PUSULA,
karada, denizde ya da havada yol alırken kuzey-güney doğrultusunu bulmak için
kullanılan bir aygıttır. Bulunulan yeri belirlemek için herhangi bir kara
işaretinin bulunmadığı, Güneş'in ve yıldızların görünmediği durumlarda
pusulanın yaşamsal bir önemi vardır.
Pusula, en basit biçimiyle, ince bir milin ucuna
serbestçe dönebilecek biçimde oturtulmuş magnetik (yani mıknatıs özelliği
taşıyan) bir iğneden oluşur. Bu iğne her zaman kuzey güney doğrultusuna
yönelir, yani bir ucu hep kuzeyi, öbür ucu hep güneyi gösterir.
Magnetik çubuk ya da iğnelerin pusula olarak ilk kez ne
zaman kullanıldığı pek belli değildir. Çok eskilerde, doğal bir mıknatıs olan
mıknatıstaşından (magnetit adıyla bilinen demir oksit minerali)
yararlanılmıştır. Bunun için bir mıknatıs taşı parçası iple bir yere asılır ya
da bir mantar ya da tahta parçasının üzerinde suda yüzdürülürdü; bu durumda taş
kendiliğinden Kutup Yıldızı'na doğru yönelirdi. Pusulayı Avrupa'ya Arapların
getirdiği sanılmaktadır; Kristof Kolomb' un 1492-1502 arasında yaptığı
seyahatlerden yaklaşık 200 yıl önce pusulanın kullanılmakta olduğu
bilinmektedir. Avrupa'da pusuladan söz edilen, günümüze kalmış en eski yapıt,
İngiliz eğitimci ve bilgin Alexander Neckam' ın 1187'de yayımladığı, aletler
üzerine bir kitaptır. Eskiden bir demir çubuğu mıknatıslamak için buna doğal
mıknatıs taşı sürtülürdü. (Siz de bir iğneyi bu taşa ya da başka bir mıknatısa
birkaç kez, ama hep aynı yönde sürterek mıknatıslayabilirsiniz. Bu iğne bir
mantara saplanıp suda yüzdürülürse kuzey- güney doğrultusuna yönelir.)
Pusula iğnesinin her zaman kuzeyi göstermesi,
mıknatısların birbirlerini çekme özelliğinden kaynaklanır. Dünya, merkezinde
dev bir mıknatıs varmış gibi davranır ve pusula iğnesi olarak kullanılan küçük
mıknatısları çeker. Ne var ki, mıknatısın gösterdiği kuzey-güney doğrultusu,
Dünya'nın gerçek coğrafi kutuplarından, yani Kuzey ve Güney Kutup noktalarından
geçen çizgiyle üst üste çakışmaz. Dünya'nın magnetik çekim etkisi altındaki
pusula iğnesi bu nedenle "gerçek", yani coğrafi kuzeyi değil,
magnetik kuzeyi gösterir; benzer etki, Güney Kutbu için de geçerlidir. Coğrafi
Kuzey Kutup Noktası ile magnetik kuzey kutup noktası arasındaki uzaklık 1.600
kilometreden biraz daha fazladır. Haritaların bir köşesinde genellikle magnetik
kuzey ile gerçek ya da coğrafi kuzey doğrultularını gösteren işaretler bulunur.
Bu iki doğrultu arasındaki açıya magnetik sapma denir; bu açının değeri Dünya
üzerinde bulunulan yere göre değişir. Ayrıca magnetik sapma miktarı zamanla da
değişir. Bu açıyı bilmek isteyen seyir görevlileri bunu basılı seyir haritaları
ve çizelgelerden bulabilirler. Bu tür seyir haritalarını ilk kez 1701'de Edmond
Halley hazırlamıştır.
Karada olağan koşullarda seyahat ederken yön bulmak
için genellikle el pusulaları kullanılır. Bu pusulalarda sabit bir kadran bulunur;
kadranın ortasından yukarı doğru ince bir pim çıkar. Pimin sivri ucuna
"mihver" denir. Mihvere, kadranın üzerinde serbestçe dönebilen magnetik
bir iğne oturtulmuştur. Kadran, saydam bir plastik levhadır ve
derecelendirilmiştir; üzerine ayrıca ölçek çevirme katsayıları gibi, harita
okumaya yardımcı olacak bazı bilgiler de kazınmıştır. Bu tür bir pusulayla
yeterince doğru okumalar yapabilmek için, pusulanın yatay bir düzleme yerleştirilmiş
olması ve iğnenin hareketsiz duruma gelene kadar serbestçe salınabilmesi
gerekir. İğnenin serbestçe hareket edebilmesi için mihverin ucuna bazen değerli
taştan yapılmış bir başlık geçirilir.
Bir yolcunun doğuya doğru gitmesi için, pusulasını,
kadranın üzerindeki magnetik kuzey işareti iğne ucunun tam altına gelene kadar
döndürmesi ve kadranın üzerindeki doğu işaretinin gösterdiği yöne doğru ilerlemesi
gerekir. Eğer yolcu pusulasını bir haritayla birlikte kullanıyorsa, o zaman,
magnetik kuzey ile coğrafi kuzey arasındaki sapma açısını hesaba katarak
doğrultusu üzerinde gerekli düzeltmeyi yapabilir.
Çoğunlukla kullanılacak yere ya da amaca bağlı olarak
değişik pusula türlerinden yararlanılır. Örneğin, gemilerde denizci pusulası,
havada seyirde ise uçak pusulası kullanılır.
Bazen belli bir noktanın, gözlemcinin bulunduğu
noktadan hangi yöne doğru uzandığını bilmek önem kazanır. Bu durumda
"prizmatik" pusula kullanılır; bu tür bir pusula da sıradan bir el pusulasıyla
aynı ilkeye dayanır; ama bunun küçük bir cam bloğundan yapılmış bir vizörü
vardır ve bu vizör gözlemcinin uzaktaki nesneyle ölçeğe aynı anda bakabilmesini
sağlar.
Denizci Pusulası
Denizci
pusulaları, pusula dolabı denen bir kutuya yerleştirilmiştir; bunlar, fırtınalı
havalarda gemi yalpalarken bile kullanılabilecek biçimde tasarımlanmıştır.
Denizci pusulalarında hareketli parça, karton ya da mikadan yapılmış, disk
biçimindeki pusula kartıdır; bu karta pusula gülü de denir. Pusula kartı 360°
ya da 32 "kerte"ye ayrılmıştır. Her kerte ll,25°'lik (11 derece 15
dakikalık) bir açıya eşittir. Bu bölümlemedeki 32 kertenin her birinin ayrı bir
adı vardır; örneğin kuzey (yıldız), kuzey kerte doğu (yıldız kerte poyraz),
kuzey-kuzey doğu (yıldız-yıldız poyraz) bu adlardan bazılarıdır.
Pusula kartının altına, demet halinde çok sayıda
magnetik çelik şerit ya da iğne bağlanmıştır. Kart, pirinç bir çanağın
ortasında bulunan bir pimin mihveri (ince ucu) üzerinde dengelenmiştir. Pim,
zor aşınan ve paslanmaz bir metalden, örneğin osmiyum iridyum ya da tungsten
karbürden yapılır. Kartın oturduğu mihver ise, alüminyumun içine oturtulmuş
değerli bir taştan oluşur. Pirinç çanak, gemi ne kadar yalpalarsa yalpalasın,
hep yatay konumda kalacak biçimde yerleştirilmiştir. Bu amaçla çanak pirinç bir
çemberin içine konur ve iki yanından, oynak biçimde bu çembere takılır; çember
de gene oynak biçimde, ama bu kez içteki bağlantı noktalarına göre 90'ar
derecelik açı farklarıyla, iki yanından bir dış çembere tutturulur. Çanağın
üstü, büyükçe bir cam penceresi bulunan pirinç bir kapakla örtülüdür. Çanağın
iç yüzeyinde pusulayı okumaya yarayan düşey, siyah bir çizgi vardır. Denizci
pusulası, pusula kartının mihver noktası ile bu işareti birleştiren doğru gemi
omurgasıyla tam aynı doğrultuda olacak biçimde yerleştirilir.
Pusula kartındaki kuzey işareti, pusula çanağının siyah
çizgisinin tam karşısında olduğu zaman gemi magnetik kuzeye doğru yol alıyor
demektir. Gemi bir başka yöne yöneldiğinde siyah çizgi de konum değiştirir,
ama pusula kartı sabit kalır. Karttaki güneydoğu işareti siyah çizginin tam
karşısında olduğu zaman gemi güneydoğuya doğru yol alıyor demektir.
Daha eski tipteki denizci pusulaları, hava
sertleştiğinde geminin yönünü doğru olarak gösteremezdi, çünkü bütün bu(
özel yerleştirme biçimine karşın pusula kah. sabit konum da kalmazdı.
Günümüzdeki pusulalarda kart, alkol ve sudan oluşan bir sıvı karışımın üzerinde
yüzer durumdadır. Bu sıvı kartın salınımını denetler ve konum değiştirmesini
engeller. Sıvıdaki alkol suyun donmasını önler; kutup bölgelerinde neredeyse
tümüyle alkol kullanmak gerekir. Sıvı dolu çanak kalın bir cam levhayla
kapatılır ve kart bir şamandıranın üzerine oturtulur.
Pusulanın yakınlarında büyük bir demir ve çelik
kütlesinin bulunması pusula iğnesini etkiler ve gerekli düzeltmeler yapılmazsa
hatalı okumalara neden olur. Eski ahşap gemilerde bile, bu tür düzeltmeler
yapmayı gerektirecek kadar çok demir ve çelik vardı. Gemi bir limana girdiğinde
kaptan gemisini, konumu ve yönü bilinen belirli bir noktaya yanaştırır ve orada
demir atardı. Daha sonra da, özel olarak yerleştirilmiş çapaların ve halatların
yardımıyla gemisini yönlendirerek pusula kartını bu noktanın yönüne göre yeniden
ayarlardı.
Pusula hatalarının düzeltilebilmesi ya da
ortadan kaldırılabilmesi için pirinç çanağın dış yüzeyine küçük çubuk
mıknatıslar tutturulurdu. Bu mıknatıslar deneme yanılma yoluyla yerleştirilir
ve pusulada doğru okuma elde edilinceye kadar konumları ayarlanırdı. Bu küçük
mıknatıslar, bunların nasıl kullanılacağını keşfeden denizci Matthew
Flinders'ın adıyla, "Flinders çubukları" olarak anılırdı. Gemideki
pusula dolabının demirden değil de pirinçten yapılmasının ve kartın bulunduğu
noktadaki değerli taşın (safir) alüminyumun içine oturtulmasının nedeni de bu
pusula hatalarının yok edilmesi ya da en aza indirilmesi içindi.
Bu tür pusula hataları günümüzde çelik
gemilerde çok daha büyüktür; hatanın büyüklüğü, yalnızca pusulanın çevresinde
daha büyük bir demir kütlesinin bulunmasından değil, yapım sırasında sac ya
da öbür yapım araçlarının sürekli çekiçlenmesi sonucu, gemi teknesinin
Dünya'nın magnetik etkisiyle magnetik hale gelmesinden de kaynaklanır. Bu
nedenle çelik bir gemideki pusula hatalarının giderilmesi için karmaşık
donanımlar geliştirilmiştir. Bu amaçla pusula dolabının içine, pusula kartını
çevreleyen mıknatıs çiftleri yerleştirilir. Daha küçük ve geçici hataları
gidermek için ise, pusula dolabının iki yanına birer büyük demir küre, önüne de
düşey bir Flinders çubuğu yerleştirilir. Bunlar gerçekleştirildikten sonra
yapılan sınamada hâlâ bazı hataların kalmış olduğu saptanırsa, kaptana,
bunları gidermesi için yapması gereken düzeltmeleri kapsayan bir çizelge
verilir.
Uçak Pusulası
Uçak pusulası ilke olarak denizci pusulasıyla aynıdır,
ama pusula işaretleri biraz daha değişiktir. Uçak pusulalarında pusula iğnesi,
siyah bir diskin üzerine işaretlenmiş beyaz bir ok biçimindedir; pusula okuma
noktası da denizci pusulasında olduğu gibi pusula çanağının üzerinde
işaretlidir. Normal bir pusulada görülebilecek yön ve derece işaretleri ise,
çanağın çevresinde döndürülebilen bir çemberin üzerine kazınmıştır. Çemberde
ayrıca, çemberin merkezini kuzey işaretine birleştiren beyaz, ışıltılı iki
paralel çizgi bulunur. Pilot, örneğin doğuya doğru bir rota izlemek için
çemberi döndürerek üzerindeki doğu işaretini pusula okuma işaretinin karşısına
getirir ve sonra da uçağına, pusula iğnesi iki paralel çizgi arasında kalacak
biçimde kumanda eder.
Bugün hem gemilerde, hem de uçaklarda, ani yön
değişikliklerine karşı çok duyarlı bir aygıt olan cayroskop kullanılır.
Uçaklarda cayroskopa ek olarak, elektrik donanımında herhangi bir arıza ortaya
çıktığında acil olarak kullanılmak üzere normal bir magnetik pusula da
bulundurulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder