balonlar da yaklaşık 40 kilometreden daha yükseğe çıkamaz. Araştırma uçakları atmosferin uzay sınırlarında uçabilir, ama dış uzaya ancak Dünya'dan roketlerle fırlatılan uzay araçlarıyla ulaşılabilir. Bu, ancak 1950'lerde başarılmıştır.
Bazı Uzay Terimleri
Bazı "uzay terimlerinin anlamlarını vererek konuya girmek yararlı olacaktır. Uzay araçla­rını fırlatmak için kullanılan roketlere fırlat­ma araçları denir. Bir roket, geriye doğru püskürttüğü sıcak gaz kütlesinin itme kuvvetiyle çalışır; itme kuvveti roketin ileri doğru yol almasını sağlar. Bazı fırlatma araçlarında bu itme kuvveti birkaç bin tona çıkabilir. Roket itmesi için kullanılan yakıt maddeleri ile bu yakıtı yakan oksijene iticiler denir. Yakıt, gazyağı gibi bir petrol türevi olabilir; oksijen ise genellikle sıvı haldedir. Fırlatma aracının (yani roketin) hızı, kademeleridir me'yle artırılabilir; kademelendirme, üst üste oturtulmuş ve sırayla ateşlenen birkaç roketi bir arada kullanmak demektir. Her roket kademesindeki yanma sona erince, o kademe gruptan ayrılır ve yere düşer.
Uzay araştırmaları bilimine astronotik de­nir. Uzay yolculuğuna katılanlar ise astronot olarak adlandırılır, ama Ruslar bunlara koz­monot derler. Fırlatma ara­cıyla uzaya taşman yük ise uzay aracı'dır. İçinde mürettebat bulunan araçlar insanlı uzay aracı olarak tanımlanır. İnsansız uzay araçları ise yalnızca aletler, radyo donanımla­rı taşır. Mürettebat kabini kapsül ya da modül olarak adlandırılır. İki uzay aracının uzayda buluşup birbiriyle birleşmesine kenetlenme denir. Mekik, yeniden kullanılabilen insanlı uzay aracıdır.
Uzay aracının Dünya çevresinde izlediği yol, o aracın yörünge'sidir. Dünya çevresinde belirli bir yörüngede dolanan insansız uzay araçları yapma uydu olarak tanımlanır. Ay'a, Güneş'e, gezegenlere ya da uzayın derinlikle­rine gönderilen insansız uzay araçlarına sonda denir. Dünya'nın çevresinde bir yörüngede
dolanmakta olan ve zaman zaman astronotlarca ziyaret edilen uzay araçları uzay istasyo­nu olarak adlandırılır.
Uzay Çağından Önce
İnsanoğlu uzaya açılmayı, daha bunun ola­naklarının bulunmadığı çok eski tarihlerde düşlemeye başlamıştır. Öyle ki, Ay'a gitmek için kuşlara binen mucitlerden ve benzeri düşsel serüvenlerden söz eden pek çok efsane vardır. Ama ancak 19. yüzyılda büyük Fransız bilimkurgu yazarı Jules Verne, 1865'te yayım­ladığı Ay'a Seyahat {De la Terre â la Lune) adlı romanıyla gerçeğe çok yaklaştı. Bu romanda, astronotları taşıyan uzay aracı dev bir toptan fırlatılır; araç Ay'ın çevresinde yörüngede dolanır ve sonra da geri dönüp okyanusa iner. İngiliz romancı H. G. Wells de Dünyalar Savaşı {The W ar of the Worlds; 1898) adlı romanında, Mars'tan uzay araçla­rıyla gelen yaratıkların dünyamızı istila edişini canlandırır; aynı yazar, Ay'da İlk İnsanlar {The First Man in the Moon; 1901) adlı romanında iki İngiliz astronotun Ay'a gidişini ve orada, Ay yüzeyinin altındaki dev mağara­larda yaşayanları ziyaret edişini anlatır.
Bütün bunlar eğlenceliydi, ama uzay yolcu­luğunu gerçekleştirme bakımından herhangi bir yarar sağlamadı. Uzay yolculuğunun ilk gerçek öncüsü, bir Rus öğretmen olan Konstantin Tsiolkovski (1857-1936) idi. Ciddi bir düşünür olan Tsiolkovski, uzay yolculuğu üzerine ilk makalesini 1893'te yayımladı. Tsiol­kovski sıvı yakıtlı ve kademeli roketlere olan gereksinimi çok önceden görmüştü. Bir başka büyük öncü de Hermann Oberth (do­ğumu 1894) idi. Oberth 1923'te Die Rakete zu den Planetenranmen ("Gezegenler arası Uza­ya Roket") adlı bir kitap yazdı; bilimkurgu türünden olmayan bu kitapta, Oberth ne yapılabileceğini ve nasıl yapılacağını göster­mekteydi. Bir başka önemli kişi de, 1926'da ilk sıvı yakıtlı roketin tasarımını yapan ve bu roketi başarıyla fırlatan ABD'li bilim adamı Robert H. Goddard (1882-1945) idi.
Oberth ve uzay tutkunu başka Almanlar 1927'de Uzay Yolculuğu Derneği'ni kurdular. Daha sonra ABD'de uzay biliminin önemli adlarından biri durumuna gelecek olan Wernher von Braun (1912-77) da bu derneğe katıldı. Dernek üyelerinin Berlin yakınların­da sıvı yakıtlı roketlerle gerçekleştirdikleri ilk deneyler olağanüstü bir çabanın ürünüydü; ama bu çaba çok geçmeden askeri makamla­rın dikkatini çekti. Askerler uzay araştırmala­rında kullanılmak üzere değil, ama uzun menzilli bombardıman silahı olarak yararlanı­labilecek roketler geliştirme şanslarının bu­lunduğunu gördüler. Derneği kapattılar ve dernek üyelerini Baltık kıyısında ıssız bir yer olan Peenemünde'ye götürdüler. Orada Bra­un ve arkadaşları modern güdümlü füzelerin ve fırlatma araçları­nın ilk örneği olan dev "V 2" roketini geliştir­diler.
Uzaydaki İlk Adımlar
1954'te ABD ve SSCB hükümetleri, 1957-58 Uluslararası Jeofizik Yılı'nda yapma uydular fırlatacaklarını açıkladılar. Bunu ilk başaran SSCB oldu; bu ülkeden 4 Ekim 1957'de insansız uzay uydusu "Sputnik 1" fırlatıldı. {sputnik Rusça'da "yol arkadaşı" anlamına gelir.) Sputnik'in Dünya yörüngesine giren 83,6 kilogramlık kapsülündeki radyo vericisi­nin yaydığı sinyaller yerden alındı.
"Sputnik l"i, Kasım 1957'de fırlatılan, il­kinden çok daha büyük ve yarım ton ağırlığın­daki "Sputnik 2" izledi. "Sputnik 2"de, Dünya çevresinde dolanan ilk canlı unvanını kazanan Layka adlı bir köpek bulunuyordu. İlk ABD uydusu olan, yalnızca 14 kg ağırlı­ğındaki "Explorer 1" (explorer İngilizce'de "kâşif" anlamına gelir) Ocak 1958'de fırlatıl­dı. Bu uydu Dünya'nın magnetik alanına yakalanmış yüklü parçacıkların ekvatora pa­ralel olarak ve yeryüzeyinden epeyce yüksek­te oluşturdukları Van Ailen kuşaklarına iliş­kin bilgiler gönderdi.
SSCB'nin 1959'da fırlattığı uzay araştırma aracı "Luna 1", Ay'ın 6.000 km kadar yakı­nından geçti. Aynı yıl SSCB'nin fırlattığı "Luna 2" Ay'a çarptı; "Luna 3" de, Ay'ın çevresinde dolanarak bize dönük olmayan yüzünün ilk fotoğraflarını gönderdi.
ABD de havacılık ve uzay araştırmalarını planlamak ve yönetmek üzere 1958'de, kısa adı NASA olan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'ni kurdu. Ama SSCB bu alandaki üstünlüğünü korudu ve 12 Nisan 1961'de ilk insanlı uzay aracı "Vostok l"i fırlattı (vostok "doğu" demektir); bu aracın taşıdığı Yuri Gagarin (1934-68) Dünya çevresinde dolanan ilk insan oldu. Bundan kısa bir süre sonra, ilk ABD'li astronotlar Alan Shepard ve Virgil Grissom, "Mercury" adlı uzay aracıyla Dünya yörüngesine oturmaksızın kısa "seferler" yap­tılar. İkinci SSCB kozmonotu German Stepa- noviç Titov, Ağustos 1961'de "Vostok 2" ile Dünya'nın çevresinde 17 kez dolandı. ABD' nin ilk insanlı yörünge uçuşunu ise, Şubat 1962'de "Friendship 7" adlı uzay aracıyla Dünya'nın çevresini üç kez dolanan John Glenn yaptı {friendship "dostluk" demektir).
O günlerde hem ABD'de, hem de SSCB'de güdümlü silahlardan geliştirilen fırlatma araç­ları kullanılmaktaydı. SSCB'nin güdümlü sila­hı daha ağır bir savaş başlığı taşıyacak biçim­de tasarımlandığı için çok daha büyük bir uzay aracını fırlatabilmekteydi. ABD'nin 2 tonluk "Mercury" kapsülüne karşılık, "Vos­tok" uzay aracı neredeyse 5 ton gelmekteydi. 1964'te SSCB, bundan da ağır olan "Voshod l"i, içindeki üç kozmonotla birlikte Dünya yörüngesine sokarak önderliğini pekiştirdi {voshod "gün doğuşu" demektir). 1965'te, "Voshod 2"nin kozmonotu Aleksey Leonov kapsüle iple bağlı bir uzay elbisesi giyip,
soluyacağı oksijeni de yanına alarak, uzay aracından dışarı çıktı ve uzayda "yürüyen" ilk insan oldu.
1963'te NASA, Mercury uçuşları programı­nı başarıyla tamamladı. Bu uçuşlar astronot­ların yörüngede yaşayabildiklerini, gözlem­lerde bulunabildiklerini ve yerden verilen komutları izleyebildiklerini kanıtladı. NASA 1965-66'daki Gemini programıyla uzayda bu­luşma ve kenetlenme çalışmalarını uygulama­ya koydu {gemini, "ikizler" anlamına gelen Latince bir sözcüktür). 10 Gemini uzay aracı­nın her biri yaklaşık 3,5 ton ağırlığındaydı ve bunlarda iki astronot bulunuyordu. Gemini astronotları uzay elbiseleri giyerek araç dışın­da çalışma denemeleri de yaptılar. En uzun uçuş rekorunu Dünya çevresinde 206 kez dolanan "Gemini 7" kırdı.
NASA'nın 1960'lardaki uzay programının son hedefi Ay'a inmekti; ama buna hazırlık olarak başka türden bazı uçuşlar da yapıldı. Bu uçuşlar insansız uzay araştırma araçlarıyla gerçekleştirildi. Bunlardan "Ranger" {ranger "korucu" demektir) tipi uzay aracı 1964-65'te
Ay'a gönderildi ve yüzeyinin fotoğrafları çe­kildi; bu uzay araçları hızla Ay'a yaklaşırken yüzey fotoğraflarını çekip Dünya'ya gönder­mekte, daha sonra da Ay'a çarpıp parçalan­maktaydı. Bunu izleyen adım, hız kesici roketlerini ateşleyerek alçalışlarını yavaşlatan ve böylece Ay'a yumuşak iniş yapan uzay araştırma araçlarından yararlanılarak gerçek­leştirilen yakın çekimlerdi. Bu uçuşlar 1966- 67'de "Surveyor" (surveyor "yerölçümcü" de­mektir) uzay araştırma araçlarıyla yapıldı. Bunlardan "Surveyor 3", taşıdığı tırnaklı me­kanik kepçeyle Ay'ın yüzeyinden toprak ör­nekleri topluyor ve bunları televizyon kame­rasıyla inceliyordu.
İlk insanlı inişin, Ay'ın Dünya'ya dönük yüzünde, ekvatoru boyunca uzanan dar bir şeride yapılması planlanmıştı; bu nedenle 1966-67'de "Lunar Orbiter" (Lunar orbiter "Ay yörünge aracı" demektir) sınıfı uzay araştırma araçlarıyla bu şeridin fotoğrafları çekildi. Bu araçlar Ay'ın çevresinde dolanırken yüzeye 40 km kadar yaklaşıyorlardı. Bu uzaklık, çapı 1 metrenin üstünde olan cisimlerin fotoğrafla­rını çekmeye olanak veriyordu.
Ay'da İlk İnsan
1961'de ABD Başkanı John F. Kennedy ülkesinin 1970'ten önce Ay'a insan indireceği­ne söz vermişti. Apollo programı bu görevi yerine getirmek için tasarımlandı. Hedef, Ay'a üç astronot göndermek ve onların gü­venli bir biçimde geri dönmelerini sağlamaktı. Dev bir "Satürn 5" roketiyle uzaya fırlatılacak olan "Apollo" uzay aracı üç ayrı bölümden, yani modülden oluşuyordu. Ay'a iniş Ay modülünde bulunan iki astronotça gerçekleş­tirilecek, bu sırada üçüncü astronot, Ay çevresinde yörüngede dolanan komuta modü­lünde kalacaktı. Ay'ın yüzeyindeki görevler yerine getirildikten sonra Ay modülü yeniden havalanarak yörünge uçuşundaki komuta modülüyle kenetlenecekti. Ay modülündeki iki astronot komuta modülüne geçtikten sonra Ay modülü öbür modülden ayrılacak ve yalnızca komuta modülü Dünya'ya geri döne­cekti. Komuta modülü denize inecek biçimde tasarımlanmıştı. "Apollo" uzay aracı ile "Sa­türn 5" roketinin birlikte toplam yüksekliği 111 metre, ağırlığı da 2.770 tondu.
Satürn 5. Bu dev roketin birinci kademesi gazyağı ve sıvı oksijen yakan, beş motorlu bir kümeden oluşuyordu. 2.000 ton ağırlığındaki iticinin yaklaşık 2Vı dakika süreyle toplam 3.400 tonluk bir itme kuvveti sağlaması plan­lanmıştı. Beş motordan dördünün doğrultusu değiştirilebiliyor ve böylece roketin eğimi ve doğrultusu denetim altında tutulabiliyordu. İkinci kademede rokette sıvı oksijen ve sıvı hidrojenden oluşan itici kullanılıyordu; beş motorlu bu roket, yaklaşık 6V2 dakika süreyle toplam 520 tonluk itme kuvveti sağlıyordu. 100 tonluk itme kuvvetindeki tek bir motor­dan oluşan üçüncü kademede de aynı yakıt kullanılmaktaydı. 100 tonluk itme kuvveti, Dünya yörüngesine ulaşıncaya kadar ve sonra tekrar Ay'a doğru son bir itme sağlamak için 2Vı dakika süreyle ateşleniyordu.
Apollo Uzay Aracı. Bu araç, komuta mo­dülü, hizmet modülü ve Ay modülünden oluşuyordu. Üç astronotun Ay'a giderken ve Ay'dan dönüşte içinde yaşayacakları komuta modülü, 5,5 ton ağırlığında, koni biçiminde bir kabindi. Bu kabinin, alüminyumdan ve hava sızdırmaz biçimde yapılmış olan iç çepe­ri, ısı kalkanı denen plastik bileşimli bir maddeyle kaplanmıştı. Dönüş yolculuğunda Dünya atmosferiyle sürtünme sonucunda uzay aracının dış yüzeyindeki sıcaklık 2.800°C'ye kadar çıkabiliyordu. Isı kalkanı bu ısıyı soğuruyor ve plastik madde eriyerek akıp gidiyordu.
Komuta modülü, oksijen ve yakıtı taşıyan, silindir biçimli hizmet modülüne bağlanmıştı. Hizmet modülü, ayrıca uzay aracının uçuş sırasındaki manevraları için kullanılan kendi motorunu da taşıyordu. Oksijen ve hidrojen kullanan yakıt pilleri gerekli elektrik enerjisi­ni ve mürettebatın içme suyunu sağlıyordu.
Komuta modülüyle bağlantılı olan Ay mo­dülü iki astronotu Ay'a götürüp getirmek için tasarımlanmıştı ve oldukça hafifti. Ay modü­lü, iniş kademesi ve çıkış kademesi olarak iki bölümden oluşuyordu. Ay yüzeyine yumuşak iniş yapacak biçimde alçalmayı iniş kademesi sağlayacak ve iki astronot iniş sırasında bu kademede bulunacaktı. Ay'ın yüzeyindeki görev tamamlandıktan sonra iniş kademesi, çıkış kademesi için bir platform oluşturacak,çıkış kademesi bu platformdan fırlatılarak komuta modülüyle kenetlenecek, iniş kade­mesi ise Ay'da kalacaktı.
1967'deki yer denemeleri sırasında, "Apol­lo" uzay aracında çıkan bir yangın sonucunda, içeride çalışmakta olan üç astronot yaşamını yitirdi ve bu yüzden program ciddi bir gecik­meye uğradı. Tasarımda çeşitli değişiklikler yapıldı ve çok sayıdaki insansız deneme uçu­şundan sonra 1968'de programın ilk insanlı uçuşu "Apollo 7" ile gerçekleştirildi ve üç astronot Dünya yörüngesine çıktı.
Aralık 1968'de "Apollo 8" Ay'a ilk insanlı uçuşu gerçekleştirdi ve Dünya'ya geri dönme­den önce Ay'ın çevresini 10 kez dolandı. Mart 1969'da "Apollo 9" Ay modülünü denedi ve aynı yılın mayısında "Apollo 10" Ay çevresin­de 31 kez dolandı. Bu uçuşlarla, Ay'a ilk insanlı inişi gerçekleştirecek olan "Apollo 11" için fırlatılma hazırlıkları tamamlanmış oldu.
Ay'a iniş 20 Temmuz 1969'da gerçekleştiril­di. Neil Armstrong ve Edwin Aldrin'i taşıyan Ay modülü "Eagle" (eagle "kartal" demektir) Sessizlik Denizi olarak adlandırılan bölgeye indi. Yeryüzündeki milyonlarca insan "Bu bir insan için küçük, ama insanlık için dev bir adım" sözleriyle Ay'a ilk adımını atan ve böylece Ay'a ayak basan ilk insan unvanını kazanan Armstrong'u bu tarihsel anda tele­vizyon ekranlarından izledi. Aldrin, Arms- trong'a katıldı ve birlikte, iki saat kadar uzay aracının dışında kalarak fotoğraf çekti­ler, bilimsel deneyler yaptılar ve kay aç örnek­leri topladılar. Ay'ın üstünde 21V2 saat kaldıktan sonra "Eagle" havalandı ve Ay yörüngesinde dolanmakta olan, Michael Collins'in yönetimindeki komuta modülü "Co- lumbia" ile buluştu. Ay'a bırakılan bir levha üzerine şu sözler yazılmıştı: "Dünya gezege­ninden gelen insanlar ilk kez İS Temmuz 1969'da burada Ay'a ayak bastılar. Biz, bütün insanlık adına barışçıl amaçlarla geldik." Mü­rettebat 24 Temmuz'da başarılı bir biçimde Dünya'ya geri döndü.
Bu tarihsel inişi insanlı beş iniş daha izledi ve her bir seferinde Ay'ın yeni bir bölgesinde incelemeler yapıldı. Bu inişler "Apollo 12" (Kasım 1969), 14 (Şubat 1971), 15 (Temmuz 1971), 16 (Nisan 1972) ve "Apollo 17" ile (Aralık 1972) gerçekleştirildi. Nisan 1970'te "Apollo 13"ün uçuşu, yolculuk sırasında ger­çekleşen bir patlamanın hizmet modülünü ha­sara uğratması üzerine yarıda kaldı; ama, as­tronotlar Ay modülünden enerji sağlayarak güvenlik içinde Dünya'ya geri döndüler.
Sonuncu ve en uzun Apollo uçuşunu ger­çekleştiren "Apollo 17", fırlatmanın gece ya­pıldığı tek uçuştu. Eugene Cernan ve jeolog Harrison Schmitt, Durgunluk Denizi'nin gü­neydoğu kıyısına yakın, dar bir vadiye indiler ve komuta modülü pilotu Ronald Evans ile tek­rar buluşup Dünya'ya geri dönmeden önce Ay yüzeyinde 75 saat kaldılar.
Böylece Apollo programı ve bir süre için insanlı Ay yolculukları sona erdi. Bütün bir Apollo programı boyunca astronotlar Ay' dan Dünya'ya toplam 385 kg ağırlığında top­rak ve kayaç örnekleri taşıdılar; bu örnekler­den sağlanan bilgiler hâlâ bilim adamlarınca incelenmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder