15 Ocak 2011 Cumartesi

Futbol

F utbol İngilizce’de foot (ayak) ve ball (top) sözcüklerinden adını alan ayaktopu oyunudur.

Topu, kafa veya ayak vuruşları ile karşı kaleye sokma kuralına dayanan iki takım arasında oynanan top oyunudur. Her biri on bir kişiden kurulu iki takım arasında oynanan bir oyun. Bugün dünyanın hemen hemen her yerinde oynanan, adeta insanlar arasında hastalık derecesine varan bu oyunun nereden doğduğu kesin olarak bilinmemektedir. Avrupalı yazarların futbolun beşiğini İngiltere olarak söylemeleri, bu sporun modern anlamda orada başladığını belirtmek içindir. Çok eski zamanlarda Çin’de oynandığı ve ordularının çalışma programlarında bulunduğu, kaynaklardan anlaşılmaktadır.

Futbol 11 kişilik iki takım (22 futbolcu) arasında oynanır ve 4 hakem (orta, 2 yan ve 4. hakem) tarafından yönetilir. Futbolda temel amaç

kale tabir edilen 3 direk arasına meşin yuvarlağı göndermektir ve bu 1 sayı ya da

gol demektir.

Futbol çağımızın en sevilen oyunudur. Öteki spor dallarına oranla daha fazla oyuncu ile oynanması insan bedeninin hemen her yeriyle oynanabilmesi, oyuncular için toplu halde spor yapma ve eğlenme zevkini yaratırken izleyicilere de heyecanlı dakikalar yaşatmaktadır. Futbolun özel bir beden yapısı, boy, kilo ve güç gibi fiziksel özellikler gerektirmemesi, bu sporu insanlığın ortak tutkusu haline getirmiştir. İnsanın ortaya çıkışından bu yana en çok ilgisini çeken oyun aracı toptur.

Futbolun tarihçesi

İnsanoğlunun "top" ile oynamaya başlamasının tarihi çok eskilere dayanıyor.

Mısırda mezarlardaki duvar resimlerinde ayakla top oynayan insan figürlerine rastlanmıştır. Hatta bu zamandan kalma, 7,5 cm çapında deri veya ketenden yapılmış toplar 2500 yıl önceden günümüze kadar ulaşmıştır ve kimi müzelerde sergilenmektedir.

Homeros da "Odiesa"da top oyunlarından söz eder. M.Ö. 2500 yıllarında da

Çinde yere dikilmiş iki mızrak arasından bir topu tekmelemek suretiyle geçirmeye çalışarak talim yapıldığı bilinmektedir.

Orta Asya

Türklerinin de kız ve erkeklerden kurulu karma takımlarla, topa elle dokunmadan, sadece ayak ve kafa ile vurularak rakip kaleden içeri atmaya çalışarak bir oyun oynadıklari kaynaklarda yer alıyor. İçlerinde Kaşgarlı Mahmutun da bulunduğu pek çok tarihçinin kitaplarında da Türklerin oynadığı "Tepük" adlı bir oyundan söz edilir. Bu oyunun söylenen kuralları günümüz futbolununkilere oldukça benzer. Elle oynamak yasaktır, faullü hareketler saptanmıştır, top oyun alanının dışına çıkamaz...

Futbol tarih boyunca hemen hemen bütün uygarlıklarda benzer biçimlerde boy gösterdikten sonra bugünkü haline en yakın biçimini 17. yüzyılda İngilterede almıştır. Daha sonraki gelişimi ise şöyle gösterilebilir:

1841 - Futbol topunun tam bir küre biçiminde olmasının kabulü

1848 - "Cambridge kuralları" adı altında futbol kuralları toplanmış ve bu kurallarla ilk futbol maçı Cambridge''de ögrenciler arasında ilk futbol maçının oynanması.

1855 - Bir İngiliz takımının ilk kez yurt dışına çıkarak futbol oynaması ve böylece Almanya''da futbolun temelini atması

1857 - İngilterede ilk futbol kulübü Sheffield Clubin kurulması.

1863 - İngiltere Futbol Federasyonu''nun ve böylece modern futbolun doğuşu.

1870 - Portekiz''de oturan İngilizlerin burada futbolu yaymaya başlamaları.

1871 - "Kral Kupası" veya "İngiltere Federasyon Kupası" nın başlaması

1872 - "İngiltere-İskoçya" : ilk milli maç.

1875 - Kalelere üst direk konulması ve topa kafayla vurulmasına izin verilmesi

1876 - Korner kuralının kabulü

1879 - Glasgowdan Darwene para teklifiyle futbolcu getirilerek profesyonellik yolunun açılması.

1882 - Futbol kurallarında değişiklik yapmaya yetkili "International Board"un kurulması

1885 - Profesyonelliğin İngiltere''de resmen kabulü

1886 - Ofsayt kuralının kabulü

1889 - Danimarka ve Hollanda''da futbol federasyonlarının kurulması

1890 - Futbol maçlarında tam yetkinin hakemlere verilmesi

1891 - Penaltının kabulü

1893 - Amerikada ilk futbol federasyonunun Arjantinde kurulması

1895 - İngiltere''de bayanların ilk futbol maçını oynaması

1899 - Sürenin 90 dakika, ölçülerin 118.4 x 91.4 olarak belirlenmesi

1901 - Sheffield United - Tottenham Hotspur federasyon kupası finalini 110.802 kişinin izlemesi.

1902 - İngiltere dışında oynanan ilk milli maçta Avusturyanın Macaristanı 5-0 yenişi.

1903 - Averajın kabulü

1904 - Belçika, Fransa, Danimarka, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçrenin FIFAyı kurması

1906 - Kıtalar arasi ilk milli maçta Güney Afrikanın Brezilyayı Brezilya''da 5-0 yenişi.

1907 - Kendi sahasında bulunan bir futbolcunun ofsayt sayılmamasının kabulü

1908 - Londra Olimpiyat Oyunlarında futbolun ilk kez olimpiyat oyunlarında yer alması.

Futbolun Türkiyeye gelişi

Modern futbolun İngiltereden çıkarak yayılması sırasında Osmanlı İmparatorluğunun belli başlı ticaret limanlarındaki kentlere yerleşen İngilizler futbolu ülkemize sokan kişiler olmuşlardır. İstanbul, İzmir, Selanik futbolun oynandığı ilk 3 şehir olmuştur. Buralarda İngilizler futbol oynarken Rumlar da onlara katılmışlar ve hem futbol oynayanlar hem de takımlar önemli sayıda artmıştır. Osmanlı topraklarında ilk futbol maçının 1875te Selanikte oynandığı bilinmektedir. 1877 yılında ise İzmirin Bornova çayırlarında futbol maçları yapılmıştır. Ancak, bu sıralarda Müslüman gençlerin futbol oynamaları hoş karşılanmayacağı için Türklerin futbol oynamaları için biraz daha süre geçmesi gerekmiştir. İzmirde ilk futbol kulübü 1894 yılında İngilizler tarafındanFootball Club Smyrnakurulmuş ve adı "Football Club Smyrna" olmuştur. İstanbulda futbol oynanmaya başlanması ise ancak 1895 yılında Kadıköy ve Modada olmuştur. İzmirden İstanbula göçen İngilizler burada futbol oynamışlardır. Buradaki Rumlar da futbola merak salmışlardır ve futbol İstanbulda çok büyük bir hızla yayılmıştır. 1897, 1898, 1899, 1904 yıllarında İzmir karması ve İstanbul karması 4 maç oynamışlar ve bunların tümünü İzmir karması kazanmıştır. 1906 yılında Atinada düzenlenen "Ara Olimpiyat"ta İzmir karması ve Selanik karması yer almıştır. İzmir karması bu turnuvada 2., Selanik karması da 3. olmuştur. İzmir karması İngilizlerden, Selanik karması ise Rumlardan oluşuyordu.

Türklerin futbol oynaması

Futbol oynayan ilk Türk 1898 yılında İzmirde İngilizlerle beraber futbol oynayan Selim Sırrı Tarcan olmuştur. Ancak kendisine "İlk Türk futbolcusu" diyemeyiz. İlk Turk futbolcusu Fuat Hüsnü Beydir. İstanbulda futbolu İngilizlerden görerek merak salan Fuat Hüsnü Bey, daha sonra arkadaşlarını ikna ederek ilk Türk futbol takımını kurmuştur. "Black Stocking" adı alan takım Rumlarla bir maç yapmış ve bu maçı 5-1 kaybetmiştir. Kaçabilenler kaçmış, kaçamayanlar yakalanmıştır ve böylece ilk Türk futbol takımının ömrü uzun olmamıştır. Fuat Hüsnü Bey daha sonra İngilizlerin kurduğu Kadıköy takımında "Bobby" takma adıyla oynamıştır.

Türk futbolunda ilk kulüpler

"Black Stocking" takımının başarısızlığından sonra Türkler uzun süre futbol oynayamamışlardır. Ancak, kimse de bu oyunun cazibesinden kendilerini kurtaramamışlardı. Türkiyede kurulan kulüplerin hemen hemen hepsi futbol kulübü olarak kurulmuştur. Bir önemli istisna "

Beşiktaş Jimnastik Kulübü"dür. İlk futbol kulübü ise "

Galatasaray Spor Kulübü"dür.

Türk futbolunun gelişim süreci

Türkiye’ye futbol, tütün ve pamuk ticaretiyle uğraşan ve 19.yy’ın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu’na gelip, belli başlı ticaret limanlarındaki kentlere yerleşen İngilizler tarafından getirilmiştir. Önce kendi aralarında takım kurup futbol oynayan İngilizler, daha sonra bu ‘ayak oyununu’ Türk komşularına da tanıtmışlardır.

Tarihi kayıtlara göre, Türk topraklarında ilk maç 1875 yılında Selanik’te oynanmıştır. Daha sonra İstanbul ve İzmir illerinde futbol oynanmaya başlanmıştır. Türkiye’de o dönemde futbol genelde İngilizler ve Rumlar arasında oynandı. 1903 yılında kurulan ilk lig, yani İstanbul Futbol Ligi’nde de önce sadece İngiliz ve Rum takımları mücadele etmiştir.

Futbola hemen sevdalanan bazı Türk gençleri ise yabancı komşularından gördükleri kadar, hiç bir kurala tabii olmadan çayır kenarlarında futbol oynamaya başlamıştır. Bu gençler ‘Black Stocking’ (Siyah Çoraplılar) adındaki ilk Türk futbol takımı oluşturmuş ve ilk maçını 26 Ekim 1901 yılında Rum takımına karşı oynamıştır. 1905 yılında kurulun ilk Türk kulübü Galatasaray ise İstanbul Futbol Ligi’ne katılan ilk Türk kulübü olmuştur. Fenerbahçe,Adanaspor ve Beşiktaş kulüplerinin de kurulup İstanbul Futbol Ligi’ne katılmalarının ardından, Türk futbolunda gerçek Türk futbolcuların ve Türk takımların dönemi başlamıştır.

Savaş ve işgal yıllarında, işgal kuvvetlerine mensup askeri takımlarla yapılan maçlarda, Türk kulüplerin kazandıkları galibiyetler futbolu bir ‘milli dava’ haline getirmiş ve milletin kırılmış olan gururunu okşamıştır. İşte bu nedenle futbol çok kolay bir şekilde ülkemizde geniş kitleler tarafından sevilmiş ve işgal kuvvetlerine karşı elde edilen galibiyetler sayesinde milletin gönlünde unutulmaz yerler işgal etmiştir. Türkiye’de bu dönemden sonra hızla gelişmeye başlayan futbol, halk için o günlerde teşkil ettiği önemini günümüzde de halen devam ettirmektedir.

Daha sonraki yıllardaki gelişmelere baktığımızda, Türk milli takım ve kulüplerinin dünya çapında çok az başarıları olduğunu görüyoruz. Türkiye uzun zamanlar dünya sıralama listelerinin alt kademelerinde yer almış. Türk takımları dışarıda ya hiç tanınmıyor ya da kötü olarak anılıyordu.

Ancak 90’lı yıllardan sonra Türk futbolu gelişmeye ve kendisini iyileştirmeye başlamıştır. Politik ve ekonomik şartların düzelmesiyle birlikte Türkiye ve Türk futbolu her geçen gün daha da iyiye gidiyordu. Yabancı teknik direktörleri Türk takımlarını yetiştirmek üzere Türkiye’ye geldi. Dünyada herkes Türk futboluna daha fazla ilgi göstermeye başladı. Avrupa Futbol Ligleri’nin önemli kulüpleri Türk futbolcuları transfer etmeye başladı. Bu sayede Türk futbolu çok değerli tecrübeler elde etmiş olup Dünya futbolunda öne çıkmaya başladı. Özellikle genç futbolcularımız, sahip oldukları mükemmel futbol tekniği sayesinde Avrupa’da çok iyi bir üne kavuştular.

U-16 ve U-18 Genç Milli Takımlarımız Avrupa Gençler Şampiyonalarında, Ümit milli takımımız ise Akdeniz Şampiyonalarında şampiyon olmuş ve çok önemli dereceler elde etmişlerdir. A Milli Takımımıza baktığımızda ilk ve şu ana kadar son olarak 1954 yılında Dünya Kupası finallerine katılma hakkı kazanmışlardır. Avrupa Şampiyonası finallerine ise ilk olarak 1996 yılında katılmışlardır. 2002 Dünya Kupasına finallerine katılmaya hak kazanan Milli Takımımız Yarı Finale kadar dünya devleri ile mücadele ederek dünyanın en iyi 4 takımından biri olduğunu herkese kanıtlamakla kalmamış Güney Kore ile yaptığı üçüncülük mücadelesinde de kazanan takım olmayı bilmiş ve maçı 3-2 almıştır. Böylelikle Türk Milli Takımı 2002 Dünya Kupası'nda 3. olarak bronz madalya almaya hak kazanmıştır.

Şu anda Türk futbolu çok önemli bir noktadadır. Türk milli takımları dünyanın önde gelen milli takımlarıyla mücadele etmekte ve her geçen gün daha fazla başarılara ulaşmaktadır. Türk futbol kulüpleri de Avrupa çapında çok önemli başarıları elde etmeye başlamıştır. Örneğin Galatasaray kulübünün UEFA Kupası Şampiyonu olması, Türk futbolu açısından son derece önemli bir gelişmedir. Burada vurgulamak isteriz ki, en önemli amacımız bu başarı yolunda kesin adımlarla devam etmek ve amaçlarımızı daha da büyütmektir.

Ayrıca yabancı teknik direktör ve yabancı kulüplerin futbolcularından elde ettiğimiz tecrübeler bizim için her zaman bir avantaj olacağını da vurgulamak isteriz. Bu sayede Türk teknik direktörlerimiz çok önemli tecrübeler kazanmış ve, artık liglerimizde çok tecrübeli Türk teknik direktörleri yer almaktadır. Aynı zamanda bizim için çok önemli olan bir başka konu ise, yabancı kulüplerde oynayan yeni, genç Türk yetenekleri bulmak ve onları Türk milli takımlarımıza kazanmaktır. Türk oyuncuları yabancı kulüplere transfer etmek ve yabancı kulüplerden Türk oyuncularını Türkiye’ye transfer etmenin bizleri mümkün olabilen en iyi başarıya ulaştıracağından eminiz.

Futbolun tarihçesi

Her biri on bir kişiden kurulu iki takım arasında oynanan bir oyun. Bugün dünyanın hemen hemen her yerinde oynanan, adeta insanlar arasında hastalık derecesine varan bu oyunun nereden doğduğu kesin olarak bilinmemektedir. Avrupalı yazarların futbolun beşiğini İngiltere olarak söylemeleri, bu sporun modern anlamda orada başladığını belirtmek içindir. Çok eski zamanlarda Çin’de oynandığı ve ordularının çalışma programlarında bulunduğu, kaynaklardan anlaşılmaktadır. Homerus ve Eflatun devirlerinde Yunanistan’da çok yaygın haldeydi. Zamanla oyun Roma’ya, oradan da Roma lejyonerleri vasıtasiyle İngiltere’ye geçmişti. Modern anlamda ilk futbol kulübü, 1855 yılında Sehffield United adıyla İngiltere’de kuruldu. Futbolun ana hatları ise 1896’da tesbit edildi. Günümüze kadar çeşitli zamanlarda kurallarda değişiklikler yapıldı. Bugün futbol kaideleri olarak her tarafta aynıları uygulanmaktadır. Futbolda gaye; topu karşı takımın kalesine sokmaktır. Top, el-kol ile oynanmaz. Yalnız kaleci kendi ceza sahası içinde el ile tutabilir. Futbol oynanan nizami sahanın etrafı çizgilerle çevrilmiş bir dikdörtgen şeklindedir. Uzun kenar 90 metreden az olmadığı gibi, 120 metreden de fazla olamaz. Kısa kenarı ise 45 ile 90 m arasındadır. Uzun kenarlara taç, kısa kenarlara aut çizgisi adı verilir. Futbol sahası tamamen düz ve ekseriya çimle kaplıdır. Futbolda esas olan golün atılacağı kale, aut çizgisinin tam ortasındadır. Üç direkten ibaret olup, iki yan direk arasındaki mesafe 7,32 m, yükseklik ise 2,44 metredir. Kalenin arkasına golün belli olması için ağ gerilir. Oyun sahasını tam ortalayan çizgiye orta çizgi, ayırdığı her parçaya da yarı saha denir. Kalenin önünde ceza sahası denilen, uzun kenarı 40,30 m, kısa kenarı 16,50 m’lik bir alan vardır. Ceza sahasının içinde 18,50x5,50 ebadında yine dikdörtgen biçiminde kale alanı bulunur. Kale çizgisinin tam ortasından 11 m uzaklıkta penaltı noktası vardır. Sahanın tam ortası, merkez olmak üzere, yarıçapı 9,15 metrelik bir daire çizilerek saha çizgileri tamamlanmış olur. Köşe atışlarının yapıldığı dört köşeye 1,50 m uzunluğunda direk dikilir. Futbolda fazla kural yoktur. Oyun başlarken ve her gol atıldıktan sonra oyuncular kendi sahalarında bulunur ve başlama vuruşu ile oyuna girilir. Kaleci ceza sahası içinde topu elle kullanabilir. Ceza sahası haricinde elle kullanırsa saha oyuncusuna verilen ceza verilir. Oyun esnasında top yan çizgileri geçince karşı taraf topu elle oyuna sokar. Taç atışı denen kullanmanın da belli kuralları vardır. Kendi kale çizgilerini, vurdukları top geçerse karşı taraf köşe atışı kazanır. Eğer rakip oyuncunun vurduğu top kale çizgisini geçerse aut olur. Serbest atışla oyuna başlanır. Ceza sahası içindeki kusurlu hareketlere göre, hakem penaltı kararı verebilir. Kurallara uygun olarak oyun durduğu esnada, top hakem tarafından tekrar oyuna sokulur. Kurallara uymayan oyuncuya hakem tarafından sarı kart gösterilir. Aynı oyuncu hataları tekrar ederse kırmızı kart görür ve oyun harici kalır. Topta bir arıza varsa, hakem kararı ile değiştirilir. Oyuncu değiştirilmesi, top dışardayken hakeme haber verme suretiyle olur. Resmi müsabakalarda ancak iki oyuncu değiştirilebilir. Bunlardan başka en mühim olan kural ofsayt kuralıdır. Rakip kale çizgisine toptan daha yakın bulunan bir oyuncu ofsayt pozisyonundadır. Ofsayt pozisyonundaki bir oyuncu, top kendi takım arkadaşına çarptığı veya kendi takım arkadaşı tarafından oynandığı anda hakemin kanaatine göre; oyuna veya rakibe müdahalede bulunuyorsa, bulunduğu pozisyon kendisine bir avantaj sağlıyorsa ofsayt sayılır. Eğer oyuncu şeklen ofsayt olup, topu doğrudan doğruya kale, köşe, taç veya hakem atışından alıyorsa ofsayt olmaz. Oyunda kullanılan topun dışı eşit büyüklükte dikilen deriden, içi ise şişirilebilen lastikten meydana gelir. Topun çevresi en az 68 cm, en çok 71 cm, ağırlığı en az 396 gr, en çok 453 gramdır. Oyun sistemleri: Futbol bir ekip oyunudur. Bu ekibin her bir ferdinin nasıl hareket edeceği, oyun esnasındaki hücum ve savunmadaki durumları, oyun sistemlerine göre değişir. Bu sistemlerin gayesi, gerek hücum, gerekse savunmada golün atılmasıdır. Bir sistemin tam uygulanması oyuncuların kabiliyetine ve verilen taktiğin yerine getirilmesine bağlıdır. Futbolun ilk oynandığı zamanlarda sistem yoktu. Yorgunluk, neticeye ulaşamama sistemlerin çıkmasına sebeb oldu. İlk defa İskoçyalılar bir sistem ortaya koydular. Zamanla yeni yeni sistemler ortaya kondu: Sürgü sistemi, Diyagonol sistem, Wm sistemi, Mezzo sistemi, Beton sistem, Catenoccio sistemi. Futboldaki oyun sistemleri, oyuncuların saha içindeki dizilişleriyle de isimlendirilir. En eski oyun sistemi, 2-3-5 (iki bek, üç orta saha oyuncusu, beş forvet) oyuncu dizilişiyle oynanırdı. Daha sonra Brezilyalıların ortaya koyduğu 4-2-4 sistemi uzun yıllar uygulandı. Bu sistem hücum ya da savunmayı güçlendirmek için 4-3-3 veya 4-4-2’ye dönüştürülerek devam etmektedir. Bunların dışında son yıllarda 3-5-2 sistemiyle de oynanmaktadır. Türkiye’de futbol: Türkiye’de futbol ilk olarak 19. asrın sonlarında oynanmaya başlandı. İstanbul ve İzmir’de bulunan İngilizler kendi aralarında takım kurarak futbol oynuyorlardı. Rum ve Ermeni azınlıkların da rağbet ettiği bu spora Türk gençleri bu zamanda pek ilgi duymuyorlardı. İlk kulüp 1899 yılında İngilizler tarafından kurulan Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü olmuş, fakat hemen kapatılmıştı. Bunu yine İngilizlerin 1902 yılında kurduğu Kadıköy Futbol Kulübünün açılması takip etmişti. Bunu Moda Kulübü ve Rumların kurdukları Elpis, İzmir’de Rumların Panionios ve Aporlon, Ermenilerin Dork kulüpleri takip etmişti. Beşiktaş (1903), Galatasaray (1905) ve Fenerbahçe (1907) yıllarında kurulmuştu. Türkiye’de ilk futbol ligi 1904 yılında İstanbul’da Kadıköy, Elpis ve İngiliz Imogene gemisinin futbol takımları arasında yapıldı. Daha sonraki senelerde liglere Galasaray ve Fenerbahçe de katıldı. Bu lig maçlarında ilk şampiyon olan Türk takımı Galatasaray olmuştu (1908-1909). Birinci Dünya Savaşı ve mütareke yıllarında maçlar devam etmişti. İstiklal Harbinden sonra (1923) ilk federasyon kurulmuş ve aynı yıl milletlerarası futbol federasyonu (FİFA) tarafından kabul edilmiştir. İstanbul ve diğer bazı şehirlerde tertib edilen lig (1924), 1951 senesine kadar devam etmiştir. Futbolda 1951’de profesyonellik kabul edilmiş, 1959 senesinden sonra deplasman usulü ile lig maçları başlamıştır. Halen birinci, ikinci, üçüncü ve amatör küme maçları deplasmanlı lig usulüyle devam etmektedir. Futbol federasyonu tarafından futbol faaliyetleri idare edilmekte, Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar amatörce futbol oynanmaktadır.

F utbol İngilizce’de foot (ayak) ve ball (top) sözcüklerinden adını alan ayaktopu oyunudur. Topu, kafa veya ayak vuruşları ile karşı kaleye sokma kuralına dayanan iki takım arasında oynanan top oyunudur. Her biri on bir kişiden kurulu iki takım arasında oynanan bir oyun. Bugün dünyanın hemen hemen her yerinde oynanan, adeta insanlar arasında hastalık derecesine varan bu oyunun nereden doğduğu kesin olarak bilinmemektedir. Avrupalı yazarların futbolun beşiğini İngiltere olarak söylemeleri, bu sporun modern anlamda orada başladığını belirtmek içindir. Çok eski zamanlarda Çin’de oynandığı ve ordularının çalışma programlarında bulunduğu, kaynaklardan anlaşılmaktadır.
Futbol 11 kişilik iki takım (22 futbolcu) arasında oynanır ve 4 hakem (orta, 2 yan ve 4. hakem) tarafından yönetilir. Futbolda temel amaç kale tabir edilen 3 direk arasına meşin yuvarlağı göndermektir ve bu 1 sayı ya da

gol demektir.
Futbol çağımızın en sevilen oyunudur. Öteki spor dallarına oranla daha fazla oyuncu ile oynanması insan bedeninin hemen her yeriyle oynanabilmesi, oyuncular için toplu halde spor yapma ve eğlenme zevkini yaratırken izleyicilere de heyecanlı dakikalar yaşatmaktadır. Futbolun özel bir beden yapısı, boy, kilo ve güç gibi fiziksel özellikler gerektirmemesi, bu sporu insanlığın ortak tutkusu haline getirmiştir. İnsanın ortaya çıkışından bu yana en çok ilgisini çeken oyun aracı toptur.Futbolun tarihçesiİnsanoğlunun "top" ile oynamaya başlamasının tarihi çok eskilere dayanıyor.

Mısırda mezarlardaki duvar resimlerinde ayakla top oynayan insan figürlerine rastlanmıştır. Hatta bu zamandan kalma, 7,5 cm çapında deri veya ketenden yapılmış toplar 2500 yıl önceden günümüze kadar ulaşmıştır ve kimi müzelerde sergilenmektedir. Homeros da "Odiesa"da top oyunlarından söz eder. M.Ö. 2500 yıllarında da Çinde yere dikilmiş iki mızrak arasından bir topu tekmelemek suretiyle geçirmeye çalışarak talim yapıldığı bilinmektedir.

Orta Asya Türklerinin de kız ve erkeklerden kurulu karma takımlarla, topa elle dokunmadan, sadece ayak ve kafa ile vurularak rakip kaleden içeri atmaya çalışarak bir oyun oynadıklari kaynaklarda yer alıyor. İçlerinde Kaşgarlı Mahmutun da bulunduğu pek çok tarihçinin kitaplarında da Türklerin oynadığı "Tepük" adlı bir oyundan söz edilir. Bu oyunun söylenen kuralları günümüz futbolununkilere oldukça benzer. Elle oynamak yasaktır, faullü hareketler saptanmıştır, top oyun alanının dışına çıkamaz...
Futbol tarih boyunca hemen hemen bütün uygarlıklarda benzer biçimlerde boy gösterdikten sonra bugünkü haline en yakın biçimini 17. yüzyılda İngilterede almıştır. Daha sonraki gelişimi ise şöyle gösterilebilir:
1841 - Futbol topunun tam bir küre biçiminde olmasının kabulü1848 - "Cambridge kuralları" adı altında futbol kuralları toplanmış ve bu kurallarla ilk futbol maçı Cambridge''de ögrenciler arasında ilk futbol maçının oynanması.1855 - Bir İngiliz takımının ilk kez yurt dışına çıkarak futbol oynaması ve böylece Almanya''da futbolun temelini atması1857 - İngilterede ilk futbol kulübü Sheffield Clubin kurulması.1863 - İngiltere Futbol Federasyonu''nun ve böylece modern futbolun doğuşu.1870 - Portekiz''de oturan İngilizlerin burada futbolu yaymaya başlamaları.1871 - "Kral Kupası" veya "İngiltere Federasyon Kupası" nın başlaması1872 - "İngiltere-İskoçya" : ilk milli maç.1875 - Kalelere üst direk konulması ve topa kafayla vurulmasına izin verilmesi1876 - Korner kuralının kabulü1879 - Glasgowdan Darwene para teklifiyle futbolcu getirilerek profesyonellik yolunun açılması.1882 - Futbol kurallarında değişiklik yapmaya yetkili "International Board"un kurulması1885 - Profesyonelliğin İngiltere''de resmen kabulü1886 - Ofsayt kuralının kabulü1889 - Danimarka ve Hollanda''da futbol federasyonlarının kurulması1890 - Futbol maçlarında tam yetkinin hakemlere verilmesi1891 - Penaltının kabulü1893 - Amerikada ilk futbol federasyonunun Arjantinde kurulması1895 - İngiltere''de bayanların ilk futbol maçını oynaması1899 - Sürenin 90 dakika, ölçülerin 118.4 x 91.4 olarak belirlenmesi1901 - Sheffield United - Tottenham Hotspur federasyon kupası finalini 110.802 kişinin izlemesi.1902 - İngiltere dışında oynanan ilk milli maçta Avusturyanın Macaristanı 5-0 yenişi.1903 - Averajın kabulü1904 - Belçika, Fransa, Danimarka, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçrenin FIFAyı kurması1906 - Kıtalar arasi ilk milli maçta Güney Afrikanın Brezilyayı Brezilya''da 5-0 yenişi.1907 - Kendi sahasında bulunan bir futbolcunun ofsayt sayılmamasının kabulü1908 - Londra Olimpiyat Oyunlarında futbolun ilk kez olimpiyat oyunlarında yer alması.Futbolun Türkiyeye gelişiModern futbolun İngiltereden çıkarak yayılması sırasında Osmanlı İmparatorluğunun belli başlı ticaret limanlarındaki kentlere yerleşen İngilizler futbolu ülkemize sokan kişiler olmuşlardır. İstanbul, İzmir, Selanik futbolun oynandığı ilk 3 şehir olmuştur. Buralarda İngilizler futbol oynarken Rumlar da onlara katılmışlar ve hem futbol oynayanlar hem de takımlar önemli sayıda artmıştır. Osmanlı topraklarında ilk futbol maçının 1875te Selanikte oynandığı bilinmektedir. 1877 yılında ise İzmirin Bornova çayırlarında futbol maçları yapılmıştır. Ancak, bu sıralarda Müslüman gençlerin futbol oynamaları hoş karşılanmayacağı için Türklerin futbol oynamaları için biraz daha süre geçmesi gerekmiştir. İzmirde ilk futbol kulübü 1894 yılında İngilizler tarafındanFootball Club Smyrnakurulmuş ve adı "Football Club Smyrna" olmuştur. İstanbulda futbol oynanmaya başlanması ise ancak 1895 yılında Kadıköy ve Modada olmuştur. İzmirden İstanbula göçen İngilizler burada futbol oynamışlardır. Buradaki Rumlar da futbola merak salmışlardır ve futbol İstanbulda çok büyük bir hızla yayılmıştır. 1897, 1898, 1899, 1904 yıllarında İzmir karması ve İstanbul karması 4 maç oynamışlar ve bunların tümünü İzmir karması kazanmıştır. 1906 yılında Atinada düzenlenen "Ara Olimpiyat"ta İzmir karması ve Selanik karması yer almıştır. İzmir karması bu turnuvada 2., Selanik karması da 3. olmuştur. İzmir karması İngilizlerden, Selanik karması ise Rumlardan oluşuyordu.Türklerin futbol oynamasıFutbol oynayan ilk Türk 1898 yılında İzmirde İngilizlerle beraber futbol oynayan Selim Sırrı Tarcan olmuştur. Ancak kendisine "İlk Türk futbolcusu" diyemeyiz. İlk Turk futbolcusu Fuat Hüsnü Beydir. İstanbulda futbolu İngilizlerden görerek merak salan Fuat Hüsnü Bey, daha sonra arkadaşlarını ikna ederek ilk Türk futbol takımını kurmuştur. "Black Stocking" adı alan takım Rumlarla bir maç yapmış ve bu maçı 5-1 kaybetmiştir. Kaçabilenler kaçmış, kaçamayanlar yakalanmıştır ve böylece ilk Türk futbol takımının ömrü uzun olmamıştır. Fuat Hüsnü Bey daha sonra İngilizlerin kurduğu Kadıköy takımında "Bobby" takma adıyla oynamıştır.Türk futbolunda ilk kulüpler"Black Stocking" takımının başarısızlığından sonra Türkler uzun süre futbol oynayamamışlardır. Ancak, kimse de bu oyunun cazibesinden kendilerini kurtaramamışlardı. Türkiyede kurulan kulüplerin hemen hemen hepsi futbol kulübü olarak kurulmuştur. Bir önemli istisna "Beşiktaş Jimnastik Kulübü"dür. İlk futbol kulübü ise "Galatasaray Spor Kulübü"dür.
Türk futbolunun gelişim süreciTürkiye’ye futbol, tütün ve pamuk ticaretiyle uğraşan ve 19.yy’ın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu’na gelip, belli başlı ticaret limanlarındaki kentlere yerleşen İngilizler tarafından getirilmiştir. Önce kendi aralarında takım kurup futbol oynayan İngilizler, daha sonra bu ‘ayak oyununu’ Türk komşularına da tanıtmışlardır.
Tarihi kayıtlara göre, Türk topraklarında ilk maç 1875 yılında Selanik’te oynanmıştır. Daha sonra İstanbul ve İzmir illerinde futbol oynanmaya başlanmıştır. Türkiye’de o dönemde futbol genelde İngilizler ve Rumlar arasında oynandı. 1903 yılında kurulan ilk lig, yani İstanbul Futbol Ligi’nde de önce sadece İngiliz ve Rum takımları mücadele etmiştir.
Futbola hemen sevdalanan bazı Türk gençleri ise yabancı komşularından gördükleri kadar, hiç bir kurala tabii olmadan çayır kenarlarında futbol oynamaya başlamıştır. Bu gençler ‘Black Stocking’ (Siyah Çoraplılar) adındaki ilk Türk futbol takımı oluşturmuş ve ilk maçını 26 Ekim 1901 yılında Rum takımına karşı oynamıştır. 1905 yılında kurulun ilk Türk kulübü Galatasaray ise İstanbul Futbol Ligi’ne katılan ilk Türk kulübü olmuştur. Fenerbahçe,Adanaspor ve Beşiktaş kulüplerinin de kurulup İstanbul Futbol Ligi’ne katılmalarının ardından, Türk futbolunda gerçek Türk futbolcuların ve Türk takımların dönemi başlamıştır.
Savaş ve işgal yıllarında, işgal kuvvetlerine mensup askeri takımlarla yapılan maçlarda, Türk kulüplerin kazandıkları galibiyetler futbolu bir ‘milli dava’ haline getirmiş ve milletin kırılmış olan gururunu okşamıştır. İşte bu nedenle futbol çok kolay bir şekilde ülkemizde geniş kitleler tarafından sevilmiş ve işgal kuvvetlerine karşı elde edilen galibiyetler sayesinde milletin gönlünde unutulmaz yerler işgal etmiştir. Türkiye’de bu dönemden sonra hızla gelişmeye başlayan futbol, halk için o günlerde teşkil ettiği önemini günümüzde de halen devam ettirmektedir.
Daha sonraki yıllardaki gelişmelere baktığımızda, Türk milli takım ve kulüplerinin dünya çapında çok az başarıları olduğunu görüyoruz. Türkiye uzun zamanlar dünya sıralama listelerinin alt kademelerinde yer almış. Türk takımları dışarıda ya hiç tanınmıyor ya da kötü olarak anılıyordu.
Ancak 90’lı yıllardan sonra Türk futbolu gelişmeye ve kendisini iyileştirmeye başlamıştır. Politik ve ekonomik şartların düzelmesiyle birlikte Türkiye ve Türk futbolu her geçen gün daha da iyiye gidiyordu. Yabancı teknik direktörleri Türk takımlarını yetiştirmek üzere Türkiye’ye geldi. Dünyada herkes Türk futboluna daha fazla ilgi göstermeye başladı. Avrupa Futbol Ligleri’nin önemli kulüpleri Türk futbolcuları transfer etmeye başladı. Bu sayede Türk futbolu çok değerli tecrübeler elde etmiş olup Dünya futbolunda öne çıkmaya başladı. Özellikle genç futbolcularımız, sahip oldukları mükemmel futbol tekniği sayesinde Avrupa’da çok iyi bir üne kavuştular.
U-16 ve U-18 Genç Milli Takımlarımız Avrupa Gençler Şampiyonalarında, Ümit milli takımımız ise Akdeniz Şampiyonalarında şampiyon olmuş ve çok önemli dereceler elde etmişlerdir. A Milli Takımımıza baktığımızda ilk ve şu ana kadar son olarak 1954 yılında Dünya Kupası finallerine katılma hakkı kazanmışlardır. Avrupa Şampiyonası finallerine ise ilk olarak 1996 yılında katılmışlardır. 2002 Dünya Kupasına finallerine katılmaya hak kazanan Milli Takımımız Yarı Finale kadar dünya devleri ile mücadele ederek dünyanın en iyi 4 takımından biri olduğunu herkese kanıtlamakla kalmamış Güney Kore ile yaptığı üçüncülük mücadelesinde de kazanan takım olmayı bilmiş ve maçı 3-2 almıştır. Böylelikle Türk Milli Takımı 2002 Dünya Kupası'nda 3. olarak bronz madalya almaya hak kazanmıştır.
Şu anda Türk futbolu çok önemli bir noktadadır. Türk milli takımları dünyanın önde gelen milli takımlarıyla mücadele etmekte ve her geçen gün daha fazla başarılara ulaşmaktadır. Türk futbol kulüpleri de Avrupa çapında çok önemli başarıları elde etmeye başlamıştır. Örneğin Galatasaray kulübünün UEFA Kupası Şampiyonu olması, Türk futbolu açısından son derece önemli bir gelişmedir. Burada vurgulamak isteriz ki, en önemli amacımız bu başarı yolunda kesin adımlarla devam etmek ve amaçlarımızı daha da büyütmektir.
Ayrıca yabancı teknik direktör ve yabancı kulüplerin futbolcularından elde ettiğimiz tecrübeler bizim için her zaman bir avantaj olacağını da vurgulamak isteriz. Bu sayede Türk teknik direktörlerimiz çok önemli tecrübeler kazanmış ve, artık liglerimizde çok tecrübeli Türk teknik direktörleri yer almaktadır. Aynı zamanda bizim için çok önemli olan bir başka konu ise, yabancı kulüplerde oynayan yeni, genç Türk yetenekleri bulmak ve onları Türk milli takımlarımıza kazanmaktır. Türk oyuncuları yabancı kulüplere transfer etmek ve yabancı kulüplerden Türk oyuncularını Türkiye’ye transfer etmenin bizleri mümkün olabilen en iyi başarıya ulaştıracağından eminiz.
Futbolun tarihçesiHer biri on bir kişiden kurulu iki takım arasında oynanan bir oyun. Bugün dünyanın hemen hemen her yerinde oynanan, adeta insanlar arasında hastalık derecesine varan bu oyunun nereden doğduğu kesin olarak bilinmemektedir. Avrupalı yazarların futbolun beşiğini İngiltere olarak söylemeleri, bu sporun modern anlamda orada başladığını belirtmek içindir. Çok eski zamanlarda Çin’de oynandığı ve ordularının çalışma programlarında bulunduğu, kaynaklardan anlaşılmaktadır. Homerus ve Eflatun devirlerinde Yunanistan’da çok yaygın haldeydi. Zamanla oyun Roma’ya, oradan da Roma lejyonerleri vasıtasiyle İngiltere’ye geçmişti. Modern anlamda ilk futbol kulübü, 1855 yılında Sehffield United adıyla İngiltere’de kuruldu. Futbolun ana hatları ise 1896’da tesbit edildi. Günümüze kadar çeşitli zamanlarda kurallarda değişiklikler yapıldı. Bugün futbol kaideleri olarak her tarafta aynıları uygulanmaktadır. Futbolda gaye; topu karşı takımın kalesine sokmaktır. Top, el-kol ile oynanmaz. Yalnız kaleci kendi ceza sahası içinde el ile tutabilir. Futbol oynanan nizami sahanın etrafı çizgilerle çevrilmiş bir dikdörtgen şeklindedir. Uzun kenar 90 metreden az olmadığı gibi, 120 metreden de fazla olamaz. Kısa kenarı ise 45 ile 90 m arasındadır. Uzun kenarlara taç, kısa kenarlara aut çizgisi adı verilir. Futbol sahası tamamen düz ve ekseriya çimle kaplıdır. Futbolda esas olan golün atılacağı kale, aut çizgisinin tam ortasındadır. Üç direkten ibaret olup, iki yan direk arasındaki mesafe 7,32 m, yükseklik ise 2,44 metredir. Kalenin arkasına golün belli olması için ağ gerilir. Oyun sahasını tam ortalayan çizgiye orta çizgi, ayırdığı her parçaya da yarı saha denir. Kalenin önünde ceza sahası denilen, uzun kenarı 40,30 m, kısa kenarı 16,50 m’lik bir alan vardır. Ceza sahasının içinde 18,50x5,50 ebadında yine dikdörtgen biçiminde kale alanı bulunur. Kale çizgisinin tam ortasından 11 m uzaklıkta penaltı noktası vardır. Sahanın tam ortası, merkez olmak üzere, yarıçapı 9,15 metrelik bir daire çizilerek saha çizgileri tamamlanmış olur. Köşe atışlarının yapıldığı dört köşeye 1,50 m uzunluğunda direk dikilir. Futbolda fazla kural yoktur. Oyun başlarken ve her gol atıldıktan sonra oyuncular kendi sahalarında bulunur ve başlama vuruşu ile oyuna girilir. Kaleci ceza sahası içinde topu elle kullanabilir. Ceza sahası haricinde elle kullanırsa saha oyuncusuna verilen ceza verilir. Oyun esnasında top yan çizgileri geçince karşı taraf topu elle oyuna sokar. Taç atışı denen kullanmanın da belli kuralları vardır. Kendi kale çizgilerini, vurdukları top geçerse karşı taraf köşe atışı kazanır. Eğer rakip oyuncunun vurduğu top kale çizgisini geçerse aut olur. Serbest atışla oyuna başlanır. Ceza sahası içindeki kusurlu hareketlere göre, hakem penaltı kararı verebilir. Kurallara uygun olarak oyun durduğu esnada, top hakem tarafından tekrar oyuna sokulur. Kurallara uymayan oyuncuya hakem tarafından sarı kart gösterilir. Aynı oyuncu hataları tekrar ederse kırmızı kart görür ve oyun harici kalır. Topta bir arıza varsa, hakem kararı ile değiştirilir. Oyuncu değiştirilmesi, top dışardayken hakeme haber verme suretiyle olur. Resmi müsabakalarda ancak iki oyuncu değiştirilebilir. Bunlardan başka en mühim olan kural ofsayt kuralıdır. Rakip kale çizgisine toptan daha yakın bulunan bir oyuncu ofsayt pozisyonundadır. Ofsayt pozisyonundaki bir oyuncu, top kendi takım arkadaşına çarptığı veya kendi takım arkadaşı tarafından oynandığı anda hakemin kanaatine göre; oyuna veya rakibe müdahalede bulunuyorsa, bulunduğu pozisyon kendisine bir avantaj sağlıyorsa ofsayt sayılır. Eğer oyuncu şeklen ofsayt olup, topu doğrudan doğruya kale, köşe, taç veya hakem atışından alıyorsa ofsayt olmaz. Oyunda kullanılan topun dışı eşit büyüklükte dikilen deriden, içi ise şişirilebilen lastikten meydana gelir. Topun çevresi en az 68 cm, en çok 71 cm, ağırlığı en az 396 gr, en çok 453 gramdır. Oyun sistemleri: Futbol bir ekip oyunudur. Bu ekibin her bir ferdinin nasıl hareket edeceği, oyun esnasındaki hücum ve savunmadaki durumları, oyun sistemlerine göre değişir. Bu sistemlerin gayesi, gerek hücum, gerekse savunmada golün atılmasıdır. Bir sistemin tam uygulanması oyuncuların kabiliyetine ve verilen taktiğin yerine getirilmesine bağlıdır. Futbolun ilk oynandığı zamanlarda sistem yoktu. Yorgunluk, neticeye ulaşamama sistemlerin çıkmasına sebeb oldu. İlk defa İskoçyalılar bir sistem ortaya koydular. Zamanla yeni yeni sistemler ortaya kondu: Sürgü sistemi, Diyagonol sistem, Wm sistemi, Mezzo sistemi, Beton sistem, Catenoccio sistemi. Futboldaki oyun sistemleri, oyuncuların saha içindeki dizilişleriyle de isimlendirilir. En eski oyun sistemi, 2-3-5 (iki bek, üç orta saha oyuncusu, beş forvet) oyuncu dizilişiyle oynanırdı. Daha sonra Brezilyalıların ortaya koyduğu 4-2-4 sistemi uzun yıllar uygulandı. Bu sistem hücum ya da savunmayı güçlendirmek için 4-3-3 veya 4-4-2’ye dönüştürülerek devam etmektedir. Bunların dışında son yıllarda 3-5-2 sistemiyle de oynanmaktadır. Türkiye’de futbol: Türkiye’de futbol ilk olarak 19. asrın sonlarında oynanmaya başlandı. İstanbul ve İzmir’de bulunan İngilizler kendi aralarında takım kurarak futbol oynuyorlardı. Rum ve Ermeni azınlıkların da rağbet ettiği bu spora Türk gençleri bu zamanda pek ilgi duymuyorlardı. İlk kulüp 1899 yılında İngilizler tarafından kurulan Siyah Çoraplılar Futbol Kulübü olmuş, fakat hemen kapatılmıştı. Bunu yine İngilizlerin 1902 yılında kurduğu Kadıköy Futbol Kulübünün açılması takip etmişti. Bunu Moda Kulübü ve Rumların kurdukları Elpis, İzmir’de Rumların Panionios ve Aporlon, Ermenilerin Dork kulüpleri takip etmişti. Beşiktaş (1903), Galatasaray (1905) ve Fenerbahçe (1907) yıllarında kurulmuştu. Türkiye’de ilk futbol ligi 1904 yılında İstanbul’da Kadıköy, Elpis ve İngiliz Imogene gemisinin futbol takımları arasında yapıldı. Daha sonraki senelerde liglere Galasaray ve Fenerbahçe de katıldı. Bu lig maçlarında ilk şampiyon olan Türk takımı Galatasaray olmuştu (1908-1909). Birinci Dünya Savaşı ve mütareke yıllarında maçlar devam etmişti. İstiklal Harbinden sonra (1923) ilk federasyon kurulmuş ve aynı yıl milletlerarası futbol federasyonu (FİFA) tarafından kabul edilmiştir. İstanbul ve diğer bazı şehirlerde tertib edilen lig (1924), 1951 senesine kadar devam etmiştir. Futbolda 1951’de profesyonellik kabul edilmiş, 1959 senesinden sonra deplasman usulü ile lig maçları başlamıştır. Halen birinci, ikinci, üçüncü ve amatör küme maçları deplasmanlı lig usulüyle devam etmektedir. Futbol federasyonu tarafından futbol faaliyetleri idare edilmekte, Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar amatörce futbol oynanmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder