Ana Sayfa Bilgi Bankası

22 Ocak 2011 Cumartesi

YUMURTA,Kuş Yumurtası,ürüngenlerin ve Memelilerin Yumurtası,


YUMURTA. Bütün hayvanların yaşamı bir yumurtayla başlar. Bu yumurta bazı hayvan¬larda dişinin vücudunda gelişir ve yavru doğa¬rak dünyaya gelir. İnsanın da bir üyesi olduğu memeli hayvanların hemen hepsi ve bazı yılanlar bu biçimde çoğalırlar. Yumurtlayarak üreyen hayvanlarda ise yumurta daha geliş¬meye başlamadan koruyucu bir kabukla örtü¬lerek vücuttan dışarı atılır ve içindeki yavru gelişmesini tamamlayınca yumurtanın kabu¬ğunu çatlatarak dışarı çıkar. Kuşlar, sürün¬genler, balıklar ve böcekler yumurtlayan hay¬vanlardır.
İster dişinin vücudunda, isterse dış ortamda gelişsin, bütün yumurtalarda zigot denen döl¬lenmiş bir yumurta hücresi bulunur. Bu döl¬lenmiş yumurta, dişinin yumurtalıklarınca üretilen yumurta hücresinin erkekten gelen spermayla birleşmesinden oluşur ve hızla bölünerek yeni yavrunun ilk taslağı olan embriyona dönüşür.
Eğer döllenmiş yumurta dişinin vücudunda gelişirse, embriyon besinini doğrudan anne¬nin kan dolaşımından alır ve bu iç ortamda korunup ısınır. Oysa yumurtlayan hayvanlar¬da döllenir döllenmez vücuttan dışarı atılan yumurta hücresinin beslenmesi, dış etkenler¬den korunması ve sıcak tutulması için bazı önlemler gereklidir. Bu nedenle, döllenmiş yumurtanın zengin bir besin deposu ve koru¬yucu bir kabuğu vardır. Embriyon, yumurta¬dan çıkacağı ana kadar "yumurta sarısı" denen bu besin deposundan beslenir ve kabu¬ğun içindeki korunaklı ortamda gelişmesini tamamlar. Ayrıca bazı hayvanlarda dişi, bazı¬larında dişi ile erkek sırayla yumurtanın üstünde kuluçkaya yatarak yavrunun gerekli sıcaklıkta tutulmasını sağlarlar.
Kuş Yumurtası
Kuşların yumurtasında en içte bir yumurta sarısı, bunun çevresinde de sıvı bir protein kütlesi bulunur. Büyük ölçüde albümin grubu proteinleri içeren bu kütle, embriyonun ye¬dek besin ve su deposudur. Pelteyi andıran bu renksiz ve saydam sıvı piştiği zaman katılaşıp beyazlaştığı için yumurta akı diye bilinir. Yumurta sarısını iki yandan yumurta akına bağlayan ve uçları kabuğa yapışık olan iki güçlü bağ (içgöbek bağı ya da kalaza) yumur¬ta sarısını havada asılı tutup destekleyerek embriyonun gelişeceği bölümün örselenmesi¬ni engeller. Yumurta sarısının içinde embri¬yonun ilk taslağını barındıran bu gelişme odağına "tohum" denir. Bir tavuk yumurta¬sında, koyuca sarı renkli küçük bir benek biçimindeki bu tohum çıplak gözle bile görü¬lebilir.
İçteki bütün bu yumuşak bölümleri saran yumurta kabuğu temel olarak kalsiyum kar¬bonattan oluşur. İçi iki kat zarla döşeli, dış yüzeyi düzgün, pürüzsüz ve gözeneklidir. Embriyon bu gözeneklerden giren havayla solunum yapar. Yumurta hücresi dişinin yu¬murtalık denen organında üretilir ve yumurta kanalından geçerken bir spermayla birleşerek döllenir. Döllenmiş yumurta yavaş yavaş dö¬nerek bu kanaldan aşağıya inerken çevresi yumurta akı ve kabukla sarılır. Kanalın dibine ulaştığında kalın bir kalsiyum karbonat kat¬manı biriktiği için kabuk artık iyice beyazlaşmıştır. Böylece bildiğimiz kuş ya da tavuk yumurtası halinde vücuttan dışarı atılır.
Yumurta kabuğu, üzerinde kuluçkaya ya¬tan dişi kuşun ağırlığını taşıyacak kadar sağ¬lamdır. İçte de, peltemsi yumurta akı ve yumurta sarısını kuşatan ince zardan bir kese embriyon tohumunu dış etkenlerden korur. Embriyon büyüyüp geliştikçe yumurta akı giderek azalır ve sonunda tümüyle yok olur.
Yumurta kabuğunun iç yüzeyini döşeyen iki kat zar, yumurtanın şişkin ve yuvarlak ucunda birbirinden ayrılarak içi havayla dolu minik bir cep oluşturur. Civciv, yumurtadan dışarı çıkmadan önce ilk soluğunu bu hava boşluğunda alır.
Ötücü kuşların yavrusu yumurtadan çıktı¬ğında kendine bakamayacak kadar az geliş¬miştir. Tüysüz ve gözleri kapalı olan bu yavrular uzun bir süre bakım gerektirir. Oysa öbür kuşların, örneğin ördek yavrularının hem tüyleri vardır, hem de gözleri açıktır. Çünkü ötücü kuşların yumurtası yavruyu uzun süre beslemeye yetecek kadar besin içermez¬ken, ördek yumurtasında civcivlerin çok daha gelişmiş bir evrede yumurtadan çıkmasını sağlayacak kadar bol besin bulunur. İri kuşla¬rın yumurtaları kuşkusuz küçük kuşlarınkinden daha büyüktür; ama yavrunun besin gereksinimi de yumurtanın büyük ya da kü-çük olmasını etkiler. Kolibrinin iri bir bezelye tanesi boyutlarındaki yumurtası en küçük, devekuşunun 17-20 cm uzunluğunda ve 1,5-2 kg ağırlığındaki yumurtası ise en büyük kuş yumurtasıdır.
Kuşların çoğu yumurtalarının üstünde ku¬luçkaya yatarlar; ama yavruyu sıcak tutmak için başka yöntemler de vardır. Örneğin Avustralya'da yaşayan iri ayaklar yumurtaları¬nı çürüyen bitki yığınlarının ya da sıcak kumların içine gömerler. Özellikle bu kuşla¬rın bir türü, yavruları için hazırladığı ilginç yuvasıyla tanınır. Çünkü erkek kuşun kuru¬muş yapraklardan hazırladığı ve üstünü kum¬la örttüğü kuluçka tepeciği'nin yüksekliği 1 metreyi, çapı da bazen 5 metreyi bulur. Dişinin bu yığının içine yumurtladığı yumur¬talardan çıkan yavrular hemen uçabilecek kadar gelişmiştir.
Sürüngenlerin ve Memelilerin Yumurtası
Sürüngenlerin bol besin içeren yumurtaları türden türe değişir. Çoğunun kabuğu sığır derisi gibi esnek ve dayanıklı, bazılarınınki çok sert ve katı, bazılarınınki de oldukça yu¬muşaktır. Örneğin yerde kazdıkları oyuklara yumurtlayan keler ve kertenkelelerin yumur¬taları genellikle yumuşak kabuklu olur. Kamlumbağaların yumurtası ise sert kabukludur ve sıcak kalması için kuma gömülür. Yılanla¬rın çoğu yumurtalarını çürümekte olan bitki kalıntılarının içine gömerler. Yalnız bazı iri türler yumurtaların üstüne çöreklenerek kuş¬lar gibi kuluçkaya yatmayı yeğler.
Bütün memeliler sınıfı içinde yalnızca ornitorenk ve ekidne öbür memeliler gibi doğura¬rak değil yumurtlayarak ürer. Tek delikliler denen bu grubun yumurtaları beyaz ve derimsi bir kabukla örtülüdür. Dişi ornitorenk yerdeki bir oyuğa yumurtlar ve yavruları sıcak tutmak için yumurtaların üzerinde kuluçkaya yatar. Ekidne ise yumurtalarını kangurular gibi karnındaki bir kesenin içinde taşır.
Milyonlarca Yumurta
Balıkların, böceklerin, salyangoz ve karides gibi öbür küçük hayvanların yumurtaları da kendileri gibi küçüktür. Üstelik bu hayvanlar kuşlar, sürüngenler ve yumurtlayan memeli¬lerle karşılaştırılamayacak kadar çok sayıda yumurta dökerler. Örneğin morinanın bir yılda döktüğü yumurta sayısı yaklaşık 6 mil¬yonu, kalkan balığınınki 9 milyonu, gelincik balığınınki ise 28 milyonu bulur. Balıklar yumurtalarını genellikle doğrudan doğruya denize döktükleri için, başka hayvanlara yem olan bu milyonlarca yumurtadan pek azı yaşama şansı bulur. Kurbağalar ile öbür amfibyumların yumurtaları kaygan ve peltemsi bir kılıfla sarılıdır. Balıklar gibi amfibyum¬lar da yumurtalarını genellikle suya dökerler ve suyun üstünde yüzen yumurtaları güneş ışığıyla ısınmaları için kendi haline bırakırlar. Oysa ebe kurbağaların erkeği, hayvanlar dün¬yasında pek rastlanmayan bir davranışla yu¬murtaların bakımını üstlenir ve dişinin bırak¬tığı yumurta şeritlerini arka bacaklarına dola¬yarak yavrular çıkıncaya kadar böyle dolaşır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder